TED2015
Siddhartha Mukherjee: Soon we'll cure diseases with a cell, not a pill
Siddhartha Mukherjee: Yakında hastalıkları ilaçla değil hücreyle iyileştireceğiz
Filmed:
Readability: 4.5
1,558,042 views
Günümüzdeki tedavi yöntemleri 6 kelimeyle özetleniyor: Hastasınız, ilaç alın, bir şeyleri öldürün! Fakat, doktor Siddhartha Mukherjee, şimdiki tedavi yöntemlerini değişterecek, başkalaştıracak olan geleceğin tıp algısına parmak basıyor.
Siddhartha Mukherjee - Cancer physician and writer
When he’s not ferreting out the links between stem cells and malignant blood disease, Siddhartha Mukherjee writes and lectures on the history (and future) of medicine. Full bio
When he’s not ferreting out the links between stem cells and malignant blood disease, Siddhartha Mukherjee writes and lectures on the history (and future) of medicine. Full bio
Double-click the English transcript below to play the video.
00:12
I want to talk to you
about the future of medicine.
about the future of medicine.
0
760
4176
Tıbbın geleceği hakkında sizinle konuşmak
istiyorum...
istiyorum...
00:16
But before I do that, I want to talk
a little bit about the past.
a little bit about the past.
1
4960
4096
Fakat bunu yapmadan önce,
sizlere tıbbın geçmişinden bahsetmek isterim.
00:21
Now, throughout much
of the recent history of medicine,
of the recent history of medicine,
2
9080
3616
Tıbbın yakın tarihine boydan boya bakalım.
00:24
we've thought about illness and treatment
3
12720
3816
Hastalıklar ve tedavileri hakkında son
00:28
in terms of a profoundly simple model.
4
16560
3376
derece basit modellere dayanarak hüküm
veriyorduk.
veriyorduk.
00:31
In fact, the model is so simple
5
19960
2696
Aslında, model o kadar basit ki,
00:34
that you could summarize it in six words:
6
22680
3056
6 kelimeyle özetleyebilirsiniz.
Hastasınız!
00:37
have disease, take pill, kill something.
7
25760
4080
İlaç alın!
Bir şeyleri öldürün!
00:43
Now, the reason
for the dominance of this model
for the dominance of this model
8
31080
4736
Bu modelin egemen olmasının nedeni
00:47
is of course the antibiotic revolution.
9
35840
2616
gayet tabii antibiyotik devrimidir.
00:50
Many of you might not know this,
but we happen to be celebrating
but we happen to be celebrating
10
38480
3176
Çoğunuz bunu bilmeyebilir, fakat
antibiyotiklerin ABD'ye
antibiyotiklerin ABD'ye
00:53
the hundredth year of the introduction
of antibiotics into the United States.
of antibiotics into the United States.
11
41680
4056
gelişinin 100. yılını kutlamak üzereyiz.
00:57
But what you do know
12
45760
1616
Fakat, antibiyotiklerin dönüşümden
00:59
is that that introduction
was nothing short of transformative.
was nothing short of transformative.
13
47400
4240
başka bir şey olmadığını biliyorsunuz.
01:04
Here you had a chemical,
either from the natural world
either from the natural world
14
52880
3856
Elinizde doğadan edinilmiş ya da
01:08
or artificially synthesized
in the laboratory,
in the laboratory,
15
56760
2736
sentezlenmiş bir kimyasal olduğunu
farz edelim.
farz edelim.
01:11
and it would course through your body,
16
59520
3256
Tüm vücudunuzdan geçecek,
01:14
it would find its target,
17
62800
2776
hedefini bulacak,
01:17
lock into its target --
18
65600
1656
onun içinde kendini kilitleyecek--
01:19
a microbe or some part of a microbe --
19
67280
2216
bir mikrop ya da mikrobun bir kısmı--
01:21
and then turn off a lock and a key
20
69520
3440
muhteşem bir ustalık ve seçicilik ile
01:25
with exquisite deftness,
exquisite specificity.
exquisite specificity.
21
73960
3536
anahtar ve kilidi kapatacaktı.
01:29
And you would end up taking
a previously fatal, lethal disease --
a previously fatal, lethal disease --
22
77520
4296
Böylelikle daha zamanında ölümcül
olarak nitelendirilmiş bir hastalığı -
01:33
a pneumonia, syphilis, tuberculosis --
23
81840
3136
zatürre, frengi, verem--
01:37
and transforming that
into a curable, or treatable illness.
into a curable, or treatable illness.
24
85000
4040
ve antibiyotikleri bu hastalıkları
tedavi edilebilir hastalıklara dönüştürdü.
01:42
You have a pneumonia,
25
90080
1480
Zatürresiniz diyelim,
01:44
you take penicillin,
26
92480
1376
penisilin aldınız,
01:45
you kill the microbe
27
93880
1536
mikrobu öldürdünüz
01:47
and you cure the disease.
28
95440
2136
ve hastalığı tedavi ettiniz.
01:49
So seductive was this idea,
29
97600
2936
Bu fikrin karşı konulmaz oluşu,
01:52
so potent the metaphor of lock and key
30
100560
4176
anahtar ve kilit ile bir şeyleri öldürme
metaforunun
metaforunun
01:56
and killing something,
31
104760
1536
oldukça inandırıcı oluşu,
01:58
that it really swept through biology.
32
106320
2016
biyolojide gerçekten hızla yayıldı.
02:00
It was a transformation like no other.
33
108360
2120
Bu diğerlerine benzemeyen bir dönüşümdü.
02:04
And we've really spent the last 100 years
34
112160
3176
Son 100 yılımızı bu modeli,
02:07
trying to replicate that model
over and over again
over and over again
35
115360
3456
bulaşıcı olmayan hastalıkların, diyabet
02:10
in noninfectious diseases,
36
118840
1239
hiper tansiyon ve kalp hastalıkları vb.
02:12
in chronic diseases like diabetes
and hypertension and heart disease.
and hypertension and heart disease.
37
120103
4120
kronik hastalıkları tedavi etmek için
defalarca kopyaladık.
02:17
And it's worked,
but it's only worked partly.
but it's only worked partly.
38
125120
3639
İşe yaradı, fakat bir yere kadar.
02:21
Let me show you.
39
129120
1656
Size göstermeme izin verin.
02:22
You know, if you take the entire universe
40
130800
2896
Bildiğiniz üzere, insan vücudunda meydana
02:25
of all chemical reactions
in the human body,
in the human body,
41
133720
3496
gelen ve insan vücudunda olabilecek
02:29
every chemical reaction
that your body is capable of,
that your body is capable of,
42
137240
3296
tüm kimyasal reaksiyonları ele alırsak,
02:32
most people think that that number
is on the order of a million.
is on the order of a million.
43
140560
3016
çoğu insan bu sayının yaklaşık
bir milyon olduğunu düşünecektir.
bir milyon olduğunu düşünecektir.
02:35
Let's call it a million.
44
143600
1296
Bir milyon diyelim.
02:36
And now you ask the question,
45
144920
1696
Reaksiyonlardan kaçının,
02:38
what number or fraction of reactions
46
146640
2656
tüm ezca ve tıbbi kimya dünyası tarafından
02:41
can actually be targeted
47
149320
1816
fiilen hedef alındığı sorusu
02:43
by the entire pharmacopoeia,
all of medicinal chemistry?
all of medicinal chemistry?
48
151160
4816
aklınızı kurcalıyordur.
02:48
That number is 250.
49
156000
2040
Bu sayı 250.
02:51
The rest is chemical darkness.
50
159680
2536
Geri kalanı ise kimyasal bir belirsizlik.
02:54
In other words, 0.025 percent
of all chemical reactions in your body
of all chemical reactions in your body
51
162240
6176
Diğer bir deyişle, vücudunuzda meydana
gelen tüm kimyasal reaksiyonların %0.025'i
gelen tüm kimyasal reaksiyonların %0.025'i
03:00
are actually targetable
by this lock and key mechanism.
by this lock and key mechanism.
52
168440
4120
anahtar ve kilit mekanizması ile bilfiil
hedef alınabilir.
hedef alınabilir.
03:05
You know, if you think
about human physiology
about human physiology
53
173680
3056
İnsan fizyolojisini, birbiriyle etkileşen
03:08
as a vast global telephone network
54
176760
3456
ağlar ve parçalar içeren, engin bir
03:12
with interacting nodes
and interacting pieces,
and interacting pieces,
55
180240
3880
evrensel telefon şebekesi olarak
düşündüğünüzde,
düşündüğünüzde,
03:16
then all of our medicinal chemistry
56
184600
3176
tüm tıbbi kimyamız bu şebekenin
03:19
is operating on one tiny corner
57
187800
2256
bir kenarındaki veya başka bir kenarındaki
03:22
at the edge, the outer edge,
of that network.
of that network.
58
190080
2696
ufak bir köşede işlerini yürütüyor.
03:24
It's like all of our
pharmaceutical chemistry
pharmaceutical chemistry
59
192800
3816
İlaçlarla alakalı tüm kimyamız, Wichita,
Kansas'taki,
Kansas'taki,
03:28
is a pole operator in Wichita, Kansas
60
196640
3776
10 ila 15 telefon hattını tamir eden
03:32
who is tinkering with about
10 or 15 telephone lines.
10 or 15 telephone lines.
61
200440
2960
bir telefon direği operatörüne benziyor.
03:36
So what do we do about this idea?
62
204880
2160
Peki, bu yaklaşım hakkında ne yapmalıyız?
03:40
What if we reorganized this approach?
63
208160
2360
Bu yaklaşımı yeniden düzenlesek ne olur?
03:44
In fact, it turns out
that the natural world
that the natural world
64
212080
3376
Aslında, anlaşılan o ki hastalık üzerinde;
03:47
gives us a sense of how one
might think about illness
might think about illness
65
215480
5056
doğal yaşam bizlere hastalık, ilaç, hedef
üçlüsünden çok daha farklı bir
03:52
in a radically different way,
66
220560
1656
03:54
rather than disease, medicine, target.
67
222240
3720
yaklaşımda düşünmemize olanak sağlıyor.
03:59
In fact, the natural world
is organized hierarchically upwards,
is organized hierarchically upwards,
68
227080
3376
Aslında, doğa yukarıya doğru giden
hiyerarşik bir düzende kurulmuş.
hiyerarşik bir düzende kurulmuş.
04:02
not downwards, but upwards,
69
230480
1856
Aşağı doğru değil yukarı doğru.
04:04
and we begin with a self-regulating,
semi-autonomous unit called a cell.
semi-autonomous unit called a cell.
70
232360
6240
Biz de adına hücre dediğimiz, otomatik,
yarı otonom bir birim ile işe başladık.
yarı otonom bir birim ile işe başladık.
04:11
These self-regulating,
semi-autonomous units
semi-autonomous units
71
239640
3216
Bu otomatik, yarı otonom birimler,
04:14
give rise to self-regulating,
semi-autonomous units called organs,
semi-autonomous units called organs,
72
242880
4816
organ adını verdiğimiz otomatik,
yarı otonom başka birimleri,
yarı otonom başka birimleri,
04:19
and these organs coalesce
to form things called humans,
to form things called humans,
73
247720
3000
bu organlar da birleşip insan denen
şeyleri meydana getiriyor.
şeyleri meydana getiriyor.
04:23
and these organisms
ultimately live in environments,
ultimately live in environments,
74
251920
3896
Bu organizmalar da en nihayetinde
kısmen otomatik ve yarı otonom
kısmen otomatik ve yarı otonom
04:27
which are partly self-regulating
and partly semi-autonomous.
and partly semi-autonomous.
75
255840
3600
özelliği gösteren bir çevrede yaşıyorlar.
04:32
What's nice about this scheme,
this hierarchical scheme
this hierarchical scheme
76
260920
2816
Bu hiyerarşik düzenin aşağı değil de
04:35
building upwards rather than downwards,
77
263760
2696
yukarı doğru şekillenmesinin güzel yanı,
04:38
is that it allows us
to think about illness as well
to think about illness as well
78
266480
3376
hastalıklar hakkında herhangi başka bir
yolla düşünmeye
yolla düşünmeye
04:41
in a somewhat different way.
79
269880
1334
imkan tanıyor olması.
04:44
Take a disease like cancer.
80
272400
2120
Kanseri ele alalım.
04:48
Since the 1950s,
81
276120
1296
1950'lerden beri,
04:49
we've tried rather desperately to apply
this lock and key model to cancer.
this lock and key model to cancer.
82
277440
5527
kanseri tedavi etmek için, umutsuzca bu
anahtar ve kilit modelini deniyoruz.
anahtar ve kilit modelini deniyoruz.
04:54
We've tried to kill cells
83
282991
2889
Çeşitli kemoterapileri ve hedefe odaklı
04:57
using a variety of chemotherapies
or targeted therapies,
or targeted therapies,
84
285905
4347
tedavileri kullanarak hücreleri
öldürmeyi deniyoruz.
öldürmeyi deniyoruz.
05:02
and as most of us know, that's worked.
85
290276
2420
Çoğumuzun bildiği gibi, işe de yaradı.
05:04
It's worked for diseases like leukemia.
86
292720
1858
Lösemi gibi hastalıklarda işe yaradı.
05:06
It's worked for some forms
of breast cancer,
of breast cancer,
87
294602
2374
Meme kanserinin bazı formlarında
da işe yaradı.
da işe yaradı.
05:09
but eventually you run
to the ceiling of that approach.
to the ceiling of that approach.
88
297000
3736
Ancak sonunda bu yaklaşımın gidebileceği
azami sınıra ulaşmış olduk.
azami sınıra ulaşmış olduk.
05:12
And it's only in the last 10 years or so
89
300760
2496
Sadece aşağı yukarı son 10 yıldır,
05:15
that we've begun to think
about using the immune system,
about using the immune system,
90
303280
3136
kanser hücrelerinin bir boşlukta
gelişmediğini hatırlayarak
gelişmediğini hatırlayarak
05:18
remembering that in fact the cancer cell
doesn't grow in a vacuum.
doesn't grow in a vacuum.
91
306440
3096
bağışıklık sistemini kullanmayı
düşünmeye başladık.
düşünmeye başladık.
05:21
It actually grows in a human organism.
92
309560
2056
Gerçekten insan vücudunda gelişiyorlar.
05:23
And could you use the organismal capacity,
93
311640
2296
Kansere saldırtmak üzere insanoğlunun
sahip
sahip
05:25
the fact that human beings
have an immune system, to attack cancer?
have an immune system, to attack cancer?
94
313960
3143
olduğu bağışıklık sistemi
kapasitesini kullanır mıydınız?
kapasitesini kullanır mıydınız?
05:29
In fact, it's led to the some of the most
spectacular new medicines in cancer.
spectacular new medicines in cancer.
95
317127
4200
Bu durum, kanser tedavisinde bazı mükemmel
yeni ilaçların doğmasını sağladı.
yeni ilaçların doğmasını sağladı.
05:34
And finally there's the level
of the environment, isn't there?
of the environment, isn't there?
96
322480
3334
Nihayet ortamla eşit yerdeyiz,
öyle değil mi?
öyle değil mi?
05:38
You know, we don't think of cancer
as altering the environment.
as altering the environment.
97
326160
2976
Ortamı değiştirerek kanser olacağımızı
aklımızdan geçirmiyoruz.
aklımızdan geçirmiyoruz.
05:41
But let me give you an example
of a profoundly carcinogenic environment.
of a profoundly carcinogenic environment.
98
329160
4896
Oldukça kanser yapıcı bir ortam
örneğini vermeme izin verin.
örneğini vermeme izin verin.
05:46
It's called a prison.
99
334080
1200
Buna hapishane deniyor.
05:48
You take loneliness, you take depression,
you take confinement,
you take confinement,
100
336160
5136
Yalnızsınız, depresyondasınız ve
sınırlandırıldığınızı hissediyorsunuz.
sınırlandırıldığınızı hissediyorsunuz.
05:53
and you add to that,
101
341320
1200
Bir de buna,
05:55
rolled up in a little
white sheet of paper,
white sheet of paper,
102
343400
2560
küçük beyaz kağıt parçasına sarılmış olan,
05:59
one of the most potent neurostimulants
that we know, called nicotine,
that we know, called nicotine,
103
347000
3776
en güçlü nörostimulanlardan biri olan
nikotini ekleyin.
nikotini ekleyin.
06:02
and you add to that one of the most potent
addictive substances that you know,
addictive substances that you know,
104
350800
4936
Yine bildiğiniz en güçlü bağımlılık
yapıcı maddelerden birisini ekleyin.
yapıcı maddelerden birisini ekleyin.
06:07
and you have
a pro-carcinogenic environment.
a pro-carcinogenic environment.
105
355760
2796
Artık kanser yapıcı bir ortamınız var.
06:11
But you can have anti-carcinogenic
environments too.
environments too.
106
359520
2456
Öte yandan kanser önleyici
ortamlarınız da var.
ortamlarınız da var.
06:14
There are attempts to create milieus,
107
362000
2696
Bir süredir, meme kanseri için
hormonal çevreyi
hormonal çevreyi
06:16
change the hormonal milieu
for breast cancer, for instance.
for breast cancer, for instance.
108
364720
2762
değiştirmek amaçlı yapılan çok
sayıda girişim oldu.
sayıda girişim oldu.
06:20
We're trying to change the metabolic
milieu for other forms of cancer.
milieu for other forms of cancer.
109
368440
3416
Kanserin diğer formları için de metabolik
çevreyi değiştirmeye çalışıyoruz.
çevreyi değiştirmeye çalışıyoruz.
06:23
Or take another disease, like depression.
110
371880
2416
Ya da depresyon gibi başka bir
hastalığı ele alalım.
hastalığı ele alalım.
06:26
Again, working upwards,
111
374320
2656
Yine, yukarıya doğru bir gidiş var.
06:29
since the 1960s and 1970s,
we've tried, again, desperately
we've tried, again, desperately
112
377000
4016
1960 ve 1970'lerden beri serotonin
ve dopamin gibi
ve dopamin gibi
06:33
to turn off molecules
that operate between nerve cells --
that operate between nerve cells --
113
381040
4176
sinir hücreleri arasında bağlantı
sağlayan molekülleri
sağlayan molekülleri
06:37
serotonin, dopamine --
114
385240
2176
umutsuzca devre dışı bırakmaya
ve depresyonu
ve depresyonu
06:39
and tried to cure depression that way,
115
387440
1816
bu yolla tedavi etmeye çalıştık.
06:41
and that's worked,
but then that reached the limit.
but then that reached the limit.
116
389280
2440
İşe yaradı ancak sonrasında azami
sınırına ulaştı.
sınırına ulaştı.
06:45
And we now know that what you
really probably need to do
really probably need to do
117
393000
2620
Ve biliyoruz ki şimdi yapmamız gereken
06:47
is to change the physiology
of the organ, the brain,
of the organ, the brain,
118
395644
2972
beynin, organın fizyolojisini değiştirmek
06:50
rewire it, remodel it,
119
398640
2136
yeniden döşemek, yeniden yapılandırmak,
06:52
and that, of course,
we know study upon study has shown
we know study upon study has shown
120
400800
2576
ve evet, yapılan araştırmalar gösteryor ki
06:55
that talk therapy does exactly that,
121
403400
1715
konuşma terapisi tam olarak bunu yapar,
06:57
and study upon study
has shown that talk therapy
has shown that talk therapy
122
405139
2256
ve yapılan araştırmalar
yine gösteriyor ki,
yine gösteriyor ki,
06:59
combined with medicines, pills,
123
407419
3117
ilaç tedavisi konuşma
terapisiyle birleştirildiğinde
terapisiyle birleştirildiğinde
07:02
really is much more effective
than either one alone.
than either one alone.
124
410560
2429
sonuç çok daha etkili oluyor.
07:05
Can we imagine a more immersive
environment that will change depression?
environment that will change depression?
125
413840
3576
Depresyonu yok edecek daha etkili
bir ortam hayal edebiliyor musunuz?
07:09
Can you lock out the signals
that elicit depression?
that elicit depression?
126
417440
4056
Depresyona yol açan
sinyalleri durdurabilir misiniz?
sinyalleri durdurabilir misiniz?
Yine, bu hiyerarşik düzende
yukarıya doğru hareket etmek.
yukarıya doğru hareket etmek.
07:13
Again, moving upwards along this
hierarchical chain of organization.
hierarchical chain of organization.
127
421520
5480
07:19
What's really at stake perhaps here
128
427760
2696
Burda asıl söz konusu olan
07:22
is not the medicine itself but a metaphor.
129
430480
3256
tıbbın kendisi değil, aslında bir metafor
07:25
Rather than killing something,
130
433760
2056
Bir şeyleri öldürmekten ziyade,
07:27
in the case of the great
chronic degenerative diseases --
chronic degenerative diseases --
131
435840
3696
belki de asıl yapmamız gereken metaforu
07:31
kidney failure, diabetes,
hypertension, osteoarthritis --
hypertension, osteoarthritis --
132
439560
3496
-böbrek yetmezliği, hiper tansiyon
kemik erimesi vb.- ciddi kronik hastalıkların
07:35
maybe what we really need to do is change
the metaphor to growing something.
the metaphor to growing something.
133
443080
3572
tedavisinde kullanmak için bir şeyleri
büyütme amacı için kullanmaktır.
07:38
And that's the key, perhaps,
134
446676
1940
Ve belki de asıl kilit nokta
07:40
to reframing our thinking about medicine.
135
448640
2496
tıbba olan bakış acımızı yenilemektir.
07:43
Now, this idea of changing,
136
451160
3456
Şimdi, bu algıyı değiştirme fikri,
07:46
of creating a perceptual
shift, as it were,
shift, as it were,
137
454640
2336
10 yıl önce aklıma kişisel nedenlerden
07:49
came home to me to roost in a very
personal manner about 10 years ago.
personal manner about 10 years ago.
138
457000
3296
dolayı geldi.
07:52
About 10 years ago --
I've been a runner most of my life --
I've been a runner most of my life --
139
460320
2776
10 yıl kadar önce --
Hayatımda uzun süre koşmuşumdur --
Hayatımda uzun süre koşmuşumdur --
07:55
I went for a run, a Saturday morning run,
140
463120
1976
Bir cumartesi sabahı, koşuya çıktım,
07:57
I came back and woke up
and I basically couldn't move.
and I basically couldn't move.
141
465120
2656
geri geldim ve uyandım
ve hareket edemedim.
ve hareket edemedim.
07:59
My right knee was swollen up,
142
467800
2016
Sağ dizim şişmişti ve
08:01
and you could hear that ominous crunch
of bone against bone.
of bone against bone.
143
469840
3520
kemiklerimin çıtırdağını duyabiliyordum.
08:06
And one of the perks of being a physician
is that you get to order your own MRIs.
is that you get to order your own MRIs.
144
474240
4896
Ve hekim olmanın avantajlarından biri de
kendi MR'ınızı yazabilmenizdir.
kendi MR'ınızı yazabilmenizdir.
08:11
And I had an MRI the next week,
and it looked like that.
and it looked like that.
145
479160
3976
Bir hafta sonra MR çekildim
ve sonuç buydu.
ve sonuç buydu.
08:15
Essentially, the meniscus of cartilage
that is between bone
that is between bone
146
483160
4296
Sonunda,iki kemiğin arasında bulunan Menisküs
08:19
had been completely torn
and the bone itself had been shattered.
and the bone itself had been shattered.
147
487480
3416
tamamen yırtılmış ve kemik çatlamış.
08:22
Now, if you're looking at me
and feeling sorry,
and feeling sorry,
148
490920
2456
Eğer bana bakıp üzülüyorsanız
08:25
let me tell you a few facts.
149
493400
1816
size bir kaç gerçekten bahsedeyim.
08:27
If I was to take an MRI
of every person in this audience,
of every person in this audience,
150
495240
4176
Seyircilerin hepsinin MR'ını çeksem
08:31
60 percent of you would show signs
151
499440
2056
yüzde 60 oranında
08:33
of bone degeneration
and cartilage degeneration like this.
and cartilage degeneration like this.
152
501520
2776
bunun gibi kemik ve kıkırdak
dejenerasyonu işaretleri gözükecektir.
dejenerasyonu işaretleri gözükecektir.
08:36
85 percent of all women by the age of 70
153
504320
3776
70'li yaşlardaki kadınların yüzde 80'i
08:40
would show moderate to severe
cartilage degeneration.
cartilage degeneration.
154
508120
3256
orta ve aşırı şiddette kıkırdak
dejenerasyonu görülmektedir.
dejenerasyonu görülmektedir.
08:43
50 to 60 percent
of the men in this audience
of the men in this audience
155
511400
2296
Seyirciler arasındaki erkeklerin
yüzde 50-60 oranında
yüzde 50-60 oranında
08:45
would also have such signs.
156
513720
1336
bu belirtiler olacaktır.
08:47
So this is a very common disease.
157
515080
1776
Yani bu çok yaygın bir hastalık.
08:48
Well, the second perk of being a physician
158
516880
2096
Hekim olmanın ikinci faydası da
08:51
is that you can get
to experiment on your own ailments.
to experiment on your own ailments.
159
519000
3135
kendi hastalığınız üzerinde
deneyler yapabilmenizdir.
deneyler yapabilmenizdir.
08:54
So about 10 years ago we began,
160
522159
2217
Yaklaşık 10 yıl önce,
08:56
we brought this process
into the laboratory,
into the laboratory,
161
524400
2416
bu işlemi laboratuvara getirdik
08:58
and we began to do simple experiments,
162
526840
2016
ve basit deneyler yapmaya başladık
09:00
mechanically trying
to fix this degeneration.
to fix this degeneration.
163
528880
2456
ve mekanik olarak bu dejenerasyonu
onarmaya çalıştık.
onarmaya çalıştık.
09:03
We tried to inject chemicals
into the knee spaces of animals
into the knee spaces of animals
164
531360
4816
Hayvanların diz boşluklarına
kimyasallar enjekte etmeye,
kimyasallar enjekte etmeye,
09:08
to try to reverse cartilage degeneration,
165
536200
2656
kıkırdak dejenerasyonunu
geri çevirmeye çalıştık,
geri çevirmeye çalıştık,
09:10
and to put a short summary
on a very long and painful process,
on a very long and painful process,
166
538880
4536
çok uzun ve acı verici bir işlemi
özetlemek gerekirse
özetlemek gerekirse
09:15
essentially it came to naught.
167
543440
1776
aslında boşa çıktı.
09:17
Nothing happened.
168
545240
1200
Hiçbir şey olmadı.
09:18
And then about seven years ago,
we had a research student from Australia.
we had a research student from Australia.
169
546880
4776
Ve yaklaşık yedi yıl önce, Avustralya'dan
bir araştırma öğrencimiz vardı.
bir araştırma öğrencimiz vardı.
09:23
The nice thing about Australians
170
551680
1525
Avustralya'lıların en iyi yanı
09:25
is that they're habitually used to
looking at the world upside down.
looking at the world upside down.
171
553205
3316
alışkanlıkları gereği
dünyaya tepetaklak bakmalarıdır.
dünyaya tepetaklak bakmalarıdır.
09:28
(Laughter)
172
556546
1157
(Gülüşmeler)
09:29
And so Dan suggested to me, "You know,
maybe it isn't a mechanical problem.
maybe it isn't a mechanical problem.
173
557727
4089
Ve Dan bana "Belki bu mekanik
bir problem değildir.
bir problem değildir.
09:33
Maybe it isn't a chemical problem.
Maybe it's a stem cell problem."
Maybe it's a stem cell problem."
174
561840
4000
Belki kimyasal bir problem değildir.
Belki bu bir kök hücre problemidir." dedi.
Belki bu bir kök hücre problemidir." dedi.
09:39
In other words, he had two hypotheses.
175
567760
1896
Diğer bir deyişle, elinde iki hipotez vardı:
09:41
Number one, there is such a thing
as a skeletal stem cell --
as a skeletal stem cell --
176
569680
3816
Birincisi, iskelet kök hücresi diye bir şey var --
09:45
a skeletal stem cell that builds up
the entire vertebrate skeleton,
the entire vertebrate skeleton,
177
573520
3520
tüm omurga iskelet, kemik, kıkırdak
ve iskeletin lif unsurlarını
ve iskeletin lif unsurlarını
09:49
bone, cartilage and the fibrous
elements of skeleton,
elements of skeleton,
178
577064
2532
inşa eden bir iskelet kök hücresi.
09:51
just like there's a stem cell in blood,
179
579620
1865
Tıpkı kandaki bir kök hücresi gibi,
09:53
just like there's a stem cell
in the nervous system.
in the nervous system.
180
581510
2435
tıpkı sinir sistemindeki kök hücresi gibi.
09:55
And two, that maybe that, the degeneration
or dysfunction of this stem cell
or dysfunction of this stem cell
181
583969
3560
İkincisi, belki de, bu kök hücresinin
dejenerasyonu veya işlev bozukluğu
dejenerasyonu veya işlev bozukluğu
09:59
is what's causing osteochondral arthritis,
a very common ailment.
a very common ailment.
182
587554
3502
osteokondral artirite neden olan şeydir.
10:03
So really the question was,
were we looking for a pill
were we looking for a pill
183
591080
3216
Yani asıl soru şuydu:
10:06
when we should have really
been looking for a cell.
been looking for a cell.
184
594320
2616
Bir hücre aramamız gerekirken
acaba bir ilaç mı arıyorduk?
acaba bir ilaç mı arıyorduk?
10:08
So we switched our models,
185
596960
2856
Bu nedenle modellerimizi değiştirdik ve
10:11
and now we began
to look for skeletal stem cells.
to look for skeletal stem cells.
186
599840
3120
iskelet kök hücrelerine bakmaya başladık.
10:15
And to cut again a long story short,
187
603560
2496
Ve uzun lafın kısası,
10:18
about five years ago,
we found these cells.
we found these cells.
188
606080
2920
beş yıl önce, bu hücreleri bulduk.
10:21
They live inside the skeleton.
189
609800
2496
İskeletin içinde yaşıyorlar.
10:24
Here's a schematic and then
a real photograph of one of them.
a real photograph of one of them.
190
612320
2896
İşte burada onlardan birinin şematiği
ve gerçek fotoğrafı.
ve gerçek fotoğrafı.
10:27
The white stuff is bone,
191
615240
1936
Beyaz nesne kemik
10:29
and these red columns that you see
and the yellow cells
and the yellow cells
192
617200
3016
ve gördüğünüz bu kırmızı sütun
ve sarı hücreler
ve sarı hücreler
10:32
are cells that have arisen
from one single skeletal stem cell --
from one single skeletal stem cell --
193
620240
3256
tek bir kök hücreden
meydana gelmiş hücrelerdir --
meydana gelmiş hücrelerdir --
10:35
columns of cartilage, columns of bone
coming out of a single cell.
coming out of a single cell.
194
623520
3296
kıkırdak sütunları, kemik sütunları
tek bir hücreden geliyor.
tek bir hücreden geliyor.
10:38
These cells are fascinating.
They have four properties.
They have four properties.
195
626840
3296
Bu hücreler hayret verici.
Dört özellikleri var.
Dört özellikleri var.
10:42
Number one is that they live
where they're expected to live.
where they're expected to live.
196
630160
3776
Birincisi, olmaları beklenen yerde yaşıyorlar.
10:45
They live just underneath
the surface of the bone,
the surface of the bone,
197
633960
2376
Kemiğin hemen alt yüzeyinde yaşıyorlar,
10:48
underneath cartilage.
198
636360
1536
kıkırdağın altında.
10:49
You know, in biology,
it's location, location, location.
it's location, location, location.
199
637920
2620
Biyolojide, mesele konum, konum, konumdur.
10:52
And they move into the appropriate areas
and form bone and cartilage.
and form bone and cartilage.
200
640564
4252
Uygun alanlara gider ve
kemik ve kıkırdak oluşturur.
kemik ve kıkırdak oluşturur.
10:56
That's one.
201
644840
1256
Bu bir.
10:58
Here's an interesting property.
202
646120
1536
İlginç bir özellik ise şöyle.
10:59
You can take them out
of the vertebrate skeleton,
of the vertebrate skeleton,
203
647680
2656
Onları omurgadan alabiliyorsunuz,
11:02
you can culture them
in petri dishes in the laboratory,
in petri dishes in the laboratory,
204
650360
2576
laboratuvarda petri kabı içinde
üretebiliyorsunuz
üretebiliyorsunuz
11:04
and they are dying to form cartilage.
205
652960
1976
ve kıkırdak oluşturmak için ölüyorlar.
11:06
Remember how we couldn't
form cartilage for love or money?
form cartilage for love or money?
206
654960
2722
Aşk ve para için kıkırdak ...
11:09
These cells are dying to form cartilage.
207
657706
1919
Bu hücreler kıkırdak oluşturmak için ölüyor.
11:11
They form their own furls
of cartilage around themselves.
of cartilage around themselves.
208
659650
3005
Çevreleri özel bir kıkırdakla sarılı.
11:14
They're also, number three,
209
662680
1616
Onlar aynı zamanda, numara üç,
11:16
the most efficient repairers
of fractures that we've ever encountered.
of fractures that we've ever encountered.
210
664320
4176
şimdiye kadar karşılaşabileceğiniz
en iyi tamirciler.
en iyi tamirciler.
11:20
This is a little bone,
a mouse bone that we fractured
a mouse bone that we fractured
211
668520
3296
Bu küçük bir kemik,
Kırdığımız ve kendi kendine iyileşmeye
11:23
and then let it heal by itself.
212
671840
1536
bıraktığımız bir fare kemiği.
11:25
These stem cells have come in
and repaired, in yellow, the bone,
and repaired, in yellow, the bone,
213
673400
3016
Bu kök hücrelere kırığa ulaştı ve nerdeyse
11:28
in white, the cartilage,
almost completely.
almost completely.
214
676440
2616
tamamen onardı, sarı-kemik, beyaz -kıkırdak.
11:31
So much so that if you label them
with a fluorescent dye
with a fluorescent dye
215
679080
3536
O kadar çok ki hücre oluşturdular ki,
eğer florasan bir boyayla onları boyarsanız,
11:34
you can see them like some kind
of peculiar cellular glue
of peculiar cellular glue
216
682640
3736
onların acayip bir yapı oluşturduklarını,
adeta hücresek bir yapıştırıcıya dönmelerini
11:38
coming into the area of a fracture,
217
686400
1856
kırığın bulunduğu bölgeye gelmelerini
11:40
fixing it locally
and then stopping their work.
and then stopping their work.
218
688280
2976
kırığı tamir ettiklerini ve çalışmayı
bıraktıklarını görebilirsiniz.
11:43
Now, the fourth one is the most ominous,
219
691280
2336
Şimdi, dördüncü ve belki de en korkunç
11:45
and that is that their numbers
decline precipitously,
decline precipitously,
220
693640
4136
özellikleri ise, bu hücrelerin sayısının
11:49
precipitously, tenfold,
fiftyfold, as you age.
fiftyfold, as you age.
221
697800
4696
siz yaşlandıkça, aniden, 10 kat, 50 kat azalması.
11:54
And so what had happened, really,
222
702520
1576
Ve gerçekten, düşünün bir, ne olur
11:56
is that we found ourselves
in a perceptual shift.
in a perceptual shift.
223
704120
2856
eğer biz kendimizi bu algısal değişimde bulursak?
11:59
We had gone hunting for pills
224
707000
2736
Biz ilaç bulmak için yola çıktık,
12:01
but we ended up finding theories.
225
709760
2496
ama işin sonunda yeni teoriler bulduk.
12:04
And in some ways
226
712280
1216
Ve bir şekilde kendimizi
12:05
we had hooked ourselves
back onto this idea:
back onto this idea:
227
713520
2616
şu fikri yeniden düşünürken bulduk:
12:08
cells, organisms, environments,
228
716160
2896
hücreler, organizmalar, çevreler,
12:11
because we were now thinking
about bone stem cells,
about bone stem cells,
229
719080
2576
çünkü şimdi, kemik kök hücreleri
hakkında düşünüyoruz,
hakkında düşünüyoruz,
12:13
we were thinking about arthritis
in terms of a cellular disease.
in terms of a cellular disease.
230
721680
3440
artirite hücresel hastalık olarak bakıyoruz.
12:17
And then the next question was,
are there organs?
are there organs?
231
725840
2286
Ve sonunda bir sonraki soru
"Organlar var mı?" idi.
"Organlar var mı?" idi.
12:20
Can you build this
as an organ outside the body?
as an organ outside the body?
232
728150
2239
Bunu vücut dışında bir organ gibi
inşa edilebilir miyiz?
inşa edilebilir miyiz?
12:22
Can you implant cartilage
into areas of trauma?
into areas of trauma?
233
730413
3843
Travma alanlarına
kıkırdak yerleştirilebilir miyiz?
kıkırdak yerleştirilebilir miyiz?
12:26
And perhaps most interestingly,
234
734280
1976
Ve belki en enteresanı,
12:28
can you ascend right up
and create environments?
and create environments?
235
736280
2376
yukarı çıkarak çevre oluşturabilir miyiz?
12:30
You know, we know
that exercise remodels bone,
that exercise remodels bone,
236
738680
3056
Biliyoruz ki, egzersiz kemikleri
yeniden biçimlendirir
yeniden biçimlendirir
12:33
but come on, none of us
is going to exercise.
is going to exercise.
237
741760
2416
fakat hiçbirimiz egzersiz yapmıyoruz.
12:36
So could you imagine ways of passively
loading and unloading bone
loading and unloading bone
238
744200
5176
O zaman kıkırdağı yeniden yapmak
veya yenilemek adına
veya yenilemek adına
kemiği doldurduğunuzu veya
boşaltığınızı hayal edebilir misiniz?
boşaltığınızı hayal edebilir misiniz?
12:41
so that you can recreate
or regenerate degenerating cartilage?
or regenerate degenerating cartilage?
239
749400
4816
12:46
And perhaps more interesting,
and more importantly,
and more importantly,
240
754240
2381
Daha da enteresanı ve de önemlisi,
12:48
the question is, can you apply this model
more globally outside medicine?
more globally outside medicine?
241
756645
3451
soru şu ki, bu modeli tıbbın her alanında
12:52
What's at stake, as I said before,
is not killing something,
is not killing something,
242
760120
4056
uygulayabilir misiniz? İşin temeli,
12:56
but growing something.
243
764200
1440
dediğim gibi öldürmek bir şeyleri büyütmek!
12:58
And it raises a series of, I think,
some of the most interesting questions
some of the most interesting questions
244
766280
4816
Tabii bu, tıbbın geleceği hakkında nasıl
düşüneceğimizi cevaplandırmaya
yönelik sorular doğuruyor.
yönelik sorular doğuruyor.
13:03
about how we think
about medicine in the future.
about medicine in the future.
245
771120
2520
13:07
Could your medicine
be a cell and not a pill?
be a cell and not a pill?
246
775040
2880
İlacınız hap değil de hücre olabilir mi?
13:10
How would we grow these cells?
247
778840
2376
Bu hücreleri nasıl yetiştirebiliriz?
13:13
What we would we do to stop
the malignant growth of these cells?
the malignant growth of these cells?
248
781240
3016
Bu hücrelerin kötü huylu büyümelerini
durdurmak için ne yapacağız?
durdurmak için ne yapacağız?
13:16
We heard about the problems
of unleashing growth.
of unleashing growth.
249
784280
3896
Kontrolsüz büyüme ile ilgili
problemleri duyuyoruz.
problemleri duyuyoruz.
13:20
Could we implant
suicide genes into these cells
suicide genes into these cells
250
788200
2776
Bu hücrelerin içine büyümelerini engelleyici
13:23
to stop them from growing?
251
791000
1440
intihar genleri koyabilir miyiz?
13:25
Could your medicine be an organ
that's created outside the body
that's created outside the body
252
793040
3936
İlacınız vücudunuz dışında oluşturulan
ve vücudunuza yerleştirilen
ve vücudunuza yerleştirilen
bir organ olabilir mi?
13:29
and then implanted into the body?
253
797000
1936
13:30
Could that stop some of the degeneration?
254
798960
2736
Bu, dejenerasyonu durdurabilir mi?
13:33
What if the organ needed to have memory?
255
801720
1905
Ya organ hafızaya ihtiyaç duyarsa?
13:35
In cases of diseases of the nervous system
some of those organs had memory.
some of those organs had memory.
256
803649
4767
Sinir sistemi hastalıklarında
bazı organların hafızası vardı.
bazı organların hafızası vardı.
13:40
How could we implant
those memories back in?
those memories back in?
257
808440
2456
Bu hafızayı nasıl geri aşılayabiliriz?
13:42
Could we store these organs?
258
810920
1816
Bu organları saklayabilir miyiz?
13:44
Would each organ have to be developed
for an individual human being
for an individual human being
259
812760
3143
Her bir birey için organ geliştirmek mi
13:47
and put back?
260
815927
1200
gerekecek ve geri koyabilecek miyiz?
13:50
And perhaps most puzzlingly,
261
818520
2616
Ve belki daha da karışığı
13:53
could your medicine be an environment?
262
821160
1810
ilacınız bir çevre olabilir mi?
13:56
Could you patent an environment?
263
824160
1656
Bir çevreyi patentleyebilir misiniz?
13:57
You know, in every culture,
264
825840
3456
Bildiğiniz üzere, her kültürde,
14:01
shamans have been using
environments as medicines.
environments as medicines.
265
829320
2936
şamanlar çevreyi ilaç olarak kullanıyorlardı.
14:04
Could we imagine that for our future?
266
832280
2320
Bunu geleceğimiz için düşünebilir miyiz?
14:08
I've talked a lot about models.
I began this talk with models.
I began this talk with models.
267
836080
3376
Modeller hakkında çok konuştum.
Konuşmaya modellerle başladım.
Konuşmaya modellerle başladım.
14:11
So let me end with some thoughts
about model building.
about model building.
268
839480
2696
Model inşası hakkında birkaç düşünce ile
konuşmamı sonlandırayım.
konuşmamı sonlandırayım.
14:14
That's what we do as scientists.
269
842200
2096
Bilim adamları olarak bunu yapıyoruz.
14:16
You know, when an architect
builds a model,
builds a model,
270
844320
3296
Bir mimar model tasarladığında,
14:19
he or she is trying to show you
a world in miniature.
a world in miniature.
271
847640
3296
dünyayı bir minyatürde göstermeye çalışır.
14:22
But when a scientist is building a model,
272
850960
2896
Fakat bir bilim adamı model geliştirirken,
14:25
he or she is trying to show you
the world in metaphor.
the world in metaphor.
273
853880
2524
dünyayı bir metaforda göstermeye çalışır.
14:29
He or she is trying to create
a new way of seeing.
a new way of seeing.
274
857600
3856
Yeni bir bakış açısı bulmaya çalışır.
14:33
The former is a scale shift.
The latter is a perceptual shift.
The latter is a perceptual shift.
275
861480
4120
Öncesi bir ölçek değişimidir.
Diğer ise algısal bir değişimdir.
Diğer ise algısal bir değişimdir.
14:38
Now, antibiotics created
such a perceptual shift
such a perceptual shift
276
866920
4936
Antibiyotikler öyle bir algısal değişim
yarattı ki, son 100 yılda
tıbba olan bakış acımız
tıbba olan bakış acımız
14:43
in our way of thinking about medicine
that it really colored, distorted,
that it really colored, distorted,
277
871880
3816
14:47
very successfully, the way we've thought
about medicine for the last hundred years.
about medicine for the last hundred years.
278
875720
3920
başarılı olarak değiştirildi.
14:52
But we need new models
to think about medicine in the future.
to think about medicine in the future.
279
880400
4416
Fakat, tıpta yeni modellere
ihtiyacımız var.
ihtiyacımız var.
14:56
That's what's at stake.
280
884840
1480
İşin özü bu.
14:59
You know, there's
a popular trope out there
a popular trope out there
281
887480
3336
Bildiğiniz üzere, dışarda
populer bir mecaz var.
populer bir mecaz var.
15:02
that the reason we haven't had
the transformative impact
the transformative impact
282
890840
3976
Şimdiye kadar bu dönüştürücü etkiyi
15:06
on the treatment of illness
283
894840
1976
hastalıkların tedavisinde
kullanmamızın nedeni,
kullanmamızın nedeni,
15:08
is because we don't have
powerful-enough drugs,
powerful-enough drugs,
284
896840
2856
yeterince etkili ilaçların bulunmaması
15:11
and that's partly true.
285
899720
1360
ve bu kısmen doğru.
15:14
But perhaps the real reason is
286
902120
1496
Ama belki de asıl neden ilaçlar
15:15
that we don't have powerful-enough
ways of thinking about medicines.
ways of thinking about medicines.
287
903640
3200
hakkında yeterince güçlü düşünemememiz.
15:20
It's certainly true that
288
908560
2416
Yeni ilaçlara sahip olmanın kulağa
15:23
it would be lovely to have new medicines.
289
911000
3776
çok hoş geldiği aşikar.
15:26
But perhaps what's really at stake
are three more intangible M's:
are three more intangible M's:
290
914800
4656
Ama işin özü belki de 3 M'de yatıyor:
15:31
mechanisms, models, metaphors.
291
919480
3816
Mekanizmalar, Modeller, Metaforlar.
15:35
Thank you.
292
923320
1336
Teşekkürler.
15:36
(Applause)
293
924680
6840
(Alkış)
15:45
Chris Anderson:
I really like this metaphor.
I really like this metaphor.
294
933600
3416
Chris Anderson: Bu metafor işini gerçekten sevdim.
15:49
How does it link in?
295
937040
1536
Nasıl bir bağlantı var?
15:50
There's a lot of talk in technologyland
296
938600
3136
Ortalıkta bir çok kişileştirilmiş ilaç
15:53
about the personalization of medicine,
297
941760
2136
tedavisi ve teknolojileriyle ilgili sunumlar var.
15:55
that we have all this data
and that medical treatments of the future
and that medical treatments of the future
298
943920
3416
Hepimizin elinde bu bilgi var ve gelecekte tedaviler
15:59
will be for you specifically,
your genome, your current context.
your genome, your current context.
299
947360
4496
sizin için özel olacak, genlerine has, bulunduğunuz duruma göre.
16:03
Does that apply to this model
you've got here?
you've got here?
300
951880
3936
Bugün burada sunduğun modele bu uyuyor mu?
16:07
Siddhartha Mukherjee:
It's a very interesting question.
It's a very interesting question.
301
955840
2616
Siddhartha Mukjerjee: Çok ilginç bir soru.
16:10
We've thought about
personalization of medicine
personalization of medicine
302
958480
2216
Kişileştirmiş terapi üzerinde
16:12
very much in terms of genomics.
303
960720
1536
gen bilimi bazlı düşündük.
16:14
That's because the gene
is such a dominant metaphor,
is such a dominant metaphor,
304
962280
2576
Çünkü gen bayağı baskın bir metafor, yineliyorum,
16:16
again, to use that same word,
in medicine today,
in medicine today,
305
964880
2976
bugün ki tıpta, bu yüzden genomun
16:19
that we think the genome will drive
the personalization of medicine.
the personalization of medicine.
306
967880
3736
kişileştirilmiş tedaviyi yönlendireceğini düşünüyoruz.
16:23
But of course the genome
is just the bottom
is just the bottom
307
971640
3096
Fakat, tabii ki genom bu uzun zincirin
16:26
of a long chain of being, as it were.
308
974760
3816
en altında.
Var olma zincirinin ilk birimi hücre.
16:30
That chain of being, really the first
organized unit of that, is the cell.
organized unit of that, is the cell.
309
978600
3816
16:34
So, if we are really going to deliver
in medicine in this way,
in medicine in this way,
310
982440
2976
Yani, eğer tıbba bu şekilde yaklaşıyorsak,
16:37
we have to think of personalizing
cellular therapies,
cellular therapies,
311
985440
2816
önce hücresel terapileri
kişileştirmeyi düşünmeliyiz,
kişileştirmeyi düşünmeliyiz,
16:40
and then personalizing
organ or organismal therapies,
organ or organismal therapies,
312
988280
3176
daha sonra organ ve
organizma tedavileri gelmeli
organizma tedavileri gelmeli
16:43
and ultimately personalizing
immersion therapies for the environment.
immersion therapies for the environment.
313
991480
3816
ve en sonunda çevre için
kişileştirilmiş terapi geliştirmeyi.
kişileştirilmiş terapi geliştirmeyi.
16:47
So I think at every stage, you know --
314
995320
3096
Yani her bir adımda,
16:50
there's that metaphor,
there's turtles all the way.
there's turtles all the way.
315
998440
2416
bir metafor var, her yerde kamplumbağalar var.
16:52
Well, in this, there's
personalization all the way.
personalization all the way.
316
1000880
2381
Yani, işin her basamağında
kişileştirilme var.
kişileştirilme var.
16:55
CA: So when you say
medicine could be a cell
medicine could be a cell
317
1003285
2891
CA: Yani sen belki ilaç hap değil
16:58
and not a pill,
318
1006200
1816
hücre olabilir derken, muhtemelen
17:00
you're talking about
potentially your own cells.
potentially your own cells.
319
1008040
2256
kişinin kendi hücrelerinden bahsediyordun.
17:02
SM: Absolutely.
CA: So converted to stem cells,
CA: So converted to stem cells,
320
1010320
2376
SM: Kesinlikle.
CA: Yani kök hücreye
dönüştürülmüş hücrelerle
dönüştürülmüş hücrelerle
17:04
perhaps tested against all kinds
of drugs or something, and prepared.
of drugs or something, and prepared.
321
1012720
4536
envayi çeşit ilaç veya
benzeri test edilebilir
benzeri test edilebilir
ve hazırlanabilir.
17:09
SM: And there's no perhaps.
This is what we're doing.
This is what we're doing.
322
1017280
2536
SM: Bu bir olasılık değil. Bu bizim şu an yaptığımız.
Bu şu an gerçekleşiyor,
ve evet, yavaş ilerliyoruz,
ve evet, yavaş ilerliyoruz,
17:11
This is what's happening,
and in fact, we're slowly moving,
and in fact, we're slowly moving,
323
1019840
3736
genomiksten uzaklaşarak değil, genomiksle
17:15
not away from genomics,
but incorporating genomics
but incorporating genomics
324
1023600
3815
hücreler,organlar, ve
bulundukları çevreler gibi
bulundukları çevreler gibi
17:19
into what we call multi-order,
semi-autonomous, self-regulating systems,
semi-autonomous, self-regulating systems,
325
1027440
4735
çoklu-düzene sahip,yarı otonom
ve kendi kendini
ve kendi kendini
17:24
like cells, like organs,
like environments.
like environments.
326
1032200
2616
yönetebilen sistemleri birleştirerek.
17:26
CA: Thank you so much.
327
1034829
1378
CA: Çok teşekkür ederiz!
17:28
SM: Pleasure. Thanks.
328
1036227
1290
SM: Benim için bir zevkti. Teşekkürler!
ABOUT THE SPEAKER
Siddhartha Mukherjee - Cancer physician and writerWhen he’s not ferreting out the links between stem cells and malignant blood disease, Siddhartha Mukherjee writes and lectures on the history (and future) of medicine.
Why you should listen
While discussing a diagnosis with a patient, Siddhartha Mukherjee realized that there were no easy answers to the question, “What is cancer?” Faced with his hesitation, Mukherjee decided to do something about it.
Over the next six years, Mukherjee wrote the influential, Pulitzer-winning The Emperor of All Maladies, a 4,000-year “biography” of cancer. He collaborated with Ken Burns on a six-hour documentary for PBS based on his book, updating the story with recent discoveries in oncology.
In his new TED Book, The Laws of Medicine, he examines the three principles that govern modern medicine -- and every profession that confronts uncertainty and wonder.
Siddhartha Mukherjee | Speaker | TED.com