ABOUT THE SPEAKER
Andrew Mwenda - Journalist
Journalist Andrew Mwenda has spent his career fighting for free speech and economic empowerment throughout Africa. He argues that aid makes objects of the poor -- they become passive recipients of charity rather than active participants in their own economic betterment.

Why you should listen

Andrew Mwenda is a print, radio and television journalist, and an active critic of many forms of Western aid to Africa. Too much of the aid from rich nations, he says, goes to the worst African countries to fuel war and government abuse. Such money not only never gets to its intended recipients, Africa's truly needy -- it actively plays a part in making their lives worse.

Mwenda worked at the Daily Monitor newspaper in Kampala starting in the mid-1990s, and hosted a radio show, Andrew Mwenda Live, since 2001; in 2005, he was charged with sedition by the Ugandan government for criticizing the president of Uganda on his radio show, in the wake of the helicopter crash that killed the vice president of Sudan. He has produced documentaries and commentary for the BBC on the dangers of aid and debt relief to Africa, and consulted for the World Bank and Transparency international, and was a Knight Fellow at Stanford in 2007.

In December 2007, he launched a new newspaper in Kampala, The Independent, a leading source of uncensored news in the country. The following spring, he was arrested and accused of publishing inflammatory articles about the Ugandan government. Since being released, he has gone on to be recognized by the World Economic Forum as a Young Global Leader and to win the CPJ International Press Freedom Award.    

More profile about the speaker
Andrew Mwenda | Speaker | TED.com
TEDGlobal 2007

Andrew Mwenda: Aid for Africa? No thanks.

Andrew Mwenda Afrikaya yeni bir bakış getiriyor

Filmed:
1,210,423 views

Andrew Mwenda, bu provakatif konuşmasında bizlerden "Afrika meselesini" yeni bir çerçeveye oturtarak - medyanın yoksulluk, iç savaş ve çaresizlik hikayelerinin ötesine bakmamızı ve kıtanın tamamında zenginlik ve mutluluk yaratacak fırsatları görmemizi istiyor.
- Journalist
Journalist Andrew Mwenda has spent his career fighting for free speech and economic empowerment throughout Africa. He argues that aid makes objects of the poor -- they become passive recipients of charity rather than active participants in their own economic betterment. Full bio

Double-click the English transcript below to play the video.

00:26
I am very, very happymutlu to be amidstortasında some of the mostçoğu --
0
1000
4000
Çok, çok mutluyum aranızda olmaktan, sizler gibi..
00:30
the lightsışıklar are really disturbingrahatsız edici my eyesgözleri
1
5000
2000
Işıklar gerçekten gözlerimi rahatsız ediyor
00:32
and they're reflectingyansıtan on my glassesgözlük.
2
7000
2000
Gözlüklerimde yansıma yapıyor.
00:34
I am very happymutlu and honoredonur to be amidstortasında
3
9000
4000
Aranızda olmaktan çok mutlu ve gururluyum
00:38
very, very innovativeyenilikçi and intelligentakıllı people.
4
13000
3000
çok, çok yaratıcı ve zeki insanların arasında.
00:41
I have listeneddinlenen to the threeüç previousönceki speakershoparlörler,
5
16000
3000
Önceki üç konuşmacıyı dinlemiş bulunuyorum,
00:44
and guesstahmin what happenedolmuş?
6
19000
2000
ve tahmin edin ne oldu?
00:46
EveryHer singletek thing I plannedplanlı to say, they have said it here,
7
21000
3000
Söylemeyi planladığım her bir şey, hepsini burada önceden söylediler
00:49
and it looksgörünüyor and soundssesleri like I have nothing elsebaşka to say.
8
24000
5000
ve öyle gözüküyor ki benim söyleyecek başka bir şeyim kalmadı.
00:54
(LaughterKahkaha)
9
29000
1000
(Gülüşmeler)
00:55
But there is a sayingsöz in my culturekültür
10
30000
3000
Ancak, benim kültürümde bir deyiş vardır
00:58
that if a budBud leavesyapraklar a treeağaç withoutolmadan sayingsöz something,
11
33000
5000
eğer bir tomurcuk, bir ağacı bir şey söylemeden terk ederse
01:03
that budBud is a younggenç one.
12
38000
3000
bu tomurcuk, genç bir tomurcuktur.
01:06
So, I will -- sincedan beri I am not younggenç and am very oldeski,
13
41000
5000
Bu durumda, ben, genç olmadığımdan ve çok yaşlı olduğumdan,
01:11
I still will say something.
14
46000
2000
yine de bir şey söyleyeceğim.
01:13
We are hostingHosting this conferencekonferans at a very opportuneelverişli momentan,
15
48000
5000
Bu konferansı çok şanslı bir zamanda yapıyoruz,
01:18
because anotherbir diğeri conferencekonferans is takingalma placeyer in BerlinBerlin.
16
53000
2000
çünkü, halen Berlin'de diğer bir konferans yapılmakta.
01:20
It is the G8 SummitZirve.
17
55000
3000
G8 zirvesi
01:23
The G8 SummitZirve proposesöneriyor that the solutionçözüm to Africa'sAfrika'nın problemssorunlar
18
58000
7000
G8, Afrika'nın problemlerine çözümün,
01:30
should be a massivemasif increaseartırmak in aidyardım,
19
65000
3000
yardımlarda devasa bir artışın olması gerektiğini öneriyor,
01:33
something akinakın to the MarshallMarshall PlanPlanı.
20
68000
2000
Marshall Planına benzer bir şey.
01:35
UnfortunatelyNe yazık ki, I personallyŞahsen do not believe in the MarshallMarshall PlanPlanı.
21
70000
4000
Maalesef, ben kişisel olarak Marshall Planı'na inanmıyorum.
01:39
One, because the benefitsfaydaları of the MarshallMarshall PlanPlanı have been overstatedardı.
22
74000
5000
Bir, çünkü Mashall Planının faydaları abartılı olarak ifade edilmiştir.
01:44
Its largesten büyük recipientsAlıcılar were GermanyAlmanya and FranceFransa,
23
79000
3000
En büyük alıcılar Almanya ve Fransa idi,
01:47
and it was only 2.5 percentyüzde of theironların GDPGSYİH.
24
82000
3000
ve fakat, bu, onların GSMH'larının sadece %2.5'i kadardı.
01:50
An averageortalama AfricanAfrika countryülke receivesalır foreignyabancı aidyardım
25
85000
3000
Ortalama bir Afrika ülkesinin aldığı dış yardım,
01:53
to the tunenağme of 13, 15 percentyüzde of its GDPGSYİH,
26
88000
6000
GSMH'sının %13, %15'i kadardır,
01:59
and that is an unprecedentedeşi görülmemiş transferaktarma of financialmali resourceskaynaklar
27
94000
3000
ve bu, emsalsiz bir finansal kaynak transferidir,
02:02
from richzengin countriesülkeler to poorfakir countriesülkeler.
28
97000
3000
zengin ülkelerden fakir ülkelere.
02:05
But I want to say that there are two things we need to connectbağlamak.
29
100000
3000
Ancak, birleştirmemiz gereken iki şey olduğunu söylemek istiyorum.
02:08
How the mediamedya coverskapaklar AfricaAfrika in the WestBatı, and the consequencessonuçları of that.
30
103000
6000
Batıda medyanın Afrika'ya nasıl yer verdiği ve bunun sonuçları.
02:14
By displayingsergileyen despairumutsuzluk, helplessnessçaresizlik and hopelessnessumutsuzluk,
31
109000
3000
Çaresizlik, yardımsızlık ve umutsuzluğu sergileyerek,
02:17
the mediamedya is tellingsöylüyorum the truthhakikat about AfricaAfrika, and nothing but the truthhakikat.
32
112000
6000
medya, Afrika ile ilgili olarak sadece ve sadece gerçeği anlatmaktadır.
02:23
HoweverAncak, the mediamedya is not tellingsöylüyorum us the wholebütün truthhakikat.
33
118000
4000
Buna rağmen, medya bizlere bütün gerçeği anlatmamaktadır.
02:27
Because despairumutsuzluk, civilsivil warsavaş, hungeraçlık and faminekıtlık,
34
122000
4000
Çünkü çaresizlik, iç savaş, açlık ve kıtlık,
02:31
althougholmasına rağmen they're partBölüm and parcelparsel of our AfricanAfrika realitygerçeklik,
35
126000
4000
Afrika gerçeğinin parçası olmalarına rağmen,
02:35
they are not the only realitygerçeklik.
36
130000
2000
gerçeklik, sadece bunlardan ibaret değildir.
02:37
And secondlyikinci olarak, they are the smallestEn küçük realitygerçeklik.
37
132000
2000
Ve ikinci olarak, bunlar en küçük gerçeklerdir.
02:39
AfricaAfrika has 53 nationsmilletler.
38
134000
2000
Afrika da 53 devlet buluyor.
02:41
We have civilsivil warssavaşlar only in sixaltı countriesülkeler,
39
136000
3000
sadece 6 ülkede iç savaş var,
02:44
whichhangi meansanlamına geliyor that the mediamedya are coveringkapsayan only sixaltı countriesülkeler.
40
139000
4000
bu, medyanın sadece altı ülkeye yer verdiğini gösterir.
02:48
AfricaAfrika has immenseengin opportunitiesfırsatlar that never navigategezinmek
41
143000
4000
Afrika'nın geniş imkanları bulunmakta,
02:52
throughvasitasiyla the web of despairumutsuzluk and helplessnessçaresizlik
42
147000
2000
ancak, Batı medyasının izleyicilerine geniş biçimde sunduğu
02:54
that the WesternWestern mediamedya largelybüyük oranda presentshediyeler to its audienceseyirci.
43
149000
5000
çaresizlik ve umutsuzluk söyleminden yer bulamamaktadır.
02:59
But the effectEfekt of that presentationsunum is, it appealstemyiz to sympathysempati.
44
154000
4000
Bu sunumun etkisi, sempati çağrıştırmasıdır.
03:03
It appealstemyiz to pityyazık. It appealstemyiz to something calleddenilen charitysadaka.
45
158000
5000
Acıma çağrıştırmakta, hayır olarak adlandırılan bir şey çağrıştırmaktadır.
03:08
And, as a consequencesonuç, the WesternWestern viewgörünüm
46
163000
3000
Ve, netice olarak, Batının, Afrika'nın ekonomik çıkmazı
03:11
of Africa'sAfrika'nın economicekonomik dilemmaikilem is framedçerçeveli wronglyyanlış.
47
166000
5000
konusundaki görüşü, yanlış bir biçimde çerçevelenmektedir.
03:16
The wrongyanlış framingçerçeveleme is a productürün of thinkingdüşünme
48
171000
4000
Yanlış çerçevelendirme, Afrika'nın çaresiz bir yer olduğu
03:20
that AfricaAfrika is a placeyer of despairumutsuzluk.
49
175000
3000
düşüncesinin ürünüdür.
03:23
What should we do with it? We should give foodGıda to the hungry.
50
178000
3000
Bu konuda ne yapmalıyız? Açlara yiyecek vermeliyiz.
03:26
We should deliverteslim etmek medicinesilaçlar to those who are illhasta.
51
181000
3000
Hastalara ilaç tedarik etmeliyiz.
03:29
We should sendgöndermek peacekeepingbarış troopsasker
52
184000
2000
İç savaşa maruz kalanlara hizmet için
03:31
to serveservis those who are facingkarşı a civilsivil warsavaş.
53
186000
2000
barış birlikleri göndermeliyiz.
03:33
And in the processsüreç, AfricaAfrika has been strippedsıyrılmıştır of self-initiativeSelf-initiative.
54
188000
5000
Ve süreç içerisinde, Afrika kendi inisiyatifini almaktan yoksun bırakılmış olur.
03:38
I want to say that it is importantönemli to recognizetanımak
55
193000
3000
Afrika'nın temel zayıflıklarının olduğunun
03:41
that AfricaAfrika has fundamentaltemel weaknesseszayıf yönleri.
56
196000
3000
kabul edilmesinin önemli olduğunu söylemek isterim.
03:44
But equallyaynı derecede, it has opportunitiesfırsatlar and a lot of potentialpotansiyel.
57
199000
4000
Ancak, aynı şekilde imkanları ve pek çok potansiyeli de var.
03:48
We need to reframereframe the challengemeydan okuma that is facingkarşı AfricaAfrika,
58
203000
4000
Afrika'nın karşı karşıya bulunduğu mücadeleyi,
03:52
from a challengemeydan okuma of despairumutsuzluk,
59
207000
2000
yoksulluğun azaltılması denen
03:54
whichhangi is calleddenilen povertyyoksulluk reductionindirgeme,
60
209000
4000
bir çaresizlik mücadelesinden
03:58
to a challengemeydan okuma of hopeumut.
61
213000
2000
bir umut mücadelesi çerçevesine oturtmamız gerekiyor.
04:00
We frameçerçeve it as a challengemeydan okuma of hopeumut, and that is worthdeğer creationoluşturma.
62
215000
4000
Biz bunu bir umut mücadelesi olarak adlandırıyoruz, ve bu değecek bir çabadır.
04:04
The challengemeydan okuma facingkarşı all those who are interestedilgili in AfricaAfrika
63
219000
3000
Afrika ile ilgilenen herkesin karşı karşıya bulunduğu mücadele,
04:07
is not the challengemeydan okuma of reducingindirgen povertyyoksulluk.
64
222000
2000
yoksulluğun azaltılması mücadelesi değildir.
04:09
It should be a challengemeydan okuma of creatingoluşturma wealthservet.
65
224000
3000
Bu, zenginlik yaratmanın mücadelesidir.
04:12
OnceBir kez we changedeğişiklik those two things --
66
227000
3000
Bu iki şeyi değiştirdiğimizde --
04:15
if you say the AfricansAfrikalılar are poorfakir and they need povertyyoksulluk reductionindirgeme,
67
230000
5000
Afrikalıların yoksul olduklarını ve yoksulluğu azaltmaları gerektiğini söylerseniz,
04:20
you have the internationalUluslararası cartelKartel of good intentionsniyetleri
68
235000
4000
uluslararası iyi dilek kartellerini
04:24
movinghareketli ontoüstüne the continentkıta, with what?
69
239000
3000
kıtaya çağırmış olursunuz, ne ile?
04:27
Medicinesİlaçlar for the poorfakir, foodGıda reliefkabartma for those who are hungry,
70
242000
3000
Hastalar için ilaç, açlar için yiyecek
04:30
and peacekeepersBarış Muhafızları for those who are facingkarşı civilsivil warsavaş.
71
245000
5000
ve iç savaş mağdurları için barış birlikleri ile.
04:35
And in the processsüreç, noneYok of these things really are productiveüretken
72
250000
4000
Ve süreç içerisinde, bunların hiçbirisi verimli olmaz,
04:39
because you are treatingtedavi the symptomssemptomlar, not the causesnedenleri
73
254000
2000
çünkü, Afrika'nın temel problemlerinin
04:41
of Africa'sAfrika'nın fundamentaltemel problemssorunlar.
74
256000
3000
sonuçlarını tedavi edersiniz, sebeplerini değil.
04:44
SendingGönderme somebodybirisi to schoolokul and givingvererek them medicinesilaçlar,
75
259000
3000
Birilerini okula göndermek ve onlara ilaç vermek,
04:47
ladiesBayan and gentlemenbeyler, does not createyaratmak wealthservet for them.
76
262000
5000
hanımefendiler ve beyefendiler, bu onlar için zenginlik (varlık) yaratmaz.
04:52
WealthServet is a functionfonksiyon of incomegelir, and incomegelir comesgeliyor from you findingbulgu
77
267000
4000
Zenginlik bir gelir meselesidir ve gelir
04:56
a profitablekârlı tradingticari opportunityfırsat or a well-payingİyi ödeme job.
78
271000
4000
kazançlı bir ticaret imkanı ya da iyi maaşlı bir işle mümkündür.
05:00
Now, oncebir Zamanlar we beginbaşla to talk about wealthservet creationoluşturma in AfricaAfrika,
79
275000
3000
Şimdi, Afrika'da zenginlik yaratma konusunda konuşmaya başladığımıza göre
05:03
our secondikinci challengemeydan okuma will be,
80
278000
2000
ikinci mücadelemiz
05:05
who are the wealth-creatingservet oluşturma agentsajanları in any societytoplum?
81
280000
3000
bir toplumda zenginlik yaratan kesimlerin kimler olduğu meselesi olacaktır.
05:08
They are entrepreneursgirişimciler. [UnclearBelirsiz] told us they are always
82
283000
4000
Bunlar girişimcilerdir. [Anlaşılmıyor] bize, bunların her zaman
05:12
about fourdört percentyüzde of the populationnüfus, but 16 percentyüzde are imitatorstaklit etmeye.
83
287000
4000
toplumun %4'ünü teşkil ettiklerini, ancak, %16'sının gördüklerini taklit edenler olduklarını belirttiler.
05:16
But they alsoAyrıca succeedbaşarılı olmak at the job of entrepreneurshipGirişimcilik.
84
291000
5000
Yine de bunlar da girişimcilik işini başarmaktadırlar.
05:21
So, where should we be puttingkoyarak the moneypara?
85
296000
3000
Bu durumda parayı nereye yatırmalıyız?
05:24
We need to put moneypara where it can productivelyverimli bir şekilde growbüyümek.
86
299000
5000
Parayı, verimli bir şekilde büyüyebileceği alanlara yatırmalıyız.
05:29
SupportDestek privateözel investmentyatırım in AfricaAfrika, bothher ikisi de domesticyerli and foreignyabancı.
87
304000
4000
Afrika'da, yerli ve yabancı özel yatırımlara destek olunuz.
05:33
SupportDestek researchAraştırma institutionskurumlar,
88
308000
3000
Araştırma kurumlarını destekleyiniz,
05:36
because knowledgebilgi is an importantönemli partBölüm of wealthservet creationoluşturma.
89
311000
4000
çünkü bilgi, zenginlik yaratmanın önemli bir parçasıdır.
05:40
But what is the internationalUluslararası aidyardım communitytoplum doing with AfricaAfrika todaybugün?
90
315000
4000
Ancak, uluslararası yardım camiası bugün Afrika'da ne yapıyor?
05:44
They are throwingatma largegeniş sumstoplamları of moneypara for primarybirincil healthsağlık,
91
319000
3000
Büyük miktarda paraları birinci basamak sağlık,
05:47
for primarybirincil educationEğitim, for foodGıda reliefkabartma.
92
322000
3000
ilk öğretim ve gıda yardımı hizmetlerine aktarıyorlar.
05:50
The entiretüm continentkıta has been turneddönük into
93
325000
2000
Kıta, bütünüyle, yardıma muhtaç bir çaresizlik
05:52
a placeyer of despairumutsuzluk, in need of charitysadaka.
94
327000
3000
alanına dönüşmüştür.
05:55
LadiesBayanlar and gentlemenbeyler, can any one of you tell me
95
330000
2000
Hanımefendiler ve beyefendiler, içinizden herhangi birisi, bana
05:57
a neighborkomşu, a friendarkadaş, a relativebağıl that you know,
96
332000
3000
tanıdığı bir komşusu, bir arkadaşı veya bir akrabasının
06:00
who becameoldu richzengin by receivingkabul charitysadaka?
97
335000
4000
yardım alarak zenginleştiğini söyleyebilir mi?
06:04
By holdingtutma the beggingyalvarıyor bowlçanak and receivingkabul almssadaka?
98
339000
3000
Dilenme kabını uzatıp verileni alarak mı?
06:07
Does any one of you in the audienceseyirci have that personkişi?
99
342000
3000
Dinleyiciler arasında böyle birini tanıyan var mı?
06:10
Does any one of you know a countryülke that developedgelişmiş because of
100
345000
5000
Herhangi biriniz, başka bir ülkenin bonkörlüğü ve yardım severliği ile
06:15
the generositycömertlik and kindnessnezaket of anotherbir diğeri?
101
350000
3000
kalkınmış bir ülke biliyor mu?
06:18
Well, sincedan beri I'm not seeinggörme the handel,
102
353000
2000
Herhangi bir el görmediğime göre
06:20
it appearsbelirir that what I'm statingbelirten is truedoğru.
103
355000
3000
öyle gözüküyor ki söylediğim şey doğrudur.
06:23
(BonoBono: Yes!)
104
358000
2000
Bono: Evet!
06:25
AndrewAndrew MwendaOlsen: I can see BonoBono saysdiyor he knowsbilir the countryülke.
105
360000
2000
Andrew Mwenda: Bono'nun böyle bir ülkeyi bildiğini söylediğini görebiliyorum.
06:27
WhichHangi countryülke is that?
106
362000
1000
Hangi ülkedir bu?
06:28
(BonoBono: It's an Irishİrlanda dili landarazi.)
107
363000
1000
Bono: Bu bir İrlanda adıdır.
06:29
(LaughterKahkaha)
108
364000
2000
(Gülüşmeler)
06:31
(BonoBono: [unclearbelirsiz])
109
366000
2000
Bono: [anlaşılmıyor]
06:33
AM: Thank you very much. But let me tell you this.
110
368000
4000
Çok teşekkür ederim. Ancak, şunu söylememe müsaade ediniz.
06:37
ExternalDış actorsaktörler can only presentmevcut to you an opportunityfırsat.
111
372000
4000
Dış faktörler, size sadece bir fırsat sunabilir.
06:41
The abilitykabiliyet to utilizeyararlanmak that opportunityfırsat and turndönüş it into an advantageavantaj
112
376000
5000
Bu fırsatı kullanıp bir avantaja döndürebilme yeteneği
06:46
dependsbağlıdır on your internal capacitykapasite.
113
381000
2000
sizin iç kapasitenize bağlıdır.
06:48
AfricaAfrika has receivedAlınan manyçok opportunitiesfırsatlar.
114
383000
2000
Afrika pek çok fırsat almıştır,
06:50
ManyBirçok of them we haven'tyok benefitedyararlandı much.
115
385000
3000
ancak, pek çoğundan fazlaca yararlanamadık.
06:53
Why? Because we lackeksiklik the internal, institutionalkurumsal frameworkiskelet
116
388000
5000
Neden? Çünkü, dış bağlantılarımızdan faydalanmamızı
06:58
and policypolitika frameworkiskelet that can make it possiblemümkün for us
117
393000
3000
mümkün kılacak dahili kurumsal ve politik çerçevelerden
07:01
to benefityarar from our externaldış relationsilişkiler. I'll give you an exampleörnek.
118
396000
3000
yoksunuz. Sizlere bir örnek vereceğim.
07:04
UnderAltında the CotonouCotonou AgreementAnlaşma,
119
399000
2000
Cotonou Anlaşmasına göre,
07:06
formerlyeskiden knownbilinen as the LomeLome ConventionKongre,
120
401000
3000
öncesinde Lome Konvansiyonu olarak bilinmektedir,
07:09
AfricanAfrika countriesülkeler have been givenverilmiş an opportunityfırsat by EuropeEurope
121
404000
3000
Avrupa tarafından Afrika ülkelerine
07:12
to exportihracat goodsmal, duty-freeGümrüksüz, to the EuropeanAvrupa UnionBirliği marketpazar.
122
407000
5000
Avrupa Birliği pazarlarına gümrüksüz mal ihraç etme imkanı verilmiştir.
07:17
My ownkendi countryülke, UgandaUganda, has a quotaKota to exportihracat 50,000 metricmetrik tonston
123
412000
6000
Benim kendi ülkem, Uganda'nın Avrupa birliğine 50.000 metrik ton
07:23
of sugarşeker to the EuropeanAvrupa UnionBirliği marketpazar.
124
418000
3000
şeker ihraç etme kotası bulunuyor.
07:26
We haven'tyok exportedİhraç one kilogramkilogram yethenüz.
125
421000
2000
Henüz bir kilogram ihraç etmiş değiliz.
07:28
We importithalat 50,000 metricmetrik tonston of sugarşeker from BrazilBrezilya and CubaKüba.
126
423000
9000
Brezilya ve Küba'dan 50.000 metrik ton şeker ithal ediyoruz.
07:37
Secondlyİkinci olarak, underaltında the beefsığır eti protocolprotokol of that agreementanlaşma,
127
432000
3000
İkinci olarak, aynı anlaşmanın sığır eti protokolü uyarınca,
07:40
AfricanAfrika countriesülkeler that produceüretmek beefsığır eti
128
435000
2000
sığır yetiştiren Afrika ülkelerinin,
07:42
have quotaskotaları to exportihracat beefsığır eti duty-freeGümrüksüz to the EuropeanAvrupa UnionBirliği marketpazar.
129
437000
5000
Avrupa Birliği pazarlarına gümrüksüz olarak sığır eti ihraç kotası bulunmaktadır.
07:47
NoneHiçbiri of those countriesülkeler, includingdahil olmak üzere Africa'sAfrika'nın mostçoğu successfulbaşarılı nationulus, BotswanaBotsvana,
130
442000
4000
Afrika'nın en başarılı ülkesi Botswana dahil, hiçbiri
07:51
has ever metmet its quotaKota.
131
446000
3000
kotasını hiçbir zaman dolduramamıştır.
07:54
So, I want to arguetartışmak todaybugün that the fundamentaltemel sourcekaynak of Africa'sAfrika'nın
132
449000
5000
Bu durumda, ben, bugün, Afrika'nın,
07:59
inabilityyetersizlik to engagetutmak the restdinlenme of the worldDünya
133
454000
2000
dünyanın geri kalan kısmıyla
08:01
in a more productiveüretken relationshipilişki
134
456000
3000
daha yapıcı bir ilişki kuramamasının temel sebebinin
08:04
is because it has a poorfakir institutionalkurumsal and policypolitika frameworkiskelet.
135
459000
4000
zayıf bir kurumsal ve politik çerçeveye sahip olmasının olduğunu iddia etmek istiyorum.
08:08
And all formsformlar of interventionmüdahale need supportdestek,
136
463000
3000
Ve her türlü müdahale biçiminin desteğe ihtiyacı vardır,
08:11
the evolutionevrim of the kindsçeşit of institutionskurumlar that createyaratmak wealthservet,
137
466000
4000
zenginlik yaratan tarzda kurumların gelişimi,
08:15
the kindsçeşit of institutionskurumlar that increaseartırmak productivityverimlilik.
138
470000
3000
üretimi arttıran tarzda kurumlar.
08:18
How do we beginbaşla to do that, and why is aidyardım the badkötü instrumentEnstrüman?
139
473000
4000
Bunu yapmaya nasıl başlarız ve yardım neden kötü bir araçtır?
08:22
AidYardım is the badkötü instrumentEnstrüman, and do you know why?
140
477000
2000
Yardım kötü bir araçtır, neden biliyor musunuz?
08:24
Because all governmentshükümetler acrosskarşısında the worldDünya need moneypara to survivehayatta kalmak.
141
479000
4000
Çünkü dünyadaki bütün hükumetlerin, ayakta kalabilmek için paraya ihtiyaçları vardır.
08:28
MoneyPara is neededgerekli for a simplebasit thing like keepingkoruma lawhukuk and ordersipariş.
142
483000
4000
Para, düzen ve asayiş gibi şeyler için gereklidir.
08:32
You have to payödeme the armyordu and the policepolis to showgöstermek lawhukuk and ordersipariş.
143
487000
2000
Ordu ve polise, düzen ve asayişi sağlamaları için para ödemeniz gerekir.
08:34
And because manyçok of our governmentshükümetler are quiteoldukça dictatorialdiktatör,
144
489000
4000
Çünkü hükumetlerimizin çoğu oldukça diktatörsel olduğundan,
08:38
they need really to have the armyordu clobberKemik kıran the oppositionmuhalefet.
145
493000
4000
muhalefeti bastırabilmek için gerçekten orduya ihtiyaçları vardır.
08:42
The secondikinci thing you need to do is payödeme your politicalsiyasi hangers-onparazitler.
146
497000
5000
İkinci yapmanız gereken şey, politik yandaşlarınıza kaynak aktarmaktır.
08:47
Why should people supportdestek theironların governmenthükümet?
147
502000
1000
Toplumlar hükumetlerini neden desteklemelidirler?
08:48
Well, because it givesverir them good, payingödeme yapan jobsMeslekler,
148
503000
2000
Çünkü hükumet kendilerine yüksek maaşlı işler verir.
08:50
or, in manyçok AfricanAfrika countriesülkeler, unofficialgayri resmi opportunitiesfırsatlar
149
505000
4000
Ya da, pek çok Afrika ülkesinde, yolsuzluktan çıkar elde etmenin
08:54
to profitkâr from corruptionbozulma.
150
509000
2000
kanunsuz fırsatlarını.
08:56
The factgerçek is no governmenthükümet in the worldDünya,
151
511000
3000
Gerçek, dünyada hiçbir hükumetin,
08:59
with the exceptionistisna of a fewaz, like that of IdiIdi AminAmin,
152
514000
2000
Idi Amin'inki gibi birkaç istisnanın dışında,
09:01
can seekaramak to dependbağımlı entirelyBaştan sona on forcekuvvet as an instrumentEnstrüman of rulekural.
153
516000
5000
yönetim aracı olarak sadece kuvvete dayanmayı amaçlayamayacağıdır.
09:06
ManyBirçok countriesülkeler in the [unclearbelirsiz], they need legitimacymeşruluk.
154
521000
3000
Çoğu ülke, (anlaşılmıyor), meşruluğa ihtiyaç duyar.
09:09
To get legitimacymeşruluk, governmentshükümetler oftensık sık need to deliverteslim etmek things like primarybirincil educationEğitim,
155
524000
6000
Meşruluk elde edebilmek için, hükumetlerin, temel eğitim,
09:15
primarybirincil healthsağlık, roadsyollar, buildinşa etmek hospitalshastaneler and clinicsklinikler.
156
530000
5000
temel sağlık, yollar, hastahane ve klinikler gibi temel hizmetleri vermesi gerekir.
09:20
If the government'shükümetin fiscalmali survivalhayatta kalma
157
535000
2000
Eğer bir hükumetin mali olarak ayakta kalması,
09:22
dependsbağlıdır on it havingsahip olan to raiseyükseltmek moneypara from its ownkendi people,
158
537000
4000
kendi toplumundan toplayacağı paraya bağlı ise,
09:26
suchböyle a governmenthükümet is driventahrik by self-interestkişisel çıkar
159
541000
2000
böyle bir hükumet, kendi çıkarları doğrultusunda güdülenir
09:28
to governyönetmek in a more enlightenedAydın fashionmoda.
160
543000
2000
ve daha aydınlanmış bir tarzda hükumet eder.
09:30
It will sitoturmak with those who createyaratmak wealthservet.
161
545000
3000
Zenginlik yaratanlarla oturur
09:33
Talk to them about the kindtür of policiespolitikaları and institutionskurumlar
162
548000
3000
ve bunlarla, işlerinin boyut ve çeşitliliğini geliştirmek için gerekli
09:36
that are necessarygerekli for them to expandgenişletmek a scaleölçek and scopekapsam of business
163
551000
4000
politika ve kurum biçimlerini konuşur,
09:40
so that it can collecttoplamak more taxvergi revenuesgelirleri from them.
164
555000
3000
böylece bunlardan daha fazla vergi geliri toplayabilir.
09:43
The problemsorun with the AfricanAfrika continentkıta
165
558000
2000
Afrika kıtasının problemi
09:45
and the problemsorun with the aidyardım industrysanayi
166
560000
1000
ve yardım endüstrisinin problemi,
09:46
is that it has distortedbozuk the structureyapı of incentivesteşvikler
167
561000
3000
Afrika hükumetlerinin karşı karşıya bulunduğu
09:49
facingkarşı the governmentshükümetler in AfricaAfrika.
168
564000
3000
teşvik yapısının bozulmuş olmasıdır.
09:52
The productiveüretken marginkenar boşluğu in our governments'hükümetlerin searcharama for revenuegelir
169
567000
3000
Hükumetlerimizin gelir arayışları konusundaki verimlilik aralığı,
09:55
does not lieYalan in the domesticyerli economyekonomi,
170
570000
3000
yerel ekonomiye değil,
09:58
it liesyalanlar with internationalUluslararası donorsBağış.
171
573000
2000
uluslararası donörlere bağlıdır.
10:00
RatherDaha doğrusu than sitoturmak with UgandanUganda --
172
575000
2000
Ugandalılarla oturmaktansa--
10:02
(ApplauseAlkış) --
173
577000
4000
(Alkış)
10:06
ratherdaha doğrusu than sitoturmak with UgandanUganda entrepreneursgirişimciler,
174
581000
3000
Ugandalı girişimciler,
10:09
GhanaianGanalı businessmeniş adamları, SouthGüney AfricanAfrika enterprisinggirişimci leadersliderler,
175
584000
6000
Ganalı iş adamları, Güney Afrikalı girişimci liderleriyle oturmaktansa,
10:15
our governmentshükümetler find it more productiveüretken
176
590000
3000
hükumetlerimiz, IMF ve Dünya Bankasıyla konuşmayı
10:18
to talk to the IMFIMF and the WorldDünya BankBanka.
177
593000
3000
daha verimli bulmaktadır.
10:21
I can tell you, even if you have tenon PhPH.DsDS.,
178
596000
4000
Size söyleyebilirim ki on doktoranız da olsa
10:25
you can never beatdövmek BillBill GatesGates in understandinganlayış the computerbilgisayar industrysanayi.
179
600000
5000
bilgisayar endüstrisini anlamada Bill Gates'i asla yenemezsiniz.
10:30
Why? Because the knowledgebilgi that is requiredgereklidir for you to understandanlama
180
605000
4000
Neden? Çünkü bir işi genişletmek için gereken teşvikleri
10:34
the incentivesteşvikler necessarygerekli to expandgenişletmek a business --
181
609000
2000
anlamanız için gereken bilgi,
10:36
it requiresgerektirir that you listen to the people, the privateözel sectorsektör actorsaktörler in that industrysanayi.
182
611000
6000
insanları, o endüstrideki özel sektör aktörlerini dinlemenizi gerektirir.
10:42
GovernmentsHükümetler in AfricaAfrika have thereforebu nedenle been givenverilmiş an opportunityfırsat,
183
617000
3000
Bu itibarla, Afrikalı hükumetlere
10:45
by the internationalUluslararası communitytoplum, to avoidönlemek buildingbina
184
620000
3000
uluslararası camia tarafından kendi vatandaşlarıyla
10:48
productiveüretken arrangementsdüzenlemeler with your ownkendi citizensvatandaşlar,
185
623000
2000
verimli düzenlemeler inşa etmekten kaçınma fırsatı verilmiştir,
10:50
and thereforebu nedenle allowedizin to beginbaşla endlesssonsuz negotiationsmüzakereler with the IMFIMF
186
625000
6000
ve böylece IMF ve Dünya Bankasıyla sonu olmayan görüşmeler başlatma olanağı sağlanmıştır
10:56
and the WorldDünya BankBanka, and then it is the IMFIMF and the WorldDünya BankBanka
187
631000
3000
öyleyse bu hükümetlere kendi vatandaşlarının neye ihtiyacı olduğunu
10:59
that tell them what its citizensvatandaşlar need.
188
634000
2000
söyleyen IMF ve Dünya Bankasıdır.
11:01
In the processsüreç, we, the AfricanAfrika people, have been sidelinedgözden düştü
189
636000
4000
Süreç içerisinde, biz, Afrika toplumu
11:05
from the policy-makingpolitika, policy-orientationilke-yönlendirme, and policypolitika-
190
640000
4000
ülkelerimizdeki politika oluşturulması, politik yönlendirme ve
11:09
implementationuygulama processsüreç in our countriesülkeler.
191
644000
2000
politik uygulama süreçlerinden dışlanmış olduk.
11:11
We have limitedsınırlı inputgiriş, because he who paysöder the piperPiper callsaramalar the tunenağme.
192
646000
4000
Bizim sınırlı bir girdimiz var ve parayı veren düdüğü çalar.
11:15
The IMFIMF, the WorldDünya BankBanka, and the cartelKartel of good intentionsniyetleri in the worldDünya
193
650000
4000
IMF, Dünya Bankası ve dünyadaki iyi niyetliler karteli,
11:19
has takenalınmış over our rightshaklar as citizensvatandaşlar,
194
654000
3000
vatandaşlar olarak bizlerin haklarını devraldılar,
11:22
and thereforebu nedenle what our governmentshükümetler are doing, because they dependbağımlı on aidyardım,
195
657000
3000
ve bu nedenle hükumetlerimizin bu yaptıkları, çünkü yardıma bağımlılar,
11:25
is to listen to internationalUluslararası creditorsalacaklılar ratherdaha doğrusu than theironların ownkendi citizensvatandaşlar.
196
660000
4000
kendi vatandaşları yerine uluslararası kredi kuruluşlarını dinlemektir.
11:29
But I want to put a caveatbilmeniz gereken on my argumenttartışma,
197
664000
2000
Ancak, iddiama bir çekince koymak istiyorum,
11:31
and that caveatbilmeniz gereken is that it is not truedoğru that aidyardım is always destructiveyıkıcı.
198
666000
8000
ve bu çekince, yardımın her zaman yıkıcı olduğunun doğru olmadığıdır.
11:39
Some aidyardım mayMayıs ayı have builtinşa edilmiş a hospitalhastane, fedfederasyon a hungry villageköy.
199
674000
7000
Bazı yardımlar bir hastahane inşa edebilir, aç bir köyü doyurabilir.
11:46
It mayMayıs ayı have builtinşa edilmiş a roadyol, and that roadyol
200
681000
2000
Bir yol inşa etmiş olabilir ve bu yol,
11:48
mayMayıs ayı have servedhizmet a very good rolerol.
201
683000
2000
çok iyi bir amaca hizmet edebilir.
11:50
The mistakehata of the internationalUluslararası aidyardım industrysanayi
202
685000
2000
Uluslararası yardım endüstrisinin yanlışı,
11:52
is to pickalmak these isolatedyalıtılmış incidentsolaylar of successbaşarı,
203
687000
4000
bu sınırlı başarı örneklerini alıp,
11:56
generalizegenellemek them, pourdökün billionsmilyarlarca and trillionsTrilyonlarca of dollarsdolar into them,
204
691000
5000
genelleştirip, bunlara milyarlarca ve trilyonlarca doları akıtmaları,
12:01
and then spreadYAYILMIŞ them acrosskarşısında the wholebütün worldDünya,
205
696000
2000
ve tüm dünyaya yaymalarıdır,
12:03
ignoringgörmezden the specificözel and uniquebenzersiz circumstanceskoşullar in a givenverilmiş villageköy,
206
698000
5000
belli bir köyün, yapılan bir ufak yardım projesinin başarıya ulaşmasına imkan veren,
12:08
the skillsbecerileri, the practicesuygulamaları, the normsnormlar and habitsalışkanlıkları
207
703000
3000
özel ve kendine has şartlarını, yetenek ve uygulamalarını, norm ve alışkanlıklarını
12:11
that allowedizin that smallküçük aidyardım projectproje to succeedbaşarılı olmak --
208
706000
3000
göz ardı etmesidir--
12:14
like in SauriSauri villageköy, in KenyaKenya, where JeffreyJeffrey SachsSachs is workingçalışma --
209
709000
3000
Jeffrey Sachsin halen çalıştığı Kenya'daki Sauri köyü gibi--
12:17
and thereforebu nedenle generalizegenellemek this experiencedeneyim
210
712000
3000
ve bu tecrübeyi,
12:20
as the experiencedeneyim of everybodyherkes.
211
715000
3000
herkesin tecrübesi gibi genelleştirmesidir.
12:23
AidYardım increasesartışlar the resourceskaynaklar availablemevcut to governmentshükümetler,
212
718000
5000
Yardımlar, hükumetlerin kullanımındaki kaynakları arttırır,
12:28
and that makesmarkaları workingçalışma in a governmenthükümet the mostçoğu profitablekârlı thing
213
723000
4000
bu da Afrika'da kariyer arayan bir kişi için hükumette çalışmayı
12:32
you can have, as a personkişi in AfricaAfrika seekingarayan a careerkariyer.
214
727000
3000
elde edebileceği en kazançlı şey haline getirir.
12:35
By increasingartan the politicalsiyasi attractivenessçekiciliği of the statebelirtmek, bildirmek,
215
730000
4000
Devletin politik çekiciliğini arttırarak,
12:39
especiallyözellikle in our ethnicallyetnik fragmentedparçalanmış societiestoplumlar in AfricaAfrika,
216
734000
4000
özellikle Afrika'daki etnik olarak parçalı toplumlarda,
12:43
aidyardım tendseğilimi to accentuatevurgulamak ethnicetnik tensionsgerginlikler
217
738000
3000
yardım, etnik gerilimlerin ses bulmasına imkan verir,
12:46
as everyher singletek ethnicetnik groupgrup now beginsbaşlar strugglingmücadele to entergirmek the statebelirtmek, bildirmek
218
741000
6000
günümüzde tüm etnik grupların, dış yardım pastasına erişmek için,
12:52
in ordersipariş to get accesserişim to the foreignyabancı aidyardım piepasta.
219
747000
3000
devlete girme mücadelesine başlamış olmaları gibi.
12:55
LadiesBayanlar and gentlemenbeyler, the mostçoğu enterprisinggirişimci people in AfricaAfrika
220
750000
5000
Hanımefendiler ve beyefendiler, Afrika'nın en girişimci insanları
13:00
cannotyapamam find opportunitiesfırsatlar to tradeTicaret and to work in the privateözel sectorsektör
221
755000
5000
ticaret yapma ve özel sektörde çalışma imkanı bulamamaktadır,
13:05
because the institutionalkurumsal and policypolitika environmentçevre is hostiledüşmanca to business.
222
760000
3000
çünkü kurumsal ve politik ortam bunlara hasımdır.
13:08
GovernmentsHükümetler are not changingdeğiştirme it. Why?
223
763000
2000
Hükumetler bu durumu değiştirmiyorlar. Neden?
13:10
Because they don't need to talk to theironların ownkendi citizensvatandaşlar.
224
765000
5000
Çünkü kendi vatandaşlarıyla konuşma gereksinimleri yok.
13:15
They talk to internationalUluslararası donorsBağış.
225
770000
2000
Uluslararası donörlerle konuşuyorlar.
13:17
So, the mostçoğu enterprisinggirişimci AfricansAfrikalılar endson up going to work for governmenthükümet,
226
772000
5000
Böylece en girişimci Afrikalılar sonunda hükumete çalışmak durumunda kalıyor,
13:22
and that has increasedartmış the politicalsiyasi tensionsgerginlikler in our countriesülkeler
227
777000
3000
ve bu, yardıma bağımlı olmamızdan dolayı,
13:25
preciselytam because we dependbağımlı on aidyardım.
228
780000
3000
ülkelerimizdeki politik gerginliği arttırıyor.
13:28
I alsoAyrıca want to say that it is importantönemli for us to
229
783000
4000
Ayrıca bizim için,
13:32
noteNot that, over the last 50 yearsyıl, AfricaAfrika has been receivingkabul increasingartan aidyardım
230
787000
4000
Afrika'nın son 50 yıldır uluslararası camiadan artan miktarlarda yardım aldığını
13:36
from the internationalUluslararası communitytoplum,
231
791000
2000
not etmenin önemli olduğunu belirtmek isterim,
13:38
in the formform of technicalteknik assistanceyardım, and financialmali aidyardım,
232
793000
3000
teknik yardım ve finansal yardım şeklinde
13:41
and all other formsformlar of aidyardım.
233
796000
2000
ve diğer tüm yardım şekillerinde.
13:43
BetweenArasında 1960 and 2003, our continentkıta receivedAlınan 600 billionmilyar dollarsdolar of aidyardım,
234
798000
10000
1960 ve 2003 arasında kıtamız 600 milyar dolarlık yardım aldı
13:53
and we are still told that there is a lot of povertyyoksulluk in AfricaAfrika.
235
808000
3000
ve halen bizlere Afrika'da büyük bir yoksulluğun olduğu söylenmekte.
13:56
Where has all the aidyardım gonegitmiş?
236
811000
3000
Bütün bu yardımlar nereye gitti?
13:59
I want to use the exampleörnek of my ownkendi countryülke, calleddenilen UgandaUganda,
237
814000
4000
Kendi ülkem Uganda örneğini vermek istiyorum,
14:03
and the kindtür of structureyapı of incentivesteşvikler that aidyardım has broughtgetirdi there.
238
818000
5000
ve buraya yardımları getiren teşvik yapısını.
14:08
In the 2006-2007 budgetbütçe, expectedbeklenen revenuegelir: 2.5 trilliontrilyon shillingsşilin.
239
823000
6000
206-2007 bütçesi 2.5 trilyon şilinlik bir gelir öngörüyor.
14:14
The expectedbeklenen foreignyabancı aidyardım: 1.9 trilliontrilyon.
240
829000
3000
Beklenen dış yardım: 1.9 trilyon.
14:17
Uganda'sUganda'nın recurrenttekrarlayan expenditureharcama -- by recurrenttekrarlayan what do I mean?
241
832000
4000
Uganda'nın cari harcamaları-- cari harcamalarla neyi kastediyorum?
14:21
Hand-to-mouthHand-to-Mouth is 2.6 trilliontrilyon.
242
836000
4000
Elden-boğaza-- 2.6 trilyon.
14:25
Why does the governmenthükümet of UgandaUganda budgetbütçe spendharcamak 110 percentyüzde
243
840000
5000
Neden Uganda hükumetinin bütçesi gelirinin
14:30
of its ownkendi revenuegelir?
244
845000
1000
%110'unu harcıyor?
14:31
It's because there's somebodybirisi there calleddenilen foreignyabancı aidyardım, who contributeskatkıda bulunur for it.
245
846000
5000
Çünkü bütçeye destek olan ve dış yardım olarak adlandırılan birisi var.
14:36
But this showsgösterileri you that the governmenthükümet of UgandaUganda
246
851000
2000
Ancak, bu size, Uganda hükumetinin,
14:38
is not committedtaahhüt to spendingharcama its ownkendi revenuegelir
247
853000
4000
kendi gelirlerini
14:42
to investyatırmak in productiveüretken investmentsyatırımlar,
248
857000
2000
verimli yatırımlara değil
14:44
but ratherdaha doğrusu it devotesayırıyor this revenuegelir
249
859000
2000
kamu harcamalarına ayırmaya
14:46
to payingödeme yapan structureyapı of publichalka açık expenditureharcama.
250
861000
4000
adadığını gösterir.
14:50
PublicKamu administrationyönetim, whichhangi is largelybüyük oranda patronagepatronaj, takes 690 billionmilyar.
251
865000
5000
Kamu yönetimi, büyük oranda hamiliğe dayanır, 690 milyar alır.
14:55
The militaryaskeri, 380 billionmilyar.
252
870000
2000
Ordu, 380 milyar.
14:57
AgricultureTarım, whichhangi employsistihdam 18 percentyüzde of our poverty-strickenHipHop citizensvatandaşlar,
253
872000
5000
Tarım, yoksulluktan kıvranan vatandaşlarımızın yüzde 18ini barındırır,
15:02
takes only 18 billionmilyar.
254
877000
3000
sadece 18 milyar alır.
15:05
TradeTicaret and industrysanayi takes 43 billionmilyar.
255
880000
4000
Ticaret ve sanayi 43 milyar alır.
15:09
And let me showgöstermek you, what does publichalka açık expenditureharcama --
256
884000
4000
Ve izin verin kamu harcamalarının ne yaptığını göstereyim--
15:13
ratherdaha doğrusu, publichalka açık administrationyönetim expenditureharcama -- in UgandaUganda constituteteşkil?
257
888000
4000
aslında, kamu yönetimi harcamaları-- Uganda anayasasında.
15:17
There you go. 70 cabinetdolap ministersBakanlar, 114 presidentialCumhurbaşkanlığı advisersDanışmanlar,
258
892000
6000
İşte buyurun. 70 kabine bakanı, 114 Başkanlık danışmanı--
15:23
by the way, who never see the presidentDevlet Başkanı, exceptdışında on televisiontelevizyon.
259
898000
3000
bu arada, bunlar Devlet Başkanını, televizyon hariç asla görmezler.
15:26
(LaughterKahkaha)
260
901000
3000
(Gülüşmeler)
15:29
(ApplauseAlkış)
261
904000
5000
(Alkış)
15:34
And when they see him physicallyfiziksel olarak, it is at publichalka açık functionsfonksiyonlar like this,
262
909000
5000
Kendisini fiziksel olarak görmeleri, bu gibi toplumsal faaliyetlerdedir,
15:39
and even there, it is him who advisesöneren them.
263
914000
4000
ve bu durumda bile, danışmanlara tavsiyede bulunan kendisidir.
15:43
(LaughterKahkaha)
264
918000
2000
(Gülüşmeler)
15:45
We have 81 unitsbirimler of localyerel governmenthükümet.
265
920000
3000
Bizde yerel hükumetin 81 birimi bulunmakta;
15:48
EachHer localyerel governmenthükümet is organizedörgütlü like the centralmerkezi governmenthükümet --
266
923000
2000
her bir yerel hükumet, merkezi hükumet gibi organize olmuştur--
15:50
a bureaucracybürokrasi, a cabinetdolap, a parliamentparlamento,
267
925000
2000
bir bürokrasi, bir kabine, bir parlemento,
15:52
and so manyçok jobsMeslekler for the politicalsiyasi hangers-onparazitler.
268
927000
3000
ve politik yandaşlar için pek çok iş.
15:55
There were 56, and when our presidentDevlet Başkanı wanted to
269
930000
3000
Devlet Başkanı, anayasayı değiştirip zaman kısıtlamalarını kaldırmak istediği zaman,
15:58
amenddeğiştirme the constitutionanayasa and removeKaldır termterim limitssınırları,
270
933000
3000
sayısı 56 olan bölgelere ilaveten 25 yeni bölge
16:01
he had to createyaratmak 25 newyeni districtsİlçeler, and now there are 81.
271
936000
4000
yaratmak durumunda kaldı ve sayı şimdi 81.
16:05
ThreeÜç hundredyüz thirty-three33 membersüyeler of parliamentparlamento.
272
940000
2000
333 parlamento üyesi.
16:07
You need WembleyWembley StadiumStadyum to hostevsahibi our parliamentparlamento.
273
942000
2000
Parlamentoyu toplamak için Wembley Stadyumu gerekir.
16:09
One hundredyüz thirty-fourOtuz dört commissionskomisyonlar
274
944000
2000
134 komisyon
16:11
and semi-autonomousyarı özerk governmenthükümet bodiesbedenler,
275
946000
5000
ve yarı-bağımsız hükumet organları,
16:16
all of whichhangi have directorsyönetmenler and the carsarabalar. And the finalnihai thing,
276
951000
4000
tamamının yönetici ve araçları bulunuyor-- ve son bir şey,
16:20
this is addressedele to MrBay. BonoBono. In his work, he mayMayıs ayı help us on this.
277
955000
4000
bu Sn.Bono'ya hitaben. Çalışmalarında belki bu konuda bize yardımcı olabilir.
16:24
A recentson governmenthükümet of UgandaUganda studyders çalışma foundbulunan
278
959000
2000
Son dönemdeki bir Uganda hükumet çalışması
16:26
that there are 3,000 four-wheeldört tekerlekli drivesürücü motormotor vehiclesAraçlar
279
961000
4000
Sağlık Bakanlığı merkezinde
16:30
at the MinisterBakanı of HealthSağlık headquartersMerkez.
280
965000
2000
3,000 dört-çekerli motorlu araç bulunduğunu göstermiştir.
16:32
UgandaUganda has 961 sub-countiesalt bölgeler, eachher of them with a dispensarydispanser,
281
967000
5000
Uganda'da, her birinde dispanser bulunan 961 alt-birim var,
16:37
noneYok of whichhangi has an ambulanceambulans.
282
972000
2000
hiçbirinin ambulansı yok.
16:39
So, the four-wheeldört tekerlekli drivesürücü vehiclesAraçlar at the headquartersMerkez
283
974000
3000
Öyleyse merkezde bulunan dört-çeker araçlar
16:42
drivesürücü the ministersBakanlar, the permanentkalıcı secretariesSekreterler, the bureaucratsbürokratlar
284
977000
3000
bakanları, daimi sekreterleri, bürokratları
16:45
and the internationalUluslararası aidyardım bureaucratsbürokratlar who work in aidyardım projectsprojeler,
285
980000
3000
ve yardım projelerinde çalışan uluslararası yardım bürokratlarını taşıyorlar,
16:48
while the poorfakir dieölmek withoutolmadan ambulancesAmbulanslar and medicinetıp.
286
983000
6000
bu arada yoksullar ambulans ve ilaç yokluğunda ölüyor.
16:54
FinallySon olarak, I want to say that before I camegeldi to speakkonuşmak here,
287
989000
4000
Son olarak söylemek istediğim, buraya gelmeden önce,
16:58
I was told that the principleprensip of TEDGlobalTEDGlobal
288
993000
4000
bana, TEDGlobal'ın prensibinin
17:02
is that the good speechkonuşma should be like a miniskirtMini etek.
289
997000
3000
iyi bir konuşmanın, bir mini etek gibi olması gerektiğinin söylenmiş olmasıdır.
17:05
It should be shortkısa enoughyeterli to arouseuyandırmak interestfaiz,
290
1000000
2000
İlgi uyandıracak kadar kısa,
17:07
but long enoughyeterli to coverkapak the subjectkonu.
291
1002000
2000
ancak meseleyi örtecek kadar da uzun olması.
17:09
I hopeumut I have achievedelde that.
292
1004000
1000
Umarım bu amaca ulaşmışımdır.
17:10
(LaughterKahkaha)
293
1005000
1000
(Gülüşmeler)
17:11
Thank you very much.
294
1006000
1000
Sizlere çok teşekkür ederim.
17:12
(ApplauseAlkış)
295
1007000
2000
(Alkış)
Translated by ercan onge
Reviewed by A. Murat Eren

▲Back to top

ABOUT THE SPEAKER
Andrew Mwenda - Journalist
Journalist Andrew Mwenda has spent his career fighting for free speech and economic empowerment throughout Africa. He argues that aid makes objects of the poor -- they become passive recipients of charity rather than active participants in their own economic betterment.

Why you should listen

Andrew Mwenda is a print, radio and television journalist, and an active critic of many forms of Western aid to Africa. Too much of the aid from rich nations, he says, goes to the worst African countries to fuel war and government abuse. Such money not only never gets to its intended recipients, Africa's truly needy -- it actively plays a part in making their lives worse.

Mwenda worked at the Daily Monitor newspaper in Kampala starting in the mid-1990s, and hosted a radio show, Andrew Mwenda Live, since 2001; in 2005, he was charged with sedition by the Ugandan government for criticizing the president of Uganda on his radio show, in the wake of the helicopter crash that killed the vice president of Sudan. He has produced documentaries and commentary for the BBC on the dangers of aid and debt relief to Africa, and consulted for the World Bank and Transparency international, and was a Knight Fellow at Stanford in 2007.

In December 2007, he launched a new newspaper in Kampala, The Independent, a leading source of uncensored news in the country. The following spring, he was arrested and accused of publishing inflammatory articles about the Ugandan government. Since being released, he has gone on to be recognized by the World Economic Forum as a Young Global Leader and to win the CPJ International Press Freedom Award.    

More profile about the speaker
Andrew Mwenda | Speaker | TED.com