ABOUT THE SPEAKER
Joan Halifax - Author, Zen priest
Known for her compassionate work with the terminally ill, Joan Halifax is a driving force of socially engaged Buddhism.

Why you should listen

Activist, anthropologist, author, caregiver, ecologist, LSD researcher, teacher, and Zen Buddhism priest -- Joan Halifax is many things to many people. Yet they all seem to agree that no matter what role she plays, Halifax is consistently courageous and compassionate. Halifax runs the Upaya Zen Center in New Mexico, a Zen Peacemaker community she opened in 1990 after founding and leading the Ojai Foundation in California for ten years. Her practice focuses on socially engaged Buddhism, which aims to alleviate suffering through meditation, interfaith cooperation, and social service.

As director of the Project on Being With Dying, Halifax has helped caregivers cope with death and dying for more than three decades. Her book Being With Dying helps clergy, community activists, medical professionals, social workers and spiritual seekers remove fear from the end of life. Halifax is a distinguished invited scholar of the U.S. Library of Congress and the only woman and Buddhist on the Tony Blair Foundation’s Advisory Council.

More profile about the speaker
Joan Halifax | Speaker | TED.com
TEDWomen 2010

Joan Halifax: Compassion and the true meaning of empathy

Merhamet ve empatinin gerçek anlamı

Filmed:
1,810,433 views

Ruhani lider Joan Haliifax, ömürlerini tamamlamak üzere olan kişilerle (düşkünler evinde ve ölüm hücrelerinde kalanlarla) ilgileniyor. Ölümle yüzleşmenin ve ölümün kendisinin merhamet hakkında öğrettiklerini ve empatinin doğasına dair derin bir içgörüyü bizlerle paylaşıyor.
- Author, Zen priest
Known for her compassionate work with the terminally ill, Joan Halifax is a driving force of socially engaged Buddhism. Full bio

Double-click the English transcript below to play the video.

00:15
I want to addressadres the issuekonu of compassionmerhamet.
0
0
3000
Merhametten bahsetmek istiyorum.
00:18
CompassionŞefkat has manyçok facesyüzleri.
1
3000
3000
Merhametin pek çok farklı yüzü vardır.
00:21
Some of them are fiercesert; some of them are wrathfulöfkeli;
2
6000
3000
Bunların kimisi acımasız, kimisi öfke doluyken;
00:24
some of them are tenderihale; some of them are wisebilge.
3
9000
3000
bazıları sevecen, bazıları da bilgedir.
00:27
A linehat that the DalaiDalay LamaLama oncebir Zamanlar said,
4
12000
3000
Dalai Lama'nın bir cümlesi var...
00:30
he said, "Love and compassionmerhamet are necessitiesihtiyaçlar.
5
15000
3000
Demişti ki, "Sevgi ve merhamet gerekliliktir.
00:33
They are not luxurieslüks.
6
18000
3000
Lüks değildir.
00:36
WithoutOlmadan them,
7
21000
2000
Onlar olmadan,
00:38
humanityinsanlık cannotyapamam survivehayatta kalmak."
8
23000
2000
insanlık ayakta kalamaz."
00:40
And I would suggestönermek,
9
25000
2000
Ben de diyorum ki,
00:42
it is not only humanityinsanlık that won'talışkanlık survivehayatta kalmak,
10
27000
3000
ayakta kalamayacak olan sadece insanlık değil,
00:45
but it is all speciesTürler on the planetgezegen,
11
30000
2000
gezegende bugün bildiğimiz
00:47
as we'vebiz ettik heardduymuş todaybugün.
12
32000
2000
bütün türlerdir.
00:49
It is the bigbüyük catskediler,
13
34000
2000
Kaplanlardan
00:51
and it's the planktonplankton.
14
36000
3000
planktonlara kadar.
00:54
Two weekshaftalar agoönce, I was in BangaloreBangalore in IndiaHindistan.
15
39000
3000
İki hafta önce, Hindistan'ın Bangalore şehrindeydim.
00:57
I was so privilegedayrıcalıklı
16
42000
2000
Bangalore'ın dışındaki
00:59
to be ableyapabilmek to teachöğretmek in a hospiceDarülaceze
17
44000
3000
bir düşkünler evinde ders verdiğim için
01:02
on the outskirtsdisi of BangaloreBangalore.
18
47000
2000
kendimi şanslı hissediyordum.
01:04
And earlyerken in the morningsabah,
19
49000
2000
Sabah erkenden
01:06
I wentgitti into the wardkoğuş.
20
51000
2000
koğuşa gittim.
01:08
In that hospiceDarülaceze,
21
53000
2000
O düşkünler evinde,
01:10
there were 31 menerkekler and womenkadınlar
22
55000
2000
ölmek üzere olan
01:12
who were activelyaktif dyingölen.
23
57000
2000
31 kadın ve erkek kalıyordu.
01:14
And I walkedyürüdü up to the bedsidebaşucu
24
59000
2000
Çok hızlı nefes alan, kırılgan,
01:16
of an oldeski womankadın
25
61000
2000
belli ki etkin ölümün
01:18
who was breathingnefes very rapidlyhızla, fragilekırılgan,
26
63000
3000
son aşamasında olan
01:21
obviouslybelli ki in the latterİkinci phaseAşama
27
66000
2000
yaşlı bir kadının
01:23
of activeaktif dyingölen.
28
68000
3000
yatağının kenarına iliştim.
01:26
I lookedbaktı into her faceyüz.
29
71000
2000
Yüzüne baktım.
01:28
I lookedbaktı into the faceyüz
30
73000
2000
Yanında oturan oğlunun
01:30
of her sonoğul sittingoturma nextSonraki to her,
31
75000
2000
yüzüne baktım,
01:32
and his faceyüz was just rivenSan
32
77000
2000
Yüzü keder ve şaşkınlıktan
01:34
with griefkeder and confusionkarışıklık.
33
79000
3000
allak bullaktı.
01:37
And I rememberedhatırladı
34
82000
3000
O anda büyük Hint destanı
01:40
a linehat from the MahabharataMahabharata,
35
85000
3000
Mahabharata'dan bir kısım
01:43
the great IndianHint epicepik:
36
88000
3000
geldi aklıma:
01:46
"What is the mostçoğu wondrousHarika thing in the worldDünya, YudhisthiraYudhisthira?"
37
91000
5000
"Dünyadaki en harikulade şey nedir, Yudhisthira?"
01:51
And YudhisthiraYudhisthira repliedcevap verdi,
38
96000
2000
Yudhisthira'nın yanıtı şu oldu:
01:53
"The mostçoğu wondrousHarika thing in the worldDünya
39
98000
3000
"Dünyadaki en harikulade şey,
01:56
is that all around us
40
101000
3000
etrafımızda ölen insanlar
01:59
people can be dyingölen
41
104000
2000
olduğu halde,
02:01
and we don't realizegerçekleştirmek
42
106000
2000
bunun kendi başımıza gelebileceğini
02:03
it can happenolmak to us."
43
108000
3000
düşünmememizdir."
02:13
I lookedbaktı up.
44
118000
3000
Yukarıya baktım.
02:17
TendingEğilimi those 31 dyingölen people
45
122000
3000
Ölüm döşeğindeki 31 kişiyle
02:20
were younggenç womenkadınlar
46
125000
2000
Bangalore'un civar köylerinden
02:22
from villagesköyler around BangaloreBangalore.
47
127000
2000
genç kadınlar ilgileniyordu.
02:24
I lookedbaktı into the faceyüz of one of these womenkadınlar,
48
129000
3000
Bu kadınlardan birinin yüzüne baktım
02:27
and I saw in her faceyüz
49
132000
3000
ve yüzünde, doğal merhametin
02:30
the strengthkuvvet that arisesortaya çıkan
50
135000
2000
gerçekten hissedildiği anlarda
02:32
when naturaldoğal compassionmerhamet is really presentmevcut.
51
137000
3000
ortaya çıkan gücü gördüm.
02:35
I watchedizledi her handseller
52
140000
2000
Yaşlı bir adamı yıkadığı sırada
02:37
as she bathedbanyo an oldeski man.
53
142000
4000
ellerini izledim.
02:41
My gazebakışları wentgitti to anotherbir diğeri younggenç womankadın
54
146000
4000
Gözlerim ölen başka birinin
02:45
as she wipedyok the faceyüz
55
150000
3000
yüzünü silen bir başka
02:48
of anotherbir diğeri dyingölen personkişi.
56
153000
2000
genç kadına kaydı.
02:50
And it remindedhatırlattı me
57
155000
2000
Bu bana,
02:52
of something that I had just been presentmevcut for.
58
157000
2000
bu dünyadaki var oluş sebebimi anımsattı.
02:54
EveryHer yearyıl or so,
59
159000
2000
Neredeyse her yıl,
02:56
I have the privilegeayrıcalık of takingalma cliniciansklinisyenler
60
161000
2000
Himalayalar ve Tibet Platosu'nda
02:58
into the HimalayasHimalayalar and the TibetanTibet PlateauPlato.
61
163000
3000
bir takım gönüllü görevler üstleniyorum.
03:01
And we runkoş clinicsklinikler
62
166000
2000
Tıp hizmetinin olmadığı
03:03
in these very remoteuzak regionsbölgeler
63
168000
2000
bu ücra bölgelerde
03:05
where there's no medicaltıbbi carebakım whatsoeverher ne.
64
170000
3000
klinik hizmeti veriyoruz.
03:08
And on the first day at SimikotSimikot in HumlaHumla,
65
173000
4000
Nepal'in, oldukça kuzeyindeki
03:12
faruzak westbatısında of NepalNepal,
66
177000
2000
en fakir bölgesi olan
03:14
the mostçoğu impoverishedyoksul regionbölge of NepalNepal,
67
179000
3000
Humla, Simikot'taki ilk günümde
03:17
an oldeski man camegeldi in
68
182000
2000
içeriye elinde paçavralar olan
03:19
clutchingtutarak a bundledemet of ragspaçavra.
69
184000
3000
yaşlı bir adam girdi.
03:22
And he walkedyürüdü in, and somebodybirisi said something to him,
70
187000
3000
İçeriye yürüdüğü sırada biri ona bir şey söyleyince
03:25
we realizedgerçekleştirilen he was deafSAĞIR,
71
190000
2000
anladık ki sağırdı.
03:27
and we lookedbaktı into the ragspaçavra,
72
192000
2000
Elindeki paçavraların içine baktık ve
03:29
and there was this pairçift of eyesgözleri.
73
194000
3000
bir çift göz gördük.
03:32
The ragspaçavra were unwrappedUnwrapped
74
197000
2000
İyice açtığımızda,
03:34
from a little girlkız
75
199000
2000
ortaya bedeni ağır şekilde yanmış
03:36
whosekimin bodyvücut was massivelyağır burnedyanmış.
76
201000
3000
küçük bir kız çıktı.
03:41
Again,
77
206000
2000
Bir kez daha,
03:43
the eyesgözleri and handseller
78
208000
2000
Avalokiteshvara'nın
03:45
of AvalokiteshvaraAvalokiteshvara.
79
210000
2000
elleri ve gözleri...
03:47
It was the younggenç womenkadınlar, the healthsağlık aidsAIDS,
80
212000
3000
Bu bebeğin yaralarını temizleyip
03:50
who cleanedtemizlenir the woundsyaralar of this babybebek
81
215000
3000
üzerlerini kapatanlar
03:53
and dressedgiyinmiş the woundsyaralar.
82
218000
2000
o sağlık görevlisi genç kadınlardı.
03:55
I know those handseller and eyesgözleri;
83
220000
2000
O ellerle gözleri tanıyorum;
03:57
they touchedmüteessir me as well.
84
222000
2000
bana da dokundular.
03:59
They touchedmüteessir me at that time.
85
224000
2000
Bana o anda dokundular.
04:01
They have touchedmüteessir me throughoutboyunca my 68 yearsyıl.
86
226000
3000
68 yıl boyunca dokundular.
04:04
They touchedmüteessir me when I was fourdört
87
229000
2000
Dört yaşımdayken,
04:06
and I lostkayıp my eyesightgörme
88
231000
2000
görme yetimi kaybettiğimde
04:08
and was partiallykısmen paralyzedfelçli.
89
233000
2000
ve kısmi felç geçirdiğimde dokundular.
04:10
And my familyaile broughtgetirdi in
90
235000
2000
Ailem, bana bakması için,
04:12
a womankadın whosekimin motheranne had been a slaveköle
91
237000
2000
annesi bir zamanlar köle olan
04:14
to take carebakım of me.
92
239000
3000
bir kadın getirmişti.
04:17
And that womankadın
93
242000
2000
Bu kadının merhameti
04:19
did not have sentimentalduygusal compassionmerhamet.
94
244000
2000
aşırı duygusallıktan gelmiyordu.
04:21
She had phenomenalolağanüstü strengthkuvvet.
95
246000
3000
Olağanüstü bir gücü vardı.
04:24
And it was really her strengthkuvvet, I believe,
96
249000
2000
İnandığım, gerçekten kendi gücüydü,
04:26
that becameoldu the kindtür of mudraMudra and imprimaturilkelerin
97
251000
3000
hayatıma yol gösteren
04:29
that has been a guidingrehberlik lightışık in my life.
98
254000
3000
mudra ve imprimatur ışığı olan.
04:33
So we can asksormak:
99
258000
3000
O halde şöyle sorabiliriz:
04:36
What is compassionmerhamet comprisedoluşan of?
100
261000
4000
Merhameti ne oluşturur?
04:40
And there are variousçeşitli facetsesaslarını.
101
265000
2000
Merhametin çeşitli yönleri vardır.
04:42
And there's referentialbilgi tutarlılığına and non-referentialbaşvuru compassionmerhamet.
102
267000
3000
Bunlar ilişkin ve ilişiksiz merhamettir.
04:45
But first, compassionmerhamet is comprisedoluşan
103
270000
2000
Ama önce, merhamet
04:47
of that capacitykapasite
104
272000
2000
o gücünden ödün verir ki
04:49
to see clearlyAçıkça
105
274000
2000
ancak bu şekilde açıkça
04:51
into the naturedoğa of sufferingçile.
106
276000
2000
acı çekmenin tabiatını görebilsin.
04:53
It is that abilitykabiliyet
107
278000
2000
İşte bu o yetenektir
04:55
to really standdurmak stronggüçlü
108
280000
2000
gerçekten sağlam durabilmenin
04:57
and to recognizetanımak alsoAyrıca
109
282000
2000
ve aynı zamanda anlamam gereken
04:59
that I'm not separateayrı from this sufferingçile.
110
284000
2000
benim de bu ızdıraptan ayrı olmayışım.
05:01
But that is not enoughyeterli,
111
286000
2000
Ama bu yeterli değil,
05:03
because compassionmerhamet,
112
288000
2000
çünkü merhamet,
05:05
whichhangi activatesetkinleştirir the motormotor cortexkorteks,
113
290000
2000
motor korteksi harekete geçirir,
05:07
meansanlamına geliyor that we aspireçok istemek,
114
292000
3000
demek ki biz arzu ederiz,
05:10
we actuallyaslında aspireçok istemek to transformdönüştürmek sufferingçile.
115
295000
3000
biz gerçekte ızdırabı dönüştürmeyi arzu ederiz.
05:13
And if we're so blessedmübarek,
116
298000
2000
Ve sevgili bir kulsak,
05:15
we engagetutmak in activitiesfaaliyetler
117
300000
2000
kendimizi ızdırabı dönüştürecek
05:17
that transformdönüştürmek sufferingçile.
118
302000
2000
etkinliklerle meşgul ederiz.
05:19
But compassionmerhamet has anotherbir diğeri componentbileşen,
119
304000
2000
Ama merhametin bir başka içeriği daha vardır,
05:21
and that componentbileşen is really essentialgerekli.
120
306000
3000
ve bu içerik gerçekten de çok gereklidir.
05:24
That componentbileşen
121
309000
2000
Bu içerik
05:26
is that we cannotyapamam be attachedekli to outcomesonuç.
122
311000
3000
kalbimizi sonuca bağlamamaktır.
05:29
Now I workedişlenmiş with dyingölen people
123
314000
3000
Ben ölmekte olan insanlarla çalıştım
05:32
for over 40 yearsyıl.
124
317000
3000
40 yılı aşkın bir süre.
05:35
I had the privilegeayrıcalık of workingçalışma on deathölüm rowsıra
125
320000
3000
Ölüm hücrelerinde çalışma ayrılacağına sahip olarak
05:38
in a maximummaksimum securitygüvenlik [prisonhapis] for sixaltı yearsyıl.
126
323000
3000
altı yıl en yüksek güvenlikli [cezaevinde] bulundum.
05:41
And I realizedgerçekleştirilen so clearlyAçıkça
127
326000
2000
Ve çok açıkça anladım ki
05:43
in bringinggetiren my ownkendi life experiencedeneyim,
128
328000
2000
kendi hayat tecrübemi getirerek,
05:45
from workingçalışma with dyingölen people
129
330000
2000
ölen insanlarla çalışmış olmamdan dolayı
05:47
and trainingEğitim caregiversbakıcılar,
130
332000
3000
ve bakıcılara verdiğim eğitimden,
05:50
that any attachmentek dosya to outcomesonuç
131
335000
2000
herhangi bir sonuca bağlanmak
05:52
would distortdeforme et deeplyderinden
132
337000
2000
çok derin bir sapmaya yol açar
05:54
my ownkendi capacitykapasite to be fullytamamen presentmevcut
133
339000
3000
o anı tamamen yaşama gücünden mahrum bırakır
05:57
to the wholebütün catastropheafet.
134
342000
3000
tam bir yıkım olur.
06:00
And when I workedişlenmiş in the prisonhapis systemsistem,
135
345000
2000
Ve cezaevlerinde çalıştığımda,
06:02
it was so clearaçık to me, this:
136
347000
3000
bana çok bariz gelen buydu:
06:05
that manyçok of us
137
350000
2000
bir çoğumuz için
06:07
in this roomoda,
138
352000
2000
bu salondaki,
06:09
and almostneredeyse all of the menerkekler that I workedişlenmiş with on deathölüm rowsıra,
139
354000
3000
ve ölüm hücrelerinde çalıştığım bir çok adamların da,
06:12
the seedstohumlar of theironların ownkendi compassionmerhamet had never been wateredsulanan.
140
357000
3000
merhamet tohumları bir kez bile sulanmamış.
06:15
That compassionmerhamet is actuallyaslında
141
360000
2000
Merhamet aslında insanın
06:17
an inherentdoğal humaninsan qualitykalite.
142
362000
3000
doğuştan sahip olduğu bir özelliktir.
06:20
It is there withiniçinde everyher humaninsan beingolmak.
143
365000
3000
Bu, her insan benliğinde mevcuttur.
06:23
But the conditionskoşullar
144
368000
2000
Ama koşullar
06:25
for compassionmerhamet to be activatedaktif,
145
370000
4000
merhametin harekete geçmesi için,
06:29
to be arouseduyandırdı,
146
374000
2000
uyanması için,
06:31
are particularbelirli conditionskoşullar.
147
376000
2000
özel koşullardır.
06:33
I had that conditionşart, to a certainbelli extentderece,
148
378000
3000
Bu koşul belirli bir yere kadar bende vardı,
06:36
from my ownkendi childhoodçocukluk illnesshastalık.
149
381000
2000
kendi hastalıklı çocukluğumdan.
06:38
EveHavva EnslerEnsler, whomkime you'llEğer olacak hearduymak latersonra,
150
383000
3000
Eve Ensler'de, daha sonra dinleyeceksiniz,
06:41
has had that conditionşart activatedaktif
151
386000
2000
o koşul harekete geçmişti
06:43
amazinglyinanılmaz in her
152
388000
3000
hayret verici bir şekilde onda bu
06:46
throughvasitasiyla the variousçeşitli watersdeniz of sufferingçile
153
391000
3000
bir çok türlü acılardan geçtikten sonra
06:49
that she has been throughvasitasiyla.
154
394000
3000
ortaya çıkmıştı.
06:52
And what is fascinatingbüyüleyici
155
397000
2000
İşin şaşırtıcı yanı
06:54
is that compassionmerhamet has enemiesdüşmanları,
156
399000
3000
merhametin düşmanları vardı,
06:57
and those enemiesdüşmanları are things like pityyazık,
157
402000
5000
ve bu düşmanlar kendine acıma,
07:02
moralmanevi outragerezalet,
158
407000
3000
ahlâki öfke,
07:05
fearkorku.
159
410000
2000
ve korkudur.
07:07
And you know, we have a societytoplum, a worldDünya,
160
412000
3000
Bildiğiniz üzere korku tarafından felce uğratılmış
07:10
that is paralyzedfelçli by fearkorku.
161
415000
3000
bir topluma, bir dünyaya sahibiz.
07:13
And in that paralysisfelç, of coursekurs,
162
418000
2000
Ve bu felç içinde, tabi ki,
07:15
our capacitykapasite for compassionmerhamet
163
420000
2000
merhamet gücümüz de
07:17
is alsoAyrıca paralyzedfelçli.
164
422000
2000
felçlidir.
07:19
The very wordsözcük terrorterör
165
424000
2000
Bu kelimenin dehşeti
07:21
is globalglobal.
166
426000
2000
küreseldir.
07:23
The very feelingduygu of terrorterör is globalglobal.
167
428000
3000
Dehşet duygusunun kendisi küreseldir.
07:26
So our work, in a certainbelli way,
168
431000
2000
Yani, bizim işimiz, bir yerde,
07:28
is to addressadres this imagoImago,
169
433000
2000
bu imajı ele almak oluyor,
07:30
this kindtür of archetypeprototip
170
435000
2000
bu tür bir ruhsal modeli
07:32
that has pervadedtemeline the psycheruh
171
437000
2000
tüm dünyada
07:34
of our entiretüm globeküre.
172
439000
3000
kalplere yaygınlaşmış olan.
07:38
Now we know from neurosciencenörobilim
173
443000
3000
Nörobilim'den biliyoruz ki
07:41
that compassionmerhamet has
174
446000
2000
merhamet, alışılmışın dışında
07:43
some very extraordinaryolağanüstü qualitiesnitelikleri.
175
448000
2000
birkaç olağanüstü özelliğe sahiptir.
07:45
For exampleörnek:
176
450000
2000
Örneğin:
07:47
A personkişi who is cultivatingkalkındırırken compassionmerhamet,
177
452000
3000
Merhamet besleyen bir insan,
07:50
when they are in the presencevarlık of sufferingçile,
178
455000
3000
ızdıraba tanık olduğunda,
07:53
they feel that sufferingçile a lot more
179
458000
3000
o acıyı başkalarından
07:56
than manyçok other people do.
180
461000
2000
daha fazla hisseder.
07:58
HoweverAncak,
181
463000
2000
Ancak,
08:00
they returndönüş to baselinebaşlangıç a lot soonerEr.
182
465000
3000
kendi bazına daha çabuk döner.
08:03
This is calleddenilen resilienceesneklik.
183
468000
2000
Buna esneklik denir.
08:05
ManyBirçok of us think that compassionmerhamet drainsdrenaj us,
184
470000
3000
Bir çoğumuz merhametin bizi tükettiğini düşünürüz,
08:08
but I promisesöz vermek you
185
473000
2000
ama size söz veririm ki
08:10
it is something that trulygerçekten enlivenstonlu tasarı us.
186
475000
3000
bu bizi gerçekten canlandıran bir şeydir.
08:13
AnotherBaşka bir thing about compassionmerhamet
187
478000
2000
Merhamet hakkındaki diğer şey ise
08:15
is that it really enhancesgeliştirir what's calleddenilen neuralsinirsel integrationbütünleşme.
188
480000
3000
sinirsel bütünleşme denen özelliği arttırmasıdır.
08:18
It hookskancalar up all partsparçalar of the brainbeyin.
189
483000
3000
Beynin tüm parçalarını birbirine bağlar.
08:22
AnotherBaşka bir, whichhangi has been discoveredkeşfedilen
190
487000
2000
Ayrıca, keşfedilen başka bir şey de
08:24
by variousçeşitli researchersaraştırmacılar
191
489000
2000
bir çok araştırmacılar tarafından
08:26
at EmoryEmory and at DavisDavis and so on,
192
491000
3000
Emory ve Davis ve başka yerlerde,
08:29
is that compassionmerhamet enhancesgeliştirir our immunebağışık systemsistem.
193
494000
4000
merhamet bağışıklık sistemimizi geliştirir.
08:34
Hey,
194
499000
2000
Hey,
08:36
we livecanlı in a very noxiouszararlı worldDünya.
195
501000
2000
çok tehlikeli bir dünyada yaşıyoruz.
08:38
(LaughterKahkaha)
196
503000
2000
(Gülüşme)
08:40
MostÇoğu of us are shrinkingbüzülür
197
505000
2000
Çoğumuz acı feryat etmekte
08:42
in the faceyüz of psycho-socialpsiko-sosyal and physicalfiziksel poisonszehirler,
198
507000
3000
psiko-sosyal ve fiziksel zehirlerle karşılaştığımızda,
08:45
of the toxinstoksinler of our worldDünya.
199
510000
3000
dünyadaki zehirleyicilerle.
08:48
But compassionmerhamet, the generationnesil of compassionmerhamet,
200
513000
2000
Ama merhamet, merhamet sahibi nesil,
08:50
actuallyaslında mobilizesglikozile olmayan g
201
515000
3000
aslında bizim bağışıklığımız
08:53
our immunitydokunulmazlık.
202
518000
3000
için seferberdir.
08:56
You know, if compassionmerhamet is so good for us,
203
521000
3000
Yani, merhamet bizim için iyi bir şeyse,
08:59
I have a questionsoru.
204
524000
2000
bir sorum var.
09:03
Why don't we traintren our childrençocuklar
205
528000
2000
Neden çocuklarımızı eğitmiyoruz
09:05
in compassionmerhamet?
206
530000
3000
merhametle?
09:08
(ApplauseAlkış)
207
533000
5000
Alkış.
09:13
If compassionmerhamet is so good for us,
208
538000
3000
Eğer merhamet bizim için çok yararlıysa,
09:16
why don't we traintren our healthsağlık carebakım providerssağlayıcıları in compassionmerhamet
209
541000
4000
niçin sağlık çalışanlarına merhamet eğitimi verilmiyor
09:20
so that they can do what they're supposedsözde to do,
210
545000
3000
ki yapmaları gereken işi yapabilsinler,
09:23
whichhangi is to really transformdönüştürmek sufferingçile?
211
548000
3000
bu da tabi ki acının dönüştürülmesidir.
09:26
And if compassionmerhamet is so good for us,
212
551000
3000
Eğer merhamet bizim için çok yararlıysa,
09:29
why don't we voteoy on compassionmerhamet?
213
554000
4000
neden merhametimizle oy vermiyoruz?
09:33
Why don't we voteoy for people in our governmenthükümet
214
558000
4000
Niçin hükümetimizde çalışan insanlara oylarımızı
09:37
basedmerkezli on compassionmerhamet,
215
562000
2000
merhamet üstüne vermiyoruz ki,
09:39
so that we can have
216
564000
2000
bu şekilde şefkatli
09:41
a more caringsempatik worldDünya?
217
566000
3000
bir dünya olsun?
09:44
In BuddhismBudizm,
218
569000
2000
Budizm'de
09:46
we say, "it takes a stronggüçlü back and a softyumuşak frontön."
219
571000
3000
deriz ki, "güçlü bir sırt ve yumuşak bir ön cephe gereklidir."
09:49
It takes tremendousmuazzam strengthkuvvet of the back
220
574000
3000
Çok muazzam bir sırt kuvveti gerektirir
09:52
to upholdkorumak yourselfkendin in the midstortasında of conditionskoşullar.
221
577000
3000
kendini zor koşullarda ayakta tutmak.
09:55
And that is the mentalzihinsel qualitykalite of equanimitytemkin.
222
580000
3000
Ve bu ağırbaşlılığın zihinsel niteliğidir.
09:58
But it alsoAyrıca takes a softyumuşak frontön --
223
583000
3000
Aynı zamanda yumuşak bir ön cephe gerekir --
10:01
the capacitykapasite to really be openaçık to the worldDünya as it is,
224
586000
3000
dünyaya olduğu gibi kollarını açma gücü,
10:04
to have an undefendedsavunmasız heartkalp.
225
589000
2000
yenilmemiş bir kalbe sahip olmak.
10:06
And the archetypeprototip of this in BuddhismBudizm
226
591000
3000
Bunun Budizm'de ruhsal modeli
10:09
is AvalokiteshvaraAvalokiteshvara, Kuan-YinKuan-Yin.
227
594000
2000
Kuan-Yin, Avalokiteshvara'dır.
10:11
It's a femalekadın archetypeprototip:
228
596000
3000
Bu bir dişi modeldir:
10:14
she who perceivesalgılar
229
599000
2000
dünyandaki ızdırapların
10:16
the criesçığlıkları of sufferingçile in the worldDünya.
230
601000
4000
feryatlarını algılayan kadın.
10:23
She standsstandları with 10,000 armssilâh,
231
608000
4000
10,000 tane kol ile ayaktadır,
10:27
and in everyher handel,
232
612000
2000
ve her elinde,
10:29
there is an instrumentEnstrüman of liberationkurtuluş,
233
614000
3000
azat olmak için bir alet,
10:32
and in the palmavuç içi of everyher handel, there are eyesgözleri,
234
617000
3000
ve her elin avucunda, gözler vardır,
10:35
and these are the eyesgözleri of wisdombilgelik.
235
620000
3000
bilgeliğin okunduğu gözler.
10:38
I say that, for thousandsbinlerce of yearsyıl,
236
623000
3000
Bence, binlerce yıldır,
10:41
womenkadınlar have livedyaşamış,
237
626000
2000
kadınlar,
10:43
exemplifiedörneği, metmet in intimacysamimiyet,
238
628000
4000
örnek olmuş, yakından tanınan,
10:47
the archetypeprototip of AvalokitesvaraAvalokitesvara,
239
632000
3000
Avalokitesvara'nın ruhsal modeli,
10:50
of Kuan-YinKuan-Yin,
240
635000
2000
Kuan-Yin'in,
10:52
she who perceivesalgılar
241
637000
2000
dünyadaki acı feryatları
10:54
the criesçığlıkları of sufferingçile in the worldDünya.
242
639000
2000
algılayan kadın olarak yaşadı.
10:57
WomenKadınlar have manifestedkendini gösteren for thousandsbinlerce of yearsyıl
243
642000
3000
Kadınlar binlerce yıl gösterdiler ki
11:00
the strengthkuvvet arisingdoğan from compassionmerhamet
244
645000
4000
merhametten doğan kuvvet
11:04
in an unfilteredfiltresiz, unmediatedunmediated way
245
649000
3000
süzülmemiş, dolaysız bir yolla
11:07
in perceivingalgılama sufferingçile
246
652000
2000
acı çekmeyi algılamaktır
11:09
as it is.
247
654000
2000
olduğu gibi.
11:13
They have infusedinfüzyon societiestoplumlar with kindnessnezaket,
248
658000
3000
Şefkatle iç içe bir tabiatları var,
11:16
and we have really feltkeçe that
249
661000
2000
ve bunu gerçekten hissettik
11:18
as womankadın after womankadın
250
663000
2000
bir kadının ardından diğeri
11:20
has stooddurdu on this stageevre
251
665000
2000
bu sahnede durduklarında
11:22
in the pastgeçmiş day and a halfyarım.
252
667000
3000
geçen bir buçuk gün içerisinde.
11:25
And they have actualizedhayata compassionmerhamet
253
670000
2000
Ve merhameti gerçekleştirdiler
11:27
throughvasitasiyla directdirekt actionaksiyon.
254
672000
2000
direkt bir hareketle.
11:29
JodyJody WilliamsWilliams calleddenilen it:
255
674000
2000
Jody Williams şöyle dedi:
11:31
It's good to meditatemeditasyon.
256
676000
2000
Meditasyon yapmak iyidir.
11:33
I'm sorry, you've got to do a little bitbit of that, JodyJody.
257
678000
3000
Üzgünüm Jody, senin bunu birazcık yapman gerekiyor.
11:36
StepAdım back, give your motheranne a breakkırılma, okay.
258
681000
3000
Geri çekil ve annene bir şans ver.
11:39
(LaughterKahkaha)
259
684000
2000
(Gülüşme)
11:41
But the other sideyan of the equationdenklem
260
686000
2000
Ama bu denklemin öbür kısmı
11:43
is you've got to come out of your caveMağara.
261
688000
2000
demektir ki mağaranızdan çıkmanız gerekli.
11:45
You have to come into the worldDünya
262
690000
2000
Dünyaya gelmeniz gerekli
11:47
like AsangaAsanga did,
263
692000
2000
Asanga'nın yaptığı,
11:49
who was looking to realizegerçekleştirmek MaitreyaMaitreya BuddhaBuda
264
694000
3000
Maitreya Buda'yı kavramaya çalışması gibi
11:52
after 12 yearsyıl sittingoturma in the caveMağara.
265
697000
3000
12 yıl mağarada oturduktan sonra.
11:55
He said, "I'm out of here."
266
700000
2000
"Ben buradan gidiyorum" dedi.
11:57
He's going down the pathyol.
267
702000
2000
Patikadan aşağı yönelir.
11:59
He seesgörür something in the pathyol.
268
704000
2000
Patikada bir şey görür.
12:01
He looksgörünüyor, it's a dogköpek, he dropsdamla to his kneesdizler.
269
706000
3000
Bakar, bu bir köpektir, dizlerinin üstüne çömelir.
12:04
He seesgörür that the dogköpek has this bigbüyük woundyara on its legbacak.
270
709000
4000
Görür ki köpeğin bacağında büyük bir yara var.
12:08
The woundyara is just filleddolu with maggotskurtçuklar.
271
713000
3000
Yara tamamen kurtçuklarla doludur.
12:11
He putskoyar out his tonguedil
272
716000
3000
Dilini dışarı çıkarır
12:14
in ordersipariş to removeKaldır the maggotskurtçuklar,
273
719000
2000
kurtçukları temizlemek için,
12:16
so as not to harmzarar them.
274
721000
3000
yani onlara zarar vermemek için.
12:19
And at that momentan,
275
724000
2000
Ve o anda,
12:21
the dogköpek transformeddönüştürülmüş
276
726000
2000
köpek Buda'nın sevgi
12:23
into the BuddhaBuda of love and kindnessnezaket.
277
728000
3000
ve şefkatine dönüşür.
12:27
I believe
278
732000
2000
İnanıyorum ki
12:29
that womenkadınlar and girlskızlar todaybugün
279
734000
2000
bugün kadınlar ve kızlar
12:31
have to partnerortak in a powerfulgüçlü way with menerkekler --
280
736000
4000
erkeklerle güçlü bir işbirliğinde olmalılar --
12:35
with theironların fathersbabalar,
281
740000
2000
babalarıyla,
12:37
with theironların sonsoğulları, with theironların brothersKardeşler,
282
742000
3000
oğulları ve erkek kardeşleriyle,
12:40
with the plumbersTesisatçılar, the roadyol buildersinşaatçılar,
283
745000
2000
tesisatçılarla, yol işçileriyle;
12:42
the caregiversbakıcılar, the doctorsdoktorlar, the lawyersavukatları,
284
747000
3000
bakıcılarla, doktorlarla, avukatlarla,
12:45
with our presidentDevlet Başkanı,
285
750000
2000
devlet başkanımızla,
12:47
and with all beingsvarlıklar.
286
752000
2000
ve bütün varlıklarla.
12:49
The womenkadınlar in this roomoda
287
754000
2000
Bu salondaki kadınlar
12:51
are lotusesnilüferler in a seadeniz of fireateş.
288
756000
3000
bir ateş denizindeki nilüferleridir.
12:54
MayMayıs we actualizegerçekleştirmek that capacitykapasite
289
759000
2000
Umarım bu gücü dünyanın her yerindeki
12:56
for womenkadınlar everywhereher yerde.
290
761000
2000
kadınlar için gerçekleştirebiliriz.
12:58
Thank you.
291
763000
2000
Teşekkürler.
13:00
(ApplauseAlkış)
292
765000
12000
Alkış
Translated by Aylin Atay
Reviewed by Diba Szamosi

▲Back to top

ABOUT THE SPEAKER
Joan Halifax - Author, Zen priest
Known for her compassionate work with the terminally ill, Joan Halifax is a driving force of socially engaged Buddhism.

Why you should listen

Activist, anthropologist, author, caregiver, ecologist, LSD researcher, teacher, and Zen Buddhism priest -- Joan Halifax is many things to many people. Yet they all seem to agree that no matter what role she plays, Halifax is consistently courageous and compassionate. Halifax runs the Upaya Zen Center in New Mexico, a Zen Peacemaker community she opened in 1990 after founding and leading the Ojai Foundation in California for ten years. Her practice focuses on socially engaged Buddhism, which aims to alleviate suffering through meditation, interfaith cooperation, and social service.

As director of the Project on Being With Dying, Halifax has helped caregivers cope with death and dying for more than three decades. Her book Being With Dying helps clergy, community activists, medical professionals, social workers and spiritual seekers remove fear from the end of life. Halifax is a distinguished invited scholar of the U.S. Library of Congress and the only woman and Buddhist on the Tony Blair Foundation’s Advisory Council.

More profile about the speaker
Joan Halifax | Speaker | TED.com