ABOUT THE SPEAKER
Elif Shafak - Novelist
Elif Shafak explicitly defies definition -- her writing blends East and West, feminism and tradition, the local and the global, Sufism and rationalism, creating one of today's most unique voices in literature.

Why you should listen

Elif Shafak is an award-winning novelist and the most widely read female writer in Turkey. She is also a political commentator and an inspirational public speaker.

She writes in both Turkish and English and has published 15 books, 10 of which are novels, including the bestselling The Bastard of IstanbulThe Forty Rules of Love and her most recent, Three Daughters of Eve. Her books have been published in 48 languages. She is published by Penguin in the UK and represented by Curtis Brown globally.

Shafak is a TEDGlobal speaker, a member of Weforum Global Agenda Council on Creative Economy in Davos and a founding member of ECFR (European Council on Foreign Relations). She has been awarded the title of Chevalier des Arts et des Lettres in 2010 by the French government.

She has been featured in and contributes to major newspapers and periodicals around the world, including the Financial Times, The Guardian, the New York Times, the Wall Street Journal, Der Spiegel and La Repubblica.  

Shafak has an academic background and has taught at various universities in Turkey, UK and USA. She holds a degree in International Relations, a masters degree in gender and women's studies and a PhD in political science. She is known as a women's rights, minority rights and LGBT rights advocate.

Shafak has been longlisted for the Orange Prize, MAN Asian Prize, the Baileys Prize and the IMPAC Dublin Award, and shortlisted for the Independent Foreign Fiction Prize and RSL Ondaatje Prize. She sat on the judging panel for the Independent Foreign Fiction Prize (2013); Sunday Times Short Story Award (2014, 2015), 10th Women of the Future Awards (2015); FT/Oppenheimer Funds Emerging Voices Awards (2015, 2016); Baileys Women’s Prize for Fiction (2016) and Man Booker International Prize (2017).

As a public speaker, Shafak is represented by The London Speaker Bureau and Chartwell Speakers and Penguin Speakers Bureau. She lives in London.

More profile about the speaker
Elif Shafak | Speaker | TED.com
TEDGlobal 2010

Elif Shafak: The politics of fiction

Elif Shafak: Kurgunun politikası

Filmed:
2,249,017 views

Hikaye dinlemek hayal gücümüzü genişletir; onları anlatmak ise kültürel duvarları aşmamızı, farklı deneyimleri kucaklamamızı, başkalarının duygularını hissetmemizi sağlar. Elif Şafak bu yalın fikirden yola çıkarak hikayelerin kimlik politiklarının üstesinden gelebileceğini anlatıyor.
- Novelist
Elif Shafak explicitly defies definition -- her writing blends East and West, feminism and tradition, the local and the global, Sufism and rationalism, creating one of today's most unique voices in literature. Full bio

Double-click the English transcript below to play the video.

00:15
I'm a storytellermasalcı.
0
0
2000
Ben bir hikaye anlatıcısıyım.
00:17
That's what I do in life -- tellingsöylüyorum storieshikayeleri,
1
2000
2000
Yaşamımda yaptığım budur -- hikayeler anlatmak,
00:19
writingyazı novelsroman --
2
4000
2000
romanlar yazmak.
00:21
and todaybugün I would like to tell you a fewaz storieshikayeleri
3
6000
2000
Bugün de size hikaye anlatma sanatı ile ilgili
00:23
about the artSanat of storytellinghikaye anlatımı
4
8000
2000
bir kaç hikaye anlatmak istiyorum,
00:25
and alsoAyrıca some supernaturaldoğaüstü creaturesyaratıklar
5
10000
2000
ve ayrıca cin adı verilen latif varlıklardan da
00:27
calleddenilen the djinniLatif.
6
12000
2000
bahsedeceğim.
00:29
But before I go there, please allowizin vermek me to sharepay with you
7
14000
3000
Oraya gitmeden önce sizinle şahsi yaşam öyküme dair bazı
00:32
glimpsesGlimpses of my personalkişisel storyÖykü.
8
17000
2000
kesitler paylaşmak istiyorum.
00:34
I will do so with the help of wordskelimeler, of coursekurs,
9
19000
3000
Bunu elbette kelimeler aracılığı ile yapacağım,
00:37
but alsoAyrıca a geometricalgeometrik shapeşekil, the circledaire,
10
22000
3000
ama bir de geometrik bir şekil kullanacağım: çember.
00:40
so throughoutboyunca my talk,
11
25000
2000
Yani konuşmam boyunca,
00:42
you will come acrosskarşısında severalbirkaç circlesçevreler.
12
27000
3000
pek çok çemberle karşılaşacaksınız.
00:45
I was borndoğmuş in StrasbourgStrazburg, FranceFransa
13
30000
3000
Fransa Strasbourg'da Türk bir anne babanın
00:48
to TurkishTürkçe parentsebeveyn.
14
33000
2000
çocukları olarak doğdum.
00:50
ShortlyKısa bir süre after, my parentsebeveyn got separatedayrıldı,
15
35000
2000
Kısa süre sonra ebeveynlerim boşandılar,
00:52
and I camegeldi to TurkeyTürkiye with my momanne.
16
37000
2000
ve ben de annemle beraber Türkiye döndüm.
00:54
From then on, I was raisedkalkık
17
39000
2000
O günden sonra, bir dul annenin
00:56
as a singletek childçocuk by a singletek motheranne.
18
41000
2000
yetiştirdiği tek bir çocuk olarak büyüdüm.
00:58
Now in the earlyerken 1970s, in AnkaraAnkara,
19
43000
2000
1970'li yılların Ankara'sında
01:00
that was a bitbit unusualolağandışı.
20
45000
2000
bu alışılmadık bir durumdu.
01:02
Our neighborhoodKomşuluk was fulltam of largegeniş familiesaileleri,
21
47000
2000
Oturduğumuz muhit evin reisinin baba olduğu
01:04
where fathersbabalar were the headskafalar of householdshane,
22
49000
3000
geniş ailelerle doluydu.
01:07
so I grewbüyüdü up seeinggörme my motheranne as a divorceedul
23
52000
3000
Yani ata-erkil bir ortamda annemi dul bir kadın
01:10
in a patriarchalataerkil environmentçevre.
24
55000
2000
olarak görerek büyüdüm.
01:12
In factgerçek, I grewbüyüdü up observinggözleme
25
57000
2000
Aslında, iki ayrı çeşit kadınlığı
01:14
two differentfarklı kindsçeşit of womanhoodkadınlık.
26
59000
2000
gözlemleyerek büyüdüm.
01:16
On the one handel was my motheranne,
27
61000
2000
Bir tarafta annem vardı, iyi eğitimli,
01:18
a well-educatediyi eğitimli, secularlaik, modernmodern, westernizedbatılılaşmış, TurkishTürkçe womankadın.
28
63000
3000
laik, modern, batılılaşmış bir Türk kadını.
01:21
On the other handel was my grandmotherbüyükanne,
29
66000
2000
Diğer tarafta ise yine beni büyüten ve
01:23
who alsoAyrıca tookaldı carebakım of me
30
68000
2000
daha ruhani, daha az eğitimli ve
01:25
and was more spiritualmanevi, lessaz educatedeğitimli
31
70000
3000
kesinlikle daha az akılcı
01:28
and definitelykesinlikle lessaz rationalakılcı.
32
73000
2000
olan anneannem vardı.
01:30
This was a womankadın who readokumak coffeeKahve groundszeminler to see the futuregelecek
33
75000
3000
Bu kadın geleceği görmek için kahve telvelerini okuyan ve
01:33
and meltederitilmiş leadöncülük etmek into mysteriousgizemli shapesşekiller
34
78000
2000
nazarı defetmek için kurşunu gizemli şekiller
01:35
to fendbakmak off the evilkötülük eyegöz.
35
80000
3000
alacak şekilde eriten biriydi.
01:38
ManyBirçok people visitedziyaret my grandmotherbüyükanne,
36
83000
2000
Anneannemin çok ziyaretçisi olurdu;
01:40
people with severeşiddetli acneAkne on theironların facesyüzleri
37
85000
2000
yüzlerinde ağır sivilceleri veya
01:42
or wartssiğiller on theironların handseller.
38
87000
3000
ellerinde siğilleri olan kişiler.
01:45
EachHer time, my grandmotherbüyükanne would uttermutlak some wordskelimeler in ArabicArapça,
39
90000
3000
Her defasında anneannem Arapça bazı kelimeler mırıldanır
01:48
take a redkırmızı appleelma and stabbıçak it
40
93000
2000
daha sonra da kırmızı bir elmaya
01:50
with as manyçok rosegül thornsdikenler
41
95000
2000
yok etmek istediği siğil sayısı kadar
01:52
as the numbernumara of wartssiğiller she wanted to removeKaldır.
42
97000
3000
gül dikeni saplardı.
01:55
Then one by one, she would
43
100000
2000
Sonra da tek tek bu dikenleri
01:57
encircleçembere these thornsdikenler with darkkaranlık inkmürekkep.
44
102000
3000
siyah bir mürekkeple çember içine alırdı.
02:00
A weekhafta latersonra, the patienthasta would come back
45
105000
2000
Bir hafta sonra hasta kontrol için
02:02
for a follow-uptakip examinationmuayene.
46
107000
2000
geri gelirdi.
02:04
Now, I'm awarefarkında that I should not be sayingsöz suchböyle things
47
109000
3000
Şimdi, bilim insanlarının ve akademisyenlerin olduğu bir seyirci
02:07
in frontön of an audienceseyirci of scholarsbilim adamları and scientistsBilim adamları,
48
112000
3000
topluluğu önünde böyle şeyler söylememem gerektiğinin
02:10
but the truthhakikat is, of all the people
49
115000
2000
farkındayım, ama gerçek şu ki,
02:12
who visitedziyaret my grandmotherbüyükanne for theironların skincilt conditionskoşullar,
50
117000
3000
ciltlerindeki rahatsızlıklardan dolayı anneannemi ziyaret
02:15
I did not see anyonekimse go back
51
120000
2000
eden bu kişilerden bir tanesinin
02:17
unhappymutsuz or unhealedunhealed.
52
122000
3000
bile mutsuz ya da iyileşmeden gittiğini görmedim.
02:20
I askeddiye sordu her how she did this. Was it the powergüç of prayingdua eden?
53
125000
3000
Anneanneme bunu nasıl yaptığını, duaların gücüyle mi alakalı olduğunu sordum.
02:23
In responsetepki she said, "Yes, prayingdua eden is effectiveetkili,
54
128000
3000
Cevap olarak bana "Evet, dua etmek etkilidir.
02:26
but alsoAyrıca bewaredikkatli olun of the powergüç of circlesçevreler."
55
131000
3000
Ama çemberlerin gücüne de dikkat etmelisin" dedi.
02:29
From her, I learnedbilgili, amongstarasında manyçok other things,
56
134000
3000
Bu ondan öğrendiğim nice kıymetli dersten
02:32
one very preciousdeğerli lessonders --
57
137000
2000
bir tanesidir.
02:34
that if you want to destroyyıkmak something in this life,
58
139000
2000
Eğer hayatınızda bir şeyi yok etmek istiyorsanız,
02:36
be it an acneAkne, a blemishleke
59
141000
2000
bir sivilceyi, bir lekeyi
02:38
or the humaninsan soulruh,
60
143000
2000
veya bir insan ruhunu,
02:40
all you need to do is to surroundkuşatma it with thickkalın wallsduvarlar.
61
145000
3000
bütün yapmanız gereken onu kalın duvarlarla çevrelemek.
02:43
It will drykuru up insideiçeride.
62
148000
2000
İçeride kuruyup kalacaktır.
02:45
Now we all livecanlı in some kindtür of a socialsosyal and culturalkültürel circledaire.
63
150000
3000
Şimdi hepimiz sosyal ve kültürel bir çeşit çemberin içinde yaşıyoruz.
02:48
We all do.
64
153000
2000
Hepimiz.
02:50
We're borndoğmuş into a certainbelli familyaile, nationulus, classsınıf.
65
155000
3000
Belli bir aileye, ulusa ve sınıfa bağlı olarak doğuyoruz.
02:53
But if we have no connectionbağ whatsoeverher ne
66
158000
3000
Ama kanıksadığımız ortamın ardındaki
02:56
with the worldsdünyalar beyondötesinde the one we take for grantedverilmiş,
67
161000
2000
dünyalarda herhangi bir bağlantımız olmazsa,
02:58
then we too runkoş the riskrisk
68
163000
2000
o zaman bizim de
03:00
of dryingkurutma up insideiçeride.
69
165000
2000
içten içe kuruma riskimiz vardır.
03:02
Our imaginationhayal gücü mightbelki shrinkküçültmek;
70
167000
2000
Hayal gücümüz daralabilir.
03:04
our heartskalpler mightbelki dwindleküçülmek,
71
169000
2000
Kalplerimiz küçülebilir.
03:06
and our humannessHumanness mightbelki witherkalmamak
72
171000
2000
İnsanlığımız azalabilir.
03:08
if we staykalmak for too long
73
173000
2000
Eğer kendi kültürel kozamızın içinde
03:10
insideiçeride our culturalkültürel cocoonsKoza.
74
175000
2000
çok uzun süre kalırsak.
03:12
Our friendsarkadaşlar, neighborsKomşular, colleaguesmeslektaşlar, familyaile --
75
177000
3000
Arkadaşlarımız, komşularımız, iş arkadaşlarımız ve ailemiz --
03:15
if all the people in our inner circledaire resemblebenzer us,
76
180000
2000
şayet en yakın çemberin içindeki herkes birbirine benziyorsa,
03:17
it meansanlamına geliyor we are surroundedçevrili
77
182000
2000
aynadaki görüntümüzle
03:19
with our mirrorayna imagegörüntü.
78
184000
2000
kuşatılmışız demektir.
03:21
Now one other thing womenkadınlar like my grandmabüyükanne do in TurkeyTürkiye
79
186000
3000
Anneannem gibi kadınların Türkiye'de yaptıkları bir başka şey de
03:24
is to coverkapak mirrorsaynalar with velvetkadife
80
189000
2000
aynaları kadifelerle örtmek
03:26
or to hangasmak them on the wallsduvarlar with theironların backsyedekler facingkarşı out.
81
191000
3000
veya ters çevirerek duvara asmaktır.
03:29
It's an oldeski EasternDoğu traditiongelenek
82
194000
2000
Bu eski bir doğu geleneğidir.
03:31
basedmerkezli on the knowledgebilgi that it's not healthysağlıklı
83
196000
2000
Bir insanın kendi yansımasına uzun süre
03:33
for a humaninsan beingolmak to spendharcamak too much time
84
198000
3000
bakmasının sağlıksız olduğu bilgisinden
03:36
staringbakmak at his ownkendi reflectionyansıma.
85
201000
2000
beslenen bir gelenektir.
03:38
Ironicallyİronik bir şekilde, [livingyaşam in] communitiestopluluklar of the like-mindedgibi düşünen
86
203000
3000
İronik olan, benzer fikirleri paylaşan cemaatlerde yaşama eğilimi
03:41
is one of the greatestEn büyük dangerstehlikeleri
87
206000
2000
günümüzün globalleşen dünyasındaki
03:43
of today'sbugünkü globalizedküreselleşmiş worldDünya.
88
208000
2000
en büyük tehlikelerden biridir.
03:45
And it's happeningolay everywhereher yerde,
89
210000
2000
Ve bu heryerde yaşanan birşey,
03:47
amongarasında liberalsliberaller and conservativesMuhafazakarlar,
90
212000
2000
liberallerde de, muhafazakarlarda da,
03:49
agnosticsagnostikler and believersEy iman edenler, the richzengin and the poorfakir,
91
214000
2000
agnostiklerde de inançlılarda da, zenginlerde de fakirlerde de,
03:51
EastDoğu and WestBatı alikebenzer.
92
216000
2000
doğu'da da batı'da da...
03:53
We tendeğiliminde to formform clusterskümeler
93
218000
2000
Benzerliklerden/ayrılıklardan hareketle
03:55
basedmerkezli on similaritybenzerlik,
94
220000
2000
kümelenme ve
03:57
and then we produceüretmek stereotypesklişeler
95
222000
2000
daha sonra da diğer insan kümeleri
03:59
about other clusterskümeler of people.
96
224000
2000
hakkında önyargılar üretme eğilimindeyiz.
04:01
In my opiniongörüş, one way of transcendingaşan
97
226000
2000
Benim fikrime göre, bu kültürel getto'ları
04:03
these culturalkültürel ghettosgettolar
98
228000
2000
aşmanın yollarından biri
04:05
is throughvasitasiyla the artSanat of storytellinghikaye anlatımı.
99
230000
2000
hikayet anlatma sanatıdır.
04:07
StoriesHikayeler cannotyapamam demolishyıkmak frontiersufuklar,
100
232000
3000
Hikayeler sınırları yıkamaz
04:10
but they can punchyumruk holesdelikler in our mentalzihinsel wallsduvarlar.
101
235000
3000
ama mantık duvarlarımızda küçük delikler açabilir.
04:13
And throughvasitasiyla those holesdelikler, we can get a glimpsebelirti of the other,
102
238000
3000
Bu deliklerden bakarak Öteki'ni görebilir, hatta zaman zaman
04:16
and sometimesara sıra even like what we see.
103
241000
3000
gördüğümüzü sevebiliriz.
04:19
I startedbaşladı writingyazı fictionkurgu at the ageyaş of eightsekiz.
104
244000
3000
Kurgusal öyküler yazmaya sekiz yaşında başladım.
04:22
My motheranne camegeldi home one day with a turquoiseTurkuaz notebookNot defteri
105
247000
3000
Annem bir gün elinde turkuvaz rengi bir defter ile gelip
04:25
and askeddiye sordu me if I'd be interestedilgili in keepingkoruma a personalkişisel journaldergi.
106
250000
3000
kişisel bir günlük tutmakla ilgilenip ilgilenmeyeceğimi sordu.
04:28
In retrospectgeriye doğru bakıldığında, I think she was slightlyhafifçe worriedendişeli
107
253000
2000
Bugünden geriye bakınca, akıl sağlığımla ilgili hafif bir
04:30
about my sanityakıl sağlığı.
108
255000
2000
endişesi olduğunu düşünüyorum.
04:32
I was constantlysürekli tellingsöylüyorum storieshikayeleri at home, whichhangi was good,
109
257000
3000
Evde sürekli hikayeler anlatıyordum, bu iyi bir şey,
04:35
exceptdışında I told this to imaginaryhayali friendsarkadaşlar around me,
110
260000
2000
ama bunları hayali arkadaşlarıma anlatıyordum,
04:37
whichhangi was not so good.
111
262000
2000
bu pek iyi değildi.
04:39
I was an introvertediçe dönük childçocuk,
112
264000
2000
İçine kapanık bir çocuktum;
04:41
to the pointpuan of communicatingiletişim with coloredrenkli crayonsboya kalemi
113
266000
3000
renkli boya kalemleriyle iletişime geçecek
04:44
and apologizingÖzür dilemeyi to objectsnesneleri
114
269000
2000
ve çarptığım objelerden özür
04:46
when I bumpedçarptı into them,
115
271000
2000
dileyecek boyutta.
04:48
so my motheranne thought it mightbelki do me good
116
273000
2000
Annem de gün gün yaşadıklarımı
04:50
to writeyazmak down my day-to-dayGünden güne experiencesdeneyimler
117
275000
2000
ve duygularımı yazmamın bana iyi gelebileceğini
04:52
and emotionsduygular.
118
277000
2000
düşünmüştü.
04:54
What she didn't know was that I thought my life was terriblyson derece boringsıkıcı,
119
279000
3000
Ama annemim bilmediği bir şey vardı: hayatımı son derece sıkıcı
04:57
and the last thing I wanted to do
120
282000
2000
buluyordum ve yapmak istediğim en son
04:59
was to writeyazmak about myselfkendim.
121
284000
2000
şey kendim hakkında yazmaktı.
05:01
InsteadBunun yerine, I beganbaşladı to writeyazmak about people other than me
122
286000
3000
Bundan ziyade, kendim yerine başka insanlar
05:04
and things that never really happenedolmuş.
123
289000
2000
ve yaşadıklarım yerine hiç olmamış şeyleri yazmaya başladım.
05:06
And thusBöylece beganbaşladı my life-longyaşam boyu passiontutku
124
291000
2000
İşte kurgu yazmaya karşı tutkum bu şekilde
05:08
for writingyazı fictionkurgu.
125
293000
2000
başlamış oldu.
05:10
So from the very beginningbaşlangıç, fictionkurgu for me
126
295000
3000
Yani en başından beri, kurgu benim için
05:13
was lessaz of an autobiographicalotobiyografik manifestationtezahürü
127
298000
3000
otobiyografik bir dışavurumdan ziyade
05:16
than a transcendentalaşkın journeyseyahat
128
301000
2000
öte dünyalara,
05:18
into other liveshayatları, other possibilitiesolasılıklar.
129
303000
2000
başka olasılıklara yapılan aşkın bir yolculuktu.
05:20
And please bearayı with me:
130
305000
2000
Ve lütfen sabır gösterin.
05:22
I'll drawçekmek a circledaire and come back to this pointpuan.
131
307000
3000
Bir çember çizip yeniden bu noktaya döneceğim.
05:25
Now one other thing happenedolmuş around this sameaynı time.
132
310000
2000
Hemen hemen aynı dönemde başka bir şey daha oldu.
05:27
My motheranne becameoldu a diplomatdiplomat.
133
312000
2000
Annem diplomat olarak görev yapmaya başladı.
05:29
So from this smallküçük, superstitiousbatıl inançları olan,
134
314000
2000
Böylece anneannemin küçük ve batıl inançlı
05:31
middle-classOrta sınıf neighborhoodKomşuluk of my grandmotherbüyükanne,
135
316000
3000
orta sınıf muhitinden dışarıya çıkarak,
05:34
I was zoomedYakınlaştırılmış into this
136
319000
2000
Madrid’de şık, havalı
05:36
poshlüks, internationalUluslararası schoolokul [in MadridMadrid],
137
321000
2000
bir uluslararası okulda
05:38
where I was the only TurkTurk.
138
323000
2000
tek Türk olarak kendimi buluverdim.
05:40
It was here that I had my first encounterkarşılaşma
139
325000
2000
İlk defa burada "temsili yabancı" adını verdiğim
05:42
with what I call the "representativetemsilci foreigneryabancı."
140
327000
3000
şeyle de karşılaşmış oldum.
05:45
In our classroomsınıf, there were childrençocuklar from all nationalitiesmilliyetler,
141
330000
3000
Sınıfımızda, her ulustan öğrenci vardı.
05:48
yethenüz this diversityçeşitlilik did not necessarilyzorunlu olarak leadöncülük etmek
142
333000
3000
Ama bu çeşitlilik, kozmopolit
05:51
to a cosmopolitankozmopolit, egalitarianeşitlikçi
143
336000
3000
eşitlikçi bir sınıf demokrasisi
05:54
classroomsınıf democracydemokrasi.
144
339000
2000
getirmiyordu.
05:56
InsteadBunun yerine, it generatedoluşturulan an atmosphereatmosfer
145
341000
2000
Aksine, her bir çocuğun kendisinin bir birey
05:58
in whichhangi eachher childçocuk was seengörüldü --
146
343000
2000
olarak algılanmadığı bunun yerine
06:00
not as an individualbireysel on his ownkendi,
147
345000
2000
daha büyük bir şeyin temsilcisi olarak
06:02
but as the representativetemsilci of something largerdaha büyük.
148
347000
3000
görüldüğü bir atmosfer oluşmasına neden olmuştu.
06:05
We were like a miniatureminyatür UnitedAmerika NationsMilletler, whichhangi was funeğlence,
149
350000
3000
Minyatür bir Birleşmiş Milletler gibiydik, aslında eğlenceliydi,
06:08
exceptdışında wheneverher ne zaman something negativenegatif,
150
353000
2000
ta ki, bir din ya da ulus hakkında
06:10
with regardsSaygılarımızla to a nationulus
151
355000
2000
olumsuz olarak algılanan
06:12
or a religiondin, tookaldı placeyer.
152
357000
2000
bir haber duyulana dek.
06:14
The childçocuk who representedtemsil it was mockedalay,
153
359000
3000
O zaman, onu temsil eden çocukla
06:17
ridiculedalay and bulliedzorbalık endlesslySonsuz bir şekilde.
154
362000
3000
dalga geçilir, alay edlilirdi.
06:20
And I should know, because duringsırasında the time I attendedkatıldı that schoolokul,
155
365000
3000
Ben de bunu yaşadım, çünkü bu okula devam ettiğim süre boyunca
06:23
a militaryaskeri takeoverdevralma happenedolmuş in my countryülke,
156
368000
3000
ülkemde bir askeri darbe yaşandı,
06:26
a gunmansilahlı adam of my nationalityMilliyet nearlyneredeyse killedöldürdü the PopePapa,
157
371000
3000
bir tetikçi Papayı vurdu
06:29
and TurkeyTürkiye got zerosıfır pointsmakas in [the] EurovisionEurovision SongŞarkı ContestYarışma.
158
374000
3000
ve Türkiye Erovizyon şarkı yarışmasında sıfır pual aldı.
06:32
(LaughterKahkaha)
159
377000
2000
(Kahkahalar)
06:34
I skippedatlandı schoolokul oftensık sık and dreamedhayal of becomingolma a sailordenizci
160
379000
2000
O günlerde sıklıkla okulu asar ve bir denizci olmanın
06:36
duringsırasında those daysgünler.
161
381000
2000
hayalini kurardım.
06:38
I alsoAyrıca had my first tastedamak zevki
162
383000
2000
Kültürel klişeler ile ilgili
06:40
of culturalkültürel stereotypesklişeler there.
163
385000
2000
ilk deneyimimi de orada aldım.
06:42
The other childrençocuklar askeddiye sordu me about the moviefilm
164
387000
2000
Bazı çocuklar bana seyretmemiş olduğum
06:44
"MidnightGece yarısı ExpressExpress," whichhangi I had not seengörüldü;
165
389000
2000
"Geceyarısı Ekspresi" filmi hakkında sorular soruyorlardı.
06:46
they inquiredsordu how manyçok cigarettesSigara a day I smokedfüme,
166
391000
3000
Günde kaç sigara içtiğimi sorguluyorlardı, çünkü
06:49
because they thought all TurksTürkler were heavyağır smokersSigara içenler,
167
394000
3000
bütün Türklerin sigara tiryakisi olduğunu sanıyorlardı.
06:52
and they wonderedmerak at what ageyaş
168
397000
2000
Kaç yaşından sonra başımı
06:54
I would startbaşlama coveringkapsayan my hairsaç.
169
399000
2000
kapayacağımı merak ediyorlardı.
06:56
I camegeldi to learnöğrenmek that these were
170
401000
2000
Bunların ülkem ile ilgili en temel
06:58
the threeüç mainana stereotypesklişeler about my countryülke:
171
403000
2000
üç klişe olduğunu da bu şekilde öğrenmiş oldum;
07:00
politicssiyaset, cigarettesSigara
172
405000
2000
politika, sigara
07:02
and the veilpeçe.
173
407000
2000
ve başörtüsü.
07:04
After Spainİspanya, we wentgitti to JordanÜrdün, GermanyAlmanya
174
409000
2000
İspanya'dan sonra Ürdün'e, Almanya'ya gittik
07:06
and AnkaraAnkara again.
175
411000
2000
ve Ankara'ya döndük.
07:08
EverywhereHer yerde I wentgitti, I feltkeçe like
176
413000
2000
Gittiğim her yere yanımda
07:10
my imaginationhayal gücü was the only suitcasebavul
177
415000
2000
taşıyabileceğim tek bavulum
07:12
I could take with me.
178
417000
2000
hayalgücümdü.
07:14
StoriesHikayeler gaveverdi me a senseduyu of centermerkez,
179
419000
2000
Hikayeler bana başka türlü sahip
07:16
continuitysüreklilik and coherenceuyum,
180
421000
2000
olamayacağım bir merkeziyet
07:18
the threeüç bigbüyük CsCS that I otherwiseaksi takdirde lackedyoksun.
181
423000
3000
devamlılık ve tutarlılık hissi verdi.
07:21
In my mid-twentiesorta yirmili, I movedtaşındı to IstanbulIstanbul,
182
426000
2000
Yirmili yaşlarımda İstanbul'a taşındım,
07:23
the cityŞehir I adoretapıyorum.
183
428000
2000
aşık olduğum şehir.
07:25
I livedyaşamış in a very vibrantcanlı, diverseçeşitli neighborhoodKomşuluk
184
430000
3000
Çok canlı ve kozmopolit bir muhitte
07:28
where I wroteyazdı severalbirkaç of my novelsroman.
185
433000
2000
yaşadım ve birkaç romanımı burada yazdım.
07:30
I was in IstanbulIstanbul when the earthquakedeprem hitvurmak
186
435000
2000
1999'da deprem İstanbul'u vurduğunda
07:32
in 1999.
187
437000
2000
oradaydım.
07:34
When I ranran out of the buildingbina at threeüç in the morningsabah,
188
439000
3000
Sabahın üçünde koşarak binadan çıktığımda,
07:37
I saw something that stoppeddurduruldu me in my tracksraylar.
189
442000
3000
sokakta gördüğüm bir şey hızımı kesti.
07:40
There was the localyerel grocerbakkal there --
190
445000
2000
Mahallenin bakkalı oradaydı --
07:42
a grumpyhuysuz, oldeski man who didn't sellsatmak alcoholalkol
191
447000
2000
huysuz ve alkol satmayan yaşlı bir adam vardı
07:44
and didn't speakkonuşmak to marginalsdin.
192
449000
2000
marjinal tiplerle konuşmazdı.
07:46
He was sittingoturma nextSonraki to a transvestitetravesti
193
451000
3000
Uzun siyah bir peruk takmış ve
07:49
with a long blacksiyah wigperuk
194
454000
2000
rimelleri akmış
07:51
and mascaramaskara runningkoşu down her cheeksyanakları.
195
456000
2000
bir transseksüelin yanında oturuyordu.
07:53
I watchedizledi the man openaçık a packpaket of cigarettesSigara
196
458000
2000
Adamın sigara paketini açıp titreyen elleriyle
07:55
with tremblingtitreyen handseller
197
460000
2000
bir tane de ona
07:57
and offerteklif one to her,
198
462000
2000
uzatmasını seyrettim.
07:59
and that is the imagegörüntü of the night of the earthquakedeprem
199
464000
2000
Ve depremin olduğu gece ile ilgili aklımda kalan temel
08:01
in my mindus todaybugün --
200
466000
2000
görüntü budur --
08:03
a conservativemuhafazakâr grocerbakkal and a cryingağlıyor transvestitetravesti
201
468000
3000
muhafazakar bir bakkal ile ağlayan bir travestinin
08:06
smokingsigara içmek togetherbirlikte on the sidewalkkaldırım.
202
471000
2000
kaldırımda yan yana sigara içişleri.
08:08
In the faceyüz of deathölüm and destructionimha,
203
473000
3000
Ölüm ve yıkım ile yüzleştiğimizde
08:11
our mundanedünyevi differencesfarklar evaporatedbuharlaşıp,
204
476000
2000
dünyevi farklılıklarımız buharlaşır,
08:13
and we all becameoldu one
205
478000
2000
ve bir kaç saat için bile olsa
08:15
even if for a fewaz hourssaatler.
206
480000
2000
hepimiz Bir oluruz.
08:17
But I've always believedinanılır that storieshikayeleri, too, have a similarbenzer effectEfekt on us.
207
482000
3000
Ama ben her zaman hikayelerin de benzer bir etkisi olduğuna inanmışımdır.
08:20
I'm not sayingsöz that fictionkurgu has the magnitudebüyüklük of an earthquakedeprem,
208
485000
3000
Kurgunun bir deprem kadar gücü olduğunu söylemiyorum.
08:23
but when we are readingokuma a good novelyeni,
209
488000
2000
Ama iyi bir roman okuduğumuzda,
08:25
we leaveayrılmak our smallküçük, cozyrahat apartmentsdaireler behindarkasında,
210
490000
3000
kendi küçük apartman dairelerimizi arkamızda bırakıp
08:28
go out into the night aloneyalnız
211
493000
2000
daha önce hiç bir araya
08:30
and startbaşlama gettingalma to know people we had never metmet before
212
495000
3000
gelmemiş olduğumuz, hatta belki de ön yargılı olduğumuz
08:33
and perhapsbelki had even been biasedönyargılı againstkarşısında.
213
498000
3000
kişileri tanımak için tek başımıza geceye dalarız.
08:36
ShortlyKısa bir süre after, I wentgitti
214
501000
2000
Bundan kısa süre sonra,
08:38
to a women'sBayanlar collegekolej in BostonBoston, then MichiganMichigan.
215
503000
3000
önce Boston sonra da Michigan'a bir kadın kolejine gittim.
08:41
I experienceddeneyimli this, not so much as a geographicalcoğrafi shiftvardiya,
216
506000
3000
Bu yolculukları coğrafi bir değişimden ziyade dilsel
08:44
as a linguisticdilbilimsel one.
217
509000
2000
bir değişim olarak yaşadım.
08:46
I startedbaşladı writingyazı fictionkurgu in Englishİngilizce.
218
511000
2000
İngilizce roman yazmaya başladım.
08:48
I'm not an immigrantGöçmen, refugeemülteci or exilesürgün --
219
513000
2000
Göçmen, mülteci veya sürgün değilim.
08:50
they asksormak me why I do this --
220
515000
2000
Öyleyse bunu neden yaptığımı soruyorlar.
08:52
but the commuteGidip betweenarasında languagesdiller
221
517000
2000
Ama diller arasında seyahat etmek
08:54
givesverir me the chanceşans to recreateyeniden oluşturun myselfkendim.
222
519000
3000
bana kendini yeniden yaratma şansı veriyor.
08:57
I love writingyazı in TurkishTürkçe,
223
522000
2000
Türkçe yazmayı çok seviyorum,
08:59
whichhangi to me is very poeticşiirsel and very emotionalduygusal,
224
524000
3000
bana göre çok şiirsel ve duygusal bir dil.
09:02
and I love writingyazı in Englishİngilizce, whichhangi to me
225
527000
2000
Ve İngilizce yazmayı da seviyorum;
09:04
is very mathematicalmatematiksel and cerebralSerebral.
226
529000
2000
benim için matematiksel ve zihinsel.
09:06
So I feel connectedbağlı to eachher languagedil in a differentfarklı way.
227
531000
3000
Yani her bir dil ile farklı bağlarım olduğunu hissediyorum.
09:09
For me, like millionsmilyonlarca of other people
228
534000
2000
Benim için İngilizce, tıpkı bugün dünyadaki
09:11
around the worldDünya todaybugün,
229
536000
2000
milyonlarca insan için olduğu gibi,
09:13
Englishİngilizce is an acquiredsatın aldı languagedil.
230
538000
2000
“sonradan edinilmiş” bir dil.
09:15
When you're a latecomerlatecomer to a languagedil,
231
540000
2000
Bir dile
09:17
what happensolur is you livecanlı there
232
542000
3000
sonradan vardığınızda,
09:20
with a continuoussürekli
233
545000
2000
orada daimi bir
09:22
and perpetualsürekli frustrationhüsran.
234
547000
2000
hayal kırıklığı yaşarsınız.
09:24
As latecomerslatecomers, we always want to say more, you know,
235
549000
2000
“Sonradan gelenler” olarak, hep daha çok şey söylemek, daha iyi
09:26
crackçatlak better jokesŞakalar, say better things,
236
551000
3000
şakalar patlatmak, kendimizi daha iyi ifade etmek isteriz.
09:29
but we endson up sayingsöz lessaz
237
554000
2000
Ama akıl ve dil arasında
09:31
because there's a gapboşluk betweenarasında the mindus and the tonguedil.
238
556000
2000
bir boşluk vardır ve
09:33
And that gapboşluk is very intimidatingkorkutucu.
239
558000
3000
bu ayrılık göz korkutucudur.
09:36
But if we manageyönetmek not to be frightenedkorkmuş by it,
240
561000
2000
Ama, eğer bundan ürkmemeyi başarırsak
09:38
it's alsoAyrıca stimulatinguyarıcı.
241
563000
2000
aslında son derece de motive edicidir.
09:40
And this is what I discoveredkeşfedilen in BostonBoston --
242
565000
2000
İşte benim Boston'da keşfettiğim buydu --
09:42
that frustrationhüsran was very stimulatinguyarıcı.
243
567000
3000
yaşadığım dilsel hüsran aynı zamanda motive ediciydi.
09:45
At this stageevre, my grandmotherbüyükanne,
244
570000
1000
Bu aşamada, hayatımın seyrini
09:46
who had been watchingseyretme the coursekurs of my life
245
571000
2000
giderek artan bir endişeyle seyreden anneannem,
09:48
with increasingartan anxietyanksiyete,
246
573000
2000
günlük dualarına benim
09:50
startedbaşladı to includeDahil etmek in her dailygünlük prayersnamaz
247
575000
2000
bir an önce evlenip bir yerlere
09:52
that I urgentlyAcilen get marriedevli
248
577000
2000
yerleşmemi de
09:54
so that I could settleyerleşmek down oncebir Zamanlar and for all.
249
579000
3000
eklemeye başladı.
09:57
And because God lovessever her, I did get marriedevli.
250
582000
3000
Ve Allah’ın sevgili kulu olduğu için ben de evlendim.
10:00
(LaughterKahkaha)
251
585000
2000
(Gülüşmeler)
10:02
But insteadyerine of settlingyerleşme down,
252
587000
2000
Ama yerleşmek yerine,
10:04
I wentgitti to ArizonaArizona.
253
589000
2000
Arizona’ya gittim.
10:06
And sincedan beri my husbandkoca is in IstanbulIstanbul,
254
591000
2000
Ve kocam da İstanbul’da olduğu için,
10:08
I startedbaşladı commutingcommuting betweenarasında ArizonaArizona and IstanbulIstanbul --
255
593000
3000
İstanbul ve Arizona arasında gidip gelmeye başladım.
10:11
the two placesyerler on the surfaceyüzey of earthtoprak
256
596000
2000
Dünya üzerinde birbirinden daha farklı
10:13
that couldn'tcould be more differentfarklı.
257
598000
2000
iki yer daha olamaz sanırım.
10:15
I guesstahmin one partBölüm of me has always been a nomadgöçebe,
258
600000
3000
Sanırım benim bir yanım hep göçebe oldu;
10:18
physicallyfiziksel olarak and spirituallyruhsal.
259
603000
2000
hem fiziksel hem de ruhsal açıdan.
10:20
StoriesHikayeler accompanyeşlik me,
260
605000
2000
Hikayeler bana eşlik eder;
10:22
keepingkoruma my piecesparçalar and memorieshatıralar togetherbirlikte,
261
607000
2000
varoluş yapıştırıcısı gibi parçalarımı ve
10:24
like an existentialvaroluşsal gluetutkal.
262
609000
2000
hafızamı bir arada tutarlar.
10:26
YetHenüz as much as I love storieshikayeleri,
263
611000
2000
Öte yandan, hikayeleri ne kadar çok sevsem de,
10:28
recentlyson günlerde, I've alsoAyrıca begunbaşladı to think
264
613000
3000
bir hikayenin sadece bir hikayeden
10:31
that they losekaybetmek theironların magicsihirli
265
616000
2000
fazla bir şey olarak algılanması halinde,
10:33
if and when a storyÖykü is seengörüldü as more than a storyÖykü.
266
618000
3000
sihrini de kaybettiğini düşünmeye başladım artık.
10:36
And this is a subjectkonu that I would love
267
621000
2000
Ve bu sizinle birlikte düşünmek
10:38
to think about togetherbirlikte.
268
623000
2000
istediğim bir konu.
10:40
When my first novelyeni writtenyazılı in Englishİngilizce camegeldi out in AmericaAmerika,
269
625000
3000
İngilizce yazdığım ilk romanım Amerika'da yayınlandığında,
10:43
I heardduymuş an interestingilginç remarkdüşünce from a literaryedebi criticeleştirmen.
270
628000
3000
bir eleştirmenden ilginç bir yorum aldım.
10:46
"I likedsevilen your bookkitap," he said, "but I wishdilek you had writtenyazılı it differentlyfarklı olarak."
271
631000
3000
"Kitabını beğendim" dedi "ama keşke daha farklı yazmış olsaydın".
10:49
(LaughterKahkaha)
272
634000
4000
(Kahkahalar)
10:53
I askeddiye sordu him what he meantdemek by that.
273
638000
2000
Ne demek istediğini sordum.
10:55
He said, "Well, look at it. There's so manyçok
274
640000
2000
"Şöyle bir baksana, romanda pek çok
10:57
Spanishİspanyolca, AmericanAmerikan, Hispanicİspanyol characterskarakterler in it,
275
642000
2000
İspanyol, Amerikan karakter olmasına rağmen
10:59
but there's only one TurkishTürkçe characterkarakter and it's a man."
276
644000
3000
sadece tek bir Türk karakter var, o da bir erkek."
11:02
Now the novelyeni tookaldı placeyer on a universityÜniversite campuskampus in BostonBoston,
277
647000
3000
Sözü edilen roman Boston'da bir üniversite kampüsünde geçiyordu.
11:05
so to me, it was normalnormal
278
650000
2000
Bana göre Türk karakterlerden
11:07
that there be more internationalUluslararası characterskarakterler in it
279
652000
2000
ziyade enternasyonel karakterler içermesi
11:09
than TurkishTürkçe characterskarakterler,
280
654000
2000
konusundan dolayı normaldi.
11:11
but I understoodanladım what my criticeleştirmen was looking for.
281
656000
2000
Ama eleştirmenimin ne aradığını anladım.
11:13
And I alsoAyrıca understoodanladım that I
282
658000
2000
Ve onu hayal kırıklığına
11:15
would keep disappointinghayal kırıklığı him.
283
660000
2000
uğratmaya devam edeceğimi de anladım.
11:17
He wanted to see the manifestationtezahürü of my identityKimlik.
284
662000
3000
Zira benim kimliğimin birebir yansımasını görmek istiyordu.
11:20
He was looking for a TurkishTürkçe womankadın in the bookkitap
285
665000
3000
Yazar öyle olduğu için kitapta Türk
11:23
because I happenedolmuş to be one.
286
668000
2000
bir kadın görmek istiyordu.
11:25
We oftensık sık talk about how storieshikayeleri changedeğişiklik the worldDünya,
287
670000
3000
Hikayelerin dünyayı nasıl değiştirdiğinden sıklıkla bahsederiz.
11:28
but we should alsoAyrıca see how the worldDünya of identityKimlik politicssiyaset
288
673000
3000
Ama kimlik politikalarıyla dolu dünyanın hikayelerin
11:31
affectsetkiler the way storieshikayeleri
289
676000
2000
okunma ve eleştirilme
11:33
are beingolmak circulatedsirküle,
290
678000
2000
süreçlerini nasıl
11:35
readokumak and revieweddeğerlendirilmiş.
291
680000
2000
etkilediğini de görmeliyiz.
11:37
ManyBirçok authorsyazarlar feel this pressurebasınç,
292
682000
2000
Pek çok yazar bu baskıyı hisseder,
11:39
but non-WesternBatılı olmayan authorsyazarlar feel it more heavilyağır şekilde.
293
684000
3000
ama özellikle batılı olmayan yazarlar bunu çok daha ağır hisseder.
11:42
If you're a womankadın writeryazar from the MuslimMüslüman worldDünya, like me,
294
687000
3000
Ama eğer benim gibi Müslüman bir dünyadan gelen
11:45
then you are expectedbeklenen to writeyazmak
295
690000
2000
bir kadın yazarsanız, o zaman
11:47
the storieshikayeleri of MuslimMüslüman womenkadınlar
296
692000
2000
sizden müslüman kadınların hikayelerini
11:49
and, preferablytercihen, the unhappymutsuz storieshikayeleri
297
694000
2000
- ve tercihen mutsuz hikayelerini -
11:51
of unhappymutsuz MuslimMüslüman womenkadınlar.
298
696000
2000
yazmanız beklenir.
11:53
You're expectedbeklenen to writeyazmak
299
698000
2000
Bilgilendiren, dokunaklı
11:55
informativebilgilendirici, poignantdokunaklı and characteristickarakteristik storieshikayeleri
300
700000
3000
ve karakteristik hikayeler yazmanız ve yeni, deneysel ve
11:58
and leaveayrılmak the experimentaldeneysel and avant-gardeAvant-garde
301
703000
2000
avangard yazın türlerini Batılı meslektaşlarınıza
12:00
to your WesternWestern colleaguesmeslektaşlar.
302
705000
2000
bırakmanız beklenir.
12:02
What I experienceddeneyimli as a childçocuk in that schoolokul in MadridMadrid
303
707000
3000
Madrid'deki o okulda çocukluğumda deneyimlediğim
12:05
is happeningolay in the literaryedebi worldDünya todaybugün.
304
710000
3000
şeyler şu anda edebiyat dünyasında yaşanıyor.
12:08
WritersYazarlar are not seengörüldü
305
713000
2000
Yazarlar, farklı kişilikleri olan
12:10
as creativeyaratıcı individualsbireyler on theironların ownkendi,
306
715000
2000
yaratıcı bireyler olarak görülmekten ziyade
12:12
but as the representativestemsilcileri
307
717000
2000
kendi kültürlerinin
12:14
of theironların respectivesırasıyla cultureskültürler:
308
719000
2000
temsilciler olarak algılanıyorlar.
12:16
a fewaz authorsyazarlar from ChinaÇin, a fewaz from TurkeyTürkiye,
309
721000
3000
Çin'den bir kaç tane, Türkiye'den bir kaç tane,
12:19
a fewaz from NigeriaNijerya.
310
724000
2000
Nijerya'dan birkaç tane...
12:21
We're all thought to have something very distinctiveayırıcı,
311
726000
2000
Hepimizin çok farklı, hatta “sıradışı” bir şeye
12:23
if not peculiartuhaf.
312
728000
2000
sahip olduğu sanılıyor.
12:25
The writeryazar and commuterbanliyö JamesJames BaldwinBaldwin
313
730000
3000
Yazar ve göçebe James Baldwin 1984'de
12:28
gaveverdi an interviewröportaj in 1984
314
733000
2000
bir röportaj sırasında sürekli
12:30
in whichhangi he was repeatedlydefalarca askeddiye sordu about his homosexualityeşcinsellik.
315
735000
3000
homoseksüelliği ile ilgili sorulara maruz kalmıştı.
12:33
When the interviewergörüşmeci trieddenenmiş to pigeonholegüvercin yuvası him
316
738000
2000
Gazeteci onu “gay bir yazar” olarak
12:35
as a gayeşcinsel writeryazar,
317
740000
2000
yaftalamaya çalışınca
12:37
BaldwinBaldwin stoppeddurduruldu and said,
318
742000
2000
Baldwin durdu ve şöyle dedi,
12:39
"But don't you see? There's nothing in me
319
744000
2000
"Görmüyor musunuz? Başkalarında olmayan
12:41
that is not in everybodyherkes elsebaşka,
320
746000
2000
hiç bir şeye sahip değilim,
12:43
and nothing in everybodyherkes elsebaşka
321
748000
2000
ve benim sahip olduğum her şey de
12:45
that is not in me."
322
750000
2000
herkesinkiyle bir.”
12:47
When identityKimlik politicssiyaset triesçalışır to put labelsetiketleri on us,
323
752000
3000
Kimlik politikaları bizlere etiketler takmaya çalıştığında
12:50
it is our freedomözgürlük of imaginationhayal gücü that is in dangerTehlike.
324
755000
3000
hayal kurma özgürlüğümüz tehlikeye girer.
12:53
There's a fuzzybelirsiz categorykategori calleddenilen
325
758000
2000
"Çok kültürlü edebiyat" denilen ve
12:55
multiculturalçok kültürlü literatureEdebiyat
326
760000
2000
Batı dünyası dışından gelen
12:57
in whichhangi all authorsyazarlar from outsidedışında the WesternWestern worldDünya
327
762000
2000
bütün yazarların doluşturduğu
12:59
are lumpedtoplu togetherbirlikte.
328
764000
2000
bir sanatsal kategori var.
13:01
I never forgetunutmak my first multiculturalçok kültürlü readingokuma,
329
766000
2000
Yaklaşık 10 sene önce, Harvard meydanında ilk
13:03
in HarvardHarvard SquareKare about 10 yearsyıl agoönce.
330
768000
3000
"çok kültürlü edebiyat okuması" deneyimimi asla unutmayacağım.
13:06
We were threeüç writersyazarlar, one from the PhilippinesFilipinler,
331
771000
3000
Üç yazardık, birisi Filipinlerden,
13:09
one TurkishTürkçe and one IndonesianEndonezya dili --
332
774000
2000
bir Türk ve bir de Endonezyalıydık --
13:11
like a jokeşaka, you know.
333
776000
2000
fıkra başlangıcı gibi malum,
13:13
(LaughterKahkaha)
334
778000
2000
(Gülüşmeler)
13:15
And the reasonneden why we were broughtgetirdi togetherbirlikte
335
780000
2000
Bir araya getirilmiş olma nedenimiz
13:17
was not because we sharedpaylaşılan an artisticartistik stylestil
336
782000
2000
aynı artistik zevkleri paylaşmamız ya da aynı edebi üslüba
13:19
or a literaryedebi tastedamak zevki.
337
784000
2000
sahip olmamız değildi.
13:21
It was only because of our passportsPasaportlar.
338
786000
2000
Sadece pasaportlarımız yüzündendi.
13:23
MulticulturalÇok kültürlü writersyazarlar are expectedbeklenen to tell realgerçek storieshikayeleri,
339
788000
3000
Çok kültürlü yazarlardan gerçek hikayeler anlatmaları beklenir,
13:26
not so much the imaginaryhayali.
340
791000
2000
hayalgücü ürünü pek beklenilmez.
13:28
A functionfonksiyon is attributedatfedilen to fictionkurgu.
341
793000
3000
Kurguya bir misyon atfedilir.
13:31
In this way, not only the writersyazarlar themselveskendilerini,
342
796000
2000
Bu şekilde sadece yazarların kendileri değil
13:33
but alsoAyrıca theironların fictionalkurgusal characterskarakterler
343
798000
3000
onların kurguladıkları karakterler de
13:36
becomeolmak the representativestemsilcileri of something largerdaha büyük.
344
801000
3000
daha büyük bir şeyin temsilcisi gibi algılanır.
13:39
But I mustşart quicklyhızlı bir şekilde addeklemek
345
804000
2000
Ama hemen eklemeliyim ki
13:41
that this tendencyeğilim to see a storyÖykü
346
806000
2000
bir hikayeyi bir hikayeden fazla bir şey
13:43
as more than a storyÖykü
347
808000
2000
olarak görme eğilimi
13:45
does not solelySadece come from the WestBatı.
348
810000
2000
sadece Batı'dan gelmiyor.
13:47
It comesgeliyor from everywhereher yerde.
349
812000
2000
Bu heryerde böyle olabiliyor.
13:49
And I experienceddeneyimli this firsthandilk elden
350
814000
2000
2005 yılında kurgusal karakterlerimin
13:51
when I was put on trialDeneme in 2005
351
816000
3000
konuşmaları yüzünden mahkemelik olduğumda
13:54
for the wordskelimeler my fictionalkurgusal characterskarakterler utteredçıkardı in a novelyeni.
352
819000
3000
bunu ilk elden deneyimlemiş oldum.
13:57
I had intendedistenilen to writeyazmak
353
822000
2000
Bir Ermeni ve bir Türk
13:59
a constructiveyapıcı, multi-layeredçok katmanlı novelyeni
354
824000
3000
ailesinin hikayesini kadınların gözlerinden
14:02
about an ArmenianErmenice and a TurkishTürkçe familyaile
355
827000
2000
anlatan, yapıcı, katmanlı bir roman
14:04
throughvasitasiyla the eyesgözleri of womenkadınlar.
356
829000
2000
yazmak istedim.
14:06
My micromikro storyÖykü becameoldu a macroMakro issuekonu
357
831000
3000
Ama hakkımda dava açılınca benim mikro hikayem
14:09
when I was prosecuteddava.
358
834000
2000
bir makro meseleye dönüştü.
14:11
Some people criticizedeleştirdi, othersdiğerleri praisedövdü me
359
836000
2000
Ermeni-Türk çatışmasını yazdığım için
14:13
for writingyazı about the Turkish-ArmenianTürk-Ermeni conflictfikir ayrılığı.
360
838000
3000
kimileri beni yerdi, kimileri övdü. Oysa her iki kesime de
14:16
But there were timeszamanlar when I wanted to remindhatırlatmak bothher ikisi de sidestaraf
361
841000
3000
bunun sadece bir kurgudan ibaret olduğunu anımsatma gereği
14:19
that this was fictionkurgu.
362
844000
2000
hissettiğim zamanlar oldu.
14:21
It was just a storyÖykü.
363
846000
2000
Sadece bir hikayeydi.
14:23
And when I say, "just a storyÖykü,"
364
848000
2000
Ve "sadece bir hikayeydi" derken
14:25
I'm not tryingçalışıyor to belittleküçümsemek my work.
365
850000
2000
işimi küçümsüyor da değilim.
14:27
I want to love and celebratekutlamak fictionkurgu
366
852000
2000
Ben edebiyatı kendisi için
14:29
for what it is,
367
854000
2000
sevmek istiyorum,
14:31
not as a meansanlamına geliyor to an endson.
368
856000
2000
bir araç gibi görmek değil.
14:33
WritersYazarlar are entitledadlı to theironların politicalsiyasi opinionsgörüşler,
369
858000
2000
Yazarların politik görüşleri olabilir,
14:35
and there are good politicalsiyasi novelsroman out there,
370
860000
3000
hatta iyi politik romanlar da yazılabilir
14:38
but the languagedil of fictionkurgu
371
863000
2000
ama edebiyatın dili ile
14:40
is not the languagedil of dailygünlük politicssiyaset.
372
865000
2000
siyasetin dili aynı şey değildir.
14:42
ChekhovÇehov said,
373
867000
2000
Chekhov, "Bir problemin
14:44
"The solutionçözüm to a problemsorun
374
869000
2000
çözümlemesi ile aynı problemi
14:46
and the correctdoğru way of posingpoz the questionsoru
375
871000
2000
doğru bir şekilde sorabilmek tamamen
14:48
are two completelytamamen separateayrı things.
376
873000
3000
iki farklı meseledir." demiştir.
14:51
And only the latterİkinci is an artist'ssanatçının responsibilitysorumluluk."
377
876000
3000
"Ve sadece ikincisi sanatçının yapabileceği bir şeydir."
14:55
IdentityKimlik politicssiyaset dividesböler us. FictionKurgu connectsbağlandığı.
378
880000
3000
Kimlik politikaları bizleri böler, hikayeler ise birleştiriyor.
14:58
One is interestedilgili in sweepingNefes kesici generalizationsgenelleme.
379
883000
3000
Birisi kallavi genellemelerle ilgileniyor.
15:01
The other, in nuancesnüanslar.
380
886000
2000
Diğeri ise nüanslarla.
15:03
One drawsberabere boundariessınırları.
381
888000
2000
Biri sınırlar çiziyor.
15:05
The other recognizestanır no frontiersufuklar.
382
890000
2000
Diğeri ise hudut tanımıyor.
15:07
IdentityKimlik politicssiyaset is madeyapılmış of solidkatı brickstuğla.
383
892000
3000
Kimlik politikaları katı tuğlalardan örülüyor.
15:10
FictionKurgu is flowingakan waterSu.
384
895000
3000
Edebiyat ise akan bir su gibi.
15:13
In the OttomanOsmanlı timeszamanlar, there were itinerantseyyar storytellersöykü anlatan kimse calleddenilen "meddahmeddah."
385
898000
3000
Osmanlılar döneminde "meddah" adı verilen seyyar hikaye anlatıcları vardı.
15:16
They would go to coffeeKahve housesevler,
386
901000
2000
Kahvehanelere gider,
15:18
where they would tell a storyÖykü in frontön of an audienceseyirci,
387
903000
2000
izleyicilerin önünde hikayeler anlatırlar, çoğu zaman
15:20
oftensık sık improvisingdoğaçlama.
388
905000
2000
doğaçlama yaparlardı.
15:22
With eachher newyeni personkişi in the storyÖykü,
389
907000
2000
Hikayedeki her yeni karakterle birlikte,
15:24
the meddahmeddah would changedeğişiklik his voiceses,
390
909000
2000
meddah sesini değiştirir,
15:26
impersonatingkimliğine bürünüyor that characterkarakter.
391
911000
2000
o karakteri canlandırırdı.
15:28
EverybodyHerkes could go and listen, you know --
392
913000
2000
Herkese açıktı, herkes seyredebilirdi --
15:30
ordinarysıradan people, even the sultanSultan, MuslimsMüslümanlar and non-MuslimsMüslüman olmayanlar.
393
915000
3000
sıradan insanlar, hatta Sultan bile, müslümanlar ve Gayrimüslimler.
15:33
StoriesHikayeler cutkesim acrosskarşısında all boundariessınırları,
394
918000
3000
Hikayeler sınırların ötesine geçer.
15:36
like "The TalesTales of NasreddinNasreddin Hoca HodjaHocam,"
395
921000
2000
Tıpkı Orta Doğu'da, Kuzey Afrika,
15:38
whichhangi were very popularpopüler throughoutboyunca the MiddleOrta EastDoğu,
396
923000
2000
Balkanlar ve Asya'da çok yaygın ve popüler olan
15:40
NorthKuzey AfricaAfrika, the BalkansBalkanlar and AsiaAsya.
397
925000
3000
"Nasreddin Hoca" hikayeleri gibi.
15:43
TodayBugün, storieshikayeleri continuedevam et
398
928000
2000
Bugün de dün olduğu gibi, hikayeler sınırları aşmaya
15:45
to transcendaşmak borderssınırlar.
399
930000
2000
devam ediyorlar.
15:47
When PalestinianFilistin and Israeliİsrail politicianssiyasetçiler talk,
400
932000
3000
Filistinli ve İsrailli politikacıları konuştuğunda
15:50
they usuallygenellikle don't listen to eachher other,
401
935000
2000
genellikle birbirlerini dinlemiyorlar.
15:52
but a PalestinianFilistin readerokuyucu
402
937000
2000
Ama Filistinli bir okur
15:54
still readsokur a novelyeni by a JewishYahudi authoryazar,
403
939000
2000
Yahudi bir yazarın kitabını hala okuyor
15:56
and vicemengene versatersi, connectingbağlantı and empathizingempati
404
941000
3000
ve Yahudi bir okur da Filistinli yazarınkini,
15:59
with the narratorhikâyeci.
405
944000
2000
empati kurarak.
16:01
LiteratureEdebiyat has to take us beyondötesinde.
406
946000
2000
Edebiyatın bizi daha da öteye taşıması lazım.
16:03
If it cannotyapamam take us there,
407
948000
2000
Eğer bunu başaramazsa zaten
16:05
it is not good literatureEdebiyat.
408
950000
2000
iyi bir edebi eser değildir.
16:07
BooksKitaplar have savedkaydedilmiş the introvertediçe dönük,
409
952000
2000
Kitaplar beni bir zamanlar olduğum
16:09
timidürkek childçocuk that I was -- that I oncebir Zamanlar was.
410
954000
3000
o içine dönük çocukluktan kurtardılar.
16:12
But I'm alsoAyrıca awarefarkında of the dangerTehlike
411
957000
2000
Ama onları putlaştırma tehlikesinin de
16:14
of fetishizingfetishizing them.
412
959000
2000
farkındayım.
16:16
When the poetşair and mysticmistik, RumiRumi,
413
961000
2000
Şair ve mistik Rumi
16:18
metmet his spiritualmanevi companionyoldaş, ShamsŞems of TabrizTabriz,
414
963000
3000
ruhsal eşi Şems-i Tebrizi ile karşılaştığında,
16:21
one of the first things the latterİkinci did
415
966000
2000
Şems’in ilk yaptığı şeylerden birisi
16:23
was to tossatmak Rumi'sRumi's bookskitaplar into waterSu
416
968000
2000
Rumi'nin kitaplarını suya atmak ve
16:25
and watch the lettersharfler dissolveeritmek.
417
970000
2000
harflerin yok oluşunu izlemek olmuştu.
16:27
The SufisSufiler say, "KnowledgeBilgi that takes you not beyondötesinde yourselfkendin
418
972000
4000
Sufiler şöyle der, "Sizi kendinizden öteye götürmeyen bilgi
16:31
is faruzak worsedaha da kötüsü than ignorancecehalet."
419
976000
3000
cehaletten beterdir."
16:34
The problemsorun with today'sbugünkü culturalkültürel ghettosgettolar
420
979000
2000
Bugünün kültürel gettolarının sorunu
16:36
is not lackeksiklik of knowledgebilgi --
421
981000
2000
bilgi eksikliği değil.
16:38
we know a lot about eachher other, or so we think --
422
983000
3000
Birbirimiz hakkında çok şey biliyoruz ya da bildiğimizi sanıyoruz.
16:41
but knowledgebilgi that takes us not beyondötesinde ourselveskendimizi:
423
986000
3000
Ama bizi kendimizden daha öteye götürmeyen bilgi
16:44
it makesmarkaları us elitistseçkinci,
424
989000
2000
bizi elitist yapıyor,
16:46
distantuzak and disconnectedbağlantı kesildi.
425
991000
2000
mesafeli ve uzak.
16:48
There's a metaphormecaz whichhangi I love:
426
993000
2000
Çok sevdiğim bir metafor var;
16:50
livingyaşam like a drawingçizim compasspusula.
427
995000
2000
Bir pergel gibi çizerek yaşamak.
16:52
As you know, one legbacak of the compasspusula is staticstatik, rootedköklü in a placeyer.
428
997000
3000
Bilirsiniz, pergelin bir bacağı sabittir ve yere kök salmıştır;
16:55
MeanwhileBu arada, the other legbacak
429
1000000
2000
ama bu arada diğer bacağı
16:57
drawsberabere a widegeniş circledaire, constantlysürekli movinghareketli.
430
1002000
2000
sürekli hareket ederek büyük bir çember çizer.
16:59
Like that, my fictionkurgu as well.
431
1004000
2000
Ben kendi edebiyatımı da buna benzetiyorum.
17:01
One partBölüm of it is rootedköklü in IstanbulIstanbul,
432
1006000
2000
Bir ayağım istanbul'da güçlü Türk
17:03
with stronggüçlü TurkishTürkçe rootskökleri,
433
1008000
3000
kökenimle duruyor.
17:06
but the other partBölüm travelsNow the worldDünya,
434
1011000
2000
Ama diğer bacağım dünyayı geziyor,
17:08
connectingbağlantı to differentfarklı cultureskültürler.
435
1013000
2000
farklı kültürler arasında köprüler kuruyor.
17:10
In that senseduyu, I like to think of my fictionkurgu
436
1015000
2000
Bu açıdan, kurgularımın hem bölgesel
17:12
as bothher ikisi de localyerel and universalevrensel,
437
1017000
3000
hem de evrensel, hem buradan hem de heryerden
17:15
bothher ikisi de from here and everywhereher yerde.
438
1020000
2000
olduğunu düşünmeyi seviyorum.
17:17
Now those of you who have been to IstanbulIstanbul
439
1022000
2000
Aranızda İstanbul'u bilenler büyük ihtimalle
17:19
have probablymuhtemelen seengörüldü TopkapiTopkapı PalaceSarayı,
440
1024000
2000
Topkapı Sarayı'nı da görmüşlerdir,
17:21
whichhangi was the residenceResidence of OttomanOsmanlı sultanssultanlar
441
1026000
2000
400 yıldan uzun bir süre boyunca Osmanlı
17:23
for more than 400 yearsyıl.
442
1028000
3000
Sultanları orada ikamet etmişlerdi.
17:26
In the palaceSarayı, just outsidedışında the quarterskışla
443
1031000
2000
Sarayda, en gözde cariyerlerin
17:28
of the favoritesevdiğim concubinescariyeler,
444
1033000
2000
bulunduğu bölmelerin hemen dışında
17:30
there's an areaalan calleddenilen The GatheringToplama PlaceYer of the DjinnCin.
445
1035000
3000
binaların arasında "Cinlerin Meşveret Yeri" denilen
17:33
It's betweenarasında buildingsbinalar.
446
1038000
2000
bir yer vardır.
17:35
I'm intriguedilgisini by this conceptkavram.
447
1040000
2000
Bu kavram benim çok ilgimi çekiyor.
17:37
We usuallygenellikle distrustgüvensizlik those areasalanlar
448
1042000
2000
Birşeylerin arasında kalan bölgelere
17:39
that falldüşmek in betweenarasında things.
449
1044000
2000
bizler genellikle pek güvenmeyiz.
17:41
We see them as the domaindomain
450
1046000
2000
Onları belirsizlik simgesi olarak
17:43
of supernaturaldoğaüstü creaturesyaratıklar like the djinnCin,
451
1048000
2000
alma ve dumansız ateşten yapılmış
17:45
who are madeyapılmış of smokelessDumansız fireateş
452
1050000
2000
Cin denilen doğa üstü yaratıklara
17:47
and are the symbolsembol of elusivenessGizemlilik.
453
1052000
2000
ait bölgeler olarak görme eğilimindeyiz.
17:49
But my pointpuan is perhapsbelki
454
1054000
2000
Ama bence biz yazar ve sanatçıların
17:51
that elusiveyakalanması zor spaceuzay
455
1056000
2000
en çok da böyle
17:53
is what writersyazarlar and artistssanatçılar need mostçoğu.
456
1058000
3000
aradalıklara, belirsiz bir bölgeye ihtiyacı var.
17:56
When I writeyazmak fictionkurgu
457
1061000
2000
Kurgu yazdığımda ben bu belirsizliği ve
17:58
I cherishbeslemek elusivenessGizemlilik and changeabilitychangeability.
458
1063000
2000
değişkenliği sevgiyle kucaklıyorum.
18:00
I like not knowingbilme what will happenolmak 10 pagessayfalar latersonra.
459
1065000
3000
10 sayfa sonra neler olacağını bilememekten zevk alıyorum.
18:03
I like it when my characterskarakterler surprisesürpriz me.
460
1068000
2000
Karakterlerim beni şaşırttıklarında mutlu oluyorum.
18:05
I mightbelki writeyazmak about
461
1070000
2000
Bir romanımda Müslüman
18:07
a MuslimMüslüman womankadın in one novelyeni,
462
1072000
2000
bir kadının hikayesini yazabilirim.
18:09
and perhapsbelki it will be a very happymutlu storyÖykü,
463
1074000
2000
Ve bu belki de çok mutlu bir hikaye olur.
18:11
and in my nextSonraki bookkitap, I mightbelki writeyazmak
464
1076000
2000
Bir sonraki kitabımda ise Norveçten yakışıklı
18:13
about a handsomeyakışıklı, gayeşcinsel professorprofesör in NorwayNorveç.
465
1078000
3000
ve gay bir profesörü yazıyor olabilirim.
18:16
As long as it comesgeliyor from our heartskalpler,
466
1081000
2000
Kalpten geldiği sürece,
18:18
we can writeyazmak about anything and everything.
467
1083000
3000
her şey veya herhangi bir şey hakkında yazabiliriz.
18:21
AudreAudre LordeLorde oncebir Zamanlar said,
468
1086000
2000
Audre Lorde bir defasında "Beyaz babalar
18:23
"The whitebeyaz fathersbabalar taughtöğretilen us to say,
469
1088000
3000
bizlere düşünüyorum öyleyse varım
18:26
'I think, thereforebu nedenle I am.'"
470
1091000
2000
demeyi öğrettiler" demişti.
18:28
She suggestedönerdi, "I feel, thereforebu nedenle I am freeücretsiz."
471
1093000
3000
Ama onun önerisi "Hissediyorum, öyleyse özgürüm" diyebilmek idi.
18:31
I think it was a wonderfulolağanüstü paradigmparadigma shiftvardiya.
472
1096000
3000
ben bunun harika bir paradigma kayması olduğunu düşünüyorum.
18:34
And yethenüz, why is it that,
473
1099000
2000
Ama, o zaman neden
18:36
in creativeyaratıcı writingyazı coursesdersler todaybugün,
474
1101000
2000
bugün hala yaratıcı yazım kurslarında
18:38
the very first thing we teachöğretmek studentsöğrencilerin is
475
1103000
2000
öğrencilere öğrettiğimiz ilk şey şu oluyor:
18:40
"writeyazmak what you know"?
476
1105000
2000
Bildiğiniz şeyi yazın.
18:42
PerhapsBelki de that's not the right way to startbaşlama at all.
477
1107000
3000
Belki de bu başlamak için doğru bir yol değildir.
18:45
ImaginativeYaratıcı literatureEdebiyat is not necessarilyzorunlu olarak about
478
1110000
3000
Yaratıcı edebiyatta illa da bildiğimiz şeyi
18:48
writingyazı who we are or what we know
479
1113000
3000
ya da olduğumuz şeyi
18:51
or what our identityKimlik is about.
480
1116000
3000
yazmamız gerekmiyor.
18:54
We should teachöğretmek younggenç people and ourselveskendimizi
481
1119000
2000
Gençlere - ve kendimize - kalplerimizi genişletmeyi
18:56
to expandgenişletmek our heartskalpler
482
1121000
2000
ve hissettiklerimizi yazmayı
18:58
and writeyazmak what we can feel.
483
1123000
2000
öğretmemiz gerekiyor.
19:00
We should get out of our culturalkültürel ghettogeto
484
1125000
2000
Kendi küçük kültürel gettomuzdan
19:02
and go visitziyaret etmek the nextSonraki one and the nextSonraki.
485
1127000
3000
dışarıya çıkmalı ve gidip bir sonrakini ziyaret etmeliyiz ve bir sonrakini...
19:05
In the endson, storieshikayeleri movehareket like whirlingdöne döne dervishesDervişler,
486
1130000
3000
Sonuçta, hikayeler dönen semazenler gibiler,
19:08
drawingçizim circlesçevreler beyondötesinde circlesçevreler.
487
1133000
3000
çember ötesi çemberler çizerler.
19:11
They connectbağlamak all humanityinsanlık,
488
1136000
2000
Kimlik politikalarını aşarak
19:13
regardlessne olursa olsun of identityKimlik politicssiyaset,
489
1138000
2000
tüm insanlığı birleştirirler.
19:15
and that is the good newshaber.
490
1140000
2000
Ve bu da iyi haber.
19:17
And I would like to finishbitiş with an oldeski SufiTasavvuf poemşiir:
491
1142000
2000
Eski bir Sufi şiiri ile bitirmek istiyorum.
19:19
"Come, let us be friendsarkadaşlar for oncebir Zamanlar;
492
1144000
3000
"Gelin tanış olalım;
19:22
let us make life easykolay on us;
493
1147000
2000
İşi kolay kılalım;
19:24
let us be loversaşık and lovedsevilen onesolanlar;
494
1149000
2000
Sevelim sevilelim;
19:26
the earthtoprak shall-acak be left to no one."
495
1151000
3000
Dünyaya kimse kalmaz."
19:29
Thank you.
496
1154000
2000
Teşekkür ederim.
19:31
(ApplauseAlkış)
497
1156000
7000
(Alkışlar)
Translated by Seda Demirel

▲Back to top

ABOUT THE SPEAKER
Elif Shafak - Novelist
Elif Shafak explicitly defies definition -- her writing blends East and West, feminism and tradition, the local and the global, Sufism and rationalism, creating one of today's most unique voices in literature.

Why you should listen

Elif Shafak is an award-winning novelist and the most widely read female writer in Turkey. She is also a political commentator and an inspirational public speaker.

She writes in both Turkish and English and has published 15 books, 10 of which are novels, including the bestselling The Bastard of IstanbulThe Forty Rules of Love and her most recent, Three Daughters of Eve. Her books have been published in 48 languages. She is published by Penguin in the UK and represented by Curtis Brown globally.

Shafak is a TEDGlobal speaker, a member of Weforum Global Agenda Council on Creative Economy in Davos and a founding member of ECFR (European Council on Foreign Relations). She has been awarded the title of Chevalier des Arts et des Lettres in 2010 by the French government.

She has been featured in and contributes to major newspapers and periodicals around the world, including the Financial Times, The Guardian, the New York Times, the Wall Street Journal, Der Spiegel and La Repubblica.  

Shafak has an academic background and has taught at various universities in Turkey, UK and USA. She holds a degree in International Relations, a masters degree in gender and women's studies and a PhD in political science. She is known as a women's rights, minority rights and LGBT rights advocate.

Shafak has been longlisted for the Orange Prize, MAN Asian Prize, the Baileys Prize and the IMPAC Dublin Award, and shortlisted for the Independent Foreign Fiction Prize and RSL Ondaatje Prize. She sat on the judging panel for the Independent Foreign Fiction Prize (2013); Sunday Times Short Story Award (2014, 2015), 10th Women of the Future Awards (2015); FT/Oppenheimer Funds Emerging Voices Awards (2015, 2016); Baileys Women’s Prize for Fiction (2016) and Man Booker International Prize (2017).

As a public speaker, Shafak is represented by The London Speaker Bureau and Chartwell Speakers and Penguin Speakers Bureau. She lives in London.

More profile about the speaker
Elif Shafak | Speaker | TED.com