TED2002
Chris Bangle: Great cars are great art
Chris Bangle, "Harika arabalar sanattır".
Filmed:
Readability: 3.2
973,938 views
Amerikalı tasarımcı Chris Bangle araba tasarımının bir sanat biçimi olduğuna dair görüşünü açıklıyor. Bunu geleceğin arazi aracını yaratmayı hedefleyen BMW Grubunun Deep Blue projesinin eğlenceli -- ve son derece harekete geçirici -- bir bakış açısyla yapıyor.
Chris Bangle - Car designer
Car design is a ubiquitous but often overlooked art form. As chief of design for the BMW Group, Chris Bangle has overseen cars that have been seen the world over, including BMW 7 Series and the Z4 roadster. Full bio
Car design is a ubiquitous but often overlooked art form. As chief of design for the BMW Group, Chris Bangle has overseen cars that have been seen the world over, including BMW 7 Series and the Z4 roadster. Full bio
Double-click the English transcript below to play the video.
00:26
What I want to talk about is, as background,
0
1000
3000
Bugün üzerinde durmak istediğim konu
00:29
is the idea that cars are art.
1
4000
2000
arabaların bir sanat olduğu düşüncesi.
00:31
This is actually quite meaningful to me,
2
6000
3000
Bu benim için gerçekten çok şey ifade ediyor,
00:34
because car designers tend to be a little bit low on the totem pole --
3
9000
4000
çünkü araba tasarımcıları genelde pek itibar görmüyor,
00:38
we don't do coffee table books with just one lamp inside of it --
4
13000
3000
sonuçta biz ışıklı sehpa kitapları üretmiyoruz
00:41
and cars are thought so much as a product
5
16000
3000
ve arabalar genelde bir ürün olarak algılandığı için
00:44
that it's a little bit difficult to get into the aesthetic side
6
19000
3000
zor olan şey işin estetik boyutunu
00:47
under the same sort of terminology that one would discuss art.
7
22000
3000
sanat için kullanılan terminolojiye taşımak.
00:50
And so cars, as art, brings it into an emotional plane -- if you accept that --
8
25000
6000
Arabalara da, tıpkı sanat gibi, duygusal bağlamda
00:56
that you have to deal with on the same level you would with art with a capital A.
9
31000
3000
sanatın S si ile yaklaşılmalı - tabi kabul ederseniz.
00:59
Now at this point you're going to see a picture of Michelangelo.
10
34000
3000
Tam bu noktada Michelangelo'ya ait bir resim göreceksiniz.
01:02
This is completely different than automobiles.
11
37000
3000
Bu otomobillerden tamamıyla farklı.
01:05
Automobiles are self-moving things, right? Elevators are automobiles.
12
40000
6000
Otomobiller kendi başlarına hareket eden nesnelerdir, değil mi? Asansörler de sonuçta otomobildir.
01:11
And they're not very emotional; they solve a purpose;
13
46000
3000
Duygusal değillerdir, bir amaca hizmet ederler,
01:14
and certainly automobiles have been around for 100 years
14
49000
3000
otomobiller neredeyse 100 yıldır hayatımızdalar
01:17
and have made our lives functionally a lot better in many ways;
15
52000
3000
ve pek çok yönden hayatlarımızı kolaylaştırmış,
01:20
they've also been a real pain in the ass,
16
55000
2000
aynı zamanda başımıza ciddi dertler de açmışlardır.
01:22
because automobiles are really the thing we have to solve.
17
57000
4000
Çünkü aslında otomobiller bizim çözmemiz gereken bir şey.
01:26
We have to solve the pollution, we have to solve the congestion --
18
61000
3000
Yol açtıkları hava kirliliği, trafik sorununu çözmeliyiz,
01:29
but that's not what interests me in this speech.
19
64000
3000
ama bu konuşmamın amacı bu değil.
01:32
What interests me in this speech is cars. Automobiles may be what you use,
20
67000
5000
Bu konuşmada beni ilgilendiren şey arabalar. Otomobiller kullandığınız şeyler olabilir,
01:37
but cars are what we are, in many ways.
21
72000
3000
ama arabalar; biz neysek onlar da o, pek çok yönden.
01:40
And as long as we can solve the problems of automobiles,
22
75000
4000
Ve biz otomobillerin sorunlarını çözebildiğimiz sürece
01:44
and I believe we can, with fuel cells or hydrogen, like BMW is really hip on,
23
79000
4000
ve inanıyorum ki bunu ve bu gibi diğer şeyleri BMW'nin yakıt hücreleri veya hidrojenle yaptığı gibi yapabilir,
01:48
and lots of other things, then I think we can look past that
24
83000
3000
o zaman da buradan geriye bakabilir ve
01:51
and try and understand why this hook is in many of us --
25
86000
4000
pek çoğumuzun neden bu "araba sevdası"nda takılıp kaldığını,
01:55
of this car-y-ness -- and what that means, what we can learn from it.
26
90000
4000
bunun ne anlama geldiğini ve bundan ne öğrenebileceğimizi anlamaya çalışırız.
01:59
That's what I want to get to. Cars are not a suit of clothes;
27
94000
3000
Gelmek istediğim nokta bu. Arabalar takım elbise değildir,
02:02
cars are an avatar. Cars are an expansion of yourself:
28
97000
4000
arabalar alt egolarımızdır, benliğinizin genişlemesidir,
02:06
they take your thoughts, your ideas, your emotions, and they multiply it --
29
101000
4000
düşüncelerinizi, fikirlerinizi ve duygularınızı alıp bunları katlarlar
02:10
your anger, whatever. It's an avatar.
30
105000
3000
öfkenizi veya herneyse. Bir üst benlik.
02:13
It's a super-waldo that you happen to be inside of, and if you feel sexy,
31
108000
3000
İçinizdeki süper egonuzdur. Eğer siz seksi hissediyorsanız,
02:16
the car is sexy. And if you're full of road rage,
32
111000
2000
araba da seksidir. Eğer tam bir trafik canavarıysanız,
02:18
you've got a "Chevy: Like a Rock," right?
33
113000
3000
"Taş gibi bir Chevy" niz vardır, değil mi?
02:21
Cars are a sculpture -- did you know this?
34
116000
3000
Arabalar birer heykeldir- bunu biliyor muydunuz?
02:24
That every car you see out there is sculpted by hand.
35
119000
3000
Etrafınızda gördüğünüz her araba elle şekillendirilmiştir.
02:27
Many people think, "Well, it's computers,
36
122000
2000
Çoğuna göre, "Onlar bilgisayar,
02:29
and it's done by machines and stuff like that."
37
124000
2000
ve makineler ya da bunun gibi şeylerle yapılıyor."
02:31
Well, they reproduce it, but the originals are all done by hand.
38
126000
3000
Doğru, makineler onları çoğaltıyor, ama orijinallerin tümü el ile yapılıyor.
02:34
It's done by men and women who believe a lot in their craft.
39
129000
4000
El becerilerine güvenen kadınlar ve erkekler tarafından yapılıyor.
02:38
And they put that same kind of tension into the sculpting of a car
40
133000
4000
Ve arabayı onlar bir arabayı şekillendirirken bir müzede gidip görebileceğiniz
02:42
that you do in a great sculpture that you would go and look at in a museum.
41
137000
3000
muhteşem bir heykeldeki işçiliğin aynısını kullanıyorlar.
02:45
That tension between the need to express, the need to discover,
42
140000
4000
İfade etmek ihtiyacı ile keşfetmek ihtiyacı arasındaki o gerginlik aynıdır
02:49
then you put something new into it,
43
144000
2000
sonra içine yeni bir şey katarsın,
02:51
and at the same time you have bounds of craftsmanship.
44
146000
3000
ve aynı zamanda emeğinin sınırları senin elindedir.
02:54
Rules that say, this is how you handle surfaces;
45
149000
3000
İşin kuralı budur, senin yüzeylerde nasıl çalıştığındır,
02:57
this is what control is all about; this is how you show you're a master of your craft.
46
152000
4000
neyi nasıl kontrol ettiğindir, işinin ehli olduğunu gösteriş biçimindir.
03:01
And that tension, that discovery, that push for something new --
47
156000
3000
Ve bu gerginlik, bu keşif, bu yeni şeylere karşı olan heves
03:04
and at the same time, that sense of obligation
48
159000
2000
ve aynı zamanda sanata karşı duyulan
03:06
to the regards of craftsmanship --
49
161000
2000
sorumluluk duygusu --
03:08
that's as strong in cars as it is in anything.
50
163000
2000
işte bu arabalarda da diğer her şeyde olduğu kadar güçlü.
03:10
We work in clay, which hasn't changed much
51
165000
2000
Kille çalışıyoruz, ki bu
03:12
since Michelangelo started screwing around with it,
52
167000
3000
Mıchelangelo'nun zamanından beri pek değişmedi.
03:15
and there's a very interesting analogy to that too.
53
170000
3000
ve bununla ilgili oldukça ilginç bir teşbih de var.
03:18
Real quickly -- Michelangelo once said he's there to "discover the figure within," OK?
54
173000
6000
Kısaca-- Michelangelo bir keresinde işinin, "kilin içerisindeki figürü keşfetmek" olduğunu söylemiş.
03:24
There we go, the automobile.
55
179000
2000
İşte buyrun, bu bir otomobil.
03:26
That was 100 years right there -- did you catch that?
56
181000
2000
100 yıl öncesi, hatırladınız mı?
03:28
Between that one there, and that one there, it changed a lot didn't it?
57
183000
3000
Bununla bunun arasında çok şey değişti, değil mi?
03:31
OK, it's not marketing; there's a very interesting car concept here,
58
186000
4000
Meraklanmayın, bu bir reklam değil, burada çok ilginç bir araba fikri var,
03:35
but the marketing part is not what I want to talk about here.
59
190000
2000
ama burada bahsetmek isteyeceğim şey pazarlama değil.
03:37
I want to talk about this.
60
192000
2000
Bundan bahsetmek istiyorum
03:39
Why it means you have to wash a car, what is it, that sensuality
61
194000
2000
Neden size arabanızı yıkamanız gerektiğini söylüyor, ne demek bu,
03:41
you have to touch about it? That's the sculpture that goes into it. That sensuality.
62
196000
5000
bu duygusallık niye? Buradaki konu heykeltraşlık. Duygusallık.
03:46
And it's done by men and women working just like this, making cars.
63
201000
5000
Araba yapan, aynı bu şekilde çalışan kadınlar ve erkekler tarafından yapıldılar.
03:51
Now this little quote about sculpture from Henry Moore,
64
206000
2000
Bu da Henry Moore'dan kısa bir alıntı,
03:53
I believe that that "pressure within" that Moore's talking about --
65
208000
3000
bence burada Moore'un "içindeki baskı" ile bahsettiğini
03:56
at least when it comes to cars --
66
211000
2000
arabalara uyarlarsak
03:58
comes right back to this idea of the mean.
67
213000
3000
tam olarak bu anlam olayına geri dönüyoruz.
04:01
It's that will to live, that need to survive, to express itself,
68
216000
3000
İşte bu yaşama isteği , hayatta kalma ve kendini ifade etme ihtiyacı,
04:04
that comes in a car, and takes over people like me.
69
219000
2000
arabayla buluşuyor ve benim gibi insanları ele geçiriyor.
04:06
And we tell other people, "Do this, do this, do this," until this thing comes alive.
70
221000
4000
Ve biz diğer insanlara bu şey hayata geçene kadar "Bunu yap, bunu yap, bunu yap," diyoruz.
04:10
We are completely infected. And beauty can be the result
71
225000
4000
Bulaşıcı bir hastalık gibi. Ve güzellik
04:14
of this infectiousness; it's quite wonderful.
72
229000
2000
bunun bir sonucu olabilir, bu harika bir şey.
04:16
This sculpture is, of course, at the heart of all of it,
73
231000
3000
Heykeltraşlık da elbette, bütün bunların can damarı
04:19
and it's really what puts the craftsmanship into our cars.
74
234000
3000
el emeğinin arabalarımızda yerini almasını sağlayan da o.
04:22
And it's not a whole lot different, really, when they're working like this,
75
237000
4000
Bu veya şu şekilde çalışmaları o kadar da
04:26
or when somebody works like this.
76
241000
2000
önemli değil.
04:28
It's that same kind of commitment, that same kind of beauty.
77
243000
3000
O aynı kendini adamışlık, aynı güzellik.
04:31
Now, now I get to the point. I want to talk about cars as art.
78
246000
3000
O halde, şimdi konuya geliyorum. Bir sanat olarak arabalardan bahsetmek istiyorum.
04:34
Art, in the Platonic sense, is truth; it's beauty, and love.
79
249000
4000
Sanat, Eflatun'a göre doğruluk, güzellik ve aşktır.
04:38
Now this is really where designers in car business diverge from the engineers.
80
253000
4000
İşte araba sektöründeki tasarımcıları mühendislerden ayıran nokta aslında budur.
04:42
We don't really have a problem talking about love.
81
257000
2000
Aşk hakkında konuşmakla ilgili bir sorunumuz yok.
04:44
We don't have a problem talking about truth or beauty in that sense.
82
259000
3000
Bu açıdan güzellik ve doğruluk hakkında konuşmak ile de bir problemimiz yok.
04:47
That's what we're searching for --
83
262000
2000
Aradığımız şey de bu aslında--
04:49
when we're working our craft, we are really trying to find that truth out there.
84
264000
3000
sanatımızla uğraşırken, gerçekten de doğruluğu bulmaya çalışıyoruz.
04:52
We're not trying to find vanity and beauty.
85
267000
2000
Gösterişi veya güzelliği bulmaya çalışmıyoruz.
04:54
We're trying to find the beauty in the truth.
86
269000
2000
Doğruluğun içindeki güzelliğini arıyoruz.
04:56
However, engineers tend to look at things a little bit more Newtonian,
87
271000
4000
Bununla birlikte, mühendisler konulara bu anlayışla bakmak yerine
05:00
instead of this quantum approach.
88
275000
2000
daha çok Newton vari bir açıdan yaklaşma eğilimindeler.
05:02
We're dealing with irrationalisms,
89
277000
2000
Uğraştığımız şey akıldışılık,
05:04
and we're dealing with paradoxes that we admit exist,
90
279000
2000
ve varlığını kabullendiğimiz çıkmazlarla uğraşıyoruz,
05:06
and the engineers tend to look things a little bit more like
91
281000
2000
ama mühendisler olaylara daha çok iki kere iki dört eder,
05:08
two and two is four, and if you get 4.0 it's better, and 4.000 is even better.
92
283000
5000
4.0 iyidir ama 4.0000 daha da iyidir matığıyla yaklaşıyorlar.
05:13
And that sometimes leads to bit of a divergence
93
288000
4000
Ve bazen bu farklar
05:17
in why we're doing what we're doing.
94
292000
2000
neden yapıyoruz ve ne yapıyoruza dönüşüyor.
05:19
We've pretty much accepted the fact, though,
95
294000
2000
Gerçi şu gerçeği fazlasıyla kabullendik ki
05:21
that we are the women in the organization at BMW --
96
296000
2000
biz, BMW çatısı altında çalışan hanımlarız.
05:23
BMW is a very manly type business, -- men, men, men; it's engineers.
97
298000
3000
BMW çok erkeksi bir iş yeri -- erkekler, erkekler, erkekler, mühendisler işte.
05:26
And we're kind of the female side to that. That's OK,
98
301000
3000
Biz de bir açıdan bu işin dişi kısmıyız. Bu sorun değil,
05:29
that's cool. You go off and be manly. We're going to be a little bit more female.
99
304000
3000
bu gayet havalı, sen git ve erkek ol, biz de biraz daha fazla dişi gibi davranalım.
05:32
Because what we're interested in is finding form that's more than just a function.
100
307000
7000
Çünkü bizim ilgimizi çeken işlevsellikten de öte bir şey olan biçimi bulabilmek.
05:39
We're interested in finding beauty that's more than just an aesthetic;
101
314000
3000
Biz güzelliği bulmanın peşindeyiz, sade estetik değil.
05:42
it's really a truth.
102
317000
2000
doğrusu da bu zaten.
05:44
And I think this idea of soul, as being at the heart of great cars,
103
319000
3000
Bu ruhun fikri de bu sanırım, mükemmel arabaların kalbinde yer alma,
05:47
is very applicable. You all know it. You know a car when you've seen it,
104
322000
3000
çok da yerinde bir düşünce. Hepiniz bunu biliyorsunuz.
05:50
with soul. You know how strong this is.
105
325000
2000
Ruhu olan bir arabayı görünce tanırsınız. Bunun ne kadar güçlü olduğunu bilirsiniz.
05:52
Well, this experience of love, and the experience of design, to me,
106
327000
4000
Aslında, sevginin deneyimi ve tasarımın deneyimi bana göre
05:56
are interchangeable. And now I'm coming to my story.
107
331000
3000
birbirleriyle değiş tokuş edilebilir. Ve şimdi kendi hikayeme geliyorum.
05:59
I discovered something about love and design through a project called Deep Blue.
108
334000
5000
"Deep Blue" adlı bir projede sevgi ve tasarım ile ilgili bir şeyi fark ettim.
06:04
And first of all, you have to go with me for a second, and say,
109
339000
4000
Her şeyden önce, şunda hemfikir olmalı ve demeliyiz ki, bilirsiniz,
06:08
you know, you could take the word "love" out of a lot of things in our society,
110
343000
3000
bizim toplumumuzda sevgi sözcüğü pek çok şeyin içinden çekip alınabilir,
06:11
put the word "design" in, and it still works,
111
346000
2000
ve yerine tasarım sözcüğünü koyabilirsiniz, yine de bir şey değişmez,
06:13
like this quote here, you know. It kind of works, you know?
112
348000
3000
tıpkı bu alıntı gibi. İşe yarıyor değil mi, bilirsiniz işte.
06:16
You can understand that. It works in truisms.
113
351000
3000
Bunu anlayabilirsiniz. Herkesin bildiği gerçekler.
06:19
"All is fair in design and war."
114
354000
2000
"Tasarımda ve savaşta her şey mübahtır."
06:21
Certainly we live in a competitive society.
115
356000
2000
Şu kesin ki rekabetçi bir toplumda yaşıyoruz.
06:23
I think this one here, there's a pop song
116
358000
2000
Sanırım buradaki, bir pop şarkısı vardı,
06:25
that really describes Philippe Starck for me, you know, this is like
117
360000
4000
Philippe Starck'ı tam manasıyla anlatıyordu, anlarsınız, şey gibi
06:29
you know, this is like puppy love, you know, this is cool right?
118
364000
3000
bilirsiniz işte, yavru köpek sevgisi gibi, güzel değil mi?
06:32
Toothbrush, cool.
119
367000
2000
Diş fırçası, harika.
06:34
It really only gets serious when you look at something like this. OK?
120
369000
3000
Böyle bir şeye baktığınızda olay daha da ciddileşiyor.
06:37
(Laughter)
121
372000
2000
Değil mi?
06:39
This is one substitution that I believe
122
374000
2000
Bu tasarım yönetimi içinde yer alan
06:41
all of us, in design management, are guilty of.
123
376000
2000
herkesin suçu olduğuna inandığım bir değişim.
06:43
And this idea that there is more to love,
124
378000
4000
Sevilecek ve tasarlanacak daha o kadar çok şey var ki,
06:47
more to design, when it gets down to your neighbor, your other,
125
382000
6000
komşularımız söz konusu olduğunda ya da sizinle ilgili başka bir şey,
06:53
it can be physical like this, and maybe in the future it will be.
126
388000
3000
böyle somut bir şey de olabilir, belki de gelecekte olacak.
06:56
But right now it's in dealing with our own people,
127
391000
2000
Ama şu anda bu bizim kendi insanlarımızla ilgili
06:58
our own teams who are doing the creating. So, to my story.
128
393000
4000
yaratma işini yapan ekibimizle ilgili. Benim hikayeme gelirsek.
07:03
The idea of people-work is what we work with here,
129
398000
3000
Bizim burada üzerinde durduğumuz konu insan-iş düşüncesi,
07:06
and I have to make a bond with my designers when we're creating BMWs.
130
401000
4000
ve BMW'leri üretirken tasarımcılarımla aramda bir bağ kurmak zorundayım.
07:10
We have to have a shared intimacy, a shared vision --
131
405000
3000
Karşılıklı bir samimiyet ve bakış açımız olmalı.
07:13
that means we have to work as one family;
132
408000
2000
Bu şu demek, aile gibi çalışmalıyız,
07:15
we have to understand ourselves that way.
133
410000
2000
kendimizi öyle görmeliyiz.
07:17
There's good times; there's interesting times;
134
412000
3000
İyi zamanlarımız, ilginç zamanlarımız oluyor,
07:20
and there's some stress times too.
135
415000
2000
ve tabi bazen sıkıntılı zamanlarımız da.
07:22
You want to do cars, you've got to go outside.
136
417000
2000
Araba yapmak istiyorsun, dışarıda çalışmak zorundasın.
07:24
You've got to do cars in the rain; you've got to do cars in the snow.
137
419000
3000
Arabaları yağmur yağarken, kar yağarken yapman gerekiyor.
07:27
That's, by the way, is a presentation we made to our board of directors.
138
422000
3000
Bu, bu arada, yönetim kuruluna da yaptığımız bir sunum.
07:30
We haul their butts out in the snow, too. You want to know cars outside?
139
425000
3000
Onları da dışarıya karın altına çıkardık. Dışardaki arabaları görmek istemez misiniz?
07:33
Well, you've got to stand outside to do this.
140
428000
2000
Evvela, bunu yapmak için dışarıda durmanız gerekiyor.
07:35
And because these are artists, they have very artistic temperaments.
141
430000
5000
Ve bunlar sanatçı oldukları için, sanatsal yaradılışlıdırlar.
07:40
All right? Now one thing about art is, art is discovery,
142
435000
5000
Anlaşıldı mı? Sanatla ilgili diğer bir şey ise, sanatın bir keşif olduğu,
07:45
and art is discovering yourself through your art. Right?
143
440000
3000
ve insanın sanatı aracılığıyla kendini keşfetmesi. Değil mi?
07:48
And one thing about cars is we're all a little bit like Pygmalion,
144
443000
4000
Arabalarla ilgili diğer bir şey ise hepimiz biraz Pygmalion gibiyiz.
07:52
we are completely in love with our own creations.
145
447000
3000
tasarımlarımıza tamamen aşığız.
07:55
This is one of my favorite paintings, it really describes our relationship with cars.
146
450000
5000
Bu benim beğendiğim tablolardan biridir, bizim arabalarla olan ilişkimizi mükemmel bir şekilde anlatıyor.
08:00
This is sick beyond belief.
147
455000
2000
bizim arabalarla olan ilişkimizi mükemmel bir şekilde anlatıyor.
08:02
(Laughter)
148
457000
2000
Bu anlaşılanın ötesinde bir hastalık.
08:04
But because of this, the intimacy with which we work together as a team
149
459000
4000
Bu nedenle, grup olarak çalışmamızı sağlayan samimiyet
08:08
takes on a new dimension, a new meaning.
150
463000
3000
yeni bir boyut ve anlam kazanıyor.
08:12
We have a shared center; we have a shared focus --
151
467000
3000
Ortak bir odak noktamız ve hedefimiz var,
08:15
that car stays at the middle of all our relationships.
152
470000
4000
arabalar ilişkimizin tam ortasında duruyor.
08:19
And it's my job, in the competitive process, to narrow this down.
153
474000
5000
Ve benim işim rekabet sürecinde, bu mesafeyi daraltmak.
08:24
I heard today about Joseph's death genes
154
479000
4000
Bugün Joseph'in ölü genleriyle ilgili bir şey duydum
08:28
that have to go in and kill cell reproduction.
155
483000
3000
ki bunlar içeri girip hücrelerin yeniden oluşmasını engelliyorlarmış.
08:31
You know, that's what I have to do sometimes.
156
486000
3000
Bilirsiniz, bazen benim de yapmam gereken şey bu.
08:34
We start out with 10 cars; we narrow it down to five cars,
157
489000
3000
10 arabayla başlarız, sonra 5'e indiririz,
08:37
down to three cars, down to two cars, down to one car,
158
492000
3000
sonra 3, sonra iki ve sonra bire,
08:40
and I'm in the middle of that killing, basically.
159
495000
4000
ve ben bu ortadan kaldırma işinin tam ortasındayım.
08:44
Someone's love, someone's baby.
160
499000
2000
Başkasının aşkı, başkasının bebeği.
08:46
This is very difficult, and you have to have a bond with your team
161
501000
3000
Bu çok zor, ve ekibinizle aranızda bir bağ olması lazım
08:49
that permits you to do this, because their life is wrapped up in that too.
162
504000
4000
ki bunu yapabilesiniz, çünkü onların hayatları da bundan ibaret.
08:53
They've got that gene infected in them as well,
163
508000
3000
Bu hastalıklı genlerden onlarda da var,
08:56
and they want that to live, more than anything else.
164
511000
4000
ve bu genler yaşamayı herşeyden daha fazla istiyor.
09:00
Well, this project, Deep Blue, put me in contact with my team
165
515000
3000
Yani, bu proje, Deep Blue, ekibimle aramda bağlantı kurdu
09:03
in a way that I never expected, and I want to pass it on to you,
166
518000
3000
bu hiç ummadığım bir şeydi ve bunu size aktarmak istiyorum,
09:06
because I want you to reflect on this, perhaps in your own relationships.
167
521000
2000
çünkü bunu ilişkilerinize yansıtmanızı, dahası uyarlamanızı istiyorum.
09:08
We wanted to a do a car which was a complete leap of faith for BMW.
168
523000
5000
BMW için tam bir inanç sıçraması olacak bir araba yapmak istedik.
09:13
We wanted to do a team which was so removed from the way we'd done it,
169
528000
4000
Daha önce yaptıklarımızdan arınmış çok daha farklı bir ekip kurmak istedik,
09:17
that I only had a phone number that connected me to them.
170
532000
3000
beni onlara bağlayan tek şey bir telefon numarasıydı.
09:20
So, what we did was: instead of having a staff of artists that are just your wrist,
171
535000
5000
Böylece, yaptığımız, sadece bileğiyle çalışan sanatçılardan oluşan bir ekip yerine
09:25
we decided to free up a team of creative designers and engineers
172
540000
4000
Amerika daki Arazi araçları fenomeninin varisini bulmak için
09:29
to find out what's the successor to the SUV phenomenon in America.
173
544000
4000
yaratıcı tasarımcılar ve mühendislerden oluşan özgür bir ekip yaratmak oldu.
09:33
This is 1996 we did this project. And so we sent them off with this team name,
174
548000
6000
Bu 1996 yılında gerçekleştirdiğimiz bir projeydi. Ve onları Deep Blue ismiyle uğurladık.
09:39
Deep Blue. Now many people know Deep Blue from IBM --
175
554000
2000
Şimdi pek çok insan Deep Blue adını IBM sayesinde biliyor,
09:41
we actually stole it from them because we figured
176
556000
2000
aslına bakılırsa bu ismi onlardan çaldık çünkü düşündük ki
09:43
if anybody read our faxes they'd think we're talking about computers.
177
558000
3000
eğer birisi fakslarımızı okursa bizim bilgisayarlardan bahsettiğimizi zanneder.
09:46
It turned out it was quite clever because Deep Blue,
178
561000
2000
Bunun çok akıllıca olduğunu gördük çünkü Deep Blue,
09:48
in a company like BMW, has a hook -- "Deep Blue," wow, cool name.
179
563000
4000
BMW gibi bir firma için çok akılda kalıcı -- Deep Blue, vay, harika isim.
09:52
So people get wrapped up in it. And we took a team of designers,
180
567000
3000
İnsanlar buna çabucak alıştı. Sonra tasarımcılardan oluşan bir ekip kurup
09:55
and we sent them off to America. And we gave them a budget,
181
570000
3000
onları Amerika'ya gönderdik. Ve onlara sadece bir bütçe,
09:58
what we thought was a set of deliverables,
182
573000
2000
bir dizi bilgisayar çıktısı,
10:00
a timetable, and nothing else.
183
575000
2000
bir zaman çizelgesi verdik.
10:02
Like I said, I just had a phone number that connected me to them.
184
577000
2000
Dediğim gibi, beni onlara bağlayan tek şey bir telefon numarasıydı.
10:04
And a group of engineers worked in Germany,
185
579000
3000
Bir grup mühendis de Almanya'da çalıştı,
10:07
and the idea was they would work separately
186
582000
2000
aynı konu üzerindefarklı yerlerde çalışarak
10:09
on this problem of what's the successor to the SUV.
187
584000
3000
arazi aracının varisinin ne olacağı ile ilgili konu üzerinde
10:12
They would come together, compare notes. Then they would work apart,
188
587000
3000
bir araya gelip, notlarını karşılaştıracaklardı. Sonra yeniden ayrılıp,
10:15
come together, and they would produce together
189
590000
2000
bir araya gelecek ve birlikte bir dizi
10:17
a monumental set of diverse opinions that didn't pollute each other's ideas --
190
592000
4000
birbirlerinin düşüncelerine zarar vermeyecek muazzam fikirler üreteceklerdi --
10:21
but at the same time came together and resolved the problems.
191
596000
3000
ama aynı zamanda bir araya gelip sorunlara çözüm de üreteceklerdi.
10:24
Hopefully, really understand the customer at its heart,
192
599000
3000
Dileğimiz, müşterilerle beraber Amerika'da yaşayıp onların
10:27
where the customer is, live with them in America. So -- sent the team off,
193
602000
6000
kalplerinde yatanın ne olduğunu anlamalarıydı. Ekibi böylece gönderdik.
10:33
and actually something different happened. They went other places.
194
608000
4000
ve diyebilirim ki gerçekten farklı bir şey oldu.
10:37
(Laughter)
195
612000
3000
Farklı yerlere gittiler.
10:40
They disappeared, quite honestly, and all I got was postcards.
196
615000
6000
Yok oldular, dürüstçe söylüyorum ki elimdeki tek şey kartpostallardı.
10:47
Now, I got some postcards of these guys in Las Vegas,
197
622000
3000
Las Vegas'taki çocuklardan birkaç tane kartpostal aldım,
10:50
and I got some postcards of these guys in the Grand Canyon,
198
625000
2000
ve Büyük Kanyon 'daki çocuklardan birkaç tane,
10:52
and I got these postcards of Niagara Falls,
199
627000
2000
ve bunlar da Niagara Şelaleleri'nden,
10:54
and pretty soon they're in New York, and I don't know where else.
200
629000
3000
hemen sonra da NewYork'taydılar , başka bir yere gittiler mi bilmiyorum.
10:57
And I'm telling myself, "This is going to be a great car,
201
632000
4000
Kendi kendime, "Bu muhteşem bir araba olacak, daha önce
11:01
they're doing research that I've never even thought about before."
202
636000
5000
hiç aklıma bile gelmeyen şeyleri araştırıyorlar" diyorum.
11:06
Right? And they decided that instead of, like, having a studio,
203
641000
7000
Öyle değil mi? Stüdyo bir daire tutmaktansa,
11:13
and six or seven apartments,
204
648000
3000
veya altı ya da yedi farklı daire kiralamaktansa,
11:16
it was cheaper to rent Elizabeth Taylor's ex-house in Malibu.
205
651000
4000
Elizabeth Taylor'ın Malibu'daki eski evini çok daha ucuza kiralamışlardı.
11:20
And -- at least they told me it was her house,
206
655000
3000
Yani -- en azından bana onun evi olduğunu söylediler,
11:23
I guess it was at one time, she had a party there or something.
207
658000
3000
Sanırım bir kereliğine kullanmış orayı, galiba orada bir parti vermiş , yada onun gibi bir şey.
11:26
But anyway, this was the house, and they all lived there.
208
661000
5000
Ama yine de, bir ev işte, ve hepsi orada kaldılar.
11:31
Now this is 24/7 living, half-a-dozen people who'd left their --
209
666000
5000
7/24 oradalardı, yarım düzine insan --
11:36
some had left their wives behind and families behind,
210
671000
3000
arkalarında eşlerini, arkalarında ailelerini bırakan,
11:39
and they literally lived in this house
211
674000
2000
bu evde yaşadılar
11:41
for the entire six months the project was in America,
212
676000
3000
projenin Amerika ayağı boyunca tam altı ay boyunca oradalardı,
11:44
but the first three months were the most intensive.
213
679000
3000
ama en yoğun dönem ilk üç aydı.
11:47
And one of the young women in the project,
214
682000
2000
Projedeki genç bayanlardan biri,
11:49
she was a fantastic lady, she actually built her room in the bathroom.
215
684000
4000
muhteşem bir bayandı, odasını banyoya kurdu.
11:53
The bathroom was so big, she built the bed over the bathtub --
216
688000
3000
Banyo çok büyüktü, yatağını banyo küvetine kurdu,
11:56
it's quite fascinating.
217
691000
2000
tek kelime ile muhteşem.
11:58
On the other hand, I didn't know anything about this. OK?
218
693000
4000
Diğer taraftan, başka hiçbir şey bilmiyordum. Değil mi?
12:02
Nothing. This is all going on, and all I'm getting is postcards
219
697000
3000
Hiçbir şey. Birşeyler oluyordu ve ben bu kartpostalları alıyordum,
12:05
of these guys in Las Vegas, or whatever,
220
700000
2000
Las Vegas'tan, oradan buradan, herneyse,
12:07
saying, "Don't worry Chris, this is really going to be good." OK?
221
702000
3000
kendime, "Endişelenme Chris, herşey çok güzel olacak." diyordum.
12:10
So my concept of what a design studio was probably --
222
705000
3000
Benim anladığım tasarım stüdyosuna bakarsak -
12:13
I wasn't up to speed on where these guys were.
223
708000
3000
bu adamlara göre çok gerideydim.
12:16
However, the engineers back in Munich
224
711000
3000
Ama, Münih'te kalan mühendisler
12:19
had taken on this kind of Newtonian solution,
225
714000
4000
bu tür Newton vari çözüm üzerinde karar kılmışlardı
12:23
and they were trying to find how many cup holders
226
718000
2000
ve bir iğnenin başında kaç tane bardak tutucunun
12:25
can dance on the head of a pin, and, you know,
227
720000
2000
dans edebileceğini ve bilirsiniz,
12:27
these really serious questions that are confronting the modern consumer.
228
722000
5000
modern tüketiciyle gerçekten uyuşmayan önemli sorulara cevap arıyorlardı.
12:32
And one was hoping that these two teams would get together,
229
727000
3000
Bu iki ekibin bir araya gelmesini umuyordum,
12:35
and this collusion of incredible creativity,
230
730000
2000
ve bu yaratıcılığa dair akıl almaz dayanışmanın
12:37
under these incredible surroundings,
231
732000
2000
çevreleyen bu inanılmaz hava içinde,
12:39
and these incredibly stressed-out engineers,
232
734000
3000
olağanüstü bir şekilde baskı altında bulunan mühendislerin,
12:42
would create some incredible solutions.
233
737000
3000
olağanüstü çözümler üretmesini sağlamasını umuyordum.
12:45
Well, what I didn't know was, and what we found out was --
234
740000
3000
Aslında, bilmediğim ama daha sonra ortaya çıkan şey ise --
12:48
these guys, they can't even like talk to each other under those conditions.
235
743000
5000
bu adamların, bu şartlar altında birbirleriyle konuşmak bile istemedikleriydi.
12:53
You get a divergence of Newtonian and quantum thinking at that point,
236
748000
4000
Newton vari bir anlaşmazlık ve kuantum düşünceleri arasındaki fikir ayrılığını,
12:57
you have a split in your dialog that is so deep, and so far,
237
752000
6000
asla bir araya gelmeyecekmiş gibi duran
13:03
that they cannot bring this together at all.
238
758000
4000
diyaloglarındaki o derin ayrılıkları anlayabiliyordunuz.
13:07
And so we had our first meeting, after three months, in Tiburon,
239
762000
4000
Ve böylece, üç ay sonra Tiburon'da ilk toplantımızı yaptık,
13:11
which is just up the road from here -- you know Tiburon?
240
766000
3000
hemen buradaki yolun yukarısında -- Tiburon'u biliyorsunuz değil mi?
13:14
And the idea was after the first three months of this independent research
241
769000
3000
Ve bu bağımsız araştırmanın ilk üç ayından sonra ortaya çıkan fikri
13:17
they would present it all to Dr. Goschel --
242
772000
2000
bütünüyle Dr. Goschel 'e sunacaklardı --
13:19
who is now my boss, and at that time he was co-mentor on the project --
243
774000
3000
kendisi benim şimdiki patronum, o zamanda projenin fikir ortağıydı --
13:22
and they would present their results.
244
777000
2000
ve elde ettikleri sonuçları bildireceklerdi.
13:24
We would see where we were going,
245
779000
2000
Nereye gittiğimizi ve
13:26
we would see the first indication of what could be
246
781000
2000
Amerika'nın arazi aracı fenomeninin varisinin
13:28
the successive phenomenon to the SUV in America.
247
783000
4000
ne olabileceğinin ilk ipuçlarını görecektik.
13:32
And so I had these ideas in my head, that this is going to be great.
248
787000
3000
Kafamda bunlar vardı ve muhteşem olacaktı.
13:35
I mean, I'm going to see so much work, it's so intense --
249
790000
2000
Yani, çok fazla çalışma görecektim, çok yoğun--
13:37
I know probably Las Vegas meant a lot about it,
250
792000
3000
Las Vegas"ın bu işte çok şey demek olduğunu biliyorum,
13:40
and I'm not really sure where the Grand Canyon came in either --
251
795000
2000
ve Büyük Kanyon tam olarak bu işe nerede dahil oldu gerçekten emin değilim --
13:42
but somehow all this is going to come together,
252
797000
3000
ama bunlar bir şekilde bir araya gelecekti,
13:45
and I'm going to see some really great product.
253
800000
2000
ve ben gerçekten muhteşem ürünler görecektim.
13:47
So we went to Tiburon, after three months,
254
802000
2000
Üç ay sonra Tiburon'a gittik,
13:49
and the team had gotten together the week before,
255
804000
3000
ve ekip bir hafta öncesinden bir araya gelmişti,
13:52
many days ahead of time.
256
807000
3000
zamanından çok önce.
13:55
The engineers flew over, and designers got together with them,
257
810000
4000
Mühendisler uçakla geldiler ve tasarımcılar onlarla buluştu,
13:59
and they put their presentation together.
258
814000
3000
ve sunumlarını bir araya getirdiler.
14:02
Well, it turns out that the engineers hadn't done anything.
259
817000
6000
Sanki mühendisler hiç bir şey yapmamışlardı.
14:08
And they hadn't done anything because --
260
823000
3000
Hiçbir şey yapmamışlardı çünkü --
14:11
kind of, like in car business, engineers are there to solve problems,
261
826000
5000
araba işinde mühendisler problemleri çözmek için vardır,
14:16
and we were asking them to create a problem.
262
831000
3000
ve biz onlardan problem yaratmalarını istiyorduk.
14:19
And the engineers were waiting for the designers to say,
263
834000
3000
Mühendisler tasarımcıların şöyle demesini bekliyordu,
14:22
"This is the problem that we've created, now help us solve it."
264
837000
4000
"Yarattığımız problem bu, şimdi çözmemiz için yardım edin."
14:26
And they couldn't talk about it. So what happened was,
265
841000
4000
Ve bununla ilgili konuşamadılar. Dolayısıyla da
14:30
the engineers showed up with nothing.
266
845000
3000
mühendislerin sunacak hiçbir şeyi yoktu.
14:33
And the engineers told the designers,
267
848000
2000
Mühendisler tasarımcılara,
14:35
"If you go in with all your stuff, we'll walk out,
268
850000
4000
"Elinizdekilerle sunum yaparsanız, biz çekip gideriz,
14:39
we'll walk right out of the project."
269
854000
3000
projeyi tamamıyla bırakırız."
14:42
So I didn't know any of this,
270
857000
2000
Benim bunların hiçbirinden haberim yoktu,
14:44
and we got a presentation that had an agenda, looked like this.
271
859000
2000
ve bize yapılacak işlerin yazılı olduğu buna benzer bir sunum yaptılar.
14:46
There was a whole lot of dialog.
272
861000
3000
Dünya kadar görüşme oldu.
14:49
We spent four hours being told all about vocabulary
273
864000
3000
Dört saat boyunca bize
14:52
that needs to be built between engineers and designers.
274
867000
4000
mühendisler ve tasarımcılar arasında oluşması gereken jargondan bahsedildi.
14:56
And here I'm expecting at any moment, "OK, they're going to turn the page,
275
871000
3000
Ve her an için beklentim şuydu, "Tamam, şimdi sayfayı çevirecekler,
14:59
and I'm going to see the cars, I'm going to see the sketches,
276
874000
2000
ve ben arabaları göreceğim, çizim taslaklarını göreceğim,
15:01
I'm going to see maybe some idea of where it's going."
277
876000
3000
işin nereye gittiğine dair bazı fikirler edineceğim."
15:04
Dialog kept on going, with mental maps of words, and pretty soon
278
879000
5000
Konuşmalar sürdü gitti, kelimelerin zihinsel haritaları vardı ve çok geçmeden
15:09
it was becoming obvious that instead of being dazzled with brilliance,
279
884000
3000
anlaşıldı ki dahilikleri karşısında şaşırmaktansa
15:12
I was seriously being baffled with bullshit.
280
887000
4000
ben ciddi şekilde saçmalıklara maruz kalıyordum.
15:16
And if you can imagine what this is like,
281
891000
2000
Nasıl olduğunu tahmin edebilirsiniz,
15:18
to have these months of postcard indication of how great this team is working,
282
893000
4000
bu ekibin nasıl muhteşem işler yaptığına dair izler taşıyan kartpostallar alarak aylar geçirmek,
15:22
and they're out there spending all this money, and they're learning,
283
897000
2000
ve onların orada para harcayıp öğrendiklerini
15:24
and they're doing all this stuff.
284
899000
3000
ve iş yaptığını düşünmek.
15:27
I went fucking ballistic, right? I went nuts.
285
902000
6000
Beynime kan sıçramıştı, anlıyor musunuz? Deliye döndüm.
15:33
You can probably remember Tiburon, it used to look like this.
286
908000
5000
Tiburon'u muhtemelen hatırlarsınız, normalde böyle bir yerdir.
15:38
After four hours of this, I stood up, and I took this team apart.
287
913000
5000
Bu dört saatten sonra, ayağa kalktım ve bu ekibi darmadağın ettim.
15:43
I screamed at them, I yelled at them, "What the hell are you doing?
288
918000
4000
Onlara bağırıp çağırdım, "Ne halt ediyorsunuz?
15:47
You're letting me down, you're my designers,
289
922000
2000
Beni hayal kırıklığına uğratıyorsunuz, siz benim tasarımcılarımsınız,
15:49
you're supposed to be the creative ones,
290
924000
2000
sizin yaratıcı olmanız gerekiyor,
15:51
what the hell is going on around here?"
291
926000
2000
burada dönen saçmalıkta ne?"
15:53
It was probably one of my better tirades, I have some good ones,
292
928000
3000
Bu muhtemelen benim en iyi tiradlarımdan biriydi, birkaç tane iyi tiradım vardır,
15:56
but this was probably one of my better ones. And I went into these people;
293
931000
3000
ama bu muhtemelen en iyilerinden biriydi. Ve bu insanların içine işlemiştim;
15:59
how could they take BMW's money,
294
934000
2000
BMW'nin parasını nasıl alabilirlerdi,
16:01
how could they have a holiday for three months and produce nothing, nothing?
295
936000
6000
nasıl üç ay boyunca tatil yapıp hiçbir şey üretmezlerdi, hiçbir şey?
16:07
Because of course they didn't tell us that they had three station wagons
296
942000
5000
Çünkü tartışma nedeniyle bize üç tane pikapın
16:12
full of drawings, model concepts, pictures -- everything I wanted,
297
947000
7000
çizimler, modeller ve resimlerle --yani istediğim her şeyle dolu olduğunu söylememişlerdi,
16:19
they'd locked up in the cars, because they had shown solidarity with the engineers --
298
954000
5000
arabaların içinde kilitliydiler, çünkü mühendislerle dayanışma içindeydiler --
16:24
and they'd decided not to show me anything,
299
959000
3000
ve bana hiç bir şey göstermemeye karar vermişlerdi.
16:27
in order to give the chance for problem solving a chance to start,
300
962000
3000
problem çözümü için yapılacak başlangıç adına bir şans vernek için,
16:30
because they hadn't realized, of course,
301
965000
2000
çünkü, ki bu normal,
16:32
that they couldn't do problem creating.
302
967000
2000
problem yaratamadıklarını fark edememişlerdi.
16:34
So we went to lunch --
303
969000
2000
Böylece öğlen yemeğine gittik --
16:36
(Laughter)
304
971000
5000
Ve söylemeliyim ki
16:41
And I've got to tell you, this was one seriously quiet lunch.
305
976000
3000
bu çok ciddi bir öğle yemeği oldu.
16:44
The engineers all sat at one end of the table,
306
979000
2000
Mühendislerin hepsi masanın bir ucunda oturdular,
16:46
the designers and I sat at the other end of the table, really quiet.
307
981000
3000
tasarımcılar ise benimle masanın diğer ucunda, son derece sessizce.
16:49
And I was just fucking furious, furious. OK?
308
984000
7000
Ve ben son derece kızgındım, deliye dönmüştüm. Anlaşılıyor mu?
16:56
Probably because they had all the fun and I didn't, you know.
309
991000
2000
Muhtemelen onların eğlenmiş ve benim bütün eğlenceyi kaçırmış olmamdan dolayı, anlarsınız.
16:58
That's what you get furious about right?
310
993000
2000
Sizi de bu kızdırır, değil mi?
17:00
And somebody asked me about Catherine, my wife, you know,
311
995000
2000
Ve içlerinden biri bana eşimi, Catherine'i sordu
17:02
did she fly out with me or something?
312
997000
2000
o da benimle birlikte gelmiş miydi ya da öyle bir şey.
17:04
I said, "No," and it triggered a set of thoughts about my wife.
313
999000
4000
"Hayır" dedim ve bu eşimle ilgili pek çok düşünceyi beraberinde getirdi.
17:08
And I recalled that when Catherine and I were married,
314
1003000
4000
Catherine ve ben evlenirken
17:12
the priest gave a very nice sermon, and he said something very important.
315
1007000
5000
rahip çok güzel bir vaaz vermişti ve çok önemli bir şey söylemişti.
17:17
He said, "Love is not selfish," he said,
316
1012000
3000
"Sevgi bencil değildir,"
17:20
"Love does not mean counting how many times I say, 'I love you.'
317
1015000
4000
"Sevgi kaç kere, 'Seni seviyorum' dediğini saymak değildir.
17:24
It doesn't mean you had sex this many times this month,
318
1019000
3000
Bu ay bilmem kaç kere seks yaptım
17:27
and it's two times less than last month,
319
1022000
2000
ve geçen aydan iki kat daha az yaptım falan demek değildir,
17:29
so that means you don't love me as much.
320
1024000
2000
bu beni yeterince sevmiyorsun demektir.
17:31
Love is not selfish." And I thought about this, and I thought,
321
1026000
5000
Sevgi bencil değildir." Ve bunun üzerine düşündüm ve düşündüm,
17:36
"You know, I'm not showing love here. I'm seriously not showing love.
322
1031000
8000
"Burada sevgi göstermiyorum. Ciddi anlamda sevgi göstermiyorum.
17:44
I'm in the air, I'm in the air without trust.
323
1039000
4000
Havada asılı duruyorum, havadayım ve güvenmiyorum.
17:48
This cannot be. This cannot be that I'm expecting a certain number of sketches,
324
1043000
5000
Bu olamaz. Birkaç eskiz bekliyorum diye bu olamaz,
17:53
and to me that's my quantification method for qualifying a team.
325
1048000
5000
ve bana göre bu benim bir ekibi oluşturmak için kullandığım yöntemdi.
17:58
This cannot be."
326
1053000
2000
Bu olamaz."
18:00
So I told them this story. I said, "Guys, I'm thinking about something here,
327
1055000
3000
Bunun üzerine onlara şu hikayeyi anlattım, "Millet, bir şey düşünüyorum,
18:03
this isn't right. I can't have a relationship with you guys
328
1058000
4000
bu doğru değil. Sizinle ölçülebilen hesaba dayalı
18:07
based on a premise that is a quantifiable one.
329
1062000
3000
bir önerme üzerine ilişki kuramam.
18:10
Based on a dictate premise that says, 'I'm a boss, you do what I say, without trust.'"
330
1065000
8000
'Patron benim, ne dersem onu yapın, inanmadan.' diye dikte edilmiş bir önermeye dayalı bir ilişki.
18:18
I said "This can't be."
331
1073000
2000
Bu olamaz." dedim.
18:20
Actually, we all broke down into tears, to be quite honest about it,
332
1075000
6000
Doğruyu söylemek gerekirse, hepimiz gözyaşlarına boğulduk,
18:26
because they still could not tell me how much frustration they had built up
333
1081000
5000
çünkü istediğimi verememiş olmaktan ve
18:31
inside of them, not being able to show me what I wanted,
334
1086000
4000
onlara güvenmemi istemek zorunda kalmaktan
18:35
and merely having to ask me to trust them that it would come.
335
1090000
5000
dolayı duydukları düş kırıklığını hala bana anlatamamışlardı.
18:40
And I think we felt much closer that day,
336
1095000
3000
Ve sanırım o gün birbirimize daha da yakınlaştık,
18:43
we cut a lot of strings that didn't need to be there,
337
1098000
3000
aramızda olmaması gereken fazla ne varsa kestik,
18:46
and we forged the concept for what real team and creativity is all about.
338
1101000
5000
ve gerçek bir ekibin ve yaratıcılığın ne olduğu konusunda sağlam temeller attık.
18:51
We put the car back at the center of our thoughts, and we put love,
339
1106000
4000
Arabayı düşüncelerimizin merkezindeki yerine geri koyduk ve sevgiyi de
18:55
I think, truly back into the center of the process.
340
1110000
4000
bence tam da sürecin merkezine.
18:59
By the way, that team went on to create six different concepts
341
1114000
3000
Bu arada, o ekip Amerika'daki arazi araçlarının yeni kuşağının
19:02
for the next model of what would be the proposal
342
1117000
3000
bir sonraki modelinin ne olacağına dair
19:05
for the next generation after SUVs in America.
343
1120000
3000
altı farklı fikir üretti.
19:08
One of those was the idea of a crossover coupes --
344
1123000
4000
Bunlardan biri iki çapraz kapı geçişli idi --
19:12
you see it downstairs, the X Coupe -- they had a lot of fun with that.
345
1127000
5000
aşağıda görüyorsunuz, X Coupe -- bununla çok eğlendiler.
19:17
It was the rendition of our motorcycle,
346
1132000
3000
Bu bizim motorumuzun yorumuydu,
19:20
the GS, as Carl Magnusson says, "brute-iful,"
347
1135000
4000
GS, Carl Magnusson'un dediği gibi "vahşi güzel"
19:24
as the idea of what could be a motorcycle, if you add two more wheels.
348
1139000
5000
eğer iki teker daha eklersek nasıl bir motorsiklet olurdu fikri gibi.
19:29
And so, in conclusion, my lesson that I wanted to pass on to you,
349
1144000
4000
Ve böylece, sonuç olarak, size aktarmak istediğim dersim, buydu.
19:33
was this one here. I'm also going to steal a little quote out of "Little Prince."
350
1148000
4000
Bir de "Küçük Prens" ten ufak bir alıntı yapmak istiyorum.
19:37
There's a lot to be said about trust and love,
351
1152000
3000
Güven ve sevgi ile ilgili söyleyecek çok şey var,
19:40
if you know that those two words are synonymous for design.
352
1155000
3000
eğer bu iki kelimenin tasarım için aynı anlama geldiğini biliyorsanız.
19:43
I had a very, very meaningful relationship with my team that day,
353
1158000
4000
O gün takımımla çok ama çok anlamlı bir ilişki kurduk,
19:47
and it's stayed that way ever since.
354
1162000
2000
ve o günden beri de öyle sürdü.
19:49
And I hope that you too find that there's more to design,
355
1164000
4000
Ve umarım bunu kendiniz yapmaktansa
19:53
and more towards the art of the design, than doing it yourself.
356
1168000
4000
tasarım sanatına ve tasarıma yönelik çok şey olduğunun farkına varırsınız.
19:57
It's true that the trust and the love, that makes it worthwhile.
357
1172000
4000
Bu işi değerli kılan güven ve sevgidir.
20:01
Thanks so much.
358
1176000
2000
Teşekkürler.
20:03
(Applause)
359
1178000
2000
(Alkış)
ABOUT THE SPEAKER
Chris Bangle - Car designerCar design is a ubiquitous but often overlooked art form. As chief of design for the BMW Group, Chris Bangle has overseen cars that have been seen the world over, including BMW 7 Series and the Z4 roadster.
Why you should listen
American designer Chris Bangle understands that it can be difficult to see a car in terms of Art with a capital A. As such, he separates his work into issues of "automobiles" (unemotional products, causing problems such as pollution and congestion) and "car-iness" (an expansion of the human, and ultimately a truly artistic expression). Satisfying the tensions between these problems -- and the tensions between engineers and designers -- is, for him, the essence of his work.
Offering radical forms and ideas, Bangle has been a polarizing figure within the industry; he has overseen all of the brands within the BMW family, including Mini and Rolls-Royce. In 2009, Bangle left BMW to pursue his own personal design interests and develop his consulting firm, Chris Bangle Associates.
Chris Bangle | Speaker | TED.com