TEDGlobal>London
Anders Fjellberg: Two nameless bodies washed up on the beach. Here are their stories
Anders Fjellberg: İki isimsiz ceset kıyıya vurdu. İşte onların hikayeleri
Filmed:
Readability: 4.1
1,315,407 views
Aynı dalgıç kıyafetlerini giymiş iki ceset Norveç ve Hollanda'da karaya vurunca, gazeteci Anders Fjellberg ve fotoğrafçı Tomm Christiansen şu soruyu cevaplamak için araştırmaya başladılar: "Bu insanlar kimler?". Buldukları ve Norveç'in Dagbladet gazetesine yayınladıkları hikaye; herkesin bir ismi olduğu, herkesin bir hikayesi olduğu ve herkesin bir şahsiyet olduğudur.
Anders Fjellberg - Journalist
For the Norwegian newspaper Dagbladet, Anders Fjellberg investigated the story of "The Wetsuitman," along with his co-author, photographer Tomm Christiansen. Full bio
For the Norwegian newspaper Dagbladet, Anders Fjellberg investigated the story of "The Wetsuitman," along with his co-author, photographer Tomm Christiansen. Full bio
Double-click the English transcript below to play the video.
00:14
So this right here
0
2240
1495
Resimde gördüğünüz
00:15
is the tiny village of Elle,
close to Lista.
close to Lista.
1
3760
4056
Lista'nın yakınındaki küçük Elle köyü.
00:19
It's right at the southernmost
tip of Norway.
tip of Norway.
2
7840
2360
Norveç'in tam en güney ucunda bulunmakta.
Bu yıl 2 Ocak tarihinde,
00:23
And on January 2 this year,
3
11320
2416
00:25
an elderly guy who lives in the village,
4
13760
2216
bu köyde yaşayan yaşlı bir adam
00:28
he went out to see what was cast ashore
5
16000
2896
yakın zamandaki fırtınadan
00:30
during a recent storm.
6
18920
1600
kıyıya ne vurdu diye bakmak için
dışarı çıktı.
dışarı çıktı.
00:34
And on a patch of grass
right next to the water's edge,
right next to the water's edge,
7
22080
3216
Hemen suyun kenarında,
bir parça çimenin üzerinde
bir parça çimenin üzerinde
00:37
he found a wetsuit.
8
25320
2000
bir dalgıç kıyafeti buldu.
Rengi gri ve siyahtı, ucuz
bir şey olduğunu düşündü.
bir şey olduğunu düşündü.
00:39
It was grey and black,
and he thought it looked cheap.
and he thought it looked cheap.
9
27920
3400
Dalgıç kıyafetinin her bir bacağından
00:44
Out of each leg of the wetsuit
10
32240
2056
00:46
there were sticking two white bones.
11
34320
3000
iki beyaz kemik çıkıyordu.
00:50
It was clearly the remains
of a human being.
of a human being.
12
38120
2200
Bunlar açıkça bir insanın kalıntılarıydı.
00:54
And usually, in Norway,
dead people are identified quickly.
dead people are identified quickly.
13
42160
3136
Genellikle Norveç'te ölüler
çabuk tespit edilirler.
çabuk tespit edilirler.
00:57
So the police started searching
14
45320
1536
Böylece polis
yöresel kayıp ilanlarını,
00:58
through missing reports
from the local area,
from the local area,
15
46880
2096
ulusal kayıp ilanlarını
01:01
national missing reports,
16
49000
1216
ve bağlantılı olabilecek kazaları
araştırmaya başladı.
araştırmaya başladı.
01:02
and looked for accidents
with a possible connection.
with a possible connection.
17
50240
2456
Hiçbir şey bulamadılar.
01:04
They found nothing.
18
52720
1200
Bu sebeple DNA profili yaptılar,
01:06
So they ran a DNA profile,
19
54920
1496
01:08
and they started searching
internationally through Interpol.
internationally through Interpol.
20
56440
3136
ve Interpol aracılığıyla tüm
dünyada aramaya başladılar.
dünyada aramaya başladılar.
01:11
Nothing.
21
59600
1200
Gene hiçbir şey çıkmadı.
01:14
This was a person
that nobody seemed to be missing.
that nobody seemed to be missing.
22
62240
3520
Görünen o ki, bu kimsenin
aramadığı bir kişiydi.
aramadığı bir kişiydi.
İsimsiz bir mezara girecek olan,
görünmez bir hayattı.
görünmez bir hayattı.
01:18
It was an invisible life
heading for a nameless grave.
heading for a nameless grave.
23
66520
3640
01:24
But then, after a month,
24
72000
1736
1 ay sonra,
01:25
the police in Norway got a message
from the police in the Netherlands.
from the police in the Netherlands.
25
73760
4296
Norveç polisi Hollanda polisinden
bir mesaj aldı.
bir mesaj aldı.
Birkaç ay önce
01:30
A couple of months earlier,
they had found a body,
they had found a body,
26
78080
2616
onlar da aynı dalgıç kıyafetinde
bir ceset bulmuşlardı
bir ceset bulmuşlardı
01:32
in an identical wetsuit,
and they had no idea who this person was.
and they had no idea who this person was.
27
80720
4280
ve onların da bu kişinin kim
olduğuna dair fikirleri yoktu.
olduğuna dair fikirleri yoktu.
01:37
But the police in the Netherlands
managed to trace the wetsuit
managed to trace the wetsuit
28
85791
2905
Ama Hollanda polisi dalgıç kıyafetinin
01:40
by an RFID chip that was sewn in the suit.
29
88720
3376
içine dikili bir RFID çipinden
iz sürmeyi başarmıştı.
iz sürmeyi başarmıştı.
01:44
So they were then able to tell
30
92120
2176
Sonuçta iki kıyafetin de aynı
müşteri tarafından
müşteri tarafından
01:46
that both wetsuits were bought
by the same customer at the same time,
by the same customer at the same time,
31
94320
5336
aynı zamanda satın
alındığını anlamışlardı,
alındığını anlamışlardı,
01:51
October 7, 2014,
32
99680
2456
7 ekim 2014'te,
01:54
in the French city of Calais
by the English Channel.
by the English Channel.
33
102160
2600
Fransız şehri Calais'de,
İngiliz Manşı'nda.
İngiliz Manşı'nda.
01:57
But this was all
they were able to figure out.
they were able to figure out.
34
105760
3176
Ama sadece bu kadarını çözebilmişlerdi.
02:00
The customer paid cash.
35
108960
1656
Müşteri nakit ödemişti.
02:02
There was no surveillance
footage from the shop.
footage from the shop.
36
110640
2616
Mağazanın gözetleme görüntüleri yoktu.
02:05
So it became a cold case.
37
113280
1480
Böylece çözülmemiş bir vaka olarak kaldı.
Biz bu hikayeyi duyduk
ve bu benle
ve bu benle
02:07
We heard this story,
38
115840
1216
02:09
and it triggered me and my colleague,
photographer Tomm Christiansen,
photographer Tomm Christiansen,
39
117080
3239
meslektaşım fotoğrafçı
Tomm Christiansen'i harekete geçirdi,
Tomm Christiansen'i harekete geçirdi,
tabii ki aklımızdaki bariz soru şuydu:
bu insanlar kim?
bu insanlar kim?
02:12
and we of course had the obvious question:
who were these people?
who were these people?
40
120343
3073
O zamanlar Calais hakkında
çok az şey biliyordum,
çok az şey biliyordum,
02:15
At the time, I'd barely
heard about Calais,
heard about Calais,
41
123440
2000
02:17
but it took about two
or three seconds to figure out
or three seconds to figure out
42
125464
2831
fakat Calais'nin iki şeyiyle ünlü olduğunu
02:20
Calais is basically known for two things.
43
128320
2936
anlamam 2 ya da 3 saniyemi aldı.
02:23
It's the spot in continental Europe
closest to Britain,
closest to Britain,
44
131280
2816
Burası Avrupa kıtasının
İngiltere'ye en yakın noktası.
İngiltere'ye en yakın noktası.
02:26
and a lot of migrants and refugees
are staying in this camp
are staying in this camp
45
134120
3536
Bir sürü göçmen ve mülteci
buradaki kampta kalmakta
buradaki kampta kalmakta
02:29
and are trying desperately
to cross over to Britain.
to cross over to Britain.
46
137680
3216
ve umutsuzca İngiltere'ye
geçmeye çalışmaktalar.
geçmeye çalışmaktalar.
02:32
And right there was a plausible theory
about the identity of the two people,
about the identity of the two people,
47
140920
4936
Bu noktada, bu iki kişinin kimliği
hakkında makul bir teori ortaya çıktı
hakkında makul bir teori ortaya çıktı
02:37
and the police made this theory as well.
48
145880
2376
ve polis de bunu öngördü.
02:40
Because if you or I or anybody else
with a firm connection to Europe
with a firm connection to Europe
49
148280
3191
Çünkü Avrupa'yla bağlantısı olan siz,
ben veya başka biri
ben veya başka biri
02:43
goes missing off the coast of France,
people would just know.
people would just know.
50
151495
3201
Fransa kıyılarında kaybolsa,
insanlar bilirler.
insanlar bilirler.
Arkadaşlarınız veya aileniz
kayıp olduğunuzu bildirirler,
kayıp olduğunuzu bildirirler,
02:46
Your friends or family
would report you missing,
would report you missing,
51
154720
2256
polis gelip sizi arar, medya bilir,
02:49
the police would come search for you,
the media would know,
the media would know,
52
157000
2776
muhtemelen lamba direklerinde
resimleriniz olur.
resimleriniz olur.
02:51
and there would be
pictures of you on lampposts.
pictures of you on lampposts.
53
159800
2256
İz bırakmadan kaybolmak zordur.
02:54
It's difficult to disappear
without a trace.
without a trace.
54
162080
2048
02:57
But if you just fled the war in Syria,
55
165120
1856
Fakat Suriye'deki savaştan kaçmışsanız,
02:59
and your family,
if you have any family left,
if you have any family left,
56
167000
2976
aileniz, tabii hâlâ bir aileniz kaldıysa,
ister istemez nerede
olduğunuzu bilemiyorlarsa
olduğunuzu bilemiyorlarsa
03:02
don't necessarily know where you are,
57
170000
2056
03:04
and you're staying here illegally
58
172080
2016
ve burada, her gün gidip gelen
binlercesi arasında,
binlercesi arasında,
03:06
amongst thousands of others
who come and go every day.
who come and go every day.
59
174120
2840
yasadışı olarak kalıyorsanız,
03:09
Well, if you disappear one day,
nobody will notice.
nobody will notice.
60
177440
3680
bir gün kaybolursanız, hiç kimse
fark etmeyecektir.
fark etmeyecektir.
03:13
The police won't come search for you
because nobody knows you're gone.
because nobody knows you're gone.
61
181600
3286
Polis sizi aramayacaktır,
çünkü kimse kaybolduğunuzu bilmiyordur.
çünkü kimse kaybolduğunuzu bilmiyordur.
03:18
And this is what happened
to Shadi Omar Kataf
to Shadi Omar Kataf
62
186160
2736
Suriyeli Shadi Omar Kataf ve
03:20
and Mouaz Al Balkhi from Syria.
63
188920
2320
Mouaz Al Balkhi'ye olan da buydu.
Ben ve Tomm, Calais'ye
ilk kez bu yılın nisan ayında gittik.
ilk kez bu yılın nisan ayında gittik.
03:24
Me and Tomm went to Calais
for the first time in April this year,
for the first time in April this year,
64
192768
3048
3 aylık bir soruşturmadan sonra,
bu 2 genç adamın nasıl
bu 2 genç adamın nasıl
03:27
and after three months of investigation,
we were able to tell the story
we were able to tell the story
65
195840
3336
03:31
about how these two young men
fled the war in Syria,
fled the war in Syria,
66
199200
2776
Suriye'deki savaştan kaçıp
Calais'de sıkışıp kaldıklarının,
Calais'de sıkışıp kaldıklarının,
03:34
ended up stuck in Calais,
67
202000
1736
İngiliz Manşı'nı yüzerek
İngiltere'ye ulaşmak için
İngiltere'ye ulaşmak için
03:35
bought wetsuits and drowned
in what seems to have been an attempt
in what seems to have been an attempt
68
203760
3376
nasıl dalgıç kıfayeti satın alıp
boğulduklarının
boğulduklarının
03:39
to swim across the English Channel
in order to reach England.
in order to reach England.
69
207160
2960
hikayesini anlatabilir hale geldik.
03:43
It is a story about the fact
that everybody has a name,
that everybody has a name,
70
211280
3216
Bu hikaye herkesin bir isminin olduğu
gerçeğinin hikayesidir.
gerçeğinin hikayesidir.
03:46
everybody has a story,
everybody is someone.
everybody is someone.
71
214520
2440
Her kişinin bir hikayesi var,
her kişi bir şahsiyettir.
her kişi bir şahsiyettir.
03:49
But it is also a story about what
it's like to be a refugee in Europe today.
it's like to be a refugee in Europe today.
72
217480
5616
Bu ayrıca, bugün Avrupa'da
mülteci olmanın nasıl bir şey
olduğunun hikayesidir.
olduğunun hikayesidir.
Burası bizim soruşturmamızı
başlattığımız yer.
başlattığımız yer.
03:55
So this is where we started our search.
73
223120
1936
03:57
This is in Calais.
74
225080
1496
Burası Calais.
03:58
Right now, between 3,500
and 5,000 people are living here
and 5,000 people are living here
75
226600
3096
Şu an burada 3.500-5.000 kişi
04:01
under horrible conditions.
76
229720
1576
çok kötü koşullarda yaşıyorlar.
04:03
It has been dubbed
the worst refugee camp in Europe.
the worst refugee camp in Europe.
77
231320
2976
Buraya Avrupa'nın en kötü
mülteci kampı ünvanı verildi.
mülteci kampı ünvanı verildi.
04:06
Limited access to food,
limited access to water,
limited access to water,
78
234320
3056
Gıdaya sınırlı erişim,
suya sınırlı erişim,
suya sınırlı erişim,
sağlık hizmetine sınırlı erişim.
04:09
limited access to health care.
79
237400
1496
04:10
Disease and infections are widespread.
80
238920
2280
Hastalık ve enfeksiyonlar
oldukça yaygınlar.
oldukça yaygınlar.
04:13
And they're all stuck here
because they're trying to get to England
because they're trying to get to England
81
241920
3176
Sığınma talep etmek için
İngiltere'ye ulaşmaya çalıştıkları için
hepsi burada sıkışıp kalmışlar.
04:17
in order to claim asylum.
82
245120
1416
04:18
And they do that by hiding in the back
of trucks headed for the ferry,
of trucks headed for the ferry,
83
246560
3536
Bunu da, feribot ya da
Eurotunnel'a gidecek olan
Eurotunnel'a gidecek olan
04:22
or the Eurotunnel,
84
250120
1200
kamyonlarda saklanarak,
04:24
or they sneak inside
the tunnel terminal at night
the tunnel terminal at night
85
252440
2336
ya da tünel terminaline gece gizlice girip
04:26
to try to hide on the trains.
86
254800
1880
trenlerin içinde saklanmaya
çalışarak yapıyorlar.
çalışarak yapıyorlar.
Çoğu İngiltere'ye dilini
bildikleri için gitmek istiyorlar,
bildikleri için gitmek istiyorlar,
04:29
Most want to go to Britain
because they know the language,
because they know the language,
87
257519
2937
hayatlarına burada yeniden başlamanın
daha kolay olacağını düşünüyorlar
daha kolay olacağını düşünüyorlar
04:32
and so they figure it would be easier
to restart their lives from there.
to restart their lives from there.
88
260480
3496
Çalışmak istiyorlar,
eğitim görmek istiyorlar,
eğitim görmek istiyorlar,
04:36
They want to work, they want to study,
89
264000
1816
hayatlarını devam ettirmek istiyorlar.
04:37
they want to be able
to continue their lives.
to continue their lives.
90
265840
2136
Bu insanların çoğu iyi eğitilmiş
ve yetenekli işçiler.
ve yetenekli işçiler.
04:40
A lot of these people are
highly educated and skilled workers.
highly educated and skilled workers.
91
268000
2936
Calais'ye gidip mültecilerle
konuşursanız; avukatlar, siyasetçiler,
konuşursanız; avukatlar, siyasetçiler,
04:42
If you go to Calais and talk to refugees,
you'll meet lawyers, politicians,
you'll meet lawyers, politicians,
92
270960
3536
mühendisler, grafik tasarımcıları,
çiftçiler ve askerlerle karşılaşırsınız.
çiftçiler ve askerlerle karşılaşırsınız.
04:46
engineers, graphic designers,
farmers, soldiers.
farmers, soldiers.
93
274520
2656
04:49
You've got the whole spectrum.
94
277200
1429
Bütün yelpaze mevcut.
04:51
But who all of these people are
95
279520
2376
Fakat bu insanların kim olduklarını
04:53
usually gets lost in the way
we talk about refugees and migrants,
we talk about refugees and migrants,
96
281920
4456
mülteciler ve göçmenlerden bahsederken
genellikle es geçeriz,
genellikle es geçeriz,
04:58
because we usually do that in statistics.
97
286400
3016
çünkü bunu istatistikler
üzerinden yaparız.
üzerinden yaparız.
05:01
So you have 60 million refugees globally.
98
289440
2176
Dünyada 600 milyon mülteci var.
05:03
About half a million
have made the crossing
have made the crossing
99
291640
2016
Yaklaşık yarım milyonu bu yıla kadar
Akdeniz üzerinden Avrupa'ya
geçmiş bulunmakta,
geçmiş bulunmakta,
05:05
over the Mediterranean
into Europe so far this year,
into Europe so far this year,
100
293680
2456
ve kabaca 4.000'i Calais'de kalmaktalar.
05:08
and roughly 4,000 are staying in Calais.
101
296160
2256
05:10
But these are numbers,
102
298440
1496
Ama bunlar sadece sayılar.
05:11
and the numbers don't say anything
about who these people are,
about who these people are,
103
299960
3816
Ve sayılar bu insanların
kim olduklarından,
kim olduklarından,
05:15
where they came from, or why they're here.
104
303800
2480
nereden geldiklerinden veya
neden burda olduklarından bahsetmiyor.
neden burda olduklarından bahsetmiyor.
05:19
And first, I want to tell you
about one of them.
about one of them.
105
307640
2239
İlk olarak bunlardan birinden
bahsetmek istiyorum.
bahsetmek istiyorum.
05:22
This is 22-year-old
Mouaz Al Balkhi from Syria.
Mouaz Al Balkhi from Syria.
106
310520
3576
Bu 22 yaşındaki Suriyeli Mouaz Al Balkhi.
05:26
We first heard about him
after being in Calais the first time
after being in Calais the first time
107
314120
2896
Onun adını Calais'ye ilk gidişimizde
05:29
looking for answers to the theory
of the two dead bodies.
of the two dead bodies.
108
317040
2776
iki ölü bedenin hikayesini
araştırırken duyduk.
araştırırken duyduk.
Biraz araştırmadan sonra,
İngiltere Bradford'da yaşayan,
İngiltere Bradford'da yaşayan,
05:31
And after a while, we heard this story
109
319840
2136
05:34
about a Syrian man
who was living in Bradford in England,
who was living in Bradford in England,
110
322000
3296
aylarca kuzeni Mouaz'ı arayan
05:37
and had been desperately searching
for his nephew Mouaz for months.
for his nephew Mouaz for months.
111
325320
3776
Suriyeli bir adamın hikayesini duyduk.
05:41
And it turned out the last time
anybody had heard anything from Mouaz
anybody had heard anything from Mouaz
112
329120
3976
Ve ortaya çıktı ki Mouaz'ın
en son görüldüğü tarih
en son görüldüğü tarih
05:45
was October 7, 2014.
113
333120
2656
7 Ekim 2014'tü.
05:47
That was the same date
the wetsuits were bought.
the wetsuits were bought.
114
335800
2560
Bu dalgıç kıyafetlerinin
alındığı günle aynıydı.
alındığı günle aynıydı.
05:51
So we flew over there and we met the uncle
115
339240
2136
Uçakla oraya gidip amcasıyla tanıştık
05:53
and we did DNA samples of him,
116
341400
2096
ve ondan DNA örnekleri aldık.
05:55
and later on got additional DNA samples
from Mouaz's closest relative
from Mouaz's closest relative
117
343520
3296
Daha sonra Mouaz'ın Ürdün'de
yaşayan en yakın akrabasından
yaşayan en yakın akrabasından
05:58
who now lives in Jordan.
118
346840
1200
ilave DNA örnekleri daha aldık.
06:00
The analysis concluded
119
348600
2096
Analizlerin sonucunda
06:02
the body who was found in a wetsuit
on a beach in the Netherlands
on a beach in the Netherlands
120
350720
3496
dalgıç kıyafetinde, Hollanda'nın
bir sahilinde bulunan cesedin
bir sahilinde bulunan cesedin
06:06
was actually Mouaz Al Balkhi.
121
354240
1920
gerçekten de Mouaz Al Balkhi olduğu çıktı.
06:09
And while we were doing
all this investigation,
all this investigation,
122
357720
2496
Tüm bu araştırmaları yaparken
06:12
we got to know Mouaz's story.
123
360240
1840
Mouaz'ın hikayesini de öğrenmiş olduk.
06:15
He was born in the Syrian capital
of Damascus in 1991.
of Damascus in 1991.
124
363320
3896
Suriye'nin başkenti Şam'da
1991 yılında doğmuştu.
1991 yılında doğmuştu.
06:19
He was raised in a middle class family,
125
367240
1858
Orta sınıf bir ailede yetişmiş
06:21
and his father in the middle there
is a chemical engineer
is a chemical engineer
126
369122
2667
ve ortadaki babası Suriye'deki
muhalefete üye olduğu için
muhalefete üye olduğu için
06:23
who spent 11 years in prison for belonging
to the political opposition in Syria.
to the political opposition in Syria.
127
371813
4283
11 yılını hapiste geçirmiş
bir kimya mühendisi.
bir kimya mühendisi.
06:28
While his father was in prison,
128
376120
1616
Babası hapisteyken,
06:29
Mouaz took responsibility
and he cared for his three sisters.
and he cared for his three sisters.
129
377760
3256
Mouaz tüm sorumluğu alıp
3 kız kardeşine bakmıştı.
3 kız kardeşine bakmıştı.
06:33
They said he was that kind of guy.
130
381040
1976
"O böyle bir adamdı" dediler.
06:35
Mouaz studied to become
an electrical engineer
an electrical engineer
131
383040
2776
Mouaz elektrik mühendisi olmak için
06:37
at the University of Damascus.
132
385840
2576
Şam Üniversitesi'nde eğitim görmüştü.
06:40
So a couple of years into the Syrian war,
133
388440
1976
Suriye savaşından birkaç yıl sonra,
06:42
the family fled Damascus and went
to the neighboring country, Jordan.
to the neighboring country, Jordan.
134
390440
4136
aile Şam'dan kaçıp komşu ülke
Ürdün'e gelmişti.
Ürdün'e gelmişti.
06:46
Their father had problems
finding work in Jordan,
finding work in Jordan,
135
394600
2536
Babaları Ürdün'de iş bulmakta
problem yaşıyor,
problem yaşıyor,
06:49
and Mouaz could not continue his studies,
136
397160
1976
Mouaz da eğitimine devam edemiyordu,
06:51
so he figured, "OK, the best thing
I can do to help my family
I can do to help my family
137
399160
3296
sonunda dedi ki: "Aileme yardım
etmek için yapabileceğim
etmek için yapabileceğim
06:54
would be to go somewhere
where I can finish my studies
where I can finish my studies
138
402480
2736
en iyi şey eğitimimi tamamlayabileceğim
bir yere gidip
bir yere gidip
06:57
and find work."
139
405240
1536
iş bulmak."
06:58
So he goes to Turkey.
140
406800
1416
Böylece Türkiye'ye gitti.
07:00
In Turkey, he's not accepted
at a university,
at a university,
141
408240
2640
Türkiye'de üniversiteye kabul edilmedi.
07:03
and once he had left Jordan as a refugee,
he was not allowed to reenter.
he was not allowed to reenter.
142
411440
4776
Ürdün'ü mülteci olarak terk ettiği
anda geri girmesi yasaktı.
anda geri girmesi yasaktı.
07:08
So then he decides to head for the UK,
143
416240
2616
O da amcasının yaşadığı İngiltere'ye
gitmeye karar verdi.
gitmeye karar verdi.
07:10
where his uncle lives.
144
418880
1536
07:12
He makes it into Algeria,
walks into Libya,
walks into Libya,
145
420440
3136
Cezayir'e gidiyor, Libya'ya yürüyor,
07:15
pays a people smuggler to help him
with the crossing into Italy by boat,
with the crossing into Italy by boat,
146
423600
3816
insan kaçakçısına İtalya'ya botla
geçirmesi için ödeme yapıyor,
geçirmesi için ödeme yapıyor,
ve ordan da Dunkirk'e geliyor,
07:19
and from there on he heads to Dunkirk,
147
427440
1896
07:21
the city right next to Calais
by the English Channel.
by the English Channel.
148
429360
2680
İngiliz Manş'ında Calais'nin
tam yanındaki şehir.
tam yanındaki şehir.
İngiliz kanalını geçmek için
kamyonda saklanarak
kamyonda saklanarak
07:25
We know he made at least 12 failed
attempts to cross the English Channel
attempts to cross the English Channel
149
433955
3381
en az 12 başarısız girişimde
bulunduğunu biliyoruz.
bulunduğunu biliyoruz.
07:29
by hiding in a truck.
150
437360
1600
07:31
But at some point,
he must have given up all hope.
he must have given up all hope.
151
439520
2680
Ama bir noktadan sonra pes etmiş olmalı.
07:35
The last night we know he was alive,
152
443360
2056
Hayatta olduğunu bildiğimiz son gecesini
07:37
he spent at a cheap hotel
close to the train station in Dunkirk.
close to the train station in Dunkirk.
153
445440
3520
Dunkirk tren istasyonunun
yakınındaki ucuz bir otelde geçirdi.
yakınındaki ucuz bir otelde geçirdi.
07:41
We found his name in the records,
and he seems to have stayed there alone.
and he seems to have stayed there alone.
154
449520
3477
İsmini kayıtlarda bulduk,
orada tek başına kalmış görünüyor.
orada tek başına kalmış görünüyor.
07:45
The day after, he went into Calais,
entered a sports shop
entered a sports shop
155
453680
3936
Ertesi gün, Calais'ye gitti,
saat akşam 8'den birkaç dakika
önce bir spor mağazasına girdi,
önce bir spor mağazasına girdi,
07:49
a couple of minutes
before 8 o'clock in the evening,
before 8 o'clock in the evening,
156
457640
2456
07:52
along with Shadi Kataf.
157
460120
1536
yanında da Sahdi Kataf vardı.
07:53
They both bought wetsuits,
158
461680
2016
Birlikte dalgıç kıyafetleri satın aldılar.
07:55
and the woman in the shop
159
463720
1416
Mağazadaki kadın
07:57
was the last person we know of
to have seen them alive.
to have seen them alive.
160
465160
2572
onları canlı gören bizim
bildiğimiz en son kişiydi.
bildiğimiz en son kişiydi.
08:01
We have tried to figure out
where Shadi met Mouaz,
where Shadi met Mouaz,
161
469760
3296
Shadi'nin Mouaz'la nerede
karşılaştığını anlamaya çalıştık,
karşılaştığını anlamaya çalıştık,
08:05
but we weren't able to do that.
162
473080
2416
ama başarılı olamadık.
08:07
But they do have a similar story.
163
475520
2096
Ama hikayeleri birbirine benziyor.
08:09
We first heard about Shadi
after a cousin of his, living in Germany,
after a cousin of his, living in Germany,
164
477640
3896
Shadi'nin adını ilk kez,
Almanya'da yaşayan kuzeni
Almanya'da yaşayan kuzeni
08:13
had read an Arabic translation
of the story made of Mouaz on Facebook.
of the story made of Mouaz on Facebook.
165
481560
4456
Mouaz'ın hikayesinin Arapça tercümesini
Facebook'ta okuduktan sonra duyduk.
Facebook'ta okuduktan sonra duyduk.
08:18
So we got in touch with him.
166
486040
1334
Biz de onunla iletişime geçtik.
08:20
Shadi, a couple of years older than Mouaz,
167
488920
2536
Mouaz'dan birkaç yaş büyük Shadi de
08:23
was also raised in Damascus.
168
491480
2376
Şam'da büyümüştü.
08:25
He was a working kind of guy.
169
493880
1536
Tam bir çalışma adamdı.
Lastik tamir dükkanı işletmiş,
sonra da bir baskı şirketinde çalışmıştı.
sonra da bir baskı şirketinde çalışmıştı.
08:27
He ran a tire repair shop
and later worked in a printing company.
and later worked in a printing company.
170
495440
3416
08:30
He lived with his extended family,
171
498880
1896
Geniş ailesiyle yaşıyordu,
08:32
but their house got bombed
early in the war.
early in the war.
172
500800
2936
fakat savaşın başlarında evleri
bombalanmıştı.
bombalanmıştı.
08:35
So the family fled to an area
of Damascus known as Camp Yarmouk.
of Damascus known as Camp Yarmouk.
173
503760
4920
Böylece aile Şam'ın Yermuk kampı
diye bilinen bölgesine kaçtı.
diye bilinen bölgesine kaçtı.
08:43
Yarmouk is being described
as the worst place to live
as the worst place to live
174
511040
3896
Yermuk Dünya'da yaşanacak en kötü yer
olarak tarif ediliyor.
08:46
on planet Earth.
175
514960
1199
Ordu tarafından bombalandılar,
etrafları kuşatıldı,
etrafları kuşatıldı,
08:49
They've been bombed by the military,
they've been besieged,
they've been besieged,
176
517240
2775
ISIS tarafından baskına uğradılar,
08:52
they've been stormed by ISIS
177
520039
1382
08:53
and they've been cut off
from supplies for years.
from supplies for years.
178
521445
2851
ve 1 yıl boyunca erzaklardan
mahrum bırakıldılar.
mahrum bırakıldılar.
08:56
There was a UN official
who visited last year,
who visited last year,
179
524320
2143
Geçen sene orayı ziyaret eden
bir BM yetkilisi dedi ki:
bir BM yetkilisi dedi ki:
08:58
and he said, "They ate all the grass
so there was no grass left."
so there was no grass left."
180
526487
5120
"Hiç çimen kalmayana kadar
bütün çimi yemişlerdi."
bütün çimi yemişlerdi."
09:05
Out of a population of 150,000,
181
533440
2376
150 binlik nüfusun
09:07
only 18,000 are believed
to still be left in Yarmouk.
to still be left in Yarmouk.
182
535840
4096
sadece 18 bininin hâlâ
Yermuk'ta kaldığı sanılıyor.
Yermuk'ta kaldığı sanılıyor.
Shadi ve kız kardeşleri orayı terk ettiler
09:11
Shadi and his sisters got out.
183
539960
2056
09:14
The parents are still stuck inside.
184
542040
2000
Ebeveynleri ise hâlâ orada
saplanıp kalmışlar.
saplanıp kalmışlar.
09:18
So Shadi and one of his sisters,
they fled to Libya.
they fled to Libya.
185
546400
3536
Shadi ve kız kardeşlerinden biri
Libya'ya kaçtılar.
Libya'ya kaçtılar.
09:21
This was after the fall of Gaddafi,
186
549960
1667
Bu Kaddafi'nin düşüşünden sonraydı,
09:23
but before Libya turned
into full-blown civil war.
into full-blown civil war.
187
551651
3240
ama Libya tam bir iç savaşa
dönüşmeden önceydi.
dönüşmeden önceydi.
09:28
And in this last remaining
sort of stability in Libya,
sort of stability in Libya,
188
556000
3456
Ve Libya'nın bu kalan son
istikrarlı anlarında,
istikrarlı anlarında,
09:31
Shadi took up scuba diving, and he seemed
to spend most of his time underwater.
to spend most of his time underwater.
189
559480
5120
Shadi dalış dersleri aldı ve
zamanının çoğunu sualtında geçirdi.
zamanının çoğunu sualtında geçirdi.
09:37
He fell completely in love with the ocean,
190
565800
2000
Okyanusa bütünüyle aşık olmuştu.
09:40
so when he finally decided
that he could no longer be in Libya,
that he could no longer be in Libya,
191
568680
3216
Ağustos 2014'ün sonlarına doğru
09:43
late August 2014,
192
571920
2256
artık Libya'da kalamayacağına karar verdi,
09:46
he hoped to find work
as a diver when he reached Italy.
as a diver when he reached Italy.
193
574200
2880
arzusu İtalya'ya vardığında,
orda dalgıç olarak iş bulmaktı.
orda dalgıç olarak iş bulmaktı.
09:50
Reality was not that easy.
194
578600
1840
Ama gerçekler o kadar kolay değildi.
Yolculuğu hakkında pek bir şey bilmiyoruz,
09:53
We don't know much about his travels
195
581520
1816
çünkü ailesiyle iletişim
kurmakta zorluklar yaşamıştı,
kurmakta zorluklar yaşamıştı,
09:55
because he had a hard time
communicating with his family,
communicating with his family,
196
583360
2696
ama çabaladığını biliyoruz.
09:58
but we do know that he struggled.
197
586080
2016
10:00
And by the end of September,
198
588120
1376
Eylülün sonlarına doğru,
10:01
he was living on the streets
somewhere in France.
somewhere in France.
199
589520
2286
Fransa'da bir yerlerde
sokaklarda yaşıyordu.
sokaklarda yaşıyordu.
10:04
On October 7, he calls
his cousin in Belgium,
his cousin in Belgium,
200
592840
3016
7 ekimde Belçika'daki kuzenini arayıp
10:07
and explains his situation.
201
595880
1976
kendi durumunu anlattı.
10:09
He said, "I'm in Calais. I need you
to come get my backpack and my laptop.
to come get my backpack and my laptop.
202
597880
5176
Dedi ki: "Calais'deyim. Sırt çantamı ve
laptopumu buraya getirmene ihtiyacım var.
laptopumu buraya getirmene ihtiyacım var.
10:15
I can't afford to pay the people smugglers
to help me with the crossing to Britain,
to help me with the crossing to Britain,
203
603080
3936
İngiltere'ye geçmek için insan
kaçakçılarına ödeyecek kadar param yok,
kaçakçılarına ödeyecek kadar param yok,
10:19
but I will go buy a wetsuit
and I will swim."
and I will swim."
204
607040
2240
ama bir dalgıç kıyafeti satın alıp
yüzeceğim."
yüzeceğim."
10:22
His cousin, of course,
tried to warn him not to,
tried to warn him not to,
205
610560
2456
Kuzeni tabii onu yapmaması için
uyarmaya çalıştı,
uyarmaya çalıştı,
10:25
but Shadi's battery
on the phone went flat,
on the phone went flat,
206
613040
2136
ama Shadi'nin telefonunun şarjı bitti,
10:27
and his phone was never switched on again.
207
615200
2800
ve telefonu bir daha hiç geri açılmadı.
10:31
What was left of Shadi
was found nearly three months later,
was found nearly three months later,
208
619520
4056
Shadi'den kalanlar yaklaşık
3 ay sonra bulundu,
3 ay sonra bulundu,
10:35
800 kilometers away
209
623600
1936
800 kilometre ötede,
10:37
in a wetsuit on a beach in Norway.
210
625560
2040
Norveç'in bir sahilinde,
bir dalgıç kıyafeti içinde.
bir dalgıç kıyafeti içinde.
10:40
He's still waiting
for his funeral in Norway,
for his funeral in Norway,
211
628560
2136
Hâlâ cenazesi için Norveç'te bekliyor,
10:42
and none of his family
will be able to attend.
will be able to attend.
212
630720
2560
ama ailesinden hiç kimse katılamayacak.
10:47
Many may think that the story
about Shadi and Mouaz
about Shadi and Mouaz
213
635080
2536
Çoğu kişi Shadi ve Mouaz'ın hikayesinin
10:49
is a story about death,
214
637640
1800
ölüm hakkında olduğunu düşünebilir,
10:52
but I don't agree.
215
640800
1216
ama ben katılmıyorum.
10:54
To me, this is a story about two questions
that I think we all share:
that I think we all share:
216
642040
5456
Bana göre, bu hepimizin paylaştığını
düşündüğüm 2 sorunun hikayesi:
düşündüğüm 2 sorunun hikayesi:
10:59
what is a better life,
217
647520
1776
"Daha iyi hayat nedir?"
11:01
and what am I willing to do to achieve it?
218
649320
2320
"Buna ulaşmak için ne yapmaya razıyım?"
11:04
And to me, and probably a lot of you,
219
652760
1776
Bana ve muhtemelen çoğunuza göre,
11:06
a better life would mean
220
654560
1576
daha iyi bir hayat
anlamlı olduğunu düşündüğümüz
şeyi daha fazla yapabilmektir.
şeyi daha fazla yapabilmektir.
11:08
being able to do more
of what we think of as meaningful,
of what we think of as meaningful,
221
656160
2896
Bu aileniz ve arkadaşlarınızla
daha fazla zaman geçirmek olabilir,
daha fazla zaman geçirmek olabilir,
11:11
whether that be spending more time
with your family and friends,
with your family and friends,
222
659080
3000
egzotik bir seyahat olabilir,
11:14
travel to an exotic place,
223
662104
1512
o yeni cihazı almak ya da yeni bir
çift ayakkabı almak için
çift ayakkabı almak için
11:15
or just getting money
to buy that cool new device
to buy that cool new device
224
663640
2336
11:18
or a pair of new sneakers.
225
666000
1696
daha fazla para kazanmak olabilir.
11:19
And this is all
within our reach pretty easily.
within our reach pretty easily.
226
667720
2720
Biz bunların hepsine kolayca
ulaşabilecek durumdayız.
ulaşabilecek durumdayız.
11:23
But if you are fleeing a war zone,
227
671840
1936
Ama bir savaş bölgesinden kaçmışsanız,
11:25
the answers to those two questions
are dramatically different.
are dramatically different.
228
673800
3976
bu 2 sorunun cevabı dramatik
bir şekilde farklıdır.
bir şekilde farklıdır.
11:29
A better life is a life in safety.
229
677800
2256
Daha iyi hayat emniyetli bir hayattır.
11:32
It's a life in dignity.
230
680080
2336
Haysiyetli bir hayattır.
11:34
A better life means
not having your house bombed,
not having your house bombed,
231
682440
2656
Daha iyi hayat evinizin bombalanmamasıdır,
11:37
not fearing being kidnapped.
232
685120
1536
kaçırılmaktan korkmamaktır.
11:38
It means being able
to send your children to school,
to send your children to school,
233
686680
2429
Çocuklarınızı okula yollayabilmek,
üniversiteye gidebilmektir.
üniversiteye gidebilmektir.
11:41
go to university,
234
689133
1163
11:42
or just find work to be able to provide
for yourself and the ones you love.
for yourself and the ones you love.
235
690320
4416
Sevdikleriniz ve kendinizin ihtiyaçlarını
karşılayabilmek için iş bulmaktır.
karşılayabilmek için iş bulmaktır.
11:46
A better life would be
a future of some possibilities
a future of some possibilities
236
694760
3616
Daha iyi hayat, hiç olmamasındansa
11:50
compared to nearly none,
237
698400
2296
az olanaklı bir gelecektir.
11:52
and that's a strong motivation.
238
700720
1760
Ve bu çok güçlü bir güdü.
11:55
And I have no trouble imagining
239
703480
2096
Gözümde canlandırmakta zorlanmıyorum,
11:57
that after spending weeks or even months
240
705600
3496
haftalarca, aylarca
12:01
as a second-grade citizen,
241
709120
1896
ikinci sınıf bir vatandaş olarak
12:03
living on the streets
or in a horrible makeshift camp
or in a horrible makeshift camp
242
711040
4136
sokaklarda ya da "Orman" gibi
aptalca ve ırkçı bir adı olan
aptalca ve ırkçı bir adı olan
12:07
with a stupid, racist name
like "The Jungle,"
like "The Jungle,"
243
715200
3456
korkunç, derme çatma bir kampta yaşasak,
12:10
most of us would be willing
to do just about anything.
to do just about anything.
244
718680
3520
bir çoğumuz her şeyi yapmaya razı olurdu.
İngiliz Kanalı'nın dondurucu
sularına adım attıkları anda
sularına adım attıkları anda
12:15
If I could ask Shadi and Mouaz
245
723200
2256
12:17
the second they stepped into the freezing
waters of the English Channel,
waters of the English Channel,
246
725480
4056
Shadi ve Mouaz'a sorabilseydim,
12:21
they would probably say,
"This is worth the risk,"
"This is worth the risk,"
247
729560
2760
büyük ihtimalle "Bu riske değer" derlerdi,
12:25
because they could
no longer see any other option.
no longer see any other option.
248
733160
2960
çünkü artık başka yol bulamıyorlardı.
12:29
And that's desperation,
249
737400
1200
Bunun adı çaresizliktir,
12:31
but that's the reality of living
as a refugee in Western Europe in 2015.
as a refugee in Western Europe in 2015.
250
739680
5120
ama 2015 Doğu Avrupası'nda
mülteci olarak yaşamanın gerçeği bu.
mülteci olarak yaşamanın gerçeği bu.
12:37
Thank you.
251
745760
1216
Teşekkürler.
12:39
(Applause)
252
747000
5216
(Alkış)
Bruno Giussani: Teşekkürler, Anders.
12:49
Bruno Giussani: Thank you, Anders.
253
757910
1640
12:51
This is Tomm Christiansen,
254
759580
1236
Bu Tomm Christiansen,
gördüğünüz fotoğrafların çoğunu o çekti
12:52
who took most of the pictures you have
seen and they've done reporting together.
seen and they've done reporting together.
255
760840
3762
ve araştırmayı beraber yaptılar.
12:57
Tomm, you two have been
back to Calais recently.
back to Calais recently.
256
765680
2376
Tomm, yakın zamanda Calais'deydin.
13:00
This was the third trip.
257
768080
1616
Bu üçüncü gidişindi.
13:01
It was after the publication
of the article.
of the article.
258
769720
2056
Makalenin yayınlanmasından sonraydı.
13:03
What has changed?
What have you seen there?
What have you seen there?
259
771800
2136
Ne değişmişti? Orada ne gördün?
13:05
Tomm Christiansen:
The first time we were in Calais,
The first time we were in Calais,
260
773960
2429
Tomm Christiansen:
Calais'ye ilk gidişimizde,
Calais'ye ilk gidişimizde,
13:08
it was about 1,500 refugees there.
261
776413
1643
orda yaklaşık 1.500 mülteci vardı.
13:10
They had a difficult time,
but they were positive, they had hope.
but they were positive, they had hope.
262
778080
3656
Zor zamanlar geçiriyorlardı,
ama pozitiflerdi, umutları vardı.
ama pozitiflerdi, umutları vardı.
13:13
The last time, the camp has grown,
maybe four or five thousand people.
maybe four or five thousand people.
263
781760
5016
Son gidişimde kamp büyümüştü,
belki 4-5 bin kişi vardı.
belki 4-5 bin kişi vardı.
13:18
It seemed more permanent,
NGOs have arrived,
NGOs have arrived,
264
786800
2576
Daha kalıcı görünüyordu, STK'lar gelmişti,
13:21
a small school has opened.
265
789400
1816
küçük bir okul açılmıştı.
13:23
But the thing is that the refugees
have stayed for a longer time,
have stayed for a longer time,
266
791240
3376
Fakat mülteciler uzun zamandır
kaldıkları için,
kaldıkları için,
13:26
and the French government has managed
to seal off the borders better,
to seal off the borders better,
267
794640
4896
Fransız hükümeti sınırları daha iyi
kapatmanın yollarını bulmuştu.
kapatmanın yollarını bulmuştu.
13:31
so now The Jungle is growing,
268
799560
3056
Yani artık mültecilerdeki çaresizlik ve
umutsuzlukla birlikte,
umutsuzlukla birlikte,
13:34
along with the despair
and hopelessness among the refugees.
and hopelessness among the refugees.
269
802640
4216
Orman büyüyor.
13:38
BG: Are you planning to go back?
And continue the reporting?
And continue the reporting?
270
806880
4696
BG: Geri dönüp ve araştırmaya
devam etmeyi düşünüyor musun?
devam etmeyi düşünüyor musun?
13:43
TC: Yes.
271
811600
1216
TC: Evet.
13:44
BG: Anders, I'm a former journalist,
272
812840
2016
BG: Anders, ben eski bir gazeteciyim,
ve bana göre günümüzün
13:46
and to me, it's amazing
that in the current climate
that in the current climate
273
814880
2416
bütçe kesintileri ve yayınevi
krizleri ortamında,
krizleri ortamında,
13:49
of slashing budgets
and publishers in crisis,
and publishers in crisis,
274
817320
2536
13:51
Dagbladet has consented
so many resources for this story,
so many resources for this story,
275
819880
3896
Dagbladet'in bu hikayeye bu kadar
kaynak ayırmış olması muhteşem,
kaynak ayırmış olması muhteşem,
13:55
which tells a lot about newspapers
taking the responsibility,
taking the responsibility,
276
823800
2858
bu tablo sorumluluk alan gazeteler
hakkında çok şey anlatıyor,
hakkında çok şey anlatıyor,
13:58
but how did you sell it to your editors?
277
826682
1920
fakat siz bu hikayeyi editörlerinize
nasıl sattınız?
nasıl sattınız?
Anders Fjellberg: Başlangıçta
kolay olmadı,
kolay olmadı,
14:02
Anders Fjellberg: It wasn't easy at first,
278
830360
2016
14:04
because we weren't able to know
what we actually could figure out.
what we actually could figure out.
279
832400
3976
çünkü neler keşfedebileceğimizi
bilmiyorduk.
bilmiyorduk.
14:08
As soon as it became clear
280
836400
1256
İlk kişinin
14:09
that we actually could be able
to identify who the first one was,
to identify who the first one was,
281
837680
4456
kim olduğunu tespit edebileceğimiz
belli olduğu anda,
belli olduğu anda,
14:14
we basically got the message
that we could do whatever we wanted,
that we could do whatever we wanted,
282
842160
3056
istediğimizi yapabileceğimizin
mesajını aldık,
mesajını aldık,
14:17
just travel wherever you need to go,
do whatever you need to do,
do whatever you need to do,
283
845240
3016
nereye gitmeniz gerekiyorsa gidin,
ne gerekiyorsa yapın,
ne gerekiyorsa yapın,
14:20
just get this done.
284
848280
3120
yalnız bunu halledin.
14:23
BG: That's an editor
taking responsibility.
taking responsibility.
285
851720
2336
BG: İşte sorumluluk alan bir editör.
Bu arada, hikaye çeşitli
Avrupa ülkelerinde
Avrupa ülkelerinde
14:26
The story, by the way,
has been translated and published
has been translated and published
286
854080
2620
tercüme edilip yayınlandı
14:28
across several European countries,
and certainly will continue to do.
and certainly will continue to do.
287
856724
3252
ve kesinlikle yayınlanmaya
devam edecek.
devam edecek.
14:32
And we want to read the updates from you.
Thank you Anders. Thank you Tomm.
Thank you Anders. Thank you Tomm.
288
860000
3536
Sizden son gelişmeleri okumak istiyoruz.
Teşekkürler Anders. Teşekkürler Tomm.
Teşekkürler Anders. Teşekkürler Tomm.
14:35
(Applause)
289
863560
4400
(Alkış)
ABOUT THE SPEAKER
Anders Fjellberg - JournalistFor the Norwegian newspaper Dagbladet, Anders Fjellberg investigated the story of "The Wetsuitman," along with his co-author, photographer Tomm Christiansen.
Why you should listen
In June and July 2015, Norwegian journalist Anders Fjellberg published a harrowing two-part investigation in Magasinet, the weekend magazine of daily newspaper Dagbladet, published in Oslo. Co-authored with photographer Tomm Christiansen, “The Wetsuitman” traced the origin of two dead bodies washed ashore in Norway and the Netherlands wearing wetsuits, identifying them as Syrian asylum seekers who had seemingly tried the inconceivable: swimming their way into the United Kingdom from the beach of Calais, France. Fjellberg has been a reporter since 2010. “The Wetsuitman” has been reprinted in newspapers across Europe.
More profile about the speakerAnders Fjellberg | Speaker | TED.com