ABOUT THE SPEAKER
David Whyte - Poet, author
David Whyte writes at the intersection of interior and exterior worlds, what he calls the conversational nature of reality, bringing new territory into view with his distinctly personal style.

Why you should listen

David Whyte grew up amid the grounded practicalities of Yorkshire, England, of a very imaginative, storytelling Irish mother. Not choosing between these two sides is what perhaps gave him his first insight into the complexities of human identity. He is quoted as saying that all of his poetry and philosophy is based on what he calls "the conversational nature of reality." His time as a scientist and naturalist fuide in the Galapagos Islands led him to explore what he calls the frontier nature of human identity. Whyte draws from this diverse background and a deep philosophical curiosity to craft poetry and prose that is at once highly relatable, yet altogether new. His work spans the worlds of literature, philosophy and organizational leadership, making him a clear, wise voice in an increasingly complex world. 

His books include The Sea in You: Twenty Poems of Requited and Unrequited Love; The Three Marriages: Reimagining Work, Self and Relationship; River Flow: New & Selected Poems; Consolations: The Solace, Nourishment and Underlying Meaning of Everyday Words and Pilgrim.

More profile about the speaker
David Whyte | Speaker | TED.com
TED2017

David Whyte: A lyrical bridge between past, present and future

David Whyte: Geçmiş, şimdiki zaman ve gelecek arasında şiirsel bir köprü

Filmed:
1,094,296 views

David Whyte, cazibesi ve arayışla dolu iç-görüsüyle geçmişin, şimdiki zamanın ve geleceğin sınırında dolaşıyor ve yeğeninin İspanya'daki El Camino de Santiago de Compostela'ya yürüyüşünden ilham alarak yazdığı iki şiirini paylaşıyor.
- Poet, author
David Whyte writes at the intersection of interior and exterior worlds, what he calls the conversational nature of reality, bringing new territory into view with his distinctly personal style. Full bio

Double-click the English transcript below to play the video.

00:12
The youthfulgenç perspectiveperspektif on the futuregelecek,
0
865
3619
Gençliğin, geleceğe dair görüşü,
00:17
the presentmevcut perspectiveperspektif on the futuregelecek
1
5128
2534
şimdiki zamanın geleceğe dair görüşü
00:19
and the futuregelecek, matureOlgun
perspectiveperspektif on the futuregelecek --
2
7686
4547
ve gelecek, olgunluğun
geleceğe dair görüşü --
00:24
I'd like to try and bringgetirmek
all those threeüç tensesçekimlerini togetherbirlikte
3
12800
3978
Bu akşam, bu üç zamanı
tek kimlikte bir araya getirmeyi
00:28
in one identityKimlik tonightBu gece.
4
16802
2129
deneyeceğim.
00:31
And you could say
that the poetşair, in manyçok waysyolları,
5
19517
3245
Şairin, "gerçekliğin etkileşimli
doğası" adını verdiğim o şeye
00:34
looksgörünüyor at what I call
"the conversationalkonuşma naturedoğa of realitygerçeklik."
6
22786
3792
birçok yönden
baktığını söyleyebilirsiniz.
00:39
And you asksormak yourselfkendin:
7
27156
1702
Ve kendinize sorarsınız:
00:40
What is the conversationalkonuşma
naturedoğa of realitygerçeklik?
8
28882
2231
Gerçekliğin etkileşimli doğası nedir?
00:43
The conversationalkonuşma naturedoğa
of realitygerçeklik is the factgerçek
9
31706
2749
Gerçekliğin etkileşimli doğası,
00:46
that whateverher neyse you desirearzu etmek of the worldDünya --
10
34479
3170
dünyadan istediğiniz herhangi bir şeyin --
00:50
whateverher neyse you desirearzu etmek of your partnerortak
in a marriageevlilik or a love relationshipilişki,
11
38290
3787
bir evlilikte ya da ilişkide
partnerinizden istediğiniz,
00:54
whateverher neyse you desirearzu etmek of your childrençocuklar,
12
42101
2007
çocuklarınızdan istediğiniz, sizin için
00:56
whateverher neyse you desirearzu etmek of the people
who work for you or with you,
13
44132
3813
veya sizinle birlikte çalışan insanlardan
ya da dünyanızdan istediğiniz
00:59
or your worldDünya --
14
47969
1348
herhangi bir şeyin --
01:01
will not happenolmak exactlykesinlikle
as you would like it to happenolmak.
15
49341
4482
tam olarak, olmasını istediğiniz
şekilde olmayacağı gerçeğidir.
01:06
But equallyaynı derecede,
16
54831
1188
Aynı şekilde,
01:08
whateverher neyse the worldDünya desiresarzuları of us --
17
56612
1723
dünyanın bizden istediği --
01:10
whateverher neyse our partnerortak,
our childçocuk, our colleagueçalışma arkadaşı,
18
58359
3975
partnerimizin, çocuğumuzun,
iş arkadaşımızın,
01:14
our industrysanayi,
19
62358
1189
işimizin, geleceğimizin
01:15
our futuregelecek demandstalepler of us,
20
63571
2687
bizden istediği -- şeyler de
01:18
will alsoAyrıca not happenolmak.
21
66282
1694
gerçek olmayacak.
01:20
And what actuallyaslında happensolur
22
68000
1953
Gerçekte olan şey,
01:21
is this frontiersınır
betweenarasında what you think is you
23
69977
4380
olduğunuzu düşündüğünüz şey ile
olmadığınızı düşündüğünüz şey
01:26
and what you think is not you.
24
74381
1836
arasındaki sınırdır.
01:28
And this frontiersınır of actualgerçek meetingtoplantı
25
76787
2591
Benlik adını verdiğimiz şey
ile dünya adını verdiğimiz
01:31
betweenarasında what we call a selföz
and what we call the worldDünya
26
79402
3094
şey arasındaki gerçek
buluşma sınırı, aslında, her şeyin
01:34
is the only placeyer, actuallyaslında,
where things are realgerçek.
27
82520
2718
gerçek olduğu tek yer.
01:37
But it's quiteoldukça astonishingşaşırtıcı,
28
85664
1586
Fakat bu etkileşimli sınırda
01:39
how little time we spendharcamak
at this conversationalkonuşma frontiersınır,
29
87274
4181
çok az vakit geçiriyoruz ve
herhangi bir strateji, bizi ondan
01:43
and not abstractedsoyutlanmış away from it
in one strategystrateji or anotherbir diğeri.
30
91757
5381
soyutlayamıyor; bu oldukça şaşırtıcı.
01:49
I was cominggelecek throughvasitasiyla immigrationGöçmenlik,
31
97636
4741
Geçen yıl ABD'ye göç yoluyla geldim,
ki bu şu anda
oldukça dramatik bir sınır
01:54
whichhangi is quiteoldukça a dramaticdramatik
bordersınır at the momentan,
32
102401
3500
01:57
into the US last yearyıl,
33
105925
2457
ve bilirsiniz,
02:00
and, you know, you get off
an internationalUluslararası flightuçuş
34
108935
2436
Atlas okyanusu
üzerindeki uluslararası uçak
02:03
acrosskarşısında the AtlanticAtlantik,
35
111395
1152
yolculuğunuz bittiğinde,
02:04
and you're not in the besten iyi placeyer;
36
112571
1695
en iyi yerde değilsinizdir;
02:06
you're not at your mostçoğu
spirituallyruhsal matureOlgun.
37
114290
2553
ruhen en olgun halinizde değilsinizdir.
02:08
You're quiteoldukça impatientsabırsız
with the restdinlenme of humanityinsanlık, in factgerçek.
38
116867
3265
Aslında, insanlığın geri kalanıyla,
oldukça sabırsız haldesinizdir.
02:12
So when you get up to immigrationGöçmenlik
with your shirtgömlek collaryaka out
39
120156
4375
Gömleğinizin yakası dışarıda,
bir gündür uzamış sakalınız ile
02:16
and a day'sgünün growthbüyüme of beardsakal,
40
124555
1489
göçe kalkıştığınızda
02:18
and you have very little patiencesabır,
41
126068
3339
ve sabrınız tükenmek üzere olduğu anda,
02:21
and the immigrationGöçmenlik officersubay
lookedbaktı at my passportpasaport
42
129431
2728
göçmenlik bürosu memuru
pasaportuma baktı ve şöyle dedi;
02:24
and said, "What do you do, MrBay. WhyteWhyte?"
43
132183
2108
"Ne iş yapıyorsunuz, bay Whyte?"
02:26
I said, "I work with the conversationalkonuşma
naturedoğa of realitygerçeklik."
44
134315
5142
ve ben de, "gerçekliğin etkileşimli
doğasıyla çalışıyorum" dedim.
02:31
(LaughterKahkaha)
45
139481
3911
(Gülüşmeler)
02:36
And he leanedeğildi forwardileri over his podiumpodyum
46
144964
2269
Masasının üzerinden bana doğru eğildi,
dedi ki, "dün gece sana ihtiyacım vardı."
02:39
and he said, "I neededgerekli you last night."
47
147257
2930
02:42
(LaughterKahkaha)
48
150211
2388
(Gülüşmeler)
02:44
(ApplauseAlkış)
49
152623
2304
(Alkış)
02:48
And I said, "I'm sorry,
50
156363
1150
Dedim ki, "Üzgünüm,
02:49
my powersgüçler as a poetşair
and philosopherfilozof only go so faruzak.
51
157537
3083
şair ve filozof olarak güçlerim
bir yere kadar yetişebiliyor.
02:52
I'm not sure I can --"
52
160644
1213
Sanırım yapamam --"
02:53
But before we knewbiliyordum it,
53
161881
1537
Farkında olmadan,
02:55
we were into a conversationkonuşma
about his marriageevlilik.
54
163442
3430
evliliği hakkında bir sohbete girmiştik.
02:58
Here he was in his uniformüniforma,
55
166896
1673
Orada üniformasıyla duruyordu
03:00
and the interestingilginç thing was,
56
168593
1468
ve ilginç olan şuydu ki,
03:02
he was looking up and down
the rowsıra of officersgörevlileri
57
170085
2213
yöneticisinin gerçek bir sohbete girdiğini
03:04
to make sure his supervisorgözetmen didn't see
58
172322
3029
görmediğinden emin olmak için,
03:07
that we was havingsahip olan a realgerçek conversationkonuşma.
59
175375
2490
oradaki memurlara bakıp duruyordu.
03:11
But all of us livecanlı
at this conversationalkonuşma frontiersınır
60
179228
2845
Fakat hepimiz, bu etkileşimli gelecek
03:14
with the futuregelecek.
61
182097
2088
sınırında yaşıyoruz.
03:16
I'd like to put you in the shoesayakkabı
of my Irishİrlanda dili nieceyeğen,
62
184209
3754
Kendinizi İrlandalı yeğenim
Marlene McCormack'in yerine
03:19
MarleneMarlene McCormackMcCormack,
63
187987
1751
koymanızı istiyorum,
03:21
standingayakta on a cliffuçurum edgekenar
on the westernbatı coastsahil of Spainİspanya,
64
189762
3444
İspanya'nın batı yakasındaki
bir uçurumun kenarında duruyor,
03:25
overlookingbakan the broadgeniş AtlanticAtlantik.
65
193230
2007
engin Atlas okyanusuna bakıyor.
03:27
Twenty-threeYirmi üç yearsyıl oldeski,
she's just walkedyürüdü 500 milesmil
66
195261
3757
Yirmi üç yaşında, Pireneler'in
Fransa kısmındaki Saint Jean de Port'tan
03:31
from SaintSaint JeanJean PiedAlaca dede PortBağlantı noktası
on the FrenchFransızca sideyan of the PyreneesPyrenees,
67
199042
3582
başlayarak, Kuzey İspanya boyunca,
Camino de Santiago de Compostela --
03:34
all the way acrosskarşısında NorthernKuzey Spainİspanya,
68
202648
1777
Santiago de Compostela'ya
03:36
on this very famousünlü,
oldeski and contemporaryçağdaş pilgrimageHac
69
204449
4011
giden yol --
adlı şu çok meşhur, eski
03:40
calleddenilen the CaminoCamino dede SantiagoSantiago
dede CompostelaCompostela --
70
208484
3535
ve modern hac yolu üzerinden
03:44
the PathYol to SantiagoSantiago of CompostelaCompostela.
71
212043
2916
804 kilometre yürüdü.
03:47
And when you get to SantiagoSantiago, actuallyaslında,
72
215593
3838
Aslında, Santiago'ya vardığınız zaman,
03:51
it can be something of an anticlimaxgerileme,
73
219455
1775
bu bir tür düş kırıklığı olabilir,
03:53
because there are 100,000
people livingyaşam there
74
221254
2322
çünkü orada, şehre geldiğiniz için
03:55
who are not necessarilyzorunlu olarak applaudingalkış you
as you're cominggelecek into townkasaba.
75
223600
3191
sizi alkışla karşılamayan
100,000 insan yaşıyor.
03:58
(LaughterKahkaha)
76
226815
1001
(Gülüşmeler)
03:59
And 10,000 of them are tryingçalışıyor to sellsatmak you
a mementoHatıra of your journeyseyahat.
77
227840
4327
Bunlardan 10,000 tanesi size
yolculuk hatırası satmaya çalışıyor.
04:04
But you do have the possibilityolasılık
of going on for threeüç more daysgünler
78
232719
5587
Fakat, üç gün daha kalıp,
İspanyolcada Finisterre,
04:10
to this placeyer where MarleneMarlene stooddurdu,
calleddenilen, in Spanishİspanyolca, FinisterreFinisterre,
79
238330
6395
İngilizcede de Finisterre
olarak bilinen ve Latincede
04:16
in Englishİngilizce, FinisterreFinisterre,
80
244749
1977
"dünyanın sonu" anlamına gelen o yere;
04:18
from the LatinLatin,
meaninganlam "the endsuçları of the earthtoprak,"
81
246750
3417
toprağın okyanusa dönüştüğü,
04:22
the placeyer where groundzemin turnsdönüşler to oceanokyanus;
82
250191
3047
şu anınızın ise geleceğe dönüştüğü o yere
04:25
the placeyer where your presentmevcut
turnsdönüşler into the futuregelecek.
83
253262
4385
gitme olasılığınız da var.
04:30
And MarleneMarlene had walkedyürüdü this way --
84
258598
1658
Marlene bu yoldan yürüdü --
04:32
she just graduatedmezun as a 23-year-old-yaşında
from the UniversityÜniversitesi of SligoSligo
85
260280
3694
23 yaşında, Sligo
Üniversitesinden İrlanda Tiyatrosu
04:35
with a degreederece in Irishİrlanda dili dramadram.
86
263998
2377
diplomasıyla mezun oldu.
04:38
And she said to me, "I don't think
the majormajör corporationsşirketler of the worldDünya
87
266399
3392
Bana dedi ki, "Dünyanın en
büyük şirketlerinin gelip de kapımı
04:41
will be knockingvurma on my doorkapı."
88
269815
1405
çalacağını zannetmiyorum."
04:43
I said, "Listen, I've workedişlenmiş
in corporationsşirketler all over the worldDünya
89
271244
3072
Ben de, "Dinle, onlarca yıldır
dünyanın her yerinden şirketlerle
04:46
for decadeson yıllar;
90
274340
1153
çalıştım;
04:47
a degreederece in dramadram is what would mostçoğu
preparehazırlamak you for the adultyetişkin --
91
275517
3727
tiyatro diploması seni yetişkinliğe
hazırlayacak en iyi şeydir --
04:51
(LaughterKahkaha)
92
279268
1017
(Gülüşmeler)
yani şirket dünyasına." dedim.
04:52
corporatetüzel worldDünya."
93
280309
1155
04:53
(ApplauseAlkış)
94
281488
1540
(Alkış)
04:55
But she said, "I'm not
interestedilgili in that, anywayneyse.
95
283740
2371
Fakat dedi ki,
"Ben yine de ilgilenmiyorum.
04:58
I don't want to teachöğretmek dramadram,
I want to becomeolmak a dramatistoyun yazarı.
96
286135
3623
Tiyatro öğretmek,
tiyatrocu olmak istemiyorum.
05:01
I want to writeyazmak playsoyunlar.
97
289782
1632
Ben oyunlar yazmak istiyorum.
05:04
So I walkedyürüdü the CaminoCamino
in ordersipariş to give myselfkendim some couragecesaret,
98
292132
4491
Bu yüzden, cesaretlenmek
ve geleceğime gitmek için
05:08
in ordersipariş to walkyürümek into my futuregelecek."
99
296647
2179
Camino'yu yürüdüm."
05:10
And I said, "What was the mostçoğu powerfulgüçlü
momentan you had on the wholebütün CaminoCamino,
100
298850
3646
"Camino'da yaşadığın
en etkileyici şey neydi,
en, en etkileyici an?" diye sordum.
05:14
the very mostçoğu powerfulgüçlü momentan?"
101
302520
1544
05:16
She said, "I had manyçok powerfulgüçlü momentsanlar,
102
304088
1908
Dedi ki, "Birçok etkileyici an yaşadım,
05:18
but you know, the mostçoğu powerfulgüçlü
momentan was post-CaminoPost-Camino,
103
306020
4020
ama biliyor musun, en
etkileyici olanı Camino sonrasıydı,
05:22
was the threeüç daysgünler you go on from SantiagoSantiago
and come to this cliffuçurum edgekenar.
104
310064
4252
Santiago'dan bu uçurum
kenarına gelinen o üç gün.
05:26
And you go throughvasitasiyla threeüç ritualsritüeller.
105
314340
1616
Üç ritüelden geçiyorsun.
05:27
The first ritualayin is to eatyemek
a tapastapas plateplaka of scallopstarak" --
106
315980
4621
Birincisi bir küçük tabak
dolusu deniz tarağı yemek" --
05:32
or if you're vegetarianVejetaryen,
107
320625
1565
veya, eğer vejetaryen iseniz,
05:34
to contemplatedüşünmek the scalloptarak shellkabuk.
108
322214
2453
deniz kabuğu üzerine düşünmek.
05:36
(LaughterKahkaha)
109
324691
1451
(Gülüşmeler)
05:38
Because the scalloptarak shellkabuk has been
the iconikon and badgerozet of your walkyürümek,
110
326166
4288
Çünkü deniz kabuğu,
yürüyüşünüzün simgesi ve rozeti
05:42
and everyher arrowok
that you have seengörüldü alonguzun bir that way
111
330478
2777
ve o yolda gördüğünüz her ok işareti,
05:45
has been pointingişaret underneathaltında
a scalloptarak shellkabuk.
112
333279
4065
bir deniz kabuğunun
altından işaret ediyor.
05:49
So really, this first ritualayin is sayingsöz:
113
337368
2085
Yani ilk ritüel gerçekten şunu söylemek:
05:51
How did you get to this placeyer?
114
339477
1908
Bu yere nasıl geldiniz?
05:53
How did you followtakip et the pathyol to get here?
115
341409
2836
Buraya gelmek için
yolu nasıl takip ettiniz?
05:56
How do you holdambar the conversationkonuşma of life
when you feel unbesiegedunbesieged,
116
344963
5122
Kuşatılmadığınızda, korkmadığınızda,
kendinizle baş başa kaldığınızda
06:02
when you're unbulliedunbullied,
117
350109
1158
yaşamla nasıl
06:03
when you're left to yourselfkendin?
118
351291
1408
iletişim kurdunuz?
06:04
How do you holdambar the conversationkonuşma of life
that bringsgetiriyor you to this placeyer?
119
352723
4913
Sizi buraya getiren yaşamınızla
iletişiminizi nasıl sürdürdünüz?
06:10
And the secondikinci ritualayin is that you burnyanmak
something that you've broughtgetirdi.
120
358217
4412
İkinci ritüel de, oraya
götürdüğünüz bir şeyi yakmanız.
06:15
I said, "What did you burnyanmak, MarleneMarlene?"
121
363168
2442
"Sen ne yaktın, Marlene?" diye sordum.
06:17
She said, "I burnedyanmış a lettermektup
and two postcardskartpostallar."
122
365634
2440
"Bir mektup ve iki
kartpostal yaktım" dedi.
06:20
I said, "AstonishingŞaşırtıcı.
123
368639
1173
"Şaşırtıcı.
06:21
Twenty-threeYirmi üç yearsyıl oldeski and you have paperkâğıt.
124
369836
2044
Yirmi üç yaşındasın ve mektubun var.
06:23
I can't believe it."
125
371904
1176
İnanamıyorum." dedim.
06:25
(LaughterKahkaha)
126
373104
1310
(Gülüşmeler)
06:26
I'm sure there's a CaminoCamino appUygulamanın
127
374438
1651
Bence travmatik bir mesajı
06:28
where you can just deletesilmek
a traumatictravmatik textMetin, you know?
128
376113
4408
silebileceğimiz bir Camino
uygulaması vardır kesin, değil mi?
06:32
(LaughterKahkaha)
129
380545
1532
(Gülüşmeler)
06:34
It will engagetutmak the flashlightel feneri,
130
382101
2016
Işığı açar,
06:36
imbueaşılamak it with colorrenk
131
384141
1632
ışık renklerle dolar
06:37
and disappearkaybolmak in a fireworkhavai fişek of flamesalevler.
132
385797
3144
ve alevler içinde yok olur.
06:42
But you eitherya bringgetirmek a lettermektup
or you writeyazmak one there,
133
390157
3183
Ya oraya bir mektup götürüyorsunuz
ya da orada yazıyorsunuz
06:45
and you burnyanmak it.
134
393364
1173
ve onu yakıyorsunuz.
06:46
And of coursekurs we know intuitivelysezgisel
what is on those lettersharfler and postcardskartpostallar.
135
394561
4344
Elbette o mektuplarda ve kartpostallarda
ne yazdığını sezebiliyoruz.
06:50
It's a formform of affectionsevgi and love
that is now no longeruzun extantkaybolmamış, yeah?
136
398929
5692
Artık var olmayan bir şefkatin
ve sevginin formu, değil mi?
06:58
And then the thirdüçüncü ritualayin:
137
406434
1559
Üçüncü ritüel ise:
07:01
betweenarasında all these firesyangınlar
are largegeniş pilesbasur of clothesçamaşırlar.
138
409194
4437
bu büyük ateşlerin
ortasında kıyafet yığınları var.
07:06
And you leaveayrılmak an itemmadde of clothingGiyim
139
414405
2453
Siz de oraya gitmenizi sağlayan
07:08
that has helpedyardım etti you to get to this placeyer.
140
416882
2388
bir kıyafet parçası bırakıyorsunuz.
07:12
And I said to MarleneMarlene,
"What did you leaveayrılmak at the cliffuçurum edgekenar?"
141
420179
2964
Marlene'e, "Uçurumun kenarına
ne bıraktın?" diye sordum.
07:15
She said, "I left my bootsbot ayakkabı --
142
423167
1425
O da dedi ki, "Botlarımı --
07:16
the very things
that I walkedyürüdü in, actuallyaslında.
143
424616
2151
yani aslında, yürümemi sağlayan şeyleri.
07:18
They were beautifulgüzel bootsbot ayakkabı,
I lovedsevilen those bootsbot ayakkabı,
144
426791
2475
Botlarım güzeldi, onları seviyordum,
07:21
but they were finishedbitmiş
after sevenYedi weekshaftalar of walkingyürüme.
145
429290
2986
fakat yedi haftalık yürüyüş
sonrasında bitmişlerdi.
07:24
So I walkedyürüdü away in my trainerseğitmenler,
146
432300
1525
Spor ayakkabılarımla devam ettim
07:25
but I left my bootsbot ayakkabı there."
147
433849
1287
ve botlarımı bıraktım."
07:27
She said, "It was really incredibleinanılmaz.
148
435160
1881
Şöyle söyledi,
"Bu gerçekten muhteşemdi.
07:29
The mostçoğu powerfulgüçlü momentan was,
the sunGüneş was going down,
149
437533
3916
En etkileyici an şuydu, güneş batıyordu,
07:33
but the fulltam moonay was cominggelecek up behindarkasında me.
150
441473
2706
fakat dolunay arkamdan geliyordu.
07:37
And the fulltam moonay was illuminatedaydınlatılmış
by the dyingölen sunGüneş in suchböyle a powerfulgüçlü way
151
445190
5416
Batan güneş, dolunayı öyle
güçlü bir şekilde aydınlatıyordu ki,
07:42
that even after the sunGüneş
had droppeddüştü belowaltında the horizonufuk,
152
450630
2678
güneş, ufuk çizgisinde
kaybolduktan sonra bile
07:45
the moonay could still see that sunGüneş.
153
453332
2239
ay hâlâ güneşi görebiliyordu.
07:49
And I had a moonay shadowGölge,
154
457657
1507
Benim de ay gölgem olmuştu
07:52
and I was looking at my moonay shadowGölge
walkingyürüme acrosskarşısında the AtlanticAtlantik,
155
460090
5118
ve Atlas okyanusu
boyunca, yürüyen ay gölgeme
07:57
acrosskarşısında this oceanokyanus.
156
465232
1787
bakıyordum.
07:59
And I thought,
157
467614
1151
Şöyle düşündüm,
08:00
'Oh! That's my newyeni selföz
going into the futuregelecek.'
158
468789
2596
'Ah! Yeni benliğim
geleceğe doğru gidiyor.'
08:03
But suddenlyaniden I realizedgerçekleştirilen
the sunGüneş was fallingdüşen furtherayrıca.
159
471939
5455
Fakat birden, güneşin daha da
uzaklaştığını fark ettim.
08:09
The moonay was losingkaybetme its reflectionyansıma,
160
477418
4121
Ay, yansımasını kaybediyordu
08:13
and my shadowGölge was disappearingyok olan.
161
481563
2264
ve gölgem kayboluyordu.
08:15
The mostçoğu powerfulgüçlü momentan
I had on the wholebütün CaminoCamino
162
483851
3112
Camino'da yaşadığım en etkileyici
an, geleceğime doğru ilerleyen
08:18
was when I realizedgerçekleştirilen I myselfkendim
had to walkyürümek acrosskarşısında that unknownBilinmeyen seadeniz
163
486987
5988
o bilinmez denizde tek başıma
yürümem gerektiğini fark ettiğim
08:24
into my futuregelecek."
164
492999
1407
andı."
08:27
Well, I was so takenalınmış by this storyÖykü,
165
495831
1822
Bu hikâyeden öyle etkilendim ki,
08:29
I wroteyazdı this pieceparça for her.
166
497677
1325
onun için bir parça yazdım.
08:31
We were drivingsürme at the time;
167
499026
1505
O zamanlar arabayla gidiyorduk;
08:32
we got home, I satoturdu on the couchkanepe,
168
500555
1673
eve vardık, koltuğa oturdum,
08:34
I wroteyazdı untila kadar two in the morningsabah --
169
502252
1777
sabah ikiye kadar yazdım --
08:36
everyoneherkes had gonegitmiş to bedyatak --
170
504053
1394
herkes uyuyordu --
08:37
and I gaveverdi it to MarleneMarlene
at breakfastkahvaltı time.
171
505471
2847
ve kahvaltıda onu Marlene'e verdim.
08:40
It's calleddenilen, "FinisterreFinisterre,"
for MarleneMarlene McCormackMcCormack.
172
508342
3171
İsmi "Finisterre",
Marlene McCormack için.
08:46
"The roadyol in the endson
173
514322
1406
"Sondaki yol
08:47
the roadyol in the endson
takingalma the pathyol the sunGüneş had takenalınmış
174
515752
4732
sondaki yol
güneşin yolundan giden
08:52
the roadyol in the endson
takingalma the pathyol the runkoş had takenalınmış
175
520508
3691
sondaki yol
kaçışın yolundan giden
08:56
into the westernbatı seadeniz
176
524223
2394
batı denizine doğru
08:58
the roadyol in the endson
takingalma the pathyol the sunGüneş had takenalınmış
177
526641
2965
sondaki yol
güneşin yolundan giden
09:01
into the westernbatı seadeniz
178
529630
1858
batı denizine doğru
09:03
and the moonay
179
531512
1167
ve ay
09:04
the moonay risingyükselen behindarkasında you
180
532703
2286
ay ardından yükseliyor
09:07
as you stooddurdu where groundzemin turneddönük to oceanokyanus:
181
535013
4358
sen toprağın okyanusa
dönüştüğü yerde dururken:
09:11
no way to your futuregelecek now
182
539395
1908
şimdi geleceğe yol yok
09:13
no way to your futuregelecek now
183
541327
1192
şimdi geleceğe yol yok
09:14
exceptdışında the way your shadowGölge could take,
184
542543
2763
gölgenin alabildiği yol dışında,
09:17
walkingyürüme before you acrosskarşısında waterSu,
going where shadowsgölgeler go,
185
545330
3313
önünde, suyun üzerinden yürüyen,
gölgelerin gittiği yere giderek,
09:20
no way to make senseduyu of a worldDünya
that wouldn'tolmaz let you passpas
186
548667
4826
geçmene izin vermeyen bir dünyanın
anlam kazanmasının yolu yok
09:25
exceptdışında to call an endson
to the way you had come,
187
553517
3715
geldiğin yola son vermen dışında,
09:30
to take out eachher lettermektup you had broughtgetirdi
188
558442
5119
aldığın her mektubu çıkar
09:35
and lightışık theironların illuminedaydınlık cornersköşeleri;
189
563585
2465
ve ışıltılı kenarlarını yak;
09:38
and to readokumak them as they driftedsürüklendi
on the lategeç westernbatı lightışık;
190
566074
5084
batının akşam ışığında
sürüklenirken onları okumak için;
09:43
to emptyboş your bagsçantalar
191
571182
1205
çantanı boşaltmak için
09:44
to emptyboş your bagsçantalar;
192
572411
1553
çantanı boşaltmak için;
09:45
to sortçeşit this and to leaveayrılmak that
193
573988
2729
bunu ayırmak ve onu bırakmak için
09:48
to sortçeşit this and to leaveayrılmak that;
194
576741
2341
bunu sıralamak ve onu bırakmak için;
09:52
to promisesöz vermek what you neededgerekli
to promisesöz vermek all alonguzun bir
195
580121
4224
istediğin şeye söz vermek için
daima söz vermek için
09:56
to promisesöz vermek what you neededgerekli
to promisesöz vermek all alonguzun bir,
196
584369
2836
istediğin şeye söz vermek için
daima söz vermek için
09:59
and to abandonterk the shoesayakkabı
that broughtgetirdi you here
197
587229
4684
ve seni oraya getiren
ayakkabıları suyun kenarına
10:03
right at the water'ssu çok edgekenar,
198
591937
1849
terk etmek için,
10:05
not because you had givenverilmiş up
199
593810
1561
umudunu kestiğin için değil
10:07
not because you had givenverilmiş up
200
595395
1621
umudunu kestiğin için değil
10:09
but because now,
201
597040
1841
fakat şu anda yürüyecek
10:10
you would find a differentfarklı way to treadbasmak,
202
598905
2183
farklı bir yol bulduğun için
10:13
and because, throughvasitasiyla it all,
203
601112
1743
ve şu anda, bir kısmın hâlâ
10:14
partBölüm of you would still walkyürümek on,
204
602879
2401
tamamını yürüyebileceği için,
10:17
no mattermadde how,
205
605304
1484
herhangi bir şekilde,
10:18
over the wavesdalgalar."
206
606812
1552
dalgaların üzerinden."
10:22
"FinisterreFinisterre."
207
610511
1435
"Finisterre."
10:23
For MarleneMarlene McCormackMcCormack --
208
611970
1354
Marlene McCormack için --
10:25
(ApplauseAlkış)
209
613348
6341
(Alkış)
10:35
who has alreadyzaten had
her thirdüçüncü playoyun performedgerçekleştirilen
210
623052
2785
kendisinin üçüncü oyunu
-- Dublin'de --
10:37
in off-off-off-off-Broadwaykapalı-off-off-off-Broadway --
211
625861
3115
Broadway'de sahne
10:41
in DublinDublin.
212
629000
1165
aldı bile.
10:42
(LaughterKahkaha)
213
630189
1013
(Gülüşmeler)
10:43
But she's on her way.
214
631226
1374
Fakat yoluna devam ediyor.
10:45
This is the last pieceparça.
215
633460
1905
Bu son parça.
10:47
This is about the supposedsözde arrivalvarış
at the sumtoplam of all of our endeavorsçabaları.
216
635389
6122
Tüm çabalarımızın zirveye ulaşması
olarak görülen varış ile ilgili.
10:53
In SantiagoSantiago itselfkendisi --
217
641922
1412
Santiago'nun içinde --
10:55
it could be SantiagoSantiago,
218
643358
1238
Santiago olabilir,
10:56
it could be MeccaMekke,
219
644620
1305
Mekke olabilir,
10:57
it could be VaranasiVaranasi,
220
645949
1168
Varanasi olabilir,
10:59
it could be KyotoKyoto,
221
647141
1562
Kyoto olabilir,
11:00
it could be that thresholdeşik
you've setset for yourselfkendin,
222
648727
4267
kendinize biçtiğiniz başlangıç olabilir,
11:05
the disturbingrahatsız edici approachyaklaşım
to the consummationgaye of all your goalshedefleri.
223
653588
6760
tüm hedeflerinizi gerçekleştirmeye
yaklaştığınızdaki rahatsızlık.
11:13
And one of the difficultieszorluklar
about walkingyürüme into your life,
224
661121
4560
Yaşamına adım atmakla ilgili,
bu vücuda girmekle ilgili,
11:17
about cominggelecek into this bodyvücut,
225
665705
1433
tamamen bu dünyaya adım
11:19
into this worldDünya fullytamamen,
226
667162
2371
atmakla ilgili zorluklardan birisi şudur;
11:22
is you startbaşlama to realizegerçekleştirmek
227
670057
1941
diğer insanların,
11:24
that you have manufacturedimal
threeüç abidinguyan illusionsillüzyonlar
228
672022
6307
zamanın başlangıcından beri
seninle paylaşıp durduğu
11:30
that the restdinlenme of humanityinsanlık has sharedpaylaşılan
with you sincedan beri the beginningbaşlangıç of time.
229
678353
4022
üç daimi yanılgı ürettiğinizi fark etmek.
11:34
And the first illusionyanılsama
is that you can somehowbir şekilde constructinşa etmek a life
230
682399
4808
Birinci yanılgı, bir şekilde,
zayıf olmadığınızı gösteren bir yaşam
11:39
in whichhangi you are not vulnerablesavunmasız.
231
687231
2183
oluşturmuş olmanızdır.
11:42
You can somehowbir şekilde be immunebağışık
to all of the difficultieszorluklar
232
690655
4816
İnsanlığın, zamanın başlangıcından
beri maruz kaldığı zorlukların,
11:47
and illhasta healthsağlık and losseskayıplar
233
695495
4184
hastalıkların ve kayıpların tamamına
11:51
that humanityinsanlık has been subjectkonu to
sincedan beri the beginningbaşlangıç of time.
234
699703
4348
bir şekilde bağışık olabilirsiniz.
11:56
If we look out at the naturaldoğal worldDünya,
235
704075
1716
Doğal dünyaya baktığımız zaman,
11:57
there's no partBölüm of that worldDünya
236
705815
1504
öncelikle başlangıç
11:59
that doesn't go throughvasitasiyla cyclesdöngüleri
of, first, incipienceincipience,
237
707343
3952
veya gizlilik;
sonra büyüme, bütünlük;
12:03
or hiddennesshiddenness,
238
711319
1202
fakat daha sonra
12:04
but then growthbüyüme, fullnessdolgunluk,
239
712545
2429
öncelikle güzel bir kayboluş
12:07
but then a beautifulgüzel,
to beginbaşla with, disappearanceyok olma,
240
715713
3522
ve sonra çok yalın,
bütün bir kayboluş içeren
12:11
and then a very austeresade,
fulltam disappearanceyok olma.
241
719259
3023
o döngüden geçmeyen hiçbir yer yoktur.
12:14
We look at that, we say,
"That's beautifulgüzel,
242
722306
2107
Buna bakarız ve deriz ki,
"Bu çok güzel,
12:16
but can I just have the first halfyarım
of the equationdenklem, please?
243
724437
4273
fakat bu denklemin yalnızca
ilk yarısı alabilir miyim lütfen?
12:20
And when the disappearanceyok olma is happeningolay,
244
728734
1995
Böylece, kayboluş gerçekleşirken,
12:22
I'll closekapat my eyesgözleri and wait
for the newyeni cycledevir to come around."
245
730753
3052
gözlerimi kapatacağım ve
yeni döngünün gelmesini bekleyeceğim."
12:25
WhichHangi meansanlamına geliyor mostçoğu humaninsan beingsvarlıklar
are at warsavaş with realitygerçeklik
246
733829
3992
Bu da, insanların çoğunun
zamanın yüzde 50'si boyunca gerçeklikle
12:29
50 percentyüzde of the time.
247
737845
1808
savaş halinde olduğunu anlamına gelir.
12:32
The matureOlgun identityKimlik
248
740804
4797
Olgun kimlik, döngünün
12:37
is ableyapabilmek to livecanlı in the fulltam cycledevir.
249
745625
3234
tamamında yaşayabilir.
12:40
The secondikinci illusionyanılsama is,
250
748883
1653
İkinci yanılgı da,
12:42
I can constructinşa etmek a life
in whichhangi I will not have my heartkalp brokenkırık.
251
750560
3527
kalbimin kırılmayacağı bir
yaşam oluşturabiliyor olmamdır.
12:47
RomanceRomantizm is the first placeyer
we startbaşlama to do it.
252
755102
2648
Bunu yapmaya başladığımız
yer, romantizmdir.
12:49
When you're at the beginningbaşlangıç
of a newyeni romanceromantik or a newyeni marriageevlilik,
253
757774
3424
Yeni bir romantizmin ya da yeni bir
evliliğin başındayken şöyle dersiniz,
12:53
you say, "I have foundbulunan the personkişi
who will not breakkırılma my heartkalp."
254
761222
4139
"kalbimi kırmayacak kişiyi buldum."
12:57
I'm sorry;
255
765805
1345
Üzgünüm;
12:59
you have chosenseçilmiş them out unconsciouslybilinçsizce
for that exactkesin coreçekirdek competencyYetkinlik.
256
767174
5398
onları bilinçsiz olarak,
tam da bu temel yetkinlik için seçtiniz.
13:04
(LaughterKahkaha)
257
772596
1310
(Gülüşmeler)
13:05
They will breakkırılma your heartkalp.
258
773930
1337
Kalbinizi kıracaklar.
13:07
Why?
259
775291
1156
Neden?
13:08
Because you carebakım about them.
260
776471
1610
Çünkü onları önemsiyorsunuz.
13:10
You look at parentingEbeveynlik, yeah?
261
778105
2166
Ebeveynliğe bakıyorsunuz değil mi?
13:12
ParentingEbeveynlik: "I will be
the perfectmükemmel motheranne and fatherbaba."
262
780295
3128
Ebeveynlik: "Mükemmel bir
anne ve baba olacağım."
13:16
Your childrençocuklar will breakkırılma your heartkalp.
263
784049
2313
Çocuğunuz kalbinizi kıracak.
13:18
And they don't even have to do
anything spectacularmuhteşem or dramaticdramatik.
264
786386
3754
Hatta şaşırtıcı veya dramatik
bir şeyler yapmalarına da gerek yok.
13:23
But usuallygenellikle, they do do something
spectacularmuhteşem or dramaticdramatik --
265
791077
3909
Ama genelde, şaşırtıcı veya
dramatik bir şeyler yaparlar --
13:27
(LaughterKahkaha)
266
795010
1021
(Gülüşmeler)
13:28
to breakkırılma your heartkalp.
267
796055
1278
kalbinizi kırmak için.
13:30
And then they livecanlı with you
as spiesCasuslar and saboteurssabotajcılar for yearsyıl,
268
798095
3376
Yıllarca sizinle ajan
ve sabotajcı olarak yaşarlar,
13:33
watchingseyretme your everyher psychologicalpsikolojik movehareket,
269
801495
2838
her psikolojik hareketinizi izlerler
13:36
and spottinglekelenme your everyher weaknesszayıflık.
270
804357
2698
ve zayıflıklarınızı tespit ederler.
13:39
And one day,
271
807079
1166
Bir gün,
13:40
when they're about 14 yearsyıl oldeski,
272
808269
2128
ortalama 14 yaşına geldiklerinde,
13:42
with your back turneddönük to them,
273
810421
1470
mutfakta, onlara arkanız
13:43
in the kitchenmutfak,
274
811915
1244
dönükken,
13:45
while you're makingyapma something for them --
275
813183
2163
onlar için bir şeyler hazırlarken --
13:47
(LaughterKahkaha)
276
815370
1008
(Gülüşmeler)
13:48
the psychologicalpsikolojik stilettoStiletto goesgider in.
277
816402
2507
size psikolojik hançer saplanacak.
13:50
(LaughterKahkaha)
278
818933
3035
(Gülüşmeler)
13:53
(ApplauseAlkış)
279
821992
3281
(Alkış)
13:58
And you say, "How did you know
exactlykesinlikle where to placeyer it?"
280
826682
4070
Diyeceksiniz ki, "Onu nereye
saplayacağını nasıl bildin?"
14:02
(LaughterKahkaha)
281
830776
1015
(Gülüşmeler)
14:03
And they say,
282
831815
1159
Diyecekler ki,
14:04
"I've been watchingseyretme you for --
283
832998
1525
"Seni izliyordum --
14:06
(LaughterKahkaha)
284
834547
1011
(Gülüşmeler)
14:07
a good fewaz yearsyıl."
285
835582
1346
yıllardır."
14:11
And then we hopeumut that our armoredzırhlı,
professionalprofesyonel personalitieskişilikleri
286
839667
5405
Sonra zırhlı, profesyonel
kişiliklerimizin, iş üstündeyken
14:17
will preventönlemek us from havingsahip olan our
heartkalp brokenkırık in work.
287
845096
3136
kalbimizin kırılmasına
mani olmasını umut ederiz.
14:20
But if you're sinceresamimi about your work,
288
848865
2405
Fakat işiniz konusunda samimiyseniz,
14:23
it should breakkırılma your heartkalp.
289
851977
1610
kalbinizi kırması gerekir.
14:26
You should get to thresholdseşikleri
290
854173
1788
Nasıl ilerleyeceğinizi bilmediğiniz
14:27
where you do not know how to proceedilerlemek.
291
855985
3519
eşiklere ulaşmanız gerekir.
14:32
You do not know how to get
from here to there.
292
860032
3356
Buradan oraya nasıl
gideceğinizi bilmiyorsunuz.
14:36
What does that do?
293
864799
1164
Bu ne işe yarar?
14:37
It putskoyar you into a properuygun
relationshipilişki with realitygerçeklik.
294
865987
3252
Bu, sizi gerçeklikle
düzenli bir ilişkiye sokar.
14:41
Why?
295
869263
1150
Neden?
14:42
Because you have to asksormak for help.
296
870437
1827
Çünkü yardım istemeniz gerekir.
14:50
HeartbreakKalp kırıklığı.
297
878959
1388
Kalp kırıklığı.
14:52
We don't have a choiceseçim about heartbreakkalp kırıklığı,
298
880371
2112
Kalp kırıklığı konusunda
bir seçeneğimiz yok,
14:54
we only have a choiceseçim
of havingsahip olan our heartskalpler brokenkırık
299
882507
3975
yalnızca önem verdiğimiz
insanlar, şeyler ve projeler üzerinden
14:58
over people and things and projectsprojeler
that we deeplyderinden carebakım about.
300
886506
5430
kalbimizin kırılması seçeneğimiz
var, bu da tek seçenek.
15:05
And the last illusionyanılsama is,
301
893404
2068
Son yanılgı ise,
15:07
I can somehowbir şekilde planplan enoughyeterli
and arrangedüzenlemek things
302
895496
4437
Bir şekilde yeterince plan yapabiliyor
ve bazı şeyleri düzenleyebiliyorum,
15:11
that I will be ableyapabilmek to see
the pathyol to the endson
303
899957
3615
böylece, durduğum yerden
tam da ufka doğru, sona doğru
15:15
right from where I'm standingayakta,
304
903596
1674
giden yolu
15:17
right to the horizonufuk.
305
905294
1634
görebileceğim.
15:20
But when you think about it,
306
908221
1803
Fakat düşündüğünüzde,
15:22
the only environmentçevre
in whichhangi that would be truedoğru
307
910048
3399
bunun doğru olabileceği tek ortam,
15:25
would be a flatdüz desertçöl,
308
913471
2443
başka herhangi bir yaşamı barındırmayan
15:28
emptyboş of any other life.
309
916848
2611
dümdüz bir çöl olabilirdi.
15:33
But even in a flatdüz desertçöl,
310
921061
1597
Fakat dümdüz bir çölde bile,
15:34
the curvatureeğriliği of the earthtoprak
would take the pathyol away from you.
311
922682
3278
dünyanın eğriliği,
o yolu sizden uzaklaştıracaktır.
15:38
So, no;
312
926764
1554
Yani, hayır;
15:40
you see the pathyol,
313
928342
1615
yolu görüyorsunuz
15:41
and then you don't
314
929981
1882
ve sonra görmüyorsunuz
15:43
and then you see it again.
315
931887
1935
ve sonra tekrar görüyorsunuz.
15:45
So this is "SantiagoSantiago,"
316
933846
2120
Bu "Santiago",
15:48
the supposedsözde arrivalvarış,
317
936868
1909
aynı zamanda bir tür başlangıca
15:51
whichhangi is a kindtür of returndönüş
to the beginningbaşlangıç all at the sameaynı time.
318
939405
3755
dönüş de olan, beklenen varış.
15:55
We have this experiencedeneyim of the journeyseyahat,
319
943788
2346
Tüm muhteşem manevi geleneklerimizin,
15:58
whichhangi is in all of our great
spiritualmanevi traditionsgelenekler,
320
946158
2706
kutsal yolculuğumuzun
içerisinde bulunan bu yolculuk
16:00
of pilgrimageHac.
321
948888
1153
tecrübesine sahibiz.
16:02
But just by actuallyaslında standingayakta
in the groundzemin of your life fullytamamen,
322
950065
4270
Fakat, kendinizi stratejik bir
geleceğe soyutlamayı denemeden,
16:06
not tryingçalışıyor to abstractsoyut yourselfkendin
into a strategicstratejik futuregelecek
323
954359
4090
yaşamınızın zemininde
bir bütün olarak durmak,
16:10
that's actuallyaslında just an escapekaçış
from presentmevcut heartbreakkalp kırıklığı;
324
958473
3657
bu yalnızca şimdiki zamanın
kalp kırıklığından kaçıştır;
16:14
the abilitykabiliyet to standdurmak
in the groundzemin of your life
325
962154
2809
yaşamınızın zemininde durabilmek
16:16
and to look at the horizonufuk
that is pullingçeken you --
326
964987
3389
ve sizi çeken ufka bakmak --
16:20
in that momentan,
327
968400
1318
o anda,
16:21
you are the wholebütün journeyseyahat.
328
969742
1478
siz yolculuğun kendisisiniz.
16:23
You are the wholebütün conversationkonuşma.
329
971244
2355
İletişimin kendisi sizsiniz.
16:27
"SantiagoSantiago."
330
975743
1150
"Santiago".
16:28
"The roadyol seengörüldü, then not seengörüldü
331
976917
2982
"Görünen, sonra görünmeyen yol
16:31
the roadyol seengörüldü, then not seengörüldü
332
979923
3335
görünen, sonra görünmeyen yol
16:36
the hillsideyamaç hidinggizleme then revealingaçıklayıcı
the way you should take
333
984020
4734
yürüyeceğin yolu saklayan,
sonra gösteren tepe
16:40
the roadyol seengörüldü, then not seengörüldü
334
988778
2750
görünen, sonra görünmeyen yol
16:43
the hillsideyamaç hidinggizleme then revealingaçıklayıcı
the way you should take,
335
991552
5076
yürüyeceğin yolu saklayan,
sonra gösteren tepe
16:48
the roadyol droppingbırakarak away from you
336
996652
3650
senden uzaklaşan yol
16:52
as if leavingayrılma you to walkyürümek on thinince airhava,
337
1000326
4750
seni kayıplara terk ediyor,
16:57
then catchingbulaşıcı you,
338
1005100
1175
sonra yakalıyor,
16:58
catchingbulaşıcı you,
339
1006299
1240
yakalıyormuş gibi,
16:59
holdingtutma you up,
when you thought you would falldüşmek,
340
1007563
2825
düşeceğini sandığın anda seni tutuyor,
17:02
catchingbulaşıcı you,
341
1010412
1163
yakalıyor,
17:03
holdingtutma you up,
when you thought you would falldüşmek,
342
1011599
2336
düşeceğini sandığın anda
seni tutuyormuş gibi
17:05
and the way forwardileri
343
1013959
1546
ve önündeki yol
17:07
the way forwardileri always in the endson
344
1015529
3607
önündeki yol daima, sonunda
17:11
the way that you camegeldi,
345
1019160
1537
geldiğin yol olur,
17:12
the way forwardileri always in the endson
346
1020721
1877
önündeki yol daima, sonunda
17:14
the way that you camegeldi,
347
1022622
1156
geldiğin yol olur,
17:15
the way that you followedtakip etti,
the way that carriedtaşınan you into your futuregelecek,
348
1023802
3334
takip ettiğin yol,
seni geleceğine götüren yol,
17:19
that broughtgetirdi you to this placeyer,
349
1027160
1720
seni buraya getirmiş olan,
17:20
that broughtgetirdi you to this placeyer,
350
1028904
2463
seni buraya getirmiş olan,
17:23
no mattermadde that it sometimesara sıra
had to take your promisesöz vermek from you,
351
1031391
5258
her ne kadar bazen
senden söz almış olsa da,
17:28
no mattermadde that it always
had to breakkırılma your heartkalp alonguzun bir the way:
352
1036673
5315
her ne kadar yol boyunca
daima kalbini kırmış olsa da:
17:34
the senseduyu
353
1042697
1181
his,
17:35
the senseduyu of havingsahip olan walkedyürüdü
from deepderin insideiçeride yourselfkendin
354
1043902
4599
içinin derinliklerinden,
açıklığa doğru yürümüşsün gibi
17:40
out into the revelationvahiy,
355
1048525
2162
bir his,
17:43
to have riskedtehlikeye attı yourselfkendin
356
1051482
1742
hem içinde hem de uzağında
17:45
for something that seemedgibiydi to standdurmak
bothher ikisi de insideiçeride you and faruzak beyondötesinde you,
357
1053248
5970
duruyormuş gibi gözüken
ve en sonunda seni takip edebileceğin
17:51
and that calleddenilen you back in the endson
358
1059242
2497
tek yola geri çağıran
17:53
to the only roadyol you could followtakip et,
359
1061763
2640
bir şey için kendini riske atman,
17:56
walkingyürüme as you did, in your ragspaçavra of love
360
1064427
4353
sevgi kırpıntılarındaki gibi yürümen
18:00
walkingyürüme as you did, in your ragspaçavra of love
361
1068804
2892
sevgi kırpıntılarındaki gibi yürümen
18:03
and speakingkonuşuyorum in the voiceses that by night
becameoldu a prayernamaz for safekasa arrivalvarış,
362
1071720
6921
ve bir gecede güvenli varışın duacısı
haline gelen sesle konuşman,
18:10
so that one day
363
1078665
1727
böylece bir gün
18:12
one day you realizedgerçekleştirilen
364
1080416
2117
bir gün, istediğin şeyin aslında
18:14
that what you wanted
had actuallyaslında alreadyzaten happenedolmuş
365
1082557
3483
gerçekleştiğini fark ettin
18:18
one day you realizedgerçekleştirilen
366
1086064
1952
bir gün, istediğin şeyin aslında
18:20
that what you wanted
had actuallyaslında alreadyzaten happenedolmuş
367
1088040
2357
gerçekleştiğini fark ettin
18:22
and long agoönce
368
1090421
1151
ve uzun zaman önce
18:23
and in the dwellingKonut placeyer
in whichhangi you livedyaşamış before you beganbaşladı,
369
1091596
3977
ve başlamadan önce yaşadığın yerde
18:27
and that
370
1095597
1156
ve o,
18:28
and that everyher stepadım alonguzun bir the way,
371
1096777
2616
o yolda attığın her adımda,
18:31
everyher stepadım alonguzun bir the way,
372
1099417
1647
attığın her adımda,
18:33
you had carriedtaşınan the heartkalp
and the mindus and the promisesöz vermek
373
1101088
3827
seni yola çıkaran ve sonra yürüten
18:36
that first setset you off
and then drewdrew you on,
374
1104939
2887
kalbi, aklı ve sözü taşıdın
18:39
and that
375
1107850
1163
ve o,
18:41
and that you were more marvelousharika
376
1109037
4873
bir yol bulma dileği tuttuğun
18:45
in your simplebasit wishdilek to find a way
377
1113934
2264
anda daha harika oldun
18:48
you were more marvelousharika
in your simplebasit wishdilek to find a way
378
1116222
3977
bir yol bulma dileği tuttuğun
anda, ulaşabileceğin herhangi bir
18:52
than the gildedyaldızlı roofsçatılar
of any destinationhedef you could reachulaşmak
379
1120223
4237
yerin yaldızlı tepelerinden
daha harika oldun
18:56
you were more marvelousharika
in that simplebasit wishdilek to find a way
380
1124484
3737
bir yol bulma dileği tuttuğun
anda, ulaşabileceğin herhangi bir
19:00
than the gildedyaldızlı roofsçatılar
of any destinationhedef you could reachulaşmak:
381
1128245
2906
yerin yaldızlı tepelerinden
daha harika oldun:
19:03
as if, all alonguzun bir,
382
1131175
1177
sanki, daima,
19:04
you had thought the endson pointpuan
mightbelki be a cityŞehir with goldenaltın domeskubbe,
383
1132376
3093
son noktanın altın kubbelerle
ve neşeli kalabalıklarla dolu bir
19:07
and cheeringtezahürat crowdskalabalıklar,
384
1135493
1455
şehir olabileceğini düşündün
19:08
and turningdöndürme the cornerköşe
385
1136972
1947
ve yolun sonu olduğunu
19:10
at what you thought
was the endson of the roadyol,
386
1138943
4347
düşündüğün o köşeyi döndüğünde,
19:15
you foundbulunan just a simplebasit reflectionyansıma,
387
1143314
3113
basit bir yansıma ve geriye bakan
19:19
and a clearaçık revelationvahiy
beneathaltında the faceyüz looking back
388
1147395
3577
yüzün altında net bir ifşa buldun
19:22
and beneathaltında it anotherbir diğeri invitationdavet,
389
1150996
4328
ve onun altında başka bir davet,
19:27
all in one glimpsebelirti
390
1155348
2399
bir anlık bakışta
19:29
all in one glimpsebelirti:
391
1157771
1647
bir anlık bakışta:
19:31
like a personkişi
392
1159442
1230
bir insan gibi
19:33
like a personkişi or a placeyer
you had soughtaranan foreversonsuza dek
393
1161729
3417
hep aradığın bir insan veya bir yer gibi
19:37
like a personkişi or a placeyer
you had soughtaranan foreversonsuza dek,
394
1165170
3487
hep aradığın bir insan veya bir yer gibi,
19:40
like a boldcesur fieldalan of freedomözgürlük
that beckonedçağırdı you beyondötesinde;
395
1168681
4327
seni ötelere çağıran
cüretkâr bir özgürlük ülkesi gibi;
19:45
like anotherbir diğeri life
396
1173032
1357
başka bir yaşam gibi
19:46
like anotherbir diğeri life,
397
1174413
1785
başka bir yaşam gibi
19:48
and the roadyol
398
1176222
1267
ve yol
19:49
the roadyol still stretchinggerme on."
399
1177513
3292
yol hâlâ uzanıyor."
19:54
(ApplauseAlkış)
400
1182530
1013
(Alkış)
19:55
Thank you.
401
1183567
1154
Teşekkürler.
19:56
(ApplauseAlkış)
402
1184745
3077
(Alkış)
20:01
Thank you.
403
1189379
1151
Teşekkürler.
20:02
(ApplauseAlkış)
404
1190554
3000
(Alkış)
20:07
Thank you very much. Thank you.
405
1195731
2373
Çok teşekkürler. Teşekkürler.
20:10
You're very kindtür. Thank you.
406
1198128
1547
Çok kibarsınız. Teşekkür ederim.
20:11
(ApplauseAlkış)
407
1199699
2364
(Alkış)
Translated by Gözde Zülal Solak
Reviewed by Figen Ergürbüz

▲Back to top

ABOUT THE SPEAKER
David Whyte - Poet, author
David Whyte writes at the intersection of interior and exterior worlds, what he calls the conversational nature of reality, bringing new territory into view with his distinctly personal style.

Why you should listen

David Whyte grew up amid the grounded practicalities of Yorkshire, England, of a very imaginative, storytelling Irish mother. Not choosing between these two sides is what perhaps gave him his first insight into the complexities of human identity. He is quoted as saying that all of his poetry and philosophy is based on what he calls "the conversational nature of reality." His time as a scientist and naturalist fuide in the Galapagos Islands led him to explore what he calls the frontier nature of human identity. Whyte draws from this diverse background and a deep philosophical curiosity to craft poetry and prose that is at once highly relatable, yet altogether new. His work spans the worlds of literature, philosophy and organizational leadership, making him a clear, wise voice in an increasingly complex world. 

His books include The Sea in You: Twenty Poems of Requited and Unrequited Love; The Three Marriages: Reimagining Work, Self and Relationship; River Flow: New & Selected Poems; Consolations: The Solace, Nourishment and Underlying Meaning of Everyday Words and Pilgrim.

More profile about the speaker
David Whyte | Speaker | TED.com