TEDGlobal 2010
Iain Hutchison: Saving faces: A facial surgeon's craft
Iain Hutchison: Yüzleri kurtarmak
Filmed:
Readability: 4.3
660,758 views
Yüz cerrahi Iain Hutchison, yüzleri ciddi biçimde şekil bozukluğuna uğramış insanlarla çalışmaktadır. Cerrahi teknikleri geliştirmeye zorlayarak, onların hayatlarını iyileştirmeye yardım etmektedir; ve portrelerini görevlendirmek aracılığıyla, onların insanlıklarını kutlamaktadır. NOT: Bu konuşma, rahatsız edici olabilecek, şekilleri bozulmuş ve ağır yaralanmış yüz görüntüleri içermektedir-- ve Hutchison şekli bozulmuş bir yüzün bizi neden derinden sarsabileceği sorusuna düşünceli cevaplar sunmaktadır. Aşırı hassas mısınız? 12:10-13:19 arasında ekranı saklayın ancak dinlemeye devam edin.
Iain Hutchison - Facial surgeon
Iain Hutchison is a pioneering oral and facial surgeon; his foundation, Saving Faces, explores the nature of our expressions. Full bio
Iain Hutchison is a pioneering oral and facial surgeon; his foundation, Saving Faces, explores the nature of our expressions. Full bio
Double-click the English transcript below to play the video.
00:15
Our face is hugely important
0
0
3000
Yüzümüz fazlasıyla önemlidir.
00:18
because it's the external, visual part
1
3000
2000
çünkü o diğer herkesin gördüğü
00:20
that everybody else sees.
2
5000
2000
dış görsel parçamızdır.
00:22
Let's not forget it's a functional entity.
3
7000
2000
Tabii işlevsel bir eleman olduğunu da unutmayalım.
00:24
We have strong skull bones
4
9000
2000
Bizim, vücudumuzdaki en önemli organımızı: beynimizi
00:26
that protect the most important organ in our body: the brain.
5
11000
3000
koruyan güçlü kafatası kemiklerimiz vardır.
00:29
It's where our senses are located, our special senses --
6
14000
3000
Bu duyularımızın bulunduğu yerdir, özel duyularımızın--
00:32
our vision, our speech,
7
17000
2000
görmemizin, konuşmamızın,
00:34
our hearing, our smell, our taste.
8
19000
2000
işitmemizin, koku almamızın, tad almamızın.
00:36
And this bone
9
21000
2000
Ve bu kemik
00:38
is peppered, as you can see, with the light shining through the skull
10
23000
3000
süslenmiştir, ışığın kafatasından saçılmasıyla gördüğünüz gibi,
00:41
with cavities, the sinuses,
11
26000
2000
boşluklarla, yani soluduğumuz
00:43
which warm and moisten the air we breathe.
12
28000
3000
havayı ısıtan ve nemlendiren sinüsler ile.
00:46
But also imagine if they were filled with solid bone --
13
31000
3000
Ancak hayal edin, eğer onlar katı kemikle dolu olsaydı,
00:49
our head would be dead weight,
14
34000
2000
başımız çok ağır olurdu,
00:51
we wouldn't be able to hold it erect,
15
36000
2000
dik tutamazdık,
00:53
we wouldn't be able to look at the world around us.
16
38000
3000
çevremizdeki dünyaya bakamazdık.
01:02
This woman is slowly dying
17
47000
2000
Bu kadın yavaşça ölüyor
01:04
because the benign tumors in her facial bones
18
49000
3000
çünkü; yüz kemiklerinin içindeki iyi huylu tümörler
01:07
have completely obliterated her mouth and her nose
19
52000
3000
ağzını ve burnunu tamamen kapatmış,
01:10
so she can't breathe and eat.
20
55000
2000
bu nedenle nefes alamıyor ve yemek yiyemiyor.
01:12
Attached to the facial bones
21
57000
2000
Yüz kemiklerine tutturulmuş olan,
01:14
that define our face's structure
22
59000
4000
yüzümüzün yapısını belirleyen
01:18
are the muscles that deliver our facial expression,
23
63000
3000
kaslar bulunur, bunlar yüz ifademizi iletir ki
01:21
our universal language of expression,
24
66000
3000
bu, evrensel ifade dilimiz,
01:24
our social-signaling system.
25
69000
2000
sosyal haberleşme sistemimizdir.
01:26
And overlying this is the skin drape,
26
71000
3000
Ve bunu saran da deri örtümüzdür,
01:29
which is a hugely complex
27
74000
2000
ki çok karmaşık
01:31
three-dimensional structure --
28
76000
2000
bir üç-boyutlu yapıdır--
01:33
taking right-angled bends here and there,
29
78000
2000
orada burada dik açılı kıvrımlar yapar,
01:35
having thin areas like the eyelids,
30
80000
3000
göz kapakları gibi ince alanlara,
01:38
thick areas like the cheek, different colors.
31
83000
3000
yanaklar gibi kalın alanlara, farklı renklere sahiptir.
01:41
And then we have the sensual factor of the face.
32
86000
3000
Ve sonra yüzün duygusal öğesi vardır.
01:44
Where do we like to kiss people?
33
89000
2000
İnsanları nereden öpmeyi severiz?
01:46
On the lips. Nibble the ears maybe.
34
91000
3000
Dudaklardan. Kulağı hafifçe ısırmak belki.
01:49
It's the face where we're attracted to with that.
35
94000
3000
Bizim çekimine kapıldığımız yer, yüzdür.
01:52
But let's not forget the hair.
36
97000
2000
Ancak tüyleri de unutmayalım.
01:54
You're looking at the image on your left-hand side --
37
99000
2000
Sol tarafınızdaki görüntüye bakıyorsunuz--
01:56
that's my son with his eyebrows present.
38
101000
2000
bu benim oğlum ve kaşları yerinde duruyor.
01:58
Look how odd he looks with the eyebrows missing.
39
103000
3000
Bakın kaşları yokken ne kadar tuhaf görünüyor.
02:01
There's a definite difference.
40
106000
2000
Arada açık bir fark var.
02:03
And imagine if he had hair sprouting from the middle of his nose,
41
108000
2000
Ve hayal edin eğer burnunun ortasından filizlenen tüyler olsaydı,
02:05
he'd look even odder still.
42
110000
2000
daha da tuhaf görünürdü.
02:07
Dysmorphophobia
43
112000
2000
Dismorfofobi,
02:09
is an extreme version
44
114000
2000
kendimizi başkalarının bizi gördüğü şekilde
02:11
of the fact that we don't see ourselves
45
116000
2000
görmediğimiz gerçeğinin
02:13
as others see us.
46
118000
2000
aşırı uç bir versiyonudur.
02:15
It's a shocking truth
47
120000
2000
Bu şok edici bir gerçektir ki,
02:17
that we only see mirror images of ourselves,
48
122000
3000
biz kendimizin sadece ayna görüntülerini görürüz,
02:20
and we only see ourselves
49
125000
2000
ve biz kendimizi sadece
02:22
in freeze-frame photographic images
50
127000
2000
yaşadığımız zamanın sadece önemsiz bir parçasını yakalayan
02:24
that capture a mere fraction of the time that we live.
51
129000
3000
sabit-kare fotoğraf görüntülerinde görürüz.
02:27
Dysmorphophobia
52
132000
2000
Dismorfofobi
02:29
is a perversion of this
53
134000
2000
bunun sapmasıdır,
02:31
where people who may be very good looking
54
136000
2000
insanların belki de çok iyi görünümlü olup
02:33
regard themselves as hideously ugly
55
138000
2000
kendilerini korkunç çirkin kabul etmesi
02:35
and are constantly seeking surgery
56
140000
2000
ve yüzlerinin görünümünü düzeltmek için
02:37
to correct their facial appearance.
57
142000
3000
sürekli ameliyata yönelmesi durumudur.
02:40
They don't need this. They need psychiatric help.
58
145000
3000
Onların buna ihtiyacı yoktur, psikiyatrik yardıma ihtiyaçları vardır.
02:43
Max has kindly donated his photograph to me.
59
148000
2000
Max, bu fotoğrafı kibarca bana bağışladı.
02:45
He doesn't have dysmorphophobia, but I'm using his photograph
60
150000
3000
Onda dismorfofobi yok , ama onun fotografını
02:48
to illustrate the fact that he looks exactly like a dysmorphophobic.
61
153000
2000
tam bir dismorfofobik gibi göründüğü gerçeğini belirtmek için kullanıyorum.
02:50
In other words, he looks entirely normal.
62
155000
3000
Başka bir deyişle, tamamen normal görünüyor.
02:53
Age is another thing
63
158000
3000
Yaş, görünüşümüze karşı tutumumuzun değiştiği
02:56
when our attitude toward our appearance changes.
64
161000
2000
başka bir olgudur.
02:58
So children judge themselves, learn to judge themselves,
65
163000
3000
Bu nedenle; çocuklar çevrelerindeki yetişkinlerin davranışlarıyla
03:01
by the behavior of adults around them.
66
166000
3000
kendilerini yargılarlar, yargılamayı öğrenirler.
03:04
Here's a classic example: Rebecca has a benign blood vessel tumor
67
169000
3000
İşte klasik bir örnek: Rebecca'nın kafatasından dışarı doğru büyüyen
03:07
that's growing out through her skull, has obliterated her nose,
68
172000
3000
iyi huylu bir kan damarı tümörü var, burnunu kapatmış,
03:10
and she's having difficulty seeing.
69
175000
2000
ve görme zorluğu yaşıyor.
03:12
As you can see, it's blocking her vision.
70
177000
2000
Görebildiğiniz gibi, görüşünü kapatıyor.
03:14
She's also in danger, when she damages this,
71
179000
2000
Ayrıca, buna hasar verdiğinde,
03:16
of bleeding profusely.
72
181000
2000
yoğun kanama tehlikesi içinde.
03:18
Our research has shown
73
183000
2000
Araştırmamız gösterdi ki,
03:20
that the parents and close loved ones of these children
74
185000
3000
bu çocukların ebeveynleri ve en yakın sevdikleri
03:23
adore them.
75
188000
2000
onlara tapıyorlar.
03:25
They've grown used to their face; they think they're special.
76
190000
3000
Onlar, yüzlerine alışkın büyümüşler ve özel olduklarını düşünüyorlar.
03:28
Actually, sometimes the parents argue
77
193000
2000
Aslında, bazen ebeveynler
03:30
about whether these children should have the lesion removed.
78
195000
3000
bu çocukların lezyonlarını aldırıp aldırmaması konusunda tartışırlar.
03:33
And occasionally they suffer intense grief reactions
79
198000
2000
Ve bazen yoğun yas tepkileri yaşarlar
03:35
because the child they've grown to love
80
200000
2000
çünkü; büyütürken sevdikleri çocuk
03:37
has changed so dramatically and they don't recognize them.
81
202000
3000
çok çarpıcı biçimde değişmiştir ve onu tanıyamamaktadırlar.
03:40
But other adults
82
205000
2000
Ama diğer yetişkinler
03:42
say incredibly painful things.
83
207000
2000
inanılmaz acı verici şeyler söylerler.
03:44
They say, "How dare you take this child out of the house
84
209000
2000
Derler ki," Ne cüretle bu çocuğu evden dışarı çıkarır
03:46
and terrify other people.
85
211000
2000
ve diğer insanları ürkütürsünüz.
03:48
Shouldn't you be doing something about this? Why haven't you had it removed?"
86
213000
3000
Bu konuda bişey yapıyor olmanız gerekmiyor mu? Neden hala aldırmadınız?"
03:51
And other children in curiosity come up and poke the lesion,
87
216000
3000
Ve diğer çocuklar merakla gelir ve lezyonu dürter,
03:54
because -- a natural curiosity.
88
219000
2000
çünkü-- doğal bir meraktır.
03:56
And that obviously alerts the child
89
221000
2000
Ve bu açıkça çocuğu sıradışı doğasına
03:58
to their unusual nature.
90
223000
2000
karşı alarma geçirir.
04:00
After surgery, everything normalizes.
91
225000
3000
Ameliyattan sonra, herşey normale döner.
04:03
The adults behave more naturally,
92
228000
2000
Yetişkinler daha doğal davranırlar,
04:05
and the children play more readily with other children.
93
230000
3000
ve çocuklar diğer çocuklarla daha kolayca oynarlar.
04:08
As teenagers --
94
233000
3000
Ergenlik çağındakiler olarak--
04:11
just think back to your teenage years --
95
236000
2000
dönüp kendi ergenlik yıllarınızı bir düşünün--
04:13
we're going through a dramatic
96
238000
2000
yüzümüzün görünümünde çarpıcı
04:15
and often disproportionate change
97
240000
2000
ve sıklıkla orantısız bir değişim
04:17
in our facial appearance.
98
242000
2000
geçirmekteyizdir.
04:19
We're trying to struggle to find our identity.
99
244000
2000
Kimliğimizi bulmak için savaş vermekteyizdir.
04:21
We crave the approval of our peers.
100
246000
2000
Akranlarımızın onayını arzulamaktayızdır.
04:23
So our facial appearance is vital to us
101
248000
3000
Bu yüzden, kendimizi dünyaya yansıtmaya çalışırken
04:26
as we're trying to project ourselves to the world.
102
251000
2000
yüzümüzün görünümü bizim için hayatidir.
04:28
Just remember that single acne spot
103
253000
2000
Size birkaç gün boyunca köstek olan
04:30
that crippled you for several days.
104
255000
3000
o tek sivilce lekesini hatırlayın sedece.
04:34
How long did you spend looking in the mirror every day,
105
259000
3000
Her gün aynaya bakarak ne kadar zaman geçirdiniz,
04:37
practicing your sardonic look, practicing your serious look,
106
262000
3000
küçümseyici bakışınızı çalışarak, ciddi bakışınızı çalışarak,
04:40
trying to look like Sean Connery, as I did,
107
265000
2000
benim yaptığım gibi, Sean Connery'e benzemeye çalışarak,
04:42
trying to raise one eyebrow?
108
267000
2000
tek kaşınızı kaldırmaya çalışarak.
04:44
It's a crippling time.
109
269000
2000
Bu felç edici bir zamandır.
04:46
I've chosen to show this profile view of Sue
110
271000
4000
Sue'nin bu profil görüntüsünü göstermeyi seçtim
04:50
because what it shows is her lower jaw jutting forward
111
275000
3000
çünkü; alt çenesinin öne doğru çıktığını
04:53
and her lower lip jutting forward.
112
278000
2000
ve alt dudağıın öne doğru çıktığını göstermektedir.
04:55
I'd like you all in the audience now to push your lower jaw forward.
113
280000
3000
Şimdi,siz tüm seyircilerin alt çenesini öne doğru itmesini rica ediyorum,
04:58
Turn to the person next to you,
114
283000
2000
yanınızdaki kişiye dönün,
05:00
push your lower jaws forward. Turn to the person next to you
115
285000
2000
alt çenenizi öne doğru itin, yanınızdaki kişiye dönün
05:02
and look at them -- they look miserable.
116
287000
2000
ve onlara bakın -- mutsuz görünmüyorlar mı?
05:04
That's exactly what people used to say to Sue.
117
289000
3000
Bu tam da insanların Sue'ya söylediği şeydi.
05:07
She wasn't miserable at all.
118
292000
2000
O hiç de mutsuz değildi.
05:09
But people used to say to her, "Why are you so miserable?"
119
294000
3000
Ama insanlar ona "Niçin bu kadar mutsuzsun?" diyorlardı.
05:13
People were making misjudgments all the time
120
298000
3000
İnsanlar onun ruh haliyle ilgili sürekli
05:16
on her mood.
121
301000
2000
yanlış yargılara varıyorlardı.
05:18
Teachers and peers were underestimating her; she was teased at school.
122
303000
3000
Öğretmenleri ve akranları onu küçümsemişlerdi, okulda onunla dalga geçilmişti.
05:21
So she chose to have facial surgery.
123
306000
2000
Bu nedenle yüz ameliyatı olmayı seçti.
05:23
After the facial surgery,
124
308000
2000
Ameliyattan sonra,
05:25
she said, "My face now reflects my personality.
125
310000
3000
dedi ki," Yüzüm şimdi benim kişiliğimi yansıtıyor.
05:28
People know now that I'm enthusiastic,
126
313000
3000
İnsanlar şimdi coşkulu olduğumu,
05:31
that I'm a happy person."
127
316000
2000
mutlu bir insan olduğumu biliyorlar."
05:33
And that's the change that can be achieved for teenagers.
128
318000
4000
Ve işte bu ergenlik çağındakiler için başarılabilecek değişikliktir.
05:37
Is this change, though, a real change,
129
322000
2000
Bu değişim ,yine de, gerçek bir değişim miydi,
05:39
or is it a figment of the imagination
130
324000
3000
yoksa hastaların kendi
05:42
of the patient themselves?
131
327000
2000
hayal güçlerinin bir ürünü müydü.
05:44
Well we studied teenagers' attitudes
132
329000
2000
Biz, düzeltici yüz ameliyatı olan hastaların fotograflarına karşı
05:46
to photographs of patients having this corrective facial surgery.
133
331000
2000
ergenlik çağındakilerin tavırlarını inceledik.
05:48
And what we found was --
134
333000
3000
Ve bulduğumuz şu idi--
05:51
we jumbled up the photographs
135
336000
2000
fotoğrafları karıştırdık ki,
05:53
so they couldn't recognize the before and after --
136
338000
2000
öncesi ve sonrasını ayırt edemesinler --
05:55
what we found was that the patients were regarded
137
340000
2000
Bulduğumuz şu idi, hastalar amelyattan sonra
05:57
as being more attractive after the surgery.
138
342000
2000
daha çekici kabul ediliyorlardı.
05:59
Well that's not surprising, but we also asked them to judge them
139
344000
3000
Şey bu şaşırtıcı değil , ancak biz onları ayrıca dürüstlük,
06:02
on honesty, intelligence,
140
347000
2000
zeka, cana yakınlık, şiddete meyil
06:04
friendliness, violence.
141
349000
3000
açısından da yargılamalarını istedik.
06:07
They were all perceived as being
142
352000
2000
Onların hepsi ameliyattan önce
06:09
less than normal in all those characteristics --
143
354000
2000
bu özellikler açısından daha kötü olarak algılanmışlardı.
06:11
more violent, etc. -- before the surgery.
144
356000
3000
şiddete daha meyilli vs.
06:14
After the surgery,
145
359000
2000
Ameliyattan sonra,
06:16
they were perceived as being more intelligent,
146
361000
2000
daha zeki, daha canayakın, daha dürüst,
06:18
more friendly, more honest, less violent --
147
363000
3000
daha az şiddet eğilimli olarak algılandılar--
06:21
and yet we hadn't operated on their intellect
148
366000
2000
oysaki biz onların zekalarını ameliyat etmemiştik
06:23
or their character.
149
368000
2000
ya da kişiliklerini.
06:25
When people get older,
150
370000
2000
İnsanlar yaşlandıkça,
06:27
they don't necessarily choose to follow this kind of surgery.
151
372000
3000
bu tip bir cerrahi yol izlemeyi seçmeleri gerekmez.
06:30
Their presence in the consultation suite
152
375000
2000
Onların muayene odasında bulunmaları
06:32
is a result of the slings and arrows of outrageous fortune.
153
377000
3000
kaderin bir oyunu sonucudur.
06:35
What happens to them
154
380000
2000
Onlara olan şey,
06:37
is that they may have suffered cancer or trauma.
155
382000
2000
kanser veya travmadan muzdarip olmalarıdır.
06:39
So this is a photograph of Henry,
156
384000
2000
İşte bu Henry'nin bir fotografı,
06:41
two weeks after he had a malignant cancer removed
157
386000
3000
yüzünün sol tarafından --elmacık kemiğinden,
06:44
from the left side of his face -- his cheekbone,
158
389000
3000
üst çenesinden, göz çukurundan kötü huylu bir kanserin
06:47
his upper jaw, his eye-socket.
159
392000
2000
çıkarılmasından haftalar sonra.
06:49
He looks pretty good at this stage.
160
394000
2000
Bu aşamada oldukça iyi görünüyor.
06:51
But over the course of the next 15 years he had 14 more operations,
161
396000
3000
Ancak takip eden 15 yıl süresince, 14 operasyon daha geçirdi,
06:54
as the disease ravaged his face
162
399000
2000
hastalık yüzünü harap etti
06:56
and destroyed my reconstruction regularly.
163
401000
2000
ve düzenli olarak benim onarımlarımı berbat etti.
06:58
I learned a huge amount from Henry.
164
403000
2000
Henry'den çok şey öğrendim.
07:00
Henry taught me
165
405000
2000
Henry bana,
07:02
that you can carry on working.
166
407000
2000
çalışmaya devam edebileceğini öğretti.
07:04
He worked as an advocate. He continued to play cricket.
167
409000
3000
O bir avukat olarak çalıştı. Kriket oynamaya devam etti.
07:07
He enjoyed life to the full,
168
412000
2000
Hayatın tadını sonuna dek çıkardı.
07:09
and this was probably because he had a successful, fulfilling job
169
414000
2000
Ve bu muhtemelen başarılı, doyurucu bir işi,
07:11
and a caring family
170
416000
2000
ilgili bir ailesi olduğu ve
07:13
and was able to participate socially.
171
418000
2000
sosyal hayata katılabildiği içindi.
07:15
He maintained a calm insouciance.
172
420000
3000
Sakin bir aldırmazlık hali gösterdi.
07:18
I don't say he overcame this; he didn't overcome it.
173
423000
3000
Bunun üstesinden geldi demiyorum; üstesinden gelmedi.
07:21
This was something more than that. He ignored it.
174
426000
3000
Bu ondan daha da fazlasıydı.O, bunu görmezden geldi.
07:24
He ignored the disfigurement that was happening in his life
175
429000
3000
Hayatında gerçekleşmekte olan bu şekil bozukluğunu görmezden geldi
07:27
and carried on oblivious to it.
176
432000
3000
ve bunu unutarak hayatını devam ettirdi.
07:30
And that's what these people can do.
177
435000
2000
Ve işte insanlar bunu yapabilir.
07:32
Henriapi illustrates this phenomenon as well.
178
437000
2000
Henriapi de bu fenomeni açıklamaktadır.
07:34
This is a man in his 20s
179
439000
2000
Bu, Nijerya dışına ilk gezisi, bu kötü huylu kanser sebebiyle
07:36
whose first visit out of Nigeria was with this malignant cancer
180
441000
3000
ameliyat olmak için İngiltere'ye geldiğinde olan
07:39
that he came to the United Kingdom to have operated on.
181
444000
2000
20'li yaşlarında bir adamdır.
07:41
It was my longest operation.
182
446000
2000
Benim en uzun ameliyatımdı.
07:43
It took 23 hours. I did it with my neurosurgeon.
183
448000
3000
23 saat sürdü. Beyin cerrahımla birlikte yaptım.
07:46
We removed all the bones at the right side of his face --
184
451000
2000
Yüzünün sağ tarafındaki tüm kemikleri--
07:48
his eye, his nose,
185
453000
2000
gözünü,burnunu,
07:50
the skull bones, the facial skin --
186
455000
2000
kafatası kemiklerini, yüz derisini çıkardık
07:52
and reconstructed him with tissue from the back.
187
457000
3000
ve sırtından alınan dokuyla onardık.
07:55
He continued to work as a psychiatric nurse.
188
460000
2000
O, bir psikiyatrik hemşire olarak çalışmaya devam etti.
07:57
He got married. He had a son called Jeremiah.
189
462000
3000
Evlendi. Jeremiah adında bir oğlu oldu.
08:00
And again, he said,
190
465000
2000
Ve yine, dedi ki;
08:02
"This painting of me with my son Jeremiah
191
467000
3000
Oğlum Jeremiah ile olan bu resmim
08:05
shows me as the successful man that I feel that I am."
192
470000
3000
beni, olduğumu hissettiğim, başarılı adam olarak gösteriyor.
08:08
His facial disfigurement
193
473000
2000
Yüzündeki şekil bozukluğu,
08:10
did not affect him
194
475000
2000
onu etkilemedi,
08:12
because he had the support of a family;
195
477000
2000
çünkü bir aile desteğine sahipti,
08:14
he had a successful, fulfilling job.
196
479000
2000
başarılı, doyurucu bir mesleği vardı.
08:16
So we've seen that we can change people's faces.
197
481000
3000
Yani gördük ki, insanların yüzlerini değiştirebiliyoruz.
08:19
But when we change people's faces,
198
484000
2000
Ancak yüzlerini değiştirdiğimizde,
08:21
are we changing their identity --
199
486000
2000
kimliklerini de daha iyi ya da daha kötü yönde
08:23
for better or for worse?
200
488000
3000
değiştiriyor muyuz?
08:26
For instance,
201
491000
2000
Örneğin,
08:28
there are two different types of facial surgery.
202
493000
2000
yüz cerrahisinin iki farklı tipi vardır.
08:30
We can categorize it like that.
203
495000
2000
Şu şekilde sınıflandırabiliriz.
08:32
We can say there are patients who choose to have facial surgery --
204
497000
2000
Diyebiliriz ki; Sue gibi, yüz cerrahisi olmayı
08:34
like Sue.
205
499000
2000
seçen hastalar vardır.
08:36
When they have facial surgery,
206
501000
2000
Yüz cerrahisi olduklarında,
08:38
they feel their lives have changed
207
503000
2000
hayatları değişmiş gibi hissederler,
08:40
because other people perceive them
208
505000
3000
çünkü diğer insanlar onları daha iyi insanlar olarak
08:43
as better people.
209
508000
2000
algılamaktadır.
08:45
They don't feel different.
210
510000
2000
Farklı hissetmezler.
08:47
They feel that they've actually gained
211
512000
2000
Aslında, daha önce hiç sahip olmadıkları bir şeyi,
08:49
what they never had,
212
514000
2000
kazandıklarını hissederler,
08:51
that their face now reflects their personality.
213
516000
2000
yüzleri şimdi kişiliklerini yansıtmaktadır.
08:53
And actually that's probably the difference between cosmetic surgery
214
518000
3000
Ve aslında, estetik cerrahi ile bu tip cerrahi arasındaki fark
08:56
and this kind of surgery.
215
521000
2000
muhtemelen budur.
08:58
Because you might say, "Well, this type of surgery
216
523000
3000
Çünkü, diyebilirsiniz ki; "Bu tip cerrahi de
09:01
might be regarded as cosmetic."
217
526000
2000
kozmetik olarak sayılabilir."
09:03
If you do cosmetic surgery, patients are often less happy.
218
528000
3000
Eğer kozmetik cerrahi yaparsanız, hastalar genelde daha az memnun olurlar.
09:06
They're trying to achieve difference in their lives.
219
531000
3000
Hayatlarında bir fark yaratmaya çalışmaktadırlar.
09:12
Sue wasn't trying to achieve difference in her life.
220
537000
2000
Sue hayatında bir fark yaratmaya çalışmıyordu.
09:14
She was just trying to achieve the face
221
539000
2000
o sadece kişiliğiyle eşleşen
09:16
that matched her personality.
222
541000
2000
yüzü sağlamaya çalışıyordu.
09:18
But then we have other people
223
543000
2000
Ve bir de yüz cerrahisi olmayı seçmemiş olan
09:20
who don't choose to have facial surgery.
224
545000
2000
insanlarımız var.
09:22
They're people who have their face shot off.
225
547000
2000
Yüzleri vurulup dağıtılmış insanlar bunlar.
09:24
I'll move it off, and we'll have a blank slide for those who are squeamish amongst you.
226
549000
3000
Bunu kaldırıyorum ve aranızda hassas olanlar için bir boş slayt koyacağım.
09:27
They have it forced upon them.
227
552000
2000
Onlar buna mecbur kalmışlardır.
09:29
And again, as I told you,
228
554000
2000
Ve yine , size söylediğim gibi,
09:31
if they have a caring family
229
556000
2000
eğer ilgili bir aileleri varsa
09:33
and good work life,
230
558000
3000
ve iyi bir çalışma hayatları,
09:36
then they can lead normal and fulfilled lives.
231
561000
3000
o zaman normal ve doyurucu bir hayat sürdürebilirler.
09:39
Their identity doesn't change.
232
564000
2000
Kişilikleri değişmez.
09:41
Is this business
233
566000
2000
Bu iş görüntüyle
09:43
about appearance and preoccupation with it
234
568000
2000
ve onun kaygısıyla ilgili
09:45
a Western phenomenon?
235
570000
2000
bir batı fenomeni midir?
09:47
Muzetta's family give the lie to this.
236
572000
3000
Muzetta'nın ailesi bunun doğru olmadığını gösterdi.
09:50
This is a little Bangladeshi girl from the east end of London
237
575000
3000
Bu, yüzünün sağ tarafında kocaman bir kötü huylu tümörü olan,
09:53
who's got a huge malignant tumor on the right side of her face,
238
578000
3000
Londra'nın doğu ucundan küçük bir Bangladeşli kız,
09:56
which has already made her blind
239
581000
2000
onu neredeyse çoktan kör etmiş,
09:58
and which is rapidly growing and is going to kill her shortly.
240
583000
2000
hızla büyüyor ve yakında onu öldürecek.
10:00
After she had surgery to remove the tumor,
241
585000
3000
Tumorü çıkarmak için ameliyat olduktan sonra,
10:03
her parents dressed her in this beautiful green velvet dress,
242
588000
3000
ailesi ona bu güzelim yeşil kadife elbiseyi giydirdi,
10:06
a pink ribbon in her hair,
243
591000
2000
saçına pembe bir kurdele taktı,
10:08
and they wanted the painting to be shown around the world,
244
593000
2000
ve geleneksel müslümanlar olmaları ,
10:10
despite the fact that they were orthodox Muslims
245
595000
3000
ve annesinin çarşaf giydiği gerçeğine rağmen,
10:13
and the mother wore a full burqa.
246
598000
2000
resminin dünyanın her yerinde gösterilmesini istediler.
10:15
So it's not simply a Western phenomenon.
247
600000
3000
Yani bu basit bir Batı fenomeni değildir.
10:20
We make judgments on people's faces
248
605000
2000
İnsanların yüzleri hakkında her zaman
10:22
all the time.
249
607000
2000
yargılara varırız.
10:24
It's been going on since we can think of Lombroso
250
609000
3000
Bu Lombrosso zamanından ve onun suçlu yüzlerini
10:27
and the way he would define criminal faces.
251
612000
2000
tanımlama biçiminden beri devam etmektedir.
10:29
He said you could see criminal faces,
252
614000
2000
O dediki; suçlu yüzlerini ,
10:31
judging them just on the photographs that were showed.
253
616000
3000
sadece gösterilen fotoğraflar üzerinden değerlendirerek tanıyabiliriz.
10:34
Good-looking people
254
619000
2000
İyi görünümlü insanlar
10:36
are always judged as being more friendly.
255
621000
2000
her zaman daha arkadaş canlısı olarak değerlendirilmiştir.
10:38
We look at O.J. --
256
623000
2000
O.J. 'ye baktığımızda--
10:40
he's a good-looking guy.
257
625000
2000
iyi görünümlü bir adam.
10:42
We'd like to spend time with him. He looks friendly.
258
627000
3000
Onunla zaman geçirmek isteriz. Canayakın görünüyor.
10:45
Now we know that he's a convicted wife-batterer,
259
630000
3000
Şimdi biliyoruz ki, eşini dövmekten suçlu bulunan biri,
10:48
and actually he's not the good guy.
260
633000
2000
ve aslında iyi bir adam değil.
10:50
And beauty doesn't equate to goodness,
261
635000
4000
Ve güzellik iyilik anlamına gelmiyor,
10:54
and certainly doesn't equate to contentment.
262
639000
3000
ve kesinlikle hoşnutluk anlamına da gelmiyor.
10:57
So we've talked about the static face
263
642000
2000
Böylece, durağan yüzü ve
10:59
and judging the static face,
264
644000
2000
durağan yüzü değerlendirmeyi konuştuk,
11:01
but actually, we're more comfortable
265
646000
2000
ama aslında biz hareketli yüzü
11:03
with judging the moving face.
266
648000
2000
değerlendirmede daha rahatızdır.
11:05
We think we can judge people on their expressions.
267
650000
3000
İnsanları ifadeleriyle değerlendirebileceğimizi düşünürüz.
11:08
U.K. jurors in the U.K. justice system
268
653000
3000
İngiltere adalet sistemindeki juriler,
11:11
like to see a live witness
269
656000
2000
bir canlı tanığı ,yalan söylendiğinin belirtilerini--
11:13
to see whether they can pick up the telltale signs of mendacity --
270
658000
3000
göz kırpma, tereddüt-- yakalayıp yakalamayacaklarını anlamak için,
11:16
the blink, the hesitation.
271
661000
3000
görmek isterler.
11:19
And so they want to see live witnesses.
272
664000
3000
Bu nedenle canlı tanıkları görmek isterler.
11:22
Todorov tells us that, in a tenth of a second,
273
667000
3000
Todorov bize der ki, saniyenin onda birinde,
11:25
we can make a judgment on somebody's face.
274
670000
3000
bir insanın yüzü hakkında bir yargıya varabilirz.
11:28
Are we uncomfortable with this image? Yes, we are.
275
673000
3000
Bu görüntüden rahatsız mıyız? Evet öyleyiz.
11:31
Would we be happy if our doctor's face, our lawyer's face,
276
676000
3000
Eğer doktorumuzun, avukatımızın, finans danımşanımızın
11:34
our financial adviser's face was covered?
277
679000
2000
yüzü kapalı olsa mutlu olur muyduk?
11:36
We'd be pretty uncomfortable.
278
681000
2000
Oldukça rahatsız olurduk.
11:38
But are we good at making the judgments
279
683000
2000
Peki, yüz görünümünü ve hareketi hakkında
11:40
on facial appearance and movement?
280
685000
3000
yargılara varmak konusunda iyi miyiz?
11:43
The truth is that there's a five-minute rule,
281
688000
2000
Doğrusu şu ki, bir beş dk. kuralı var--
11:45
not the tenth-of-a-second rule like Todorov, but a five-minute rule.
282
690000
3000
Todorov gibi saniyenin onda biri kuralı değil ama bir beş dakika kuralı.
11:48
If you spend five minutes with somebody,
283
693000
2000
Eğer bir kişiyle beş dakika geçirirseniz,
11:50
you start looking beyond their facial appearance,
284
695000
2000
yüz görünümünün ötesine bakmaya başlarsınız
11:52
and the people who you're initially attracted to
285
697000
2000
ve başlangıçta etkilendiğiniz insanlar
11:54
may seem boring and you lose interest in them,
286
699000
2000
sıkıcı görünebilir ve siz onlara olan ilginizi kaybedersiniz,
11:56
and the people who you didn't immediately seek out,
287
701000
2000
ve sizin, özellikle çekici bulmadığınız için,
11:58
because you didn't find them particularly attractive,
288
703000
2000
hemen arayıp bulmadığınız insanlar,
12:00
become attractive people
289
705000
2000
kişilikleri sayesinde
12:02
because of their personality.
290
707000
2000
çekici insanlar haline gelirler.
12:05
So we've talked a lot about facial appearance.
291
710000
3000
Böylece, yüz görünümü hakkında bolca konuşmuş olduk.
12:08
I now want to share
292
713000
2000
Şimdi. sizinle biraz yaptığımız
12:10
a little bit of the surgery that we do --
293
715000
2000
cerrahiyi paylaşmak istiyorum--
12:12
where we're at and where we're going.
294
717000
2000
şu an nerdeyiz ve nereye doğru gidiyoruz.
12:14
This is an image of Ann
295
719000
2000
Bu çenesinin sağı ve kafatası tabanı çıkarılmış
12:16
who's had her right jaw removed and the base of her skull removed.
296
721000
2000
olan Ann'in bir görüntüsü.
12:18
And you can see in the images afterward,
297
723000
2000
Ve sonraki görüntülerde ,
12:20
we've managed to reconstruct her successfully.
298
725000
2000
onarımı başarıyla yapabildiğimizi görebilirsiniz.
12:22
But that's not good enough.
299
727000
2000
Ancak bu yeterince iyi değil.
12:24
This is what Ann wants. She wants to be out kayaking,
300
729000
2000
İşte Ann'in istediği bu. O dışarıda kanoculuk yapıyor olmak istiyor.
12:26
she wants to be out climbing mountains.
301
731000
2000
O dışarıda dağlara tırmanıyor olmak istiyor.
12:28
And that's what she achieved, and that's what we have to get to.
302
733000
2000
Ve işte kazandığı da bu ve gelmemiz gereken nokta da bu.
12:30
This is a horrific image,
303
735000
2000
Bu korkunç bir görüntü,
12:32
so I'm putting my hand up now.
304
737000
2000
bu nedenle ellerimi şu an kaldırıyorum.
12:34
This is a photograph of Adi,
305
739000
2000
Bu,silahlı bir soygunda yüzü vurularak dağıtılmış
12:36
a Nigerian bank manager who had his face shot off
306
741000
2000
Nijeryalı bir banka müdürü olan
12:38
in an armed robbery.
307
743000
2000
Adi'nin bir fotografı.
12:40
And he lost his lower jaw, his lip, his chin
308
745000
2000
Ve alt çenesini, dudaklarını,
12:42
and his upper jaw and teeth.
309
747000
2000
üst çenesini ve dişlerini kaybetti.
12:44
This is the bar that he set for us.
310
749000
2000
Bu, onun bize belirlediği çıtaydı.
12:46
"I want to look like this. This is how I looked before."
311
751000
3000
"Bunun gibi görünmek istiyorum. Önceden böyle görünüyordum."
12:49
So with modern technology,
312
754000
2000
Modern teknolojiyle,
12:51
we used computers to make models.
313
756000
3000
modeller yapmak için bilgisayarları kullandık.
12:54
We made a model of the jaw without bone in it.
314
759000
2000
İçinde kemik olmayan bir çene modeli yaptık.
12:56
We then bent a plate up to it.
315
761000
2000
Sonra plakayı ona uygun büktük .
12:58
We put it in place
316
763000
2000
Doğru pozisyon olduğunu bilelim diye
13:00
so we knew it was an accurate position.
317
765000
2000
bunu yerine yerleştirdik.
13:02
We then put bone and tissue from the back.
318
767000
3000
Sonra sırttan aldığımız kemik ve dokuyu yerleştirdik.
13:05
Here you can see the plate holding it,
319
770000
2000
İşte burada onu tutan plakayı görebilirsiniz
13:07
and you can see the implants being put in --
320
772000
3000
ve konmakta olan implantları görebilirsiniz--
13:10
so that in one operation
321
775000
2000
böylece tek operasyonda
13:12
we achieve this
322
777000
3000
bunu başardık
13:15
and this.
323
780000
2000
ve bunu.
13:17
So the patient's life is restored.
324
782000
2000
Böylece, hastanın hayatı eski haline döndürüldü.
13:19
That's the good news.
325
784000
2000
Bu iyi haber.
13:21
However, his chin skin
326
786000
2000
Ancak, çene derisi
13:23
doesn't look the same as it did before.
327
788000
2000
daha öncekinin aynısı gibi görünmüyor.
13:25
It's skin from his back.
328
790000
2000
Bu sırtından alınmış bir doku.
13:27
It's thicker, it's darker, it's coarser, it doesn't have the contours.
329
792000
3000
Daha kalın, daha koyu, daha kaba, uygun hatları yok.
13:30
And that's where we're failing,
330
795000
2000
Ve işte başarısız olduğumuz yer burası.
13:32
and that's where we need the face transplant.
331
797000
2000
Ve yüz nakline ihtiyacımız olan yer burası.
13:34
The face transplant has a role
332
799000
2000
Yüz nakli, muhtemelen yanık hastalarında
13:36
probably in burns patients to replace the skin.
333
801000
3000
deriyi yenisiyle değiştirmek açısından bir role sahiptir.
13:39
We can replace the underlying skeletal structure,
334
804000
2000
Alttaki iskelet yapıyı yenisiyle değiştirebiliyoruz,
13:41
but we're still not good at replacing the facial skin.
335
806000
3000
ancak yüz derisini değiştirmede hala yeterince iyi değiliz.
13:44
So it's very valuable
336
809000
2000
O nedenle yüz naklini, tedavi araçlarımız
13:46
to have that tool in our armamentarium.
337
811000
2000
arasında bulundurmak çok değerli.
13:48
But the patients are going to have to take drugs
338
813000
2000
Ancak, insanlar kalan hayatları boyunca,
13:50
that suppress their immune system for the rest of their lives.
339
815000
2000
bağışıklık sistemlerini baskılayan ilaçlar almak zorunda kalacaklar.
13:52
What does that mean?
340
817000
2000
Bu ne anlama geliyor?
13:54
They have an increased risk of infection, an increased risk of malignancy.
341
819000
3000
Onlarda artmış enfeksiyon riski ve kanser riski vardır.
13:57
This is not a life-saving transplant --
342
822000
2000
Bu, kalp, karaciğer, akciğer nakli gibi
13:59
like a heart, or liver, or lung transplant --
343
824000
3000
hayat kurtarıcı bir nakil değildir;
14:02
it is a quality-of-life transplant,
344
827000
3000
hayat kalitesini arttırıcı bir nakildir,
14:05
and as a result,
345
830000
2000
ve sonuç olarak,
14:07
are the patients going to say, if they get a malignant cancer 10 or 15 years on,
346
832000
3000
hastalar, 10 veya 15 yıl sonra kötü huylu bir kansere yakalanırlarsa,
14:10
"I wish I'd had conventional reconstructive techniques rather than this
347
835000
3000
"Keşke bunun yerine geleneksel onarım tekniklerini kullansaydım,
14:13
because I'm now dying of a malignant cancer"? We don't know yet.
348
838000
3000
şimdi bu yüzden kötü huylu bir kanserden öleceğim" diyecekler midir? Henüz bilmiyoruz.
14:16
We also don't know what they feel
349
841000
3000
Ayrıca, tanınma ve kimlik konusunda da
14:19
about recognition and identity.
350
844000
2000
neler hissettiklerini bilmiyoruz.
14:21
Bernard Devauchelle and Sylvie Testelin, who did the first operation,
351
846000
3000
İlk ameliyatı yapan Bernard Devauchelle ve Sylvie Testelin
14:24
are studying that.
352
849000
2000
bunu araştırıyorlar.
14:26
Donors are going to be short on the ground,
353
851000
3000
Elimizdeki donorler az olacaktır,
14:29
because how many people want to have their loved one's face
354
854000
3000
çünkü kaç insan sevdikleri kişinin
14:32
removed at the point of death?
355
857000
3000
yüzünün ölüm döşeğinde çıkartılmasını isteyecektir.
14:35
So there are going to be problems
356
860000
2000
Bu nedenle yüz transplantıyla ilgili
14:37
with face transplantation.
357
862000
2000
problemler olacaktır.
14:39
So the better news is
358
864000
2000
Daha iyi haber ise
14:41
the future's almost here --
359
866000
2000
gelecek neredeyse kapımızda--
14:43
and the future is tissue engineering.
360
868000
2000
ve gelecek doku mühendisliğidir.
14:45
Just imagine,
361
870000
2000
Bir hayal edin,
14:47
I can make a biologically-degradable template.
362
872000
3000
biyolojik olarak parçalanabilir bir şablon yapabilirim.
14:50
I can put it in place where it's meant to be.
363
875000
2000
Onu olması gereken yere yerleştirebilirim.
14:52
I can sprinkle a few cells,
364
877000
2000
Üzerine biraz hücre serpiştiririm,
14:54
stem cells from the patient's own hip,
365
879000
2000
,hastanın kendi uyluğundan alınmış kökhücreleri,
14:56
a little bit of genetically engineered protein,
366
881000
2000
biraz da genetik olarak işlenmiş protein,
14:58
and lo and behold, leave it for four months and the face is grown.
367
883000
4000
ve şu işe bakın ki, dört ay bu halde bıraktığınızda yüz gelişmiş olur.
15:02
This is a bit like a Julia Child recipe.
368
887000
3000
Bu biraz Julia Child'ın yemek tarifleri gibi.
15:06
But we've still got problems.
369
891000
2000
Ancak hala problemlerimiz var.
15:08
We've got mouth cancer to solve.
370
893000
2000
Çözmemiz gereken bir ağız kanseri var.
15:10
We're still not curing enough patients -- it's the most disfiguring cancer.
371
895000
3000
Hala yeterince hastayı tedavi edemiyoruz-- bu en şekil bozucu kanserdir.
15:13
We're still not reconstructing them well enough.
372
898000
3000
Hala onları yeterince iyi onaramıyoruz.
15:16
In the U.K. we have an epidemic
373
901000
2000
İngilterede, genç insanlara arasında
15:18
of facial injuries among young people.
374
903000
2000
yüz yaralanmaları salgını var.
15:20
We still can't get rid of scars.
375
905000
2000
Hala yara izlerinden kurtulamıyoruz.
15:22
We need to do research.
376
907000
2000
Araştırma yapmamız gerekiyor.
15:24
And the best news of all
377
909000
2000
Ve en iyi haber ise
15:26
is that surgeons know
378
911000
2000
cerrahların araştırma yapmamız
15:28
that we need to do research.
379
913000
2000
gerektiğini bilmesidir.
15:30
And we've set up charities
380
915000
2000
Ve biz, şu anki en iyi tedavi uygulamasını ve
15:32
that will help us fund
381
917000
2000
gelecekteki daha iyi tedavileri belirlemek için yapılan
15:34
the clinical research
382
919000
2000
klinik çalışmları
15:36
to determine the best treatment practice now
383
921000
2000
finanse etmek için
15:38
and better treatment into the future,
384
923000
2000
dernekler kurduk;
15:40
so we don't just sit on our laurels and say, "Okay, we're doing okay.
385
925000
2000
yani biz sadece kazandıklarımızla yetinip,"Tamam fena gitmiyoruz.
15:42
Let's leave it as it is."
386
927000
2000
Olduğu gibi bırakalım." demiyoruz.
15:44
Thank you very much indeed.
387
929000
2000
Gerçekten çok teşekkür ederim.
15:46
(Applause)
388
931000
2000
(Alkış)
ABOUT THE SPEAKER
Iain Hutchison - Facial surgeonIain Hutchison is a pioneering oral and facial surgeon; his foundation, Saving Faces, explores the nature of our expressions.
Why you should listen
Iain Hutchison thinks deeply about our faces. In his practice at St. Bartholomew’s, Royal London and University College London Hospitals, he has seen faces that lack the basic ability to function, to communicate emotion, to serve as a window to the world. His work involves repairing individual faces that have been impaired through cancer, birth defect or accidents—and asking all of us to look beyond first impressions.
One way he’s seeding the conversation is through the Facial Surgery Research Foundation/Saving Faces, which supports facial surgery research and education as well as a groundbreaking artistic residency by painter Mark Gilbert. Right in Hutchison’s office, patients sat for Gilbert before and after facial surgery, resulting in searching, honest portraits that show the humanity even of someone whose face we might be unwilling to look at. The “Saving Faces” exhibit has been seen by more than two million gallery visitors. Hutchison is also an active advocate of running clinical trials for facial surgery, and he funds and co-supervises two psychology PhD students to study ways to improve emotional and functional outcomes.
As he says: "Facial surgery is challenging not only because of its intricacy but because it has a profound effect on the patient’s psyche."
Iain Hutchison | Speaker | TED.com