ABOUT THE SPEAKER
Ben Goldacre - Debunker
Ben Goldacre unpicks dodgy scientific claims made by scaremongering journalists, dubious government reports, pharmaceutical corporations, PR companies and quacks.

Why you should listen

"It was the MMR story that finally made me crack," begins the Bad Science manifesto, referring to the sensationalized -- and now-refuted -- link between vaccines and autism. With that sentence Ben Goldacre fired the starting shot of a crusade waged from the pages of The Guardian from 2003 to 2011, on an addicitve Twitter feed, and in bestselling books, including Bad Science and his latest, Bad Pharma, which puts the $600 billion global pharmaceutical industry under the microscope. What he reveals is a fascinating, terrifying mess.

Goldacre was trained in medicine at Oxford and London, and works as an academic in epidemiology. Helped along by this inexhaustible supply of material, he also travels the speaking circuit, promoting skepticism and nerdish curiosity with fire, wit, fast delivery and a lovable kind of exasperation. (He might even convince you that real science, sober reporting and reason are going to win in the end.)

As he writes, "If you're a journalist who misrepresents science for the sake of a headline, a politician more interested in spin than evidence, or an advertiser who loves pictures of molecules in little white coats, then beware: your days are numbered."

Read an excerpt of Bad Pharma >>

More profile about the speaker
Ben Goldacre | Speaker | TED.com
TEDMED 2012

Ben Goldacre: What doctors don't know about the drugs they prescribe

Ben Goldacre: Doktorların reçete yazarken bilmedikleri şeyler

Filmed:
2,501,600 views

Yeni bir ilaçla ilgili klinik deneyler yapılırken, bu deneylerin sonucu tüm tıp dünyasının erişebileceği şekilde yayınlanmalıdır -- ancak çoğu zaman, olumsuz veya ilacın etkisiz olduğunu gösteren bulgular yayınlanmıyor ve gerek doktorlar gerek diğer araştırmacılar karanlıkta, el yordamıyla yönlerini bulmaya çalışıyorlar. Ben Goldacre, bu etkileyici konuşmasında, raporlanmayan bu negatif verilerin ne denli tehlikeli ve çeldirici olduğunu anlatıyor.
- Debunker
Ben Goldacre unpicks dodgy scientific claims made by scaremongering journalists, dubious government reports, pharmaceutical corporations, PR companies and quacks. Full bio

Double-click the English transcript below to play the video.

00:16
HiMerhaba. So, this chapCHAP here,
0
671
2785
Merhaba. Burada gördüğünüz bu adam,
00:19
he thinksdüşünüyor he can tell you the futuregelecek.
1
3456
2262
geleceği görebildiğini sanıyor.
00:21
His nameisim is NostradamusNostradamus, althougholmasına rağmen here the SunGüneş have
2
5718
1979
Her ne kadar Sun gazetesi onu Sean Connery'e
00:23
madeyapılmış him look a little bitbit like SeanSean ConneryConnery. (LaughterKahkaha)
3
7697
3670
epey benzetmiş olsa da, adı Nostradamus. (Gülüşmeler)
00:27
And like mostçoğu of you, I suspectşüpheli, I don't really believe
4
11367
2903
Ve ben de pek çoğunuz gibi, şüphe duyuyorum
00:30
that people can see into the futuregelecek.
5
14270
1108
insanların geleceği görebileceklerine inanmıyorum.
00:31
I don't believe in precognitionönsezi, and everyher now and then,
6
15378
2704
Önsezi denen şeye inanmıyorum. Siz zaman zaman
00:33
you hearduymak that somebodybirisi has been ableyapabilmek to predicttahmin something that happenedolmuş in the futuregelecek,
7
18082
3182
birilerinin, gelecekte olan bir olayı öngörebildiğini duyuyor olabilirsiniz.
00:37
and that's probablymuhtemelen because it was a flukeşans eseri, and we only
8
21264
3059
ama bunun nedeni büyük ihtimalle tamamen rastlantı
00:40
hearduymak about the flukeskuyruk and about the freakshilkat garibesi.
9
24323
2615
ve bizler sadece rastlantısal ve acayip olayları duyarız.
00:42
We don't hearduymak about all the timeszamanlar that people got stuffşey wrongyanlış.
10
26938
4079
İnsanların yanlış tahminlerde bulundukları zamanları ise duymayız bile.
00:46
Now we expectbeklemek that to happenolmak with sillysaçma storieshikayeleri
11
31017
2160
Şimdi, bizler bu durumun önsezi ile ilgili saçma hikayelerde
00:49
about precognitionönsezi, but the problemsorun is,
12
33177
3139
ortaya çıkmasını bekleriz, ama esas sorun şu,
00:52
we have exactlykesinlikle the sameaynı problemsorun in academiaAkademi
13
36316
3344
bu sorunun aynısı akademik ortamlarda veya
00:55
and in medicinetıp, and in this environmentçevre, it costsmaliyetler liveshayatları.
14
39660
4501
tıp dünyasında da mevcut ve bu ortamlarda görüldüğünde ölümcül olabiliyor.
01:00
So firstlybirinci olarak, thinkingdüşünme just about precognitionönsezi, as it turnsdönüşler out,
15
44161
3365
Şimdi ilk önce, sadece önsezi konusuna bakacak olursak,
01:03
just last yearyıl a researcheraraştırmacı calleddenilen DarylDaryl BemBem conductedyürütülen
16
47526
2529
geçen yıl, Daryl Bem isimli bir araştırmacı
01:05
a pieceparça of researchAraştırma where he foundbulunan evidencekanıt
17
50055
1836
bir araştırma yayınladı. Bu araştırmada, üniversite öğrencilerinin
01:07
of precognitiveişimizde powersgüçler in undergraduateLisans studentsöğrencilerin,
18
51891
3658
önsezi yetisi olduğuna ilişkin kanıtlar bulduğunu iddia etti
01:11
and this was publishedyayınlanan in a peer-reviewed-Akran gözden academicakademik journaldergi
19
55549
2574
ve araştırmasının sonucu hakemli bilimsel dergilerden birinde yayınlandı.
01:14
and mostçoğu of the people who readokumak this just said, "Okay, well,
20
58123
2281
Bu makaleyi okuyan insnaların çoğu, "Tamam,
01:16
fairadil enoughyeterli, but I think that's a flukeşans eseri, that's a freakanormal, because I know
21
60404
2181
ilginç ama bence bu tamamen rastlantısal, çıkan sonuç tamamen şansa bağlı
01:18
that if I did a studyders çalışma where I foundbulunan no evidencekanıt
22
62585
2834
çünkü ben bir deney yapsam ve üniversite öğrencilerinin
01:21
that undergraduateLisans studentsöğrencilerin had precognitiveişimizde powersgüçler,
23
65419
2512
önsezi yeteneği olmadığını gösteren bir makale yazsam
01:23
it probablymuhtemelen wouldn'tolmaz get publishedyayınlanan in a journaldergi.
24
67931
3552
bu makale muhtemelen bir dergide yayınlanmazdı.
01:27
And in factgerçek, we know that that's truedoğru, because
25
71483
2855
Aslında, bunun tam da böyle olduğunu biliyoruz, çünkü
01:30
severalbirkaç differentfarklı groupsgruplar of researchAraştırma scientistsBilim adamları trieddenenmiş
26
74338
2529
birkaç farklı bilim insanı, bu önsezi deneyini tekrar etmek
01:32
to replicatetekrarlamak the findingsbulgular of this precognitionönsezi studyders çalışma,
27
76867
3520
ve bulgularını yayınlamak istediler,
01:36
and when they submittedgönderilmiş it to the exactkesin sameaynı journaldergi,
28
80387
2635
ancak, yazdıkları makaleleri, daha önceki çalışmayı yayınlayan dergiye ilettiklerinde
01:38
the journaldergi said, "No, we're not interestedilgili in publishingyayıncılık
29
83022
3152
dergi "Hayır, biz tekrar edilen çalışmaları yayınlama
01:42
replicationkopya. We're not interestedilgili in your negativenegatif dataveri."
30
86174
4525
konusunda istekli değiliz. Herhangi bir şey bulmayan makaleleri yayınlamıyoruz." dedi.
01:46
So this is alreadyzaten evidencekanıt of how, in the academicakademik
31
90699
2754
İşte bu, akademik yayınlarda, yapılan tüm bilimsel
01:49
literatureEdebiyat, we will see a biasedönyargılı sampleNumune of the truedoğru pictureresim
32
93453
4870
çalışmaların ortak sonucu olan gerçeklerin ne denli
01:54
of all of the scientificilmi studiesçalışmalar that have been conductedyürütülen.
33
98323
3467
saptırılmış ve yanlı olarak gördüğümüzün güzel bir örneği.
01:57
But it doesn't just happenolmak in the drykuru academicakademik fieldalan of psychologyPsikoloji.
34
101790
4429
Ancak, bu sadece sıkıcı bir akademik alan olan psikoloji için geçerli değil.
02:02
It alsoAyrıca happensolur in, for exampleörnek, cancerkanser researchAraştırma.
35
106219
4367
mesela kanser araştırmalarında da bu böyle.
02:06
So in MarchMart, 2012, just one monthay agoönce, some researchersaraştırmacılar
36
110586
4077
Mart 2012'de, bundan yaklaşık bir ay önce,
02:10
reportedrapor in the journaldergi NatureDoğa how they had trieddenenmiş
37
114663
2896
bazı araştırmacılar Nature dergisinde bir makale yayınlayarak,
02:13
to replicatetekrarlamak 53 differentfarklı basictemel scienceBilim studiesçalışmalar looking at
38
117559
3846
kanser hastalığının potansiyel tedavi hedeflerine ilişkin
02:17
potentialpotansiyel treatmenttedavi targetshedefler in cancerkanser,
39
121405
3555
53 adet basit bilimsel çalışmayı tekrar etmeye çalıştıklarını aktardılar.
02:20
and out of those 53 studiesçalışmalar, they were only ableyapabilmek
40
124960
2638
Bu 53 çalışmadan sadece 6 tanesini başarılı bir şekilde
02:23
to successfullybaşarılı olarak replicatetekrarlamak sixaltı.
41
127598
3076
tekrar edebildiler.
02:26
Forty-sevenKırk yedi out of those 53 were unreplicableyinelenemez.
42
130674
4333
53 çalışmadan 47 tanesi tekrar edilemedi.
02:30
And they say in theironların discussiontartışma that this is very likelymuhtemelen
43
135007
3913
Bu durumun, muhtemelen sadece beklenmeyen, anormal bulgu
02:34
because freakshilkat garibesi get publishedyayınlanan.
44
138920
2639
veren çalışmaların yayınlanması ile açıklanabildiğini aktarıyorlar.
02:37
People will do lots and lots and lots of differentfarklı studiesçalışmalar,
45
141559
2096
İnsanlar pek çok farklı araştırmalar yapıyorlar,
02:39
and the occasionsdurumlar when it worksEserleri they will publishyayınlamak,
46
143655
2120
yaptıkları çalışmadan bir sonuç çıkıyor, işe yarıyorsa yayınlanıyor,
02:41
and the onesolanlar where it doesn't work they won'talışkanlık.
47
145775
1679
sonuç çıkmayanlar ise yayınlanmıyor.
02:43
And theironların first recommendationtavsiye of how to fixdüzeltmek this problemsorun,
48
147454
3941
Bu durumu ne şekilde düzelteceğimize ilişkin önerileri ise,
02:47
because it is a problemsorun, because it sendsgönderir us all down blindkör alleyssokakları,
49
151395
3289
çünkü bu bir sorun ve bu sorun bizi çıkmaz sokaklara sürüklüyor,
02:50
theironların first recommendationtavsiye of how to fixdüzeltmek this problemsorun
50
154684
1706
onların bu sorunu çözmek için getirdikleri öneri
02:52
is to make it easierDaha kolay to publishyayınlamak negativenegatif resultsSonuçlar in scienceBilim,
51
156390
3393
bilim dünyasında negatif sonuç veren çalışmalarının yayınlanmasını kolaylaştırmak,
02:55
and to changedeğişiklik the incentivesteşvikler so that scientistsBilim adamları are
52
159783
2907
ve bilim adamlarını motive eden dürtüyü değiştirerek
02:58
encouragedteşvik to postposta more of theironların negativenegatif resultsSonuçlar in publichalka açık.
53
162690
4352
sonuç vermeyen çalışmalarının da kamuya açıklanmasını sağlamak.
03:02
But it doesn't just happenolmak in the very drykuru worldDünya
54
167042
3852
Ancak bu, sadece kanser araştırmalarının klinik öncesi
03:06
of preclinicalPreklinik basictemel scienceBilim cancerkanser researchAraştırma.
55
170894
3851
olan bu sıkıcı türlerinde olan bir durum değil.
03:10
It alsoAyrıca happensolur in the very realgerçek, flesheti and bloodkan
56
174745
3657
Aynı zamanda, gerçek hayatta, kanlı canlı
03:14
of academicakademik medicinetıp. So in 1980,
57
178402
3591
akademik tıp dünyasında da karşımıza çıkıyor. 1980 yılında
03:17
some researchersaraştırmacılar did a studyders çalışma on a drugilaç calleddenilen lorcainidelorcainide,
58
181993
3008
bir grup araştırmacı, lorcainide isimli bir ilaç üzerinde inceleme yaptı,
03:20
and this was an anti-arrhythmicAnti-aritmik drugilaç,
59
185001
2331
bu bir anti-aritmi ilacı,
03:23
a drugilaç that suppressesbastırır abnormalanormal heartkalp rhythmsritimleri,
60
187332
2251
yani anormal kalp ritmlerini baskılayan bir ilaç,
03:25
and the ideaFikir was, after people have had a heartkalp attacksaldırı,
61
189598
2228
insanlar kalp krizi geçirdikten sonra sıklıkla,
03:27
they're quiteoldukça likelymuhtemelen to have abnormalanormal heartkalp rhythmsritimleri,
62
191826
1537
kalplerinde tehlikeli ritm bozuklukları başlayabiliyor,
03:29
so if we give them a drugilaç that suppressesbastırır abnormalanormal heartkalp
63
193363
2377
eğer biz bu bozuk ritmleri baskılayan bir ilaç verirsek
03:31
rhythmsritimleri, this will increaseartırmak the chancesşansı of them survivinghayatta kalan.
64
195740
3713
bu, hastaların hayatta kalma ihtimalini arttıracaktır.
03:35
EarlyErken on its developmentgelişme, they did a very smallküçük trialDeneme,
65
199453
3008
İlacın geliştirme sürecinin başında, çok küçük bir deney yapmışlar,
03:38
just underaltında a hundredyüz patientshastalar.
66
202461
1644
100 hastadan az katılımla.
03:40
FiftyElli patientshastalar got lorcainidelorcainide, and of those patientshastalar, 10 diedvefat etti.
67
204105
3652
50 hasta lorcainide almış ve bunlardan 10 tanesi ölmüş.
03:43
AnotherBaşka bir 50 patientshastalar got a dummykukla placeboplasebo sugarşeker pillhap
68
207757
3043
diğer 50 hasta, içinde etken madde olmayan bir şeker tableti,
03:46
with no activeaktif ingredientMadde, and only one of them diedvefat etti.
69
210800
2958
bir plasebo ilacı almışlar, sadece bir tane hasta ölmüş.
03:49
So they rightlyhaklı olarak regardedkabul this drugilaç as a failurebaşarısızlık,
70
213758
2649
Bu nedenle, haklı olarak bu ilacın bir fiyasko olduğunu düşünmüşler
03:52
and its commercialticari developmentgelişme was stoppeddurduruldu, and because
71
216407
2869
ve ilacın ticari üretimi durdurulmuş, ticari üretimi
03:55
its commercialticari developmentgelişme was stoppeddurduruldu, this trialDeneme was never publishedyayınlanan.
72
219276
4348
durdurulduğu için de bu deney hiç bir yayında çıkmamış.
03:59
UnfortunatelyNe yazık ki, over the coursekurs of the nextSonraki fivebeş, 10 yearsyıl,
73
223624
5397
Ne yazık ki, bunu izleyen 5 - 10 yıl içinde
04:04
other companiesşirketler had the sameaynı ideaFikir about drugsilaçlar that would
74
229021
3825
diğer firmalar da kalp krizi geçiren hastaların kalbinde
04:08
preventönlemek arrhythmiasaritmiler in people who have had heartkalp attackssaldırılar.
75
232846
2592
meydana gelen ritm bozukluğunu düzeltmek için ilaçlar geliştirmişler.
04:11
These drugsilaçlar were broughtgetirdi to marketpazar. They were prescribedreçete
76
235438
1720
bu ilaçlar piyasaya çıkmış. Çok fazla sayıda hastaya reçete edilmişler,
04:13
very widelygeniş ölçüde because heartkalp attackssaldırılar are a very commonortak thing,
77
237158
3412
çünkü kalp krizi oldukça yaygın bir hastalıktır.
04:16
and it tookaldı so long for us to find out that these drugsilaçlar
78
240570
3843
Ve bizim bu ilaçların aynı zamanda ölüm oranlarını
04:20
alsoAyrıca causedneden oldu an increasedartmış rateoran of deathölüm
79
244413
2911
artırdığını bulmamız o kadar uzun sürdü ki,
04:23
that before we detectedtespit that safetyemniyet signalişaret,
80
247324
2747
bu ilaçların güvenilirliğine ilişkin bu sinyalleri alana dek,
04:25
over 100,000 people diedvefat etti unnecessarilyboşu boşuna in AmericaAmerika
81
250071
6051
Amerika'da, anti-aritmik ilaçlar yüzünden yüz bin kişi yok yere
04:32
from the prescriptionreçete of anti-arrhythmicAnti-aritmik drugsilaçlar.
82
256122
3451
hayatını kaybetti.
04:35
Now actuallyaslında, in 1993,
83
259573
3598
Şimdi, bu 1980'de yayınlanan makaleyi yazan
04:39
the researchersaraştırmacılar who did that 1980 studyders çalışma, that earlyerken studyders çalışma,
84
263171
3560
bilim insanları, aynı ekip 1993 yılında
04:42
publishedyayınlanan a meaMea culpaCulpa, an apologyÖzür to the scientificilmi communitytoplum,
85
266731
3841
bilimsel camiaya yönelik bir özür yazısı yayınlayarak
04:46
in whichhangi they said, "When we carriedtaşınan out our studyders çalışma in 1980,
86
270572
3125
"Biz, 1980 yılında ilk araştırmamızı yayınladığımızda,
04:49
we thought that the increasedartmış deathölüm rateoran that occurredoluştu
87
273697
1936
lorcainide kullanan hastalarda bulduğumuz artmış ölüm oranının
04:51
in the lorcainidelorcainide groupgrup was an effectEfekt of chanceşans."
88
275633
3358
rastlantısal bir bulgu olduğunu düşünmüştük." dediler.
04:54
The developmentgelişme of lorcainidelorcainide was abandonedterkedilmiş for commercialticari reasonsnedenleri,
89
278991
2032
Lorcainide ilacının geliştirilmesi, ticari nedenlerle durmuştu,
04:56
and this studyders çalışma was never publishedyayınlanan;
90
281023
1638
bu çalışma hiçbir yerde yayınlanmamıştı;
04:58
it's now a good exampleörnek of publicationyayın biasönyargı.
91
282661
2386
Artık bu olay yayınlama sırasında taraf tutma (taraflı yayınlama) için iyi bir örnek teşkil ediyor.
05:00
That's the technicalteknik termterim for the phenomenonfenomen where
92
285047
1891
"Taraflı yayınlama", çok dikkati çekmeyen, ilginç olmayan
05:02
unflatteringkalaysız dataveri getsalır lostkayıp, getsalır unpublishedyayınlanmamış, is left
93
286938
4238
verilerin kaybolması, yayınlanmaması anlamına gelen
05:07
missingeksik in actionaksiyon, and they say the resultsSonuçlar describedtarif edilen here
94
291176
3371
teknik bir terim. Bu makalede, daha önce açıklanan sonuçlar
05:10
"mightbelki have providedsağlanan an earlyerken warninguyarı of troublesorun aheadönde."
95
294547
4808
"ileride ortaya çıkacak ciddi sorunların bir habercisi olabilirdi" deniyor.
05:15
Now these are storieshikayeleri from basictemel scienceBilim.
96
299355
3213
Şimdi, bu hikayeler, temel bilimlerle ilgili hikayeler.
05:18
These are storieshikayeleri from 20, 30 yearsyıl agoönce.
97
302568
4787
Yaklaşık 20-30 yıl önceden gelen olaylar.
05:23
The academicakademik publishingyayıncılık environmentçevre is very differentfarklı now.
98
307355
3147
Artık, akademik yayın dünyası bundan epey farklı.
05:26
There are academicakademik journalsgünlükleri like "TrialsDenemeler," the openaçık accesserişim journaldergi,
99
310502
3995
Artık herkese açık akademik yayınlar var. Mesela "Trials" bunlardan biri.
05:30
whichhangi will publishyayınlamak any trialDeneme conductedyürütülen in humansinsanlar
100
314497
2655
Bu yayın, çıkan sonucun pozitif ya da negatif olduğuna bakmaksızın
05:33
regardlessne olursa olsun of whetherolup olmadığını it has a positivepozitif or a negativenegatif resultsonuç.
101
317152
3303
insanlar üzernde yapılan tüm çalışmaları yayınlıyor.
05:36
But this problemsorun of negativenegatif resultsSonuçlar that go missingeksik in actionaksiyon
102
320455
3969
Ama bu önlemlere rağmen, ortadan kaybolan bu negatif sonuç veren
05:40
is still very prevalentyaygın. In factgerçek it's so prevalentyaygın
103
324424
3559
çalışmaların neden olduğu sorunlar hala mevcut. Hatta o denli
05:43
that it cutskeser to the coreçekirdek of evidence-basedkanıta dayalı medicinetıp.
104
327983
5851
yaygın ki, kanıta dayalı tıp uygulamalarına ciddi zarar veriyor.
05:49
So this is a drugilaç calleddenilen reboxetinereboxetine, and this is a drugilaç
105
333834
3015
Mesela bu ilaç, reboxetine, ki bu benim de reçete ettiğim
05:52
that I myselfkendim have prescribedreçete. It's an antidepressantantidepresan.
106
336849
2535
bir ilaç. Bu bir depresyon ilacı.
05:55
And I'm a very nerdyinek doctordoktor, so I readokumak all of the studiesçalışmalar
107
339384
2536
Ben biraz tuhaf bir doktor olduğum için, bu ilaçla ilgili
05:57
that I could on this drugilaç. I readokumak the one studyders çalışma that was publishedyayınlanan
108
341920
3052
tüm çalışmaları okudum. Okuduğum çalışmalardan biri
06:00
that showedgösterdi that reboxetinereboxetine was better than placeboplasebo,
109
344972
2947
reboxetine'in plasebodan daha etkili olduğunu gösteriyordu,
06:03
and I readokumak the other threeüç studiesçalışmalar that were publishedyayınlanan
110
347919
1864
ayrıca yayınlanan üç ayı makaleyi daha okudum, ki bunlar da
06:05
that showedgösterdi that reboxetinereboxetine was just as good as any other antidepressantantidepresan,
111
349783
3571
reboxetine ilacının en az diğer depresyon ilaçları kadar etkili olduğunu gösteriyordu.
06:09
and because this patienthasta hadn'tolmasaydı donetamam well on those other antidepressantsantidepresanlar,
112
353354
2187
Bana gelen hasta diğer depresyon ilaçlarını denemiş ve faydasını görmemişti,
06:11
I thought, well, reboxetinereboxetine is just as good. It's one to try.
113
355541
2466
ben de reboxetine de aynı derecede etkili, bir de onu deneyeyim diye düşündüm.
06:13
But it turneddönük out that I was misledyanıltılmış. In factgerçek,
114
358007
3392
Ama sonradan yanlış yönlendirildiğim ortaya çıktı.
06:17
sevenYedi trialsdenemeler were conductedyürütülen comparingkarşılaştıran reboxetinereboxetine
115
361399
2449
Aslında, reboxetine'i işe yaramayan, şekerden imal edilmiş
06:19
againstkarşısında a dummykukla placeboplasebo sugarşeker pillhap. One of them
116
363848
2712
plasebo tabletlerle karşılaştıran yedi tane çalışma yapılmış.
06:22
was positivepozitif and that was publishedyayınlanan, but sixaltı of them
117
366560
2312
Bunlardan biri olumlu sonuç vermiş ve yayınlanmış, ama
06:24
were negativenegatif and they were left unpublishedyayınlanmamış.
118
368872
4048
kalan altı tanesinin sonuçları negatifmiş ve yayınlanmamışlar.
06:28
ThreeÜç trialsdenemeler were publishedyayınlanan comparingkarşılaştıran reboxetinereboxetine
119
372920
1739
Reboxetine'i diğer antidepresan ilaçlarla karşılaştıran
06:30
againstkarşısında other antidepressantsantidepresanlar in whichhangi reboxetinereboxetine
120
374659
2226
üç çalışma da pozitif sonuç vermiş ve yayınlanmış,
06:32
was just as good, and they were publishedyayınlanan,
121
376885
1793
ama aslında yayınlanan makaledekilerin
06:34
but threeüç timeszamanlar as manyçok patients'hastaların worthdeğer of dataveri was collectedtoplanmış
122
378678
4389
üç katı kadar hasta üzerinde çalışma yapılmış ve veri toplanmış,
06:38
whichhangi showedgösterdi that reboxetinereboxetine was worsedaha da kötüsü than
123
383067
1871
ki bu veriler reboxetine'in diğer tedavi yöntemlerinden
06:40
those other treatmentstedaviler, and those trialsdenemeler were not publishedyayınlanan.
124
384938
4701
daha kötü olduğunu gösteriyormuş, ama bu çalışmalar yayınlanmamış.
06:45
I feltkeçe misledyanıltılmış.
125
389639
3759
Kendimi kandırılmış hissettim.
06:49
Now you mightbelki say, well, that's an extremelyson derece unusualolağandışı exampleörnek,
126
393398
2130
Şimdi, bu oldukça sıradışı bir örnek diye düşünebilirsiniz,
06:51
and I wouldn'tolmaz want to be guiltysuçlu of the sameaynı kindtür of
127
395528
2008
ben de diğer insanları suçladığım türde bir cımbızlama
06:53
cherry-pickingkiraz-toplama and selectiveSeçici referencingbaşvuran
128
397536
2981
ve işime gelen veriyi seçme durumunda kalmış gibi
06:56
that I'm accusingitham other people of.
129
400517
1791
görünmek istemem doğrusu.
06:58
But it turnsdönüşler out that this phenomenonfenomen of publicationyayın biasönyargı
130
402308
1884
Ancak, görünen o ki, "taraflı yayınlama" olgusu
07:00
has actuallyaslında been very, very well studiedokudu.
131
404192
2127
oldukça kapsamlı olarak incelenmiş.
07:02
So here is one exampleörnek of how you approachyaklaşım it.
132
406319
2218
Bu konuyu nasıl irdeleyeceğiniz konusunda bir örnek vereyim.
07:04
The classicklasik modelmodel is, you get a bunchDemet of studiesçalışmalar where
133
408537
2440
Klasik uygulamada, yapıldığını ve tamamlandığını
07:06
you know that they'veonlar ettik been conductedyürütülen and completedtamamlanan,
134
410977
2185
bildiğiniz bir grup çalışmayı alırsınız ve bunların
07:09
and then you go and see if they'veonlar ettik been publishedyayınlanan anywhereherhangi bir yer
135
413162
2321
akademik yayın dünyasında herhangi bir yerde
07:11
in the academicakademik literatureEdebiyat. So this tookaldı all of the trialsdenemeler
136
415483
2863
yayınlanıp yayınlanmadığına bakarsınız. Bu gördüğünüz
07:14
that had ever been conductedyürütülen on antidepressantsantidepresanlar
137
418346
2154
15 yıllık süreçte FDA tarafından onaylanmış anti-depresanlar
07:16
that were approvedonaylı over a 15-year-yıl perioddönem by the FDAFDA.
138
420500
3642
üzerinde yapılan tüm çalışmaları içeriyor.
07:20
They tookaldı all of the trialsdenemeler whichhangi were submittedgönderilmiş to the FDAFDA as partBölüm of the approvalonay packagepaket.
139
424142
3756
Yani, ilacın onaylanma sürecine ait FDA onay paketi kapsamında bildirilmesi gereken tüm çalışmaları almışlar.
07:23
So that's not all of the trialsdenemeler that were ever conductedyürütülen on these drugsilaçlar,
140
427898
3200
Aslında bu gördükleriniz, bu ilaçlarla ilgili yapılan tüm çalışmaları içermiyor
07:26
because we can never know if we have those,
141
431098
2098
çünkü diğerlerine ulaşmamıza imkan yok,
07:29
but it is the onesolanlar that were conductedyürütülen in ordersipariş to get the marketingpazarlama authorizationYetkilendirme.
142
433196
3494
sadece ilaçların satışa sürülebilmesi için yapılması zorunlu olan çalışmalar bunlar.
07:32
And then they wentgitti to see if these trialsdenemeler had been publishedyayınlanan
143
436690
2349
Daha sonra, bu çalışmaların kaç tanesinin hakem kurulu olan
07:34
in the peer-reviewed-Akran gözden academicakademik literatureEdebiyat. And this is what they foundbulunan.
144
439039
2572
akademik dergilerde yayınlandığına bakmışlar. Buldukları ise bu gördüğünüz.
07:37
It was prettygüzel much a 50-50 splitBölünmüş. HalfYarısı of these trialsdenemeler
145
441611
3169
Neredeyse yarı yarıya. Gerçekte, bu çalışmaların yaklaşık yarısı olumlu,
07:40
were positivepozitif, halfyarım of them were negativenegatif, in realitygerçeklik.
146
444780
3597
diğer yarısı da olumsuz sonuç vermiş.
07:44
But when they wentgitti to look for these trialsdenemeler in the peer-reviewed-Akran gözden academicakademik literatureEdebiyat,
147
448377
4741
Ancak bu çalışmaların hakem kurulu olan akademik dergilerdeki yayınlanma oranına
07:49
what they foundbulunan was a very differentfarklı pictureresim.
148
453118
2234
baktıklarında çok farklı bir tabloyla karşılaşmışlar.
07:51
Only threeüç of the negativenegatif trialsdenemeler were publishedyayınlanan,
149
455352
4372
Negatif sonuç veren çalışmalardan sadece üç tanesi yayınlanmış,
07:55
but all but one of the positivepozitif trialsdenemeler were publishedyayınlanan.
150
459724
4642
pozitif (ilacın işe yaradığını gösteren) çalışmalardan ise sadece bir tanesi yayınlanmamış.
08:00
Now if we just flickfiske back and forthileri betweenarasında those two,
151
464366
3761
Şimdi iki tabloyu karşılaştırmalı olarak incelersek,
08:04
you can see what a staggeringşaşırtıcı differencefark there was
152
468127
2594
aralarındaki farkın ne kadar çarpıcı olduğunu görebilirsiniz
08:06
betweenarasında realitygerçeklik and what doctorsdoktorlar, patientshastalar,
153
470721
3450
Bu, doktorların, hastaların, sağlık sektöründe
08:10
commissionersKomisyon of healthsağlık servicesHizmetler, and academicsakademisyenler
154
474171
2622
çalışan diğer kişilerin ve akademisyenlerin
08:12
were ableyapabilmek to see in the peer-reviewed-Akran gözden academicakademik literatureEdebiyat.
155
476793
3281
hakem kurulu olan dergilerde gördükleri ile gerçek hayat arasındaki fark.
08:15
We were misledyanıltılmış, and this is a systematicsistematik flawkusur
156
480074
4454
Yanlış yönlendiriliyoruz ve bu tıp biliminin kalbinde
08:20
in the coreçekirdek of medicinetıp.
157
484528
3330
yer alan temel bir kusur.
08:23
In factgerçek, there have been so manyçok studiesçalışmalar conductedyürütülen on
158
487858
2663
Aslında, "taraflı yayınlama" ile ilgili o kadar çok çalışma yapılmış ki,
08:26
publicationyayın biasönyargı now, over a hundredyüz, that they'veonlar ettik been
159
490521
3384
yüzden fazlası bir araya getirilip, 2010 yılında bir
08:29
collectedtoplanmış in a systematicsistematik reviewgözden geçirmek, publishedyayınlanan in 2010,
160
493905
3194
sistematik inceleme olarak yayınlanmış.
08:32
that tookaldı everyher singletek studyders çalışma on publicationyayın biasönyargı
161
497099
2766
Yazarlar, bulabildikleri taraflı yayın ile ilgili her makaleyi
08:35
that they could find.
162
499865
1299
birleştirerek analiz etmişler.
08:37
PublicationYayın biasönyargı affectsetkiler everyher fieldalan of medicinetıp.
163
501164
2852
Taraflı yayın, tıbbın her dalını etkileyen bir durum.
08:39
About halfyarım of all trialsdenemeler, on averageortalama, go missingeksik in actionaksiyon,
164
504016
4313
Yapılan deneme çalışmalarının yaklaşık yarısı ortadan kayboluyor
08:44
and we know that positivepozitif findingsbulgular are around twiceiki defa as likelymuhtemelen
165
508329
3058
ve olumlu sonuç veren çalışmaların yayınlanma ihtimalinin
08:47
to be publishedyayınlanan as negativenegatif findingsbulgular.
166
511387
3054
olumsuz olanların iki katı olduğunu biliyoruz.
08:50
This is a cancerkanser at the coreçekirdek of evidence-basedkanıta dayalı medicinetıp.
167
514441
4061
Bu, kanıta dayalı tıbbın kabinde oturan bir kanser.
08:54
If I flippedsaygısız a coinmadeni para 100 timeszamanlar but then
168
518502
3871
Eğer, 100 defa yazı tura atsam ve
08:58
withheldtevkif the resultsSonuçlar from you from halfyarım of those tossesfırlatır,
169
522373
3259
bu 100 atışın yarısının sonuçlarını sizden saklasam
09:01
I could make it look as if I had a coinmadeni para that always camegeldi up headskafalar.
170
525632
3400
elimdeki paranın her zaman tura geldiğine sizi ikna edebilirim.
09:04
But that wouldn'tolmaz mean that I had a two-headediki başlı coinmadeni para.
171
529032
1806
Ama bu elimdeki paranın iki yüzünün de tura olduğu anlamına gelmez.
09:06
That would mean that I was a chancervermeyi
172
530853
1712
Bu, benim fırsatçının biri olduğumu,
09:08
and you were an idiotsalak for lettingicar me get away with it. (LaughterKahkaha)
173
532565
3114
sizin de buna izin verdiğiniz için ahmağın biri olduğunuzu gösterir. (Gülüşmeler)
09:11
But this is exactlykesinlikle what we blindlykörü körüne toleratekatlanmak
174
535679
3637
Kanıta dayalı tıp alanında olmasına göz yumduğumuz
09:15
in the wholebütün of evidence-basedkanıta dayalı medicinetıp.
175
539316
3789
şey bunun bire bir aynısı.
09:19
And to me, this is researchAraştırma misconductgörevi kötüye kullanma.
176
543105
4432
Ve bu, bence bir araştırma sahtekarlığı.
09:23
If I conductedyürütülen one studyders çalışma and I withheldtevkif
177
547537
2743
Eğer bir çalışma yapsam ve bu araştırmada
09:26
halfyarım of the dataveri pointsmakas from that one studyders çalışma,
178
550280
3000
ortaya çıkan sonuçların yarısını saklasam,
09:29
you would rightlyhaklı olarak accusesuçlamak me, essentiallyesasen, of researchAraştırma frauddolandırıcılık.
179
553280
4707
haklı olarak beni yaptığım araştırmaya hile karıştırmakla suçlardınız.
09:33
And yethenüz, for some reasonneden, if somebodybirisi conductsyürütmektedir
180
557987
2783
Ama, ne tuhaftır ki, eğer biri 10 ayrı araştırma yapıp,
09:36
10 studiesçalışmalar but only publishesyayınlamaktadır the fivebeş that give the resultsonuç that they want,
181
560770
4558
bunlardan sadece istedikleri sonucu gösteren beş tanesini yayınlarsa
09:41
we don't considerdüşünmek that to be researchAraştırma misconductgörevi kötüye kullanma.
182
565328
2788
bunu araştırmaya hile karıştırmak olarak algılamıyoruz.
09:44
And when that responsibilitysorumluluk is diffuseddağınık betweenarasında
183
568116
2567
Çünkü o zaman bunun sorumluluğu çok sayıda insana dağılıyor,
09:46
a wholebütün network of researchersaraştırmacılar, academicsakademisyenler,
184
570683
3161
bir sürü araştırmacı, akademisyen, endüstri sponsorları,
09:49
industrysanayi sponsorssponsorlar, journaldergi editorsEditörler, for some reasonneden
185
573844
3528
dergi editörleri. Bir şekilde bunu
09:53
we find it more acceptablekabul edilebilir,
186
577372
1453
daha kabul edilebilir hale getiriyoruz,
09:54
but the effectEfekt on patientshastalar is damningezici.
187
578825
3675
ama bu durumun hastalar üzerindeki etkisi korkunç.
09:58
And this is happeningolay right now, todaybugün.
188
582500
5018
Ve bu, şu anda biz konuşurken dahi devam ediyor.
10:03
This is a drugilaç calleddenilen TamifluTamiflu. TamifluTamiflu is a drugilaç
189
587518
2711
Bu, Tamiflu denen bir ilaç. Dünyanın dört bir yanındaki
10:06
whichhangi governmentshükümetler around the worldDünya have spentharcanmış billionsmilyarlarca
190
590229
2596
devletler milyarlarca dolar harcayarak Tamiflu ilacını
10:08
and billionsmilyarlarca of dollarsdolar on stockpilingYığma,
191
592825
2572
stokladılar ve biz de panikle Tamiflu stokladık
10:11
and we'vebiz ettik stockpileddepolanmış TamifluTamiflu in panicPanik,
192
595397
3148
çünkü bu ilacın gribe bağlı
10:14
in the beliefinanç that it will reduceazaltmak the rateoran of complicationskomplikasyonlar of influenzagrip.
193
598545
3949
görülen ciddi komplikasyonları önleyeceğine inanılıyordu.
10:18
ComplicationsKomplikasyonlar is a medicaltıbbi euphemismedebikelâm for pneumoniazatürree
194
602494
2684
Burada komplikasyon, zatürre ve ölüm kavramlarının
10:21
and deathölüm. (LaughterKahkaha)
195
605178
4814
tıbbi terminolojideki karşılığı (Gülüşmeler)
10:25
Now when the CochraneCochrane systematicsistematik reviewersyorumcular
196
609992
3208
Cochrane Sistematik İnceleme grubu,
10:29
were tryingçalışıyor to collecttoplamak togetherbirlikte all of the dataveri from all
197
613200
2525
Tamiflu ile ilgili yapılmış tüm deneyleri toplayarak
10:31
of the trialsdenemeler that had ever been conductedyürütülen on whetherolup olmadığını TamifluTamiflu actuallyaslında did this or not,
198
615725
3648
bu ilacın gerçekten böyle bir etkisi olup olmadığını anlamaya çalıştı
10:35
they foundbulunan that severalbirkaç of those trialsdenemeler were unpublishedyayınlanmamış.
199
619373
2951
ve bu deneylerin bazılarının yayınlanmadığını buldular.
10:38
The resultsSonuçlar were unavailablekullanılamaz to them.
200
622324
1842
Yayınlanmamış çalışmaların sonuçlarına ulaşamadılar.
10:40
And when they startedbaşladı obtainingelde etme the writeupsDinle of those trialsdenemeler throughvasitasiyla variousçeşitli differentfarklı meansanlamına geliyor,
201
624166
3964
Sonuçları bilinmeyen bu deneylere başka yollarla ulaşmayı denediler
10:44
throughvasitasiyla FreedomÖzgürlük of InformationBilgi ActYasası requestsistekler, throughvasitasiyla
202
628130
1682
Bilgi Alma Kanunu kapsamında bu çalışmaların sonuçlarını talep ettiler,
10:45
harassingtaciz variousçeşitli differentfarklı organizationsorganizasyonlar, what they foundbulunan was inconsistenttutarsız.
203
629812
4809
farklı organizasyonlara başvurdular, onları taciz ettiler ve sonunda buldukları sonuçlar tutarsızdı.
10:50
And when they trieddenenmiş to get a holdambar of the clinicalklinik studyders çalışma reportsraporlar,
204
634621
2466
Klinik çalışmalara ilişkin raporları elde etmeye çalıştılar,
10:52
the 10,000-page-sayfa long documentsevraklar that have
205
637087
3046
aradıkları bilgileri içeren onbinlerce sayfa dokümana
10:56
the besten iyi possiblemümkün renditionsahneleme of the informationbilgi,
206
640133
3600
ulaşmaya çalıştıklarında, bu dokümanlara
10:59
they were told they weren'tdeğildi allowedizin to have them.
207
643733
2888
ulaşma hakları olmadıkları söylendi onlara.
11:02
And if you want to readokumak the fulltam correspondenceYazışma
208
646621
2683
Eğer bu konuda yapılmış tüm yazışmaları görmek ve
11:05
and the excusesbahane and the explanationsaçıklamalar givenverilmiş by the drugilaç companyşirket,
209
649304
3290
ilaç firması tarafından bu çalışmaları ibraz etmemek için gösterilen bahane ve gerekçeleri görmek isterseniz
11:08
you can see that writtenyazılı up in this week'shafta editionbaskı
210
652594
2717
hepsi PLoS Medicine dergisinin bu haftaki
11:11
of PLOSPLOS MedicineTıp.
211
655311
4367
sayısında mevcut.
11:15
And the mostçoğu staggeringşaşırtıcı thing of all of this, to me,
212
659678
3859
Bütün bunlar içinde, benim için en çarpıcı olanı,
11:19
is that not only is this a problemsorun, not only do we recognizetanımak
213
663537
3299
bunun sadece büyük bir sorun olması, bizim bu sorunun
11:22
that this is a problemsorun, but we'vebiz ettik had to sufferacı çekmek fakesahte fixesdüzeltmeleri.
214
666836
4195
farkında olmamızın yanısıra, uyduruktan çözümlerle avunuyor olmamız.
11:26
We'veBiz ettik had people pretendtaklit that this is a problemsorun that's been fixedsabit.
215
671031
3058
Aramızda, bu sorunun çözümlendiğine kendini inandırmış insanlar var.
11:29
First of all, we had trialsdenemeler registerskaydeder, and everybodyherkes said,
216
674089
2188
Mesela, araştırma kayıtları var. Herkes dedi ki:
11:32
oh, it's okay. We'llWe'll get everyoneherkes to registerkayıt olmak theironların trialsdenemeler, they'llacaklar postposta the protocolprotokol,
217
676277
3603
"Tamam, herkesin yapacağı araştırmayı kaydetmesini sağlayalım,
11:35
they'llacaklar say what they're going to do before they do it,
218
679880
2024
araştırma yapmak isteyenler, daha başlamadan ne yapacaklarını bildirmek zorunda olsunlar.
11:37
and then afterwardssonradan we'lliyi be ableyapabilmek to checkKontrol and see if all the trialsdenemeler whichhangi
219
681904
2121
Böylece, daha sonra geri dönüp hangi araştırmaların gerçekleştiğini,
11:39
have been conductedyürütülen and completedtamamlanan have been publishedyayınlanan.
220
684025
2468
tamamlandığını ve yayınlandığını takip edebiliriz."
11:42
But people didn't botherrahatsız to use those registerskaydeder.
221
686493
2196
Ama insanlar bu kayıt kütüklerini kullanmadılar.
11:44
And so then the InternationalUluslararası CommitteeKomitesi of MedicalTıbbi JournalGünlük EditorsEditörler camegeldi alonguzun bir,
222
688689
2619
Ardından Uluslararası Tıbbi Dergi Editörleri Birliği (ICMJE) geldi ve dedi ki
11:47
and they said, oh, well, we will holdambar the linehat.
223
691308
1543
"Tamam, bu işe yaramadı. O zaman biz araştırmacıları zorlayalım.
11:48
We won'talışkanlık publishyayınlamak any journalsgünlükleri, we won'talışkanlık publishyayınlamak any trialsdenemeler,
224
692851
2633
Daha araştırmaya başlamadan kütüğe kaydedilmeyen
11:51
unlessolmadıkça they'veonlar ettik been registeredkayıtlı before they beganbaşladı.
225
695484
2682
makaleleri, deneyleri yayınlamayalım."
11:54
But they didn't holdambar the linehat. In 2008, a studyders çalışma was conductedyürütülen
226
698166
3531
Ama dediklerini tutamadılar. 2008 yılında yayınlanan bir çalışma,
11:57
whichhangi showedgösterdi that halfyarım of all of trialsdenemeler publishedyayınlanan by journalsgünlükleri
227
701697
3015
şunu gösterdi ki, ICMJE üyeleri tarafından editörlüğü yapılan
12:00
editeddüzenlendi by membersüyeler of the ICMJEICMJE
228
704712
2667
dergilerde yayınlanan makalelerin yarısı
12:03
weren'tdeğildi properlyuygun şekilde registeredkayıtlı, and a quarterçeyrek of them weren'tdeğildi registeredkayıtlı at all.
229
707379
4813
düzgün bir şekilde kütüğe kayıt yaptırmamıştı, dörtte birinin ise hiç kaydı yoktu.
12:08
And then finallyen sonunda, the FDAFDA AmendmentDeğişiklik ActYasası was passedgeçti
230
712192
2801
Sonra FDA İyileştirme Yasası kabul edildi,
12:10
a coupleçift of yearsyıl agoönce sayingsöz that everybodyherkes who conductsyürütmektedir
231
714993
2349
bu yasa, herhangi bir araştırma yapan kişilerin/ekibin
12:13
a trialDeneme mustşart postposta the resultsSonuçlar of that trialDeneme withiniçinde one yearyıl.
232
717342
3443
araştırmanın bittiği yıl içinde vardığı sonuçları bildirmesini zorunlu tutuyordu.
12:16
And in the BMJBMJ, in the first editionbaskı of JanuaryOcak, 2012,
233
720785
4096
BMJ'nin Ocak 2012 sayısında, insanların
12:20
you can see a studyders çalışma whichhangi looksgörünüyor to see if people kepttuttu
234
724881
2704
bu yasaya uyup uymadıklarını inceleyen bir makale mevcut.
12:23
to that rulingiktidar, and it turnsdönüşler out that only one in fivebeş
235
727585
3719
Buna göre, yapılan araştırmaların sadece beşte biri
12:27
have donetamam so.
236
731304
2864
bu yasaya uygun davranmış durumda.
12:30
This is a disasterafet.
237
734168
3283
Bu tam bir facia.
12:33
We cannotyapamam know the truedoğru effectsetkileri of the medicinesilaçlar
238
737451
3564
Eğer, tüm bilgiler elimizin altında olmazsa,
12:36
that we prescribereçete if we do not have accesserişim
239
741015
3216
reçete ettiğimiz ilaçların gerçek etkilerini
12:40
to all of the informationbilgi.
240
744231
3180
bilemeyiz.
12:43
And this is not a difficultzor problemsorun to fixdüzeltmek.
241
747411
3959
ve bu aslında ortadan kaldırması zor bir sorun da değil.
12:47
We need to forcekuvvet people to publishyayınlamak all trialsdenemeler
242
751370
5128
yapılan tüm çalışmaların yayınlanmasını sağlamalıyız.
12:52
conductedyürütülen in humansinsanlar, includingdahil olmak üzere the olderdaha eski trialsdenemeler,
243
756498
2971
İnsanlarda yapılan tüm çalışmaları, eski çalışmalar da dahil,
12:55
because the FDAFDA AmendmentDeğişiklik ActYasası only askssorar that you publishyayınlamak the trialsdenemeler conductedyürütülen after 2008,
244
759469
3945
zira FDA iyileştirme Yasası sadece 2008 yılından sonra yapılan çalışmaların bildirimin zorunlu kılıyor.
12:59
and I don't know what worldDünya it is in whichhangi we're only
245
763414
2613
Bunu neye dayanarak belirledikleri konusunda hiçbir fikrim yok,
13:01
practicingalıştırma yapmak medicinetıp on the basistemel of trialsdenemeler that completedtamamlanan in the pastgeçmiş two yearsyıl.
246
766027
4456
son iki yılda yapılan çalışmalara bakarak tıp bilimini uygulayamayız.
13:06
We need to publishyayınlamak all trialsdenemeler in humansinsanlar,
247
770483
2105
İnsanlar üzerinde yapılan tüm çalışmaları ve sonuçlarını yayınlamalıyız,
13:08
includingdahil olmak üzere the olderdaha eski trialsdenemeler, for all drugsilaçlar in currentşimdiki use,
248
772588
3074
hala kullanılan ilaçlara yönelik yapılmış eski çalışmalar da dahil.
13:11
and you need to tell everyoneherkes you know
249
775662
2916
ve siz de tanıdığınız herkese bunun çok ciddi bir sorun olduğunu
13:14
that this is a problemsorun and that it has not been fixedsabit.
250
778578
3442
bu ciddi sorunun hala net bir çözümü olmadığını anlatmalısınız.
13:17
Thank you very much. (ApplauseAlkış)
251
782020
2951
Teşekkürler. ( Alkışlar)
13:20
(ApplauseAlkış)
252
784971
3273
(Alkışlar)
Translated by Isil Arican
Reviewed by Fulya Basoglu

▲Back to top

ABOUT THE SPEAKER
Ben Goldacre - Debunker
Ben Goldacre unpicks dodgy scientific claims made by scaremongering journalists, dubious government reports, pharmaceutical corporations, PR companies and quacks.

Why you should listen

"It was the MMR story that finally made me crack," begins the Bad Science manifesto, referring to the sensationalized -- and now-refuted -- link between vaccines and autism. With that sentence Ben Goldacre fired the starting shot of a crusade waged from the pages of The Guardian from 2003 to 2011, on an addicitve Twitter feed, and in bestselling books, including Bad Science and his latest, Bad Pharma, which puts the $600 billion global pharmaceutical industry under the microscope. What he reveals is a fascinating, terrifying mess.

Goldacre was trained in medicine at Oxford and London, and works as an academic in epidemiology. Helped along by this inexhaustible supply of material, he also travels the speaking circuit, promoting skepticism and nerdish curiosity with fire, wit, fast delivery and a lovable kind of exasperation. (He might even convince you that real science, sober reporting and reason are going to win in the end.)

As he writes, "If you're a journalist who misrepresents science for the sake of a headline, a politician more interested in spin than evidence, or an advertiser who loves pictures of molecules in little white coats, then beware: your days are numbered."

Read an excerpt of Bad Pharma >>

More profile about the speaker
Ben Goldacre | Speaker | TED.com