TED2015
Chris Milk: How virtual reality can create the ultimate empathy machine
Chris Milk: Sanal gerçeklik, üstün duygudaşlık makinesini nasıl yaratabilir?
Filmed:
Readability: 3.6
1,616,453 views
Chris Milk şaşırtıcı, hoş ve büyüleyici filmler üretmek için yenilikçi bir teknoloji kullanıyor. Milk'e göre, yaptığı her şeyin arkasındaki esas güç insanın öyküsü. Bu kısa, büyüleyici konuşmada, Kanye West ve Arcade Fire'ı da içeren bazı müzisyen ortaklarını ve sanal gerçeklikle ilgili inanılması güç deneyleri gösteriyor.
Chris Milk - Immersive storyteller
Working at the frontiers of interactive technology, Chris Milk stretches virtual reality into a new canvas for storytelling. Full bio
Working at the frontiers of interactive technology, Chris Milk stretches virtual reality into a new canvas for storytelling. Full bio
Double-click the English transcript below to play the video.
00:13
Virtual reality started for me
in sort of an unusual place.
in sort of an unusual place.
0
1354
4596
Sanal gerçeklik benim için alışılmadık
bir yerde başladı.
bir yerde başladı.
00:18
It was the 1970s.
1
6976
2197
1970'li yıllardı.
00:21
I got into the field very young:
I was seven years old.
I was seven years old.
2
9173
3210
Bu alana girdiğimde çok gençtim,
yedi yaşındaydım.
yedi yaşındaydım.
00:24
And the tool that I used
to access virtual reality
to access virtual reality
3
12383
4862
Ve sanal gerçekliğe erişmek için
kullandığım alet
kullandığım alet
00:29
was the Evel Knievel stunt cycle.
4
17245
3565
Evel Knievel gösteri motorsikletiydi.
00:32
This is a commercial for
that particular item:
that particular item:
5
20810
2391
Bu, motor için çekilmiş bir reklam:
00:35
(Video) Voice-over: What a jump!
6
23201
1575
(Video) Dış-ses: Ne zıplama ama!
00:36
Evel's riding the amazing stunt cycle.
7
24776
1991
Evel müthiş gösteri motorsikletini
sürüyor.
sürüyor.
00:38
That gyro-power sends him
over 100 feet at top speed.
over 100 feet at top speed.
8
26767
2769
Dönüş gücü onu en yüksek
hızda 30 metre havaya sıçratıyor.
hızda 30 metre havaya sıçratıyor.
00:41
Chris Milk: So this was my joy back then.
9
29536
2092
Chris Milk: Bu o zamanlar çok zevkliydi.
00:43
I rode this motorcycle everywhere.
10
31628
2959
Her yerde bu motorsiklete bindim.
Orada Evel Knievel'laydım,
Snake River Kanyonu'ndan birlikte zıpladık.
Snake River Kanyonu'ndan birlikte zıpladık.
00:46
And I was there with Evel Knievel; we
jumped the Snake River Canyon together.
jumped the Snake River Canyon together.
11
34587
4260
00:50
I wanted the rocket.
12
38847
1369
Roketi de istemiştim,
00:52
I never got the rocket,
I only got the motorcycle.
I only got the motorcycle.
13
40216
2780
ama hiçbir zaman alamadım,
sadece motorsikletim vardı.
sadece motorsikletim vardı.
00:57
I felt so connected to this world.
14
45626
2577
Kendimi bu dünyaya çok yakın hissettim.
01:00
I didn't want to be a storyteller
when I grew up, I wanted to be stuntman.
when I grew up, I wanted to be stuntman.
15
48203
4237
Bir öykü anlatıcısı olmak istemedim,
büyüdüğümde bir dublör olacaktım.
büyüdüğümde bir dublör olacaktım.
01:04
I was there. Evel Knievel was my friend.
16
52440
3204
Oradaydım. Evel Knievel benim dostumdu.
01:07
I had so much empathy for him.
17
55644
2383
Onunla fazlasıyla duygudaşlık kurabiliyordum.
01:10
But it didn't work out. (Laughter)
18
58747
2611
Ama işe yaramadı. (Gülüşmeler)
01:13
I went to art school.
19
61358
2024
Sanat okuluna gittim.
01:15
I started making music videos.
20
63382
2410
Müzik klipleri çekmeye başladım.
01:17
And this is one of the early
music videos that I made:
music videos that I made:
21
65792
3074
Ve bu yaptığım ilk videolardan biri:
01:20
(Music: "Touch the Sky" by Kanye West)
22
68866
5890
(Müzik: "Touch the Sky" Kanye West)
01:26
CM: You may notice
some slight similarities here.
some slight similarities here.
23
74756
3276
CM: Bazı benzerlikler fark edebilirsiniz.
01:30
(Laughter)
24
78032
1786
(Gülüşmeler)
01:31
And I got that rocket.
25
79818
2643
Ve o roketi de aldım.
01:34
(Laughter)
26
82461
2643
(Gülüşmeler)
01:37
So, now I'm a filmmaker,
or, the beginning of a filmmaker,
or, the beginning of a filmmaker,
27
85104
4405
Yani şimdi bir yönetmenim,
daha doğrusu işin başlangıcındayım
daha doğrusu işin başlangıcındayım
01:41
and I started using the tools that are
available to me as a filmmaker
available to me as a filmmaker
28
89509
3734
ve anlatabileceğim en ilgi çekici
öyküleri izleyiciye aktarabilmek için
öyküleri izleyiciye aktarabilmek için
01:45
to try to tell the most compelling stories
that I can to an audience.
that I can to an audience.
29
93243
4588
bir yönetmen olarak bana uygun gelen
araç-gereci kullanmaya başladım.
araç-gereci kullanmaya başladım.
01:49
And film is this incredible medium
that allows us to feel empathy
that allows us to feel empathy
30
97831
3149
Filmler bizden çok farklı
insanlarla ve tamamen
insanlarla ve tamamen
01:52
for people that are very different than us
31
100980
2026
yabancı dünyalarla duygudaşlık
01:55
and worlds completely
foreign from our own.
foreign from our own.
32
103006
2832
oluşturmamızı sağlayan
muhteşem araçlardır.
muhteşem araçlardır.
01:57
Unfortunately,
33
105838
830
Maalesef,
01:58
Evel Knievel did not feel the same
empathy for us that we felt for him,
empathy for us that we felt for him,
34
106668
4859
Evel Knievel bizim ona karşı hissettiğimiz
duygudaşlığı bize karşı hissetmedi
duygudaşlığı bize karşı hissetmedi
02:03
and he sued us for this video --
35
111527
2803
ve bizi bu klip için dava etti --
02:06
(Laughter) --
36
114330
1731
(Gülüşmeler) --
02:08
shortly thereafter.
37
116061
2049
kısa bir süre sonra.
02:10
On the upside, the man
that I worshipped as a child,
that I worshipped as a child,
38
118110
4840
Öte taraftan, çocukken taptığım adamın,
02:14
the man that I wanted
to become as an adult,
to become as an adult,
39
122950
3116
büyüdüğümde olmak istediğim adamın
02:18
I was finally able to get his autograph.
40
126066
3840
imzasını alabilmiştim sonunda.
02:22
(Applause)
41
130556
3346
(Alkış)
02:29
Let's talk about film now.
42
137832
5017
Şimdi filmden bahsedelim.
02:34
Film, it's an incredible medium,
43
142849
2896
Film mükemmel bir araçtır
02:37
but essentially, it's the same
now as it was then.
now as it was then.
44
145745
3315
fakat esasında eskiden neyse
şimdi de o.
şimdi de o.
02:41
It's a group of rectangles that are
played in a sequence.
played in a sequence.
45
149060
3469
Birbiri ardına gelen bir grup dikdörtgen.
02:44
And we've done incredible things
with those rectangles.
with those rectangles.
46
152529
3833
Biz bu dikdörtgenlerle inanılmaz
şeyler yaptık.
şeyler yaptık.
02:48
But I started thinking about,
47
156362
2885
Ama şunu düşünmeye başladım,
02:51
is there a way that I can use modern
and developing technologies
and developing technologies
48
159247
4369
çağdaş ve gelişen teknolojiyi kullanarak,
02:55
to tell stories in different ways
49
163616
2125
100 yıldır kullandığımız geleneksel
02:57
and tell different kinds of stories
50
165741
1741
film çekme yöntemleriyle belki de
02:59
that maybe I couldn't tell using
the traditional tools of filmmaking
the traditional tools of filmmaking
51
167482
4311
anlatamayacağım farklı türdeki öyküleri
03:03
that we've been using for 100 years?
52
171793
2171
farklı yöntemlerle
anlatmanın bir yolu var mı?
anlatmanın bir yolu var mı?
03:05
So I started experimenting,
53
173964
2821
Böylece deneylere başladım
03:08
and what I was trying to do was
to build the ultimate empathy machine.
to build the ultimate empathy machine.
54
176785
5089
ve yapmaya çalıştığım şey
üstün duygudaşlık makinesini inşa etmekti.
üstün duygudaşlık makinesini inşa etmekti.
03:15
And here's one of the early experiments:
55
183054
2534
Bu ilk deneylerden bir tanesi:
03:17
(Music)
56
185588
2824
(Müzik)
03:20
So this is called
"The Wilderness Downtown."
"The Wilderness Downtown."
57
188412
2244
İsmi "The Wilderness Downtown."
03:22
It was a collaboration with Arcade Fire.
58
190656
2056
Arcade Fire'la
işbirliğimizin ürünü.
işbirliğimizin ürünü.
03:24
It asked you to put in the address
where you grew up at the beginning of it.
where you grew up at the beginning of it.
59
192712
3650
Başlangıçta sizden büyüdüğünüz yerin
adresini yazmanızı istiyor.
adresini yazmanızı istiyor.
03:28
It's a website.
60
196362
997
Bu bir ağ sayfası.
03:29
And out of it starts growing these little
boxes with different browser windows.
boxes with different browser windows.
61
197359
4916
Sayfanın dışında farklı tarayıcı pencereleriyle
küçük kutular büyümeye başlıyor.
küçük kutular büyümeye başlıyor.
03:34
And you see this teenager
running down a street,
running down a street,
62
202275
2382
Bir caddede koşan bu genci,
sonra da
sonra da
03:36
and then you see Google Street View
and Google Maps imagery
and Google Maps imagery
63
204657
2758
Google Street View ve Google
Haritalar görüntüleri görüyorsunuz
Haritalar görüntüleri görüyorsunuz
03:39
and you realize the street
he's running down is yours.
he's running down is yours.
64
207415
2524
ve koştuğu caddenin
sizinki olduğunu anlıyorsunuz.
sizinki olduğunu anlıyorsunuz.
03:41
And when he stops in front of a house,
he stops in front of your house.
he stops in front of your house.
65
209939
4109
Bir evin önünde duruyor, o sizin eviniz.
03:47
And this was great, and I saw people
having an even deeper emotional reaction
having an even deeper emotional reaction
66
215735
3682
Bu mükemmeldi ve buna, benim
dikdörtgenlerde yaptığım şeyden çok daha
dikdörtgenlerde yaptığım şeyden çok daha
03:51
to this than the things that
I had made in rectangles.
I had made in rectangles.
67
219417
3214
derin duygusal tepkiler veren
insanlar gördüm.
insanlar gördüm.
03:54
And I'm essentially taking
a piece of your history
a piece of your history
68
222631
3931
Aslında sizin anılarınızın
bir parçasını alıyorum
bir parçasını alıyorum
03:58
and putting it inside
the framing of the story.
the framing of the story.
69
226562
3419
ve onu öykünün çerçevesinin
içine yerleştiriyorum.
içine yerleştiriyorum.
04:01
But then I started thinking,
70
229981
1597
Ama sonra düşünmeye başladım,
04:03
okay, well that's a part of you,
71
231578
1852
tamam, bu sizin bir parçanızdı;
04:05
but how do I put all of you
inside of the frame?
inside of the frame?
72
233430
5301
fakat sizin tamamınızı çerçeveye
nasıl yerleştirebilirdim?
nasıl yerleştirebilirdim?
04:10
So to do that, I started
making art installations.
making art installations.
73
238731
3103
Bunu yapmak için, bazı
sanat programları yapmaya başladım.
sanat programları yapmaya başladım.
04:13
And this is one called
"The Treachery of Sanctuary."
"The Treachery of Sanctuary."
74
241834
2540
Buna "Tapınağın İhaneti" diyoruz.
04:16
It's a triptych. I'm going to show
you the third panel.
you the third panel.
75
244374
3018
Üç parçalı bir tablo. Size
üçüncü paneli göstereceğim.
üçüncü paneli göstereceğim.
04:19
(Music)
76
247392
3838
(Müzik)
04:43
So now I've got you inside of the frame,
77
271260
3588
Şimdi sizi çerçevenin içine aldım
04:46
and I saw people having even more
visceral emotional reactions
visceral emotional reactions
78
274848
4555
ve insanların bu çalışmaya, bir öncekine
oranla daha derin duygusal
oranla daha derin duygusal
04:51
to this work than the previous one.
79
279403
2677
tepkiler verdiğini gördüm.
04:54
But then I started thinking about frames,
and what do they represent?
and what do they represent?
80
282080
4150
Ama sonra çerçeveler hakkında düşünmeye
başladım, neyi temsil ediyorlardı?
başladım, neyi temsil ediyorlardı?
04:58
And a frame is just a window.
81
286230
2257
Bir çerçeve sadece bir pencereydi.
05:00
I mean, all the media that we watch --
television, cinema --
television, cinema --
82
288487
3079
Yani, izlediğimiz tüm medya --
televizyon, sinema --
televizyon, sinema --
05:03
they're these windows into
these other worlds.
these other worlds.
83
291566
2253
başka dünyalara açılan
pencerelerdir.
pencerelerdir.
05:05
And I thought, well, great.
I got you in a frame.
I got you in a frame.
84
293819
2688
Ve düşündüm ki, iyi, tamam.
Seni çerçevenin içine aldım.
Seni çerçevenin içine aldım.
05:08
But I don't want you in the frame,
I don't want you in the window,
I don't want you in the window,
85
296507
3127
Ama seni çerçevenin içinde istemiyorum.
Pencerenin içinde istemiyorum.
Pencerenin içinde istemiyorum.
Pencerenin içinden geçmeni istiyorum,
diğer tarafta olmanı istiyorum,
diğer tarafta olmanı istiyorum,
05:11
I want you through the window,
I want you on the other side,
I want you on the other side,
86
299634
2889
yaşayan bir dünyada.
05:14
in the world, inhabiting the world.
87
302523
3075
05:18
So that leads me back to virtual reality.
88
306218
2905
Bu beni tekrar sanal
gerçeklik fikrine götürdü.
gerçeklik fikrine götürdü.
05:21
Let's talk about virtual reality.
89
309123
2221
Şimdi sanal gerçeklik hakkında konuşalım.
05:24
Unfortunately,
90
312634
1300
Maalesef,
05:25
talking about virtual reality
is like dancing about architecture.
is like dancing about architecture.
91
313934
4489
sanal gerçeklik hakkında konuşmak,
mimari hakkında dans etmeye benziyor.
mimari hakkında dans etmeye benziyor.
05:30
And this is actually someone dancing
about architecture in virtual reality.
about architecture in virtual reality.
92
318423
6917
Ve bu gerçekten sanal gerçeklikte
mimari hakkında dans eden birisi.
mimari hakkında dans eden birisi.
05:37
(Laughter)
93
325340
2483
(Gülüşmeler)
05:39
So, it's difficult to explain.
Why is it difficult to explain?
Why is it difficult to explain?
94
327823
3261
Yani, bunu tarif etmek zor.
Peki neden?
Peki neden?
05:43
It's difficult because it's a very
experiential medium.
experiential medium.
95
331084
3698
Zor çünkü bu çok deneysel bir araç.
05:46
You feel your way inside of it.
96
334782
1916
Onu ancak onun içindeyken hissedersin.
05:48
It's a machine, but inside of it,
97
336698
1798
O bir makine ancak içindeyken
05:50
it feels like real life,
it feels like truth.
it feels like truth.
98
338496
3449
gerçek yaşam gibi hissettirir,
gerçek gibi hissettirir.
gerçek gibi hissettirir.
05:53
And you feel present in the world
that you're inside
that you're inside
99
341945
2521
İçinde bulunduğun zaman
o dünyaya aittir ve
o dünyaya aittir ve
05:56
and you feel present with the people
that you're inside of it with.
that you're inside of it with.
100
344466
3223
ve o an yanında hissettiğin insanlar
onun içinde yanında olanlardır.
onun içinde yanında olanlardır.
05:59
So, I'm going to show you a demo
of a virtual reality film:
of a virtual reality film:
101
347689
4096
Şimdi size bir sanal gerçeklik filminin
tanıtım filmini göstereceğim:
tanıtım filmini göstereceğim:
06:03
a full-screen version of
all the information
all the information
102
351785
2221
Sanal gerçekliği kameraya
alırken yakaladığımız
alırken yakaladığımız
06:06
that we capture when
we shoot virtual reality.
we shoot virtual reality.
103
354006
2203
tüm görüntülerin bir tam-ekran sürümü.
06:08
So we're shooting in every direction.
104
356209
1825
Her yönde çekim yapıyoruz.
06:10
This is a camera system that we built
105
358034
2176
Bu, her yöne bakan 3B
kameralara ve her
kameralara ve her
06:12
that has 3D cameras that look
in every direction
in every direction
106
360210
3025
yönden kayıt alan
iki yönlü mikrofonlara
iki yönlü mikrofonlara
06:15
and binaural microphones
that face in every direction.
that face in every direction.
107
363235
2752
sahip bir kamera sistemi.
06:17
We take this and we build, basically,
a sphere of a world that you inhabit.
a sphere of a world that you inhabit.
108
365987
5346
Bununla, temel olarak içinde yaşadığınız
dünyayı bir küre içinde inşa ediyoruz.
dünyayı bir küre içinde inşa ediyoruz.
06:23
So what I'm going to show you
is not a view into the world,
is not a view into the world,
109
371333
3403
Size göstereceğim şey bu
dünyanın bir manzarası değil,
dünyanın bir manzarası değil,
06:26
it's basically the whole world
stretched into a rectangle.
stretched into a rectangle.
110
374736
3371
temel olarak tüm dünyanın
bir dikdörtgene yaydırılmış hali.
bir dikdörtgene yaydırılmış hali.
06:30
So this film is called
"Clouds Over Sidra,"
"Clouds Over Sidra,"
111
378107
3388
Bu filmin adı
"Sidra'nın Üstündeki Bulutlar."
"Sidra'nın Üstündeki Bulutlar."
06:33
and it was made in conjunction with
our virtual reality company called VRSE
our virtual reality company called VRSE
112
381495
4494
Bizim sanal gerçeklik şirketimiz
olan VRSE, Birleşmiş Milletler
olan VRSE, Birleşmiş Milletler
06:37
and the United Nations,
113
385989
1766
ve Gabo Arora isimli bir ortak
06:39
and a co-collaborator named Gabo Arora.
114
387755
3033
ile birlikte yapıldı.
06:42
And we went to a Syrian refugee camp
in Jordan in December
in Jordan in December
115
390788
3837
Aralık ayında Ürdün'deki bir Suriyeli
mülteci kampına gittik
mülteci kampına gittik
06:46
and shot the story of a 12-year-old
girl there named Sidra.
girl there named Sidra.
116
394625
4357
ve orada Sidra isimli 12 yaşında
bir kızın öyküsünü kameraya aldık.
bir kızın öyküsünü kameraya aldık.
06:50
And she and her family fled Syria
through the desert into Jordan
through the desert into Jordan
117
398982
3491
O ve ailesi çöl üzerinden
Ürdün'e kaçmıştı
Ürdün'e kaçmıştı
06:54
and she's been living in this
camp for the last year and a half.
camp for the last year and a half.
118
402473
4094
ve son bir buçuk yıldır
kampta yaşıyordu.
kampta yaşıyordu.
07:00
(Video) Sidra: My name is Sidra.
119
408207
2513
(Video) Sidra: Adım Sidra.
07:02
I am 12 years old.
120
410720
1896
12 yaşındayım.
07:04
I am in the fifth grade.
121
412616
1802
5. sınıfa gidiyorum.
07:06
I am from Syria,
in the Daraa Province, Inkhil City.
in the Daraa Province, Inkhil City.
122
414418
5187
Suriyeliyim, Daraa Bölgesi'ndeki
Inkhil Şehri'nde oturuyorum.
Inkhil Şehri'nde oturuyorum.
07:11
I have lived here in the Zaatari camp
in Jordan for the last year and a half.
in Jordan for the last year and a half.
123
419605
5238
Bir buçuk yıldır burada, Ürdün'deki
Zaatari kampında yaşıyorum.
Zaatari kampında yaşıyorum.
07:18
I have a big family:
124
426923
2008
Büyük bir ailem var:
07:20
three brothers, one is a baby.
125
428931
2766
Üç kardeş, bir bebek.
07:23
He cries a lot.
126
431697
3445
O çok ağlıyor.
07:27
I asked my father if I cried when
I was a baby and he says I did not.
I was a baby and he says I did not.
127
435142
5055
Babama bebekken ağlayıp ağlamadığımı
sordum, ağlamadığımı söyledi.
sordum, ağlamadığımı söyledi.
07:32
I think I was a stronger baby
than my brother.
than my brother.
128
440197
3624
Galiba bebekken kardeşimden
daha güçlüydüm.
daha güçlüydüm.
07:35
CM: So, when you're inside
of the headset.
of the headset.
129
443821
2910
CM: Başlığın içindeyken,
07:38
you're not seeing it like this.
130
446731
1620
bu şekilde görmüyorsunuz.
07:40
You're looking around through this world.
131
448351
2072
Etrafa o dünyanın içinden bakıyorsunuz.
07:42
You'll notice you see full
360 degrees, in all directions.
360 degrees, in all directions.
132
450423
5288
Her yönde, 360 derece gördüğünüzü
fark ediyorsunuz.
fark ediyorsunuz.
07:47
And when you're sitting there
in her room, watching her,
in her room, watching her,
133
455711
2991
Ve orada otururken, onun odasında,
onu izlerken,
onu izlerken,
07:50
you're not watching it through
a television screen,
a television screen,
134
458702
2413
onu bir televizyon ekranından
izlemiyorsunuz,
izlemiyorsunuz,
07:53
you're not watching it through a window,
you're sitting there with her.
you're sitting there with her.
135
461115
3408
onu bir pencereden izlemiyorsunuz,
orada onunla oturuyorsunuz.
orada onunla oturuyorsunuz.
07:56
When you look down, you're sitting
on the same ground that she's sitting on.
on the same ground that she's sitting on.
136
464523
4373
Aşağı baktığınızda, onun oturduğu zeminde
oturduğunuzu görüyorsunuz.
oturduğunuzu görüyorsunuz.
08:00
And because of that,
137
468915
1751
Ve bu yüzden,
08:02
you feel her humanity in a deeper way.
138
470666
4388
onun varlığını daha derin bir şekilde
hissediyorsunuz.
hissediyorsunuz.
08:07
You empathize with her in a deeper way.
139
475054
4536
Onunla daha derin bir
şekilde duygudaşlık kuruyorsunuz.
şekilde duygudaşlık kuruyorsunuz.
08:11
And I think that we can change
minds with this machine.
minds with this machine.
140
479590
6327
Ve bence bu makineyle
fikirleri değiştirebiliriz.
fikirleri değiştirebiliriz.
08:17
And we've already started
to try to change a few.
to try to change a few.
141
485917
3773
Birkaçını değiştirmek
için çabalamaya başladık bile.
için çabalamaya başladık bile.
08:21
So we took this film to the World Economic
Forum in Davos in January.
Forum in Davos in January.
142
489690
4846
Bu filmi Ocak'ta Davos'taki Dünya
Ekonomik Forum'una götürdük.
Ekonomik Forum'una götürdük.
08:26
And we showed it to a group of people
143
494536
2486
Fikirleri milyonlarca insanın
yaşamını etkileyecek
yaşamını etkileyecek
08:29
whose decisions affect the lives
of millions of people.
of millions of people.
144
497022
4080
bir grup insana gösterdik.
08:33
And these are people
who might not otherwise
who might not otherwise
145
501102
2118
Götürmeseydik bu insanlar
muhtemelen
muhtemelen
08:35
be sitting in a tent
in a refugee camp in Jordan.
in a refugee camp in Jordan.
146
503220
6264
Ürdün'de bir mülteci kampındaki
çadırda hiç oturmayacaklardı.
çadırda hiç oturmayacaklardı.
08:41
But in January, one afternoon
in Switzerland,
in Switzerland,
147
509484
6329
Ama Ocak'ta, bir öğle sonrası,
İsviçre'de,
İsviçre'de,
08:47
they suddenly all found themselves there.
148
515813
3616
kendilerini aniden orada buldular.
08:52
(Applause)
149
520309
4180
(Alkış)
08:58
And they were affected by it.
150
526699
2359
Ve etkilendiler.
09:01
So we're going to make more of them.
151
529058
3316
Biz bunu daha sık yapacağız.
09:04
We're working with the
United Nations right now
United Nations right now
152
532374
3086
Şu an bu filmlerden bir
seri yapmak için
seri yapmak için
09:07
to shoot a whole series of these films.
153
535460
2055
Birleşmiş Milletler'le
birlikte çalışıyoruz.
birlikte çalışıyoruz.
09:09
We just finished shooting
a story in Liberia.
a story in Liberia.
154
537515
2672
Liberya'da geçen bir öyküyü
çekmeyi yeni bitirdik.
çekmeyi yeni bitirdik.
09:12
And now, we're going
to shoot a story in India.
to shoot a story in India.
155
540187
3446
Ve şimdi, başka bir hikâye için
Hindistan'a gideceğiz.
Hindistan'a gideceğiz.
09:15
And we're taking these films,
156
543633
1878
Bu filmleri alıyoruz ve
09:17
and we're showing them
at the United Nations
at the United Nations
157
545511
2525
Birleşmiş Milletler'de çalışan ve
orayı ziyaret eden
orayı ziyaret eden
09:20
to people that work there and people
that are visiting there.
that are visiting there.
158
548036
2987
insanlara gösteriyoruz.
09:23
And we're showing
them to the people
them to the people
159
551023
1787
Filmlerdeki insanların
hayatlarını gerçekten
hayatlarını gerçekten
09:24
that can actually change the lives
of the people inside of the films.
of the people inside of the films.
160
552810
4464
değiştirebilecek insanlara
gösteriyoruz.
gösteriyoruz.
09:29
And that's where I think we just
start to scratch the surface
start to scratch the surface
161
557274
3681
Ve bence şu an için sadece
sanal gerçekliğin gerçek gücünün
sanal gerçekliğin gerçek gücünün
09:32
of the true power of virtual reality.
162
560955
3659
yüzeyini kazımaya başladık.
09:36
It's not a video game peripheral.
163
564614
2221
Bu, üç boyutlu bir video oyunu değil.
09:38
It connects humans to other humans
in a profound way
in a profound way
164
566835
4573
Bu, daha önce hiçbir medya aracında
görmediğim kadar derin bir yolla
görmediğim kadar derin bir yolla
09:43
that I've never seen before
in any other form of media.
in any other form of media.
165
571408
3465
insanları diğer insanlara bağlıyor.
09:46
And it can change people's
perception of each other.
perception of each other.
166
574873
3739
Ve bu, insanların diğerlerine olan
bakışını değiştirebilir.
bakışını değiştirebilir.
09:50
And that's how I think
167
578612
1686
Bence bu sanal gerçekliğin
09:52
virtual reality has the potential
to actually change the world.
to actually change the world.
168
580298
3436
nasıl dünyayı değiştirecek potansiyele
sahip olduğunu gösteriyor.
sahip olduğunu gösteriyor.
09:58
So, it's a machine,
169
586604
2547
Yani, bu bir makine
10:01
but through this machine
we become more compassionate,
we become more compassionate,
170
589151
4923
ancak bu makineyle daha
merhametli hâle geliyoruz,
merhametli hâle geliyoruz,
10:06
we become more empathetic,
and we become more connected.
and we become more connected.
171
594074
5593
daha çok duygudaş oluyoruz ve
birbirimize daha çok bağlanıyoruz.
birbirimize daha çok bağlanıyoruz.
10:11
And ultimately, we become more human.
172
599667
3854
En nihayetinde, daha insan oluyoruz.
10:16
Thank you.
173
604491
1160
Teşekkürler.
10:17
(Applause)
174
605651
3120
(Alkış)
ABOUT THE SPEAKER
Chris Milk - Immersive storytellerWorking at the frontiers of interactive technology, Chris Milk stretches virtual reality into a new canvas for storytelling.
Why you should listen
Chris Milk is a visual artist who has created music videos for Kanye West, Arcade Fire, Beck, U2, Johnny Cash, Gnarls Barkley and many more. He is known for weaving artistic and technological innovations in pursuit of the next great platform for storytelling. Milk's acclaimed interactive projects include Wilderness Downtown (with Arcade Fire), The Johnny Cash Project and The Treachery of Sanctuary. His interactive installation artworks have been showcased at the MoMA, the Tate Modern and museums around the world.
Milk's most recent contribution to the art and tech frontier is as founder and CEO of the virtual reality company Within (formerly Vrse). In collaboration with the New York Times, Zach Richter and JR, Milk created two VR films, Walking New York and The Displaced, which were distributed along with Google Cardboard viewers to 1 million NYT subscribers in 2015. He has also collaborated on VR projects with the United Nations (Clouds Over Sidra and Waves of Grace), Vice, SNL and U2.
Chris Milk | Speaker | TED.com