TEDxBrighton
Colin Grant: How our stories cross over
Colin Grant: Zor bir babanın oğlu
Filmed:
Readability: 3.9
933,193 views
Colin Grant hayatını babasının ve kendi dünyasının arasındaki duygusal manzarada gezinerek harcamış. İngiltere'de Jamaikalı ailede doğan Grant, göçmen çevresinde paylaşılan tecrübelerin hikayelerinden yararlanıyor ve onu reddeden bir babanın affını nasıl bulduğunu yansıtıyor.
Colin Grant - Author, historian
Colin Grant is an author and historian whose works focus on larger-than-life figures of the African diaspora. Full bio
Colin Grant is an author and historian whose works focus on larger-than-life figures of the African diaspora. Full bio
Double-click the English transcript below to play the video.
00:12
This is a photograph
0
937
1696
Bu fotoğraf
00:14
of a man whom for many years
1
2633
2816
benim yıllar boyunca
00:17
I plotted to kill.
2
5449
3721
öldürmeyi planladığım bir adama ait.
00:21
This is my father,
3
9170
3020
Bu benim babam,
00:24
Clinton George "Bageye" Grant.
4
12190
3737
Clinton George "Bageye" (Torbagöz) Grant.
00:27
He's called Bageye because he has
5
15927
2271
Ona Bageye (Torbagöz) denmesinin nedeni
00:30
permanent bags under his eyes.
6
18198
4160
gözlerinin altındaki torbalardır.
00:34
As a 10-year-old, along with my siblings,
7
22358
2776
10 yaşındayken kardeşlerim ve ben
00:37
I dreamt of scraping off the poison
8
25134
4116
sinek öldürücü kağıdın zehrini kazıyıp
00:41
from fly-killer paper into his coffee,
9
29250
3950
kahvesine koymanın,
00:45
grounded down glass and sprinkling it
10
33200
1855
cam ufalayıp
00:47
over his breakfast,
11
35055
2989
kahvaltısının üzerine serpiştirmenin,
00:50
loosening the carpet on the stairs
12
38044
1710
takılıp boynunu kırması için
00:51
so he would trip and break his neck.
13
39754
3728
merdivenin üzerindeki halıyı
gevşetmenin hayallerini kurardık.
gevşetmenin hayallerini kurardık.
00:55
But come the day, he would always
14
43482
1627
Ama gün gelince o her zaman
00:57
skip that loose step,
15
45109
2252
gevşek basamağı atlar
00:59
he would always bow out of the house
16
47361
1829
kahvesinden bir yudum almadan
01:01
without so much as a swig of coffee
17
49190
1840
ya da yemeğinden bir lokma bile yemeden
01:03
or a bite to eat.
18
51030
2788
evden çıkıp giderdi.
01:05
And so for many years,
19
53818
1286
Ve böylece yıllar boyunca
01:07
I feared that my father would die
20
55104
1960
babamın ben onu öldüremeden
01:09
before I had a chance to kill him.
21
57064
2074
ölmesinden korktum.
01:11
(Laughter)
22
59138
4592
(Kahkaha)
01:15
Up until our mother asked him to leave
23
63730
2991
Annem ona gitmesini
01:18
and not come back,
24
66721
1657
ve geri dönmemesini söyleyene dek
01:20
Bageye had been a terrifying ogre.
25
68378
4256
Bageye korkunç bir canavardı.
01:24
He teetered permanently on the verge of rage,
26
72634
3585
Hep bir öfke krizinin eşiğinde olurdu,
01:28
rather like me, as you see.
27
76219
3608
gördüğünüz üzere ona çekmişim.
01:31
He worked nights at Vauxhall Motors in Luton
28
79827
3300
Geceleri Luton'da Vauxhall Motors'da çalışırdı
01:35
and demanded total silence throughout the house,
29
83127
3159
ve evde çıt çıkmamasını buyururdu.
01:38
so that when we came home from school
30
86286
2672
Biz de öğleden sonra
15:30'da eve geldiğimizde
15:30'da eve geldiğimizde
01:40
at 3:30 in the afternoon, we would huddle
31
88958
2040
televizyonun yanında toplanır
01:42
beside the TV, and rather like safe-crackers,
32
90998
3250
ve bir kasa hırsızı edasıyla
01:46
we would twiddle with the volume control knob
33
94248
2486
ses kontrol düğmesini
01:48
on the TV so it was almost inaudible.
34
96734
2793
televizyonun sesi duyulmaz
hale gelinceye dek kısardık.
hale gelinceye dek kısardık.
01:51
And at times, when we were like this,
35
99527
2311
Ve zaman zaman
01:53
so much "Shhh," so much "Shhh"
36
101838
2432
evde o kadar çok "Şşşş" ve "Şşş"
01:56
going on in the house
37
104270
1865
sesleri olurdu ki
01:58
that I imagined us to be like
38
106135
1975
sanki okyanusun yüzeyinde
02:00
the German crew of a U-boat
39
108110
3500
sessizce süzülen
02:03
creeping along the edge of the ocean
40
111610
2492
bir Alman denizaltının
mürettebatı olduğumuzu
mürettebatı olduğumuzu
02:06
whilst up above, on the surface,
41
114102
1816
ve HMS Bageye'ın
02:07
HMS Bageye patrolled
42
115918
3745
en ufak bir kargaşada
02:11
ready to drop death charges
43
119663
2127
ölüm cezası vermeye hazır
02:13
at the first sound of any disturbance.
44
121790
3987
devriye gezdiğini hayal ederdim.
02:17
So that lesson was the lesson that
45
125777
2935
Buradaki ders,
02:20
"Do not draw attention to yourself
46
128712
1448
"Evde veya evin dışında,
02:22
either in the home or outside of the home."
47
130160
2264
asla üzerine ilgi çekme" idi.
02:24
Maybe it's a migrant lesson.
48
132424
2686
Belki de bu göçmenlere özgü bir derstir.
02:27
We were to be below the radar,
49
135110
3170
Biz hep radarın altında olmalıydık,
02:30
so there was no communication, really,
50
138280
1495
yani aslında Bageye ve bizim,
02:31
between Bageye and us and us and Bageye,
51
139775
3161
biz ve Bageye'ın arasında pek bir iletişim yoktu.
02:34
and the sound that we most looked forward to,
52
142936
2608
Duymayı en sevdiğimiz ses,
02:37
you know when you're a child and you want
53
145544
1754
hani küçükken hep babanızın eve gelmesini
02:39
your father to come home
and it's all going to be happy
and it's all going to be happy
54
147298
3438
ve herkesin mutlu olmasını istersiniz
02:42
and you're waiting for that sound of the door opening.
55
150736
1754
ve kapının o açılma sesini beklersiniz ya,
02:44
Well the sound that we looked forward to
56
152490
1256
bizim dört gözle beklediğimiz ses
02:45
was the click of the door closing,
57
153746
1893
kapının kapanmasıydı.
02:47
which meant he'd gone and would not come back.
58
155639
4708
Bunun anlamı gittiği ve
asla geri dönmeyeceğiydi.
asla geri dönmeyeceğiydi.
02:52
So for three decades,
59
160347
3459
Ve böylece otuz yıl boyunca
02:55
I never laid eyes on my father, nor he on me.
60
163806
3041
ne ben babamı gördüm, ne de o beni.
02:58
We never spoke to each other for three decades,
61
166847
1768
Otuz yıl boyunca birbirimizle konuşmadık
03:00
and then a couple of years ago, I decided
62
168615
1801
ve sonra, birkaç yıl önce
03:02
to turn the spotlight on him.
63
170416
4271
sahne ışıklarını ona
çevirmeye karar verdim.
çevirmeye karar verdim.
03:06
"You are being watched.
64
174687
1888
"İzleniyorsun.
03:08
Actually, you are.
65
176575
1856
Evet, izleniyorsun.
03:10
You are being watched."
66
178431
2064
İzleniyorsun."
03:12
That was his mantra to us, his children.
67
180495
2664
Bu bize söylediği bir sözdü.
03:15
Time and time again he would say this to us.
68
183159
1673
Bize defalarca, üst üste bunu söylerdi.
03:16
And this was the 1970s, it was Luton,
69
184832
3103
Yıl 1970'ler, Vauxhall Motors için çalıştığı
03:19
where he worked at Vauxhall Motors,
70
187935
1629
Luton'daydık
03:21
and he was a Jamaican.
71
189564
1827
ve o Jamaikalı'ydı.
03:23
And what he meant was,
72
191391
1059
Aslında demek istediği
03:24
you as a child of a Jamaican immigrant
73
192450
2111
sen, Jamaikalı bir göçmenin oğlu olarak,
03:26
are being watched
74
194561
1918
izleniyorsun.
03:28
to see which way you turn, to see whether
75
196479
1657
Ne yöne gittiğini,
03:30
you conform to the host nation's stereotype of you,
76
198136
4119
ev sahibin olan devletin senin hakkında yarattığı
03:34
of being feckless, work-shy,
77
202255
2600
sormusuz, tembel, suç işlemeye eğilimli
03:36
destined for a life of crime.
78
204855
2561
stereotipine uyup uymadığın izleniyor.
03:39
You are being watched,
79
207416
1734
İzleniyorsun,
03:41
so confound their expectations of you.
80
209150
4343
o halde senden beklentilerini yık.
03:45
To that end, Bageye and his friends,
81
213493
4278
Bu amaçla Bageye ve arkadaşları
03:49
mostly Jamaican,
82
217771
1655
çoğu Jamaikalı olan arkadaşları,
03:51
exhibited a kind of Jamaican bella figura:
83
219426
3754
Jamaika'yı en iyi şekilde gösterirlerdi.
03:55
Turn your best side to the world,
84
223180
2614
Dünyaya en iyi tarafını dön,
03:57
show your best face to the world.
85
225794
2274
dünyaya en iyi yüzünü göster.
04:00
If you have seen some of the images
86
228068
1774
Eğer 40'lı ve 50'li yıllarda
04:01
of the Caribbean people arriving
87
229842
2136
Karayipliler'in gelişine ait
04:03
in the '40s and '50s,
88
231978
1652
bazı fotoğraflara rastladıysanız,
04:05
you might have noticed that a lot of the men
89
233630
1396
birçok erkeğin fötr şapka taktığını
04:07
wear trilbies.
90
235026
1889
fark etmişsinizdir.
04:08
Now, there was no tradition
of wearing trilbies in Jamaica.
of wearing trilbies in Jamaica.
91
236915
3641
Jamaika'da fötr şapka
takmak gibi bir gelenek yoktu.
takmak gibi bir gelenek yoktu.
04:12
They invented that tradition for their arrival here.
92
240556
2943
Bu geleneği buraya gelirken icad ettiler.
04:15
They wanted to project themselves in a way
93
243499
1767
Kendilerini algılanmak istedikleri
04:17
that they wanted to be perceived,
94
245266
2334
biçimde göstermek istiyorlardı.
04:19
so that the way they looked
95
247600
1431
Bu yüzden görünümleri
04:21
and the names that they gave themselves
96
249031
2943
ve kendilerine verdikleri isimler
04:23
defined them.
97
251974
1672
onları tanımlıyordu.
04:25
So Bageye is bald and has baggy eyes.
98
253646
5489
Bageye (Torbagöz)
kel ve gözaltı torbaları var.
kel ve gözaltı torbaları var.
04:31
Tidy Boots is very fussy about his footwear.
99
259135
4012
Tidy Boots (Tertipli Bot)
ayakkabıları konusunda çok titiz.
ayakkabıları konusunda çok titiz.
04:35
Anxious is always anxious.
100
263147
2712
Anxious (Telaşlı) her zaman telaşlı.
04:37
Clock has one arm longer than the other.
101
265859
2729
Clock'un (Saat) bir kolu öbüründen daha uzun.
04:40
(Laughter)
102
268588
3648
(Kahkaha)
04:44
And my all-time favorite was the
guy they called Summerwear.
guy they called Summerwear.
103
272236
3374
Ve benim favorim Summerwear (Yazlık Giyim)
lakaplı adam olmuştur.
lakaplı adam olmuştur.
04:47
When Summerwear came to this country
104
275610
1834
Summerwear 60'ların başında
04:49
from Jamaica in the early '60s, he insisted
105
277444
2119
Jamaikadan bu ülkeye geldiğinde
04:51
on wearing light summer suits,
106
279563
2377
hava nasıl olursa olsun
04:53
no matter the weather,
107
281940
1656
yazlık giyinmek konusunda ısrarcıydı
04:55
and in the course of researching their lives,
108
283596
1338
ve hayatları hakkında bilgi edinmeye çalışırken
04:56
I asked my mom, "Whatever
became of Summerwear?"
became of Summerwear?"
109
284934
2976
anneme "Summerwear'e ne oldu?" diye sordum.
04:59
And she said, "He caught a cold and died." (Laughter)
110
287910
4827
"Soğuk algınlığından öldü." dedi. (Kahkaha)
05:04
But men like Summerwear
111
292737
1856
Ama Summerwear gibi insanlar
05:06
taught us the importance of style.
112
294593
1462
bize bir tarzının olmasının önemini öğretti.
05:08
Maybe they exaggerated their style
113
296055
2122
Belki onlar
05:10
because they thought that they were not considered
114
298177
3216
medeni görülmediklerini düşündükleri için
05:13
to be quite civilized,
115
301393
2104
tarzlarını abarttılar
05:15
and they transferred that generational attitude
116
303497
2816
ve nesillerinin bu tavrını
05:18
or anxiety onto us, the next generation,
117
306313
2600
veya telaşını bize, bir sonraki
jenerasyona aktardılar.
jenerasyona aktardılar.
05:20
so much so that when I was growing up,
118
308913
2187
Bizi o kadar etkilediler ki, çocukken
05:23
if ever on the television news or radio
119
311100
2373
ne zaman televizyonda veya radyoda
05:25
a report came up about a black person
120
313473
1508
bir siyahinin suç işlediğine dair
05:26
committing some crime —
121
314981
1684
bir haber çıksa,
05:28
a mugging, a murder, a burglary —
122
316665
3664
bir soygun, bir cinayet ya da hırsızlık,
05:32
we winced along with our parents,
123
320329
3552
anne ve babamızla beraber irkilirdik.
05:35
because they were letting the side down.
124
323881
2664
Çünkü onlar insanını rezil ediyordu.
05:38
You did not just represent yourself.
125
326545
1453
Sadece kendini temsil etmiyordun.
05:39
You represented the group,
126
327998
1742
Grubu temsil ediyordun
05:41
and it was a terrifying thing to come to terms with,
127
329740
4508
ve belki senin de bu şekilde,
05:46
in a way, that maybe you were going
128
334248
2264
algılanıcağın düşüncesi çok korkunç,
05:48
to be perceived in the same light.
129
336512
4144
alışması çok zor bir düşünceydi.
05:52
So that was what needed to be challenged.
130
340656
3772
Ve bu meydan okunması gereken bir şeydi.
05:56
Our father and many of his colleagues
131
344428
4281
Babamız ve meslektaşlarının çoğu
06:00
exhibited a kind of transmission but not receiving.
132
348709
3461
bir tür iletim sergiliyorlardı.
06:04
They were built to transmit but not receive.
133
352170
2222
Yapıları iletmeye uygundu, almaya değil.
06:06
We were to keep quiet.
134
354392
2851
Sessizliğimizi koruyorduk.
06:09
When our father did speak to us,
135
357243
1353
Babamız bizimle konuştuğu zaman
06:10
it was from the pulpit of his mind.
136
358596
2865
aklındaki kürsüden konuşurdu.
06:13
They clung to certainty in the belief
137
361461
1588
İnanca öyle yapışırlardı ki
06:15
that doubt would undermine them.
138
363049
4129
şüphe onlara zarar verirdi.
06:19
But when I am working in my house
139
367178
3591
Ama evimde çalışırken
06:22
and writing, after a day's writing, I rush downstairs
140
370769
3851
ve günlerce yazdıktan
sonra aşağı hızla inerim
sonra aşağı hızla inerim
06:26
and I'm very excited to talk about
Marcus Garvey or Bob Marley
Marcus Garvey or Bob Marley
141
374620
3306
ve Marcus Garvey veya Bob Marley
hakkında konuşmak için sabırsızlanırım
hakkında konuşmak için sabırsızlanırım
06:29
and words are tripping out of my mouth like butterflies
142
377926
2864
ve kelimeler ağzımdan
kelebekler gibi çıkar
kelebekler gibi çıkar
06:32
and I'm so excited that my children stop me,
143
380790
2496
ve o kadar heyecanlı olurum ki
çocuklarım beni durdurup
çocuklarım beni durdurup
06:35
and they say, "Dad, nobody cares."
144
383286
3680
"Baba, kimse umursamıyor." der.
06:38
(Laughter)
145
386966
3990
(Kahkaha)
06:42
But they do care, actually.
146
390956
1914
Fakat umursuyor, gerçekten.
06:44
They cross over.
147
392870
1563
Ayak yapıyorlar.
06:46
Somehow they find their way to you.
148
394433
2507
Bir şekilde damarınızı bulurlar.
06:48
They shape their lives according
to the narrative of your life,
to the narrative of your life,
149
396940
3604
Hayatlarını sizin hayat
hikayenize göre şekillendirirler,
hikayenize göre şekillendirirler,
06:52
as I did with my father and my mother, perhaps,
150
400544
4026
tıpkı benim anne babamdan etkilendiğim gibi
06:56
and maybe Bageye did with his father.
151
404570
2614
ve belki de Bageye da babasından etkilendi.
06:59
And that was clearer to me
152
407184
1642
Ve anladım ki
07:00
in the course of looking at his life
153
408826
2958
hayatına bakışı ve anlayışı yönünden,
07:03
and understanding, as they say,
154
411784
3056
dedikleri gibi,
07:06
the Native Americans say,
155
414840
1312
Yerli Amerikalıların dediği gibi,
07:08
"Do not criticize the man until you can walk
156
416152
1629
"Bir adamın pabuçlarında yürümeden
07:09
in his moccasins."
157
417781
2312
onu eleştirme."
07:12
But in conjuring his life, it was okay
158
420093
2899
Ama onun hayatını düşününce,
07:14
and very straightforward to portray
159
422992
3268
1970'ler İngilteresinde
bir Karayipli yaşamını
bir Karayipli yaşamını
07:18
a Caribbean life in England in the 1970s
160
426260
2980
betimlemek çok kolaydı.
07:21
with bowls of plastic fruit,
161
429240
4984
Plastik meyve kaseleri,
07:26
polystyrene ceiling tiles,
162
434224
3064
polistiren tavan döşemeleri,
07:29
settees permanently sheathed
163
437288
2288
teslimat sırasında gelen
07:31
in their transparent covers
that they were delivered in.
that they were delivered in.
164
439576
3372
şeffaf kılıflar içinde kanepeler.
07:34
But what's more difficult to navigate
165
442948
1852
Ama asıl zor olan şey,
07:36
is the emotional landscape
166
444800
1492
nesiller arasındaki
duygusal manzarada
duygusal manzarada
07:38
between the generations,
167
446292
1970
gezinmektir.
07:40
and the old adage that with age comes wisdom
168
448262
4738
Ve "İnsan yaşlandıkça
kemale erer" atasözü de
kemale erer" atasözü de
07:45
is not true.
169
453000
2045
doğru değil.
07:47
With age comes the veneer of respectability
170
455045
3483
İnsan yaşlandıkça saygınlık kisvesi
07:50
and a veneer of uncomfortable truths.
171
458528
3368
ve rahatsız edici gerçeklerle yüzleşir.
07:53
But what was true was that my parents,
172
461896
2772
Fakat doğru olan şey ise, ailem
07:56
my mother, and my father went along with it,
173
464668
2476
annem ve babam buna razı olmuş,
07:59
did not trust the state to educate me.
174
467144
2768
beni eğitmesi için devlete güvenmemiş.
08:01
So listen to how I sound.
175
469912
2490
Nasıl konuştuğuma bakın.
08:04
They determined that they would
send me to a private school,
send me to a private school,
176
472402
4282
Beni özel okula göndermeye kararlıydılar
08:08
but my father worked at Vauxhall Motors.
177
476684
1757
fakat babam Vauxhall Motorda çalışıyordu.
08:10
It's quite difficult to fund a private school education
178
478441
3791
Özel okul ücretini karşılamak ve bir sürü
08:14
and feed his army of children.
179
482232
2640
çocuğu doyurmak oldukça zordur.
08:16
I remember going on to the school
180
484872
1984
Giriş sınavına girmek için
08:18
for the entrance exam, and my father said
181
486856
2124
okula gidişimi hatırlıyorum.
Babam papaza
- Katolik okuluydu -
- Katolik okuluydu -
08:20
to the priest — it was a Catholic school —
182
488980
3600
08:24
he wanted a better "heducation" for the boy,
183
492580
4227
çocuk için daha iyi bir
"erkek eğitimi" istediğini söyledi
"erkek eğitimi" istediğini söyledi
08:28
but also, he, my father,
184
496807
2928
fakat o, babam,
08:31
never even managed to pass worms,
185
499735
2640
bağırsak kurtlarını bile bulaştıramadı,
08:34
never mind entrance exams.
186
502375
2620
giriş sınavlarını hiç umursamadı.
08:36
But in order to fund my education,
187
504995
1945
Fakat eğitimimi karşılamak için
08:38
he was going to have to do some dodgy stuff,
188
506940
2723
bazı riskli işler yapması gerekiyordu.
08:41
so my father would fund my education
189
509663
3102
Bu yüzden babam eğitimim için
08:44
by trading in illicit goods from the back of his car,
190
512765
3604
arabasının bagajında yasadışı eşyalar satıyordu.
08:48
and that was made even more tricky because
191
516369
1432
Bu iş göründüğünden daha alengirliydi çünkü
08:49
my father, that's not his car by the way.
192
517801
2160
babam, - bu arada kendi arabasını kullanmıyordu -
08:51
My father aspired to have a car like that,
193
519961
1808
Babam araba sahibi olmaya hevesliydi,
08:53
but my father had a beaten-up Mini,
194
521769
2076
fakat babamın dökük bir Mini'si vardı
08:55
and he never, being a
Jamaican coming to this country,
Jamaican coming to this country,
195
523845
4498
ve bu ülkeye gelmiş bir Jamaikalı olarak,
09:00
he never had a driving license,
196
528343
2353
hiç ehliyeti olmadı.
09:02
he never had any insurance or road tax or MOT.
197
530696
3564
Ne sigorta ödedi, ne yol vergisi
ne de muayene parası ödedi.
ne de muayene parası ödedi.
09:06
He thought, "I know how to drive;
198
534260
1939
Düşüncesi şuydu: "Araba kullanmayı biliyorum
09:08
why do I need the state's validation?"
199
536199
3080
devlet onayına neden ihtiyacım olsun?"
09:11
But it became a little tricky when
we were stopped by the police,
we were stopped by the police,
200
539279
2232
Fakat polis bizi çevirince
işler daha da karışıyordu
işler daha da karışıyordu
09:13
and we were stopped a lot by the police,
201
541511
2213
ve bizi polis çokça çeviriyordu
09:15
and I was impressed by the way
202
543724
1217
ve babamın
09:16
that my father dealt with the police.
203
544941
1899
polislerin hakkından
gelmesine hayrandım.
gelmesine hayrandım.
09:18
He would promote the policeman immediately,
204
546840
2808
Polisi hemen terfi ettirirdi.
09:21
so that P.C. Bloggs became Detective Inspector Bloggs
205
549648
4087
Öyle ki, Memur Bloggs konuşma esnasında
Müfettiş Dedektif Bloggs olurdu
09:25
in the course of the conversation
206
553735
1184
09:26
and wave us on merrily.
207
554919
1984
ve bize hoşca gönderirdi.
09:28
So my father was exhibiting what we in Jamaica
208
556903
1868
Babam Jamaika'da "akıllıyı
kafalamak için aptalı oyna"
kafalamak için aptalı oyna"
09:30
called "playing fool to catch wise."
209
558771
4182
dediğimiz şeyi sergiliyordu.
09:34
But it lent also an idea
210
562953
3369
Ama sonra, aslında
09:38
that actually he was being diminished
211
566322
1806
polis tarafından alçak görüldüğü
09:40
or belittled by the policeman —
212
568128
2304
veya küçümsendiği fikri oluştu
09:42
as a 10-year-old boy, I saw that —
213
570432
1817
- 10 yaşında bir çocuk
olarak bunu gördüm -
olarak bunu gördüm -
09:44
but also there was an ambivalence towards authority.
214
572249
2571
ama ayrıca otoriteye karşı
bir duygu çelişmesi vardı.
bir duygu çelişmesi vardı.
09:46
So on the one hand, there was
215
574820
1645
Yani bir yandan
09:48
a mocking of authority,
216
576465
1627
otorite ile kafa bulunurken
09:50
but on the other hand, there was a deference
217
578092
2316
diğer yandan otoriteye karşı
09:52
towards authority,
218
580408
1821
hürmet var.
09:54
and these Caribbean people
219
582229
1955
Ve bu Karayipli insanların
09:56
had an overbearing obedience towards authority,
220
584184
4137
otoriteye karşı ağır bir itaati vardı
10:00
which is very striking, very strange in a way,
221
588321
2208
ki bu bir anlamda çok çarpıcı ve garip
10:02
because migrants are very courageous people.
222
590529
3104
çünkü göçmenler çok cesaretli insanlardır.
10:05
They leave their homes. My father and my mother
223
593633
2760
Evlerini terkediyorlar.
Babam ve annem
Babam ve annem
10:08
left Jamaica and they traveled 4,000 miles,
224
596393
3927
Jamaika'yı terk etti ve
6000 km yol katetti
6000 km yol katetti
10:12
and yet they were infantilized by travel.
225
600320
3824
ve bu yolculuk onları çocuklaştırdı.
10:16
They were timid,
226
604144
1768
Ürkeklerdi
10:17
and somewhere along the line,
227
605912
1449
ve bir yerlerde
10:19
the natural order was reversed.
228
607361
1841
doğal düzen tersine döndü.
10:21
The children became the parents to the parent.
229
609202
3487
Çocuklar anne-babasına anne-baba oldu.
10:26
The Caribbean people came to
this country with a five-year plan:
this country with a five-year plan:
230
614646
2497
Karayipli insanlar bu ülkeye
beş yıllık bir planla geldiler.
beş yıllık bir planla geldiler.
10:29
they would work, some money, and then go back,
231
617143
1999
Çalışıp biraz para kazanacak
ve sonra geri döneceklerdi.
ve sonra geri döneceklerdi.
10:31
but the five years became 10, the 10 became 15,
232
619142
2823
Fakat beş yıl oldu 10 yıl,
sonra 10 yıl oldu 15 yıl.
sonra 10 yıl oldu 15 yıl.
10:33
and before you know it,
you're changing the wallpaper,
you're changing the wallpaper,
233
621965
2345
Ve bir de bakmışsın ki
duvar kağıdını değiştiriyorsun.
duvar kağıdını değiştiriyorsun.
10:36
and at that point, you know you're here to stay.
234
624310
3632
İşte bu noktada, kalıcı olduğunu anlarsın.
10:39
Although there's still the kind of temporariness
235
627942
2464
Burada kalma konusunda anne-babamızda
10:42
that our parents felt about being here,
236
630406
2447
bir çeşit geçicilik duygusu olmasına rağmen
10:44
but we children knew that the game was up.
237
632853
4187
biz çocuklar planın
suya düştüğünü biliyorduk.
suya düştüğünü biliyorduk.
10:49
I think there was a feeling that
238
637040
2758
Sanırım umdukları hayatın
10:51
they would not be able to continue with the ideals
239
639798
5350
hayallerine devam edemeyecekleri
10:57
of the life that they expected.
240
645148
2007
duygusu oluşmuştu.
10:59
The reality was very much different.
241
647155
1982
Hakikat çok daha farklıydı.
11:01
And also, that was true of the reality
242
649137
2074
Ve bu, beni eğitmeye çalışma gerçeği için de
11:03
of trying to educate me.
243
651211
1418
geçerliydi.
11:04
Having started the process,
my father did not continue.
my father did not continue.
244
652629
4062
Babam işe girişmiş idiyse de
devamını getiremedi.
devamını getiremedi.
11:08
It was left to my mother to educate me,
245
656691
2728
Beni eğitmek anneme kalmıştı
11:11
and as George Lamming would say,
246
659419
2721
ve George Lamming'in dediği gibi,
11:14
it was my mother who fathered me.
247
662140
3779
bana annem babalık yapmıştı.
11:17
Even in his absence, that old mantra remained:
248
665919
2342
Onun yokluğunda bile, onun sözü kalmıştı:
11:20
You are being watched.
249
668261
1687
İzleniyorsunuz.
11:21
But such ardent watchfulness can lead to anxiety,
250
669948
3202
Fakat bu kadar sıkı
ihtiyat endişeye yok açabilir,
ihtiyat endişeye yok açabilir,
11:25
so much so that years later, when I was investigating
251
673150
2249
öyle ki yıllar sonra,
11:27
why so many young black men
252
675399
1314
neden olması gerekenden altı kat fazla
11:28
were diagnosed with schizophrenia,
253
676713
2131
genç siyah adama
11:30
six times more than they ought to be,
254
678844
2507
şizofreni teşhisi
konuduğunu araştırırken
konuduğunu araştırırken
11:33
I was not surprised to hear the psychiatrist say,
255
681351
3272
psikiyatrisin şu söyledikleri
beni hiç şaşırtmadı:
beni hiç şaşırtmadı:
11:36
"Black people are schooled in paranoia."
256
684623
4458
"Siyah insanlar paranoya öğreniyor."
11:41
And I wonder what Bageye would make of that.
257
689081
3871
Ve merak ediyorum
Bageye bundan ne anlardı.
Bageye bundan ne anlardı.
11:44
Now I also had a 10-year-old son,
258
692952
2527
Şu anda, benim de 10 yaşında
bir oğlum olduğu için
bir oğlum olduğu için
11:47
and turned my attention to Bageye
259
695479
2849
aklıma Bageye takıldı
11:50
and I went in search of him.
260
698328
1376
ve onu aramaya koyuldum.
11:51
He was back in Luton, he was now 82,
261
699704
3602
Luton'a geri geldi, 82 yaşındaydı.
11:55
and I hadn't seen him for 30-odd years,
262
703306
3640
Onu 30 yıldır görmemiştim.
11:58
and when he opened the door,
263
706946
1598
Kapıyı açtığında
12:00
I saw this tiny little man with lambent, smiling eyes,
264
708544
3904
gözleri parlayan
bu küçük adamı gördüm
bu küçük adamı gördüm
12:04
and he was smiling, and I'd never seen him smile.
265
712448
2343
ve gülümsüyordu ve onu
hiç gülerken görmemiştim.
hiç gülerken görmemiştim.
12:06
I was very disconcerted by that.
266
714791
3048
Bu benim çok canımı sıkmıştı.
12:09
But we sat down, and he had
a Caribbean friend with him,
a Caribbean friend with him,
267
717839
3061
Ama sonra yanındaki Karayipli
bir arkadaşıyla oturduk ve
bir arkadaşıyla oturduk ve
12:12
talking some old time talk,
268
720900
2555
eski günlerden konuştuk.
12:15
and my father would look at me,
269
723455
2474
Ve babam bana sanki
12:17
and he looked at me as if I would
270
725929
1654
keşke ortaya çıktığım gibi
12:19
miraculously disappear as I had arisen.
271
727583
3644
mucizevi bir şekilde
kaybolsa der gibi baktı.
kaybolsa der gibi baktı.
12:23
And he turned to his friend, and he said,
272
731227
2236
Ve arkadaşına dönerek şöyle dedi:
12:25
"This boy and me have a deep, deep connection,
273
733463
2960
"Bu çocukla aramızda derin,
derin bağlantı var,
derin bağlantı var,
12:28
deep, deep connection."
274
736423
2960
derin, derin bağlantı."
12:31
But I never felt that connection.
275
739383
1397
Fakat bu bağlantıyı hiç hissetmedim.
12:32
If there was a pulse, it was very weak
276
740780
2779
Bir titreşim varsa da, çok zayıftı
12:35
or hardly at all.
277
743559
2824
veya hiç yok gibiydi.
12:38
And I almost felt in the course of that reunion
278
746383
1840
Ve bu görüşmemiz sırasında
12:40
that I was auditioning to be my father's son.
279
748223
4617
babamın oğlu olmak için
seçmeye katılmış gibi hissettim.
seçmeye katılmış gibi hissettim.
12:44
When the book came out,
280
752840
1992
Kitap çıktığında,
12:46
it had fair reviews in the national papers,
281
754832
1736
ulusal gazetelerde
insaflı incelemeler yapıldı.
insaflı incelemeler yapıldı.
12:48
but the paper of choice in Luton is not The Guardian,
282
756568
3272
Fakat Luton'da takip edilen
gazete "The Guardian" değil
gazete "The Guardian" değil
12:51
it's the Luton News,
283
759840
2287
"Luton News" gazetesidir.
12:54
and the Luton News ran the headline about the book,
284
762127
3776
Ve "Luton News"
kitabı manşetten verdi.
kitabı manşetten verdi.
12:57
"The Book That May Heal a 32-Year-Old Rift."
285
765903
5219
"32 Yıllık Dargınlığı İyileştirebilecek Kitap."
13:03
And I understood that could also represent
286
771122
3312
Ve ben anladım ki bu kitap
ben ve babamın nesli gibi
13:06
the rift between one generation and the next,
287
774434
1903
13:08
between people like me and my father's generation,
288
776337
4004
iki nesil arasındaki dargınlığı temsil edebilirdi.
13:12
but there's no tradition in Caribbean life
289
780341
2248
Fakat Karayipli yaşamında hatırat veya
13:14
of memoirs or biographies.
290
782589
2104
biyografi gibi gelenekler yoktur.
13:16
It was a tradition that you didn't
chat about your business in public.
chat about your business in public.
291
784693
4084
İnsanların içinde iş konuşmamak bir gelenekti.
13:20
But I welcomed that title, and I thought actually, yes,
292
788777
4656
Ama bu başlığı hoş karşıladım
ve düşündüm ki, evet,
ve düşündüm ki, evet,
13:25
there is a possibility that this
293
793433
1896
bu, daha önce
13:27
will open up conversations
that we'd never had before.
that we'd never had before.
294
795329
4193
hiç yapmadığımız konuşmaları
yapma imkanı doğurabilir.
yapma imkanı doğurabilir.
13:31
This will close the generation gap, perhaps.
295
799522
4204
Belki de bu kitap nesil farkını kapatacak.
13:35
This could be an instrument of repair.
296
803726
2527
Bu bir tamir aracı olabilirdi.
13:38
And I even began to feel that this book
297
806253
2401
Ve hatta babamın bu kitabı
13:40
may be perceived by my father
298
808654
2888
anne babaya bir bağlılık eylemi olarak
13:43
as an act of filial devotion.
299
811542
4176
görebileceğini hissetmeye bile başladım.
13:47
Poor, deluded fool.
300
815718
3735
Kendini kandıran, zavallı aptal.
13:51
Bageye was stung by what he perceived to be
301
819453
4041
Kusurlarının gözler önüne serilmesi
13:55
the public airing of his shortcomings.
302
823494
2859
Bageye'nin canını yakmıştı.
13:58
He was stung by my betrayal,
303
826353
2901
Benim ihanetim onu incitti
14:01
and he went to the newspapers the next day
304
829254
2072
ve ertesi gün gazeteye giderek
14:03
and demanded a right of reply,
305
831326
1184
cevap hakkı talep etti.
14:04
and he got it with the headline
306
832510
2232
Ve bunu şu başlıkla aldı:
14:06
"Bageye Bites Back."
307
834742
3160
"Bageye Karşılık Verdi."
14:09
And it was a coruscating account of my betrayal.
308
837902
2968
Ve bu ihanetimin bir sonucu oldu.
14:12
I was no son of his.
309
840870
2878
Artık onun oğlu değildim.
14:15
He recognized in his mind that his colors
310
843748
2081
Kendi zihninde renkdaşlarına
14:17
had been dragged through the
mud, and he couldn't allow that.
mud, and he couldn't allow that.
311
845829
2368
leke sürüldüğünü düşündü
ve buna izin veremezdi.
ve buna izin veremezdi.
14:20
He had to restore his dignity, and he did so,
312
848197
2585
İtibarını geri kazanmalıydı,
o da öyle yaptı
o da öyle yaptı
14:22
and initially, although I was disappointed,
313
850782
2428
ve başta hayal kırıklığına
uğramış olsam da,
uğramış olsam da,
14:25
I grew to admire that stance.
314
853210
1680
zamanla bu tutumunu takdir ettim.
14:26
There was still fire bubbling through his veins,
315
854890
3403
Hâlâ damarlarında ateş püskürüyordu,
82 yaşında olmasına rağmen.
14:30
even though he was 82 years old.
316
858293
3617
14:33
And if it meant that we would now return
317
861910
2562
Ve eğer bu, 30 yıllık sessizliğe
14:36
to 30 years of silence,
318
864472
3231
geri döneceğimiz anlamına geliyorsa,
14:39
my father would say, "If it's so, then it's so."
319
867703
5960
babam şöyle derdi:
"Öyleyse öyle olsun."
"Öyleyse öyle olsun."
14:45
Jamaicans will tell you that
there's no such thing as facts,
there's no such thing as facts,
320
873663
3192
Jamaikalılar size gerçekler diye
bir şeyin olmadığını söyleyecektir,
bir şeyin olmadığını söyleyecektir,
14:48
there are only versions.
321
876855
2025
sadece çeşitler vardır.
14:50
We all tell ourselves the versions of the story
322
878880
2481
Hepimiz kendimize yaşayabileceğimiz
en iyi hikayenin
en iyi hikayenin
14:53
that we can best live with.
323
881361
2855
çeşitlerini anlatıyoruz.
14:56
Each generation builds up an edifice
324
884216
2527
Her nesil, isteksizce veya
14:58
which they are reluctant or sometimes unable
325
886743
2067
bazen sökemediği bir anıt
15:00
to disassemble,
326
888810
2308
inşa eder.
15:03
but in the writing, my version of the story
327
891118
3646
Fakat benim yazdığım hikaye
15:06
began to change,
328
894764
2068
değişmeye başladı
15:08
and it was detached from me.
329
896832
3994
ve benden kopmaya başladı.
15:12
I lost my hatred of my father.
330
900826
2929
Babama olan nefretimi kaybettim.
15:15
I did no longer want him to die or to murder him,
331
903755
4484
Artık onun ölmesini veya
onu öldürmek istemiyordum.
onu öldürmek istemiyordum.
15:20
and I felt free,
332
908239
4244
Ve kendimi özgür hissettim,
15:24
much freer than I'd ever felt before.
333
912483
4864
daha önce hissetmediğim kadar özgür.
Ve merak ettim, acaba bu rahatlık
15:29
And I wonder whether that freedness
334
917347
1880
15:31
could be transferred to him.
335
919227
2915
ona taşınabilirmiydi.
15:36
In that initial reunion,
336
924218
4352
Bu ilk görüşmemizde,
15:40
I was struck by an idea that I had
337
928570
2376
çocukluğuma dair
15:42
very few photographs of myself
338
930946
3444
çok az fotoğrafım olduğu
15:46
as a young child.
339
934390
2374
aklıma geldi.
15:48
This is a photograph of me,
340
936764
2190
Bu fotoğrafta
15:50
nine months old.
341
938954
2317
dokuz aylığım.
15:53
In the original photograph,
342
941271
1922
Fotoğrafın orjinalinde
15:55
I'm being held up by my father, Bageye,
343
943193
2953
babam Bageye'nın kucağındayım
15:58
but when my parents separated, my mother
344
946146
2244
ama boşandıklarında annem
16:00
excised him from all aspects of our lives.
345
948390
2770
onu hayatımızdan tamamen çıkardı.
16:03
She took a pair of scissors and cut
him out of every photograph,
him out of every photograph,
346
951160
4064
Bir çift makas aldı ve onu
her resimden keserek çıkardı
her resimden keserek çıkardı
16:07
and for years, I told myself
the truth of this photograph
the truth of this photograph
347
955224
3542
ve yıllarca kendime bu fotoğraf
hakkındaki gerçeği anlattım.
hakkındaki gerçeği anlattım.
16:10
was that you are alone,
348
958766
3004
O da yalnız
16:13
you are unsupported.
349
961770
2800
ve desteksiz olduğundu.
16:16
But there's another way of looking at this photograph.
350
964570
2272
Fakat bu fotoğrafa
bakmanın başka bir yolu var.
bakmanın başka bir yolu var.
16:18
This is a photograph that has the potential
351
966842
2576
Bu fotoğraf tekrar görüşme potansiyeline sahip.
16:21
for a reunion,
352
969418
2504
16:23
a potential to be reunited with my father,
353
971922
2788
Babamla tekrar bir araya gelme potansiyeline.
16:26
and in my yearning to be held up by my father,
354
974710
4064
Ve babamın beni tutmasına olan özlemimle
16:30
I held him up to the light.
355
978774
2500
onu ışığa tuttum.
16:33
In that first reunion,
356
981274
2936
O ilk tekrar buluşmamız
16:36
it was very awkward and tense moments,
357
984210
2302
çok garip ve gergin anlardı
16:38
and to lessen the tension,
358
986512
1342
ve bu gerilimi azaltmak için
16:39
we decided to go for a walk.
359
987854
3338
yürüyüşe çıkmaya karar verdik.
16:43
And as we walked, I was struck
360
991192
2001
Ve yürürken, kalakaldım.
16:45
that I had reverted to being the child
361
993193
2271
Şu an babamdan uzun olamama rağmen
16:47
even though I was now towering above my father.
362
995464
3493
birden o çocuk olmuştum.
16:50
I was almost a foot taller than my father.
363
998957
2251
Babamdan 30 santim kadar uzundum.
16:53
He was still the big man,
364
1001208
2608
Hâlâ o büyük adamdı
16:55
and I tried to match his step.
365
1003816
4721
ve adımlarına yetişmeye çalıştım.
17:00
And I realized that he was walking
366
1008537
1577
Ve fark ettim ki sanki hâlâ
17:02
as if he was still under observation,
367
1010114
2776
gözetim altındaymış gibi yürüyordu,
17:04
but I admired his walk.
368
1012890
2911
fakat yürüyüşüne hayran kalmıştım.
17:07
He walked like a man
369
1015801
2328
F.A. Kupası Finalini
17:10
on the losing side of the F.A. Cup Final
370
1018129
2871
kaybeden taraftaki adam gibi yürüyor,
17:13
mounting the steps to collect his condolence medal.
371
1021000
3952
teselli madalyasını almak üzere
basamakları tırmanıyordu.
basamakları tırmanıyordu.
17:16
There was dignity in defeat.
372
1024952
3624
Yenilgide onur vardı.
17:20
Thank you.
373
1028576
2417
Teşekkür ederim.
(Alkışlar)
17:22
(Applause)
374
1030993
878
ABOUT THE SPEAKER
Colin Grant - Author, historianColin Grant is an author and historian whose works focus on larger-than-life figures of the African diaspora.
Why you should listen
Colin Grant is an English historian and son of black Jamaican immigrants who explores the legacy of slavery and its effect on modern generations of the African diaspora. In Negro with a Hat: The Rise and Fall of Marcus Garvey Grant chronicles the life of the controversial Jamaican politician and his obsession with a "redeemed" Africa; in I & I: The Natural Mystics, Marley, Tosh and Wailer he explores the struggles faced by now legendary Rastafarian reggae artists the Wailers; and in his most recent book, Bageye at the Wheel, Grant confronts his own father in a memoir about his lifelong inner conflict with the immigrant experience.
Grant is also an Associate Fellow in the Centre for Caribbean Studies at the University of Warwick and a producer for BBC Radio.
More profile about the speakerGrant is also an Associate Fellow in the Centre for Caribbean Studies at the University of Warwick and a producer for BBC Radio.
Colin Grant | Speaker | TED.com