TEDxThessaloniki
Melissa Fleming: A boat carrying 500 refugees sunk at sea. The story of two survivors
Melissa Fleming: 500 mülteciyi taşıyan bir tekne battı. Kurtulan iki kişinin hikayesi
Filmed:
Readability: 3.7
1,697,668 views
500'den fazla mülteciyi taşıyan aşırı yüklü bir gemide genç bir kadın hiç beklenmeyen bir kahraman oluyor. Birleşmiş Milletler'in mülteci biriminden Melissa Fleming'in anlattığı bu güçlü hikaye mülteci gemileri geldikçe daha iyi hayatlara kaçmaya çalışan çok sayıda insanın hayatına insani bir bakış açısıyla yaklaşıyor.
Melissa Fleming - Voice for refugees
Melissa Fleming sheds light on their devastating plight and remarkable resilience of refugees. Full bio
Melissa Fleming sheds light on their devastating plight and remarkable resilience of refugees. Full bio
Double-click the English transcript below to play the video.
00:13
Every day, I listen to harrowing stories
of people fleeing for their lives,
of people fleeing for their lives,
0
1372
6149
Her gün; hayatları için kaçan
insanların acı hikayelerini dinliyorum,
insanların acı hikayelerini dinliyorum,
00:19
across dangerous borders
and unfriendly seas.
and unfriendly seas.
1
7545
3913
tehlikeli sınırlar ve düşman
denizler boyunca.
denizler boyunca.
00:24
But there's one story
that keeps me awake at night,
that keeps me awake at night,
2
12109
4495
Ama öyle bir hikaye var ki,
geceleri uyumamı engelliyor
geceleri uyumamı engelliyor
00:28
and it's about Doaa.
3
16628
1556
ve iste bu Doaa hakkında.
00:30
A Syrian refugee, 19 years old,
4
18208
2823
Suriyeli bir mülteci, 19 yaşında,
00:33
she was living a grinding existence
in Egypt working day wages.
in Egypt working day wages.
5
21055
5836
Gündelik yevmiyelerle Mısır'da
güç bela bir hayat sürdürüyordu.
güç bela bir hayat sürdürüyordu.
00:38
Her dad was constantly thinking
of his thriving business back in Syria
of his thriving business back in Syria
6
26915
5387
Babası sürekli Suriye'de kalan işini
düşünüyordu, tam gelişmekte iken
düşünüyordu, tam gelişmekte iken
00:44
that had been blown to pieces by a bomb.
7
32326
3348
bir bombayla darmadağın olmuştu.
00:48
And the war that drove them there
was still raging in its fourth year.
was still raging in its fourth year.
8
36238
6056
Ve onları buraya sürükleyen savaş dördüncü
yılında hala şiddetini koruyordu.
yılında hala şiddetini koruyordu.
00:54
And the community
that once welcomed them there
that once welcomed them there
9
42999
3209
Ve bir zamanlar onları buyur
eden toplum
eden toplum
00:58
had become weary of them.
10
46232
2365
artık onlardan bezmiş görünüyordu.
01:01
And one day, men on motorcycles
tried to kidnap her.
tried to kidnap her.
11
49248
3058
Sonra bir gün, motosikletli adamlar
onu kaçırmaya çalıştı.
onu kaçırmaya çalıştı.
01:05
Once an aspiring student
thinking only of her future,
thinking only of her future,
12
53084
4749
Bir zamanlar sadece geleceğini düşünen
hevesli bir ögrenciyken.
hevesli bir ögrenciyken.
01:09
now she was scared all the time.
13
57857
3578
artık sürekli bir korku içindeydi.
01:14
But she was also full of hope,
14
62269
2009
Ama içi aynı zamanda umutla doluydu,
01:16
because she was in love
with a fellow Syrian refugee named Bassem.
with a fellow Syrian refugee named Bassem.
15
64302
5023
çünkü Bassem adında kendi gibi Suriyeli bir mülteciye aşıktı.
01:21
Bassem was also struggling in Egypt,
and he said to Doaa,
and he said to Doaa,
16
69349
5010
Bassem de aynı şekilde Mısır'da mücadele
ediyordu ve Doaa'ya dedi ki,
ediyordu ve Doaa'ya dedi ki,
01:26
"Let's go to Europe; seek asylum, safety.
17
74383
3366
"Hadi Avrupa'ya gidelim;
iltica ve güvenlik isteyelim.
iltica ve güvenlik isteyelim.
01:29
I will work, you can study --
the promise of a new life."
the promise of a new life."
18
77773
4143
Ben çalışırım sense okursun --
yeni bir yaşam sözü"
yeni bir yaşam sözü"
01:34
And he asked her father
for her hand in marriage.
for her hand in marriage.
19
82829
3228
Ve Bassem Doaa'yı babasından
istedi.
istedi.
01:38
But they knew to get to Europe
they had to risk their lives,
they had to risk their lives,
20
86724
5516
Ama Avrupaya varmak için hayatlarını riske
etmek zorunda olduklarını biliyorlardı,
etmek zorunda olduklarını biliyorlardı,
01:44
traveling across the Mediterranean Sea,
21
92264
2500
Akdeniz boyunca yolculuk yaparak,
01:46
putting their hands in smugglers',
notorious for their cruelty.
notorious for their cruelty.
22
94788
5457
zalimlikleri ile ün yapmış
insan kaçakçılarına güveneceklerdi.
insan kaçakçılarına güveneceklerdi.
01:53
And Doaa was terrified of the water.
23
101173
3389
Ve Doaa sudan korkuyordu.
01:57
She always had been.
She never learned to swim.
She never learned to swim.
24
105292
3050
Her zaman için böyleydi.
Yüzmeyi hiç öğrenmemişti.
Yüzmeyi hiç öğrenmemişti.
02:02
It was August that year,
and already 2,000 people had died
and already 2,000 people had died
25
110222
4753
Yılın Ağustos ayıydı
ve şimdiden 2.000 kişi
ve şimdiden 2.000 kişi
02:06
trying to cross the Mediterranean,
26
114999
1954
Akdeniz'i geçmeye çalışırken ölmüştü,
02:08
but Doaa knew of a friend who had made it
all the way to Northern Europe,
all the way to Northern Europe,
27
116977
3970
ama Doaa Kuzey Avrupa'ya kadar
gidebilen bir arkadaşını tanıyordu,
gidebilen bir arkadaşını tanıyordu,
02:12
and she thought, "Maybe we can, too."
28
120971
2269
ve"Belki biz de yapabiliriz" diye düşündü.
02:15
So she asked her parents if they could go,
29
123999
3002
Böylece ailesinden gitmek için izin istedi
02:19
and after a painful discussion,
they consented,
they consented,
30
127025
3342
ve zorlu bir tartışmadan
sonra razı oldular,
sonra razı oldular,
02:22
and Bassem paid his entire life savings --
2,500 dollars each --
2,500 dollars each --
31
130391
6130
ve Bassem hayatı boyunca biriktirdiği parayı --
kişi başı 2.500 dolar --
kişi başı 2.500 dolar --
02:28
to the smugglers.
32
136545
1396
insan kaçakçılarına verdi.
02:30
It was a Saturday morning
when the call came,
when the call came,
33
138821
3215
Bekledikleri telefon bir cumartesi
sabahında geldi,
sabahında geldi,
02:34
and they were taken by bus to a beach,
hundreds of people on the beach.
hundreds of people on the beach.
34
142060
4479
ve bir otobüs onları yüzlerce insanla
dolu olan bir sahile götürdü.
dolu olan bir sahile götürdü.
Sonra küçük botlarla eski bir balıkçı
teknesine götürüldüler,
teknesine götürüldüler,
02:38
They were taken then by small boats
onto an old fishing boat,
onto an old fishing boat,
35
146873
4048
02:42
500 of them crammed onto that boat,
36
150945
2558
Bu teknede 500 kişi tıkıştılar,
02:45
300 below, 500 above.
37
153527
2876
300 kişi aşağı 500 kişi yukarı.
02:49
There were Syrians, Palestinians,
Africans, Muslims and Christians,
Africans, Muslims and Christians,
38
157466
4538
Suriyeliler, Filistinliler, Afrikalılar,
Müslümanlar ve Hristiyanlar vardı.
Müslümanlar ve Hristiyanlar vardı.
02:54
100 children, including Sandra --
little Sandra, six years old --
little Sandra, six years old --
39
162028
5328
Sandra da dahil, 100 çocuk --
6 yaşındaki küçük Sandra--
6 yaşındaki küçük Sandra--
02:59
and Masa, 18 months.
40
167380
2816
Ve Masa, 18 aylık.
03:03
There were families on that boat,
crammed together shoulder to shoulder,
crammed together shoulder to shoulder,
41
171498
3898
Bu teknede aileler vardı, omuz omuza
03:07
feet to feet.
42
175420
1532
ve ayak ayağa sıkışmışlardı.
03:08
Doaa was sitting with her legs
crammed up to her chest,
crammed up to her chest,
43
176976
3808
Doaa bacaklarını göğsüne
çekmiş oturuyordu,
çekmiş oturuyordu,
03:12
Bassem holding her hand.
44
180808
2515
Bassem onun elini tutuyordu.
03:16
Day two on the water,
they were sick with worry
they were sick with worry
45
184386
2707
Suyun üzerindeki ikinci günlerinde,
endişeden hastalanmışlardı
endişeden hastalanmışlardı
03:19
and sick to their stomachs
from the rough sea.
from the rough sea.
46
187117
3079
ve sert denizden dolayı
mideleri bulanıyordu.
mideleri bulanıyordu.
03:23
Day three, Doaa had a premonition.
47
191109
2975
Üçüncü gün Doaa'nin içine bir sıkıntı
çökmüştü.
çökmüştü.
03:27
And she said to Bassem,
"I fear we're not going to make it.
"I fear we're not going to make it.
48
195068
4553
Ve Bassem'e şöyle dedi,
"Korkarım yapamayacağız.
"Korkarım yapamayacağız.
03:31
I fear the boat is going to sink."
49
199645
2039
korkarım tekne batacak"
03:34
And Bassem said to her,
"Please be patient.
"Please be patient.
50
202517
3149
Bassem ise ona şöyle dedi,
"Lütfen sabırlı ol,
"Lütfen sabırlı ol,
03:37
We will make it to Sweden,
we will get married
we will get married
51
205690
3182
İsveç'e gideceğiz, orada evleneceğiz,
03:40
and we will have a future."
52
208896
1554
kendimize bir
gelecek kuracağız."
gelecek kuracağız."
03:43
Day four, the passengers
were getting agitated.
were getting agitated.
53
211751
3853
Dördüncü gün, yolcular endişelenmeye
başlamıştı.
başlamıştı.
03:47
They asked the captain,
"When will we get there?"
"When will we get there?"
54
215628
3136
kaptana sordular, "Ne zaman varacağız?"
03:50
He told them to shut up,
and he insulted them.
and he insulted them.
55
218788
3388
Kaptan onlara çenelerini kapamalarını
söyledi ve onları aşağıladı.
söyledi ve onları aşağıladı.
03:54
He said, "In 16 hours we will reach
the shores of Italy."
the shores of Italy."
56
222740
3742
"16 saat içinde İtalya kıyılarına ulaşmış
oluruz." dedi.
oluruz." dedi.
03:58
They were weak and weary.
57
226506
3174
Yorgun ve bitkin düşmüşlerdi.
04:01
Soon they saw a boat approach --
a smaller boat, 10 men on board,
a smaller boat, 10 men on board,
58
229704
4271
Çok geçmeden yaklaşan bir bot gördüler--
daha küçük bir bot,üzerinde 10 adam vardı,
daha küçük bir bot,üzerinde 10 adam vardı,
04:05
who started shouting at them,
hurling insults,
hurling insults,
59
233999
3415
Adamlar onlara bağırmaya, küfürler
savurmaya,
savurmaya,
04:09
throwing sticks, asking them
to all disembark
to all disembark
60
237438
4350
sopalar atmaya başladılar,
bulundukları tekneyi terkedip bu küçük
bulundukları tekneyi terkedip bu küçük
04:13
and get on this smaller,
more unseaworthy boat.
more unseaworthy boat.
61
241812
3715
ve iyi yüzemeyeceği belli olan
bota binmelerini istediler.
bota binmelerini istediler.
04:17
The parents were terrified
for their children,
for their children,
62
245551
3518
Ebeveynler çocukları için
dehşete düşmüştü,
dehşete düşmüştü,
04:21
and they collectively
refused to disembark.
refused to disembark.
63
249093
4001
ve topluca tekneden inmeyi reddettiler.
04:26
So the boat sped away in anger,
64
254157
3116
Böylece bottakiler kızgın bir şekilde
uzaklaştı,
uzaklaştı,
04:29
and a half an hour later, came back
65
257297
4230
ama yarım saat sonra geri geldiler
04:33
and started deliberately ramming a hole
in the side of Doaa's boat,
in the side of Doaa's boat,
66
261551
6052
kasıtlı olarak Doaa'nın botunun yan
kısmında bir delik açmaya başladılar.
kısmında bir delik açmaya başladılar.
04:39
just below where she
and Bassem were sitting.
and Bassem were sitting.
67
267627
2613
Bassem'in oturduğu yerin hemen
altına.
altına.
04:43
And she heard how they yelled,
68
271764
3339
ve Doaa adamların şöyle bağırdığını duydu,
04:47
"Let the fish eat your flesh!"
69
275127
3361
"Balıklar sizi diri diri
yesin de görün!"
yesin de görün!"
04:51
And they started laughing
as the boat capsized and sank.
as the boat capsized and sank.
70
279599
5838
Tekne devrilip batarken
adamlar gülmeye başladı.
adamlar gülmeye başladı.
04:57
The 300 people below deck were doomed.
71
285999
3059
Güvertenin altındaki 300 kişi ölmeye
mahkumdu.
mahkumdu.
05:01
Doaa was holding on to the side
of the boat as it sank,
of the boat as it sank,
72
289757
4589
Doaa tekne batarken kenara tutunuyordu,
05:06
and watched in horror as a small child
was cut to pieces by the propeller.
was cut to pieces by the propeller.
73
294370
6818
ve dehşetle pervanenin küçük
bir çocuğu parçalara ayırmasını izledi.
bir çocuğu parçalara ayırmasını izledi.
05:14
Bassem said to her, "Please let go,
74
302355
2199
Bassem ona şöyle dedi, "Ne olursun
bırak,
bırak,
05:16
or you'll be swept in and the propeller
will kill you, too."
will kill you, too."
75
304578
3165
yoksa sen de pervaneye doğru
sürüklenip öleceksin."
sürüklenip öleceksin."
05:20
And remember -- she can't swim.
76
308267
2048
Ve hatırlayın -- yüzme bilmiyor.
05:22
But she let go and she started moving
her arms and her legs,
her arms and her legs,
77
310999
4188
Ama tutunmayı bıraktı ve elleri ve
ayaklarını hareket ettirmeye başladı,
ayaklarını hareket ettirmeye başladı,
05:27
thinking, "This is swimming."
78
315211
1436
"Bu yaptığım yüzmek." diye düşündü.
05:28
And miraculously,
Bassem found a life ring.
Bassem found a life ring.
79
316671
4373
Ve mucizevi bir şekilde, Bassem bir can
simidi buldu.
simidi buldu.
05:33
It was one of those child's rings
80
321806
2048
Çocuk simidiydi,
05:35
that they use to play
in swimming pools and on calm seas.
in swimming pools and on calm seas.
81
323878
4097
havuzlarda ve sakin denizlerde
oynadıklarındandı.
oynadıklarındandı.
05:39
And Doaa climbed onto the ring,
82
327999
2045
Doaa simite tırmandı,
05:42
her arms and her legs
dangling by the side.
dangling by the side.
83
330068
3720
kolları ve ayakları kenarından sarkıyordu.
05:46
Bassem was a good swimmer,
84
334835
1941
Bassem iyi bir yüzücüydü,
05:48
so he held her hand and tread water.
85
336800
3794
Böylece elini tuttu ve suda durdu.
05:54
Around them there were corpses.
86
342064
1938
Etrafları cesetlere doluydu.
05:56
Around 100 people survived initially,
87
344026
2468
Başlangıçta yaklaşık 100 kişi kurtulmuştu,
05:58
and they started coming together
in groups, praying for rescue.
in groups, praying for rescue.
88
346518
4541
ve gruplar halinde bir araya gelip
kurtarılmak için dua etmeye başladılar.
kurtarılmak için dua etmeye başladılar.
06:03
But when a day went by and no one came,
89
351083
4317
Ama bir gün geçip de kimse gelmeyince,
06:07
some people gave up hope,
90
355424
1825
bazı insanlar umutlarını yitirdiler,
06:09
and Doaa and Bassem watched
91
357273
2174
Ve Doaa ile Bassem
06:11
as men in the distance took their
life vests off and sank into the water.
life vests off and sank into the water.
92
359471
6581
uzakta can yeleklerini çıkarıp
suya batan adamları izlediler.
suya batan adamları izlediler.
06:19
One man approached them
with a small baby perched on his shoulder,
with a small baby perched on his shoulder,
93
367052
5923
Omzunda küçük bir bebek
oturan bir adam onlara yaklaştı,
oturan bir adam onlara yaklaştı,
06:24
nine months old -- Malek.
94
372999
1650
9 aylık -- Malek.
06:26
He was holding onto a gas canister
to stay afloat, and he said to them,
to stay afloat, and he said to them,
95
374673
5079
Adam suda durabilmek için bir gaz
tenekesine tutunuyordu ve onlara şunu dedi,
tenekesine tutunuyordu ve onlara şunu dedi,
06:31
"I fear I am not going to survive.
96
379776
1950
"Korkarım kurtulamayacağım.
06:33
I'm too weak. I don't have
the courage anymore."
the courage anymore."
97
381750
2666
Çok güçsüz düştüm, cesaretimi kaybettim."
06:36
And he handed little Malek
over to Bassem and to Doaa,
over to Bassem and to Doaa,
98
384829
5146
Bassem ve Doaa'ya küçük Malek'i verdi,
06:41
and they perched her onto the life ring.
99
389999
2712
ve onu can simidine oturtturdular.
06:45
So now they were three,
Doaa, Bassem and little Malek.
Doaa, Bassem and little Malek.
100
393774
5414
Artık böylece üç kişilerdi,
Doaa,Bassem ve küçük Malek.
Doaa,Bassem ve küçük Malek.
06:51
And let me take a pause
in this story right here
in this story right here
101
399212
3129
İzin verin hikayeyi burada durdurup
06:54
and ask the question:
102
402365
2298
şu soruyu sorayım:
06:56
why do refugees like Doaa
take these kinds of risks?
take these kinds of risks?
103
404687
4793
Neden Doaa gibi mülteciler
bu tür riskleri alıyorlar?
bu tür riskleri alıyorlar?
07:03
Millions of refugees are living
in exile, in limbo.
in exile, in limbo.
104
411061
4843
Milyonlarca mülteci sürgünde,
bilinmezlik içinde yaşıyor.
bilinmezlik içinde yaşıyor.
07:09
They're living in countries [fleeing]
from a war that has been raging
from a war that has been raging
105
417232
4300
4 yıldır süren bir savaştan kaçıp
07:13
for four years.
106
421556
2284
gittikleri ülkelerde yaşıyorlar.
07:17
Even if they wanted to return, they can't.
107
425634
3161
Geri dönmek isteseler bile dönemezler.
07:20
Their homes, their businesses,
108
428819
2762
Evleri, işleri,
07:23
their towns and their cities
have been completely destroyed.
have been completely destroyed.
109
431605
3522
kasabaları ve şehirleri
tamamen mahvedilmiş durumda.
tamamen mahvedilmiş durumda.
07:27
This is a UNESCO World Heritage City,
110
435151
2824
Bu bir UNESCO Dünya Miras Şehri,
07:29
Homs, in Syria.
111
437999
1757
adı Homs, Suriye'de bulunuyor.
07:33
So people continue to flee
into neighboring countries,
into neighboring countries,
112
441097
4565
Bu nedenle insanlar komşu ülkelere kaçmaya
devam ediyorlar,
devam ediyorlar,
07:37
and we build refugee camps
for them in the desert.
for them in the desert.
113
445686
3599
ve biz onlara çölün ortasında mülteci
kampları kuruyoruz.
kampları kuruyoruz.
07:41
Hundreds of thousands of people
live in camps like these,
live in camps like these,
114
449309
4010
Yüzlerce ve binlerce insan bunlar gibi
kamplarda yaşıyor,
kamplarda yaşıyor,
07:45
and thousands and thousands more,
millions, live in towns and cities.
millions, live in towns and cities.
115
453343
4973
ve binlerce başka binlercesi,milyonlarcası
kasabalar ve şehirlerde yaşıyor.
kasabalar ve şehirlerde yaşıyor.
07:50
And the communities,
116
458340
1218
Ve halklar,
07:51
the neighboring countries
that once welcomed them
that once welcomed them
117
459582
2856
zamanında onları buyur eden komşu ülkeler
07:54
with open arms and hearts
118
462462
1762
içtenlikle ve tüm kalpleriyle,
07:56
are overwhelmed.
119
464248
1618
boğulmuş durumdalar.
07:58
There are simply not enough schools,
water systems, sanitation.
water systems, sanitation.
120
466731
4452
En basitinden yeterince okul,
su sistemi ve hijyen yok.
su sistemi ve hijyen yok.
08:03
Even rich European countries
could never handle such an influx
could never handle such an influx
121
471747
4623
Zengin Avrupa ülkeleri bile böyle bir
akınla dev yatırımlar olmaksızın
akınla dev yatırımlar olmaksızın
08:08
without massive investment.
122
476394
3243
asla baş edemezler.
08:13
The Syria war has driven almost
four million people over the borders,
four million people over the borders,
123
481407
5026
Suriye'deki savaş neredeyse 4 milyon
insanı sınır dışına sürükledi,
insanı sınır dışına sürükledi,
08:18
but over seven million people
are on the run inside the country.
are on the run inside the country.
124
486457
4937
ama yedi milyondan fazla
insan ülke içinde kaçış halinde.
insan ülke içinde kaçış halinde.
08:23
That means that over half
the Syrian population
the Syrian population
125
491418
3691
Bu, Suriye nüfusunun yarısından fazlası
kaçmaya
kaçmaya
08:27
has been forced to flee.
126
495133
2260
zorlandı demek oluyor.
08:29
Back to those neighboring
countries hosting so many.
countries hosting so many.
127
497766
4293
Bir çoğunu barındıran komşu ülkelere
dönelim.
dönelim.
08:35
They feel that the richer world
has done too little to support them.
has done too little to support them.
128
503114
5033
Dünyanın zengin kısmının kendilerine
çok az destek olduğuna inanıyorlar.
çok az destek olduğuna inanıyorlar.
08:41
And days have turned into months,
months into years.
months into years.
129
509401
4397
Ve günler aylara, aylar ise yıllara döndü.
08:46
A refugee's stay is supposed
to be temporary.
to be temporary.
130
514483
3572
Bir mültecinin geçici bir süre ile
kalması gerekiyordu.
kalması gerekiyordu.
08:50
Back to Doaa and Bassem in the water.
131
518079
3321
Sudaki Doaa ve Bassem'e geri dönelim.
08:53
It was their second day,
and Bassem was getting very weak.
and Bassem was getting very weak.
132
521424
4349
İkinci günleriydi ve Bassem
çok güçsüz düşmeye başlamıştı.
çok güçsüz düşmeye başlamıştı.
08:58
And now it was Doaa's turn
to say to Bassem,
to say to Bassem,
133
526764
4001
ve şimdi ,Bassem'e dönüp
konuşma sırası Doaa'nındı,
konuşma sırası Doaa'nındı,
09:02
"My love, please hold on to hope,
to our future. We will make it."
to our future. We will make it."
134
530789
5683
"Aşkım, lütfen umuda, geleceğimize tutun.
Başaracağız."
Başaracağız."
09:09
And he said to her,
135
537376
2681
Ve Bassem Doaa'ya dedi ki,
09:12
"I'm sorry, my love,
that I put you in this situation.
that I put you in this situation.
136
540081
4437
"Seni bu duruma soktuğum
için çok üzgünüm aşkım.
için çok üzgünüm aşkım.
09:16
I have never loved anyone
as much as I love you."
as much as I love you."
137
544542
4677
Hayatımda kimseyi seni
sevdiğim kadar sevmemiştim."
sevdiğim kadar sevmemiştim."
09:22
And he released himself into the water,
138
550871
3398
Sonra kendini suya bıraktı,
09:26
and Doaa watched as the love of her life
drowned before her eyes.
drowned before her eyes.
139
554293
6256
ve Doaa hayatının aşkının gözlerinin
önünde boğulmasını izledi.
önünde boğulmasını izledi.
09:35
Later that day,
140
563888
2416
O gün daha sonra,
09:38
a mother came up to Doaa with her
small 18-month-old daughter, Masa.
small 18-month-old daughter, Masa.
141
566328
5651
bir anne minik 18 aylık kızı
Masa ile birlikle Doaa'ya yaklaştı.
Masa ile birlikle Doaa'ya yaklaştı.
09:44
This was the little girl I showed you
in the picture earlier,
in the picture earlier,
142
572741
2925
Bu kız size daha önce gösterdiğim
fotoğraftaki can yelekli,
fotoğraftaki can yelekli,
09:47
with the life vests.
143
575690
1848
küçük kızdı .
09:49
Her older sister Sandra had just drowned,
144
577562
2193
Ablası Sandra daha yeni boğulmuştu,
09:51
and her mother knew she had to do
everything in her power
everything in her power
145
579779
4119
ve annesi kızını kurtarmak için
elinden gelen her şeyi
elinden gelen her şeyi
09:55
to save her daughter.
146
583922
1492
yapması gerektiğini biliyordu.
09:57
And she said to Doaa,
"Please take this child.
"Please take this child.
147
585993
3857
Doaa'ya dedi ki,
"Lütfen bu çocuğu al.
"Lütfen bu çocuğu al.
10:01
Let her be part of you.
I will not survive."
I will not survive."
148
589874
4028
Bir parçan olmasına izin ver.
Ben kurtulamayacağım."
Ben kurtulamayacağım."
10:07
And then she went away and drowned.
149
595125
3342
Ve sonra uzaklaştı ve boğuldu.
10:11
So Doaa, the 19-year-old refugee
who was terrified of the water,
who was terrified of the water,
150
599825
4234
Yani Doaa,19 yaşındaki mülteci
sudan korkan,
sudan korkan,
10:16
who couldn't swim,
151
604083
1892
yüzme bilmeyen biri,
10:17
found herself in charge
of two little baby kids.
of two little baby kids.
152
605999
5592
kendini iki ufak bebeğin
sorumluluğunu almış bir şekilde buldu.
sorumluluğunu almış bir şekilde buldu.
10:23
And they were thirsty and they were hungry
and they were agitated,
and they were agitated,
153
611615
3681
Çocuklar susamış ve acıkmışlardı
ve endişelilerdi,
ve endişelilerdi,
10:27
and she tried her best to amuse them,
154
615320
2698
ve Doaa onları neşelendirmek için elinden
gelenin en iyisini yapmaya çalışıyordu.
gelenin en iyisini yapmaya çalışıyordu.
10:30
to sing to them, to say words
to them from the Quran.
to them from the Quran.
155
618042
4033
Onlara şarkı söyledi,
Kur'an'dan bir şeyler okudu.
Kur'an'dan bir şeyler okudu.
10:35
Around them, the bodies were bloating
and turning black.
and turning black.
156
623234
4434
Etraflarında vücutlar şişiyor ve siyaha
dönüyordu.
dönüyordu.
10:39
The sun was blazing during the day.
157
627692
1746
Güneş gün boyunca yakıyordu.
10:41
At night, there was a cold moon and fog.
158
629462
2720
Gece ise soğuk bir ay ve de sis vardı.
10:44
It was very frightening.
159
632206
1976
Çok korkutucuydu.
10:46
On the fourth day in the water,
this is how Doaa probably looked
this is how Doaa probably looked
160
634976
4739
Sudaki dördüncü günlerinde Doaa'nın
muhtemelen nasıl göründüğü
muhtemelen nasıl göründüğü
10:51
on the ring with her two children.
161
639739
2121
simidin üzerinde iki çocuğuyla beraber.
10:53
A woman came on the fourth day
and approached her
and approached her
162
641884
3547
Dördüncü gün bir kadın geldi
ve yaklaştı
ve yaklaştı
10:57
and asked her to take another child --
163
645455
3111
ve başka bir çocuğu daha almasını istedi.
11:00
a little boy, just four years old.
164
648590
3015
küçük bir erkek çocuğu,daha 4 yaşında.
11:04
When Doaa took the little boy
and the mother drowned,
and the mother drowned,
165
652999
4017
Doaa çocuğu alıp da annesi boğulunca,
11:09
she said to the sobbing child,
166
657040
1960
ağlayan çocuğa dedi ki,
11:11
"She just went away
to find you water and food."
to find you water and food."
167
659024
3436
"Annen sadece sana su ve
yiyecek bulmaya gitti."
yiyecek bulmaya gitti."
11:16
But his heart soon stopped,
168
664388
1993
Ama çok geçmeden çocuğun kalbi durdu,
11:18
and Doaa had to release
the little boy into the water.
the little boy into the water.
169
666405
3673
ve Doaa onu suya bırakmak zorunda kaldı.
11:23
Later that day,
170
671023
2025
O gün daha sonra,
11:25
she looked up into the sky with hope,
171
673072
3279
umutla gökyüzüne baktı,
11:28
because she saw two planes
crossing in the sky.
crossing in the sky.
172
676375
4015
çünkü iki tane uçağın geçtiğini görmüştü.
11:32
And she waved her arms,
hoping they would see her,
hoping they would see her,
173
680414
4499
Kendisini göreceklerini umarak
kollarını havaya salladı,
kollarını havaya salladı,
11:36
but the planes were soon gone.
174
684937
1856
ama uçaklar çok geçmeden gitmişti.
11:39
But that afternoon,
as the sun was going down,
as the sun was going down,
175
687317
2903
Ama o öğleden sonra,
tam güneş batarken,
tam güneş batarken,
11:42
she saw a boat, a merchant vessel.
176
690244
2856
bir ticaret gemisi gördü.
11:46
And she said, "Please, God,
let them rescue me."
let them rescue me."
177
694109
4017
ve "Tanrım, lütfen beni kurtarmalarına
izin ver" dedi.
izin ver" dedi.
11:50
She waved her arms and she felt
like she shouted for about two hours.
like she shouted for about two hours.
178
698150
3960
Kollarını salladı ve yaklaşık
iki saattir bağırıyormuş gibi hissetti.
iki saattir bağırıyormuş gibi hissetti.
11:54
And it had become dark,
but finally the searchlights found her
but finally the searchlights found her
179
702134
4610
Sonra hava karardı, ama sonunda
arama ışıkları onu buldu
arama ışıkları onu buldu
11:58
and they extended a rope,
180
706768
2207
ve bir halat uzattılar,
12:00
astonished to see a woman
clutching onto two babies.
clutching onto two babies.
181
708999
4969
İki çocuğu sıkıca tutmuş bir kadın
görmelerine çok şaşırmışlardı.
görmelerine çok şaşırmışlardı.
12:06
They pulled them onto the boat,
they got oxygen and blankets,
they got oxygen and blankets,
182
714770
3488
Onları bota aldılar,
oksijen ve battaniyeleri vardı,
oksijen ve battaniyeleri vardı,
12:10
and a Greek helicopter came
to pick them up
to pick them up
183
718282
3007
ve bir Yunan helikopteri onları yukarı alıp
12:13
and take them to the island of Crete.
184
721313
2112
Girit Adası'na götürmeye geldi.
12:16
But Doaa looked down and asked,
"What of Malek?"
"What of Malek?"
185
724353
3507
Fakat Doaa aşağı bakıp
"Peki ya Malek?' diye sordu.
"Peki ya Malek?' diye sordu.
12:20
And they told her the little baby
did not survive --
did not survive --
186
728400
3575
ve ona küçük bebeğin kurtulamadığını
söylediler --
söylediler --
12:23
she drew her last breath
in the boat's clinic.
in the boat's clinic.
187
731999
3387
son nefesini geminin kliniğinde vermişti.
12:28
But Doaa was sure that as they had
been pulled up onto the rescue boat,
been pulled up onto the rescue boat,
188
736203
5772
Ama Doaa kurtarma botuna doğru
çekildikleri sırada
çekildikleri sırada
12:33
that little baby girl had been smiling.
189
741999
3247
küçük kızın gülümsediğinden emindi.
12:39
Only 11 people survived
that wreck, of the 500.
that wreck, of the 500.
190
747278
6002
500 kişinin o kazadan sadece
11 kisi kurtulabilmişti.
11 kisi kurtulabilmişti.
12:46
There was never an international
investigation into what happened.
investigation into what happened.
191
754304
4671
Hiçbir zaman ne olduğuyla ilgili
uluslararası bir soruşturma olmadı.
uluslararası bir soruşturma olmadı.
12:50
There were some media reports
about mass murder at sea,
about mass murder at sea,
192
758999
4095
Denizdeki büyük ölümler hakkında medyada
bazı haberler çıktı,
bazı haberler çıktı,
12:55
a terrible tragedy,
193
763118
1325
korkunç bir trajedi,
12:56
but that was only for one day.
194
764467
2467
ama bu sadece bir guünlüktü.
12:59
And then the news cycle moved on.
195
767490
3824
Ve haber döngüsü devam etti.
13:04
Meanwhile, in a pediatric
hospital on Crete,
hospital on Crete,
196
772536
4542
Bu sırada Girit'te bir çocuk hastanesinde,
13:09
little Masa was on the edge of death.
197
777102
3372
küçük Masa ölümün kıyısındaydı.
13:13
She was really dehydrated.
Her kidneys were failing.
Her kidneys were failing.
198
781681
3710
Vücudu çok su kaybetmişti,
böbrekleri iflas ediyordu.
böbrekleri iflas ediyordu.
13:17
Her glucose levels were dangerously low.
199
785415
2024
Vücudundaki glikoz seviyesi tehlikeli
bir şekilde düşüktü.
bir şekilde düşüktü.
13:19
The doctors did everything
in their medical power to save them,
in their medical power to save them,
200
787463
3566
Onu kurtarmak için doktorlar tıbben
ellerinden geleni yaptılar,
ellerinden geleni yaptılar,
13:23
and the Greek nurses never left her side,
201
791053
3660
ve Yunan hemşireler onu hiç yalnız
bırakmadılar,
bırakmadılar,
13:26
holding her, hugging her,
singing her words.
singing her words.
202
794737
2127
onu tuttular, sarıldılar,ona şarkılar
söylediler.
söylediler.
13:28
My colleagues also visited
and said pretty words to her in Arabic.
and said pretty words to her in Arabic.
203
796888
5569
Meslektaşlarım da onu ziyaret etti ve
ona Arapça güzel şeyler söylediler.
ona Arapça güzel şeyler söylediler.
13:34
Amazingly, little Masa survived.
204
802481
4196
Şaşırılacak bir şekilde, küçük Masa
kurtuldu.
kurtuldu.
13:40
And soon the Greek press started reporting
about the miracle baby,
about the miracle baby,
205
808192
5936
Ve çok geçmeden Yunan medyası mucize
bebeğin haberlerini vermeye başladı,
bebeğin haberlerini vermeye başladı,
13:46
who had survived four days in the water
without food or anything to drink,
without food or anything to drink,
206
814152
5667
dört gün suda bir şey yiyip içmeden
kurtulmayı başaran,
kurtulmayı başaran,
13:51
and offers to adopt her came
from all over the country.
from all over the country.
207
819843
4734
ve ülkenin her yerinden onu evlat edinme
teklifleri geldi.
teklifleri geldi.
13:57
And meanwhile, Doaa
was in another hospital on Crete,
was in another hospital on Crete,
208
825466
3390
Bu sırada Doaa Girit'te başka bir
hastanedeydi,
hastanedeydi,
14:00
thin, dehydrated.
209
828880
1612
zayıf ve vücudu çok su kaybetmişti.
14:03
An Egyptian family took her into their
home as soon as she was released.
home as soon as she was released.
210
831571
5545
Taburcu olur olmaz Mısırlı bir
aile onu evlerine aldı.
aile onu evlerine aldı.
14:10
And soon word went around
about Doaa's survival,
about Doaa's survival,
211
838248
4747
Çok geçmeden Doaa'nın kurtuluş hikayesi
etrafa yayıldı,
etrafa yayıldı,
14:15
and a phone number
was published on Facebook.
was published on Facebook.
212
843019
3178
ve Facebook'ta onun için bir
telefon numarası paylaşıldı.
telefon numarası paylaşıldı.
14:19
Messages started coming in.
213
847300
2565
Mesajlar gelmeye başladı.
14:22
"Doaa, do you know
what happened to my brother?
what happened to my brother?
214
850999
4788
"Doaa, abime ne olduğunu biliyor musun?
14:27
My sister? My parents? My friends?
Do you know if they survived?"
Do you know if they survived?"
215
855811
6541
"Kız kardeşim? Annem ve babam? Arkaşlarım?
Kurtuldular mı?"
Kurtuldular mı?"
14:35
One of those messages said,
216
863201
3774
Mesajlardan biri diyordu ki,
14:38
"I believe you saved
my little niece, Masa."
my little niece, Masa."
217
866999
4448
"Sanırım küçük yeğenim Masa'yı kurtardın."
14:44
And it had this photo.
218
872249
2492
Ve mesaja bu fotoğraf ekliydi.
14:47
This was from Masa's uncle,
219
875741
2262
Bu Masa'nın amcasından geliyordu,
14:50
a Syrian refugee who had made it
to Sweden with his family
to Sweden with his family
220
878027
4722
Suriyeli bir mülteci olup ailesi
ve Masa'nın ablasıyla
ve Masa'nın ablasıyla
14:54
and also Masa's older sister.
221
882773
2207
İsveç'e gidebilmişti.
14:57
Soon, we hope, Masa will be reunited
with him in Sweden,
with him in Sweden,
222
885647
5684
Umuyoruz ki yakında Masa amcasıyla
İsveç'te bir araya gelecek,
İsveç'te bir araya gelecek,
15:03
and until then, she's being cared for
in a beautiful orphanage in Athens.
in a beautiful orphanage in Athens.
223
891355
5524
ama o zamana kadar Atina'da çok güzel bir
çocuk yuvasında ilgileniliyor.
çocuk yuvasında ilgileniliyor.
15:10
And Doaa? Well, word went around
about her survival, too.
about her survival, too.
224
898221
5782
Peki Doaa?Onun kurtuluşu da duyuldu tabii.
15:16
And the media wrote
about this slight woman,
about this slight woman,
225
904999
3713
Basın bu ufak tefek kadın hakkında yazdı,
15:20
and couldn't imagine how
she could survive all this time
she could survive all this time
226
908736
3912
ve onun bunca zaman denizin ortasında
bu şartlarda
bu şartlarda
15:24
under such conditions in that sea,
227
912672
2994
kurtulmayı başarıp bir de başka hayatları
15:27
and still save another life.
228
915690
3031
kurtarmasına inanamadılar.
15:32
The Academy of Athens, one of Greece's
most prestigious institutions,
most prestigious institutions,
229
920459
5387
Yunanistan'ın en prestijli enstitülerinden
biri olan Atina Akademisi
biri olan Atina Akademisi
15:37
gave her an award of bravery,
230
925870
3356
ona bir cesaret ödülü verdi,
15:41
and she deserves all that praise,
231
929250
2991
ve o tüm bu övgüyü hak ediyor,
15:44
and she deserves a second chance.
232
932265
2421
ve o ikinci bir şansı hak ediyor.
15:47
But she wants to still go to Sweden.
233
935999
3440
Ama hâlâ İsveç'e gitmek istiyor.
15:51
She wants to reunite
with her family there.
with her family there.
234
939463
2230
Orada ailesiyle tekrar bir araya gelmek
istiyor.
istiyor.
15:53
She wants to bring her mother
and her father and her younger siblings
and her father and her younger siblings
235
941717
4111
Oraya Mısır'daki annesi, babası ve
küçük
küçük
15:57
away from Egypt there as well,
236
945852
2318
kardeşlerini de getirtmek istiyor,
16:00
and I believe she will succeed.
237
948194
3181
ve inanıyorum ki bunu başaracak.
16:03
She wants to become a lawyer
or a politician
or a politician
238
951399
2722
Bir avukat ya da politikacı ya da
adaletsizlikle
adaletsizlikle
16:06
or something that can help
fight injustice.
fight injustice.
239
954145
4894
mücadele eden herhangi bir şey
olmak istiyor.
olmak istiyor.
16:11
She is an extraordinary survivor.
240
959063
3064
O olağandışı bir mücadeleci.
16:15
But I have to ask:
241
963215
2564
Ama şu soruyu sormam gerekiyor:
16:17
what if she didn't have to take that risk?
242
965803
2272
Ya bu riski almak zorunda olmasaydı?
16:20
Why did she have to go through all that?
243
968099
2476
Neden tüm bunları yaşaması gerekti?
16:23
Why wasn't there a legal way
for her to study in Europe?
for her to study in Europe?
244
971226
5064
Neden onun Avrupa'da okuyabilmesi için
yasal bir yol yoktu?
yasal bir yol yoktu?
16:28
Why couldn't Masa have taken
an airplane to Sweden?
an airplane to Sweden?
245
976314
4296
Neden Masa İsveç'e giden
bir uçağa alınmadı?
bir uçağa alınmadı?
16:32
Why couldn't Bassem have found work?
246
980634
2372
Neden Bassem iş bulamadı?
16:36
Why is there no massive resettlement
program for Syrian refugees,
program for Syrian refugees,
247
984125
5422
Neden Suriyeli mülteciler için geniş çaplı
bir yeniden yerleştirme programı yok?
bir yeniden yerleştirme programı yok?
16:41
the victims of the worst war of our times?
248
989571
3620
zamanımızın en kötü savaşının kurbanları.
16:45
The world did this for the Vietnamese
in the 1970s. Why not now?
in the 1970s. Why not now?
249
993778
5505
Dünya bunu 1970lerde Vietnamlılar için
yapmıştı. Neden şimdi yapmıyor?
yapmıştı. Neden şimdi yapmıyor?
16:52
Why is there so little investment
in the neighboring countries
in the neighboring countries
250
1000624
4617
Neden komşu ülkelerde
çok az yatırım var?
çok az yatırım var?
16:57
hosting so many refugees?
251
1005265
2666
ki birçok mülteciyi barındırıyorlar?
17:01
And why, the root question,
252
1009113
2862
Ve asıl soru, neden,
17:03
is so little being done to stop
the wars, the persecution
the wars, the persecution
253
1011999
6396
birçok insanı
Avrupa kıyılarına sürükleyen
Avrupa kıyılarına sürükleyen
17:10
and the poverty that is driving
so many people
so many people
254
1018419
4556
savaşları, zulümleri ve yoksulluğu
durdurmak için
durdurmak için
17:14
to the shores of Europe?
255
1022999
1852
çok az şey yapılıyor?
17:17
Until these issues are resolved,
256
1025999
2609
Bu sorunlar bir çözüme bağlanıncaya kadar,
17:20
people will continue to take to the seas
257
1028632
3335
insanlar denizlere atılıp güvenlik
17:23
and to seek safety and asylum.
258
1031991
3429
ve iltica aramaya devam edecekler.
17:28
And what happens next?
259
1036103
1658
Ve sonra ne olacak?
17:30
Well, that is largely Europe's choice.
260
1038253
2831
Bu büyük ölçüde Avrupa'nın tercihi.
17:33
And I understand the public fears.
261
1041108
3031
ve toplumlardaki korkuları anlıyorum.
17:37
People are worried about their security,
their economies, the changes of culture.
their economies, the changes of culture.
262
1045005
5927
İnsanlar güvenliklerinden, ekonomilerinden,
kültürlerinin değişiminden endişeliler.
kültürlerinin değişiminden endişeliler.
17:43
But is that more important
than saving human lives?
than saving human lives?
263
1051893
4141
Ama bu birilerinin hayatını kurtarmaktan
daha mı önemli?
daha mı önemli?
17:48
Because there is something
fundamental here
fundamental here
264
1056859
2779
Çünkü burdu temel bir mesele var
17:51
that I think overrides the rest,
265
1059662
2804
o da geriye kalanları önemsizleştiriyor,
17:54
and it is about our common humanity.
266
1062490
3562
ve bu bizim insanlığımızla ilgili.
17:58
No person fleeing war or persecution
267
1066719
4469
Savaştan veya zulümden kaçan hiçbir birey
18:03
should have to die
crossing a sea to reach safety.
crossing a sea to reach safety.
268
1071212
5161
güvenlik için denizleri aşarken ölmek
zorunda kalmamalı.
zorunda kalmamalı.
18:08
(Applause)
269
1076397
6332
(Alkış)
18:14
One thing is for sure,
270
1082753
1167
Kesin olan bir şey var,
18:15
that no refugee would be
on those dangerous boats
on those dangerous boats
271
1083944
3183
eğer oldukları yerde yapabilselerdi,
hiçbir mülteci
hiçbir mülteci
18:19
if they could thrive where they are.
272
1087151
2348
o tehlikeli botlara binmezdi.
18:21
And no migrant would take
that dangerous journey
that dangerous journey
273
1089523
3278
Ve hiçbir göçmen o tehlikeli yolculuğa
kalkışmazdı
kalkışmazdı
18:24
if they had enough food
for themselves and their children.
for themselves and their children.
274
1092825
3886
eğer kendilerine ve çocuklarına yetecek
kadar yiyecekleri olsaydı.
kadar yiyecekleri olsaydı.
18:28
And no one would put their life savings
275
1096735
2619
Ve kimse hayatları boyunca biriktirdiği
tüm parayı
tüm parayı
18:31
in the hands of those notorious smugglers
276
1099378
2793
o kötü şöhretli insan kaçakçılarına vermezdi
18:34
if there was a legal way to migrate.
277
1102195
2427
eğer göç etmelerinin yasal bir yolu
olsaydı.
olsaydı.
18:37
So on behalf of little Masa
278
1105471
3595
Böylece küçük Masa adına,
18:41
and on behalf of Doaa
279
1109090
2269
ve Doaa adına
18:43
and of Bassem
280
1111383
1724
ve Bassem
18:45
and of those 500 people
who drowned with them,
who drowned with them,
281
1113131
5137
ve onlarla beraber boğulan o 500 kisinin
adına,
adına,
18:50
can we make sure that they
did not die in vain?
did not die in vain?
282
1118292
3143
onların boşuna ölmediğine emin olabilir
miyiz?
miyiz?
18:54
Could we be inspired by what happened,
283
1122308
3667
Olanlardan ilham alıp,
18:57
and take a stand for a world
in which every life matters?
in which every life matters?
284
1125999
5951
her canin önemli olduğu bir dünya
için taraf olabilir miyiz?
için taraf olabilir miyiz?
19:04
Thank you.
285
1132999
1311
Teşekkür ederim.
19:06
(Applause)
286
1134334
6594
(Alkış)
ABOUT THE SPEAKER
Melissa Fleming - Voice for refugeesMelissa Fleming sheds light on their devastating plight and remarkable resilience of refugees.
Why you should listen
Almost 60 million people in the world today have been forcefully displaced from their home - a level not seen since WWII. As many as four million Syrian refugees have sought refuge in neighboring countries. In Lebanon, half of these refugees are children; only 20 percent are in school.
Melissa Fleming, Head of Communications and Spokesperson for the High Commissioner at UN's High Commission for Refugees (UNHCR), calls on all of us to make sure that refugee camps are healing places where people can develop the skills they'll need to rebuild their hometowns. Investing in this, she says, may well be the most effective relief effort there is. This inspires her and the teams at the UNHCR to tell stories of the individuals who are displaced.
Fleming's 2017 book, A Hope More Powerful Than the Sea, was born out of the story of Doaa Al Zamel, told her in TED Talk.
Fleming was named senior advisor and spokesperson for UN Secretary-General, António Guterres, in October 2016.
Melissa Fleming | Speaker | TED.com