TEDxMidAtlantic
Diana Laufenberg: How to learn? From mistakes
Diana Laufenberg: Hatalarımızdan. Nasıl öğrenebiliriz?
Filmed:
Readability: 3.5
2,232,346 views
Diana Laufenberg öğretmekle ilgili öğrendiği 3 şaşırtıcı şeyi paylaşıyor -- hatalarımızdan öğrenme konusunda anahtar bir içgörüyle birlikte.
Diana Laufenberg - Educator
For over 15 years Diana has been a secondary social studies teacher in Wisconsin, Kansas, Arizona and Pennsylvania. Full bio
For over 15 years Diana has been a secondary social studies teacher in Wisconsin, Kansas, Arizona and Pennsylvania. Full bio
Double-click the English transcript below to play the video.
00:15
I have been teaching for a long time,
0
0
3000
Uzun zamandır öğretiyorum,
00:18
and in doing so
1
3000
2000
ve bunu yaparken
00:20
have acquired a body of knowledge about kids and learning
2
5000
3000
çocuklar ve öğrenme konusunda ciddi bir bilgi birikimine sahip oldum
00:23
that I really wish more people would understand
3
8000
3000
öyle ki daha fazla insanın öğrencilerin öğrenme kapasitesini
00:26
about the potential of students.
4
11000
3000
anlayabilmesini gerçekten dilerdim.
00:29
In 1931, my grandmother --
5
14000
2000
1931 yılında, büyükannem --
00:31
bottom left for you guys over here --
6
16000
2000
size göre sol alttaki oluyor --
00:33
graduated from the eighth grade.
7
18000
2000
sekizinci sınıftan mezun oldu.
00:35
She went to school to get the information
8
20000
2000
Okula bilgi edinmek için gitti
00:37
because that's where the information lived.
9
22000
2000
çünkü bilginin var olduğu yer orasıydı.
00:39
It was in the books; it was inside the teacher's head;
10
24000
2000
Kitaplardaydı, öğretmenlerin kafalarındaydı,
00:41
and she needed to go there to get the information,
11
26000
3000
ve bilgiye ulaşmak için oraya gitmek zorundaydı
00:44
because that's how you learned.
12
29000
2000
çünkü böyle öğrenirdiniz.
00:46
Fast-forward a generation:
13
31000
2000
Bir nesil hızlıca ileri gidelim:
00:48
this is the one-room schoolhouse, Oak Grove,
14
33000
2000
bu tek sınıflı bir okul binası, Oak Grove'da,
00:50
where my father went to a one-room schoolhouse.
15
35000
2000
babamın gittiği tek sınıflı bir okul.
00:52
And he again had to travel to the school
16
37000
2000
Ve o da okula öğretmeninden
00:54
to get the information from the teacher,
17
39000
2000
bilgi edinmek için gitmek,
00:56
stored it in the only portable memory he has, which is inside his own head,
18
41000
3000
sahip olduğu tek taşınabilir hafızaya depolamak, kafasının içine yani,
00:59
and take it with him,
19
44000
2000
ve yanında götürmek zorundaydı,
01:01
because that is how information was being transported
20
46000
3000
çünkü bilgi ancak bu şekilde öğretmenden öğrenciye
01:04
from teacher to student and then used in the world.
21
49000
3000
taşınabiliyor ve sonra dünyada kullanılabiliyordu.
01:07
When I was a kid,
22
52000
2000
Ben bir çocukken,
01:09
we had a set of encyclopedias at my house.
23
54000
2000
evimizde bir ansiklopedi seti vardı.
01:11
It was purchased the year I was born,
24
56000
2000
Doğduğum yıl satın alınmıştı,
01:13
and it was extraordinary,
25
58000
2000
ve inanılmazdı,
01:15
because I did not have to wait to go to the library to get to the information.
26
60000
3000
çünkü bilgi almak için kütüphaneye gitmeyi beklemek zorunda değildim;
01:18
The information was inside my house
27
63000
2000
bilgi evimin içindeydi
01:20
and it was awesome.
28
65000
2000
ve bu muhteşemdi.
01:22
This was different
29
67000
2000
Bu daha önceki
01:24
than either generation had experienced before,
30
69000
2000
herhangi bir neslin deneyimlediğinden farklıydı,
01:26
and it changed the way I interacted with information
31
71000
2000
ve bilgi ile etkileşme yolumu küçük bir düzeyde de
01:28
even at just a small level.
32
73000
2000
olsa değiştirmişti.
01:30
But the information was closer to me.
33
75000
2000
Bilgi bana daha yakındı.
01:32
I could get access to it.
34
77000
2000
Ona ulaşabilirdim.
01:34
In the time that passes
35
79000
2000
Benim lisede bir çocuk olduğum
01:36
between when I was a kid in high school
36
81000
2000
zamanla öğretmeye başladığım
01:38
and when I started teaching,
37
83000
2000
zaman arasında geçen süre arasında
01:40
we really see the advent of the Internet.
38
85000
2000
internetin gelişimini gerçekten gördük.
01:42
Right about the time that the Internet gets going
39
87000
2000
Tam da internetin bir eğitim aracı olarak kullanılmaya
01:44
as an educational tool,
40
89000
2000
başladığı zamanda,
01:46
I take off from Wisconsin
41
91000
2000
Wisconsin'den ayrıldım
01:48
and move to Kansas, small town Kansas,
42
93000
2000
ve Kansas'a taşındım, Kansas küçük kasaba,
01:50
where I had an opportunity to teach
43
95000
2000
sevimli, küçük bir kasabada
01:52
in a lovely, small-town,
44
97000
2000
kırsal Kansas okul bölgesinde
01:54
rural Kansas school district,
45
99000
2000
öğretme şansına eriştim,
01:56
where I was teaching my favorite subject,
46
101000
2000
en favori konumu öğretiyordum,
01:58
American government.
47
103000
2000
Amerikan hükümeti.
02:00
My first year -- super gung-ho -- going to teach American government,
48
105000
3000
İlk yılımda -- süper hevesli -- Amerikan hükümetini öğretecektim,
02:03
loved the political system.
49
108000
2000
sevdiğim politik sistemi.
02:05
Kids in the 12th grade:
50
110000
2000
12'inci sınıftaki çocuklar:
02:07
not exactly all that enthusiastic
51
112000
2000
Amerikan yönetim sistemi ile
02:09
about the American government system.
52
114000
2000
ilgili olarak çok da heyecanlı sayılmazlardı.
02:11
Year two: learned a few things -- had to change my tactic.
53
116000
3000
Yıl iki: bir kaç şey öğrendim -- taktiğimi değiştirmek zorundaydım.
02:14
And I put in front of them an authentic experience
54
119000
2000
Ve onların önüne sahici bir deneyim koyarak
02:16
that allowed them to learn for themselves.
55
121000
3000
kendilerinin öğrenmesine izin verdim.
02:19
I didn't tell them what to do or how to do it.
56
124000
2000
Onlara ne yapacaklarını ya da nasıl yapacaklarını söylemedim.
02:21
I posed a problem in front of them,
57
126000
2000
Önlerine bir soru koydum,
02:23
which was to put on an election forum for their own community.
58
128000
3000
kendi toplulukları için bir seçim gerçekleştirmekti bu soru.
02:27
They produced flyers. They called offices.
59
132000
2000
El ilanları hazırladılar, ofisleri aradılar,
02:29
They checked schedules. They were meeting with secretaries.
60
134000
2000
programları kontrol ettiler, sekreterlerle buluşuyorlardı,
02:31
They produced an election forum booklet
61
136000
2000
tüm kasabanın kendi adaylarıyla ilgili
02:33
for the entire town to learn more about their candidates.
62
138000
2000
daha fazla bilgilenmesi için bir seçim kitapçığı ürettiler.
02:35
They invited everyone into the school
63
140000
2000
Bir akşam herkesi okula davet edip
02:37
for an evening of conversation
64
142000
2000
hükümet ve politika ile ilgili
02:39
about government and politics
65
144000
2000
ve caddelerin iyi yapılıp yapılmadığı
02:41
and whether or not the streets were done well,
66
146000
2000
konusunda bir akşam düzenlediler,
02:43
and really had this robust experiential learning.
67
148000
3000
ve gerçekten böyle sağlam bir deneysel öğrenme edindiler.
02:46
The older teachers -- more experienced --
68
151000
2000
Daha büyük öğretmenler -- daha deneyimliler --
02:48
looked at me and went,
69
153000
2000
bana bakıp dediler ki,
02:50
"Oh, there she is. That's so cute. She's trying to get that done."
70
155000
3000
'Oo, bakın şuna. Ne kadar tatlı. Halletmek için uğraşıyor.'
02:53
(Laughter)
71
158000
2000
(Gülüşmeler)
02:55
"She doesn't know what she's in for."
72
160000
2000
'Neye bulaştığını bilmiyor.'
02:57
But I knew that the kids would show up,
73
162000
2000
Ama çocukların geleceğini biliyordum.
02:59
and I believed it,
74
164000
2000
Ve buna inandım.
03:01
and I told them every week what I expected out of them.
75
166000
3000
Ve her hafta onlardan ne beklediğimi onlara anlattım.
03:04
And that night, all 90 kids --
76
169000
2000
Ve o gece, 90 çocuk --
03:06
dressed appropriately, doing their job, owning it.
77
171000
3000
uygun şekilde giyinmişti, işlerini yapıyorlardı, ona sahip çıkıyorlardı.
03:09
I had to just sit and watch.
78
174000
2000
Ben sadece oturdum ve izledim.
03:11
It was theirs. It was experiential. It was authentic.
79
176000
2000
Bu onlarındı. Deneyseldi. Kendine özgüydü.
03:13
It meant something to them.
80
178000
2000
Onlara bir şey ifade ediyordu.
03:15
And they will step up.
81
180000
2000
Ve artacaklar.
03:17
From Kansas, I moved on to lovely Arizona,
82
182000
3000
Kansas'tan sevgili Arizona'ya taşındım,
03:20
where I taught in Flagstaff for a number of years,
83
185000
3000
burada Flagstaff'a bir kaç yıl eğitim verdim,
03:23
this time with middle school students.
84
188000
2000
bu sefer orta öğretim öğrencilerine.
03:25
Luckily, I didn't have to teach them American government.
85
190000
2000
Şansıma onlara Amerikan hükümeti öğretmek zorunda değildim.
03:27
Could teach them the more exciting topic of geography.
86
192000
3000
Onlara daha heyecan verici coğrafya konusunu öğretebilirdim.
03:30
Again, "thrilled" to learn.
87
195000
3000
Yeniden, öğretmek için heyecanlıydım.
03:34
But what was interesting
88
199000
2000
Ama Arizona'da kendimi
03:36
about this position I found myself in in Arizona,
89
201000
3000
bulduğum bu pozisyonla ilgili ilginç olan şey
03:39
was I had this really
90
204000
2000
gerçek bir devlet okulunda
03:41
extraordinarily eclectic group of kids to work with
91
206000
2000
çalıştığım inanılmaz derecede seçmece bir grup
03:43
in a truly public school,
92
208000
2000
öğrenciyle sahiptim.
03:45
and we got to have these moments where we would get these opportunities.
93
210000
3000
Ve bu tarz fırsatların karşımıza çıktığı böyle anlar hepimize olmuştur.
03:48
And one opportunity
94
213000
2000
Ve bir fırsat da
03:50
was we got to go and meet Paul Rusesabagina,
95
215000
3000
gidip Paul Rusesabagina'la tanışacak olmamızdı
03:53
which is the gentleman
96
218000
2000
kendisi 'Hotel Rwanda' filminin
03:55
that the movie "Hotel Rwanda" is based after.
97
220000
2000
hikayesinin dayandığı beyefendidir.
03:57
And he was going to speak at the high school next door to us.
98
222000
2000
Ve bizim hemen yanımızdaki lisede konuşacaktı.
03:59
We could walk there. We didn't even have to pay for the buses.
99
224000
2000
Oraya yürüyebilirdik; otobüse bile para vermek zorunda değildik.
04:01
There was no expense cost. Perfect field trip.
100
226000
3000
Hiç masraf yoktu. Mükemmel alan gezisi.
04:04
The problem then becomes
101
229000
2000
Sonra sorun yedinci ve sekizinci
04:06
how do you take seventh- and eighth-graders to a talk about genocide
102
231000
2000
sınıfları nasıl olup da soykırım konusundaki bir konuşmaya götürüp
04:08
and deal with the subject in a way
103
233000
2000
konuyla sorumlu ve saygılı
04:10
that is responsible and respectful,
104
235000
2000
bir şekilde ilgilenir ve bununla
04:12
and they know what to do with it.
105
237000
2000
ne yapacaklarını bilir hale getirmekti.
04:14
And so we chose to look at Paul Rusesabagina
106
239000
2000
Ve biz de Paul Rusesabagina'ya bir beyefendilik
04:16
as an example of a gentleman
107
241000
2000
örneği olarak bakmayı seçtik,
04:18
who singularly used his life to do something positive.
108
243000
4000
olumlu bir şey yapmak için tek başına kendi hayatını kullanan biri.
04:22
I then challenged the kids to identify
109
247000
2000
Sonra çocukları kendi yaşamlarındaki
04:24
someone in their own life, or in their own story, or in their own world,
110
249000
3000
biriyle ya da kendi hikayeleriyle ya da kendi dünyalarıyla özdeşleşmelerini istedim
04:27
that they could identify that had done a similar thing.
111
252000
2000
ki benzer bir şey yapmış olanla özdeşleşebilsinler.
04:29
I asked them to produce a little movie about it.
112
254000
2000
Bununla ilgili küçük bir film hazırlamalarını istedim.
04:31
It's the first time we'd done this.
113
256000
2000
Böyle bir şeyi ilk defa yapıyorduk.
04:33
Nobody really knew how to make these little movies on the computer,
114
258000
2000
Kimse bu küçük filmleri bilgisayarda nasıl yapacağını bilmiyordu.
04:35
but they were into it. And I asked them to put their own voice over it.
115
260000
3000
Ama ilgiliydiler. Ve üzerine de kendi seslerini kullanmalarını istedim.
04:39
It was the most awesome moment of revelation
116
264000
5000
Bu en muhteşem bir anlayıştı, çocuklardan
04:44
that when you ask kids to use their own voice
117
269000
3000
kendi seslerini kullanmalarını ve kendi adlarına
04:47
and ask them to speak for themselves,
118
272000
2000
konuşmalarını istediğinizde,
04:49
what they're willing to share.
119
274000
2000
paylaşmaya gönüllü oldukları muhteşemdi.
04:51
The last question of the assignment is:
120
276000
2000
Ödevlerinin en son sorusu şuydu:
04:53
how do you plan to use your life
121
278000
2000
hayatınızı başka insanları
04:55
to positively impact other people?
122
280000
2000
olumlu bir şekilde etkilemek için nasıl kullanırsınız?
04:57
The things that kids will say
123
282000
2000
Onlara sorduğunuzda
04:59
when you ask them and take the time to listen
124
284000
3000
ve dinlemek için zaman verdiğinizde söyleyecekleri
05:02
is extraordinary.
125
287000
3000
şeyler inanılmaz.
05:05
Fast-forward to Pennsylvania, where I find myself today.
126
290000
3000
Pennsylvania'ya hızlı ilerliyoruz, bugün kendimi bulduğum yere.
05:08
I teach at the Science Leadership Academy,
127
293000
2000
Franklin Enstitüsü ve Philadelphia okul bölgesi
05:10
which is a partnership school between the Franklin Institute
128
295000
3000
arasında ortak bir okul olan Bilim Liderliği Akademisi'nde,
05:13
and the school district of Philadelphia.
129
298000
2000
eğitim veriyorum.
05:15
We are a nine through 12 public school,
130
300000
3000
12 devlet okulu arasında dokuzuncuyuz
05:18
but we do school quite differently.
131
303000
3000
ama biz okula oldukça farklı yaklaşıyoruz.
05:21
I moved there primarily
132
306000
2000
Oraya bir öğrenme ortamının
05:23
to be part of a learning environment
133
308000
2000
bir parçası olmak için taşındım,
05:25
that validated the way that I knew that kids learned,
134
310000
2000
şunu onaylamak için; çocukların öğrendiğini biliyordum,
05:27
and that really wanted to investigate
135
312000
2000
ve geçmişin paradigmalarını bırakmaya
05:29
what was possible
136
314000
2000
istekli olduğunuzda
05:31
when you are willing to let go
137
316000
2000
nelerin mümkün olduğunu
05:33
of some of the paradigms of the past,
138
318000
2000
büyükannemin okurken bilginin azlığının
05:35
of information scarcity when my grandmother was in school
139
320000
3000
olduğu andan ve babam okuldayken ve hatta ben okuldayken
05:38
and when my father was in school and even when I was in school,
140
323000
3000
bilgi fazlalığının olduğu bir ana kadar
05:41
and to a moment when we have information surplus.
141
326000
2000
nelerin mümkün olduğunu araştırmak istedim.
05:43
So what do you do when the information is all around you?
142
328000
3000
Peki bilgi etrafınızı sarmışken ne yaparsınız?
05:46
Why do you have kids come to school
143
331000
2000
Eğer çocuklar bilgi almak için
05:48
if they no longer have to come there to get the information?
144
333000
3000
okula gitmek zorunda değillerse artık, neden giderler?
05:51
In Philadelphia we have a one-to-one laptop program,
145
336000
3000
Philadelphia'da birebir bir dizüstü bilgisayar programımız var,
05:54
so the kids are bringing in laptops with them everyday,
146
339000
3000
yani çocuklar her gün dizüstü bilgisayarlarını getiriyorlar,
05:57
taking them home, getting access to information.
147
342000
3000
evlerine götürüyorlar, bilgiye ulaşıyorlar.
06:00
And here's the thing that you need to get comfortable with
148
345000
3000
Ve öğrencilere bilgiye ulaşmak için
06:03
when you've given the tool
149
348000
2000
gerekli aracı verdiğinizde
06:05
to acquire information to students,
150
350000
2000
rahat olmanız gereken şey şu
06:07
is that you have to be comfortable with this idea
151
352000
2000
bir öğrenme süreci olarak çocuklara
06:09
of allowing kids to fail
152
354000
2000
başarısız olmaları konusunda
06:11
as part of the learning process.
153
356000
3000
serbest bırakma fikriyle rahat olmanız gerekir.
06:14
We deal right now in the educational landscape
154
359000
2000
Eğitim alanında şu anda büyük bir aşkla
06:16
with an infatuation
155
361000
2000
uğraştığımız şey,
06:18
with the culture of one right answer
156
363000
2000
ortalama çoktan seçmeli bir teste
06:20
that can be properly bubbled on the average multiple choice test,
157
365000
3000
rahatça indirgenebilecek bir doğru cevap kültürü, ve ben sizinle
06:23
and I am here to share with you:
158
368000
2000
bunun eğitim demek olmadığını
06:25
it is not learning.
159
370000
2000
paylaşmak için buradayım.
06:27
That is the absolute wrong thing to ask,
160
372000
3000
Çocuklardan asla yanlış yapmamalarını
06:30
to tell kids to never be wrong.
161
375000
2000
istemek, bunu söylemek mutlak bir yanlıştır.
06:32
To ask them to always have the right answer
162
377000
3000
Onlardan her zaman doğru cevabı beklemek
06:35
doesn't allow them to learn.
163
380000
2000
öğrenmelerine izin vermeyecektir.
06:37
So we did this project,
164
382000
2000
Biz de bu projeyi yaptık,
06:39
and this is one of the artifacts of the project.
165
384000
2000
ve projenin olgularından birisi bu.
06:41
I almost never show them off
166
386000
2000
Başarısızlık fikri konusundan dolayı
06:43
because of the issue of the idea of failure.
167
388000
2000
onlara neredeyse bunu hiç sergilemeyecektim.
06:45
My students produced these info-graphics
168
390000
2000
Öğrencilerim bu infografikleri yılsonunda
06:47
as a result of a unit that we decided to do at the end of the year
169
392000
3000
körfezdeki petrol akışına cevap olarak yaptığımız
06:50
responding to the oil spill.
170
395000
2000
bir ünite için hazırlamışlardı.
06:52
I asked them to take the examples that we were seeing
171
397000
3000
Kitle iletişim araçlarında gördüğümüz infografiklerden
06:55
of the info-graphics that existed
172
400000
2000
örnekler almalarını istemiştim
06:57
in a lot of mass media,
173
402000
2000
ve bunlardaki ilginç
06:59
and take a look at what were the interesting components of it,
174
404000
3000
bileşenlerin neler olduğuna bir bakmalarını ve Amerikan tarihinde
07:02
and produce one for themselves
175
407000
2000
insanların neden olduğu felaketlerden
07:04
of a different man-made disaster from American history.
176
409000
2000
birini seçerek kendileri için de bir tane üretmelerini istedim.
07:06
And they had certain criteria to do it.
177
411000
2000
Ve bunu yapmak için de belirli bir kriterleri vardı.
07:08
They were a little uncomfortable with it,
178
413000
2000
Bununla ilgili biraz rahatsızdılar,
07:10
because we'd never done this before, and they didn't know exactly how to do it.
179
415000
2000
çünkü daha önce bunu yapmamıştık ve nasıl yapacaklarını tam olarak bilmiyorlardı.
07:12
They can talk -- they're very smooth,
180
417000
2000
Konuşabilirler - gayet akıcılar,
07:14
and they can write very, very well,
181
419000
2000
ve çok, çok iyi yazabilirler,
07:16
but asking them to communicate ideas in a different way
182
421000
3000
ama fikirleri farklı bir şekilde ifade etmelerini istemek
07:19
was a little uncomfortable for them.
183
424000
3000
onlar için biraz rahatsız ediciydi.
07:22
But I gave them the room to just do the thing.
184
427000
3000
Ama sadece bu işi yapmak için bir alan verdim.
07:25
Go create. Go figure it out.
185
430000
2000
Gidin yaratın. Gidin bir yolunu bulun.
07:27
Let's see what we can do.
186
432000
2000
Bakalım neler yapabiliyoruz.
07:29
And the student that persistently
187
434000
2000
Ve ısrarlı bir şekilde en iyi görsel ürünle
07:31
turns out the best visual product did not disappoint.
188
436000
3000
ortaya çıkan öğrenci hayal kırıklığına uğramadı.
07:34
This was done in like two or three days.
189
439000
2000
Bu bir ya da iki gün içinde yapıldı.
07:36
And this is the work of the student that consistently did it.
190
441000
3000
Ve sürekli bir şekilde bunu yapan öğrencinin çalışması bu.
07:39
And when I sat the students down, I said, "Who's got the best one?"
191
444000
3000
Ve öğrencileri yerlerine oturtup 'Kim en iyisini yaptı?' diye sorduğumda
07:42
And they immediately went, "There it is."
192
447000
2000
hemen cevap verdiler, 'İşte buradaki'.
07:44
Didn't read anything. "There it is."
193
449000
2000
Hiçbir şeyi okumadılar. 'İşte buradaki'.
07:46
And I said, "Well what makes it great?"
194
451000
2000
Ve 'Peki onu iyi yapan nedir?' diye sordum.
07:48
And they're like, "Oh, the design's good, and he's using good color.
195
453000
2000
Ve şöyle dediler. 'Tasarım güzel ve renkleri kullanımı güzel.
07:50
And there's some ... " And they went through all that we processed out loud.
196
455000
3000
Ve biraz ... ' Ve tüm yaptığımız şeylerin üzerinden yüksek sesle geçtiler.
07:53
And I said, "Go read it."
197
458000
2000
Ve 'Gidin, okuyun' dedim.
07:55
And they're like, "Oh, that one wasn't so awesome."
198
460000
3000
Ve bu sefer 'O kadar da müthiş değil' dediler.
07:58
And then we went to another one --
199
463000
2000
Ve sonra bir diğerine gittik --
08:00
it didn't have great visuals, but it had great information --
200
465000
2000
harika görselleri yoktu ama harika bir bilgi vardı --
08:02
and spent an hour talking about the learning process,
201
467000
3000
ve yaklaşık bir saat boyunca öğrenme sürecinden bahsettik,
08:05
because it wasn't about whether or not it was perfect,
202
470000
2000
çünkü mükemmel olup olmamasıyla ilgili değildi,
08:07
or whether or not it was what I could create.
203
472000
2000
ya da ne yaratıp yaratamayacağımla ilgiliydi;
08:09
It asked them to create for themselves,
204
474000
3000
kendileri için yaratmaları istenmişti.
08:12
and it allowed them to fail,
205
477000
2000
Ve bu hata yapmalarına,
08:14
process, learn from.
206
479000
2000
işlemelerine ve öğrenmelerine izin verdi.
08:16
And when we do another round of this in my class this year,
207
481000
2000
Ve bu yıl sınıfımda bunun aynısından bir kez daha yapınca,
08:18
they will do better this time,
208
483000
2000
bu kez daha iyi yapacaklar.
08:20
because learning
209
485000
2000
Çünkü öğrenme
08:22
has to include an amount of failure,
210
487000
3000
bir miktar başarısızlık da içermeli,
08:25
because failure is instructional
211
490000
2000
çünkü başarısızlık süreç içinde
08:27
in the process.
212
492000
2000
öğreticidir.
08:29
There are a million pictures
213
494000
3000
Buradan tıklayabileceğim
08:32
that I could click through here,
214
497000
2000
milyonlarca resim var,
08:34
and had to choose carefully -- this is one of my favorites --
215
499000
3000
ve dikkatli bir şekilde seçmek zorundaydım -- bu benim favorilerimden biri --
08:37
of students learning,
216
502000
2000
öğrenen öğrencileri,
08:39
of what learning can look like
217
504000
2000
çocukların bilgiye ulaşmaları için
08:41
in a landscape where we let go of the idea
218
506000
3000
okula gitmek zorunda oldukları fikrinden
08:44
that kids have to come to school to get the information,
219
509000
2000
vazgeçtiğimiz bir manzarada öğrenmenin nasıl görüneceğini,
08:46
but instead, ask them what they can do with it.
220
511000
2000
ama bunun yerine, bununla ne yapabileceklerini sordum.
08:48
Ask them really interesting questions.
221
513000
2000
Onlara gerçekten ilginç sorular sorun.
08:50
They will not disappoint.
222
515000
2000
Hayal kırıklığına uğratmayacaklardır.
08:52
Ask them to go to places,
223
517000
2000
Farklı yerlere gitmelerini isteyin,
08:54
to see things for themselves,
224
519000
2000
kendi gözleriyle görmelerini,
08:56
to actually experience the learning,
225
521000
2000
aslında öğrenmeyi deneyimlemelerini,
08:58
to play, to inquire.
226
523000
3000
oyun oynamalarını, araştırmalarını.
09:01
This is one of my favorite photos,
227
526000
2000
Bu benim en sevdiğim fotoğraflardan biri,
09:03
because this was taken on Tuesday,
228
528000
2000
çünkü bu Salı günü çekildi,
09:05
when I asked the students to go to the polls.
229
530000
2000
öğrencilere seçime gitmelerini söylediğim gün.
09:07
This is Robbie, and this was his first day of voting,
230
532000
3000
Bu Robbie, ve bu onun ilk seçim günüydü,
09:10
and he wanted to share that with everybody and do that.
231
535000
2000
ve bunu herkesle paylaşmak istedi ve öyle de yaptı.
09:12
But this is learning too,
232
537000
2000
Ama bu da öğrenmedir
09:14
because we asked them to go out into real spaces.
233
539000
3000
çünkü onlardan gerçek yerlere gitmelerini istedik.
09:20
The main point
234
545000
2000
Asıl nokta şu,
09:22
is that, if we continue to look at education
235
547000
3000
eğer eğitime sadece okula gelip bilgiye ulaşmak
09:25
as if it's about coming to school
236
550000
3000
şeklinde bakarsak,
09:28
to get the information
237
553000
2000
deneysel bir öğrenme olarak,
09:30
and not about experiential learning,
238
555000
2000
öğrencilerin seslerini güçlendiren
09:32
empowering student voice and embracing failure,
239
557000
3000
ve başarısızlığı kucaklayan bir şey olarak bakmazsak eğer
09:35
we're missing the mark.
240
560000
2000
noktayı kaçırıyoruz demektir.
09:37
And everything that everybody is talking about today
241
562000
2000
Ve eğer biz bu niteliklere değer vermeyen bir eğitim
09:39
isn't possible if we keep having an educational system
242
564000
3000
sistemini sürdürürsek bugün herkesin konuştuğu her şey
09:42
that does not value these qualities,
243
567000
3000
mümkün olmayacak,
09:45
because we won't get there with a standardized test,
244
570000
2000
çünkü o noktaya standardize edilmiş sınavlarla ulaşamayız,
09:47
and we won't get there with a culture of one right answer.
245
572000
2000
ve o noktaya tek doğru cevap kültürüyle ulaşamayız.
09:49
We know how to do this better,
246
574000
2000
Nasıl daha iyi yapabileceğimizi biliyoruz,
09:51
and it's time to do better.
247
576000
2000
ve daha iyi yapmanın zamanı geldi.
09:53
(Applause)
248
578000
5000
(Alkışlar)
ABOUT THE SPEAKER
Diana Laufenberg - EducatorFor over 15 years Diana has been a secondary social studies teacher in Wisconsin, Kansas, Arizona and Pennsylvania.
Why you should listen
A farm kid from Wisconsin, Diana Laufenberg has taught all grade levels from 7-12 in Social Studies. Laufenberg most recently taught at the Science Leadership Academy (SLA), one of Philadelphia’s newer high schools, in partnership with the Franklin Institute.
In 2013, Laufenberg partnered with Chris Lehmann to start Inquiry Schools, a new non-profit working to create and support learning environments that are inquiry-driven and project-based and which utilize modern technology. She currently serves as the Executive Director and Lead Teacher for Inquiry Schools.
Read Laufenberg's evolving page of links on "Embracing Failure" >>
Diana Laufenberg | Speaker | TED.com