ABOUT THE SPEAKER
Chris Abani - Novelist, poet
Imprisoned three times by the Nigerian government, Chris Abani turned his experience into poems that Harold Pinter called "the most naked, harrowing expression of prison life and political torture imaginable." His novels include GraceLand (2004) and The Virgin of Flames (2007).

Why you should listen

Chris Abani's first novel, published when he was 16, was Masters of the Board, a political thriller about a foiled Nigerian coup. The story was convincing enough that the Nigerian government threw him in jail for inciting a coincidentally timed real-life coup. Imprisoned and tortured twice more, he channeled the experience into searing poetry.

Abani's best-selling 2004 novel GraceLand is a searing and funny tale of a young Nigerian boy, an Elvis impersonator who moves through the wide, wild world of Lagos, slipping between pop and traditional cultures, art and crime. It's a perennial book-club pick, a story that brings the postcolonial African experience to vivid life.

Now based in Los Angeles, Abani published The Virgin of Flames in 2007. He is also a publisher, running the poetry imprint Black Goat Press.

More profile about the speaker
Chris Abani | Speaker | TED.com
TED2008

Chris Abani: On humanity

Chris Abani, insanlık üzerine ilham veriyor

Filmed:
946,913 views

Chris Abani, insanların, askerlere kafa tutan, merhametli, insan olan ve insanlığını ehlileştiren insanların hikayelerini... "Iinsan olmanın tek yolu, senin benim insanlığımı yine bana yansıtabilmen" diyor, Ubuntu'yu tanımlarken.
- Novelist, poet
Imprisoned three times by the Nigerian government, Chris Abani turned his experience into poems that Harold Pinter called "the most naked, harrowing expression of prison life and political torture imaginable." His novels include GraceLand (2004) and The Virgin of Flames (2007). Full bio

Double-click the English transcript below to play the video.

00:18
My searcharama is always to find waysyolları to chronicleChronicle,
0
0
5000
Benim arayışım, insanların, sıradan insanların
00:23
to sharepay and to documentbelge storieshikayeleri about people, just everydayher gün people.
1
5000
5000
hikayelerini kaydetmek, paylaşmak ve belgelemek.
00:28
StoriesHikayeler that offerteklif transformationdönüşüm, that leanyağsız into transcendenceaşma,
2
10000
5000
Dönüşüm sağlayan ve biraz sıra dışı
00:33
but that are never sentimentalduygusal,
3
15000
2000
ama kesinlikle aşırı duygusal olmayan
00:35
that never look away from the darkesten koyu things about us.
4
17000
4000
ve karanlık şeylerden barındırmayan hikayeler.
00:39
Because I really believe that we're never more beautifulgüzel
5
21000
3000
İnanıyorum ki; en çirkin halimizden
00:42
than when we're mostçoğu uglyçirkin.
6
24000
2000
daha güzel olamayız.
00:44
Because that's really the momentan we really know what we're madeyapılmış of.
7
26000
4000
Çünkü ne olduğumuzu bildiğimiz an, tam olarak şu zaman.
00:48
As ChrisChris said, I grewbüyüdü up in NigeriaNijerya
8
30000
5000
Chris'in (Anderson) dediği gibi, Nijerya'da büyüdüm.
00:53
with a wholebütün generationnesil -- in the '80s --
9
35000
2000
80'lerde, tamamı öğrenci olan,
00:55
of studentsöğrencilerin who were protestingprotesto eden a militaryaskeri dictatorshipdiktatörlük, whichhangi has finallyen sonunda endedbitti.
10
37000
5000
askeri diktatörlüğü protesto eden ve sonunda bitiren nesilden geliyorum.
01:01
So it wasn'tdeğildi just me, there was a wholebütün generationnesil of us.
11
43000
2000
Sadece ben değil, tüm bir nesil olarak biz yaptık bunu.
01:03
But what I've come to learnöğrenmek
12
45000
2000
Bunun sonucunda öğrendim ki:
01:06
is that the worldDünya is never savedkaydedilmiş in grandbüyük messianicMesih gesturesmimik,
13
48000
4000
Dünyamız, gökten gelen kurtarıcı hareketleri ile korunmuyor.
01:10
but in the simplebasit accumulationbirikim of gentlenazik, softyumuşak, almostneredeyse invisiblegörünmez actseylemler of compassionmerhamet,
14
52000
7000
Dünyamız, sade, yumuşak, ve gizli merhamet ile
01:17
everydayher gün actseylemler of compassionmerhamet.
15
59000
2000
Sıradan ve bildiğimiz şevkat ile korunuyor.
01:19
In SouthGüney AfricaAfrika, they have a phraseifade calleddenilen UbuntuUbuntu.
16
61000
6000
Güney Afrika'da, 'Ubuntu' diye bir tabirimiz vardır.
01:26
UbuntuUbuntu comesgeliyor out of a philosophyFelsefe that saysdiyor,
17
68000
2000
Ubuntu felsefesi der ki:
01:28
the only way for me to be humaninsan is for you to reflectyansıtmak
18
70000
4000
Benim insan tek olmamın yolu, senin beni yansıtman,
01:32
my humanityinsanlık back at me.
19
74000
2000
benim insanlığımı yansıtmandır.
01:34
But if you're like me, my humanityinsanlık is more like a windowpencere.
20
76000
4000
Eğer sen de benim gibiysen; benim insanlığım daha çok cam gibidir.
01:38
I don't really see it, I don't payödeme attentionDikkat to it
21
80000
2000
İnsanlığımı gerçekten göremem, onun farkına varamam.
01:40
untila kadar there's, you know, like a bugböcek that's deadölü on the windowpencere.
22
82000
3000
Ta ki... Hani bir sinek arabanın canıma yapışır kalır ya, onun gibi.
01:43
Then suddenlyaniden I see it, and usuallygenellikle, it's never good.
23
85000
4000
O an aniden farkına varırım. O iyi bir an değildir (ölü sinek gibi)
01:47
It's usuallygenellikle when I'm cussingküfür in traffictrafik
24
89000
2000
Mesela, trafikte söylendiğim gibi.
01:50
at someonebirisi who is tryingçalışıyor to drivesürücü theironların cararaba and drinkiçki coffeeKahve
25
92000
3000
Arabasını kullanan, kahve içen, mail atan ve notlar tutan
01:53
and sendgöndermek emailse-postalar and make notesnotlar.
26
95000
3000
insanlara söylendiğim gibi. O zaman belirir insanlığım.
01:57
So what UbuntuUbuntu really saysdiyor
27
99000
3000
Ubuntu tam olarak ne der?
02:00
is that there is no way for us to be humaninsan withoutolmadan other people.
28
102000
5000
Başka insanlar olmadan, insan olmamız mümkün değil.
02:05
It's really very simplebasit, but really very complicatedkarmaşık.
29
107000
3000
Gerçekten çok çok basit, ama çok da karmaşık.
02:08
So, I thought I should startbaşlama with some storieshikayeleri.
30
110000
3000
Şimdi, bir kaç hikaye anlatmak istiyorum.
02:11
I should tell you some storieshikayeleri about remarkabledikkat çekici people,
31
113000
2000
Size muhteşem insanlar hakkında hikayeler anlatmalıyım.
02:13
so I thought I'd startbaşlama with my motheranne.
32
115000
2000
Yani annem hakkında anlatmalıyım.
02:16
(LaughterKahkaha)
33
118000
1000
(Gülüşmeler)
02:17
And she was darkkaranlık, too.
34
119000
2000
O da koyu tenliydi, tıpkı benim gibi.
02:19
My motheranne was Englishİngilizce.
35
121000
1000
Annem Ingiliz'di.
02:20
My parentsebeveyn metmet in OxfordOxford in the '50s,
36
122000
2000
Babamla 50'lerde Oxford'da tanışmışlar
02:22
and my motheranne movedtaşındı to NigeriaNijerya and livedyaşamış there.
37
124000
2000
ve Nijerya'ya taşınıp, orada yaşamışlar.
02:24
She was fivebeş footayak two, very feistyalıngan and very Englishİngilizce.
38
126000
4000
1,55 boyunda, çok alıngan ve çok İngiliz'di!
02:28
This is how Englishİngilizce my motheranne is -- or was, she just passedgeçti.
39
130000
3000
İşte, annemin ne kadar İngiliz olduğu:
02:31
She camegeldi out to CaliforniaCalifornia, to LosLos AngelesAngeles, to visitziyaret etmek me,
40
133000
4000
Beni ziyarete California, Los Angeles'a geldi.
02:35
and we wentgitti to MalibuMalibu, whichhangi she thought was very disappointinghayal kırıklığı.
41
137000
2000
Birlikte Malibu'ya gittik. Malibu'yu görünce hayal kırıklığına uğradı.
02:37
(LaughterKahkaha)
42
139000
2000
(gülüşmeler)
02:39
And then we wentgitti to a fishbalık restaurantrestoran,
43
141000
2000
Sonra bir balık restoranına gittik.
02:41
and we had ChadChad, the surfersörfçü dudedostum, servingservis us,
44
143000
3000
Chad adında bir surfçü bize servis yapıyordu.
02:44
and he camegeldi up and my motheranne said,
45
146000
2000
Yanımıza geldi ve annem sordu:
02:46
"Do you have any specialsÖzel Ürünler, younggenç man?"
46
148000
2000
"Genç adam, menude özel yemeğiniz var mı?"
02:48
And ChadChad saysdiyor, "Sure, like, we have this, like, salmonSomon,
47
150000
4000
ve Chad cevapladı, "Tabi. yani, var; Somon gibi,
02:52
that's, like, rolledhaddelenmiş in this, like, wasabiWasabi, like, crustkabuk.
48
154000
2000
böyle, yani sarılı, gibi. Wasabi gibi, derisi var.
02:54
It's totallybütünüyle radRad."
49
156000
2000
Kıyak yani..."
02:56
And my motheranne turneddönük to me and said,
50
158000
3000
Annem bana döndü ve:
02:59
"What languagedil is he speakingkonuşuyorum?"
51
161000
2000
"Bu hangi dilde konuşuyor"...
03:01
(LaughterKahkaha)
52
163000
1000
(gülüşmeler)
03:02
I said, "Englishİngilizce, mumAnnem."
53
164000
2000
"Ingilizce anne" dedim.
03:04
And she shooksalladı her headkafa and said,
54
166000
2000
Kafasını iki yana salladı ve:
03:06
"Oh, these AmericansAmerikalılar. We gaveverdi them a languagedil,
55
168000
2000
"Off bu Amerikalılar, onlara dil verdik.
03:08
why don't they use it?"
56
170000
2000
neden kullanmıyorlar?"
03:10
(LaughterKahkaha)
57
172000
6000
(gülüşmeler)
03:16
So, this womankadın, who converteddönüştürülmüş from the ChurchKilise of Englandİngiltere
58
178000
4000
İşte bu kadın, babamla evlendikten sonra, Ingiltere Klisesinden,
03:20
to CatholicismKatoliklik when she marriedevli my fatherbaba --
59
182000
2000
Katolik Klisesine geçti.
03:22
and there's no one more rabidKuduz than a CatholicKatolik convertdönüştürmek --
60
184000
4000
ve sonradan Katolik olanların hiçbirisi, Nijerya'nın kırsalında
03:26
decidedkarar to teachöğretmek in the ruralkırsal areasalanlar in NigeriaNijerya,
61
188000
4000
Ingilizce öğretmeye çalışacak kadar deli değildi.
03:30
particularlyözellikle amongarasında Igboİbo dili womenkadınlar,
62
192000
2000
Özellikle bir Igbo kadını (Igbo: Yerel Nijerya Halkı)
03:32
the BillingsBillings ovulationyumurtlama methodyöntem,
63
194000
2000
ve Billings doğum kontrol methodunu kullanan bir kadın.
03:34
whichhangi was the only approvedonaylı birthdoğum controlkontrol by the CatholicKatolik ChurchKilise.
64
196000
4000
Bu Katolik klisesinin onayladığı tek doğum kontrol yöntemidir.
03:38
But her Igboİbo dili wasn'tdeğildi too good.
65
200000
4000
Igbo dilini pek iyi bilmiyordu.
03:42
So she tookaldı me alonguzun bir to translateÇevirmek.
66
204000
2000
Tercüme yapmam için beni yanına alırdı.
03:44
I was sevenYedi.
67
206000
2000
Yeni yaşındaydım!
03:46
(LaughterKahkaha)
68
208000
1000
(gülüşmeler)
03:47
So, here are these womenkadınlar,
69
209000
2000
Şimdi, bir tarafta kadınlar var.
03:49
who never discusstartışmak theironların perioddönem with theironların husbandsKocalar,
70
211000
3000
Kocalarıyla asla adet dönemlerini bile paylaşmayan kadınlar.
03:52
and here I am tellingsöylüyorum them, "Well, how oftensık sık do you get your perioddönem?"
71
214000
4000
Diğer tarafta ben. Kadınlara soruyorum, "Ne sıklıkta regli oluyorsunuz?"
03:56
(LaughterKahkaha)
72
218000
1000
(gülüşmeler)
03:57
And, "Do you noticeihbar any dischargesdeşarj?"
73
219000
2000
"ve hiç akıntınız oluyor mu?"
03:59
(LaughterKahkaha)
74
221000
1000
(gülüşmeler)
04:00
And, "How swollenşişmiş is your vulvaVulva?"
75
222000
2000
"Vulvanız ne kadar şişkin?"
04:02
(LaughterKahkaha)
76
224000
5000
(gülüşmeler)
04:07
She never would have thought of herselfkendini as a feministfeminist,
77
229000
3000
Annem kendini hiç bir zaman feminist olarak görmedi.
04:10
my motheranne, but she always used to say,
78
232000
3000
ama annem hep şunu söylerdi:
04:13
"Anything a man can do, I can fixdüzeltmek."
79
235000
3000
"Bir erkeğin yaptığı herşeyi, tamir edebilirim."
04:16
(ApplauseAlkış)
80
238000
6000
(alkış)
04:23
And when my fatherbaba complainedşikayet about this situationdurum,
81
245000
5000
Babam bu durumdan ne zaman yedi yaşında bir çocuğu
04:28
where she's takingalma a seven-year-old7 yaş boyoğlan
82
250000
2000
kadınlarla doğum kontrolü hakkında
04:30
to teachöğretmek this birthdoğum controlkontrol, you know,
83
252000
2000
konuşmasından şikayet etse;
04:32
he used to say, "Oh, you're turningdöndürme him into --
84
254000
2000
"Off onu, şeye çeviriyorsun,
04:34
you're teachingöğretim him how to be a womankadın."
85
256000
2000
kadın gibi olmayı öğretiyorsun" derdi.
04:36
My motheranne said, "SomeoneBirisi has to."
86
258000
2000
Annemin cevabı: "Ee, Biri öğretmeli!"
04:38
(LaughterKahkaha)
87
260000
1000
(gülüşmeler)
04:39
This womankadın -- duringsırasında the BiafranBiafran warsavaş,
88
261000
3000
İşte kadın! Biafran savaşında yakalanıp
04:43
we were caughtyakalandı in the warsavaş.
89
265000
2000
tutsak kalmıştık.
04:45
It was my motheranne with fivebeş little childrençocuklar.
90
267000
3000
Annem, beş çocuğu ile birlikte
04:48
It takes her one yearyıl, throughvasitasiyla refugeemülteci campkamp after refugeemülteci campkamp,
91
270000
3000
o mülteci kampı, bu mülteci kampı, ailesine bir hava yolu bulmak için
04:51
to make her way to an airstripPist where we can flyuçmak out of the countryülke.
92
273000
2000
ve ülkeden ayrılmak için bir sene boyunca koşuşturdu.
04:53
At everyher singletek refugeemülteci campkamp, she has to faceyüz off soldiersaskerler
93
275000
6000
Gittiği her bir mülteci kampında eli silahlı askerlerle uğraştı.
04:59
who want to take my elderyaşça büyük brothererkek kardeş MarkMark, who was ninedokuz,
94
281000
2000
Askerler, dokuz yaşındaki ağabeyim Mark'ı
05:01
and make him a boyoğlan soldierasker.
95
283000
2000
asker yapmak istiyorlardı.
05:03
Can you imaginehayal etmek this five-foot-two5-ayak-iki womankadın,
96
285000
2000
Bu 1.57'lik kadını hayal edebiliyor musunuz?
05:05
standingayakta up to menerkekler with gunssilahlar who want to killöldürmek us?
97
287000
3000
Bizi öldürmek isteyen silahlı adamların karşına dikilmiş halde?
05:09
All throughvasitasiyla that one yearyıl,
98
291000
2000
O bir yıl boyunca annem,
05:11
my motheranne never criedağladım one time, not oncebir Zamanlar.
99
293000
3000
bir kez olsun göz yaşı dökmedi.
05:14
But when we were in LisbonLizbon, in the airporthavalimanı,
100
296000
2000
sonunda, Ingiltere'ye uçmak için, Lizbon'da
05:16
about to flyuçmak to Englandİngiltere,
101
298000
2000
havaalanında beklerken,
05:18
this womankadın saw my motheranne wearinggiyme this dresselbise,
102
300000
3000
bir kadın annemin yanına sokuldu.
05:21
whichhangi had been washedyıkandı so manyçok timeszamanlar it was basicallytemel olarak see throughvasitasiyla,
103
303000
4000
Defalarca yıkandığından içi görünen bir elbise giyinmiş,
05:25
with fivebeş really hungry-lookingAç görünümlü kidsçocuklar,
104
307000
3000
birbirinden aç 5 çocuğu ile annemi gördü.
05:28
camegeldi over and askeddiye sordu her what had happenedolmuş.
105
310000
2000
Yanına geldi ve neler olduğunu sordu.
05:30
And she told this womankadın.
106
312000
1000
Annem hikayesini anlattı.
05:31
And so this womankadın emptiedboşalttı out her suitcasebavul
107
313000
2000
Kadın dinledikten sonra çantasını boşalttı
05:33
and gaveverdi all of her clothesçamaşırlar to my motheranne, and to us,
108
315000
3000
ve tüm kıyafetlerini anneme ve bize verdi.
05:36
and the toysoyuncaklar of her kidsçocuklar, who didn't like that very much, but --
109
318000
3000
Çocuklarının oyuncaklarını da verdi, zaten çok da sevmiyorlardı. Ama -
05:39
(LaughterKahkaha) --
110
321000
1000
(Gülüşmeler)
05:40
that was the only time she criedağladım.
111
322000
2000
O an, annem ilk defa ağladı.
05:43
And I rememberhatırlamak yearsyıl latersonra, I was writingyazı about my motheranne,
112
325000
2000
Yıllar sonra, hala hatırlıyorum: Annem hakkında yazıyordum.
05:45
and I askeddiye sordu her, "Why did you cryağlamak then?"
113
327000
2000
"Neden ağladın" diye sormuştum.
05:47
And she said, "You know, you can steelçelik your heartkalp
114
329000
3000
Dedi ki, "Her türlü beladan, kötülükten korunmak için,
05:50
againstkarşısında any kindtür of troublesorun, any kindtür of horrorkorku.
115
332000
3000
kalbini çelik telle örebilirsin.
05:53
But the simplebasit actdavranmak of kindnessnezaket from a completetamamlayınız strangeryabancı
116
335000
5000
Ama tamamen yabancı birinden gelen basit bir şevkat
05:58
will unstitchsökmek you."
117
340000
2000
tüm dikişleri söker."
06:04
The oldeski womenkadınlar in my father'sbabanın villageköy, after this warsavaş had happenedolmuş,
118
346000
4000
Savaştan sonra, babamın köyündeki yaşlı bir kadın
06:08
memorizedezberledim the namesisimler of everyher deadölü personkişi,
119
350000
3000
ölülerin hepsinin adını ezbere bilirdi.
06:11
and they would singşarkı söyle these dirgesağıtlarını, madeyapılmış up of these namesisimler.
120
353000
7000
Ağıtlar söylerlerdi. Ağıtların sözleri ölülerin isminden oluşurdu.
06:18
DirgesAğıtlarını so melancholicmelankolik that they would scorchyanık you.
121
360000
2000
Ağıtlar çok hüzünlüdür, içinizi kavurur.
06:20
And they would singşarkı söyle them only when they plantedekili the ricepirinç,
122
362000
4000
Sadece prinç ekerken ağıt okurlardı. Bu sayede,
06:24
as thoughgerçi they were seedingtohumlama the heartskalpler of the deadölü
123
366000
2000
prinçler ile birlikte, ölülerin kalplerini ektiklerini
06:26
into the ricepirinç.
124
368000
2000
düşünürlerdi.
06:28
But when it camegeldi for harvesthasat time,
125
370000
2000
Hasat zamanı geldiğinde,
06:30
they would singşarkı söyle these joyfulneşeli songsşarkılar,
126
372000
2000
neşeli şarkılar söyenirdi.
06:32
that were madeyapılmış up of the namesisimler of everyher childçocuk
127
374000
2000
Şarkıların sözleri, o yıl doğan bebeklerin
06:34
who had been borndoğmuş that yearyıl.
128
376000
2000
isimlerinden oluşurdu.
06:37
And then the nextSonraki plantingdikim seasonsezon, when they sangşarkı söyledi the dirgeağıt,
129
379000
4000
Bir sonraki ekim zamanı, ağıt okuduklarında,
06:41
they would removeKaldır as manyçok namesisimler of the deadölü
130
383000
3000
yeni doğan bebeğe eşit sayıda ölüyü
06:44
that equaledegale etti as manyçok people that were borndoğmuş.
131
386000
2000
isimleriyle birlikte, hasattan çıkartıyorlar.
06:46
And in this way, these womenkadınlar enactedyürürlüğe giren a lot of transformationdönüşüm,
132
388000
6000
Bu yolla, bu kadınlar, dönüşümü canlandırıyorlar.
06:52
beautifulgüzel transformationdönüşüm.
133
394000
2000
güzel dönüşüm...
06:54
Did you know, that before the genocidesoykırım in RwandaRuanda,
134
396000
4000
Biliyor musunuz? Rwanda'daki soykırımdan önce
06:58
the wordsözcük for rapekolza and the wordsözcük for marriageevlilik
135
400000
3000
'tecavüz' ve 'evlilik' kelimeleri
07:01
was the sameaynı one?
136
403000
2000
aynıydı.
07:04
But todaybugün, womenkadınlar are rebuildingYeniden oluşturma RwandaRuanda.
137
406000
4000
Ama bugün, Rwanda'yı kadınlar kuruyor.
07:08
Did you alsoAyrıca know that after apartheidırk ayrımı,
138
410000
3000
Peki şunu biliyor musunuz? Apartheid (Güney Afrika'da ırkçı ayrımcılık) yıkılınca
07:11
when the newyeni governmenthükümet wentgitti into the parliamentparlamento housesevler,
139
413000
2000
yeni hükümet, meclis binalarına giriyor ve
07:13
there were no femalekadın toiletstuvaletler in the buildingbina?
140
415000
4000
kadınlar için tuvalet olmadığını görüyor!
07:17
WhichHangi would seemgörünmek to suggestönermek that apartheidırk ayrımı
141
419000
2000
Tuvaletlerin olmayışı, apartheid'in tamamiyle
07:19
was entirelyBaştan sona the business of menerkekler.
142
421000
2000
erkek işi olduğunu gösteriyor.
07:22
All of this to say, that despiterağmen the horrorkorku, and despiterağmen the deathölüm,
143
424000
4000
Ölümlere, kibirlere rağmen kadınların toplum içinde
07:26
womenkadınlar are never really countedsayılır.
144
428000
3000
sayılmadığını gösteriyor.
07:29
TheirOnların humanityinsanlık never seemsgörünüyor to mattermadde very much to us.
145
431000
4000
Kadınların insanlığı bizim için çok şey ifade etmemiş.
07:34
When I was growingbüyüyen up in NigeriaNijerya --
146
436000
3000
Nijerya'da büyüdüğüm zamanlarda
07:37
and I shouldn'tolmamalı say NigeriaNijerya, because that's too generalgenel,
147
439000
2000
Aslında Niyerya dememeliyim, çok genel oluyor.
07:39
but in AfikpoAfikpo, the Igboİbo dili partBölüm of the countryülke where I'm from --
148
441000
3000
Urhobo'da, ülkenin Ibgo bölümünde,
07:42
there were always ritesayinleri of passagegeçit for younggenç menerkekler.
149
444000
3000
genç erkekler için ayinler düzenlenirdi.
07:45
MenErkekler were taughtöğretilen to be menerkekler in the waysyolları in whichhangi we are not womenkadınlar,
150
447000
4000
Erkenlere erkek oldukları, kadın olmadıkları öğretilirdi.
07:49
that's essentiallyesasen what it is.
151
451000
2000
Tam anlamıyla bu şekilde.
07:51
And a lot of ritualsritüeller involvedilgili killingöldürme, killingöldürme little animalshayvanlar,
152
453000
4000
Gelişme çağında öldürme üzerine bir çok rituel vardı.
07:55
progressingilerliyor alonguzun bir, so when I turneddönük 13 --
153
457000
2000
Hayvanları öldürme üzerine. 13'e girdiğimde...
07:57
and, I mean, it madeyapılmış senseduyu, it was an agrarianTarım communitytoplum,
154
459000
3000
Aslında gerçekten, bir mantığı var, tarımla uğraşan kitlede
08:00
somebodybirisi had to killöldürmek the animalshayvanlar,
155
462000
2000
birisinin, hayvan öldürmesi gerekir.
08:02
there was no WholeBütün FoodsGıdalar you could go and get kangarooKanguru steakbiftek at --
156
464000
3000
Kanguru eti alabileceğiniz toptancı pazarı yok...
08:05
so when I turneddönük 13, it was my turndönüş now to killöldürmek a goatkeçi.
157
467000
5000
Neyse 13'e girdiğimde, oğlak öldürme sırası bana gelmişti.
08:10
And I was this weirdtuhaf, sensitivehassas kidçocuk, who couldn'tcould really do it,
158
472000
4000
Çok tuhaf olmuştum ve bunu yapamayacak kadar hassas bir çocuktum.
08:14
but I had to do it.
159
476000
2000
ama yapmam gerekiyordu.
08:16
And I was supposedsözde to do this aloneyalnız.
160
478000
2000
ve bunu tek başıma yapmam gerekiyordu.
08:18
But a friendarkadaş of mineMayın, calleddenilen EmmanuelEmmanuel,
161
480000
2000
Emmanuel adında bir arkadaşım bana yardım etti.
08:20
who was significantlyanlamlı olderdaha eski than me,
162
482000
2000
Benden yaşça büyüktü ve
08:22
who'dkim olur been a boyoğlan soldierasker duringsırasında the BiafranBiafran warsavaş,
163
484000
2000
Biafran savaşında, çocuk askerlerden biriydi.
08:24
decidedkarar to come with me.
164
486000
3000
Benimle gelmeye karar verdi.
08:27
WhichHangi sortçeşit of madeyapılmış me feel good,
165
489000
3000
Benden çok daha fazla şey gördüğü için
08:30
because he'diçin ona seengörüldü a lot of things.
166
492000
2000
beni rahatlatmıştı.
08:32
Now, when I was growingbüyüyen up, he used to tell me
167
494000
2000
Büyürken bana hikayeler anlatırdı
08:34
storieshikayeleri about how he used to bayonetSüngü people,
168
496000
2000
Insanları nasıl süngülediği, bağırsakları
08:36
and theironların intestinesbağırsak would falldüşmek out, but they would keep runningkoşu.
169
498000
3000
sarkarken nasıl koşarak nasıl kaçtıkları hikayeler...
08:39
So, this guy comesgeliyor with me.
170
501000
3000
İşte bu çocuk benimle gelecek!
08:42
And I don't know if you've ever heardduymuş a goatkeçi, or seengörüldü one --
171
504000
3000
Bilmiyorum, hiç oğlak sesi duydunuz mu ya da gördünüz mü?
08:45
they soundses like humaninsan beingsvarlıklar,
172
507000
2000
İnsana benzer sesler çıkarırlar.
08:47
that's why we call tragediestrajediler "a songşarkı of a goatkeçi."
173
509000
3000
Bu yüzden trajedilere 'oğlak şarkısı' da denir.
08:50
My friendarkadaş BradBrad KesslerKessler saysdiyor that we didn't becomeolmak humaninsan
174
512000
5000
Arkadaşım Brad Kessler, "oğlakları koruyana kadar,
08:55
untila kadar we startedbaşladı keepingkoruma goatskeçiler.
175
517000
2000
insan olamayız" der.
08:57
AnywayYine de, a goat'skeçi eyesgözleri are like a child'sçocuğun eyesgözleri.
176
519000
5000
Neyse, oğlak gözü, çocuk gözüne de benzer.
09:02
So when I trieddenenmiş to killöldürmek this goatkeçi and I couldn'tcould,
177
524000
2000
Tabi oğlağı öldürmeye kalktığımda, yapamadım.
09:04
EmmanuelEmmanuel bentbükülmüş down, he putskoyar his handel over the mouthağız of the goatkeçi,
178
526000
5000
Emmanuel eğildi, elini oğlağın gözlerine götürdü,
09:09
coverskapaklar its eyesgözleri, so I don't have to look into them,
179
531000
3000
gözlerini kapattı ki öldürüken
09:12
while I killöldürmek the goatkeçi.
180
534000
2000
bakmak zorunda olmayayım.
09:15
It didn't seemgörünmek like a lot, for this guy who'dkim olur seengörüldü so much,
181
537000
4000
Bu kadar çok şey yaşamış ve oğlak öldürmeyi
09:19
and to whomkime the killingöldürme of a goatkeçi mustşart have seemedgibiydi
182
541000
2000
günlük hayatın bir parçası haline getirmiş bu çocuğun
09:21
suchböyle a quotidianyavan experiencedeneyim,
183
543000
2000
beni korurken içine girdiği durum
09:23
still foundbulunan it in himselfkendisi to try to protectkorumak me.
184
545000
4000
çok da anlamlı değil.
09:29
I was a wimppısırık.
185
551000
2000
Tırsık biriydim.
09:31
I criedağladım for a very long time.
186
553000
2000
Uzun süre ağladım.
09:33
And afterwardssonradan, he didn't say a wordsözcük.
187
555000
2000
Hiçbirşey söylemedi.
09:35
He just satoturdu there watchingseyretme me cryağlamak for an hoursaat.
188
557000
2000
Öylece oturdu ve bir saat boyunca beni seyretti.
09:37
And then afterwardssonradan he said to me,
189
559000
2000
Sonra dedi ki:
09:39
"It will always be difficultzor, but if you cryağlamak like this everyher time,
190
561000
5000
"Her zaman zordur. Ama böyle ağmaya devam edersen,
09:44
you will dieölmek of heartbreakkalp kırıklığı.
191
566000
2000
kederinden öleceksin.
09:46
Just know that it is enoughyeterli sometimesara sıra
192
568000
3000
Aslında bazen, zor olduğunu bilmek bile
09:49
to know that it is difficultzor."
193
571000
3000
yeterlidir."
09:54
Of coursekurs, talkingkonuşma about goatskeçiler makesmarkaları me think of sheepkoyun,
194
576000
3000
Tabi ki, oğlaklardan bahsetmek, bana kuzuları hatırlatıyor,
09:57
and not in good waysyolları.
195
579000
2000
iyi anlamda değil!
09:59
(LaughterKahkaha)
196
581000
2000
(Gülüşmeler)
10:01
So, I was borndoğmuş two daysgünler after ChristmasNoel.
197
583000
4000
Christmas'tan iki gün sonra doğdum.
10:05
So growingbüyüyen up, you know, I had a cakekek and everything,
198
587000
3000
Çocukken herşeyim vardı, ama hiç hediye alamadım,
10:08
but I never got any presentshediyeler, because, borndoğmuş two daysgünler after ChristmasNoel.
199
590000
4000
çünkü Christmas'tan iki gün sonra doğmuşum
10:13
So, I was about ninedokuz, and my uncleamca dayı had just come back from GermanyAlmanya,
200
595000
3000
Yaklaşık dokuz yaşındaydım, Almanya'dan amcam geldi.
10:16
and we had the CatholicKatolik priestrahip over,
201
598000
3000
Evimizde bir de Katolik papaz vardı.
10:19
my motheranne was entertainingeğlenceli him with teaÇay.
202
601000
2000
Annem misafirlere çay ikram ediyordu.
10:21
And my uncleamca dayı suddenlyaniden saysdiyor, "Where are Chris'Chris'in presentshediyeler?"
203
603000
4000
Amcam, "Chris'in hediyeleri nerede?" diye sordu.
10:25
And my motheranne said, "Don't talk about that in frontön of guestsmisafir."
204
607000
4000
Annem, "Misariflerin önünde bundan bahsetme" dedi.
10:29
But he was desperateumutsuz to showgöstermek that he'diçin ona just come back,
205
611000
3000
Ama amcam, yeni geldiğini göstermek istiyordu,
10:32
so he summonedçağırdı me up, and he said,
206
614000
2000
beni yanına çağırdı, ve:
10:34
"Go into the bedroomyatak odası, my bedroomyatak odası.
207
616000
2000
"Yatak odasına git, benim odama.
10:36
Take anything you want out of the suitcasebavul.
208
618000
2000
Çantamı aç, içinden istediğini al.
10:38
It's your birthdaydoğum günü presentmevcut."
209
620000
2000
O senin doğum dünü hediyen." dedi.
10:40
I'm sure he thought I'd take a bookkitap or a shirtgömlek,
210
622000
2000
Eminin, çantadan kitap ya da shirt alacağımı düşünmüştür
10:42
but I foundbulunan an inflatableşişme sheepkoyun.
211
624000
3000
ama ben şişme bir kuzu buldum.
10:45
(LaughterKahkaha)
212
627000
6000
(gülüşler)
10:51
So, I blewpatladı it up and ranran into the livingyaşam roomoda,
213
633000
2000
Kuzuyu şişirdim ve oturma odasına koştum.
10:53
my fingerparmak where it shouldn'tolmamalı have been,
214
635000
2000
Parmağımı uygunsuz bir yerine geçirmişim.
10:55
I was wavingsallama this buzzinguğultu sheepkoyun around,
215
637000
3000
Vızıldayan kuzuyu havada sallıyordum.
10:58
and my motheranne lookedbaktı like she was going to dieölmek of shockşok.
216
640000
3000
Ammen, şoktan ölecekmiş gibi görünüyordu.
11:01
(LaughterKahkaha)
217
643000
2000
(Gülüşmeler)
11:04
And FatherBaba McGetrickMcGetrick was completelytamamen unflusteredunflustered,
218
646000
3000
Peder McGerick tamamen sakindi.
11:07
just stirredkarıştırılır his teaÇay and lookedbaktı at my motheranne and said,
219
649000
2000
Sakince çayından bir yudum aldı ve anneme baktı,
11:09
"It's all right DaphneDaphne, I'm Scottishİskoç."
220
651000
3000
"Sakin ol Daphne, Ben bir İskoç'um."
11:12
(LaughterKahkaha)
221
654000
2000
(gülüşler)
11:14
(ApplauseAlkış)
222
656000
14000
(alkışlar)
11:28
My last daysgünler in prisonhapis, the last 18 monthsay,
223
670000
6000
Hapisanede son günlerim, son 18 ayım.
11:34
my cellmatehücre -- for the last yearyıl, the first yearyıl of the last 18 monthsay --
224
676000
4000
Son 18 ayın son bir senesinde, hücre arkadaşımlayım.
11:38
my cellmatehücre was 14 yearsyıl oldeski.
225
680000
3000
Hücre arkadaşım 14 yaşında bir çocuktu.
11:41
The nameisim was JohnJohn JamesJames,
226
683000
3000
İsmi John James'di.
11:44
and in those daysgünler, if a familyaile memberüye committedtaahhüt a crimesuç,
227
686000
4000
O günlerde, bir aile şuç işlerse,
11:48
the militaryaskeri would holdambar you as ransomFidye
228
690000
3000
güvenlik çocuğu fidye olarak tutabilirdi.
11:51
tillkadar your familyaile turneddönük themselveskendilerini in.
229
693000
2000
taa ki, aile kendini teslim edene kadar...
11:53
So, here was this 14-year-old-yaşında kidçocuk on deathölüm rowsıra.
230
695000
3000
Neyse, bu çocuk, 14 yaşında, idam sırasını bekliyor.
11:56
And not everybodyherkes on deathölüm rowsıra was a politicalsiyasi prisonermahkum.
231
698000
2000
Sırada bekleyenlerin hepsi siyasi suçlu değil;
11:58
There were some really badkötü people there.
232
700000
3000
bazıları gerçekten çok kötü insanlar.
12:01
And he had smuggledkaçak in two comicsçizgi roman, two comickomik bookskitaplar --
233
703000
3000
Bu çocuk iki tane çizgi roman çaldığı için tutuklanmış,
12:04
"SpidermanÖrümcek adam" and "X-MenX-Men."
234
706000
2000
İki çizgi roman: Örümcek Adam ve X-Men.
12:06
He was obsessedkafayı takmış.
235
708000
1000
Takıntılıydı.
12:07
And when he got tiredyorgun of readingokuma them,
236
709000
2000
Okumaktan sıkıldığı zaman,
12:09
he startedbaşladı to teachöğretmek the menerkekler in deathölüm rowsıra how to readokumak,
237
711000
4000
ölüm sırasını bekleyenlere, okumayı öğretmeye başlamıştı.
12:13
with these comickomik bookskitaplar.
238
715000
2000
bu çizgi romanlarla!
12:15
And so, I rememberhatırlamak night after night,
239
717000
4000
Hatırlıyorum, her gece, her gece,
12:19
you'dşimdi etsen hearduymak all these menerkekler, these really hardenedkatılaşmış criminalssuçlular,
240
721000
2000
Ağır suçlu adamlar, John James'in çevresine toplanmış,
12:21
huddledsokulmuş around JohnJohn JamesJames, recitingokuyan, "Take that, SpideyÖrümcek!"
241
723000
5000
ezberden okurlardı, "Al bakalım Örümcek Adam!!!"
12:26
(LaughterKahkaha)
242
728000
2000
(gülüşler)
12:28
It's incredibleinanılmaz.
243
730000
2000
İnanılmaz!
12:31
I was really worriedendişeli.
244
733000
2000
Gerçekten endişeliydim.
12:33
He didn't know what deathölüm rowsıra meantdemek.
245
735000
2000
Ölüm sırasını beklemenin ne olduğunu bilmiyordu.
12:35
I'd been there twiceiki defa,
246
737000
2000
Ben iki kere girmiştim
12:37
and I was terriblyson derece afraidkorkmuş that I was going to dieölmek.
247
739000
2000
ve öleceğim için dehşet içinde korkuyordum.
12:39
And he would always laughgülmek, and say,
248
741000
2000
Her zaman güler ve
12:41
"Come on, man, we'lliyi make it out."
249
743000
2000
"Hadi ama, hallederiz." derdi.
12:43
Then I'd say, "How do you know?"
250
745000
2000
"Nereden biliyorsun?" diye sorardım.
12:45
And he said, "Oh, I heardduymuş it on the grapevineasma."
251
747000
3000
"Fısıtlı gazetelerinden" derdi.
12:49
They killedöldürdü him.
252
751000
2000
Onu öldürdüler.
12:51
They handcuffedkelepçeli him to a chairsandalye,
253
753000
3000
Ellerinden sandalyeye kelepçelediler,
12:54
and they tackedtacked his penispenis to a tabletablo with a six-inch6-inç nailtırnak,
254
756000
5000
penisini 15 santimlik çivi ile masaya çaktılar,
13:00
then left him there to bleedtaşma payı to deathölüm.
255
762000
3000
kan kaybından ölüme bıraktılar...
13:03
That's how I endedbitti up in solitarysoliter, because I let my feelingsduygular be knownbilinen.
256
765000
8000
Kasvetin içine düştüm. Hissettiklerimi anlatmak istedim.
13:12
All around us, everywhereher yerde, there are people like this.
257
774000
5000
Tüm çevremizde, her yerde, böyle insanlar var.
13:17
The Igboİbo dili used to say that they builtinşa edilmiş theironların ownkendi godstanrılar.
258
779000
6000
Igbo, kendi tanrılarını kendilerinin yarattığını söylerdi.
13:23
They would come togetherbirlikte as a communitytoplum,
259
785000
2000
Toplu olarak bir araya gelirler,
13:25
and they would expressekspres a wishdilek.
260
787000
3000
ve bir dilek tutarlar,
13:28
And theironların wishdilek would then be broughtgetirdi to a priestrahip,
261
790000
2000
dileklerini papaza iletirlerdi.
13:30
who would find a ritualayin objectnesne,
262
792000
3000
Papaz rituel bir simge bulur,
13:33
and the appropriateuygun sacrificeskurban would be madeyapılmış,
263
795000
2000
uygun kurbanlığı seçer.
13:35
and the shrineTapınak would be builtinşa edilmiş for the god.
264
797000
3000
Sonra kurban için bir tapınak kurulur;
13:38
But if the god becameoldu unrulyele avuca sığmaz and beganbaşladı to asksormak for humaninsan sacrificekurban,
265
800000
5000
eğer tanrı haşarılık yapar ve insan kurban isterse,
13:43
the IgbosIgbos would destroyyıkmak the god.
266
805000
2000
Igbo'lar tanrıyı yok eder,
13:45
They would knockKnock down the shrineTapınak,
267
807000
3000
tapınağı çökertir ve
13:48
and they would stop sayingsöz the god'sgod adlı nameisim.
268
810000
2000
tanrının adını anmayı bırakır.
13:50
This is how they camegeldi to reclaimıslah theironların humanityinsanlık.
269
812000
5000
İşte bu onların insanlığı islah yolu.
13:55
EveryHer day, all of us here,
270
817000
2000
Hergün, buradaki hepimiz,
13:57
we're buildingbina godstanrılar that have gonegitmiş rampantyaygın,
271
819000
3000
sınır tanımayan tanrılar yaratıyoruz.
14:00
and it's time we startedbaşladı knockingvurma them down
272
822000
3000
Onları çökertmenin zamanı geldi.
14:03
and forgettingunutma theironların namesisimler.
273
825000
2000
Ve isimlerini unutmanın.
14:06
It doesn't requiregerektirir a tremendousmuazzam thing.
274
828000
3000
Bunun için büyük birşeye ihtiyacımız yok.
14:09
All it requiresgerektirir is to recognizetanımak amongarasında us, everyher day --
275
831000
4000
Sadece içimizde görmemiz gerekiyor, her gün.
14:13
the fewaz of us that can see -- are surroundedçevrili by people
276
835000
3000
Görebilenlerden bazıları, az önce
14:16
like the onesolanlar I've told you.
277
838000
3000
hikayelerini anlattığım kişiler ile çevrili.
14:19
There are some of you in this roomoda, amazingşaşırtıcı people,
278
841000
3000
Bazılarınız, bu odadakilerin bazıları, harika insanlar.
14:22
who offerteklif all of us the mirrorayna to our ownkendi humanityinsanlık.
279
844000
5000
Bize kendi insanlığımızı gösteren ayna insanlar.
14:28
I want to endson with a poemşiir by an AmericanAmerikan poetşair calleddenilen LucilleLucille CliftonClifton.
280
850000
5000
Amerikalı şair Lucille Clifton'un bir şiiri ile bitirmek istiyorum.
14:33
The poemşiir is calleddenilen "Libationİçki içme," and it's for my friendarkadaş VusiVusi
281
855000
5000
Şiirin adı "Libation", bir tür ikram içeceği.
14:38
who is in the audienceseyirci here somewherebir yerde.
282
860000
2000
Vusi için geliyor, dinleyicilerin arasında bir yerde.
14:42
"Libationİçki içme,
283
864000
2000
"Libation,"
14:44
NorthKuzey CarolinaCarolina, 1999.
284
866000
3000
Kuzey Carolina, 1999
14:47
I offerteklif to this groundzemin, this ginCin.
285
869000
6000
Bu toprağa bu cini sunuyorum.
14:54
I imaginehayal etmek an oldeski man cryingağlıyor here,
286
876000
3000
Yaşlı, ağlayan bir adam düşlüyorum,
14:57
out of the sightgörme of the overseerkalfa.
287
879000
4000
Ustabaşının göremediği yerlerde,
15:01
He pushesiter his tonguedil throughvasitasiyla a holedelik
288
883000
3000
dilini, eğer sağlam olsaydı
15:04
where his toothdiş would be, if he were wholebütün.
289
886000
4000
dişlerinin olduğu yerden uzatan, adam.
15:09
It achesağrıları in that spaceuzay where his toothdiş would be,
290
891000
4000
Acıyorken dişlerinin olduğu yer,
15:13
where his landarazi would be,
291
895000
3000
toprağının olduğu yer,
15:16
his houseev, his wifekadın eş, his sonoğul, his beautifulgüzel daughterkız evlat.
292
898000
6000
evinin, karısının, oğlunun, kızının olduğu yer;
15:22
He wipesıslak mendil sorrowüzüntü from his faceyüz,
293
904000
5000
kederi yüzünden silip atıyor.
15:27
and putskoyar his thirstysusuz fingerparmak to his thirstysusuz tonguedil,
294
909000
4000
Susuz parmağını, diline bastırıyor,
15:31
and tastestadı the salttuz.
295
913000
3000
ve tuzu tadıyor.
15:37
I call a nameisim that could be his.
296
919000
2000
Yaşlı adamın olacak bir isim söylüyorum,
15:39
This is for you, oldeski man.
297
921000
4000
senin için yaşlı adam
15:44
This ginCin, this saltytuzlu earthtoprak."
298
926000
4000
Bu cin, bu tuzlu toprak
15:48
Thank you.
299
930000
2000
Teşekkür ederim,
15:50
(ApplauseAlkış)
300
932000
19000
(Alkış)
Translated by Sarper Silaoglu
Reviewed by Sancak Gülgen

▲Back to top

ABOUT THE SPEAKER
Chris Abani - Novelist, poet
Imprisoned three times by the Nigerian government, Chris Abani turned his experience into poems that Harold Pinter called "the most naked, harrowing expression of prison life and political torture imaginable." His novels include GraceLand (2004) and The Virgin of Flames (2007).

Why you should listen

Chris Abani's first novel, published when he was 16, was Masters of the Board, a political thriller about a foiled Nigerian coup. The story was convincing enough that the Nigerian government threw him in jail for inciting a coincidentally timed real-life coup. Imprisoned and tortured twice more, he channeled the experience into searing poetry.

Abani's best-selling 2004 novel GraceLand is a searing and funny tale of a young Nigerian boy, an Elvis impersonator who moves through the wide, wild world of Lagos, slipping between pop and traditional cultures, art and crime. It's a perennial book-club pick, a story that brings the postcolonial African experience to vivid life.

Now based in Los Angeles, Abani published The Virgin of Flames in 2007. He is also a publisher, running the poetry imprint Black Goat Press.

More profile about the speaker
Chris Abani | Speaker | TED.com