TEDWomen 2015
Nonny de la Peña: The future of news? Virtual reality
Nonny de la Peña: Haberlerin geleceği? Sanal gerçeklik
Filmed:
Readability: 3.8
1,291,722 views
Bir hikâyeyi sadece zihninizle değil, tüm bedeninizle deneyimleseniz ne olurdu? Nonny de la Peña seyirciyi hikâyenin içine koymak için geleneksel haberciliği yeni ortaya çıkan sanal gerçeklik (virtual reality) teknolojileri ile birleştiren yeni bir tür gazetecilik üzerinde çalışıyor. Sonuç, de la Peña'nın insanların haberleri yepyeni bir yolla anlamasına yardımcı olacağını umduğu hatırda kalıcı bir deneyim.
Nonny de la Peña - Virtual reality pioneer
Nonny de la Peña uses new, immersive media to tell stories that create empathy in readers and viewers. Full bio
Nonny de la Peña uses new, immersive media to tell stories that create empathy in readers and viewers. Full bio
Double-click the English transcript below to play the video.
00:12
What if I could present you a story
0
785
1880
Eğer size sadece zihninizle değil,
00:14
that you would remember
with your entire body
with your entire body
1
2689
2414
tüm bedeninizle
hatırlayacağınız bir hikâye
hatırlayacağınız bir hikâye
00:17
and not just with your mind?
2
5127
2157
sunsam ne olurdu?
00:19
My whole life as a journalist,
I've really been compelled
I've really been compelled
3
7308
2675
Hayatım boyunca, bir gazeteci
olarak cidden fark yaratacak
olarak cidden fark yaratacak
00:22
to try to make stories
that can make a difference
that can make a difference
4
10007
2311
ve belki de insanların
umursamasına sebep olacak
umursamasına sebep olacak
00:24
and maybe inspire people to care.
5
12342
2570
hikâyeler ortaya çıkarmaya çalıştım.
00:26
I've worked in print.
I've worked in documentary.
I've worked in documentary.
6
14936
2326
Basılı yayında çalıştım.
Belgeselde çalıştım.
Belgeselde çalıştım.
00:29
I've worked in broadcast.
7
17286
1269
Görsel medyada çalıştım.
00:30
But it really wasn't until
I got involved with virtual reality
I got involved with virtual reality
8
18579
3062
Ancak sanal gerçeklikle
uğraşmaya başlayınca,
uğraşmaya başlayınca,
00:33
that I started seeing
these really intense,
these really intense,
9
21665
2841
insanlardan beni sahiden çok şaşırtan
00:36
authentic reactions from people
10
24530
1984
gerçekten kuvvetli, içten reaksiyonları
00:38
that really blew my mind.
11
26538
1675
görmeye başladım.
00:40
So the deal is that with VR,
virtual reality,
virtual reality,
12
28237
4673
SG, yani sanal gerçeklikliğin olayı,
00:44
I can put you on scene
13
32934
3000
sizi hikâyenin tam ortasına,
00:47
in the middle of the story.
14
35958
1801
sahneye koyabiliyorum.
00:50
By putting on these goggles
that track wherever you look,
that track wherever you look,
15
38148
3484
Nereye bakarsanız takip eden
gözlükleri takarak,
gözlükleri takarak,
00:53
you get this whole-body sensation,
16
41656
2928
tüm bedenin hissetmesini sağlıyorsunuz,
00:56
like you're actually, like, there.
17
44608
2207
gerçekten de oradaymışsınız gibi.
00:59
So five years ago was about when
I really began to push the envelope
I really began to push the envelope
18
47209
3402
Beş sene önce sanal gerçeklikle
gazeteciliği bir arada
gazeteciliği bir arada
01:02
with using virtual reality
and journalism together.
and journalism together.
19
50635
3250
kullanmak üzere gerçekten sınırları
zorlamaya başladığım zamandı.
zorlamaya başladığım zamandı.
01:05
And I wanted to do a piece about hunger.
20
53909
2548
Ve açlıkla ilgili bir parça
yapmak istedim.
yapmak istedim.
01:08
Families in America are going hungry,
food banks are overwhelmed,
food banks are overwhelmed,
21
56481
3159
Amerika'daki aileler aç kalıyor,
gıda bankaları hücuma uğrayarak
gıda bankaları hücuma uğrayarak
01:11
and they're often running out of food.
22
59664
2055
çoğu zaman yiyecekleri tükeniyor.
01:14
Now, I knew I couldn't
make people feel hungry,
make people feel hungry,
23
62330
3619
Biliyordum ki insanları aç hissettiremem,
01:17
but maybe I could figure out a way
to get them to feel something physical.
to get them to feel something physical.
24
65973
3817
ama onların fiziksel bir şeyler
hissetmeleri için bir yol bulabilirdim.
hissetmeleri için bir yol bulabilirdim.
01:22
So -- again, this is five years ago --
25
70726
3064
Bu yüzden -- yine, bu beş sene önce --
01:25
so doing journalism
and virtual reality together
and virtual reality together
26
73814
3176
gazeteciliğin ve sanal gerçekliğin
birlikte yapılması
birlikte yapılması
01:29
was considered
a worse-than-half-baked idea,
a worse-than-half-baked idea,
27
77014
2983
yarı olgun bir fikirden daha
kötü olarak düşünülüyordu
kötü olarak düşünülüyordu
01:32
and I had no funding.
28
80021
1355
ve finansmanım yoktu.
01:33
Believe me, I had a lot
of colleagues laughing at me.
of colleagues laughing at me.
29
81400
2499
İnanın ki bana gülen
bir sürü meslektaşım vardı.
bir sürü meslektaşım vardı.
01:35
And I did, though,
have a really great intern,
have a really great intern,
30
83923
3790
Ama gerçekten harika bir stajyerim vardı,
01:39
a woman named Michaela Kobsa-Mark.
31
87737
2238
Michaela Kobsa-Mark adında bir kadın.
01:41
And together we went out to food banks
32
89999
1818
Birlikte gıda bankalarına gittik,
01:43
and started recording
audio and photographs.
audio and photographs.
33
91841
3072
ses ve fotoğraf kayıtları
almaya başladık.
almaya başladık.
01:46
Until one day she came back to my office
34
94937
1920
Bir gün ofisime geri geldiğinde
01:48
and she was bawling, she was just crying.
35
96881
2395
haykırıyordu, sadece ağlıyordu.
01:51
She had been on scene at a long line,
36
99300
2602
Olay yerinde uzun bir kuyruktaymış,
01:53
where the woman running the line
was feeling extremely overwhelmed,
was feeling extremely overwhelmed,
37
101926
3945
sırayı idare eden kadın
son derece sıkıntı duyuyor
son derece sıkıntı duyuyor
01:57
and she was screaming,
"There's too many people!
"There's too many people!
38
105895
2968
ve bağırıyormuş,
"Çok fazla insan var!"
"Çok fazla insan var!"
02:00
There's too many people!"
39
108887
1896
"Çok fazla insan var!"
02:02
And this man with diabetes
doesn't get food in time,
doesn't get food in time,
40
110807
3555
Diyabetli bir adam
zamanında yemeğini alamamış,
zamanında yemeğini alamamış,
02:06
his blood sugar drops too low,
and he collapses into a coma.
and he collapses into a coma.
41
114386
3555
kan şekeri çok fazla düşmüş
ve komaya girmiş.
ve komaya girmiş.
02:10
As soon as I heard that audio,
42
118695
1532
Bu kaydı duyar duymaz,
02:12
I knew that this would be
the kind of evocative piece
the kind of evocative piece
43
120251
3245
bunun gıda bankalarında
neler olduğunu anlatabilecek,
neler olduğunu anlatabilecek,
02:15
that could really describe
what was going on at food banks.
what was going on at food banks.
44
123520
3104
hatırda kalıcı türden bir
parça olabileceğini biliyordum.
parça olabileceğini biliyordum.
02:19
So here's the real line.
You can see how long it was, right?
You can see how long it was, right?
45
127290
3616
İşte gerçek sıra. Ne kadar uzunlukta
olduğunu görüyorsunuz, değil mi?
olduğunu görüyorsunuz, değil mi?
02:22
And again, as I said, we didn't
have very much funding,
have very much funding,
46
130930
2627
Dediğim gibi, fazla finansmanımız yoktu,
02:25
so I had to reproduce it
with virtual humans that were donated,
with virtual humans that were donated,
47
133581
3750
bu yüzden bağışlanan sanal insanlarla
reprodüksiyon yapmak zorunda kaldım,
reprodüksiyon yapmak zorunda kaldım,
02:29
and people begged and borrowed favors
to help me create the models
to help me create the models
48
137355
4126
modelleri yaratmama yardımcı olmak ve
işleri elimden geldiğince doğru olarak
işleri elimden geldiğince doğru olarak
02:33
and make things as accurate as we could.
49
141505
2159
yapmam için insanlar yardım
rica ederek destek aldılar.
rica ederek destek aldılar.
02:35
And then we tried to convey
what happened that day
what happened that day
50
143688
2609
Sonra o gün neler olduğunu
mümkün olduğunca
mümkün olduğunca
02:38
with as much as accuracy as is possible.
51
146321
2794
doğru şekilde iletmeye çalıştık.
02:41
(Video) Voice: There's too many people!
There's too many people!
There's too many people!
52
149680
4198
(Video) Ses: Çok fazla insan var!
Çok fazla insan var!
Çok fazla insan var!
02:54
Voice: OK, he's having a seizure.
53
162340
2721
Ses: Tamam, kriz geçiriyor.
03:11
Voice: We need an ambulance.
54
179023
2849
Ses: Bir ambulans lazım.
03:14
Nonny de la Peña: So the man on the right,
55
182181
2017
Nonny de la Peña: Sağdaki adam,
03:16
for him, he's walking around the body.
56
184222
1872
ona göre, bedenin etrafında yürüyor.
03:18
For him, he's in the room with that body.
57
186118
2697
Ona göre, o bedenle aynı odada.
03:21
Like, that guy is at his feet.
58
189355
1817
Bu adam ayağının dibinde.
03:23
And even though,
through his peripheral vision,
through his peripheral vision,
59
191601
2207
Periferik görüşüyle olsa bile,
03:25
he can see that he's in this lab space,
60
193832
2071
bu laboratuvar alanında
olduğunu görebiliyor,
olduğunu görebiliyor,
03:27
he should be able to see
that he's not actually on the street,
that he's not actually on the street,
61
195927
4213
aslında sokakta olmadığını
görebilmesi lazım;
görebilmesi lazım;
03:32
but he feels like he's there
with those people.
with those people.
62
200164
2896
ama o insanlarla orada
olduğunu hissediyor.
olduğunu hissediyor.
03:35
He's very cautious not to step on this guy
63
203084
2010
Gerçekten orada olmayan o adamın üzerine
03:37
who isn't really there, right?
64
205118
1666
basmamaya dikkat ediyor, değil mi?
03:39
So that piece ended up
going to Sundance in 2012,
going to Sundance in 2012,
65
207506
3103
Bu eser sonuçta 2012 yılında
Sundance'e gitti,
Sundance'e gitti,
03:42
a kind of amazing thing,
and it was the first virtual reality film
and it was the first virtual reality film
66
210633
3921
oldukça inanılmaz bir şey ve bu esasen
03:46
ever, basically.
67
214578
1960
ilk sanal gerçeklik filmiydi.
03:49
And when we went, I was really terrified.
68
217062
1961
Gittiğimizde, gerçekten korktum.
03:51
I didn't really know
how people were going to react
how people were going to react
69
219047
2437
İnsanların nasıl tepki
vereceğini ve neler olacağını
vereceğini ve neler olacağını
03:53
and what was going to happen.
70
221508
1389
gerçekten bilmiyordum.
03:54
And we showed up
with this duct-taped pair of goggles.
with this duct-taped pair of goggles.
71
222921
2897
Selobantlı bir çift gözlükle
oraya gittik.
oraya gittik.
03:57
(Video) Oh, you're crying.
You're crying. Gina, you're crying.
You're crying. Gina, you're crying.
72
225842
3985
(Video) Ağlıyorsun. Ağlıyorsun.
Gina, ağlıyorsun.
Gina, ağlıyorsun.
04:01
So you can hear
the surprise in my voice, right?
the surprise in my voice, right?
73
229851
2720
Sesimdeki şaşırmayı
duyabiliyorsunuz, değil mi?
duyabiliyorsunuz, değil mi?
04:04
And this kind of reaction ended up being
the kind of reaction we saw
the kind of reaction we saw
74
232595
3595
Bu tür bir tepki sonuçta
durmadan gördüğümüz
durmadan gördüğümüz
04:08
over and over and over:
75
236214
2770
türden bir tepki oldu:
04:11
people down on the ground
trying to comfort the seizure victim,
trying to comfort the seizure victim,
76
239008
3706
İnsanlar yerde kriz geçiren mağduru
rahatlatmaya çalışıyor,
rahatlatmaya çalışıyor,
04:14
trying to whisper something into his ear
77
242738
1920
kulağına bir şeyler fısıldamaya
04:16
or in some way help,
even though they couldn't.
even though they couldn't.
78
244682
3958
veya bir şekilde yardım etmeye
çalışıyor, yapamasalar da.
çalışıyor, yapamasalar da.
04:20
And I had a lot of people
come out of that piece saying,
come out of that piece saying,
79
248664
2684
Bir sürü insan bu filmden
sonra bana gelip şöyle dedi,
sonra bana gelip şöyle dedi,
04:23
"Oh my God, I was so frustrated.
I couldn't help the guy,"
I couldn't help the guy,"
80
251372
2724
"Aman Tanrım, çok sinirlendim.
Adama yardım edemedim."
Adama yardım edemedim."
04:26
and take that back into their lives.
81
254120
1721
ve bunu alıp hayatlarına döndüler.
04:28
So after this piece was made,
82
256999
1866
Bu eser yapıldıktan sonra,
04:32
the dean of the cinema school at USC,
the University of Southern California,
the University of Southern California,
83
260198
3809
USC'nin, Güney Kaliforniya
Üniversitesi'nin sinema okulunun dekanı
Üniversitesi'nin sinema okulunun dekanı
04:36
brought in the head of the World
Economic Forum to try "Hunger,"
Economic Forum to try "Hunger,"
84
264031
4207
Dünya Ekonomik Forumu başkanını
"Açlık"ı denemesi için getirdi,
"Açlık"ı denemesi için getirdi,
04:40
and he took off the goggles,
85
268262
1341
kendisi gözlükleri çıkardığında
04:41
and he commissioned
a piece about Syria on the spot.
a piece about Syria on the spot.
86
269627
3040
hemen orada Suriye'yle ilgili
bir parça sipariş etti.
bir parça sipariş etti.
04:44
And I really wanted to do something
about Syrian refugee kids,
about Syrian refugee kids,
87
272691
2913
Ben de Suriyeli mülteci çocuklarla ilgili
gerçekten bir şeyler yapmak istedim,
gerçekten bir şeyler yapmak istedim,
04:47
because children have been the worst
affected by the Syrian civil war.
affected by the Syrian civil war.
88
275628
4292
çünkü çocuklar Suriye'deki
iç savaştan en çok etkilenenler.
iç savaştan en çok etkilenenler.
04:52
I sent a team to the border of Iraq
to record material at refugee camps,
to record material at refugee camps,
89
280809
3958
Mülteci kamplarında materyal kaydetmesi
için Irak sınırına bir ekip gönderdim,
için Irak sınırına bir ekip gönderdim,
04:56
basically an area I wouldn't
send a team now,
send a team now,
90
284791
3151
şimdi bir ekibi
göndermeyeceğim bir bölgeye,
göndermeyeceğim bir bölgeye,
04:59
as that's where ISIS is really operating.
91
287966
2468
çünkü IŞİD'in gerçekte
faaliyette bulunduğu yer.
faaliyette bulunduğu yer.
05:02
And then we also recreated a street scene
92
290458
2706
Sonra genç bir kızın şarkı söylediği ve
05:05
in which a young girl is singing
and a bomb goes off.
and a bomb goes off.
93
293188
3523
bir bombanın patladığı bir
sokak sahnesi de canlandırdık.
sokak sahnesi de canlandırdık.
05:09
Now, when you're
in the middle of that scene
in the middle of that scene
94
297340
2079
Öyle ki, o sahnenin ortasındayken ve
05:11
and you hear those sounds,
95
299443
2554
o sesleri duyduğunuzda,
05:14
and you see the injured around you,
96
302021
2293
etrafınızda yaralananları gördüğünüzde,
05:16
it's an incredibly scary and real feeling.
97
304338
3000
inanılmaz derecede
korkutucu ve gerçekçi bir his.
korkutucu ve gerçekçi bir his.
05:19
I've had individuals who have been
involved in real bombings tell me
involved in real bombings tell me
98
307362
4540
Gerçek bombalama yaşayan kişiler bana
05:23
that it evokes the same kind of fear.
99
311926
3475
benzer bir korku uyandırdığını söylediler.
05:28
[The civil war in Syria may seem far away]
100
316211
4519
[Suriye'deki iç savaş uzakta görünebilir]
05:34
[until you experience it yourself.]
101
322078
6266
[ta ki kendiniz deneyimleyene dek]
05:41
(Girl singing)
102
329062
6951
(Kız şarkı söylüyor)
05:48
(Explosion)
103
336037
2778
(Patlama)
05:50
[Project Syria]
104
338839
4237
[Proje Suriye]
05:55
[A virtual reality experience]
105
343988
1997
[Bir sanal gerçeklik deneyimi]
05:58
NP: We were then invited to take the piece
106
346653
2068
NP: Sonra eseri Londra'daki
Victoria ve Albert Müzesi'ne
Victoria ve Albert Müzesi'ne
06:00
to the Victoria and Albert
Museum in London.
Museum in London.
107
348745
2054
götürmek üzere davet edildik.
06:02
And it wasn't advertised.
108
350823
1357
Reklamı yapılmamıştı.
06:04
And we were put in this tapestry room.
109
352204
2324
Bizi duvar halılarının
olduğu odaya koydular.
olduğu odaya koydular.
06:06
There was no press about it,
110
354552
1342
Konuyla ilgili basın yoktu,
06:07
so anybody who happened to walk
into the museum to visit it that day
into the museum to visit it that day
111
355918
3737
yani o gün müzeyi ziyaret
etmek üzere gelmiş olanlar
etmek üzere gelmiş olanlar
06:11
would see us with these crazy lights.
112
359679
1763
bizi o çılgın ışıklarla göreceklerdi.
06:13
You know, maybe they would want to see
the old storytelling of the tapestries.
the old storytelling of the tapestries.
113
361466
3675
Belki duvar halılarının eski hikâyeleri
anlatımını görmek isteyeceklerdi.
anlatımını görmek isteyeceklerdi.
06:17
They were confronted
by our virtual reality cameras.
by our virtual reality cameras.
114
365165
2467
Bizim sanal gerçeklik
kameralarımızla karşılaştılar.
kameralarımızla karşılaştılar.
06:20
But a lot of people tried it,
and over a five-day run
and over a five-day run
115
368513
3127
Ancak bir sürü insan denedi
ve beş günlük sürenin
ve beş günlük sürenin
06:23
we ended up with 54 pages
of guest book comments,
of guest book comments,
116
371664
4540
sonunda 54 sayfalık ziyaretçi
defteri yorumları aldık
defteri yorumları aldık
06:28
and we were told by the curators there
117
376228
2336
ve oradaki küratörler böyle bir akını
06:30
that they'd never seen such an outpouring.
118
378588
2589
daha önce görmediklerini söylediler.
06:33
Things like, "It's so real,"
"Absolutely believable,"
"Absolutely believable,"
119
381201
4627
Şöyle şeyler, "Çok gerçekçi,"
"Kesinlikle inanılmaz,"
"Kesinlikle inanılmaz,"
06:37
or, of course, the one
that I was excited about,
that I was excited about,
120
385852
2460
veya elbette bana
çok heyecan veren,
çok heyecan veren,
06:40
"A real feeling as if you were
in the middle of something
in the middle of something
121
388336
2849
"Normalde TV haberlerinde
göreceğiniz bir şeyin
göreceğiniz bir şeyin
06:43
that you normally see on the TV news."
122
391209
2262
tam ortasında olduğunuzu
gerçekten hissetme."
gerçekten hissetme."
06:46
So, it works, right? This stuff works.
123
394463
3476
Yani işe yarıyor, değil mi?
Bu şey işe yarıyor.
Bu şey işe yarıyor.
06:50
And it doesn't really matter
where you're from or what age you are --
where you're from or what age you are --
124
398297
3795
Nereden olduğunuz veya
yaşınız fark etmiyor --
yaşınız fark etmiyor --
06:54
it's really evocative.
125
402116
2203
gerçekten akılda kalıcı.
06:56
Now, don't get me wrong -- I'm not saying
that when you're in a piece
that when you're in a piece
126
404343
3952
Şimdi beni yanlış anlamayın --
filmin içindeyken orada olduğunuzu
filmin içindeyken orada olduğunuzu
07:00
you forget that you're here.
127
408319
2880
unuttuğunuzu söylemiyorum.
07:03
But it turns out we can feel
like we're in two places at once.
like we're in two places at once.
128
411223
3175
Ancak aynı anda iki yerde olduğumuzu
hissedebildiğimiz ortaya çıktı.
hissedebildiğimiz ortaya çıktı.
07:06
We can have what I call
this duality of presence,
this duality of presence,
129
414422
3150
Benim ikili var olma adını
verdiğim şey mümkün
verdiğim şey mümkün
07:09
and I think that's what allows me
to tap into these feelings of empathy.
to tap into these feelings of empathy.
130
417596
4857
ve bence empati hislerine
dokunmama izin veren şey bu.
dokunmama izin veren şey bu.
07:14
Right?
131
422477
1151
Değil mi?
07:16
So that means, of course,
132
424041
3191
Elbette bunun anlamı,
07:19
that I have to be very cautious
about creating these pieces.
about creating these pieces.
133
427256
4895
bu eserleri yaratırken çok
dikkatli olmam gerekiyor.
dikkatli olmam gerekiyor.
07:24
I have to really follow
best journalistic practices
best journalistic practices
134
432175
4262
Gerçekten en iyi gazetecilik
uygulamalarını izlemeli
uygulamalarını izlemeli
07:28
and make sure that these powerful stories
135
436461
2135
ve bu güçlü hikâyelerin dürüstlükle
07:30
are built with integrity.
136
438620
1586
geliştirildiğine emin olmalıyım.
07:32
If we don't capture
the material ourselves,
the material ourselves,
137
440230
2373
Eğer materyalleri kendimiz çekmezsek,
07:34
we have to be extremely exacting
138
442627
4968
kaynağını anlama, o malzemenin
07:39
about figuring out the provenance
and where did this stuff come from
and where did this stuff come from
139
447619
3301
nereden geldiği ve gerçekliği konusunda
07:42
and is it authentic?
140
450944
1308
son derece titiz olmalıyız.
07:44
Let me give you an example.
141
452276
1357
Size bir örnek vereyim.
07:45
With this Trayvon Martin case,
this is a guy, a kid,
this is a guy, a kid,
142
453657
2937
Trayvon Martin olayında,
kendisi 17 yaşında bir genç,
kendisi 17 yaşında bir genç,
07:48
who was 17 years old and he bought
soda and a candy at a store,
soda and a candy at a store,
143
456618
4103
bir çocuk ve bir dükkândan
içecek ve şekerleme almış
içecek ve şekerleme almış
07:52
and on his way home he was tracked
by a neighborhood watchman
by a neighborhood watchman
144
460745
3476
ve eve dönerken George Zimmerman
adında bir semt bekçisi
adında bir semt bekçisi
07:56
named George Zimmerman
who ended up shooting and killing him.
who ended up shooting and killing him.
145
464245
2865
tarafından izlenmiş,
adam sonuçta ona ateş edip öldürmüş.
adam sonuçta ona ateş edip öldürmüş.
07:59
To make that piece,
146
467657
1152
Bu parçayı yapmak için,
08:00
we got the architectural drawings
of the entire complex,
of the entire complex,
147
468833
3602
tüm kompleksin mimari çizimlerini aldık
08:04
and we rebuilt the entire scene
inside and out, based on those drawings.
inside and out, based on those drawings.
148
472459
4769
ve bu çizimlere dayanarak tüm
sahneyi yeniden derledik.
sahneyi yeniden derledik.
08:09
All of the action
149
477252
1295
Tüm aksiyon,
08:10
is informed by the real 911
recorded calls to the police.
recorded calls to the police.
150
478571
4919
polisle yapılmış gerçek 911 kayıtlı
görüşmelerinin bilgisini içeriyor.
görüşmelerinin bilgisini içeriyor.
08:16
And interestingly, we broke
some news with this story.
some news with this story.
151
484411
2777
İlginç bir şekilde, bu hikâyeyle
bazı bilgileri vermiş olduk.
bazı bilgileri vermiş olduk.
08:19
The forensic house that did the audio
reconstruction, Primeau Productions,
reconstruction, Primeau Productions,
152
487212
3975
Yeniden ses düzenlemesini yapan
adli kurum Primeau Productions,
adli kurum Primeau Productions,
08:23
they say that they would testify
153
491211
1946
George Zimmerman'ın arabasından
08:25
that George Zimmerman,
when he got out of the car,
when he got out of the car,
154
493181
2675
dışarı çıktıktan sonra,
Martin'i takip etmeye gitmeden
Martin'i takip etmeye gitmeden
08:27
he cocked his gun before he went
to give chase to Martin.
to give chase to Martin.
155
495880
2832
tetiği çektiğini doğrulayacağını belirtti.
08:32
So you can see that
the basic tenets of journalism,
the basic tenets of journalism,
156
500013
3405
Yani görüyorsunuz ki
gazeteciliğin temel ilkeleri
gazeteciliğin temel ilkeleri
08:35
they don't really change here, right?
157
503442
1873
gerçekten değişmiyor burada, değil mi?
08:37
We're still following the same principles
that we would always.
that we would always.
158
505339
3404
Her zaman izleyeceğimiz
aynı prensipleri hâlâ izliyoruz.
aynı prensipleri hâlâ izliyoruz.
08:40
What is different is the sense
of being on scene,
of being on scene,
159
508767
3303
Farklı olan sahnenin içinde olma hissi,
08:44
whether you're watching
a guy collapse from hunger
a guy collapse from hunger
160
512094
2341
ister bir adamın açlıktan
yere yıkıldığını görün,
yere yıkıldığını görün,
08:46
or feeling like you're
in the middle of a bomb scene.
in the middle of a bomb scene.
161
514459
2485
isterse bir bombalama sahnesinin
ortasında olduğunuzu hissedin.
ortasında olduğunuzu hissedin.
08:48
And this is kind of what has driven me
forward with these pieces,
forward with these pieces,
162
516968
4948
Bu parçaları ortaya çıkarmamı
ve nasıl yapacağımı düşünmemi
ve nasıl yapacağımı düşünmemi
08:53
and thinking about how to make them.
163
521940
1723
sağlayan şey işte biraz da bu.
08:55
We're trying to make this, obviously,
beyond the headset, more available.
beyond the headset, more available.
164
523687
4195
Bunu tabii ki başlığın ötesinde, daha
kolay bulunur hâle getirmeye çalışıyoruz.
kolay bulunur hâle getirmeye çalışıyoruz.
08:59
We're creating mobile pieces
like the Trayvon Martin piece.
like the Trayvon Martin piece.
165
527906
2927
Trayvon Martin parçası gibi
mobil parçalar geliştiriyoruz.
mobil parçalar geliştiriyoruz.
09:02
And these things have had impact.
166
530857
3549
Bunların etkisi oldu.
09:06
I've had Americans tell me
that they've donated,
that they've donated,
167
534430
2572
Bana bağış yaptıklarını
söyleyen Amerikalılar oldu,
söyleyen Amerikalılar oldu,
09:09
direct deductions from their bank account,
money to go to Syrian children refugees.
money to go to Syrian children refugees.
168
537026
4394
Suriyeli çocuk mültecilere gitmesi için
direkt banka hesaplarından
düşülen paralar.
düşülen paralar.
09:13
And "Hunger in LA," well,
it's helped start
it's helped start
169
541444
2333
"LA'de Açlık" ise, bence gelecekte
09:15
a new form of doing journalism
170
543801
2429
diğer tüm normal platformları
09:18
that I think is going to join
all the other normal platforms
all the other normal platforms
171
546254
3096
birleştirecek yeni bir tür
gazeteciliği başlatmaya
gazeteciliği başlatmaya
09:21
in the future.
172
549374
1151
yardımcı oldu.
09:22
Thank you.
173
550549
1164
Teşekkürler.
09:23
(Applause)
174
551737
2412
(Alkış)
ABOUT THE SPEAKER
Nonny de la Peña - Virtual reality pioneerNonny de la Peña uses new, immersive media to tell stories that create empathy in readers and viewers.
Why you should listen
As the CEO of Emblematic Group, Nonny de la Peña uses cutting-edge technologies to tell stories — both fictional and news-based — that create intense, empathic engagement on the part of viewers. She has been called “The Godmother of Virtual Reality” by Engadget, while Fast Company named her “One of the People Who Made the World More Creative” for her pioneering work in immersive journalism.
A former correspondent for Newsweek, de la Peña has more than 20 years of award-winning experience in print, film and TV. Her virtual-reality work has been featured by the BBC, Mashable, Vice, Wired and many others, and been screened around the globe at museums and gaming conventions. De la Peña is an Annenberg Fellow at the University of Southern California’s School of Cinematic Arts.
More profile about the speakerA former correspondent for Newsweek, de la Peña has more than 20 years of award-winning experience in print, film and TV. Her virtual-reality work has been featured by the BBC, Mashable, Vice, Wired and many others, and been screened around the globe at museums and gaming conventions. De la Peña is an Annenberg Fellow at the University of Southern California’s School of Cinematic Arts.
Nonny de la Peña | Speaker | TED.com