TEDGlobal 2010
Jessica Jackley: Poverty, money -- and love
Jessica Jackley: Yoksulluk, para -- ve sevgi
Filmed:
Readability: 3.3
1,531,149 views
Yoksul insanlar sizce nasıl kimseler? Belki siz de Jessica Jackley gibi, "onların", "bizim" vereceğimiz birkaç kuruş sadakaya muhtaç insanlar olduğunu düşünmektesiniz. Kiva.org 'un kurucularından Jackley, hem kendi bakış açısının hem de Kiva.org sayesinde, günde birkaç dolarlık bütçeyle yaşayan insanların hayatlarının nasıl değiştiğini anlatıyor.
Jessica Jackley - Microlender
Jessica Jackley is the co-founder of Kiva.org, an online community that helps individuals loan small amounts of money, called microloans, to entrepreneurs throughout the world. Full bio
Jessica Jackley is the co-founder of Kiva.org, an online community that helps individuals loan small amounts of money, called microloans, to entrepreneurs throughout the world. Full bio
Double-click the English transcript below to play the video.
00:16
The stories we tell about each other
0
1000
2000
Biribirimize dair öykülerimiz
00:18
matter very much.
1
3000
3000
çok önemlidir.
00:21
The stories we tell ourselves about our own lives matter.
2
6000
3000
Kendi hayatımızın ne kadar önemli olduğunu birbirimize anlatırız.
00:24
And most of all,
3
9000
2000
ve en büyük önemi de
00:26
I think the way that we participate in each other's stories
4
11000
2000
birbirimizin hayatlarına nasıl katkı sağladığımız
00:28
is of deep importance.
5
13000
3000
taşır.
00:31
I was six years old
6
16000
2000
Yoksulluktan bahsedildiğini ilk duyduğumda
00:33
when I first heard stories about the poor.
7
18000
2000
altı yaşındaydım.
00:35
Now I didn't hear those stories from the poor themselves,
8
20000
2000
Şu anda yoksul insanlardan duyduklarım
00:37
I heard them from my Sunday school teacher
9
22000
3000
kilise okulundaki öğretmenden dinlediklerime hiç benzemiyor.
00:40
and Jesus, kind of via my Sunday school teacher.
10
25000
3000
tabii kilise öğretmeni vasıtasıyla İsa'nın anlattıklarına da.
00:43
I remember learning that people who were poor
11
28000
3000
Yoksulların eşyaya gereksinimi vardır
00:46
needed something material --
12
31000
2000
diye öğretildiğini hatırlıyorum,
00:48
food, clothing, shelter -- that they didn't have.
13
33000
2000
yiyecek, giyecek, barınma gibi sahip olmadıkları nesnelere.
00:50
And I also was taught, coupled with that,
14
35000
3000
ve bununla birlikte, bu işin yani yardımın
00:53
that it was my job -- this classroom full of five and six year-old children --
15
38000
3000
benim, hatta bir sınıf dolusu beş - altı yaşındaki arkadaşımın
00:56
it was our job, apparently, to help.
16
41000
2000
görevi olduğunu düşünürdüm.
00:58
This is what Jesus asked of us.
17
43000
2000
İsa'nın bizden beklediği buydu.
01:00
And then he said, "What you do for the least of these, you do for me."
18
45000
3000
İsa "yoksullar için yapacağınız her şey, benim için yapılmış sayılır" diyordu.
01:03
Now I was pretty psyched.
19
48000
2000
Dünyada faydalı olmak için
01:05
I was very eager to be useful in the world --
20
50000
2000
çok istekli ve inançlıydım.
01:07
I think we all have that feeling.
21
52000
2000
Bence bu duygu hepimizde var.
01:09
And also, it was kind of interesting that God needed help.
22
54000
2000
Üstelik Tanrının da yardımıma ihtiyacı vardı ki,
01:11
That was news to me,
23
56000
2000
böyle bir görev üstlenmek
01:13
and it felt like it was a very important thing to get to participate in.
24
58000
2000
benim için son derece önemli ve heyecan vericiydi.
01:15
But I also learned very soon thereafter
25
60000
2000
Ama sonradan öğrendim ki,
01:17
that Jesus also said, and I'm paraphrasing,
26
62000
2000
İsa fakirlerin hep var olacağını
01:19
the poor would always be with us.
27
64000
2000
daima aramızdan birilerinin yoksul olacağını da söylemiş.
01:21
This frustrated and confused me;
28
66000
2000
Kolum kanadım kırılmış, kafam karışmıştı.
01:23
I felt like I had been just given a homework assignment
29
68000
2000
Sanki bana seveceğim, heyecan verici
01:25
that I had to do, and I was excited to do,
30
70000
2000
bir ödev verilmiş de, ne yaparsam yapayım
01:27
but no matter what I would do, I would fail.
31
72000
3000
ödevimi başaramayacakmışım gibi geldi.
01:30
So I felt confused, a little bit frustrated and angry,
32
75000
3000
Aklım karışmış, içimi bir yılgınlık ve öfke kaplamıştı
01:33
like maybe I'd misunderstood something here.
33
78000
2000
ve birşeyleri yanlış anladığımı düşünmeye başlamıştım.
01:35
And I felt overwhelmed.
34
80000
2000
Bunalmıştım.
01:37
And for the first time,
35
82000
2000
Hayatımda ilk defa
01:39
I began to fear this group of people
36
84000
2000
yoksul insanlardan korkmaya
01:41
and to feel negative emotion towards a whole group of people.
37
86000
3000
ve onlara karşı olumsuz duygular beslemeye başlamıştım.
01:44
I imagined in my head, a kind of long line of individuals
38
89000
3000
Kafamda adeta asla eksilmeyecek
01:47
that were never going away, that would always be with us.
39
92000
2000
bir yoksullar listesi belirmişti.
01:49
They were always going to ask me to help them and give them things,
40
94000
3000
Daima benden birşeyler isteyecek, yardım dileneceklerdi
01:52
which I was excited to do,
41
97000
2000
ki, aslında yardım etmeyi çok istiyordum ama
01:54
but I didn't know how it was going to work.
42
99000
2000
bu işin nasıl olacağını bilemiyordum.
01:56
And I didn't know what would happen when I ran out of things to give,
43
101000
3000
Verebileceklerim tükenince ne olacaktı?
02:01
especially if the problem was never going away.
44
106000
2000
Üstelik bütün eşyalarımı versem de bu sorun çözülmeyecekti.
02:03
In the years following,
45
108000
2000
İzleyen yıllarda
02:05
the other stories I heard about the poor growing up
46
110000
2000
yoksul kimselerin yaşantısına dair dinlediklerim
02:07
were no more positive.
47
112000
2000
hiç de olumlu, iç açıcı şeyler değildi.
02:09
For example, I saw pictures and images
48
114000
3000
Mesela gördüğüm o mahzun
02:12
frequently of sadness and suffering.
49
117000
2000
ve acı çeken yüzlerin resimleri.
02:14
I heard about things that were going wrong in the lives of the poor.
50
119000
3000
Yoksul insanların hayatı hep ters gidiyordu.
02:17
I heard about disease, I heard about war --
51
122000
2000
Hastalıklara, savaşa dair öyküler dinledim.
02:19
they always seemed to be kind of related.
52
124000
2000
sanki felaketler hep onların başına geliyordu.
02:21
And in general,
53
126000
2000
ve yoksulların hayatlarının
02:23
I got this sort of idea
54
128000
2000
acı ve üzüntüyle
02:25
that the poor in the world lived lives
55
130000
2000
yoğurulduğu
02:27
that were wrought with suffering and sadness,
56
132000
2000
genellemesine
02:29
devastation, hopelessness.
57
134000
3000
kani oldum.
02:32
And after a while, I developed what I think many of us do,
58
137000
2000
Derken şöyle bir tutum gelişti bende:
02:34
is this predictable response,
59
139000
2000
sanırım hepimizin yaptığı gibi
02:36
where I started to feel bad every time I heard about them.
60
141000
3000
onlar hakkındaki her bilgi kendimi
02:39
I started to feel guilty for my own relative wealth,
61
144000
3000
kötü ve suçlu hissetmeme yol açıyor,
02:42
because I wasn't doing more, apparently, to make things better.
62
147000
3000
kendi görece servetimden dolayı suçluluk duyuyordum.
02:45
And I even felt a sense of shame because of that.
63
150000
3000
Hatta utanç duyuyordum.
02:48
And so naturally,
64
153000
2000
Ve doğal olarak
02:50
I started to distance myself.
65
155000
2000
kendimi uzak tutmaya başladım.
02:52
I stopped listening to their stories
66
157000
2000
Yoksulluğa ve yoksullara eskisi kadar
02:54
quite as closely as I had before.
67
159000
2000
kulak vermemeye başladım.
02:56
And I stopped expecting things to really change.
68
161000
3000
Birşeylerin değişeceğine inancım kalmadı.
02:59
Now I still gave -- on the outside it looked like I was still quite involved.
69
164000
3000
Yine de birşeyler veriyordum. Görüntüde çok yardımseverdim.
03:02
I gave of my time and my money,
70
167000
2000
zamanımı, paramı sakınmıyordum.
03:04
I gave when solutions were on sale.
71
169000
2000
Ucuz çözümlere katkı sağlıyordum.
03:06
The cost of a cup of coffee can save a child's life, right.
72
171000
2000
Bir fincan kahve bir çocuğun hayatını kurtarır ya.
03:08
I mean who can argue with that?
73
173000
2000
Yani, kim buna itiraz edebilir ki?
03:10
I gave when I was cornered, when it was difficult to avoid
74
175000
3000
Kaçınamadığım, kıstırıldığım noktalarda sadaka kabilinden birşeyler veriyordum
03:13
and I gave, in general, when the negative emotions built up enough
75
178000
3000
suçluluk duygusu benliğimi sardığında ufak bir sadaka verip
03:16
that I gave to relieve my own suffering,
76
181000
2000
vicdanımı rahatlatıyordum.
03:18
not someone else's.
77
183000
2000
ama kendi vicdanımı, başkasınınkini değil.
03:20
The truth be told, I was giving out of that place,
78
185000
3000
doğrusu, yardımseverliğimin kaynağı bu suçluluk duygusuydu,
03:23
not out of a genuine place of hope
79
188000
3000
gerçekten birşeylerin değişeceğine
03:26
and excitement to help and of generosity.
80
191000
2000
samimiyetle inanıyor değildim.
03:28
It became a transaction for me,
81
193000
2000
Bir alış verişe dönüşmüştü benim için
03:30
became sort of a trade.
82
195000
2000
bir tür ticaret gibi,
03:32
I was purchasing something --
83
197000
2000
gündelik hayatıma
03:34
I was buying my right to go on with my day
84
199000
3000
rahat bir vicdanla devam edebilmek için
03:37
and not necessarily be bothered by this bad news.
85
202000
3000
birşey satın alıyor, bütün kötü haberlerden böylece uzak kalıyordum.
03:40
And I think the way that we go through that sometimes
86
205000
3000
Seçtiğimiz bu yol, herşeyden önce
03:43
can, first of all,
87
208000
2000
dünyanın bir ucundaki bir grup insanı gözümüzde
03:45
disembody a group of people, individuals out there in the world.
88
210000
3000
sahici insanlar olmaktan çıkarabiliyor.
03:48
And it can also turn into a commodity,
89
213000
2000
Hatta bir emtia haline getirebiliyor ki,
03:50
which is a very scary thing.
90
215000
2000
bu son derece korkunç.
03:52
So as I did this, and as I think many of us do this,
91
217000
3000
Ben bu yola saptım, sanırım bir çoğumuz da öyle.
03:55
we kind of buy our distance,
92
220000
2000
Yoksullarla aramıza koyacak bir mesafe satın aldık,
03:57
we kind of buy our right to go on with our day.
93
222000
2000
gündelik hayatımıza dönme hakkını satın aldık.
03:59
I think that exchange can actually get in the way of the very thing that we want most.
94
224000
3000
Bence bu değiş tokuş, hayatta en çok isteyeceğimiz şeyle aramıza bir engel koyuyor
04:02
It can get in the way of our desire
95
227000
2000
Bir başkasının hayatında anlam taşıma,
04:04
to really be meaningful and useful in another person's life
96
229000
3000
bir başkasına yararlı olma arzumuza, kısaca sevgi ihtiyacımıza
04:07
and, in short to love.
97
232000
3000
ket vuruyor.
04:10
Thankfully, a few years ago, things shifted for me
98
235000
2000
Çok şükür ki birkaç yıl önce, benim açımdan bu durum değişti.
04:12
because I heard this gentleman speak, Dr. Muhammad Yunus.
99
237000
3000
Bu beyefendinin bir konuşmasını dinledim, Dr. Muhammed Yunus'un.
04:15
I know many in the room probably know exactly who he is,
100
240000
3000
Sanırım aranızdan pek çoğu onun kim olduğunu biliyor
04:18
but to give the shorthand version
101
243000
2000
yine de herhangi konuşmasını dinlemeyenler için
04:20
for any who have not heard him speak,
102
245000
2000
kısaca tanıtayım.
04:22
Dr. Yunus won the Nobel Peace Prize a few years ago
103
247000
2000
Dr. Yunus, birkaç yıl önce mikro finans üzerine öncülük ettiği
04:24
for his work pioneering modern microfinance.
104
249000
3000
çalışmasıyla Nobel ödülüne layık görüldü.
04:27
When I heard him speak, it was three years before that.
105
252000
3000
Ödülden üç yıl önce kendisini dinlemiştim.
04:30
But basically, microfinance -- if this is new to you as well --
106
255000
3000
Siz de konuya yabancıysanız, mikro finansı
04:33
think of that as financial services for the poor.
107
258000
2000
yoksullar için bir finans hizmeti olarak görebilirsiniz.
04:35
Think of all the things you get at your bank
108
260000
2000
Bankanızdan aldığınız tüm hizmetleri düşünün
04:37
and imagine those products and services
109
262000
2000
ve bütün o ürünlerin ve hizmetlerin günde sadece birkaç dolarla
04:39
tailored to the needs of someone living on a few dollars a day.
110
264000
2000
yaşayan birine göre yeniden şekillendirildiğini hayal edin.
04:41
Dr. Yunus shared his story,
111
266000
2000
O konuşmasında Dr. Yunus, fikrini paylaştı,
04:43
explaining what that was,
112
268000
2000
amacın ne olduğunu açıkladı
04:45
and what he had done with his Grameen Bank.
113
270000
2000
ve Grameen Bankasında neler yaptığını anlattı.
04:47
He also talked about, in particular, microlending,
114
272000
2000
ve özellikle mikro kredi üzerinde durdu
04:49
which is a tiny loan
115
274000
2000
ki, bu minik kredi ile
04:51
that could help someone start or grow a business.
116
276000
2000
birilerinin bir iş kurabileceğini gösterdi.
04:53
Now, when I heard him speak, it was exciting for a number of reasons.
117
278000
3000
Konuşmasının beni heyecanlandırmasının birkaç sebebi vardı.
04:56
First and foremost, I learned about this new method of change in the world
118
281000
3000
Öncelikle dünyayı değiştirebilecek bu yeni yöntemi öğrenmiştim
04:59
that, for once, showed me, maybe,
119
284000
2000
ki, bu yöntem bir kerecik olsun belki
05:01
a way to interact with someone
120
286000
2000
biriyle etkileşim kurarak ona
05:03
and to give, to share of a resource in a way that wasn't weird
121
288000
2000
yardım edebilmemi ve tuhaf kaçmayacak ve hatta
05:05
and didn't make me feel bad --
122
290000
3000
kendimi kötü hissettirmeyecek bir paylaşımda bulunmamı sağlayacaktı.
05:08
that was exciting.
123
293000
2000
Çok heyecanlanmıştım.
05:10
But more importantly, he told stories about the poor
124
295000
3000
Daha da önemlisi, yoksullar hakkında önceden
05:13
that were different than any stories I had heard before.
125
298000
2000
hiç duymadığım türden öyküler anlatıyordu.
05:15
In fact, those individuals he talked about who were poor was sort of a side note.
126
300000
4000
Hatta bahsettiği kimselerin vasıfları arasında yoksulluk son sıralardaydı.
05:19
He was talking about strong, smart,
127
304000
2000
Her sabah uyanıp ailelerine daha iyi bir yaşam sağlamak için uğraşan
05:21
hardworking entrepreneurs who woke up every day
128
306000
3000
güçlü, zeki, çalışkan
05:24
and were doing things to make their lives and their family's lives better.
129
309000
3000
girişimcilerden bahsediyordu.
05:27
All they needed to do that more quickly and to do it better
130
312000
3000
Tek eksikleri, bu uğraşı hızlandıracak ve geliştirecek
05:30
was a little bit of capital.
131
315000
2000
kadar, küçük bir sermayeydi.
05:32
It was an amazing sort of insight for me.
132
317000
2000
Bu bakış açısından çok etkilendim.
05:34
And I, in fact, was so deeply moved by this --
133
319000
2000
Üzerimde yarattığı etkinin
05:36
it's hard to express now how much that affected me --
134
321000
3000
ne kadar güçlü olduğunu anlamam kolay değil.
05:39
but I was so moved that I actually quit my job a few weeks later,
135
324000
3000
Ama şu kadarını söyleyeyim, mikro krediyi öğrendikten üç hafta sonra
05:42
and I moved to East Africa
136
327000
2000
işimden istifa edip neler yapabileceğimi görmek için
05:44
to try to see for myself what this was about.
137
329000
2000
Doğu Afrika'ya taşındım.
05:46
For the first time, actually, in a long time
138
331000
2000
Uzun zaman sonra ilk defa
05:48
I wanted to meet those individuals, I wanted to meet these entrepreneurs,
139
333000
3000
bu insanlarla, bu girişimcilerle tanışmak,
05:51
and see for myself what their lives were actually about.
140
336000
3000
hayatlarını kendi gözlerime müşahade etmek istiyordum.
05:54
So I spent three months in Kenya, Uganda and Tanzania
141
339000
3000
Böylece Kenya, Uganda ve Tanzanya'da üç ay geçirdim.
05:57
interviewing entrepreneurs that had received 100 dollars
142
342000
2000
Bir iş kurmak için eline 100 dolar geçen
05:59
to start or grow a business.
143
344000
2000
müteşebbislerle görüştüm.
06:01
And in fact, through those interactions,
144
346000
2000
ve bu sayede hayatımda ilk defa,
06:03
for the first time, I was starting to get to be friends
145
348000
2000
o insanlarla, benden çok çok uzakta olduğunu düşündüğüm
06:05
with some of those people in that big amorphous group out there
146
350000
3000
o şekli şemali tarifsiz kitleyle
06:08
that was supposed to be far away.
147
353000
3000
arkadaşlık kurmaya başladım.
06:11
I was starting to be friends and get to know their personal stories.
148
356000
3000
Dost olmaya, bireysel hikayelerini dinlemeye başladım.
06:14
And over and over again,
149
359000
2000
Onlarla tekrar tekrar görüşüp
06:16
as I interviewed them and spent my days with them,
150
361000
2000
aralarında günler geçirdim ve
06:18
I did hear stories of life change
151
363000
2000
hayatlarının nasıl değiştiğini,
06:20
and amazing little details of change.
152
365000
2000
o ufacık muhteşem değişim kıvılcımlarını gözlemledim.
06:22
So I would hear from goat herders
153
367000
2000
Keçi çobanlarından
06:24
who had used that money that they had received to buy a few more goats.
154
369000
3000
elde ettikleri o parayla birkaç keçi daha alıp
06:27
Their business trajectory would change.
155
372000
2000
işlerinin yörüngesini nasıl değiştirdiklerini dinledim.
06:29
They would make a little bit more money;
156
374000
2000
Böylece biraz daha fazla kazanç elde ediyor,
06:31
their standard of living
157
376000
2000
hayat standartlarını
06:33
would shift and would get better.
158
378000
2000
bir parça ilerletebiliyorlardı.
06:35
And they would make really interesting little adjustments in their lives,
159
380000
3000
Hayatlarında son derece ilginç küçük ayarlamalar yapıyor,
06:38
like they would start to send their children to school.
160
383000
2000
mesela çocuklarını okula göndermeye başlıyorlardı.
06:40
They might be able to buy mosquito nets.
161
385000
2000
Sivrisineklerden korunmak için cibinlik satın almaları,
06:42
Maybe they could afford a lock for the door and feel secure.
162
387000
3000
kapıya bir kilit asarak güvenlik duygusunu güçlendirmeleri mümkün oluyordu.
06:45
Maybe it was just that they could put sugar in their tea
163
390000
2000
Hatta bu parayala belki sadece, evlerine misafir olduğumda
06:47
and offer that to me when I came as their guest
164
392000
2000
ikram ettikleri çaya bir parça şeker atabilimekten
06:49
and that made them feel proud.
165
394000
2000
dolayı gurur duyuyorlardı.
06:51
But there were these beautiful details, even if I talked to 20 goat herders in a row,
166
396000
3000
Görüştüğüm 20 keçi çobanı için bu güzel ayrıntılar
06:54
and some days that's what happened --
167
399000
2000
anlamlıydı,
06:56
these beautiful details of life change
168
401000
2000
hayatı bu küçük detaylar
06:58
that were meaningful to them.
169
403000
2000
güzelleştiriyordu.
07:00
That was another thing that really touched me.
170
405000
2000
İşte beni derinden etkileyen diğer şey de bu oldu.
07:02
It was really humbling to see for the first time,
171
407000
2000
Elime bir sihirli değnek alıp bütün sorunları
07:04
to really understand
172
409000
2000
bir anda ortadan kaldırmış olsam bile
07:06
that even if I could have taken a magic wand and fixed everything,
173
411000
3000
birçok hata yapabileceğini bilmek,
07:09
I probably would have gotten a lot wrong.
174
414000
2000
bunu ilk defa anlamak insanı küçültüyor.
07:11
Because the best way for people to change their lives
175
416000
3000
Çünkü insanlar için yapabileceğiniz en iyi şey, onların kendi hayatlarını kontrol edebilmelerini ve
07:14
is for them to have control and to do that in a way that they believe is best for them.
176
419000
3000
kendileri için istedikleri şeyleri elde etmelerini sağlamak olacaktır.
07:17
So I saw that and it was very humbling.
177
422000
3000
Bu şekilde olmayan her yardımın, insanı nasıl aşağıladığını gördüm.
07:20
Anyway, another interesting thing happened while I was there.
178
425000
3000
Neyse, oradayken yaşadığım bir başka tecrübe de,
07:23
I never once was asked for a donation,
179
428000
3000
kimsenin benden bağış talep etmemesi oldu.
07:26
which had kind of been my mode, right.
180
431000
2000
Halbuki sadaka vermeye alışkındım, değil mi?
07:28
There's poverty, you give money to help --
181
433000
2000
Fakirlere para verirsin, yardım etmiş olursun.
07:30
no one asked me for a donation.
182
435000
2000
Hiç kimse benden bağış istemedi.
07:32
In fact, no one wanted me to feel bad for them at all.
183
437000
3000
Aslında kimse, onlar için üzülmemi de istemiyordu.
07:35
If anything, they just wanted to be able to do more of what they were doing already
184
440000
2000
Sadece kendi kabiliyetleri dahilinde yapmakta oldukları işleri
07:37
and to build on their own capabilities.
185
442000
2000
geliştirecek bir şeye ihtiyaçları vardı.
07:39
So what I did hear, once in a while,
186
444000
2000
Böylece orada duyduklarımın ardından
07:41
was that people wanted a loan --
187
446000
2000
borç isteyenlere kredi açmanın
07:43
I thought that sounded very reasonable and really exciting.
188
448000
3000
mantıklı ve heyecan verici olduğunu düşünerek zaman geçirdim.
07:46
And by the way, I was a philosophy and poetry major in school,
189
451000
3000
Bu arada, okulda şiir ve felsefe eğitimi aldığımdan
07:49
so I didn't know the difference between profit and revenue when I went to East Africa.
190
454000
3000
başlangıçta kâr ile gelir arasındaki farktan bile habersizdim.
07:52
I just got this impression that the money would work.
191
457000
3000
Para varsa tamamdır diye düşünüyordum.
07:55
And my introduction to business
192
460000
2000
İş hayatına girişim
07:57
was in these $100 little infuses of capital.
193
462000
3000
işte bu 100 dolarlık minik sermayelerle oldu.
08:00
And I learned about profit and revenue, about leverage, all sorts of things,
194
465000
3000
Zamanla kârın, gelirin, borcun sermayeye oranının ne demek olduğunu
08:03
from farmers, from seamstresses, from goat herders.
195
468000
3000
çiftçilerden, terzilerden, keçi çobanlarından öğrendim.
08:06
So this idea
196
471000
2000
Sonra bu fikrin,
08:08
that these new stories of business and hope
197
473000
3000
iş kurmaya ve umuda dair bu yeni hikayelerin
08:11
might be shared with my friends and family,
198
476000
2000
arkadaşlarla ve ailemle paylaşılabileceğini düşünüp
08:13
and through that, maybe we could get some of the money that they needed
199
478000
3000
belki bu sayede ihtiyaç duydukları krediyi bulabilirim
08:17
to be able to continue their businesses as loans,
200
482000
3000
böylece ticari faaliyetlerini geliştirebilirler dedim.
08:20
that's this little idea that turned into Kiva.
201
485000
2000
İşte bu küçük fikirle Kiva doğdu.
08:22
A few months later, I went back to Uganda
202
487000
2000
Birkaç ay sonra, basit bir web sitesi ve bir dijital fotograf makinesiyle
08:24
with a digital camera and a basic website
203
489000
3000
birlikte Uganda'ya döndüm
08:27
that my partner, Matthew, and I had kind of built,
204
492000
2000
web sitesini ortağım Matthew'la kurduk, fotograf makinesiyle
08:29
and took pictures of seven of my new friends,
205
494000
3000
yeni yedi arkadaşımın fotograflarını çektim ve
08:32
posted their stories, these stories of entrepreneurship, up on the website,
206
497000
4000
işlerini nasıl kurduklarına dair hikayeleri web sitesine yerleştirdim.
08:36
spammed friends and family and said, "We think this is legal.
207
501000
2000
bilgileri arkadaşlara e postalar atarak "gerçi henüz resmi onay gelmedi ama
08:38
Haven't heard back yet from SEC on all the details,
208
503000
3000
bunun yasal olduğu kanısındayız. Ne dersin?
08:41
but do you say, do you want to help participate in this,
209
506000
2000
Bu işe katkı verir misin? İhtiyaç duydukları krediyi
08:43
provide the money that they need?"
210
508000
2000
açar mısın?" dedik.
08:45
The money came in basically overnight.
211
510000
2000
Para bir gecede geldi.
08:47
We sent it over to Uganda.
212
512000
2000
Kredileri hemen Uganda'ya yolladık.
08:49
And over the next six months, a beautiful thing happened;
213
514000
2000
İzleyen altı ay içinde harika şeyler oldu.
08:51
the entrepreneurs received the money,
214
516000
2000
Girişimciler krediyi aldı,
08:53
they were paid, and their businesses, in fact, grew,
215
518000
3000
daha doğrusu işleri kredilendirildi,
08:56
and they were able to support themselves
216
521000
2000
işlerini geliştirme, hayatlarını idame ettirme
08:58
and change the trajectory of their lives.
217
523000
2000
ve yaşam yörüngelerini dönüştürme imkanı buldular.
09:01
In October of '05,
218
526000
2000
Ekim 2005'te
09:03
after those first seven loans were paid,
219
528000
2000
bu yedi kredi verildikten sonra
09:05
Matt and I took the word beta off of the site.
220
530000
2000
Matt ile birlikte web sitemizi deneme aşamasından çıkardık,
09:07
We said, "Our little experiment has been a success.
221
532000
2000
"küçük deneyimiz başarılı oldu. Şimdi sahicisine başlayabilir,
09:09
Let's start for real." That was our official launch.
222
534000
3000
yasal olarak faaliyete geçebiliriz" dedik.
09:12
And then that first year, October '05 through '06,
223
537000
2000
Ve Ekim 2005'ten 2006'ya kadar geçen ilk yılda,
09:14
Kiva facilitated $500,000 in loans.
224
539000
3000
Kiva 500.000 dolarlık kredi temin etti.
09:17
The second year, it was a total of 15 million.
225
542000
3000
İkinci yıl toplam rakam 15 milyona ulaştı.
09:20
The third year, the total was up to around 40.
226
545000
2000
Üçüncü yılda genel toplam 40 milyon civarındaydı.
09:22
The fourth year, we were just short of 100.
227
547000
2000
Dördüncü yıl 100 milyonun biraz altındaydık.
09:24
And today, less than five years in,
228
549000
2000
ve bugün, beş yıldan kısa zamanda
09:26
Kiva's facilitated
229
551000
2000
Kiva, 25 dolarlık kredi birimlerinden oluşan toplam 150 milyon dolarlık güce ulaşarak
09:28
more than 150 million dollars, in little 25-dollar bits,
230
553000
3000
borç verenlerle
09:31
from lenders and entrepreneurs --
231
556000
2000
girişimcileri buluşturuyor ve
09:33
more than a million of those, collectively in 200 countries.
232
558000
2000
200 ülkede bir milyondan fazla insana ulaşıyor.
09:35
So that's where Kiva is today, just to bring you right up to the present.
233
560000
3000
İşte Kiva'nın bugünlere geliş öyküsü böyle.
09:38
And while those numbers and those statistics
234
563000
2000
Her ne kadar bu rakamlar ve istatistiklerden
09:40
are really fun to talk about and they're interesting,
235
565000
3000
bahsetmesi eğlenceli olsa ve bana çok
09:43
to me, Kiva's really about stories.
236
568000
3000
ilginç gelse de, Kiva esasen insan öyküleriyle inşa edilmiştir.
09:46
It's about retelling
237
571000
2000
Mesele yoksulluğu bambaşka bir dille
09:48
the story of the poor,
238
573000
2000
yeniden anlatmakta.
09:50
and it's about giving ourselves
239
575000
2000
Kendimize, onların gururunu incitmeden
09:52
an opportunity to engage
240
577000
2000
bildiğimiz hayırseverliğin sebep olabileceği tuhaflıklardan
09:54
that validates their dignity,
241
579000
2000
sakınarak ve ast - üst hiyerarşisinden uzak kalarak,
09:56
validates a partnership relationship,
242
581000
2000
ortaklık zemininde etkileşim kurma
09:58
not a relationship that's based
243
583000
2000
ve yardımcı olma
10:00
on the traditional sort of donor beneficiary
244
585000
3000
fırsatı
10:03
weirdness that can happen.
245
588000
2000
sağlamaktayız, böylece.
10:05
But instead a relationship that can promote respect
246
590000
3000
Bu sayede aramızdaki ilişiki
10:08
and hope
247
593000
2000
karşılıklı saygıya, umuda ve
10:10
and this optimism
248
595000
2000
iyimserliğe dayanabiliyor,
10:12
that together we can move forward.
249
597000
3000
birlikte mesafe katedebiliyoruz.
10:15
So what I hope is that,
250
600000
2000
Umuyorum ki Kiva,
10:17
not only can the money keep flowing forth through Kiva --
251
602000
2000
üzerinden akan paranın yanı sıra
10:19
that's a very positive and meaningful thing --
252
604000
2000
fakir ile zengin arasındaki o bildik sınırı silikleştirecek,
10:21
but I hope Kiva can blur those lines, like I said,
253
606000
2000
daha önce bahsettiğim gibi bize öğretilenden farklı olarak
10:23
between the traditional rich and poor categories
254
608000
2000
dünyayı bu ikilikten bağımsız bir gözle
10:25
that we're taught to see in the world,
255
610000
2000
görmemizi sağlayacaktır.
10:27
this false dichotomy of us and them, have and have not.
256
612000
3000
Bu yanlış ikiliğin silinmesinde
10:30
I hope that Kiva can blur those lines.
257
615000
2000
Kiva'nın etkili olacağını umuyorum.
10:32
Because as that happens,
258
617000
2000
Çünkü bu ayrım ortadan kalktıkça
10:34
I think we can feel free to interact
259
619000
2000
birbirimizle iletişim kurmamız kolaylaşacak,
10:36
in a way that's more open, more just and more creative,
260
621000
3000
birbirimize karşı daha açık, adil ve yaratıcı
10:39
to engage with each other and to help each other.
261
624000
3000
yollardan yardım etmemiz mümkün olacak.
10:42
Imagine how you feel
262
627000
2000
Sokakta bir dilenci görüdüğünüzü
10:44
when you see somebody on street who is begging
263
629000
3000
hayal edin. Nasıl duygular içindesiniz?
10:47
and you're about to approach them.
264
632000
2000
ve ona doğru yaklaşıyorsunuz.
10:49
Imagine how you feel;
265
634000
2000
Ne hissediyorsunuz?
10:51
and then imagine the difference when you might see somebody
266
636000
2000
Şimdi de bir başkasını canlandırın gözünüzde
10:53
who has a story of entrepreneurship and hard work
267
638000
3000
size işinden ve ne çok çalıştığından
10:56
who wants to tell you about their business.
268
641000
3000
bahseden bir müteşebbis düşünün.
10:59
Maybe they're smiling, and they want to talk to you about what they've done.
269
644000
3000
Muhtemelen gülümseyerek neler başardığını anlatıyor size.
11:02
Imagine if you're speaking with somebody
270
647000
2000
Mesela ekin eken ve işleyen,
11:04
who's growing things and making them flourish,
271
649000
3000
onları yetiştiren biriyle konuşuyorsunuz,
11:07
somebody who's using their talents
272
652000
3000
yeteneğini kullanarak
11:10
to do something productive,
273
655000
2000
üretken olan biriyle,
11:12
somebody who's built their own business from scratch,
274
657000
3000
hiç yoktan bir iş kurabilen biriyle
11:15
someone who is surrounded by abundance,
275
660000
2000
varlıkla çevrelenmiş biri,
11:17
not scarcity,
276
662000
2000
kıtlıkla değil,
11:19
who's in fact creating abundance,
277
664000
2000
hatta varlık üreten biriyle
11:21
somebody with full hands with something to offer,
278
666000
3000
elleri sunacak şeylerle dolu biri,
11:24
not empty hands
279
669000
2000
elinde avucunda birşey olmayan
11:26
asking for you to give them something.
280
671000
3000
ve sizden birşey vermenizi isteyen biri değil, konuştuğunuz.
11:29
Imagine if you could hear a story you didn't expect
281
674000
2000
Her sabah kalkıp
11:31
of somebody who wakes up every day
282
676000
2000
hayatını yaşanabilir kılmak için çok fazla çalışan
11:33
and works very, very hard to make their life better.
283
678000
3000
birinin hikayesini dinlemeyi hayal edin.
11:36
These stories can really change the way that we think about each other.
284
681000
3000
Destekleyici bir toplum anlayışını harekete geçirebilir
11:39
And if we can catalyze
285
684000
2000
ve bu insanları onunla çevreleyebilirsek,
11:41
a supportive community to come around these individuals
286
686000
3000
bu hikayeler cidden birbirimiz hakkındaki fikrimizi değiştirebilir.
11:44
and to participate in their story
287
689000
2000
Verilecek küçük bir borçla
11:46
by lending a little bit of money,
288
691000
2000
bu hikayeye katkı sağlayabilir ve
11:48
I think that can change the way we believe in each other
289
693000
2000
birbirimiz hakkında ve
11:50
and each other's potential.
290
695000
2000
birbirimizin potansiyeli hakkındaki inançlarımızı değiştirebiliriz.
11:52
Now for me, Kiva is just the beginning.
291
697000
2000
Kiva benim için sadece bir başlangıç.
11:54
And as I look forward to what is next,
292
699000
2000
Gelecekte neler olacağını görmek için
11:56
it's been helpful to reflect on the things I've learned so far.
293
701000
3000
buraya kadar neler öğrendiğime dönüp bakmayı yararlı görüyorum:
11:59
The first one is, as I mentioned, entrepreneurship was a new idea to me.
294
704000
3000
İlk olarak, belirttiğim gibi girişimcilik fikri yeni öğrendiğim birşeydi.
12:02
Kiva borrowers, as I interviewed them and got to know them over the last few years,
295
707000
3000
Girişimciliğin ne olduğunu bana, son yıllarda tanıştığım
12:05
have taught me what entrepreneurship is.
296
710000
2000
ve Kiva'dan kredi alan insanlar öğretti.
12:07
And I think, at its core, it's deciding that you want your life to be better.
297
712000
3000
bence girişimcilik fikrinin temelinde hayatını daha iyiye taşıma kararlılığı yatıyor.
12:10
You see an opportunity
298
715000
2000
Bir fırsat görüyorsunuz
12:12
and you decide what you're going to do to try to seize that.
299
717000
2000
ve onu elde etmek için ne yapacağınıza karar veriyorsunuz.
12:14
In short, it's deciding that tomorrow can better than today
300
719000
2000
Kısaca yarının bugünden daha güzel olacağına karar vermek
12:16
and going after that.
301
721000
2000
ve bunu uygulamak demek, girişimcilik.
12:18
Second thing that I've learned is that loans are a very interesting tool for connectivity.
302
723000
3000
İkinci olarak öğrendim ki, borç vermek teması sürdürmeye yarayan çok ilginç bir araç.
12:21
So they're not a donation.
303
726000
2000
Verdiğiniz sadaka değil.
12:23
Yeah, maybe it doesn't sound that much different.
304
728000
2000
Belki kulağa pek farklı gelmiyor ama
12:25
But in fact, when you give something to someone
305
730000
2000
aslında birine bir şey verip
12:27
and they say, "Thanks," and let you know how things go,
306
732000
2000
teşekkürünü aldıktan sonra işlerin nasıl gittiğini
12:29
that's one thing.
307
734000
2000
sormak tamamen farklı bir süreç.
12:31
When you lend them money, and they slowly pay you back over time,
308
736000
3000
Onlara borç veriyorsunuz ve size yıllar içinde yavaş yavaş geri ödüyorlar.
12:34
you have this excuse to have an ongoing dialogue.
309
739000
2000
bu sayede uzun süreli bir diyalog içine giriyorsunuz.
12:36
This continued attention -- this ongoing attention --
310
741000
2000
bu süren, süregelen bir ilgi.
12:38
is a really big deal
311
743000
2000
cidden çok önemli.
12:40
to build different kinds of relationships among us.
312
745000
3000
aranızda değişik ilişkiler kuruluyor.
12:43
And then third, from what I've heard from the entrepreneurs I've gotten to know,
313
748000
3000
Ve üçüncü olarak girişimcilerden öğredim ki,
12:46
when all else is equal,
314
751000
2000
sonuçları hiç fark etmeyecek de olsa
12:48
given the option to have just money to do what you need to do,
315
753000
3000
sırf borç para alıp ne isterlerse yapmak yerine
12:51
or money plus the support and encouragement
316
756000
3000
hem borçlanmayı hem de küresel bir toplumun
12:54
of a global community,
317
759000
2000
destek ve teşvikini almayı
12:56
people choose the community plus the money.
318
761000
2000
tercih ediyorlar.
12:58
That's a much more meaningful combination, a more powerful combination.
319
763000
3000
Bu çok daha anlamlı, çok daha güçlü bir bileşim.
13:01
So with that in mind, this particular incident
320
766000
2000
İşte aklımda bu fikirle bir vak'adan yola çıkıp
13:03
has led to the things that I'm working on now.
321
768000
3000
şimdi üzerinde çalıştıklarıma kadar geldim.
13:06
I see entrepreneurs everywhere now, now that I'm tuned into this.
322
771000
2000
Artık her yerde girişimciler görüyorum, tümüyle buna odaklandım.
13:08
And one thing that I've seen
323
773000
2000
Gördüğüm bir başka şey de
13:10
is there are a lot of supportive communities that already exist in the world.
324
775000
2000
dünyanın her yerinde destekçi topluluklar olduğu.
13:12
With social networks,
325
777000
2000
sosyal ağlar sayesinde
13:14
it's an amazing way, growing the number of people that we all have around us
326
779000
3000
çevremizdeki destekçi sayısının
13:17
in our own supportive communities, rapidly.
327
782000
3000
inanılmaz bir hızla arttığını tespit ettik.
13:20
And so, as I have been thinking about this,
328
785000
2000
Onları düşündükçe merak ediyorum
13:22
I've been wondering: how can we engage these supportive communities
329
787000
3000
bu destekçi toplulukları nasıl bir araya getirir,
13:25
to catalyze even more entrepreneurial ideas
330
790000
2000
nasıl daha da girişimci fikirler
13:27
and to catalyze all of us
331
792000
2000
üreterek yarını bugünden daha güzel
13:29
to make tomorrow better than today?
332
794000
3000
kılmamızı sağlayabiliriz?
13:32
As I've researched what's going on in the United States,
333
797000
2000
ABD'de neler yapıldığını araştırınca
13:34
a few interesting little insights have come up.
334
799000
2000
ilginç bir takım teşviklerin ortaya atıldığını gördüm.
13:36
So one is that, of course, as we all might expect,
335
801000
3000
Bunlardan biri, elbette, bekleneceği gibi,
13:39
many small businesses in the U.S. and all over the world
336
804000
2000
ABD'de ve dünyanın her yerinde birçok küçük işletmenin
13:41
still need money to grow and to do more of what they want to do
337
806000
3000
gelişmek ve istediklerini yapabilmek için
13:44
or they might need money during a hard month.
338
809000
2000
ya da zor bir ayı atlatabilmek için paraya ihtiyacı olduğu.
13:46
But there's always a need for resources close by.
339
811000
3000
Ancak kaynakların daima el altında olması gerek.
13:49
Another thing is, it turns out,
340
814000
2000
Bir başka husus, bu kaynakların
13:51
those resources don't usually come from the places you might expect --
341
816000
3000
her zaman bankalar, bankerler,
13:54
banks, venture capitalists,
342
819000
2000
başka kuruluşlar ve destekçi yapılanmalar gibi
13:56
other organizations and support structures --
343
821000
2000
olması beklenen yerde bulunmaması,
13:58
they come from friends and family.
344
823000
2000
yardımcı kaynağın aileden ve arkadaşlardan gelmesi.
14:00
Some statistics say 85 percent or more of funding for small businesses
345
825000
2000
Bazı istatistikler, küçük işletmelere akan fonların %85 ya da fazlasının
14:02
comes from friends and family.
346
827000
2000
aile ve dost çevresinden geldiğini gösteriyor.
14:04
That's around 130 billion dollars a year --
347
829000
2000
Bu rakam yılda 130 milyar dolar civarında.
14:06
it's a lot.
348
831000
2000
Çok para.
14:08
And third, so as people are doing this friends and family fundraising process,
349
833000
3000
üçüncü olarak aile ve arkadaş çevresinden fonlanan bu kimselerin
14:11
it's very awkward, people don't know exactly what to ask for,
350
836000
2000
tam olarak ne isteyeceğini,
14:13
how to ask, what to promise in return,
351
838000
2000
nasıl isteyeceğini, karşılığında ne vaad edeceğini
14:15
even though they have the best of intentions
352
840000
2000
en iyi niyetlerle de olsa
14:17
and want to thank those people that are supporting them.
353
842000
3000
kendilerini destekeleyene nasıl teşekkür edeceğini bilmemesi çok tuhaf.
14:20
So to harness the power of these supportive communities in a new way
354
845000
3000
O halde bu destekçi topluluğun gücüne gem vuralım,
14:23
and to allow entrepreneurs to decide for themselves
355
848000
2000
ve girişimcilerin kendi kararlarını vermesini sağlayalım.
14:25
exactly what that financial exchange should look like,
356
850000
2000
Tam olarak nasıl bir değiş tokuşa ihtiyaçları olduğuna,
14:27
exactly what fits them and the people around them,
357
852000
3000
kendilerine ve çevrelerine tam olarak neyin uygun olacağına, bırakalım, kendileri karar versin.
14:30
this week actually,
358
855000
2000
Aslında bu hafta
14:32
we're quietly doing a launch of Profounder,
359
857000
2000
"Profounder"ın kuruluş haftası
14:34
which is a crowd funding platform for small businesses to raise what they need
360
859000
3000
küçük işletmeler, bu toplu fon platformu üzerinden, aile ve dost çevrelerinden
14:37
through investments from their friends and family.
361
862000
2000
nasıl bir yatırım istediklerini beyan ediyorlar.
14:39
And it's investments, not donations, not loans,
362
864000
2000
söz konusu olan yatırım. borç değil, sadaka değil.
14:41
but investments that have a dynamic return.
363
866000
2000
ama yatırımın dinamik bir geri dönüşü oluyor.
14:43
So the mapping of participating in the story,
364
868000
2000
Bu katkı haritasının oluşumu
14:45
it actually flows with the up and down.
365
870000
2000
hem yukarı hem aşağı doğru işliyor.
14:47
So in short, it's a do-it-yourself tool
366
872000
3000
Kısacası bu platform, küçük işletmelerin
14:50
for small businesses to raise these funds.
367
875000
2000
kendi fonlarını yaratmalarını sağlayacak bir araç.
14:52
And what you can do is go onto the site, create a profile,
368
877000
3000
yapmanız gereken tek şey siteye girip bir profil oluşturmak
14:55
create investment terms in a really easy way.
369
880000
2000
yatırım şartlarınızı yaratmak gerçekten çok kolay.
14:57
We make it really, really simple for me
370
882000
2000
Benim bile yapabileceğim kadar kolay olmasını istedik ki,
14:59
as well as anyone else who wants to use the site.
371
884000
2000
başka herkes de kullanabilsin.
15:01
And we allow entrepreneurs to share a percentage of their revenues.
372
886000
2000
Girişimcilerin kârdan ne hisse paylaşacağını da belirlemesine imkan veriyor.
15:03
They can raise up to a million dollars
373
888000
2000
akredite ya da sofistike olmayan sayısız yatırımcıdan
15:05
from an unlimited number of unaccredited, unsophisticated investors --
374
890000
3000
en çok bir milyon dolara kadar fon toplayabiliyorlar
15:08
everyday people, heaven forbid --
375
893000
2000
sıradan kimseler, kendi belirledikleri şartlara uygun olcak şekilde
15:10
and they can share those returns over time --
376
895000
2000
bu hisselerin geri dönüşünü
15:12
again, whatever terms they set.
377
897000
2000
zaman içinde alıyorlar.
15:14
As investors choose to become involved
378
899000
2000
Sisteme giren yatırımcılar
15:16
based on those terms,
379
901000
2000
bu şartlar çerçevesinde
15:18
they can either take their rewards back as cash,
380
903000
2000
isterlerse ödüllerini nakit olarak alabiliyor
15:20
or they can decide in advance
381
905000
2000
ya da önceden karar vererek
15:22
to give those returns away to a non-profit.
382
907000
2000
bunu bir hayır kurumuna bağışlayabiliyorlar.
15:24
So they can be a cash, or a cause, investor.
383
909000
3000
Böylece ya nakitçi ya da hayırcı yatırımcı olabiliyorlar.
15:27
It's my hope that this kind of tool can show anybody who has an idea
384
912000
3000
Umarım bu platform bir yol açar ve
15:30
a path to go do what they want to do in the world
385
915000
2000
bir fikri olan herkes
15:32
and to gather the people around them that they already have,
386
917000
2000
zaten sahip olduğu insanları,
15:34
the people that know them best
387
919000
2000
kendisini en iyi tanıyan insanları,
15:36
and that love them and want to support them,
388
921000
2000
kendisini seven ve destekleyen insanları,
15:38
to gather them to make this happen.
389
923000
2000
bir araya getirerek hayatının hayalini gerçekleştirebilir.
15:40
So that's what I'm working on now.
390
925000
2000
İşte bu sıra bunun üzerinde çalışıyorum.
15:42
And to close, I just want to say, look these are tools.
391
927000
2000
Son olarak, işte bakın diyorum, araçlar bunlar.
15:44
Right now, Profounder's right at the very beginning,
392
929000
2000
Şimdilik Profounder henüz emekleme aşamasında
15:46
and it's very palpable; it's very clear to me, that it's just a vessel, it's just a tool.
393
931000
3000
gayet erişilebilir, gayet anlaşılır bir araç, bir vasıta.
15:49
What we need are for people to care, to actually go use it,
394
934000
3000
Tek isteğimiz insanların ilgisi, bu aracı kullanması
15:52
just like they've cared enough to use Kiva
395
937000
2000
tıpkı Kiva'da olduğu gibi
15:54
to make those connections.
396
939000
2000
bu destek bağını kurması.
15:56
But the good news is I don't think I need to stand here and convince you to care --
397
941000
2000
Neyse ki burada durup konuya ilgi gösterin diye sizleri ikna etmeme gerek yok.
15:58
I'm not even going to try.
398
943000
2000
Bunu denememe bile gerek yok.
16:00
I don't think, even though we often hear,
399
945000
2000
Hatta size etik açıdan, ahlaki açıdan,
16:02
you know, hear the ethical and moral reasons,
400
947000
2000
dini açıdan
16:04
the religious reasons,
401
949000
2000
gerekçeler anlatıp
16:06
"Here's why caring and giving will make you happier."
402
951000
3000
"şefkat ve fedakarlık sizi daha mutlu kılar" dememe bile gerek yok.
16:09
I don't think we need to be convinced of that. I think we know;
403
954000
3000
Bu konuda ikna edilmeye muhtaç değiliz. Bunları zaten biliyoruz.
16:12
in fact, I think we know so much,
404
957000
2000
aslında sanırım fazlaca biliyoruz
16:14
and it's such a reality
405
959000
2000
şefkat duyuyoruz,
16:16
that we care so deeply,
406
961000
2000
gerçekten
16:18
that in fact, what usually stops us
407
963000
2000
aslında bizi genellikle durduran
16:20
is that we're afraid to try and to mess up,
408
965000
2000
deneyip başarısız olma ihtimali.
16:22
because we care so very much about helping each other
409
967000
2000
birbirimizle yardımlaşmaya
16:24
and being meaningful in each other's lives.
410
969000
3000
birbirimizin hayatında anlamlı bir yer tutmaya aslında büyük önem veriyoruz.
16:27
So what I think I can do today,
411
972000
3000
Ve bence bugün
16:30
that best thing I can give you --
412
975000
2000
size sunabileceğim en iyi şey
16:32
I've given you my story, which is the best I can do.
413
977000
2000
size hikayemi sundum gerçi, yapabileceğim en iyi şey oydu.
16:34
And I think I can remind us that we do care.
414
979000
3000
bunun dışında sanırım meseleyi önemsediğimizi hatırlatabilirim.
16:37
I think we all already know that.
415
982000
2000
Galiba bunu zaten biliyoruz da.
16:39
And I think we know that love is resilient enough
416
984000
3000
Bence sevgi o kadar dayanıklı bir bağ ki,
16:42
for us to get out there and try.
417
987000
2000
sonu ne olursa olsun yardımlaşmayı deneyebiliriz.
16:45
Just a sec.
418
990000
2000
Bir dakika
16:51
(Applause)
419
996000
2000
(Alkış)
16:53
Thanks.
420
998000
2000
Sağ olun.
16:55
(Applause)
421
1000000
10000
(Alkış)
17:05
Thanks.
422
1010000
2000
Sağ olun.
17:07
(Applause)
423
1012000
2000
(Alkış)
17:09
For me, the best way to be inspired to try
424
1014000
3000
Kanımca ilham almak için
17:12
is to stop and to listen
425
1017000
2000
durup bir başkasının
17:14
to someone else's story.
426
1019000
2000
öyküsünü dinlemek gerekiyor.
17:16
And I'm grateful that I've gotten to do that here at TED.
427
1021000
3000
Bugün burada olabiliğim için TED'e müteşekkirim.
17:19
And I'm grateful that whenever I do that,
428
1024000
3000
Ayrıca ne zaman bir başkasını dinlesem,
17:22
guaranteed, I am inspired --
429
1027000
2000
heyecan duyacağımı,
17:24
I am inspired by the person I am listening to.
430
1029000
3000
dinlediğim kişiden ilham alacağımı bilmemi sağlayanlara da müteşekkirim.
17:27
And I believe more and more every time I listen
431
1032000
3000
İçinde dünyada büyük bir iş başarma
17:30
in that that person's potential to do great things in the world
432
1035000
3000
potansiyeli olan her kimi dinlesem benim de yardım edebileceğim
17:33
and in my own potential to maybe help.
433
1038000
3000
ihtimalinin arttığına inanıyorum.
17:36
And that --
434
1041000
2000
ve şu var ki,
17:38
forget the tools, forget the moving around of resources --
435
1043000
2000
araçları boşverin, kaynaklar etrafında dolanmayı boşverin,
17:40
that stuff's easy.
436
1045000
2000
bu kolay olanı
17:42
Believing in each other,
437
1047000
2000
Birbirimize inanmak
17:44
really being sure when push comes to shove
438
1049000
2000
itici bir güç geldiğinde
17:46
that each one of us can do amazing things in the world,
439
1051000
3000
her birimizin dünyada harika işler başaracağından emin olmak,
17:49
that is what can make our stories into love stories
440
1054000
3000
işte bu, ancak bu, kendi öykülerimizi birer sevgi öyküsü haline getirebilir.
17:52
and our collective story
441
1057000
2000
müşterek öykümüz
17:54
into one that continually perpetuates hope
442
1059000
2000
süreğen ve ebedi umuda
17:56
and good things for all of us.
443
1061000
2000
ve her birimiz için iyiliğe dair.
17:58
So that, this belief in each other,
444
1063000
2000
ve işte birbirimize hiç şüphe etmeden
18:00
knowing that without a doubt
445
1065000
2000
duyacağımız bu inanç, inanıyorum ki,
18:02
and practicing that every day in whatever you do,
446
1067000
2000
her gün yaptığımız her işe bu inancı katmak,
18:04
that's what I believe will change the world and make tomorrow better than today.
447
1069000
3000
dünyayı değiştirecek ve yarını bugünden güzel kılacaktır.
18:07
Thank you.
448
1072000
2000
Teşekkür ederim.
18:09
(Applause)
449
1074000
17000
(Alkış)
ABOUT THE SPEAKER
Jessica Jackley - MicrolenderJessica Jackley is the co-founder of Kiva.org, an online community that helps individuals loan small amounts of money, called microloans, to entrepreneurs throughout the world.
Why you should listen
Seven years ago, Jessica Jackley heard a speech by Grameen Bank founder Muhammad Yunus, an economist from Bangladesh who had developed the idea of microcredit: loans offered to entrepreneurs too poor to qualify for traditional bank loans. She says, "I was so completely blown away by the idea that I quit my job, dropped everything and moved to East Africa to help." In late 2005 she co-founded Kiva.org with Matt Flannery.
Kiva uses a peer-to-peer model in which lenders sort through profiles of potential borrowers -- be they a farmer in Cambodia, a pharmacist in Sierra Leone, or a shopkeeper in Mongolia -- and make loans to those they find most appealing. The minimum loan is $25, and the interest rate is 0%. The repayment rate for loans is more than 98%, Jackley says, and since the group was founded almost 700,000 people have pledged $128 million in loans to more than 325,000 people. Jackley's latest project is ProFounder, a new platform that helps small businesses in the United States access startup funding through community investing.
Jessica Jackley | Speaker | TED.com