TEDxExeter
Manwar Ali: Inside the mind of a former radical jihadist
Manwar Ali: Eski bir radikal cihatçının zihninden
Filmed:
Readability: 4.7
2,292,617 views
1980'lerde Orta Doğu ve Asya'da hiddetli, silahlı savaşlara katılmış eski bir radikal cihatçı olan Manwar Ali, "uzun süre, ölüm için yaşadım" diyor. Bu etkileyici konuşmasında, radikalleştirme deneyimi üzerinde duruyor ve şiddeti, vahşiliği asil ve erdemli bir şey olarak gören İslamcı gruplar içerisindeki insanlara, güçlü ve doğrudan bir çağrı yapıyor: Öfkeyi ve nefreti bir kenara bırakın ve bunun yerine, diğer insanlardaki iyiliği, güzelliği ve doğruyu görmek için kalplerinizi geliştirin diyor.
Manwar Ali - Peace activist
A former committed pioneer of violent jihad, Manwar Ali draws on his experience and deepening understanding of Islam to prevent radicalisation and extremism. Full bio
A former committed pioneer of violent jihad, Manwar Ali draws on his experience and deepening understanding of Islam to prevent radicalisation and extremism. Full bio
Double-click the English transcript below to play the video.
00:12
Today I stand before you
as a man who lives life to the full
as a man who lives life to the full
0
760
4016
Bugün karşınızda, hayatını burada ve
şu anda dolu dolu yaşayan
şu anda dolu dolu yaşayan
00:16
in the here and now.
1
4800
1240
bir adam olarak duruyorum.
00:19
But for a long time,
2
7280
1656
Fakat uzun süre,
00:20
I lived for death.
3
8960
1200
ölüm için yaşadım.
00:23
I was a young man who believed
4
11920
1616
Cihadın, güç ve şiddetin dili
00:25
that jihad is to be understood
in the language of force and violence.
in the language of force and violence.
5
13560
4560
olarak anlaşılması gerektiğine
inanan, genç bir adamdım.
inanan, genç bir adamdım.
00:32
I tried to right wrongs
through power and aggression.
through power and aggression.
6
20760
3240
Yanlışları, güç ve
saldırganlıkla düzeltmeye çalışmıştım.
saldırganlıkla düzeltmeye çalışmıştım.
00:37
I had deep concerns
for the suffering of others
for the suffering of others
7
25440
4440
Diğer insanların ıstırapları için
derin endişelerim vardı ve onlara
derin endişelerim vardı ve onlara
yardım etmek, onları teselli etmek
için güçlü bir tutku besliyordum.
için güçlü bir tutku besliyordum.
00:42
and a strong desire
to help and bring relief to them.
to help and bring relief to them.
8
30760
3240
00:49
I thought violent jihad was noble,
9
37120
3336
Şiddet içeren cihat benim için soylu,
00:52
chivalrous
10
40480
1336
yiğit bir şeydi
00:53
and the best way to help.
11
41840
1320
ve yardımın en iyi yoluydu.
00:57
At a time when so many of our people --
12
45640
1896
İnsanlarımızın çoğunun -- özellikle de
00:59
young people especially --
13
47560
1256
gençlerin -- El-Kaide,
01:00
are at risk of radicalization
14
48840
1560
İslam Devleti ve diğerleri gibi
gruplar aracılığıyla
01:03
through groups like al-Qaeda,
15
51400
1696
01:05
Islamic State and others,
16
53120
1840
bir radikalleşme riskinde oldukları;
01:07
when these groups are claiming
17
55880
1456
bu gruplar, korkunç vahşiliklerinin
01:09
that their horrific brutality
and violence are true jihad,
and violence are true jihad,
18
57360
5056
ve şiddetlerinin gerçek cihat olduğunu
iddia ettikleri bu zamanda,
iddia ettikleri bu zamanda,
01:14
I want to say that their idea
of jihad is wrong --
of jihad is wrong --
19
62440
4176
onların cihat fikirlerinin, tıpkı benimki
gibi, yanlış olduğunu -- tamamen
gibi, yanlış olduğunu -- tamamen
01:18
completely wrong --
20
66640
1336
yanlış olduğunu --
01:20
as was mine, then.
21
68000
1200
söylemek istiyorum.
01:23
Jihad means to strive to one's utmost.
22
71200
2360
Cihat, insanın son
noktaya kadar uğraşmasıdır.
noktaya kadar uğraşmasıdır.
01:26
It includes exertion and spirituality,
23
74440
3016
Gayreti, maneviyatı,
01:29
self-purification
24
77480
1496
arınmayı
01:31
and devotion.
25
79000
1200
ve fedakârlığı içerir.
01:34
It refers to positive transformation
26
82480
2776
Öğrenme, akıl ve Tanrı'nın hatırlanması
01:37
through learning, wisdom
and remembrance of God.
and remembrance of God.
27
85280
4096
aracılığıyla gerçekleştirilen,
pozitif dönüşüm anlamına gelir.
pozitif dönüşüm anlamına gelir.
01:41
The word jihad stands
for all those meanings as a whole.
for all those meanings as a whole.
28
89400
3240
Cihat kelimesi, bir
bütün olarak bu anlamlara gelir.
bütün olarak bu anlamlara gelir.
01:46
Jihad may at times
take the form of fighting,
take the form of fighting,
29
94920
4416
Cihat, zaman zaman, bir savaş
biçimine giriyor olabilir fakat
biçimine giriyor olabilir fakat
01:51
but only sometimes,
30
99360
1200
bu yalnızca bazen,
01:53
under strict conditions,
31
101200
1720
sert koşullar altında, kurallar
ve sınırlar içerisinde olur.
01:56
within rules and limits.
32
104200
1960
01:59
In Islam,
33
107840
1216
İslam'da,
02:01
the benefit of an act must outweigh
the harm or hardship it entails.
the harm or hardship it entails.
34
109080
5000
bir eylemin menfaati, o eylemin yol açtığı
zarara veya zorluğa üstün gelmelidir.
zarara veya zorluğa üstün gelmelidir.
02:07
More importantly,
35
115240
1736
Daha da önemlisi;
02:09
the verses in the Koran
that are connected to jihad or fighting
that are connected to jihad or fighting
36
117000
4736
cihat ya da savaşla
bağlantılı Kuran ayetleri;
bağlantılı Kuran ayetleri;
02:13
do not cancel out the verses
that talk about forgiveness,
that talk about forgiveness,
37
121760
5576
bağışlayıcılık, iyilik ya da
02:19
benevolence
38
127360
1296
sabır ile ilgili ayetlerin
02:20
or patience.
39
128680
1200
etkisini yok etmez.
02:25
But now I believe that there are
no circumstances on earth
no circumstances on earth
40
133320
4576
Fakat şimdi, dünyada, cihadın hoş
görülebilir olduğu herhangi bir durumun
görülebilir olduğu herhangi bir durumun
02:29
where violent jihad is permissible,
41
137920
2576
olduğunu düşünmüyorum,
02:32
because it will lead to greater harm.
42
140520
2680
çünkü büyük bir zarara yol açacaktır.
02:37
But now the idea of jihad
has been hijacked.
has been hijacked.
43
145800
2496
Fakat cihat fikri artık gasp edildi.
02:40
It has been perverted
to mean violent struggle
to mean violent struggle
44
148320
3336
Müslümanlar zorluk çektikleri zaman,
şiddetli ıstırap anlamına
şiddetli ıstırap anlamına
02:43
wherever Muslims
are undergoing difficulties,
are undergoing difficulties,
45
151680
2976
gelmesi için değiştirildi ve El-Kaide,
02:46
and turned into terrorism
46
154680
1896
İslam Devleti ve diğerleri gibi
02:48
by fascistic Islamists like al-Qaeda,
47
156600
3056
faşist İslamcılar tarafından,
terörizme dönüştürüldü.
02:51
Islamic State and others.
48
159680
1560
02:54
But I have come to understand
49
162280
1976
Fakat anlıyorum ki, gerçek cihat,
02:56
that true jihad
means striving to the utmost
means striving to the utmost
50
164280
3936
Tanrı'nın sevdiği nitelikleri yaşamak ve
kuvvetlendirmek için sonuna kadar
kuvvetlendirmek için sonuna kadar
03:00
to strengthen and live
those qualities which God loves:
those qualities which God loves:
51
168240
3360
çabalamak anlamına
geliyor ve bu nitelikler:
geliyor ve bu nitelikler:
03:04
honesty, trustworthiness,
52
172440
2336
Dürüstlük, güvenilirlik,
03:06
compassion, benevolence,
53
174800
2096
merhamet, cömertlik,
03:08
reliability, respect,
54
176920
1896
itimat, saygı,
03:10
truthfulness --
55
178840
1376
doğruluk --
03:12
human values that so many of us share.
56
180240
3120
çoğumuzun paylaştığı insani değerler.
03:18
I was born in Bangladesh,
57
186360
1856
Ben Bangladeş'te doğdum
03:20
but grew up mostly in England.
58
188240
1429
fakat daha çok İngiltere'de büyüdüm.
03:22
And I went to school here.
59
190480
1239
Okula orada gittim.
03:24
My father was an academic,
60
192480
2296
Babam öğretim görevlisiydi
03:26
and we were in the UK through his work.
61
194800
2080
ve onun işi için İngiltere'deydik.
03:30
In 1971 we were in Bangladesh
when everything changed.
when everything changed.
62
198360
4480
1971 yılında her şey
değiştiğinde, Bangladeş'te idik.
değiştiğinde, Bangladeş'te idik.
03:36
The War of Independence
impacted upon us terribly,
impacted upon us terribly,
63
204240
3536
Kurtuluş Savaşı bizi son derece etkiledi,
03:39
pitting family against family,
64
207800
1856
aileleri ve komşuları
03:41
neighbor against neighbor.
65
209680
1696
karşı karşıya getirdi.
03:43
And at the age of 12 I experienced war,
66
211400
2856
12 yaşımda savaşa, ailemde yoksulluğa,
03:46
destitution in my family,
67
214280
1600
22 akrabamın korkunç biçimlerde
öldürülmelerine ve ayrıca büyük erkek
kardeşimin öldürülmesine
kardeşimin öldürülmesine
03:48
the deaths of 22
of my relatives in horrible ways,
of my relatives in horrible ways,
68
216720
3240
tanıklık ettim.
03:52
as well as the murder of my elder brother.
69
220960
2800
03:59
I witnessed killing ...
70
227040
1760
Öldürme eylemine şahit oldum...
04:03
animals feeding on corpses in the streets,
71
231000
2816
Hayvanlar sokaklarda cesetleri yiyordu,
04:05
starvation all around me,
72
233840
1736
etrafımda açlık vardı,
04:07
wanton, horrific violence --
73
235600
2136
kötülük, korkunç bir şiddet vardı --
04:09
senseless violence.
74
237760
1200
anlamsız bir şiddetti.
04:14
I was a young man,
75
242280
1736
Genç bir adamdım, delikanlıydım,
04:16
teenager, fascinated by ideas.
76
244040
2936
fikirlerden etkileniyordum.
04:19
I wanted to learn,
77
247000
1816
Öğrenmek istiyordum,
04:20
but I could not go to school
for four years.
for four years.
78
248840
2048
fakat dört yıl okula gidemedim.
04:24
After the War of Independence,
79
252760
1456
Kurtuluş Savaşı'ndan sonra,
04:26
my father was put in prison
for two and a half years,
for two and a half years,
80
254240
2480
babam iki buçuk yıllığına hapse atıldı
04:29
and I used to visit him
every week in prison,
every week in prison,
81
257839
2521
ve hapishanede onu her
hafta ziyaret ediyordum
hafta ziyaret ediyordum
04:33
and homeschooled myself.
82
261120
1480
ve evde kendi kendimi eğitiyordum.
04:36
My father was released in 1973
83
264080
2560
Babam 1973 yılında çıktı ve mülteci olarak
04:39
and he fled to England as a refugee,
84
267520
2576
İngiltere'ye kaçtı, sonrasında biz de
04:42
and we soon followed him.
85
270120
1240
onu takip ettik.
04:44
I was 17.
86
272720
1656
17 yaşımdaydım.
04:46
So these experiences gave me
87
274400
2456
Bu tecrübeler, dünyadaki vahşet
04:48
a sharp awareness of the atrocities
and injustices in the world.
and injustices in the world.
88
276880
3800
ve adaletsizlikler konusunda bana
keskin bir farkındalık sağladı.
keskin bir farkındalık sağladı.
04:54
And I had a strong desire --
89
282320
1816
Ayrıca yanlışları düzeltmek ve
04:56
a very keen, deep desire --
90
284160
2016
eziyet gören kurbanlara yardım etmek için
04:58
to right wrongs
91
286200
1216
çok güçlü -- çok keskin,
04:59
and help the victims of oppression.
92
287440
1667
derin -- bir tutku besliyordum.
05:02
While studying at college in the UK,
93
290600
1936
İngiltere'de üniversitede okurken,
05:04
I met others who showed me
how I could channel that desire
how I could channel that desire
94
292560
5480
bana bu tutkuyu nasıl yönlendirip
dinime nasıl katkı sağlayacağımı
dinime nasıl katkı sağlayacağımı
gösteren insanlarla tanıştım.
05:10
and help through my religion.
95
298720
1720
05:13
And I was radicalized --
96
301720
1296
Şiddeti doğru, hatta belli
05:15
enough to consider violence correct,
97
303040
3440
koşullarda bir erdem varsayacak kadar
05:19
even a virtue under certain circumstances.
98
307640
2360
radikalleştirildim.
05:24
So I became involved
in the jihad in Afghanistan.
in the jihad in Afghanistan.
99
312320
3216
Böylece, Afganistan'da cihada dâhil oldum.
05:27
I wanted to protect the Muslim Afghan
population against the Soviet army.
population against the Soviet army.
100
315560
4560
Sovyet ordusuna karşı
Müslüman Afganları korumak istemiştim.
Müslüman Afganları korumak istemiştim.
05:32
And I thought that was jihad:
101
320960
2376
Bunun cihat olduğunu düşündüm:
05:35
my sacred duty,
102
323360
1496
Tanrı'nın ödüllendirileceği
05:36
which would be rewarded by God.
103
324880
1720
kutsal görevim.
05:43
I became a preacher.
104
331880
2000
Bir vaiz oldum.
05:47
I was one of the pioneers
of violent jihad in the UK.
of violent jihad in the UK.
105
335960
5096
İngiltere'deki hiddetli cihadın
öncülerinden biriydim.
öncülerinden biriydim.
05:53
I recruited,
106
341080
1496
Askere aldım,
05:54
I raised funds, I trained.
107
342600
1680
bağış topladım, eğitim verdim.
05:57
I confused true jihad
108
345360
2536
Gerçek cihadı, faşist
İslamcıların yansıttığı
İslamcıların yansıttığı
05:59
with this perversion
as presented by the fascist Islamists --
as presented by the fascist Islamists --
109
347920
4000
bu dalalet ile karıştırdım --
bu insanlar, güce, otoriteye ve
bu insanlar, güce, otoriteye ve
dünya üzerindeki kontrole duydukları
06:05
these people who use the idea of jihad
110
353680
3056
06:08
to justify their lust for power,
authority and control on earth:
authority and control on earth:
111
356760
3880
tutkuyu meşrulaştırmak
için cihat fikrini kullanıyorlardı:
için cihat fikrini kullanıyorlardı:
06:13
a perversion perpetuated today
by fascist Islamist groups
by fascist Islamist groups
112
361745
4311
Günümüzde El-Kaide, İslam Devleti
ve diğerleri gibi faşist İslamcı grupların
ve diğerleri gibi faşist İslamcı grupların
06:18
like al-Qaeda, Islamic State and others.
113
366080
2880
sürdürdüğü bir sapkınlık.
06:22
For a period of around 15 years,
114
370440
1840
Ortalama 15 yıllık bir dönem boyunca,
06:25
I fought for short periods of time
115
373480
3800
Afganistan'ın yanı sıra,
Keşmir ve Myanmar'da da
Keşmir ve Myanmar'da da
06:30
in Kashmir and Burma,
116
378240
1736
kısa dönemlerde
06:32
besides Afghanistan.
117
380000
1320
savaştım.
06:37
Our aim was to remove the invaders,
118
385000
2720
Amacımız istilacıları defetmek,
06:40
to bring relief to the oppressed victims
119
388760
3080
baskı gören kurbanları teselli etmek
06:44
and of course to establish
an Islamic state,
an Islamic state,
120
392880
3136
ve elbette bir İslam devleti kurmak,
06:48
a caliphate for God's rule.
121
396040
1720
Tanrı'nın yöneteceği bir hilafet kurmaktı.
06:50
And I did this openly.
122
398720
1200
Bunu açıkça yaptım.
06:53
I didn't break any laws.
123
401480
2280
Hiçbir kuralı çiğnemedim.
06:56
I was proud and grateful to be British --
124
404440
3096
İngiliz olmaktan gururlu ve minnettardım--
06:59
I still am.
125
407560
1576
hâlâ da öyleyim.
07:01
And I bore no hostility
against this, my country,
against this, my country,
126
409160
3640
Ayrıca, ne kendi ülkeme
düşmanlık besliyor,
düşmanlık besliyor,
07:05
nor enmity towards
the non-Muslim citizens,
the non-Muslim citizens,
127
413960
3536
ne de Müslüman olmayan
vatandaşlara nefret besliyordum,
vatandaşlara nefret besliyordum,
07:09
and I still don't.
128
417520
1400
hâlâ da beslemiyorum.
07:13
During one battle in Afghanistan,
129
421840
2376
Afganistan'da bir savaş esnasında,
07:16
some British men and I
formed a special bond
formed a special bond
130
424240
2880
birkaç İngiliz ve ben,
15 yaşında, ismi Abdullah olan,
15 yaşında, ismi Abdullah olan,
07:19
with a 15-year-old Afghani boy,
131
427960
2736
iyiliğe hevesli, masum, sevecen
07:22
Abdullah,
132
430720
1200
ve cana yakın bir çocukla
özel bir
07:24
an innocent, loving and lovable kid
133
432840
2336
07:27
who was always eager to please.
134
435200
2040
ilişki oluşturduk.
07:30
He was poor.
135
438960
1200
Fakirdi.
07:32
And boys like him
did menial tasks in the camp.
did menial tasks in the camp.
136
440760
2720
Onun gibi çocuklar
kampta hizmetçilik yapıyorlardı.
kampta hizmetçilik yapıyorlardı.
07:36
And he seemed happy enough,
137
444480
1286
Oldukça mutlu görünüyordu,
07:38
but I couldn't help wonder --
138
446480
1416
ama düşünmeden edemiyordum--
07:39
his parents must have missed him dearly.
139
447920
1905
ailesi onu oldukça özlemiş olmalıydı.
07:43
And they must have dreamt
about a better future for him.
about a better future for him.
140
451560
3560
Onun için daha iyi bir
gelecek hayal etmiş olmalılardı.
gelecek hayal etmiş olmalılardı.
07:49
A victim of circumstance
caught up in a war,
caught up in a war,
141
457560
2816
Savaşın içerisindeki
şartların bir kurbanıydı,
şartların bir kurbanıydı,
07:52
cruelly thrust upon him
142
460400
1280
zamanın acımasız şartları
07:54
by the cruel circumstances of the time.
143
462720
2240
ona hücum etmişti.
08:00
One day I picked up this unexploded
mortar shell in a trench,
mortar shell in a trench,
144
468680
4720
Bir gün, siperdeki bu
patlamamış havan mermisini aldım
patlamamış havan mermisini aldım
08:06
and I had it deposited
in a makeshift mud hut lab.
in a makeshift mud hut lab.
145
474320
3800
ve eğreti bir çamur kulübe
laboratuvarına götürdüm.
laboratuvarına götürdüm.
08:11
And I went out on a short,
pointless skirmish --
pointless skirmish --
146
479280
2936
Kısa, amaçsız -- her zaman amaçsız olan
bir çatışmaya gittim,
bir çatışmaya gittim,
08:14
always pointless,
147
482240
1200
birkaç saat sonra döndüm
08:16
And I came back a few hours later
to discover he was dead.
to discover he was dead.
148
484440
3440
ve onu ölü buldum.
08:21
He had tried to recover
explosives from that shell.
explosives from that shell.
149
489160
2776
O kabuktaki patlayıcıları
tamir etmeye çalışmıştı.
tamir etmeye çalışmıştı.
08:23
It exploded, and he died a violent death,
150
491960
2600
Patladı ve ölümü korkunçtu,
08:27
blown to bits by the very same device
that had proved harmless to me.
that had proved harmless to me.
151
495440
4280
bana zararsız gelen o alet
yüzünden parçalara ayrılmıştı.
yüzünden parçalara ayrılmıştı.
08:33
So I started to question.
152
501080
1520
Sorgulamaya başladım.
08:36
How did his death serve any purpose?
153
504600
3720
Bu ölümün nasıl bir amacı olabilirdi?
08:42
Why did he die and I lived?
154
510280
2000
O neden öldü ve ben neden yaşıyorum?
08:45
I carried on.
155
513559
1497
Devam ettim.
08:47
I fought in Kashmir.
156
515080
1616
Keşmir'de savaştım.
08:48
I also recruited for the Philippines,
157
516720
2696
Ayrıca Filipinler, Bosna ve Çeçenistan'da
08:51
Bosnia and Chechnya.
158
519440
1800
askere aldım.
08:54
And the questions grew.
159
522559
1281
Sorular çoğaldı.
08:57
Later in Burma,
160
525880
1896
Daha sonra Birmanya'da,
08:59
I came across Rohingya fighters,
161
527800
2336
Rohingya savaşçılarıyla karşılaştım,
09:02
who were barely teenagers,
162
530160
2256
hemen hemen gençlerdi,
09:04
born and brought up in the jungle,
163
532440
1656
ormanda doğup büyümüşlerdi,
09:06
carrying machine guns
and grenade launchers.
and grenade launchers.
164
534120
2060
makineli tüfek ve bomba atar taşıyorlardı.
09:12
I met two 13-year-olds
with soft manners and gentle voices.
with soft manners and gentle voices.
165
540000
5200
Sakin bir tutumla ve kibar bir sesle,
13 yaşında olan iki tanesiyle tanıştım.
13 yaşında olan iki tanesiyle tanıştım.
09:18
Looking at me,
166
546920
1216
Bana baktılar,
09:20
they begged me
to take them away to England.
to take them away to England.
167
548160
2080
onları İngiltere'ye götürmem
için yalvardılar.
için yalvardılar.
09:28
They simply wanted to go to school --
168
556720
1880
Yalnızca okula gitmek istiyorlardı--
09:31
that was their dream.
169
559680
1320
hayalleri buydu.
09:36
My family --
170
564360
1216
Ailem--
09:37
my children of the same age --
171
565600
1456
onlarla yaşıt çocuklarım--
09:39
were living at home in the UK,
172
567080
1960
İngiltere'de evde yaşıyorlar,
09:42
going to school,
173
570040
1296
okula gidiyorlar,
09:43
living a safe life.
174
571360
1200
güvenli bir hayat yaşıyorlardı.
09:45
And I couldn't help wonder
175
573880
1256
Merak ediyordum,
09:47
how much these young boys
must have spoken to one another
must have spoken to one another
176
575160
3456
acaba bu genç çocuklardan kaçı,
birbirleriyle böyle bir yaşamın hayali
birbirleriyle böyle bir yaşamın hayali
09:50
about their dreams for such a life.
177
578640
2200
hakkında konuşmuşlardı.
09:54
Victims of circumstances:
178
582920
1920
Şartların kurbanları:
09:58
these two young boys,
179
586360
1280
Bu iki genç çocuk,
10:00
sleeping rough on the ground,
looking up at the stars,
looking up at the stars,
180
588320
3056
taşın üzerinde uyuyor, yıldızlara bakıyor
ve övgü ile güce duydukları
kişisel tutku için liderleri
kişisel tutku için liderleri
10:03
cynically exploited by their leaders
181
591400
2496
10:05
for their personal lust
for glory and power.
for glory and power.
182
593920
2480
tarafından küçümsenerek sömürülüyorlardı.
10:09
I soon witnessed boys like them
killing one another
killing one another
183
597920
3216
Sonra, düşman gruplar arasındaki
çatışmalarda, onlar gibi çocukların
çatışmalarda, onlar gibi çocukların
10:13
in conflicts between rival groups.
184
601160
2240
birbirlerini öldürdüklerine şahit oldum.
10:17
And it was the same everywhere ...
185
605400
2360
Bu, her yerde aynı şekildeydi--
10:21
Afghanistan, Kashmir, Burma,
186
609280
2496
Afganistan'da, Keşmir'de, Birmanya'da,
10:23
Philippines, Chechnya;
187
611800
1480
Filipinler'de, Çeçenistan'da;
10:26
petty warlords got the young
and vulnerable to kill one another
and vulnerable to kill one another
188
614240
4616
aşağılık savaş beyleri, cihat adına,
genç ve zayıf çocukların birbirlerini
genç ve zayıf çocukların birbirlerini
10:30
in the name of jihad.
189
618880
1320
öldürmelerini sağlıyordu.
10:34
Muslims against Muslims.
190
622240
1840
Müslümanlara karşı Müslümanlar.
10:37
Not protecting anyone
against invaders or occupiers;
against invaders or occupiers;
191
625640
4376
İstilacı ya da işgalcilere karşı
kimseyi korumuyor
kimseyi korumuyor
10:42
not bringing relief to the oppressed.
192
630040
2000
ve baskı görenlere
teselli sağlamıyorlardı.
teselli sağlamıyorlardı.
10:46
Children being used,
193
634240
1376
Çocuklar kullanılıyordu,
10:47
cynically exploited;
194
635640
1616
küçümsenerek sömürülüyorlardı;
10:49
people dying in conflicts
195
637280
1936
cihat adına desteklediğim karmaşalarda
10:51
which I was supporting
in the name of jihad.
in the name of jihad.
196
639240
3040
insanlar ölüyordu.
10:56
And it still carries on today.
197
644920
1640
Bu, günümüzde de devam ediyor.
11:03
Realizing that the violent jihad
198
651800
3616
Yurtdışında temas kurduğum vahşi cihadın
11:07
I had engaged in abroad
199
655440
4200
çok farklı olduğunu
fark edince -- çünkü tecrübe ettiğim şey
11:13
was so different --
200
661440
2040
ile kutsal görev olduğunu düşündüğüm
11:17
such a chasm between
what I had experienced
what I had experienced
201
665280
4736
11:22
and what I thought was sacred duty --
202
670040
1800
şey arasında bir uçurum vardı --
11:24
I had to reflect
on my activities here in the UK.
on my activities here in the UK.
203
672640
2960
burada, İngiltere'deki eylemlerimi
derinlemesine düşünmeliydim.
derinlemesine düşünmeliydim.
11:30
I had to consider my preaching,
204
678240
2056
Vaazlarımı, askerliğimi, toplanan
11:32
recruiting, fund-raising,
205
680320
1536
paraları, eğitimi
11:33
training,
206
681880
1576
düşünmeliydim ve en önemlisi,
11:35
but most importantly, radicalizing --
207
683480
2120
radikalleştirmenin -- benim yaptığım gibi,
genç insanları savaşa ve ölüme
göndermenin --
göndermenin --
11:38
sending young people to fight and die
208
686640
2216
11:40
as I was doing --
209
688880
1216
tamamen yanlış bir şey
11:42
all totally wrong.
210
690120
1760
olduğunu düşünmeliydim.
11:47
So I got involved
in violent jihad in the mid '80s,
in violent jihad in the mid '80s,
211
695680
3200
Yani, 80'lerin ortalarında
hiddet dolu cihada dâhil oldum,
hiddet dolu cihada dâhil oldum,
11:51
starting with Afghanistan.
212
699960
1480
bu, Afganistan'la başladı.
11:54
And by the time I finished
it was in the year 2000.
it was in the year 2000.
213
702600
3280
Bitirdiğim zaman ise 2000 yılıydı.
11:59
I was completely immersed in it.
214
707040
1576
Tamamen içerisine girmiştim.
12:00
All around me people supported,
215
708640
1936
Etrafımda herkes, onların adına
12:02
applauded,
216
710600
1216
yaptıklarımızı
12:03
even celebrated what
we were doing in their name.
we were doing in their name.
217
711840
2400
destekliyor, alkışlıyor
ve hatta övüyorlardı.
ve hatta övüyorlardı.
12:08
But by the time I learned to get out,
218
716160
1816
Fakat bunun içinden çıkmayı öğrenip
12:10
completely disillusioned in the year 2000,
219
718000
2616
2000 yılında tamamen farkında vardığımda,
12:12
15 years had passed.
220
720640
1680
15 yıl geçmişti.
12:17
So what goes wrong?
221
725200
1240
Peki, yanlış olan nedir?
12:20
We were so busy talking about virtue,
222
728720
2840
Erdemden bahsetmekle meşguldük
12:25
and we were blinded by a cause.
223
733160
3160
ve bir sebep bizi kör etmişti.
12:32
And we did not give ourselves a chance
to develop a virtuous character.
to develop a virtuous character.
224
740240
4280
Kendimize, erdemli bir
karakter yaratma şansı vermiyorduk.
karakter yaratma şansı vermiyorduk.
12:37
We told ourselves
we were fighting for the oppressed,
we were fighting for the oppressed,
225
745680
4136
Kendimize, baskı görenler
için savaştığımızı söylüyorduk
için savaştığımızı söylüyorduk
12:41
but these were unwinnable wars.
226
749840
2200
fakat bunlar kazanılamayan savaşlardı.
12:45
We became the very instrument
through which more deaths occurred,
through which more deaths occurred,
227
753720
3616
Daha fazla ölüme neden olan
bir şeyin araçları hâline gelmiştik,
bir şeyin araçları hâline gelmiştik,
12:49
complicit in causing further misery
228
757360
3736
zalim azınlığın bencil amaçları
için daha çok ıstıraba neden olarak
için daha çok ıstıraba neden olarak
12:53
for the selfish benefit of the cruel few.
229
761120
2600
suç ortaklığı yapıyorduk.
13:04
So over time,
230
772280
1216
Zamanla,
13:05
a very long time,
231
773520
1200
uzun zaman sonra,
13:08
I opened my eyes.
232
776600
1200
gözlerim açıldı.
13:11
I began to dare
233
779960
1480
Gerçekle yüzleşmeye,
13:15
to face the truth,
234
783040
1656
düşünmeye, zor sorularla
13:16
to think,
235
784720
1200
yüzleşmeye
13:19
to face the hard questions.
236
787360
2136
cesaret etmeye başladım.
13:21
I got in touch with my soul.
237
789520
2200
Ruhumla iletişime geçtim.
13:34
What have I learned?
238
802080
1320
Ne mi öğrendim?
13:36
That people who engage
in violent jihadism,
in violent jihadism,
239
804640
4560
Hiddetli cihadçılığa
dâhil olan o insanlar,
dâhil olan o insanlar,
13:42
that people who are drawn
to these types of extremisms,
to these types of extremisms,
240
810960
2600
bu tür aşırılıklara
boğulmuş o insanlar,
boğulmuş o insanlar,
13:46
are not that different to everyone else.
241
814600
2200
herkesten çok da farklı değildirler.
13:49
But I believe such people can change.
242
817880
2800
Ama, bu insanların
değişebileceğine inanıyorum.
değişebileceğine inanıyorum.
13:54
They can regain their hearts
and restore them
and restore them
243
822120
2856
Kalplerini yeniden kazanıp
onu, iyileştiren insani değerler
onu, iyileştiren insani değerler
13:57
by filling them
with human values that heal.
with human values that heal.
244
825000
3060
ile doldurarak iyileştirebilirler.
14:07
When we ignore the realities,
245
835000
2216
Gerçekleri görmezden geldiğimiz zaman,
14:09
we discover that we accept what
we are told without critical reflection.
we are told without critical reflection.
246
837240
5760
eleştirel bir yaklaşımda bulunmadan, bize
söyleneni kabul ettiğimizi keşfederiz.
söyleneni kabul ettiğimizi keşfederiz.
14:17
And we ignore the gifts and advantages
that many of us would cherish
that many of us would cherish
247
845640
3776
Çoğumuzun yaşamlarında bir an bile
olsa değer vereceği avantajları ve
olsa değer vereceği avantajları ve
14:21
even for a single moment in their lives.
248
849440
2280
kabiliyetleri görmezden geliyoruz.
14:28
I engaged in actions
I thought were correct.
I thought were correct.
249
856400
2360
Doğru olduğunu
düşündüğüm eylemlerde bulundum.
düşündüğüm eylemlerde bulundum.
14:33
But now I began to question
how I knew what I knew.
how I knew what I knew.
250
861760
4000
Ama şimdi, bildiğim şeyi
nasıl bildiğimi sorgulamaya başladım.
nasıl bildiğimi sorgulamaya başladım.
14:39
I endlessly told others
to accept the truth,
to accept the truth,
251
867840
3696
Herkese doğruyu kabul
etmelerini söyleyip duruyordum, ancak
etmelerini söyleyip duruyordum, ancak
14:43
but I failed to give doubt
its rightful place.
its rightful place.
252
871560
3720
doğrunun hakiki yerinden şüphe
etme konusunda başarısız oldum.
etme konusunda başarısız oldum.
14:52
This conviction that people can change
is rooted in my experience,
is rooted in my experience,
253
880920
4856
İnsanların değişebileceği düşüncesinin
kökleri benim tecrübemde,
kökleri benim tecrübemde,
14:57
my own journey.
254
885800
1200
kendi yolculuğumda.
15:00
Through wide reading,
255
888520
1896
Kapsamlı okuma,
15:02
reflecting,
256
890440
1200
düşünme,
15:04
contemplation, self-knowledge,
257
892160
1896
niyet, kendini tanıma aracılığıyla;
15:06
I discovered,
258
894080
1216
bizlerin ve onların
15:07
I realized that Islamists' world
of us and them is false and unjust.
of us and them is false and unjust.
259
895320
5640
İslamcı dünyalarının yanlış ve
adaletsiz olduğunu keşfettim.
adaletsiz olduğunu keşfettim.
15:16
Through considering the uncertainties
in all that we had asserted,
in all that we had asserted,
260
904800
3680
Bozulamaz ve su götürmez
doğrular üzerinden ileri sürdüğümüz
doğrular üzerinden ileri sürdüğümüz
her şeydeki belirsizlikleri
15:21
to the inviolable truths,
261
909400
1616
15:23
incontestable truths,
262
911040
1400
dikkate alarak,
15:26
I developed a more nuanced understanding.
263
914960
2880
daha incelikli bir anlayış geliştirdim.
15:36
I realized that in a world crowded
with variation and contradiction,
with variation and contradiction,
264
924480
4480
Çeşitlilik ve karşıtlıklarla
dolu bir dünyada, ahmak vaizler,
dolu bir dünyada, ahmak vaizler,
15:41
foolish preachers,
265
929920
1216
tıpkı benim olduğum gibi,
15:43
only foolish preachers
like I used to be,
like I used to be,
266
931160
3016
yalnızca ahmak vaziler,
gerçeklik kattıkları mitler ve kurgular
gerçeklik kattıkları mitler ve kurgular
15:46
see no paradox in the myths and fictions
they use to assert authenticity.
they use to assert authenticity.
267
934200
5360
arasında çelişki görmezler.
15:53
So I understood the vital
importance of self-knowledge,
importance of self-knowledge,
268
941120
4536
Yani, kendini tanımanın,
politik farkındalığın ve bağlandığımız
politik farkındalığın ve bağlandığımız
15:57
political awareness
269
945680
1200
şeyler ve eylemlerimizin
insanları nasıl etkilediklerine dair
daha derin ve engin bir anlayışın
daha derin ve engin bir anlayışın
16:00
and the necessity
for a deep and wide understanding
for a deep and wide understanding
270
948000
4656
16:04
of our commitments and our actions,
271
952680
2456
gerekli olmasının
16:07
how they affect others.
272
955160
1320
hayati önemini anladım.
16:10
So my plea today to everyone,
273
958520
1456
Bugün herkese, özellikle de
16:12
especially those who sincerely
believe in Islamist jihadism ...
believe in Islamist jihadism ...
274
960000
4480
İslamcı cihadçılığa samimi olarak
inanlara bir ricada bulunacağım ...
inanlara bir ricada bulunacağım ...
16:18
refuse dogmatic authority;
275
966480
2400
inanca dayalı otoriteyi reddedin;
16:22
let go of anger, hatred and violence;
276
970360
3680
öfkeyi, nefreti ve şiddeti bırakın;
16:27
learn to right wrongs
277
975120
1656
acımasız, adaletsiz ve yararsız
16:28
without even attempting to justify
cruel, unjust and futile behavior.
cruel, unjust and futile behavior.
278
976800
5070
davranışlarda bulunmadan,
yanlışları düzeltmeyi öğrenin.
yanlışları düzeltmeyi öğrenin.
16:36
Instead create a few
beautiful and useful things
beautiful and useful things
279
984840
3336
Bunun yerine, bizleri daha uzun
süre yaşatacak olan birkaç güzel ve
süre yaşatacak olan birkaç güzel ve
16:40
that outlive us.
280
988200
1200
faydalı şey yaratın.
16:45
Approach the world, life,
281
993200
1856
Dünyaya ve hayata sevgiyle
16:47
with love.
282
995080
1200
yaklaşın.
16:50
Learn to develop
283
998000
1216
Dünyadaki ve diğer
16:51
or cultivate your hearts
284
999240
1256
insanlardaki iyiliği,
16:52
to see goodness, beauty and truth
in others and in the world.
in others and in the world.
285
1000520
3360
güzelliği ve gerçeği görmek için,
kalplerinizi geliştirmeyi öğrenin.
kalplerinizi geliştirmeyi öğrenin.
16:57
That way we do matter
more to ourselves ...
more to ourselves ...
286
1005000
2520
Bir şeyi yapma biçimimiz, bizim için ...
17:01
to each other,
287
1009240
1200
birbirimiz için,
17:03
to our communities
288
1011160
1216
halkımız için ve
17:04
and, for me, to God.
289
1012400
1480
bence, Tanrı için, önemlidir.
17:07
This is jihad --
290
1015000
1616
Cihat budur --
benim doğru cihadım budur.
17:08
my true jihad.
291
1016640
1200
17:10
Thank you.
292
1018920
1216
Teşekkürler.
17:12
(Applause)
293
1020160
2440
(Alkışlar)
ABOUT THE SPEAKER
Manwar Ali - Peace activistA former committed pioneer of violent jihad, Manwar Ali draws on his experience and deepening understanding of Islam to prevent radicalisation and extremism.
Why you should listen
Manwar Ali (also known as Abu Muntasir) is one of the few scholars in the UK who has been directly involved in jihad. For around fifteen years he radicalised, recruited, fundraised and fought in Afghanistan, Kashmir and Burma. Now he draws on this experience in his work with the UK's Home Office and Crown Prosecution Service.
Ali is a Muslim scholar who teaches Islam to restore balance, enhance human values and address issues of extremism through education, social projects, charitable events and open discussion. He works to foster peaceful coexistence through mutual understanding, good-neighborliness and caring engagement.
Ali founded the UK Muslim educational charity JIMAS and pioneered Zakat distribution in the UK. For more than 30 years he has had extensive experience in teaching Islam. He has helped make British Islam relevant and important to life now, preparing many students for life and leading the way in practicing civic engagement as an Imam.
Ali holds a B.Sc. (Hons) and M.Sc. in Computer Science, an MA in Islamic Studies and a Diploma in Arabic.
Manwar Ali | Speaker | TED.com