ABOUT THE SPEAKER
John Koenig - Writer
John Koenig is writing an original dictionary of made-up words.

Why you should listen

John Koenig has spent the last seven years writing an original dictionary of made-up words, The Dictionary of Obscure Sorrows, which fills gaps in the language with hundreds of new terms for emotions. This project seeks to restore sadness to its original meaning (from Latin satis, "fullness") by defining moments of melancholy that we may all feel, but never think to mention -- deepening our understanding of each other by broadening the emotional palette, from avenoir, "the desire to see memories in advance," to zenosyne, "the sense that time keeps going faster."

Each entry is a collage of word roots borrowed from languages all around the world. Some entries are even beginning to enter the language outright:

sonder n. The realization that each random passerby is living a life as vivid and complex as your own -- populated with their own ambitions, friends, routines, worries and inherited craziness -- an epic story that continues invisibly around you like an anthill sprawling deep underground, with elaborate passageways to thousands of other lives that you'll never know existed, in which you might appear only once, as an extra sipping coffee in the background, as a blur of traffic passing on the highway, as a lighted window at dusk.

His original YouTube series, The Dictionary of Obscure Sorrows, which he writes, edits and narrates himself, has drawn acclaim from John Green and Beyoncé to Michael from Vsauce. "Each episode is a soothing meditation on its subject, fortified by a hypnotic soundtrack and Koenig’s twistingly intelligent narration," writes The Daily Dot.

He currently works as a freelance video editor, voice actor, graphic designer, illustrator, photographer, director and writer. His writing has been published in countless tattoos, stories, song titles and band names, but never on paper -- though he is currently working on publishing a book adaptation. Originally from Minnesota and Geneva, Switzerland, John lives in Budapest with his wife.

More profile about the speaker
John Koenig | Speaker | TED.com
TEDxBerkeley

John Koenig: Beautiful new words to describe obscure emotions

John Koenig: Belirsiz Duyguları Tanımlamak İçin Yeni Güzel Kelimeler

Filmed:
1,814,744 views

John Koenig "lachesism" (felakete uğrama isteği) ve "sonder"(başkalarının hayatının da tıpkı bizimki gibi karmaşık ve bilinemez olduğunu fark etme) gibi dile getirilemeyen duyguları ifade eden kelimeler bulmayı seviyor. Bu noktada kelimelere verdiğimiz anlamlar ve bu anlamların bizi nasıl esir aldığı üzerine düşünüyor.
- Writer
John Koenig is writing an original dictionary of made-up words. Full bio

Double-click the English transcript below to play the video.

00:13
TodayBugün I want to talk
about the meaninganlam of wordskelimeler,
0
1080
3496
Bugün kelimelerin manasını,
00:16
how we definetanımlamak them
1
4600
1296
onları nasıl tanımladığımızı
00:17
and how they, almostneredeyse as revengeintikam,
2
5920
2256
ve kelimelerin sanki öç alır gibi
bizi nasıl tanımladıkları
hakkında konuşmak istiyorum.
00:20
definetanımlamak us.
3
8200
1256
00:21
The Englishİngilizce languagedil
is a magnificentmuhteşem spongesünger.
4
9480
3056
İngilizce büyülü bir sünger.
00:24
I love the Englishİngilizce languagedil.
I'm gladmemnun that I speakkonuşmak it.
5
12560
2656
İngilizce'yi seviyorum.
İngilizce konuşmaktan memnunum.
00:27
But for all that, it has a lot of holesdelikler.
6
15240
2000
Ama buna rağmen bir sürü eksiği var.
00:30
In GreekYunanca, there's a wordsözcük, "lachesismlachesism"
7
18480
2336
Yunanca'da bir kelime var: Lachesism.
00:32
whichhangi is the hungeraçlık for disasterafet.
8
20840
3440
Anlamı, felakete uğrama arzusu.
00:36
You know, when you see
a thunderstormFırtına on the horizonufuk
9
24720
3576
Yani ufukta bir fırtına gördüğünde
00:40
and you just find yourselfkendin
rootingköklenme for the stormfırtına.
10
28320
2286
kendini ona tezahürat yaparken bulur gibi.
00:44
In MandarinMandarin, they have a wordsözcük "yù yī" --
11
32080
1936
Çincedeki bir kelime: "yù yī"
00:46
I'm not pronouncingtelaffuz that correctlydoğru şekilde --
12
34040
2016
-doğru telaffuz etmiyorum-
00:48
whichhangi meansanlamına geliyor the longingözlem
to feel intenselyyoğun bir şekilde again
13
36080
3696
anlamı, çocukken hissettiğin gibi
00:51
the way you did when you were a kidçocuk.
14
39800
2000
daha derin hissetme arzusu.
00:55
In PolishLehçe, they have a wordsözcük "jouskajouska"
15
43680
3136
Lehçede bir kelime var: "Jouska",
00:58
whichhangi is the kindtür of
hypotheticalfarazi conversationkonuşma
16
46840
3536
kafanın içinde istemsizce yaptığın
01:02
that you compulsivelyzorlayıcı
playoyun out in your headkafa.
17
50400
2120
bir tür farazi sohbet anlamına gelir.
01:06
And finallyen sonunda, in GermanAlmanca,
of coursekurs in GermanAlmanca,
18
54400
3136
Son olarak Almanca'da,
tabii ki Almanca'da,
01:09
they have a wordsözcük calleddenilen "zielschmerzzielschmerz"
19
57560
2856
"zielschmerz" dedikleri bir kelime var.
01:12
whichhangi is the dreaddehşet
of gettingalma what you want.
20
60440
3416
İsteğini elde etme korkusu demektir.
01:15
(LaughterKahkaha)
21
63880
4096
(Kahkahalar)
01:20
FinallySon olarak fulfillingyerine a lifelongömür boyu dreamrüya.
22
68000
1960
Ömür boyu süren bir hayali
sonunda yerine getirmek.
01:23
I'm GermanAlmanca myselfkendim,
so I know exactlykesinlikle what that feelshissediyor like.
23
71840
3256
Ben bir Alman'ım, bu yüzden tam
olarak nasıl hissettirdiğini biliyorum.
01:27
Now, I'm not sure
if I would use any of these wordskelimeler
24
75120
2616
Bu kelimeleri günlük hayatımda
01:29
as I go about my day,
25
77760
1656
kullansaydım nasıl olurdu bilemiyorum
01:31
but I'm really gladmemnun they existvar olmak.
26
79440
2136
ama var oldukları için memnunum.
01:33
But the only reasonneden they existvar olmak
is because I madeyapılmış them up.
27
81600
3736
Fakat var olmalarının tek nedeni
onları uydurmuş olmam.
01:37
I am the authoryazar of "The DictionarySözlük
of ObscureKaranlık SorrowsAcılarını,"
28
85360
3616
Son 7 senedir üzerinde çalıştığım
01:41
whichhangi I've been writingyazı
for the last sevenYedi yearsyıl.
29
89000
3096
"Meçhul Istıraplar Sözlüğü"nün yazarıyım.
01:44
And the wholebütün missionmisyon of the projectproje
30
92120
2016
Projenin tek amacı,
01:46
is to find holesdelikler
in the languagedil of emotionduygu
31
94160
5176
duyguların dilindeki eksiklikleri bulmak
01:51
and try to filldoldurmak them
32
99360
1216
ve onları gidermeye çalışmak.
01:52
so that we have a way of talkingkonuşma
about all those humaninsan peccadilloeskusurlarına
33
100600
3896
Böylelikle, tüm bu insan kusurları ve
01:56
and quirkstuhaflıklar of the humaninsan conditionşart
34
104520
2416
insani durumların gariplikleri hakkında
01:58
that we all feel
but mayMayıs ayı not think to talk about
35
106960
3976
hepimizin hissettiği ama karşıladığı
kelime olmadığı için dile getiremediği
02:02
because we don't have the wordskelimeler to do it.
36
110960
2696
şeyleri konuşma yolumuz oldu.
02:05
And about halfwayyarım throughvasitasiyla this projectproje,
37
113680
2416
Çalışmanın ortalarında
02:08
I definedtanımlanmış "sonderSonder,"
38
116120
1616
"sonder"ı tanımladım.
02:09
the ideaFikir that we all think of ourselveskendimizi
as the mainana characterkarakter
39
117760
3376
Herkesin kendisini ana karakter,
02:13
and everyoneherkes elsebaşka is just extrasekstralar.
40
121160
2656
diğer herkesi ise sadece figüranlar
olarak görmesi düşüncesi.
02:15
But in realitygerçeklik,
we're all the mainana characterkarakter,
41
123840
2696
Fakat aslında hepimiz ana karakteriz
02:18
and you yourselfkendin are an extraekstra
in someonebirisi else'sbaşka var storyÖykü.
42
126560
3079
ve başka birinin hikâyesinde
figüranızdır.
02:23
And so as soonyakında as I publishedyayınlanan that,
43
131160
3096
Çalışmayı yayınlar yayınlamaz
02:26
I got a lot of responsetepki from people
44
134280
1696
insanlardan şöyle karşılıklar aldım:
02:28
sayingsöz, "Thank you for givingvererek voiceses
to something I had feltkeçe all my life
45
136000
4616
"Hayatım boyunca hissettiğim ama
karşılığı olmayan bir şeye
02:32
but there was no wordsözcük for that."
46
140640
3016
ses verdiğin için teşekkürler."
02:35
So it madeyapılmış them feel lessaz aloneyalnız.
47
143680
1760
Bu kelimeler, onların daha az yalnız
hissetmelerini sağladı.
02:38
That's the powergüç of wordskelimeler,
48
146160
1800
Kelimelerin gücü budur;
02:40
to make us feel lessaz aloneyalnız.
49
148880
2760
bizi daha az yalnız hissettirmek.
02:44
And it was not long after that
50
152400
1736
Bunun üstünden çok zaman geçmeden
02:46
that I startedbaşladı to noticeihbar sonderSonder
51
154160
1776
sonder'ın çevrimiçi konuşmalarda
02:47
beingolmak used earnestlyciddiyetle
in conversationskonuşmaları onlineinternet üzerinden,
52
155960
4296
ciddi manada kullanıldığını fark ettim.
Yine çok geçmeden,
02:52
and not long after I actuallyaslında noticedfark it,
53
160280
2896
02:55
I caughtyakalandı it nextSonraki to me
in an actualgerçek conversationkonuşma in personkişi.
54
163200
3496
hemen yanımda geçen bir konuşmada
kullanıldığına şahit oldum.
02:58
There is no strangeryabancı feelingduygu
than makingyapma up a wordsözcük
55
166720
2456
Bir kelime uydurup daha sonra
kendi benliğini kazanmasını
03:01
and then seeinggörme it
take on a mindus of its ownkendi.
56
169200
4296
izlemekten daha tuhaf bir duygu yok.
03:05
I don't have a wordsözcük
for that yethenüz, but I will.
57
173520
2096
Bunun için henüz bir şey bulmadım
ama bulacağım.
03:07
(LaughterKahkaha)
58
175640
1416
(Kahkahalar)
03:09
I'm workingçalışma on it.
59
177080
1200
Üzerinde çalışıyorum.
03:11
I startedbaşladı to think
about what makesmarkaları wordskelimeler realgerçek,
60
179600
2680
Kelimeleri gerçek kılan şeyin
ne olduğunu düşünmeye başladım.
03:15
because a lot of people asksormak me,
61
183560
1496
Çünkü birçok insan bunu soruyordu,
03:17
the mostçoğu commonortak thing
I got from people is,
62
185080
2336
en çok söyledikleri şey şuydu:
03:19
"Well, are these wordskelimeler madeyapılmış up?
I don't really understandanlama."
63
187440
3256
"Nasıl yani, bu kelimeler uydurma mı?
Gerçekten anlamıyorım."
03:22
And I didn't really know what to tell them
64
190720
2056
Onlara tam olarak
ne diyeceğimi bilmiyordum.
Çünkü sonder popülerleşmeye başlamışken
03:24
because oncebir Zamanlar sonderSonder startedbaşladı to take off,
65
192800
1936
03:26
who am I to say what wordskelimeler
are realgerçek and what aren'tdeğil.
66
194760
2680
kim olarak hangi kelimeler gerçek,
hangileri uydurma diyecektim.
03:30
And so I sortçeşit of feltkeçe like SteveSteve Jobsİşleri,
who describedtarif edilen his epiphanygörünüş
67
198160
4056
Böylece bir bakıma, Steve Jobs'un
03:34
as when he realizedgerçekleştirilen that mostçoğu of us,
as we go throughvasitasiyla the day,
68
202240
3456
çoğumuzun gün boyu yaptığı şeyi
duvarlara karşı zıplamaya,
03:37
we just try to avoidönlemek
bouncingZıplayan againstkarşısında the wallsduvarlar too much
69
205720
3016
sadece işleyişe uyum sağlamaya
çalışmak gibi bir şey olarak tanımladığı
03:40
and just sortçeşit of get on with things.
70
208760
3096
durumdaymışım gibi hissettim.
03:43
But oncebir Zamanlar you realizegerçekleştirmek that people --
71
211880
2560
Ama dünyayı şekillendiren insanların
03:48
that this worldDünya was builtinşa edilmiş
by people no smarterdaha akıllı than you,
72
216280
3776
sizden daha akıllı olmadığını
fark ederseniz
03:52
then you can reachulaşmak out
and touchdokunma those wallsduvarlar
73
220080
2096
artık o duvarlara ulaşabileceğinizi
03:54
and even put your handel throughvasitasiyla them
74
222200
1696
hatta onları da aşıp
03:55
and realizegerçekleştirmek that you have
the powergüç to changedeğişiklik it.
75
223920
2360
değiştirme gücünüzün
olduğunu fark edersiniz.
03:59
And when people asksormak me,
"Are these wordskelimeler realgerçek?"
76
227080
3656
İnsanlar bana bu kelimeler
gerçek mi diye sorduğunda
04:02
I had a varietyvaryete of answerscevaplar
that I trieddenenmiş out.
77
230760
2096
verdiğim birkaç farklı cevabım vardı.
04:04
Some of them madeyapılmış senseduyu.
Some of them didn't.
78
232880
2136
Bazıları mantıklı, bazıları değildi.
04:07
But one of them I trieddenenmiş out was,
79
235040
1576
Ama denediklerimden biri şuydu:
04:08
"Well, a wordsözcük is realgerçek
if you want it to be realgerçek."
80
236640
3536
"Bir kelime, eğer gerçek
olmasını istersen gerçektir."
04:12
The way that this pathyol is realgerçek
because people wanted it to be there.
81
240200
4216
Bu patika gerçek, çünkü
insanlar orada olmasını istiyor.
04:16
(LaughterKahkaha)
82
244440
1696
(Kahkahalar)
04:18
It happensolur on collegekolej
campuseskampüsleri all the time.
83
246160
2096
Bu üniversite kampüslerinde
her zaman olan bir şeydir.
04:20
It's calleddenilen a "desirearzu etmek pathyol."
84
248280
1336
Buna "istek yolu" denir.
04:21
(LaughterKahkaha)
85
249640
1016
(Kahkahalar)
04:22
But then I decidedkarar,
what people are really askingsormak
86
250680
2336
Sonra insanların bir kelimenin
04:25
when they're askingsormak if a wordsözcük is realgerçek,
they're really askingsormak,
87
253040
2896
gerçek olup olmadığını sorduğunda,
aslında sordukları şeyin
04:27
"Well, how manyçok brainsbeyin
will this give me accesserişim to?"
88
255960
4319
"Bu kelime kaç akla ulaşmamı sağlayacak?"
sorusunun cevabı olduğuna karar verdim.
04:33
Because I think that's
a lot of how we look at languagedil.
89
261079
2737
Çünkü bence bu daha çok dile
nasıl baktığımızla alakalı.
04:35
A wordsözcük is essentiallyesasen a keyanahtar
90
263840
2776
Bir kelime, esasında
04:38
that getsalır us into certainbelli people'sinsanların headskafalar.
91
266640
2976
insanların aklına girmemizi
sağlayan bir anahtardır.
04:41
And if it getsalır us into one brainbeyin,
92
269640
2440
Onunla sadece bir akla giriyorsak
04:44
it's not really worthdeğer it,
93
272920
1256
bilmeye değmez,
04:46
not really worthdeğer knowingbilme.
94
274200
1256
gerçekten bilmeye gerek yoktur.
04:47
Two brainsbeyin, ehha, it dependsbağlıdır on who it is.
95
275480
2456
İki akıl, tabii kimin olduklarına bağlı.
04:49
A millionmilyon brainsbeyin, OK, now we're talkingkonuşma.
96
277960
2200
Bir milyon akıl, o zaman tamam,
işte şimdi oldu.
04:52
And so a realgerçek wordsözcük is one that getsalır you
accesserişim to as manyçok brainsbeyin as you can.
97
280800
6456
Ulaşabileceğiniz kadar çok akıla
ulaştırabilen kelime, gerçek kelimedir.
04:59
That's what makesmarkaları it worthdeğer knowingbilme.
98
287280
3256
Bilmeye değer kelime budur.
05:02
IncidentallyBu arada, the realestrealest wordsözcük of all
by this measureölçmek is this.
99
290560
3816
Yeri gelmişken, bu tanıma göre
en gerçek kelime
05:06
[O.K.]
100
294400
2216
[O.K.]'dir.
05:08
That's it.
101
296640
1216
İşte bu.
05:09
The realestrealest wordsözcük we have.
102
297880
1256
En gerçek kelimemiz.
05:11
That is the closestEn yakın thing we have
to a masterana keyanahtar.
103
299160
2576
Elimizdekilerden esas anahtara
en yakın olanı budur.
05:13
That's the mostçoğu commonlyçoğunlukla
understoodanladım wordsözcük in the worldDünya,
104
301760
2576
Dünyadaki en yaygın,
en anlaşılır kelimedir,
05:16
no mattermadde where you are.
105
304360
1256
nerede olduğunuz hiç fark etmez.
05:17
The problemsorun with that is,
106
305640
1216
Buradaki sorun ise,
05:18
no one seemsgörünüyor to know
what those two lettersharfler standdurmak for.
107
306880
2696
kimsenin bu iki harfin
temsil ettiği şeyi bilmiyor olmasıdır.
05:21
(LaughterKahkaha)
108
309600
2296
(Kahkahalar)
05:23
WhichHangi is kindtür of weirdtuhaf, right?
109
311920
2056
Ki bu biraz garip değil mi?
05:26
I mean, it could be a misspellingyazım hatası
of "all correctdoğru," I guesstahmin,
110
314000
3456
Yani, belki de
"all correct" (her şey yolunda)
05:29
or "oldeski kinderhookkinderhook."
111
317480
1256
veya "Old Kinderhook"un
yanlış kısaltılması olabilir.
05:30
No one really seemsgörünüyor to know,
but the factgerçek that it doesn't mattermadde
112
318760
3856
Gerçekten de kimse biliyor gibi değil
ama bunun hiç de önemli olmaması
05:34
saysdiyor something about
how we addeklemek meaninganlam to wordskelimeler.
113
322640
3496
kelimeleri nasıl anlamlandırdığımıza
dair bir şeyler anlatır.
05:38
The meaninganlam is not
in the wordskelimeler themselveskendilerini.
114
326160
2800
Anlam kelimelerin kendisinde değildir.
05:41
We're the onesolanlar
that pourdökün ourselveskendimizi into it.
115
329920
2760
Anlamı veren bizleriz.
05:45
And I think, when we're all searchingArama
for meaninganlam in our liveshayatları,
116
333440
3760
Bence hayatlarımızda anlam arıyorsak,
05:50
and searchingArama for the meaninganlam of life,
117
338040
1856
hayatın anlamını arıyorsak,
05:51
I think wordskelimeler have
something to do with that.
118
339920
3240
kelimelerin bununla
ilgisi olduğunu düşünüyorum.
05:56
And I think if you're looking
for the meaninganlam of something,
119
344040
2776
Bir şeyin ne anlam ifade ettiğini
merak ediyorsanız
05:58
the dictionarysözlük is a decentiyi placeyer to startbaşlama.
120
346840
2000
sözlükler bu işe başlamak için
doğru bir yer.
06:01
It bringsgetiriyor a senseduyu of ordersipariş
121
349760
2376
Bu yol karmakarışık bir evrende
06:04
to a very chaotickarmakarışık universeEvren.
122
352160
1760
bir "düzen" oluşturur.
06:06
Our viewgörünüm of things is so limitedsınırlı
123
354880
1840
Olaylara bakışımız öyle kısıtlı ki,
06:09
that we have to come up
with patternsdesenler and shorthandsshorthands
124
357560
2776
bunları yorumlamak için
bir yol bulmaya çalışarak
kısa yollar ve kalıplar
oluşturmak zorundayız,
06:12
and try to figureşekil out
a way to interpretyorumlamak it
125
360360
2296
06:14
and be ableyapabilmek to get on with our day.
126
362680
1840
ki zamanımızla barışık olabilelim.
06:17
We need wordskelimeler to containiçermek us,
to definetanımlamak ourselveskendimizi.
127
365240
3280
Kendimizi tanımlamak için
bizi kapsayan kelimelere ihtiyacımız var.
06:21
I think a lot of us feel boxedKutulu in
128
369400
2040
Sanırım çoğumuz kelimeleri
nasıl kullanacağımız konusunda
06:24
by how we use these wordskelimeler.
129
372320
1576
kısıtlanmış hissediyoruz.
06:25
We forgetunutmak that wordskelimeler are madeyapılmış up.
130
373920
2336
Kelimelerin uydurma olduğunu unutuyoruz.
06:28
It's not just my wordskelimeler.
All wordskelimeler are madeyapılmış up,
131
376280
2360
Sadece benim kelimelerim değil
tüm kelimeler uydurmadır,
06:31
but not all of them mean something.
132
379280
1680
illa ki hepsi bir anlam ifade etmez.
06:33
We're all just sortçeşit of
trappedhapsolmuş in our ownkendi lexiconslexicons
133
381880
4096
Hepimiz bir bakıma,
bizi pek sevmeyen insanlarla
06:38
that don't necessarilyzorunlu olarak correlateilişkilendirmek
with people who aren'tdeğil alreadyzaten like us,
134
386000
4736
kesinlikle bağ kurmayan
kelime dağarcığımız içinde
06:42
and so I think I feel us driftingsürüklenen apartayrı
a little more everyher yearyıl,
135
390760
4616
kapana kısılmış gibiyiz ve sanırım
bu yüzden kelimeleri ciddiye aldıkça
06:47
the more seriouslycidden mi we take wordskelimeler.
136
395400
2080
her geçen yıl
birbirimizden uzaklaşıyoruz.
06:51
Because rememberhatırlamak, wordskelimeler are not realgerçek.
137
399880
2800
Unutmayın; kelimeler gerçek değildir.
06:55
They don't have meaninganlam. We do.
138
403600
2040
Anlam ifade eden onlar değil. Biziz.
06:58
And I'd like to leaveayrılmak you with a readingokuma
139
406480
2800
En sevdiğim filozoflardan biri olan
07:01
from one of my favoritesevdiğim philosophersfilozoflar,
140
409760
2616
"Calvin ve Hobbes"un yaratıcısı
07:04
BillBill WattersonWatterson, who createdoluşturulan
"CalvinCalvin and HobbesHobbes."
141
412400
2536
Bill Watterson'dan bir alıntı yaparak
bitirmek istiyorum.
07:06
He said,
142
414960
1200
Watterson şöyle der:
07:09
"CreatingOluşturma a life that reflectsyansıtır
your valuesdeğerler and satisfiestatmin your soulruh
143
417040
3816
"Değerlerinizi yansıtan ve
ruhunuzu tatmin eden bir hayat yaratmak
07:12
is a rarenadir achievementbaşarı.
144
420880
1656
nadir bir kazanımdır.
07:14
To inventicat etmek your ownkendi life'shayatın meaninganlam
145
422560
2456
Kendi hayatınızın anlamını keşfetmek
07:17
is not easykolay,
146
425040
1536
kolay değildir
07:18
but it is still allowedizin,
147
426600
1816
ama her zaman mümkündür
07:20
and I think you'llEğer olacak be
happierdaha mutlu for the troublesorun."
148
428440
2200
ve bence çektiğiniz zahmete değecektir."
07:23
Thank you.
149
431320
1216
Teşekkürler.
07:24
(ApplauseAlkış)
150
432560
2720
(Alkışlar)
Translated by İsmail uçar
Reviewed by Selda Yener

▲Back to top

ABOUT THE SPEAKER
John Koenig - Writer
John Koenig is writing an original dictionary of made-up words.

Why you should listen

John Koenig has spent the last seven years writing an original dictionary of made-up words, The Dictionary of Obscure Sorrows, which fills gaps in the language with hundreds of new terms for emotions. This project seeks to restore sadness to its original meaning (from Latin satis, "fullness") by defining moments of melancholy that we may all feel, but never think to mention -- deepening our understanding of each other by broadening the emotional palette, from avenoir, "the desire to see memories in advance," to zenosyne, "the sense that time keeps going faster."

Each entry is a collage of word roots borrowed from languages all around the world. Some entries are even beginning to enter the language outright:

sonder n. The realization that each random passerby is living a life as vivid and complex as your own -- populated with their own ambitions, friends, routines, worries and inherited craziness -- an epic story that continues invisibly around you like an anthill sprawling deep underground, with elaborate passageways to thousands of other lives that you'll never know existed, in which you might appear only once, as an extra sipping coffee in the background, as a blur of traffic passing on the highway, as a lighted window at dusk.

His original YouTube series, The Dictionary of Obscure Sorrows, which he writes, edits and narrates himself, has drawn acclaim from John Green and Beyoncé to Michael from Vsauce. "Each episode is a soothing meditation on its subject, fortified by a hypnotic soundtrack and Koenig’s twistingly intelligent narration," writes The Daily Dot.

He currently works as a freelance video editor, voice actor, graphic designer, illustrator, photographer, director and writer. His writing has been published in countless tattoos, stories, song titles and band names, but never on paper -- though he is currently working on publishing a book adaptation. Originally from Minnesota and Geneva, Switzerland, John lives in Budapest with his wife.

More profile about the speaker
John Koenig | Speaker | TED.com