TED2002
Nathaniel Kahn: Scenes from "My Architect"
Nathaniel Kahn "Mimarım" projesi hakkında konuşuyor
Filmed:
Readability: 2.9
393,267 views
Nathaniel Khan babası efsane mimar Louis Kahn'nı arayışını anlattığı "Mimarım" belgeselinden klipleri paylaşıyor. Sevgi ve sanat arasındaki ilişkiyi anlamaya çalışan insanlar için anlamlı bir film.
Nathaniel Kahn - Filmmaker
Nathaniel Kahn is an Oscar- and Emmy-nominated maker of documentary films. His journey to understand his distant father -- the legendary modern architect Louis Kahn -- became the film "My Architect." Full bio
Nathaniel Kahn is an Oscar- and Emmy-nominated maker of documentary films. His journey to understand his distant father -- the legendary modern architect Louis Kahn -- became the film "My Architect." Full bio
Double-click the English transcript below to play the video.
00:12
One thing I wanted to say about film making is -- about this film --
0
0
3000
Film yapmayla ilgili söylemek istediğim tek şey -- bu filmle ilgili olarak --
00:15
in thinking about some of the wonderful talks we've heard here,
1
3000
4000
burada duyduğumuz harika lafların bazılarını düşünmeyle ilgili olarak,
00:19
Michael Moschen, and some of the talks about music,
2
7000
2000
Michael Moschen ve müzikle ilgili bazı laflar,
00:21
this idea that there is a narrative line,
3
9000
3000
burada anlatılan bu fikir
00:24
and that music exists in time.
4
12000
3000
ve bu müzik zamanla var olur.
00:27
A film also exists in time; it's an experience
5
15000
3000
Bir film de zamanla var olur, bu bir tecrübedir
00:30
that you should go through emotionally.
6
18000
3000
ki heyecanla gözden geçirmelisiniz.
00:33
And in making this film I felt that so many of the documentaries I've seen
7
21000
2000
Ve bu filmi yaparken bir sürü belgeseli gördüğümü hissettiğim
00:35
were all about learning something,
8
23000
3000
bütün şeyleri öğrenmeyle alakalıydı,
00:38
or knowledge, or driven by talking heads, and driven by ideas.
9
26000
4000
ya kültür, ya başı çekmek ya da yönlendirilmiş fikirler.
00:42
And I wanted this film to be driven by emotions,
10
30000
3000
Ve bu filmin duygularla yönlendirilmiş olmasını istedim,
00:45
and really to follow my journey.
11
33000
2000
ve gerçektende yolculuğumu takip etmesini.
00:47
So instead of doing the talking head thing, instead it's composed of scenes,
12
35000
3000
Bu grup şeyini yapmanın yerine, sahneleri oluşturulmanın yerine,
00:50
and we meet people along the way.
13
38000
2000
yol boyunca insanlarla karşılaşırız.
00:52
We only meet them once.
14
40000
2000
Onlarla sadece bir kez karşılaşırız.
00:54
They don't come back several times, so it really chronicles a journey.
15
42000
3000
Onlar birkaç kez geriye dönmezler, bu yüzden o kronik bir yolculuktur.
00:57
It's something like life, that once you get in it
16
45000
3000
Hayat gibi bir şeydir ki bir kez içeri girerseniz
01:00
you can't get out.
17
48000
2000
dışarı çıkamazsınız.
01:02
There are two clips I want to show you,
18
50000
2000
Size göstermek istediğim 2 klip var,
01:04
the first one is a kind of hodgepodge,
19
52000
3000
ilki karmakarışık birşey gibi,
01:07
its just three little moments, four little moments
20
55000
3000
sadece üç küçük anı, dört küçük anı
01:10
with three of the people who are here tonight.
21
58000
2000
bu gece burdaki üç insanla ilgili.
01:12
It's not the way they occur in the film,
22
60000
2000
Filmde bu şekilde karşımıza çıkmıyorlar
01:14
because they are part of much larger scenes.
23
62000
2000
çünkü onlar daha geniş sahnelerin parçasıdır.
01:16
They play off each other in a wonderful way.
24
64000
3000
Onlar harika bir şekilde birbirleriyle bir araya gelirler.
01:19
And that ends with a little clip of my father, of Lou,
25
67000
2000
Ve bu Lou'nun yani babamın küçük bir klibiyle sonlanır,
01:21
talking about something that is very dear to him,
26
69000
2000
çok sevgili babam hakkında bir şeyler söyleme,
01:23
which is the accidents of life.
27
71000
2000
hayatın tesadüfleridir.
01:25
I think he felt that the greatest things in life were accidental,
28
73000
3000
Sanırım hayattaki en büyük şeylerin tesadüfi olduğunu hissetti,
01:28
and perhaps not planned at all.
29
76000
3000
ve hiçbir şekilde planlamadığını.
01:31
And those three clips will be followed by a scene of
30
79000
4000
Ve bu 3 klibin ardından babamın
01:35
perhaps what, to me, is really his greatest building
31
83000
2000
Bangladeş, Dhaka'daki binasını göreceğiz,
01:37
which is a building in Dhaka, Bangladesh.
32
85000
2000
sanırım bana göre babamın en mükemmel binası.
01:39
He built the capital over there.
33
87000
3000
Başkenti orada inşa etti.
01:42
And I think you'll enjoy this building, it's never been seen --
34
90000
2000
Sanırım daha önce görülmemiş olan bu binadan hoşlanıcaksınız,
01:44
it's been still photographed, but never photographed by a film crew.
35
92000
5000
fotoğrafı çekildi fakat asla bir film ekibi tarafından fotoğraflanmamıştır.
01:49
We were the first film crew in there.
36
97000
3000
Oradaki ilk film ekibi bizdik.
01:52
So you'll see images of this remarkable building.
37
100000
3000
Bu yüzden bu olağanüstü binanın resimlerini göreceksiniz.
01:55
A couple of things to keep in mind when you see it,
38
103000
2000
Gördüğünüzde aklınızda tutmanız gereken birkaç şey,
01:57
it was built entirely by hand,
39
105000
2000
tamamen elle inşa edilmiş olması,
01:59
I think they got a crane the last year.
40
107000
4000
Sanırım geçen sene onların vinci vardı.
02:03
It was built entirely by hand off bamboo scaffolding,
41
111000
3000
Vinç tamamen el değmeden bambu iskelesinden inşa edildi,
02:06
people carrying these baskets of concrete on their heads,
42
114000
2000
insanlar başlarının üstündeki beton sepetleriyle taşıyorlardı
02:08
dumping them in the forms.
43
116000
2000
ve onları kalıplara boşaltıyorlardı.
02:10
It is the capital of the country,
44
118000
2000
Burası ülkenin başkenti
02:12
and it took 23 years to build,
45
120000
3000
ve bu binayı inşa etmek 23 sene aldı,
02:15
which is something they seem to be very proud of over there.
46
123000
3000
oradakiler de bundan çok gurur duyuyorlar.
02:18
It took as long as the Taj Mahal.
47
126000
2000
İnşası Tac Mahal kadar sürdü.
02:20
Unfortunately it took so long that Lou never saw it finished.
48
128000
3000
Maalesef çok zaman geçtiği için Lou bittiğini görmedi.
02:23
He died in 1974.
49
131000
3000
1974 yılında öldü.
02:26
The building was finished in 1983.
50
134000
3000
İnşaat 1983'te bitti.
02:29
So it continued on for many years
51
137000
2000
Yani inşası o öldükten sonra
02:31
after he died.
52
139000
3000
uzun bir süre devam etti.
02:34
Think about that when you see that building,
53
142000
2000
Düşünün ki bu binayı görünce,
02:36
that sometimes the things we strive for so hard in life we never get to see finished.
54
144000
4000
bazen hayattaki zorluklarla mücadele ettiğimiz şeylerin bittiğini asla göremeyiz.
02:40
And that really struck me about my father,
55
148000
4000
Ve bu beni babamla ilgili olarak gerçekten etkiledi,
02:44
in the sense that he had such belief
56
152000
2000
manen bu kadar inancı vardı
02:46
that somehow, doing these things
57
154000
2000
ki nedense, bu şeyleri onun
02:48
giving in the way that he gave, that something good would come out of it,
58
156000
3000
yaptığı şekilde sonuçta iyi bir şeyler olacak gibi yaparak,
02:51
even in the middle of a war, there was a war with Pakistan at one point,
59
159000
2000
hatta bir savaşın ortasında bile, o zamanlar Pakistan'la savaş halindeydiler,
02:53
and the construction stopped totally and he kept working,
60
161000
3000
ve inşaat tamamen durdu ama o çalışmaya devam etti,
02:56
because he felt, "Well when the war is done
61
164000
2000
çünkü şöyle hissediyordu "Savaş bittiğinde
02:58
they'll need this building."
62
166000
3000
onlar bu binaya ihtiyaç duyucaklar."
03:01
So, those are the two clips I'm going to show.
63
169000
2000
Bu yüzden, iki klip göstereceğim.
03:03
Roll that tape.
64
171000
3000
Kaseti oynatalım.
03:06
(Applause)
65
174000
7000
(Alkışlar)
03:14
Richard Saul Wurman: I remember hearing him talk at Penn.
66
182000
3000
Richard Saul Wurman: Pennsylvania' daki konuşmada onu duyduğumu hatırlarım.
03:17
And I came home and I said to my father and mother,
67
185000
3000
Ve eve geldim ve annemle babama dedim ki,
03:20
"I just met this man: doesn't have much work,
68
188000
3000
"Yapacak işi olmayan bir adamla tanıştım,
03:23
and he's sort of ugly, funny voice,
69
191000
4000
epeyce çirkin, komik sesli,
03:27
and he's a teacher at school.
70
195000
2000
ve bir okulda öğretmen.
03:29
I know you've never heard of him, but just mark this day
71
197000
3000
Onu daha önce duymadığınızı biliyorum, fakat sadece bu günü işaretleyin
03:32
that someday you will hear of him,
72
200000
3000
ki bir gün onu duyacaksınız,
03:35
because he's really an amazing man."
73
203000
3000
çünkü gerçekten inanılmaz bir adam."
03:38
Frank Gehry: I heard he had some kind of a fling with Ingrid Bergman. Is that true?
74
206000
6000
Frank Gehry: Onun Ingrid Bergman'la ilgili çılgınlıklarını duydum. Doğru mu?
03:44
Nathaniel Kahn: If he did he was a very lucky man.
75
212000
2000
Nathaniel Kahn: Yaptıysa çok şanslı bir adamdır.
03:46
(Laughter)
76
214000
2000
(Kahkahalar)
03:48
NK: Did you hear that, really?
77
216000
1000
NK: gerçekten bunu duydunuz mu?
03:49
FG: Yeah, when he was in Rome.
78
217000
3000
FG: Evet, o Roma'da iken.
03:52
Moshe Safdie: He was a real nomad.
79
220000
3000
Nathaniel Kahn: O gerçek bir bedeviydi.
03:55
And you know, when I knew him when I was in the office,
80
223000
2000
Ve biliyorsunuz ki, onunla tanıştığımda ofisteydim,
03:57
he would come in from a trip, and he would be in the office
81
225000
2000
o seyahatten gelecekti ve iki veya üç gün
03:59
for two or three days intensely, and he would pack up and go.
82
227000
3000
için yoğun bir şekilde ofiste olacaktı ve valizi toplayıp gidecekti.
04:02
You know he'd be in the office till three in the morning working with us
83
230000
4000
Biliyorsunuz ki bizimle çalışarak sabah üçe kadar ofiste olacaktı
04:06
and there was this kind of sense of the nomad in him.
84
234000
2000
ve onda biraz bedevi duyusu vardı.
04:08
I mean as tragic as his death was in a railway station,
85
236000
6000
Demek istediğim trajik olan tren istasyonundaki ölümüydü,
04:14
it was so consistent with his life, you know?
86
242000
2000
hayatıyla çok fazla uyumluydu, biliyor musunuz?
04:16
I mean I often think I'm going to die in a plane,
87
244000
2000
Demek istediğim sık sık uçakta öleceğimi düşünürüm,
04:18
or I'm going to die in an airport,
88
246000
2000
veya havaalanında öleceğimi,
04:20
or die jogging without an identification on me.
89
248000
3000
veya kimliksiz olarak jogging yaparken.
04:23
I don't know why I sort of carry that
90
251000
2000
Bunu bir şekilde neden taşıdığımı bilmediğim
04:25
from that memory of the way he died.
91
253000
3000
bu hafızadaki ölüm şeklinden.
04:28
But he was a sort of a nomad at heart.
92
256000
5000
Fakat o bir nevi kalpten bedeviydi.
04:33
Louis Kahn: How accidental our existences are really
93
261000
3000
Louis Kahn: Varlığımız gerçekte ne kadar rastlantısaldır
04:36
and how full of influence by circumstance.
94
264000
4000
ve ne kadar olayların tesiri altında kalır.
05:56
Man: We are the morning workers who come, all the time, here
95
344000
5000
Erkek: Biz her zaman buraya sabah gelip çalışırız
06:01
and enjoy the walking, city's beauty and the atmosphere
96
349000
4000
ve yürümekten hoşlanırız, şehrin güzelliği ve atmosferi
06:05
and this is the nicest place of Bangladesh.
97
353000
4000
ve burası Bangladeş'in en güzel yeridir.
06:09
We are proud of it.
98
357000
2000
Bununla gurur duyarız.
06:11
NK: You're proud of it?
99
359000
2000
NK: Siz bununla gurur duyuyor musunuz?
06:13
Man: Yes, it is the national image of Bangladesh.
100
361000
3000
Erkek: Evet, bu Bangladeş'in ulusal simgesidir.
06:16
NK: Do you know anything about the architect?
101
364000
3000
NK: Mimar hakkında bir şey biliyor musunuz?
06:19
Man: Architect? I've heard about him; he's a top-ranking architect.
102
367000
7000
Erkek: Mimar? Onun [anlaşılmıyor] bir mimar olduğunu duydum.
06:26
NK: Well actually I'm here because I'm the architect's son,
103
374000
3000
NK: Şey aslında burdayım çünkü ben mimarın oğluyum,
06:29
he was my father.
104
377000
2000
o babamdı.
06:31
Man: Oh! Dad is Louis Farrakhan?
105
379000
2000
Erkek: Oooo! Louis Farrakhan baban mı?
06:33
NK: Yeah. No not Louis Farrakhan, Louis Kahn.
106
381000
3000
NK: Evet. Hayır Louis Farrakhan değil, Louis Kahn.
06:36
Man: Louis Kahn, yes!
107
384000
3000
Erkek: Louis Kahn, evet!
06:39
(Laughter)
108
387000
2000
(Kahkaha)
06:41
Man: Your father, is he alive?
109
389000
2000
Erkek: Baban yaşıyor mu?
06:43
NK: No, he's been dead for 25 years.
110
391000
3000
NK: Hayır, 25 senedir ölü.
06:46
Man: Very pleased to welcome you back.
111
394000
3000
Erkek: Çok memnun oldum geri geldiğinize.
06:49
NK: Thank you.
112
397000
1000
NK: Teşekkürler.
07:30
NK: He never saw it finished, Pop.
113
438000
2000
NK: Babam asla bittiğini göremedi.
07:32
No, he never saw this.
114
440000
3000
Hayır, o bunu asla görmedi.
07:57
Shamsul Wares: It was almost impossible, building for a country like ours.
115
465000
4000
Shamsul Wares: Bizim gibi bir ülke için böyle bir bina inşa etmek neredeyse imkansızdı.
08:01
In 30, 50 years back, it was nothing, only paddy fields,
116
469000
4000
50 sene öncesinde, hiçbir şeydi, sadece çeltik tarlasıydı
08:05
and since we invited him here,
117
473000
3000
ve onu buraya davet ettiğimizden beri,
08:08
he felt that he has got a responsibility.
118
476000
2000
bir sorumluluğu olduğunu hissetti.
08:10
He wanted to be a Moses here, he gave us democracy.
119
478000
3000
O burada Musa olmak istedi, bize demokrasi verdi.
08:13
He is not a political man,
120
481000
2000
O politik bir adam değil,
08:15
but in this guise he has given us
121
483000
2000
fakat bu aldatıcı görünüşün altında o bize
08:17
the institution for democracy, from where we can rise.
122
485000
3000
demokrasi kurumunu yükseltebileceğimiz bir yer verdi.
08:20
In that way it is so relevant.
123
488000
4000
Bu şekilde konuyla çok ilgili.
08:24
He didn't care for how much money this country has,
124
492000
2000
O bu ülkenin ne kadar parası olduğuyla ilgilenmedi,
08:26
or whether he would be able to ever finish this building,
125
494000
3000
veya bu binayı hiç bitirip bitiremeyeceği ile,
08:29
but somehow he has been able to do it, build it, here.
126
497000
3000
fakat o bir şekilde bunu yapabildi, burada inşa edebildi.
08:32
And this is the largest project he has got in here, the poorest country in the world.
127
500000
5000
Ve bu sahip olduğu en büyük proje, dünyanın en fakir ülkesi.
08:37
NK: It cost him his life.
128
505000
2000
NK: Bu hayatına mal oldu.
08:39
SW: Yeah, he paid. He paid his life for this,
129
507000
3000
SW: Evet, ödedi. Bunu hayatıyla ödedi
08:42
and that is why he is great and we'll remember him.
130
510000
4000
ve bu neden onun büyük olduğunu ve onu hatırlayacağımızı gösterir.
08:46
But he was also human.
131
514000
2000
Fakat aynı zamanda o bir insandı,
08:48
Now his failure to satisfy the family life,
132
516000
5000
şimdi onun ailesini memnun etmedeki başarısızlığı,
08:53
is an inevitable association of great people.
133
521000
3000
mükemmel insanlarda kaçınılmaz bir katkı oldu.
08:56
But I think his son will understand this,
134
524000
3000
Fakat sanırım oğlu bunu anlayacak
08:59
and will have no sense of grudge,
135
527000
2000
ve kin duygusu olmayacak
09:01
or sense of being neglected, I think.
136
529000
3000
veya ihmal edilmiş olmayacak.
09:04
He cared in a very different manner,
137
532000
3000
O çok farklı bir davranışla ilgilendi,
09:07
but it takes a lot of time to understand that.
138
535000
2000
fakat bunu anlamak çok fazla zaman alır.
09:09
In social aspect of his life
139
537000
4000
Hayatının sosyal yönünde
09:13
he was just like a child, he was not at all matured.
140
541000
2000
o tam bir çocuk gibiydi, hiçbir şekilde olgunlaşmamıştı.
09:15
He could not say no to anything,
141
543000
2000
Hiçbir şeye hayır diyemezdi
09:17
and that is why, that he cannot say no to things,
142
545000
3000
ve bu nedenle bir şeylere hayır diyemiyordu,
09:20
we got this building today.
143
548000
3000
bugün bu binaya sahibiz.
09:23
You see, only that way you can be able to understand him.
144
551000
3000
Görüyorsunuz, sadece bu şekilde onu anlayabilirsiniz.
09:26
There is no other shortcut,
145
554000
3000
Başka yolu yok,
09:29
no other way to really understand him.
146
557000
3000
onu gerçekten anlamak için başka yol yok.
09:32
But I think he has given us this building
147
560000
8000
Fakat sanırım, o bu binayı bize verdi
09:40
and we feel all the time for him,
148
568000
2000
ve her zaman onun çektiklerini anlayacağız,
09:42
that's why, he has given love for us.
149
570000
3000
bu da bize sevgisini vermesinin sebebidir.
09:45
He could not probably give the right kind of love for you,
150
573000
3000
O bir nevi doğru sevgiyi muhtemelen size veremedi,
09:48
but for us, he has given the people the right kind of love,
151
576000
3000
fakat bizim için, o bir nevi doğru sevgiyi insanlara verdi,
09:51
that is important.
152
579000
2000
bu önemlidir.
09:53
You have to understand that.
153
581000
2000
Bunu anlamalısınız.
09:55
He had an enormous amount of love,
154
583000
2000
O muazzam bir sevgiye sahipti,
09:57
he loved everybody.
155
585000
2000
o herkesi sevdi.
09:59
To love everybody, he sometimes did not see
156
587000
4000
Herkesi sevmek için, bazen çok
10:03
the very closest ones,
157
591000
3000
yakınlarını görmedi,
10:06
and that is inevitable for men of his stature.
158
594000
5000
ve bu onun kişiliğindeki erkekler için kaçınılmazdır.
10:15
(Applause)
159
603000
7000
(Alkışlar)
ABOUT THE SPEAKER
Nathaniel Kahn - FilmmakerNathaniel Kahn is an Oscar- and Emmy-nominated maker of documentary films. His journey to understand his distant father -- the legendary modern architect Louis Kahn -- became the film "My Architect."
Why you should listen
The architect Louis Kahn was known for formally brilliant modern buildings, but his personal life was utterly baroque: married with one child, he had two other children by two other women. His only son, Nathaniel, met him rarely; Louis died when Nathaniel was only 11. Nathaniel grew up to become a playwright and documentary filmmaker -- he worked on such award-winning films as 1996's My Father's Garden and Canary of the Ocean.
His 2002 film My Architect traveled the world to uncover the mysteries of his father, looking for clues in Louis Kahn's body of work, in his work relationships and his personal ones. It's a film with meaning to anyone who seeks to understand the relationship between art and love. After My Architect, Kahn directed the Oscar- and Emmy-nominated 2004 documentary Two Hands, about the pianist Leon Fleischer, and produced a mockumental look at the director M. Night Shyamalan.
Nathaniel Kahn | Speaker | TED.com