ABOUT THE SPEAKER
Dan Barber - Chef
Dan Barber is a chef and a scholar -- relentlessly pursuing the stories and reasons behind the foods we grow and eat.

Why you should listen

Dan Barber is the chef at New York's Blue Hill restaurant, and Blue Hill at Stone Barns in Westchester, where he practices a kind of close-to-the-land cooking married to agriculture and stewardship of the earth. As described on Chez Pim: "Stone Barns is only 45 minutes from Manhattan, but it might as well be a whole different universe. A model of self-sufficiency and environmental responsibility, Stone Barns is a working farm, ranch, and a three-Michelin-star-worthy restaurant." It's a vision of a new kind of food chain.

Barber's philosophy of food focuses on pleasure and thoughtful conservation -- on knowing where the food on your plate comes from and the unseen forces that drive what we eat. He's written on US agricultural policies, asking for a new vision that does not throw the food chain out of balance by subsidizing certain crops at the expense of more appropriate ones.

In 2009, Barber received the James Beard award for America's Outstanding Chef, and was named one of the world's most influential people in Time’s annual "Time 100" list. In 2014 he published The Third Plate: Field Notes on the Future of Food.

More profile about the speaker
Dan Barber | Speaker | TED.com
TED2010

Dan Barber: How I fell in love with a fish

Dan Barber: Bir balığa nasıl aşık oldum

Filmed:
2,315,470 views

Şef Dan Barber günümüzde birçok şefin karşı karşıya kaldığı bir ikileme meydan okuyor: balığı menüde nasıl tutmalı. Kusursuz bir araştırmayla ve yüz ifadelerini kullanmadan sergilediği esprileriyle, sevebileceği, sürdürülebilir bir balık arayışını ve İspanya'da devrim niteliğinde bir çiftçilik yöntemiyle yetiştirilen inanılmaz derecede lezzetli bir balığı keşfinden bu yana keyfini çıkardığı gurme balayını anlatıyor.
- Chef
Dan Barber is a chef and a scholar -- relentlessly pursuing the stories and reasons behind the foods we grow and eat. Full bio

Double-click the English transcript below to play the video.

00:16
So, I've knownbilinen a lot of fishbalık in my life.
0
1000
4000
Hayatım boyunca bir sürü balık tanıdım.
00:20
I've lovedsevilen only two.
1
5000
3000
Yalnızca ikisini sevdim.
00:23
That first one,
2
8000
2000
İlki
00:25
it was more like a passionatetutkulu affairilişki.
3
10000
3000
daha ziyade tutkulu bir ilişki gibiydi.
00:28
It was a beautifulgüzel fishbalık:
4
13000
2000
Güzel bir balıktı,
00:30
flavorfulflavorful, textureddokulu, meatyetli,
5
15000
3000
lezzetli, tekstüre, etli,
00:33
a bestsellerEn çok satanlar on the menumenü.
6
18000
2000
menüdeki çok satarlardandı.
00:35
What a fishbalık.
7
20000
2000
Ne balıktı ama.
00:37
(LaughterKahkaha)
8
22000
3000
(Gülüşmeler)
00:40
Even better,
9
25000
2000
Daha da iyisi,
00:42
it was farm-raisedçiftlik kaldırdı to the supposedsözde highesten yüksek standardsstandartlar
10
27000
3000
sözümona en yüksek sürdürülebilirlik standartlarına uygun olarak
00:45
of sustainabilitySürdürülebilirlik.
11
30000
3000
bir çiftlikte yetiştirilmişti.
00:48
So you could feel good about sellingsatış it.
12
33000
3000
Böylece balığı satarken kendinizi iyi hissedebiliyordunuz.
00:52
I was in a relationshipilişki with this beautygüzellik
13
37000
2000
Bu güzellikle birkaç aylık bir ilişki
00:54
for severalbirkaç monthsay.
14
39000
2000
yaşadım.
00:58
One day, the headkafa of the companyşirket calleddenilen
15
43000
2000
Bir gün, şirket başkanı aradı ve
01:00
and askeddiye sordu if I'd speakkonuşmak at an eventolay
16
45000
2000
bir etkinlikte şirketin sürdürülebilirliği hakkında
01:02
about the farm'sgrubun sustainabilitySürdürülebilirlik.
17
47000
2000
konuşmayı isteyip istemeyeceğimi sordu.
01:04
"AbsolutelyKesinlikle," I said.
18
49000
2000
"Kesinlikle", dedim.
01:06
Here was a companyşirket tryingçalışıyor to solveçözmek
19
51000
3000
İşte şeflerimizin bu hayal edilemez sorununu
01:09
what's becomeolmak this unimaginabledüşünülemez problemsorun for us chefsşefler:
20
54000
3000
çözmeye çalışan bir şirket.
01:13
How do we keep fishbalık on our menusmenüler?
21
58000
3000
Balığı menümüzde nasıl tutarız?
01:17
For the pastgeçmiş 50 yearsyıl,
22
62000
3000
Son 50 yıldır
01:20
we'vebiz ettik been fishingBalık tutma the seasdenizler
23
65000
2000
ormanları tıraşlama kesermişiz gibi
01:22
like we clear-cutkesin forestsormanlar.
24
67000
3000
denizlerde balık avlıyoruz.
01:25
It's hardzor to overstateabartmak the destructionimha.
25
70000
3000
Tahribatı abartmak zor.
01:30
NinetyDoksan percentyüzde of largegeniş fishbalık, the onesolanlar we love --
26
75000
3000
Büyük balıkların yüzde 90'ı, sevdiklerimiz,
01:33
the tunaston balıkları, the halibutsazaldılar, the salmonsSalmons, swordfishKılıç balığı --
27
78000
3000
ton balığı, pisi balığı, somon, kılıç balığı,
01:36
they'veonlar ettik collapsedçökmüş.
28
81000
2000
hepsi azaldılar.
01:38
There's almostneredeyse nothing left.
29
83000
3000
Neredeyse hiçbir şey kalmadı.
01:41
So, for better or for worsedaha da kötüsü,
30
86000
3000
Yani, öyle ya da böyle,
01:44
aquaculturesu ürünleri, fishbalık farmingtarım, is going to be a partBölüm of our futuregelecek.
31
89000
3000
su ürünleri yetiştiriciliği, balık yetiştiriciliği geleceğimizin bir parçası olacak.
01:47
A lot of argumentsargümanlar againstkarşısında it:
32
92000
2000
Buna itiraz eden birçok argüman var.
01:49
FishBalık farmsçiftlikleri pollutekirletmek -- mostçoğu of them do anywayneyse --
33
94000
3000
Balık çiftlikleri kirlilik yaratıyor, en azından çoğu yaratıyor
01:52
and they're inefficientyetersiz. Take tunaton balığı,
34
97000
2000
ve verimsizler, ton balığı örneğini alın.
01:54
a majormajör drawbackdezavantajı.
35
99000
2000
Büyük bir dezavantaj.
01:56
It's got a feedbesleme conversiondönüşüm ratiooranı
36
101000
2000
15'e birlik bir besin çevrim oranı
01:58
of 15 to one.
37
103000
2000
var.
02:00
That meansanlamına geliyor it takes fifteenonbeş poundspound of wildvahşi fishbalık
38
105000
2000
Bu, çiftlikte yetiştirilmiş bir kilo ton balığı elde etmek için
02:02
to get you one poundpound of farmÇiftlik tunaton balığı.
39
107000
3000
on beş kilo yabani balığın gerektiği anlamına geliyor.
02:06
Not very sustainablesürdürülebilir.
40
111000
2000
Pek sürdürülebilir değil.
02:08
It doesn't tastedamak zevki very good eitherya.
41
113000
3000
Tadı da çok iyi değil.
02:11
So here, finallyen sonunda,
42
116000
2000
Yani, sonunda bu işi doğru yapmak isteyen
02:13
was a companyşirket tryingçalışıyor to do it right.
43
118000
2000
bir şirket vardı.
02:15
I wanted to supportdestek them.
44
120000
2000
Bu şirketi desteklemek istiyordum.
02:18
The day before the eventolay,
45
123000
2000
Etkinlikten bir önceki gün
02:20
I calleddenilen the headkafa of P.R. for the companyşirket.
46
125000
3000
şirketin halkla ilişkiler müdürünü aradım.
02:23
Let's call him DonDon.
47
128000
3000
Kendisine Don diyelim.
02:27
"DonDon," I said, "just to get the factsGerçekler straightDüz, you guys are famousünlü
48
132000
3000
"Don," dedim, "yalnızca olayları tam olarak anlamak için soruyorum, sizler
02:30
for farmingtarım so faruzak out to seadeniz, you don't pollutekirletmek."
49
135000
3000
denizden çok uzakta olmanız, böylece kirlilik yaratmamanızla ünlüsünüz."
02:33
"That's right," he said. "We're so faruzak out,
50
138000
3000
"Doğru," dedi. "Çok uzaktayız,
02:36
the wasteatık from our fishbalık getsalır distributeddağıtılmış,
51
141000
3000
balıklarımızdan doğan atıklar dağılıyor,
02:39
not concentratedkonsantre."
52
144000
2000
konsantre değiller."
02:41
And then he addedkatma,
53
146000
2000
Ve ardından ekledi,
02:43
"We're basicallytemel olarak a worldDünya untoşöyle ourselveskendimizi.
54
148000
3000
"Esasen bağımsız bir dünya gibiyiz.
02:47
That feedbesleme conversiondönüşüm ratiooranı? 2.5 to one," he said.
55
152000
3000
Besin çevrim oranı mı? 2.5'a bir."
02:50
"BestEn iyi in the business."
56
155000
2000
"Sektörün en iyisi."
02:52
2.5 to one, great.
57
157000
2000
2.5'a bir, harika.
02:54
"2.5 what? What are you feedingbesleme?"
58
159000
2000
"2.5'a bir ne? Neyle besliyorsunuz?"
02:56
"SustainableSürdürülebilir proteinsproteinler," he said.
59
161000
3000
"Sürdürülebilir proteinle," dedi.
02:59
"Great," I said. Got off the phonetelefon.
60
164000
3000
"Harika," dedim. Telefonu kapattım.
03:02
And that night, I was lyingyalan söyleme in bedyatak, and I thought:
61
167000
3000
Ve o gece yatağıma uzanıp düşündüm:
03:05
What the hellcehennem is a sustainablesürdürülebilir proteinprotein?
62
170000
2000
Sürdürülebilir protein de ne ola ki?
03:07
(LaughterKahkaha)
63
172000
5000
(Gülüşmeler)
03:12
So the nextSonraki day, just before the eventolay, I calleddenilen DonDon.
64
177000
2000
Böylece bir sonraki gün, etkinlikten hemen önce Don'u aradım.
03:14
I said, "DonDon, what are some examplesörnekler of sustainablesürdürülebilir proteinsproteinler?"
65
179000
4000
Dedim ki: "Don, örneğin neler sürdürülebilir proteindir?
03:18
He said he didn't know. He would asksormak around.
66
183000
3000
Bilmediğini söyledi. Etrafa soracaktı.
03:21
Well, I got on the phonetelefon with a fewaz people in the companyşirket;
67
186000
2000
Şirketten birkaç insanla telefon görüşmesi yaptım.
03:23
no one could give me a straightDüz answerCevap
68
188000
3000
Kimse bana net bir yanıt veremedi.
03:26
untila kadar finallyen sonunda, I got on the phonetelefon
69
191000
3000
Nihayetinde baş biyologla bir
03:29
with the headkafa biologistbiyolog.
70
194000
2000
telefon görüşmesi yaptım.
03:31
Let's call him DonDon too.
71
196000
2000
Ona da Don diyelim.
03:33
(LaughterKahkaha)
72
198000
4000
(Gülüşmeler)
03:37
"DonDon," I said,
73
202000
2000
"Don," dedim,
03:39
"what are some examplesörnekler of sustainablesürdürülebilir proteinsproteinler?"
74
204000
3000
"örneğin neler sürdürülebilir proteindir?"
03:42
Well, he mentionedadı geçen some algaesalgler
75
207000
2000
Bazı alglerden ve balık
03:44
and some fishbalık mealsyemek,
76
209000
2000
yemlerinden söz etti,
03:46
and then he said chickentavuk pelletsGranül.
77
211000
2000
ardından tavuk peletleri dedi.
03:48
I said, "ChickenTavuk pelletsGranül?"
78
213000
2000
"Tavuk peletleri mi?" dedim.
03:50
He said, "Yeah, featherstüyler, skincilt,
79
215000
2000
"Evet, kurutulup işlenerek yem hâline getirilmiş
03:52
bonekemik mealyemek, scrapsufak parça,
80
217000
2000
tüyler, deri,
03:54
driedkurutulmuş and processedişlenen into feedbesleme."
81
219000
3000
kemik tozu, artıklar," dedi.
03:57
I said, "What percentageyüzde
82
222000
2000
Yüzde iki falandır herhâlde diye düşünerek
03:59
of your feedbesleme is chickentavuk?"
83
224000
3000
"Kullandığınız yemin yüzde
04:02
ThinkingDüşünme, you know, two percentyüzde.
84
227000
3000
kaçı tavuk?" dedim.
04:05
"Well, it's about 30 percentyüzde," he said.
85
230000
3000
"Yüzde 30 civarında," dedi.
04:08
I said, "DonDon, what's sustainablesürdürülebilir
86
233000
3000
"Don, balıkları tavukla beslemenin
04:11
about feedingbesleme chickentavuk to fishbalık?"
87
236000
2000
neresi sürdürülebilir?" dedim.
04:13
(LaughterKahkaha)
88
238000
5000
(Gülüşmeler)
04:18
There was a long pauseDuraklat on the linehat,
89
243000
3000
Hatta uzun bir sessizlik oldu ve
04:21
and he said, "There's just too much chickentavuk in the worldDünya."
90
246000
3000
dedi ki, "dünyada çok fazla tavuk var."
04:24
(LaughterKahkaha)
91
249000
6000
(Gülüşmeler)
04:30
I felldüştü out of love with this fishbalık.
92
255000
2000
Bu balıkla aşkım sona erdi.
04:32
(LaughterKahkaha)
93
257000
2000
(Gülüşmeler)
04:34
No, not because I'm some self-righteouskendini beğenmiş,
94
259000
3000
Hayır, kendini beğenmiş,
04:37
goody-twoNe güzel-iki shoesayakkabı foodiefoodie.
95
262000
2000
sahte iyiliksever bir gurme olduğumdan değil.
04:39
I actuallyaslında am.
96
264000
2000
Gerçekten öyleyim.
04:41
(LaughterKahkaha)
97
266000
2000
(Gülüşmeler)
04:43
No, I actuallyaslında felldüştü out of love with this fishbalık because, I swearyemin etmek to God,
98
268000
2000
Hayır, bu balıkla aşkım gerçekten sona erdi çünkü yemin ederim
04:45
after that conversationkonuşma, the fishbalık tastedtadı like chickentavuk.
99
270000
3000
bu konuşmadan sonra balığın tadı tavuk gibi gelmeye başladı.
04:48
(LaughterKahkaha)
100
273000
10000
(Gülüşmeler)
04:58
This secondikinci fishbalık,
101
283000
3000
İkinci balıksa
05:01
it's a differentfarklı kindtür of love storyÖykü.
102
286000
3000
başka türlü bir aşk hikâyesi.
05:04
It's the romanticromantik kindtür,
103
289000
3000
Romantik türden,
05:07
the kindtür where the more you get to know your fishbalık,
104
292000
3000
balığınızı tanıdıkça aşık
05:10
you love the fishbalık.
105
295000
3000
olduğunuz türden.
05:13
I first ateyemek yedi it at a restaurantrestoran
106
298000
2000
Bu balığı ilk kez güney İspanya'da
05:15
in southerngüney Spainİspanya.
107
300000
2000
bir restoranda yedim.
05:17
A journalistgazeteci friendarkadaş had been talkingkonuşma about this fishbalık for a long time.
108
302000
3000
Gazeteci bir arkadaş uzun süredir bu balıktan bahsediyordu.
05:20
She kindtür of setset us up.
109
305000
2000
Aramızı o yaptı gibi.
05:22
(LaughterKahkaha)
110
307000
2000
(Gülüşmeler)
05:24
It camegeldi to the tabletablo
111
309000
2000
Balık masaya geldi,
05:26
a brightparlak, almostneredeyse shimmeringparıldayan, whitebeyaz colorrenk.
112
311000
3000
parlak, neredeyse parıldayan beyaz bir renk.
05:31
The chefşef had overcookedçok pişmiş it.
113
316000
3000
Şef balığı fazla pişirmişti.
05:34
Like twiceiki defa over.
114
319000
3000
Gerekenin iki katı kadar.
05:37
Amazinglyİnanılmaz, it was still deliciouslezzetli.
115
322000
3000
İnanılmaz şekilde buna rağmen lezzetliydi.
05:40
Who can make a fishbalık tastedamak zevki good
116
325000
4000
Kim bir balığın fazla pişirildikten sonra
05:44
after it's been overcookedçok pişmiş?
117
329000
2000
lezzetli olmasını sağlayabilir ki?
05:46
I can't,
118
331000
2000
Ben yapamam ama
05:48
but this guy can.
119
333000
2000
bu adam yapabiliyor.
05:50
Let's call him MiguelMiguel --
120
335000
2000
Kendisine Miguel diyelim.
05:52
actuallyaslında his nameisim is MiguelMiguel.
121
337000
2000
Aslında ismi de Miguel.
05:54
(LaughterKahkaha)
122
339000
3000
(Gülüşmeler)
05:57
And no, he didn't cookpişirmek the fishbalık, and he's not a chefşef,
123
342000
2000
Ve hayır, balığı o pişirmedi, zaten şef de değil.
05:59
at leasten az in the way that you and I understandanlama it.
124
344000
3000
En azından bizim bildiğimiz anlamda değil.
06:03
He's a biologistbiyolog
125
348000
2000
Kendisi Veta La Palma'dan
06:05
at VetaVeta LaLa PalmaPalma.
126
350000
2000
bir biyolog.
06:07
It's a fishbalık farmÇiftlik in the southwesternGüneybatı cornerköşe of Spainİspanya.
127
352000
3000
Veta La Palma İspanya'nın güneybatısında bir balık çiftliği.
06:10
It's at the tipbahşiş of the GuadalquivirGuadalquivir rivernehir.
128
355000
3000
Guadalquivir nehrinin ucunda.
06:13
UntilKadar the 1980s,
129
358000
2000
Çiftlik 1980'lere kadar
06:15
the farmÇiftlik was in the handseller of the ArgentiniansArjantinliler.
130
360000
3000
Arjantinlilerin elindeydi.
06:18
They raisedkalkık beefsığır eti cattlesığırlar
131
363000
2000
Esasında sulak arazi olan bölgede
06:20
on what was essentiallyesasen wetlandssulak alanlar.
132
365000
3000
et sığırı yetiştiriyorlardı.
06:23
They did it by drainingboşaltma the landarazi.
133
368000
2000
Bunu araziyi kurutarak yapıyorlardı.
06:25
They builtinşa edilmiş this intricatekarmaşık seriesdizi of canalsKanallar,
134
370000
3000
Dallı budaklı kanallar inşa etmişlerdi ve
06:28
and they pusheditilmiş waterSu off the landarazi and out into the rivernehir.
135
373000
3000
suyu araziden çekip nehre akıtıyorlardı.
06:32
Well, they couldn'tcould make it work,
136
377000
2000
Eh, bunu yürütemediler,
06:34
not economicallyekonomik biçimde.
137
379000
2000
ekonomik olarak.
06:36
And ecologicallyekolojik olarak, it was a disasterafet.
138
381000
3000
Ve ekolojik olarak bir felâketti.
06:39
It killedöldürdü like 90 percentyüzde of the birdskuşlar,
139
384000
2000
Kuşların yaklaşık yüzde 90'ı bu yüzden öldü ki
06:41
whichhangi, for this placeyer, is a lot of birdskuşlar.
140
386000
3000
bu da bu yer için çok fazla kuş demek.
06:44
And so in 1982,
141
389000
2000
Ve böylece 1982'de
06:46
a Spanishİspanyolca companyşirket with an environmentalçevre consciencevicdan
142
391000
2000
çevre bilincine sahip bir İspanyol şirketi
06:48
purchasedsatın alındı the landarazi.
143
393000
2000
araziyi satın aldı.
06:50
What did they do?
144
395000
2000
Ne yaptılar?
06:52
They reversedters the flowakış of waterSu.
145
397000
2000
Suyun akışını tersine çevirdiler.
06:54
They literallyharfi harfine flippedsaygısız the switchşalter.
146
399000
2000
Kelimenin tam anlamıyla şalteri çevirdiler.
06:56
InsteadBunun yerine of pushingitme waterSu out,
147
401000
2000
Suyu dışarı atmak yerine
06:58
they used the channelskanallar to pullÇek waterSu back in.
148
403000
2000
kanalları suyu geri çekmek için kullandılar.
07:00
They floodedsular altında the canalsKanallar.
149
405000
2000
Kanalları su basmasını sağladılar.
07:02
They createdoluşturulan a 27,000-acre-acre fishbalık farmÇiftlik --
150
407000
4000
10,927 dönümlük bir balık çiftliği yarattılar --
07:06
bassbas, mulletKefal,
151
411000
2000
levrek, tekirbalığı,
07:08
shrimpkarides, eelyılan balığı --
152
413000
2000
karides, yılanbalığı --
07:11
and in the processsüreç, MiguelMiguel and this companyşirket
153
416000
3000
ve bu süreçte Miguel ve şirketi
07:14
completelytamamen reversedters the ecologicalekolojik destructionimha.
154
419000
3000
ekolojik felâketi tamamen tersine çevirdiler.
07:18
The farm'sgrubun incredibleinanılmaz.
155
423000
2000
Bu çiftlik inanılmaz.
07:20
I mean, you've never seengörüldü anything like this.
156
425000
3000
Yani, böyle bir şey görmemişsinizdir.
07:23
You starebakıyorum out at a horizonufuk
157
428000
3000
Milyonlarca kilometre ötedeki
07:26
that is a millionmilyon milesmil away,
158
431000
2000
ufka bakıyorsunuz ve
07:28
and all you see are floodedsular altında canalsKanallar
159
433000
2000
tüm gördüğünüz taşmış kanallar
07:30
and this thickkalın, richzengin marshlandBataklık.
160
435000
3000
ve bu kalın, zengin bataklık arazi.
07:35
I was there not long agoönce with MiguelMiguel.
161
440000
3000
Yakınlarda Miguel'le birlikte oradaydım.
07:38
He's an amazingşaşırtıcı guy,
162
443000
3000
Muhteşem bir adam,
07:41
like threeüç partsparçalar CharlesCharles DarwinDarwin and one partBölüm CrocodileTimsah DundeeDundee.
163
446000
3000
üç parça Charles Darwin ve bir parça Krokodil Dundee.
07:44
(LaughterKahkaha)
164
449000
2000
(Gülüşmeler)
07:46
Okay? There we are sloggingslogging throughvasitasiyla the wetlandssulak alanlar,
165
451000
3000
Tamam mı? Sulak arazide debeleniyoruz,
07:50
and I'm pantingnefes nefese and sweatingterleme, got mudçamur up to my kneesdizler,
166
455000
2000
nefes nefeseyim ve terliyorum, dizlerime kadar çamura batmışım,
07:52
and Miguel'sMiguel'in calmlySakin bir şekilde conductingiletken a biologyBiyoloji lectureders.
167
457000
3000
Miguel ise sakin sakin biyoloji dersi veriyor.
07:56
Here, he's pointingişaret out a rarenadir Black-shoulderedKara omuzlu KiteUçurtma.
168
461000
2000
İşte ender bir Ak Çaylak'ı gösteriyor.
07:59
Now, he's mentioningsöz the mineralmineral needsihtiyaçlar of phytoplanktonfitoplankton.
169
464000
3000
Şimdiyse fitoplanktonların mineral ihtiyaçlarından söz ediyor.
08:03
And here, here he seesgörür a groupinggruplandırma patternmodel
170
468000
3000
Ve işte, işte kendisine Tanzanya Zürafası'nı anımsatan
08:06
that remindshatırlatır him of the TanzanianTanzanya GiraffeZürafa.
171
471000
3000
bir gruplaşma paterni görüyor.
08:11
It turnsdönüşler out, MiguelMiguel spentharcanmış the better partBölüm of his careerkariyer
172
476000
3000
Miguel kariyerinin büyük bir bölümünü
08:14
in the MikumiMikumi NationalUlusal ParkPark in AfricaAfrika.
173
479000
3000
Afrika'daki Mikumi Milli Parkı'nda geçirmiş.
08:17
I askeddiye sordu him how he becameoldu
174
482000
2000
Kendisine balıklar konusunda nasıl bu kadar
08:19
suchböyle an expertuzman on fishbalık.
175
484000
2000
uzmanlaştığını sordum.
08:21
He said, "FishBalık? I didn't know anything about fishbalık.
176
486000
3000
"Balık mı? Balıklar hakkında hiçbir şey bilmiyordum.
08:24
I'm an expertuzman in relationshipsilişkiler."
177
489000
3000
Ben ilişkiler konusunda uzmanım," dedi.
08:27
And then he's off, launchingfırlatma into more talk
178
492000
2000
Ve ardından ender görülen kuşlar, algler
08:29
about rarenadir birdskuşlar and algaesalgler
179
494000
2000
ve garip su bitkileri hakkında
08:31
and strangegarip aquaticsuda yaşayan plantsbitkiler.
180
496000
2000
konuşmaya devam etti.
08:33
And don't get me wrongyanlış, that was really fascinatingbüyüleyici, you know,
181
498000
3000
Ve beni yanlış anlamayın, gerçekten büyüleyiciydi,
08:36
the bioticbiyotik communitytoplum unpluggedunplugged, kindtür of thing.
182
501000
3000
biyotik komünite 'unplugged' gibi bir şeydi.
08:39
It's great, but I was in love.
183
504000
3000
Harikaydı ama aşıktım.
08:42
And my headkafa was swooningswooning over that
184
507000
3000
Ve aklım önceki gece yediğim, çok pişmiş
08:45
overcookedçok pişmiş pieceparça of deliciouslezzetli fishbalık I had the night before.
185
510000
3000
lezzetli balıktaydı.
08:48
So I interruptedkesintiye him. I said,
186
513000
2000
Bu yüzden Miguel'in sözünü kestim. Dedim ki,
08:50
"MiguelMiguel, what makesmarkaları your fishbalık tastedamak zevki so good?"
187
515000
2000
"Miguel, balıklarınızı bu kadar lezzetli yapan nedir?
08:52
He pointedişaretlendi at the algaeyosun.
188
517000
2000
Alglere işaret etti.
08:54
"I know, dudedostum, the algaeyosun, the phytoplanktonfitoplankton,
189
519000
3000
"Biliyorum dostum, algler, fitoplanktonlar,
08:57
the relationshipsilişkiler: It's amazingşaşırtıcı.
190
522000
3000
ilişkiler, muhteşem.
09:00
But what are your fishbalık eatingyemek yiyor?
191
525000
2000
Ama balıklarınız ne yiyor?
09:02
What's the feedbesleme conversiondönüşüm ratiooranı?"
192
527000
3000
Besin çevrim oranı nedir?"
09:05
Well, he goesgider on to tell me
193
530000
3000
Miguel çok zengin bir
09:09
it's suchböyle a richzengin systemsistem
194
534000
2000
sistem olduğunu, balıkların
09:11
that the fishbalık are eatingyemek yiyor what they'dgittiklerini be eatingyemek yiyor in the wildvahşi.
195
536000
3000
normalde doğada yemeleri gerekeni yediklerini söyledi.
09:14
The plantbitki biomassbiyokütle, the phytoplanktonfitoplankton,
196
539000
3000
Bitki biyokütlesi, fitoplanktonlar,
09:17
the zooplanktonPlankton, it's what feedsbeslemeleri the fishbalık.
197
542000
2000
zooplanktonlar, balıkları besleyenler bunlar.
09:19
The systemsistem is so healthysağlıklı,
198
544000
2000
Sistem o kadar sağlıklı ki
09:21
it's totallybütünüyle self-renewingkendini sürekli yenileyen.
199
546000
2000
tamamen kendini yeniliyor.
09:23
There is no feedbesleme.
200
548000
2000
Yem yok.
09:26
Ever heardduymuş of a farmÇiftlik that doesn't feedbesleme its animalshayvanlar?
201
551000
3000
Daha önce hiç hayvanlarını beslemeyen bir çiftlik duydunuz mu?
09:33
LaterDaha sonra that day, I was drivingsürme around this propertyözellik with MiguelMiguel,
202
558000
2000
O gün ilerleyen vakitlerde Miguel'le birlikte bu alanda arabayla dolaşırken
09:35
and I askeddiye sordu him, I said, "For a placeyer that seemsgörünüyor so naturaldoğal,
203
560000
4000
Miguel'e şunu sordum: "Daha önce bulunduğum çiftliklerin aksine
09:39
unlikeaksine like any farmÇiftlik I'd ever been at,
204
564000
3000
bu kadar doğal görünen bir yerde
09:44
how do you measureölçmek successbaşarı?"
205
569000
3000
başarıyı nasıl ölçüyorsunuz?
09:47
At that momentan, it was as if
206
572000
3000
O anda sanki set değişimine çağrılmış
09:50
a filmfilm directoryönetmen calleddenilen for a setset changedeğişiklik.
207
575000
2000
bir film yönetmeni gibiydim.
09:52
And we roundedyuvarlak the cornerköşe
208
577000
2000
Köşeyi döndük ve
09:54
and saw the mostçoğu amazingşaşırtıcı sightgörme:
209
579000
2000
en muhteşem sahneye tanık oldum,
09:56
thousandsbinlerce and thousandsbinlerce of pinkpembe flamingosflamingolar,
210
581000
3000
binlerce ve binlerce pembe flamingo,
09:59
a literalkelimesi kelimesine pinkpembe carpethalı for as faruzak as you could see.
211
584000
4000
kelimenin tam anlamıyla görüşünüzün sonuna kadar uzanan pembe bir halı.
10:03
"That's successbaşarı," he said.
212
588000
2000
"İşte bu başarıdır," dedi.
10:06
"Look at theironların bellieskarınlarını, pinkpembe.
213
591000
2000
"Göbeklerine bak, pembe.
10:08
They're feastingşölen."
214
593000
2000
Ziyafet çekiyorlar."
10:10
FeastingŞölen? I was totallybütünüyle confusedŞaşkın.
215
595000
2000
Ziyafet? Kafam tamamen karışmıştı.
10:12
I said, "MiguelMiguel, aren'tdeğil they feastingşölen on your fishbalık?"
216
597000
2000
"Miguel, sizin balıklarınızla ziyafet çekmiyorlar mı?" diye sordum.
10:14
(LaughterKahkaha)
217
599000
2000
(Gülüşmeler)
10:16
"Yes," he said.
218
601000
2000
"Evet," dedi.
10:18
(LaughterKahkaha)
219
603000
6000
(Gülüşmeler)
10:24
"We losekaybetmek 20 percentyüzde of our fishbalık
220
609000
2000
"Balıklarımızın ve balık yumurtalarımızın
10:26
and fishbalık eggsyumurta to birdskuşlar.
221
611000
3000
yüzde 20'sini kuşlar yüzünden kaybettik.
10:30
Well, last yearyıl, this propertyözellik
222
615000
2000
Geçen sene bu arazide
10:32
had 600,000 birdskuşlar on it,
223
617000
2000
600,000 kuş vardı,
10:34
more than 250 differentfarklı speciesTürler.
224
619000
2000
250'den fazla tür.
10:36
It's becomeolmak, todaybugün, the largesten büyük
225
621000
3000
Bugün, bu arazi, tüm Avrupa'daki
10:39
and one of the mostçoğu importantönemli
226
624000
3000
en önemli özel kuş
10:42
privateözel birdkuş sanctuariesKutsal in all of EuropeEurope."
227
627000
4000
korunaklarından birisi hâline geldi."
10:46
I said, "MiguelMiguel, isn't a thrivinggelişen birdkuş populationnüfus
228
631000
3000
"Miguel, büyüyen bir kuş popülasyonu
10:49
like the last thing you want on a fishbalık farmÇiftlik?"
229
634000
2000
bir balık çiftliğinde isteyebileceğiniz bir nevi en son şey değil mi?" dedim.
10:51
(LaughterKahkaha)
230
636000
2000
(Gülüşmeler)
10:53
He shooksalladı his headkafa, no.
231
638000
2000
Kafasını hayır anlamında salladı.
10:55
He said, "We farmÇiftlik extensivelyyaygın olarak,
232
640000
3000
"Ekstansif çiftçilik yapıyoruz,
10:58
not intensivelyyoğun bir şekilde.
233
643000
3000
entansif değil.
11:01
This is an ecologicalekolojik network.
234
646000
3000
Bu ekolojik bir ağ.
11:04
The flamingosflamingolar eatyemek the shrimpkarides.
235
649000
2000
Flamingolar karidesleri yiyorlar.
11:06
The shrimpkarides eatyemek the phytoplanktonfitoplankton.
236
651000
2000
Karidesler fitoplanktonları yiyorlar.
11:08
So the pinkerPinker the bellygöbek,
237
653000
2000
Yani göbek daha pembe oldukça,
11:10
the better the systemsistem."
238
655000
3000
sistem de daha iyi demektir," dedi.
11:13
Okay, so let's reviewgözden geçirmek:
239
658000
2000
Tamam, şimdi üstünden geçelim.
11:15
a farmÇiftlik that doesn't feedbesleme its animalshayvanlar,
240
660000
3000
Hayvanlarını beslemeyen bir çiftlik
11:18
and a farmÇiftlik that measuresönlemler its successbaşarı
241
663000
3000
ve başarısını avcılarının sağlığı
11:21
on the healthsağlık of its predatorsyırtıcı.
242
666000
2000
üzerinden ölçen bir çiftlik.
11:23
A fishbalık farmÇiftlik, but alsoAyrıca a birdkuş sanctuarySanctuary.
243
668000
3000
Bir balık çiftliği ama aynı zamanda da bir kuş korunağı.
11:26
Oh, and by the way, those flamingosflamingolar,
244
671000
2000
Ah, bu arada, flamingolar,
11:28
they shouldn'tolmamalı even be there in the first placeyer.
245
673000
2000
ilk başta orada dahi olmamalılardı.
11:30
They broodkara kara in a townkasaba
246
675000
2000
241 kilometre ötedeki
11:32
150 milesmil away,
247
677000
2000
bir kasabada, toprak
11:34
where the soiltoprak conditionskoşullar
248
679000
2000
koşullarının yuva kurmak için daha iyi
11:36
are better for buildingbina nestsyuva.
249
681000
2000
olduğu bir yerde doğdular.
11:38
EveryHer morningsabah, they flyuçmak
250
683000
2000
Her sabah çiftliğe gelmek
11:40
150 milesmil into the farmÇiftlik.
251
685000
2000
için 241 kilometre uçuyorlar.
11:44
And everyher eveningakşam, they flyuçmak 150 milesmil back.
252
689000
3000
Ve her akşam o 241 kilometreyi geri uçuyorlar.
11:47
(LaughterKahkaha)
253
692000
5000
(Gülüşmeler)
11:54
They do that because they're ableyapabilmek to followtakip et
254
699000
3000
Bunu yapıyorlar çünkü A92 otoyolunun
11:57
the brokenkırık whitebeyaz linehat
255
702000
2000
kesikli beyaz yol çizgisini
11:59
of highwaykarayolu A92.
256
704000
2000
izleyebiliyorlar.
12:01
(LaughterKahkaha)
257
706000
2000
(Gülüşmeler)
12:03
No kiddingdalga geçmek.
258
708000
2000
Şaka yapmıyorum.
12:05
I was imagininghayal a "MarchMart of the PenguinsPenguenler" thing,
259
710000
3000
Bir nevi penguenlerin yürüyüşü gibi bir şey hayal ediyordum,
12:08
so I lookedbaktı at MiguelMiguel.
260
713000
2000
bu yüzden Miguel'e baktım.
12:10
I said, "MiguelMiguel, do they flyuçmak
261
715000
2000
"Miguel, 241 kilometre uçarak çiftliğe
12:12
150 milesmil to the farmÇiftlik,
262
717000
2000
gelip ardından geceleyin
12:14
and then do they flyuçmak
263
719000
2000
241 kilometreyi
12:16
150 milesmil back at night?
264
721000
2000
geri mi uçuyorlar?
12:18
Do they do that for the childrençocuklar?"
265
723000
3000
Bunu çocukları için mi yapıyorlar?" dedim.
12:21
He lookedbaktı at me like I had just quotedalıntı a WhitneyWhitney HoustonHouston songşarkı.
266
726000
3000
Bana sanki bir Whitney Houston şarkısından alıntı yapmışım gibi baktı.
12:24
(LaughterKahkaha)
267
729000
4000
(Gülüşmeler)
12:28
He said, "No; they do it because the food'sGıda'nın better."
268
733000
3000
"Hayır. Bunu yapıyorlar çünkü yemekler daha iyi," dedi.
12:31
(LaughterKahkaha)
269
736000
2000
(Gülüşmeler)
12:33
I didn't mentionsöz etmek the skincilt of my belovedsevgili fishbalık,
270
738000
4000
Sevgili balığımın lezzetli derisinden söz etmedim
12:41
whichhangi was deliciouslezzetli -- and I don't like fishbalık skincilt;
271
746000
2000
ve balık derisini de sevmem.
12:43
I don't like it searedkatılaşmış, I don't like it crispyçıtır.
272
748000
3000
Kurutulmuş sevmem. Çıtır çıtır sevmem.
12:46
It's that acridburuk, tar-likekatran gibi flavorlezzet.
273
751000
3000
Şu kekremsi, katran gibi tat.
12:50
I almostneredeyse never cookpişirmek with it.
274
755000
2000
Neredeyse asla balık derisiyle yemek yapmam.
12:53
YetHenüz, when I tastedtadı it at that restaurantrestoran in southerngüney Spainİspanya,
275
758000
3000
Buna rağmen güney İspanya'daki restoranda bu balığın derisinin
12:56
it tastedtadı not at all like fishbalık skincilt.
276
761000
3000
tadına baktığımda, hiç de balık derisi gibi gelmedi.
12:59
It tastedtadı sweettatlı and cleantemiz,
277
764000
3000
Tatlı ve temizdi,
13:02
like you were takingalma a biteısırmak of the oceanokyanus.
278
767000
3000
sanki okyanustan bir ısırık alıyormuşsunuz gibi.
13:05
I mentionedadı geçen that to MiguelMiguel, and he noddedbaşını salladı.
279
770000
2000
Bundan Miguel'e söz ettim, o da başıyla onayladı.
13:07
He said, "The skincilt actseylemler like a spongesünger.
280
772000
2000
"Deri sünger gibi hareket eder.
13:09
It's the last defensesavunma before anything entersgirer the bodyvücut.
281
774000
3000
Herhangi bir şey vücuda girmeden önceki son savunmadır.
13:12
It evolvedgelişti to soakemmek up impuritiesyabancı maddelerin."
282
777000
2000
Kirliliği emmek üzere evrilmiştir," dedi.
13:14
And then he addedkatma,
283
779000
2000
Ve ardından ekledi,
13:16
"But our waterSu has no impuritiesyabancı maddelerin."
284
781000
3000
"Ancak bizim suyumuzda kirlilik yok."
13:22
OK. A farmÇiftlik that doesn't feedbesleme its fishbalık,
285
787000
3000
Tamam. Balıklarını beslemeyen bir çiftlik.
13:26
a farmÇiftlik that measuresönlemler its successbaşarı
286
791000
3000
Başarısını avcılarının başarısına göre
13:29
by the successbaşarı of its predatorsyırtıcı.
287
794000
2000
ölçen bir çiftlik.
13:31
And then I realizedgerçekleştirilen when he saysdiyor,
288
796000
2000
Ve ardından Miguel'in kirliliği olmayan
13:33
"A farmÇiftlik that has no impuritiesyabancı maddelerin,"
289
798000
3000
bir çiftlik derken durumu çok yetersiz
13:36
he madeyapılmış a bigbüyük understatementbiraz hafif,
290
801000
2000
ifade ettiğini fark ettim çünkü
13:38
because the waterSu that flowsakar throughvasitasiyla that farmÇiftlik
291
803000
2000
bu çiftlikten akan su
13:40
comesgeliyor in from the GuadalquivirGuadalquivir RiverNehir.
292
805000
3000
Guadalquivir nehrinden geliyor.
13:43
It's a rivernehir that carriestaşır with it
293
808000
2000
Bu nehir, günümüzde nehirlerin
13:45
all the things that riversnehirler tendeğiliminde to carrytaşımak these daysgünler:
294
810000
3000
taşıdıkları her şeyi taşıyan bir nehir:
13:48
chemicalkimyasal contaminantskirletici,
295
813000
2000
kimyasal kirleticiler,
13:50
pesticideböcek ilacı runoffİkinci Tur.
296
815000
2000
pestisit akıntıları.
13:52
And when it worksEserleri its way throughvasitasiyla the systemsistem
297
817000
3000
Bu su sistemden geçiyor
13:55
and leavesyapraklar,
298
820000
2000
ve sisteme
13:57
the waterSu is cleanertemizleyici than when it enteredgirdi.
299
822000
2000
girdiğinden temiz bir şekilde ayrılıyor.
13:59
The systemsistem is so healthysağlıklı, it purifiesarındırır the waterSu.
300
824000
3000
Sistem o kadar sağlıklı ki suyu arıtıyor.
14:03
So, not just a farmÇiftlik that doesn't feedbesleme its animalshayvanlar,
301
828000
2000
Yani, yalnızca hayvanlarını beslemeyen bir çiftlik değil,
14:05
not just a farmÇiftlik that measuresönlemler its successbaşarı
302
830000
3000
yalnızca başarısını avcılarının sağlıklarıyla
14:08
by the healthsağlık of its predatorsyırtıcı,
303
833000
2000
ölçen bir çiftlik değil,
14:10
but a farmÇiftlik that's literallyharfi harfine a waterSu purificationArıtma plantbitki --
304
835000
3000
aynı zamanda kelimenin tam anlamıyla bir su arıtma tesisi
14:16
and not just for those fishbalık,
305
841000
3000
ve yalnızca balıklar için değil,
14:19
but for you and me as well.
306
844000
2000
aynı zamanda sizin ve benim için.
14:21
Because when that waterSu leavesyapraklar, it dumpsdöker out into the AtlanticAtlantik.
307
846000
3000
Zira bu su ayrıldığında Atlantik Okyanusu'na akıyor.
14:26
A dropdüşürmek in the oceanokyanus, I know,
308
851000
2000
Okyanusta bir damla, biliyorum
14:28
but I'll take it, and so should you,
309
853000
3000
ama bunu kabul edeceğim, siz de öyle yapmalısınız
14:31
because this love storyÖykü,
310
856000
3000
çünkü bu aşk hikâyesi,
14:35
howeverancak romanticromantik,
311
860000
2000
ne kadar romantik olsa da,
14:37
is alsoAyrıca instructiveöğretici.
312
862000
2000
aynı zamanda öğretici.
14:39
You mightbelki say it's a recipeyemek tarifi
313
864000
2000
İster levrekten, ister et sığırından
14:41
for the futuregelecek of good foodGıda,
314
866000
2000
söz ediyor olalım, bunun iyi
14:43
whetherolup olmadığını we're talkingkonuşma about bassbas or beefsığır eti cattlesığırlar.
315
868000
3000
gıdaların geleceğinin tarifi olduğunu söyleyebilirsiniz.
14:47
What we need now is
316
872000
2000
Şimdi ihtiyacımız olan
14:49
a radicallykökünden newyeni conceptionfikir of agriculturetarım,
317
874000
3000
yeni, radikal bir tarım kavramı,
14:52
one in whichhangi the foodGıda actuallyaslında tastestadı good.
318
877000
2000
yiyeceğin gerçekten lezzetli olduğu bir tarım kavramı.
14:54
(LaughterKahkaha)
319
879000
2000
(Gülüşmeler)
14:56
(ApplauseAlkış)
320
881000
6000
(Alkışlar)
15:02
But for a lot people,
321
887000
2000
Ancak birçok insan için
15:04
that's a bitbit too radicalradikal.
322
889000
3000
bu biraz fazla radikal.
15:07
We're not realistsrealistler, us foodiesfoodies;
323
892000
2000
Biz gurmeler realist değiliz.
15:09
we're loversaşık.
324
894000
2000
Bizler aşığız.
15:11
We love farmers'çiftçi marketspiyasalar,
325
896000
2000
Çiftçi pazarlarını seviyoruz.
15:13
we love smallküçük familyaile farmsçiftlikleri,
326
898000
3000
Küçük aile çiftliklerini seviyoruz.
15:16
we talk about localyerel foodGıda,
327
901000
2000
Yerel yiyeceklerden söz ediyoruz.
15:18
we eatyemek organicorganik.
328
903000
3000
Organik yiyoruz.
15:21
And when you suggestönermek these are the things
329
906000
2000
Ve siz bunların iyi yiyeceğin geleceğini
15:23
that will ensuresağlamak the futuregelecek of good foodGıda,
330
908000
4000
garantileyeceğini söylediğinizde
15:27
someonebirisi, somewherebir yerde standsstandları up and saysdiyor,
331
912000
2000
bir yerlerde birisi kalkıp diyor ki,
15:29
"Hey guy, I love pinkpembe flamingosflamingolar,
332
914000
4000
"Hey dostum, pembe flamingoları çok seviyorum
15:33
but how are you going to feedbesleme the worldDünya?"
333
918000
3000
ama dünyayı nasıl besleyeceksin?
15:36
How are you going to feedbesleme the worldDünya?
334
921000
3000
Dünyayı nasıl besleyeceksin?"
15:39
Can I be honestdürüst?
335
924000
2000
Dürüst olabilir miyim?
15:41
I don't love that questionsoru.
336
926000
3000
Bu soruyu sevmiyorum.
15:44
No, not because we alreadyzaten produceüretmek
337
929000
2000
Hayır, zaten dünyayı beslemek için yeterli
15:46
enoughyeterli calorieskalori to more than feedbesleme the worldDünya.
338
931000
3000
olandan fazla kalori ürettiğimiz için değil.
15:49
One billionmilyar people will go hungry todaybugün.
339
934000
3000
Bugünü bir milyar insan aç geçirecek.
15:52
One billionmilyar -- that's more than ever before --
340
937000
3000
Bir milyar -- bu her zamankinden fazla --
15:56
because of grossbrüt inequalitieseşitsizlikler in distributiondağıtım,
341
941000
3000
dağıtımdaki gayrisafi eşitsizlikten ötürü,
15:59
not tonnagetonaj.
342
944000
2000
tonajdan değil.
16:02
Now, I don't love this questionsoru because it's determinedbelirlenen the logicmantık
343
947000
2000
Şimdi, bu soruyu sevmiyorum çünkü son 50 yıldır gıda sistemimizin
16:04
of our foodGıda systemsistem for the last 50 yearsyıl.
344
949000
3000
mantığını belirliyor.
16:07
FeedBesleme graintahıl to herbivoresotobur,
345
952000
3000
Otoburlara tahıl,
16:10
pesticidestarım ilaçları to monoculturesmonocultures, chemicalskimyasallar to soiltoprak,
346
955000
2000
monokültürlere pestisit, toprağa kimyasal,
16:12
chickentavuk to fishbalık,
347
957000
3000
balıklara tavuk ver;
16:15
and all alonguzun bir agribusinessTarım
348
960000
3000
tüm tarım endüstrisi boyunca
16:18
has simplybasitçe askeddiye sordu,
349
963000
2000
yalnızca şu soru soruldu:
16:20
"If we're feedingbesleme more people more cheaplyucuza,
350
965000
2000
"Daha çok insanı daha ucuza besliyorsak
16:22
how terriblekorkunç could that be?"
351
967000
3000
ne kadar kötü olabilir ki?"
16:25
That's been the motivationmotivasyon,
352
970000
2000
Motivasyon hep bu oldu.
16:27
it's been the justificationiki yana yaslama:
353
972000
2000
Mazeret bu oldu.
16:29
it's been the business planplan
354
974000
3000
Amerikan tarımının iş
16:32
of AmericanAmerikan agriculturetarım.
355
977000
2000
planı bu oldu.
16:34
We should call it what it is:
356
979000
2000
Adını koymalıyız,
16:36
a business in liquidationtasfiye,
357
981000
3000
tasfiye hâlinde bir sektör,
16:39
a business that's quicklyhızlı bir şekilde erodingaşındırma
358
984000
3000
üretimi mümkün kılan ekolojik sermayeyi
16:42
ecologicalekolojik capitalBaşkent that makesmarkaları that very productionüretim possiblemümkün.
359
987000
3000
hızla tüketen bir sektör.
16:45
That's not a business,
360
990000
2000
Bu bir sektör değil
16:47
and it isn't agriculturetarım.
361
992000
2000
ve tarım da değil.
16:49
Our breadbasketbreadbasket is threatenedtehdit todaybugün,
362
994000
3000
Bugün ekmeğimiz tehdit altında,
16:52
not because of diminishingazalan supplyarz,
363
997000
2000
azalan tedarik yüzünden değil,
16:54
but because of diminishingazalan resourceskaynaklar.
364
999000
3000
azalan kaynaklar yüzünden,
16:57
Not by the latestson combinebirleştirmek and tractorTraktör inventionicat,
365
1002000
3000
en son biçerdöver ve traktör buluşları değil,
17:00
but by fertilebereketli landarazi;
366
1005000
2000
verimli arazi bakımından,
17:02
not by pumpspompalar, but by freshtaze waterSu;
367
1007000
3000
pompalar değil, taze su bakımından,
17:05
not by chainsawsZincirli Ağaç kesme testereleri, but by forestsormanlar;
368
1010000
3000
elektrikli testereler değil, ormanlar bakımından,
17:08
and not by fishingBalık tutma boatstekneler and netsfileler, but by fishbalık in the seadeniz.
369
1013000
3000
balıkçı tekneleri ve ağlar değil, denizdeki balıklar bakımından.
17:11
Want to feedbesleme the worldDünya?
370
1016000
2000
Dünyayı beslemek mi istiyorsunuz?
17:13
Let's startbaşlama by askingsormak: How are we going to feedbesleme ourselveskendimizi?
371
1018000
3000
Şu soruyu sorarak başlayalım: Kendimizi nasıl besleyeceğiz?
17:17
Or better: How can we createyaratmak conditionskoşullar
372
1022000
3000
Ya da daha iyisi, tüm toplumların kendi kendilerini
17:20
that enableetkinleştirmek everyher communitytoplum
373
1025000
3000
beslemelerini sağlayan koşulları
17:23
to feedbesleme itselfkendisi?
374
1028000
2000
nasıl yaratırız?
17:25
(ApplauseAlkış)
375
1030000
7000
(Alkışlar)
17:32
To do that,
376
1037000
2000
Bunu yapmak için,
17:34
don't look at the agribusinessTarım modelmodel for the futuregelecek.
377
1039000
3000
gelecek için tarım endüstrisi modelini düşünmeyin.
17:37
It's really oldeski, and it's tiredyorgun.
378
1042000
2000
Bu model gerçekten yaşlı ve yorgun.
17:39
It's highyüksek on capitalBaşkent, chemistrykimya and machinesmakineler,
379
1044000
4000
Sermaye, kimya ve makineler bakımından yüksek
17:43
and it's never producedüretilmiş anything really good to eatyemek.
380
1048000
3000
ve asla yiyecek iyi bir şey üretmedi.
17:48
InsteadBunun yerine, let's look to the ecologicalekolojik modelmodel.
381
1053000
4000
Onun yerine ekolojik modele bakın.
17:52
That's the one that reliesdayanır on two billionmilyar yearsyıl
382
1057000
3000
İki milyar yıllık aktif deneyime dayanan
17:55
of on-the-jobiş üstü experiencedeneyim.
383
1060000
3000
model bu.
17:58
Look to MiguelMiguel,
384
1063000
2000
Miguel'e,
18:00
farmersçiftçiler like MiguelMiguel.
385
1065000
2000
Miguel gibi çiftçilere,
18:02
FarmsÇiftlikleri that aren'tdeğil worldsdünyalar untoşöyle themselveskendilerini;
386
1067000
3000
bağımsız birer dünya olmayan çiftliklere,
18:05
farmsçiftlikleri that restoregeri insteadyerine of depletetüketmek;
387
1070000
5000
tüketmek yerine sağaltan çiftliklere,
18:10
farmsçiftlikleri that farmÇiftlik extensivelyyaygın olarak
388
1075000
2000
entansif değil ekstansif
18:12
insteadyerine of just intensivelyyoğun bir şekilde;
389
1077000
2000
üretim yapan çiftliklere,
18:14
farmersçiftçiler that are not just producersüreticileri,
390
1079000
3000
yalnızca üretici olmakla kalmayıp
18:17
but expertsuzmanlar in relationshipsilişkiler.
391
1082000
2000
ilişkiler konusunda uzman olan çiftçilere güvenin
18:19
Because they're the onesolanlar
392
1084000
2000
çünkü tat konusunda
18:21
that are expertsuzmanlar in flavorlezzet, too.
393
1086000
3000
uzman olanlar da onlar.
18:24
And if I'm going to be really honestdürüst,
394
1089000
2000
Ve eğer gerçekten dürüst olacaksam
18:26
they're a better chefşef than I'll ever be.
395
1091000
3000
benim olabileceğimden daha iyi birer şefler.
18:29
You know, I'm okay with that,
396
1094000
3000
Bununla hiçbir sorunum yok
18:32
because if that's the futuregelecek of good foodGıda, it's going to be deliciouslezzetli.
397
1097000
3000
çünkü eğer iyi yiyeceğin geleceği buysa, bu gelecek lezzetli olacak.
18:35
Thank you.
398
1100000
2000
Teşekürler.
18:37
(ApplauseAlkış)
399
1102000
17000
(Alkışlar)
Translated by Burcu Bolukbasi
Reviewed by Seda Demirel

▲Back to top

ABOUT THE SPEAKER
Dan Barber - Chef
Dan Barber is a chef and a scholar -- relentlessly pursuing the stories and reasons behind the foods we grow and eat.

Why you should listen

Dan Barber is the chef at New York's Blue Hill restaurant, and Blue Hill at Stone Barns in Westchester, where he practices a kind of close-to-the-land cooking married to agriculture and stewardship of the earth. As described on Chez Pim: "Stone Barns is only 45 minutes from Manhattan, but it might as well be a whole different universe. A model of self-sufficiency and environmental responsibility, Stone Barns is a working farm, ranch, and a three-Michelin-star-worthy restaurant." It's a vision of a new kind of food chain.

Barber's philosophy of food focuses on pleasure and thoughtful conservation -- on knowing where the food on your plate comes from and the unseen forces that drive what we eat. He's written on US agricultural policies, asking for a new vision that does not throw the food chain out of balance by subsidizing certain crops at the expense of more appropriate ones.

In 2009, Barber received the James Beard award for America's Outstanding Chef, and was named one of the world's most influential people in Time’s annual "Time 100" list. In 2014 he published The Third Plate: Field Notes on the Future of Food.

More profile about the speaker
Dan Barber | Speaker | TED.com