ABOUT THE SPEAKER
Sheena Iyengar - Psycho-economist
Sheena Iyengar studies how people choose (and what makes us think we're good at it).

Why you should listen

We all think we're good at making choices; many of us even enjoy making them. Sheena Iyengar looks deeply at choosing and has discovered many surprising things about it. For instance, her famous "jam study," done while she was a grad student, quantified a counterintuitive truth about decisionmaking -- that when we're presented with too many choices, like 24 varieties of jam, we tend not to choose anything at all. (This and subsequent, equally ingenious experiments have provided rich material for Malcolm Gladwell and other pop chroniclers of business and the human psyche.)

Iyengar's research has been informing business and consumer-goods marketing since the 1990s. But she and her team at the Columbia Business School throw a much broader net. Her analysis touches, for example, on the medical decisionmaking that might lead up to choosing physician-assisted suicide, on the drawbacks of providing too many choices and options in social-welfare programs, and on the cultural and geographical underpinning of choice. Her book The Art of Choosing shares her research in an accessible and charming story that draws examples from her own life.

Watch a Facebook-exclusive short video from Sheena Iyengar: "Ballet Slippers" >>

More profile about the speaker
Sheena Iyengar | Speaker | TED.com
TEDGlobal 2010

Sheena Iyengar: The art of choosing

Sheena Iyengar: Seçim sanatı

Filmed:
3,620,529 views

Sheena Iyengar seçimlerimizi nasıl yaptığımızı araştırıyor ve de yaptığımız seçimler sonucunda nasıl hissettiğimizi.TEDGlobal'de hem önemsiz seçimlerden (Coca Cola v. Pepsi) hem de çok önemli seçimlerden konuşuyor ve de verdiğimiz kararlar ile ilgili şaşırtıcı tavırları açığa çıkaran çığır açıcı araştırmasını paylaşıyor.
- Psycho-economist
Sheena Iyengar studies how people choose (and what makes us think we're good at it). Full bio

Double-click the English transcript below to play the video.

00:22
TodayBugün, I'm going to take you
0
7000
2000
Bugün, Sizleri dünya etrafında
00:24
around the worldDünya in 18 minutesdakika.
1
9000
2000
18 dakikalık bir tura çıkaracağım.
00:26
My basebaz of operationsoperasyonlar is in the U.S.,
2
11000
3000
Çalışmalarımın merkezi ABD ama
00:29
but let's startbaşlama at the other endson of the mapharita,
3
14000
2000
hadi haritanın diğer ucundan,
00:31
in KyotoKyoto, JapanJaponya,
4
16000
2000
Japonya'daki Kyoto şehrinden başlayalım.
00:33
where I was livingyaşam with a JapaneseJaponca familyaile
5
18000
3000
15 sene önce doktora tezim için araştırmalarımı
00:36
while I was doing partBölüm of my dissertationaldissertational researchAraştırma
6
21000
2000
yaparken Japon bir ailenin
00:38
15 yearsyıl agoönce.
7
23000
3000
yanında kaldığım şehirden.
00:41
I knewbiliyordum even then that I would encounterkarşılaşma
8
26000
2000
En başından beri kültürel farklılıklar
00:43
culturalkültürel differencesfarklar and misunderstandingsyanlış anlamalara,
9
28000
2000
ve yanlış anlaşılmalar olabileceğinin farkındaydım,
00:45
but they poppedattı up when I leasten az expectedbeklenen it.
10
30000
3000
ama bunlar hiç tahmin etmediğim bir yerde karşıma çıktı.
00:48
On my first day,
11
33000
2000
İlk günümde,
00:50
I wentgitti to a restaurantrestoran,
12
35000
2000
bir restorana gittim,
00:52
and I ordereddüzenli a cupFincan of greenyeşil teaÇay with sugarşeker.
13
37000
2000
ve bir fincan yeşil çayı şekerle birlikte istedim.
00:54
After a pauseDuraklat, the waiterGarson said,
14
39000
2000
Bir anlık duraksamanın ardından, Garson
00:56
"One does not put sugarşeker in greenyeşil teaÇay."
15
41000
3000
''Yeşil çaya şeker atılmaz'' dedi.
01:00
"I know," I said. "I'm awarefarkında of this customÖzel.
16
45000
2000
''Biliyorum'' dedim.''Bu geleneğin farkındayım
01:02
But I really like my teaÇay sweettatlı."
17
47000
3000
ama çayımı şekerli severim.''
01:05
In responsetepki, he gaveverdi me an even more courteousnazik versionversiyon
18
50000
3000
Cevap olarak, bana daha nazikçe bir biçimde
01:08
of the sameaynı explanationaçıklama.
19
53000
2000
aynı açıklamayı yaptı.
01:10
"One does not put sugarşeker
20
55000
2000
''Yeşil çaya
01:12
in greenyeşil teaÇay."
21
57000
3000
şeker atılmaz.''
01:15
"I understandanlama," I said,
22
60000
2000
''Anlıyorum,'' dedim,
01:17
"that the JapaneseJaponca do not put sugarşeker in theironların greenyeşil teaÇay,
23
62000
2000
''Japonlar yeşil çaylarına şeker atmıyor olabilirler.
01:19
but I'd like to put some sugarşeker
24
64000
2000
Ama ben yeşil çayıma biraz
01:21
in my greenyeşil teaÇay."
25
66000
2000
şeker atmak istiyorum.''
01:23
(LaughterKahkaha)
26
68000
2000
(Kahkahalar)
01:25
SurprisedŞaşırttı by my insistenceısrarı,
27
70000
2000
Israrıma şaşıran garson,
01:27
the waiterGarson tookaldı up the issuekonu with the managermüdür.
28
72000
2000
olayı yöneticiye taşıdı.
01:29
PrettyOldukça soonyakında,
29
74000
2000
Hemen sonrasında,
01:31
a lengthyuzun discussiontartışma ensuedortaya çıkan,
30
76000
2000
çok uzun bir tartışma oldu,
01:33
and finallyen sonunda the managermüdür camegeldi over to me and said,
31
78000
3000
ve sonunda yönetici bana gelip dedi ki,
01:36
"I am very sorry. We do not have sugarşeker."
32
81000
3000
''Çok özer dilerim.Bizde şeker yok.''
01:39
(LaughterKahkaha)
33
84000
2000
(Kahkahalar)
01:41
Well, sincedan beri I couldn'tcould have my teaÇay the way I wanted it,
34
86000
3000
Sonuç olarak çayımı istediğim şekilde alamadığım için,
01:44
I ordereddüzenli a cupFincan of coffeeKahve,
35
89000
2000
bir fincan kahve söyledim,
01:46
whichhangi the waiterGarson broughtgetirdi over promptlyDerhal.
36
91000
2000
garson bu isteğimi hemen yerine getirdi.
01:48
RestingDinlenme on the sauceruçan daire
37
93000
2000
Fincan tabağının üzerinde
01:50
were two packetspaketleri of sugarşeker.
38
95000
3000
iki paket şeker vardı.
01:53
My failurebaşarısızlık to procuretedarik myselfkendim
39
98000
3000
şekerli yeşil çay isterken
01:56
a cupFincan of sweettatlı, greenyeşil teaÇay
40
101000
2000
kendimi ifade edişimdeki hatalar
01:58
was not duenedeniyle to a simplebasit misunderstandingyanlış anlama.
41
103000
3000
basit bir yanlış anlaşılmadan dolayı olmadı.
02:01
This was duenedeniyle to a fundamentaltemel differencefark
42
106000
2000
Bu seçimlerimiz hakkındaki fikirlerimizdeki
02:03
in our ideasfikirler about choiceseçim.
43
108000
3000
temel farklılık yüzündendi.
02:06
From my AmericanAmerikan perspectiveperspektif,
44
111000
2000
Benim Amerikan bakış açıma göre,
02:08
when a payingödeme yapan customermüşteri makesmarkaları a reasonablemakul requestistek
45
113000
2000
kendi seçimleri doğrultusunda
02:10
basedmerkezli on her preferencesTercihler,
46
115000
2000
mantıklı bir istekle gelen ve ücret ödeyen müşteri
02:12
she has everyher right to have that requestistek metmet.
47
117000
3000
isteğinin karşılanmasını bekler
02:15
The AmericanAmerikan way, to quotealıntı BurgerBurger KingKral,
48
120000
2000
Amerikalı düşünce, Burger King'den alıntılarsam,
02:17
is to "have it your way,"
49
122000
2000
''Tam istediğiniz gibi,''
02:19
because, as StarbucksStarbucks saysdiyor,
50
124000
2000
çünkü, Starbucks'ın dediği gibi,
02:21
"happinessmutluluk is in your choicesseçimler."
51
126000
2000
''mutluluk seçimlerinizdedir.''
02:23
(LaughterKahkaha)
52
128000
2000
(Kahkahalar)
02:25
But from the JapaneseJaponca perspectiveperspektif,
53
130000
3000
Ama Japon bakış açısına göre,
02:28
it's theironların dutygörev to protectkorumak those who don't know any better --
54
133000
3000
daha iyisini bilemiyorsan olanı korumalısın
02:31
(LaughterKahkaha)
55
136000
2000
(Kahkahalar)
02:33
in this casedurum, the ignorantcahil gaijinGaijin --
56
138000
2000
bu vakada, yanlış seçim yaptığını
02:35
from makingyapma the wrongyanlış choiceseçim.
57
140000
3000
inkar eden Japon olmayan kişi.
02:38
Let's faceyüz it: the way I wanted my teaÇay
58
143000
2000
Hadi bununla yüzleşelim:Çayın istediğim hali
02:40
was inappropriateuygunsuz accordinggöre to culturalkültürel standardsstandartlar,
59
145000
3000
kültürel standartlara uygunsuzdu,
02:43
and they were doing theironların besten iyi to help me savekayıt etmek faceyüz.
60
148000
3000
ve beni bu durumdan kurtarmak için ellerinden gelenin en iyisini yaptılar.
02:46
AmericansAmerikalılar tendeğiliminde to believe
61
151000
2000
Amerikalılar pratikteki seçimlerinde
02:48
that they'veonlar ettik reachedulaştı some sortçeşit of pinnacleÇukur
62
153000
2000
bir çeşit tepe noktaya ulaştıklarına
02:50
in the way they practiceuygulama choiceseçim.
63
155000
2000
inanma eğilimindeler.
02:52
They think that choiceseçim, as seengörüldü throughvasitasiyla the AmericanAmerikan lenslens
64
157000
3000
Düşünüyorlar ki kendi bakış açılarından
02:55
besten iyi fulfillsyerine getirir an innateDoğuştan gelen and universalevrensel
65
160000
2000
yapılan seçim bütün insanlık için
02:57
desirearzu etmek for choiceseçim in all humansinsanlar.
66
162000
3000
doğuştan ve evrenseldir.
03:00
UnfortunatelyNe yazık ki,
67
165000
2000
Ne yazık ki,
03:02
these beliefsinançlar are basedmerkezli on assumptionsvarsayımlar
68
167000
2000
bu inanç varsayımlar üzerine kuruludur
03:04
that don't always holdambar truedoğru
69
169000
2000
ve her zaman gerçeği yansıtmaz
03:06
in manyçok countriesülkeler, in manyçok cultureskültürler.
70
171000
3000
birçok ülkede, birçok kültürde.
03:09
At timeszamanlar they don't even holdambar truedoğru
71
174000
2000
Gerçeği yansıtmadıkları zamanlarda
03:11
at America'sAmerika'nın ownkendi borderssınırlar.
72
176000
2000
Amerika'nın kendi sınırları vardır.
03:13
I'd like to discusstartışmak some of these assumptionsvarsayımlar
73
178000
2000
Bu varsayımlardan bazılarını ve bunlarla ilintili
03:15
and the problemssorunlar associatedilişkili with them.
74
180000
3000
problemleri tartışmak istiyorum.
03:18
As I do so, I hopeumut you'llEğer olacak startbaşlama thinkingdüşünme
75
183000
2000
Ben bunu yaparken, umuyorum ki sizde
03:20
about some of your ownkendi assumptionsvarsayımlar
76
185000
2000
kendi varsayımlarınız hakkında düşünmeye başlarsınız
03:22
and how they were shapedbiçimli by your backgroundsarka.
77
187000
3000
ve bunların sizin temelinizi nasıl şekillendirdiğini düşünürsünüz.
03:25
First assumptionvarsayım:
78
190000
2000
İlk varsayım:
03:27
if a choiceseçim affectsetkiler you,
79
192000
2000
eğer bir seçim sizi etkilerse,
03:29
then you should be the one to make it.
80
194000
2000
o zaman o seçimi yapacak olan kişi siz olmalısınız.
03:31
This is the only way to ensuresağlamak
81
196000
2000
Bu tercihlerinizin ve ilgili olduğunuz alanların
03:33
that your preferencesTercihler and interestsilgi
82
198000
2000
sonuçlarından sizin sorumlu olabilmeniz için
03:35
will be mostçoğu fullytamamen accountedmuhasebesi for.
83
200000
3000
tek yoldur.
03:38
It is essentialgerekli for successbaşarı.
84
203000
3000
Başarı için temel bir değerdir.
03:41
In AmericaAmerika, the primarybirincil locusodağı of choiceseçim
85
206000
3000
Amerika'da, seçimlerin temel özelliği
03:44
is the individualbireysel.
86
209000
2000
bireysel oluşudur.
03:46
People mustşart chooseseçmek for themselveskendilerini, sometimesara sıra stickingyapışkan to theironların gunssilahlar,
87
211000
3000
İnsanlar kendileri için seçimler yapmalıdır, bazen başka insanların ne istediği
03:49
regardlessne olursa olsun of what other people want or recommendtavsiye etmek.
88
214000
3000
veya tavsiye ettiğine bakmaksızın ısrarlı bir biçimde.
03:52
It's calleddenilen "beingolmak truedoğru to yourselfkendin."
89
217000
3000
Buna ''İnandığın yolda yürümek'' denir.
03:55
But do all individualsbireyler benefityarar
90
220000
2000
Ama bütün bireyler seçim yaparken
03:57
from takingalma suchböyle an approachyaklaşım to choiceseçim?
91
222000
3000
bu yaklaşımdan fayda sağlar mı?
04:00
MarkMark LepperLepper and I did a seriesdizi of studiesçalışmalar
92
225000
2000
Mark Lipper ve ben bu sorunun cevabına yönelik bir
04:02
in whichhangi we soughtaranan the answerCevap to this very questionsoru.
93
227000
3000
çalışma yürüttük ve sonucu öğrendik.
04:05
In one studyders çalışma,
94
230000
2000
Bir çalışmada,
04:07
whichhangi we ranran in JapantownJapantown, SanSan FranciscoFrancisco,
95
232000
3000
San Francisco, Japon mahallesinde
04:10
we broughtgetirdi seven-yedi- to nine-year-oldDokuz yaşında Anglo-Anglo- and Asian-AmericanAsya'ya ait-Amerikalı childrençocuklar
96
235000
3000
7 yaşından 9 yaşına kadar olan Amerikalı ve aynı zamanda Asya-Amerika kökenli
04:13
into the laboratorylaboratuvar,
97
238000
2000
çocukları laboratuvara getirdik,
04:15
and we dividedbölünmüş them up into threeüç groupsgruplar.
98
240000
2000
ve onları üç gruba böldük.
04:17
The first groupgrup camegeldi in,
99
242000
2000
İlk grup geldi,
04:19
and they were greetedkarşıladı by MissBayan SmithSmith,
100
244000
2000
Bayan Smith tarafından karşılandılar,
04:21
who showedgösterdi them sixaltı bigbüyük pilesbasur of anagramkelime oyunu puzzlesbulmacalar.
101
246000
3000
Bayan Smith onlara 6 büyük yığın halinde anagram bulmacaları gösterdi.
04:24
The kidsçocuklar got to chooseseçmek whichhangi pileistif of anagramsanagram they would like to do,
102
249000
3000
Çocuklar hangi yığını istiyorlarsa onu seçecektiler.
04:27
and they even got to chooseseçmek whichhangi markerMarker
103
252000
2000
ve cevapları hangi markerla işaretleyeceklerse
04:29
they would writeyazmak theironların answerscevaplar with.
104
254000
2000
onu da seçecektiler.
04:31
When the secondikinci groupgrup of childrençocuklar camegeldi in,
105
256000
2000
İkinci grup içeri girdiği zaman,
04:33
they were broughtgetirdi to the sameaynı roomoda, showngösterilen the sameaynı anagramsanagram,
106
258000
3000
onlar da aynı odaya alındı, aynı anagramlar onlara da gösterildi,
04:36
but this time MissBayan SmithSmith told them
107
261000
2000
ama bu sefer bayan Smith onlara
04:38
whichhangi anagramsanagram to do
108
263000
2000
hangi anagramları çözeceklerini ve
04:40
and whichhangi markersişaretleyicileri to writeyazmak theironların answerscevaplar with.
109
265000
3000
hangi markerla işaretliyeceklerini söyledi.
04:43
Now when the thirdüçüncü groupgrup camegeldi in,
110
268000
3000
Üçüncü grup geldiğinde ise,
04:46
they were told that theironların anagramsanagram and theironların markersişaretleyicileri
111
271000
3000
onlara anagramlarının ve markerlarının
04:49
had been chosenseçilmiş by theironların mothersanneler.
112
274000
2000
anneleri tarafından seçildiği söylendi.
04:51
(LaughterKahkaha)
113
276000
2000
(Kahkahalar)
04:53
In realitygerçeklik,
114
278000
2000
Gerçekte,
04:55
the kidsçocuklar who were told what to do,
115
280000
2000
ne yapacakları söylenen çocuklar,
04:57
whetherolup olmadığını by MissBayan SmithSmith or theironların mothersanneler,
116
282000
2000
-bayan Smith ya da anneleri tarafından-
04:59
were actuallyaslında givenverilmiş the very sameaynı activityaktivite,
117
284000
2000
aslında özgürce seçme şansına sahip
05:01
whichhangi theironların counterpartsmuadilleri in the first groupgrup
118
286000
2000
olan ilk grupla çok benzer
05:03
had freelyserbestçe chosenseçilmiş.
119
288000
2000
aktiviteyi yaptılar.
05:05
With this procedureprosedür, we were ableyapabilmek to ensuresağlamak
120
290000
2000
Bu yöntemle, üç gruptaki çocukların da
05:07
that the kidsçocuklar acrosskarşısında the threeüç groupsgruplar
121
292000
2000
aynı aktiviteyi yaptığından
05:09
all did the sameaynı activityaktivite,
122
294000
2000
emin olduk
05:11
makingyapma it easierDaha kolay for us to comparekarşılaştırmak performanceperformans.
123
296000
3000
bu da performansları karşılaştırmamızı kolaylaştırdı.
05:14
SuchBöyle smallküçük differencesfarklar in the way we administeredyönetilen the activityaktivite
124
299000
3000
Aktiviteyi yönetişimizdeki küçük farklar
05:17
yieldedvermiştir strikingdikkat çekici differencesfarklar
125
302000
2000
performanslarını gerçekleştirmelerinde
05:19
in how well they performedgerçekleştirilen.
126
304000
2000
çocuklarda çarpıcı farklara sebep oldu.
05:21
Anglo-AmericansAnglo,
127
306000
2000
Anglo-Amerikalılar,
05:23
they did two and a halfyarım timeszamanlar more anagramsanagram
128
308000
3000
seçimleri kendileri yaptığında
05:26
when they got to chooseseçmek them,
129
311000
2000
anneleri veya bayan Smith tarafından yapılan seçimlere
05:28
as comparedkarşılaştırıldığında to when it was
130
313000
2000
göre iki buçuk kat daha fazla
05:30
chosenseçilmiş for them by MissBayan SmithSmith or theironların mothersanneler.
131
315000
3000
anagram çözdüler.
05:33
It didn't mattermadde who did the choosingSeçme,
132
318000
3000
Seçimi kimin yaptığı önemli değildi,
05:36
if the taskgörev was dictateddikte by anotherbir diğeri,
133
321000
2000
başkası tarafından dikte edilmiş olması önemliydi,
05:38
theironların performanceperformans sufferedacı.
134
323000
2000
performansları çok düştü.
05:40
In factgerçek, some of the kidsçocuklar were visiblygözle görülür embarrassedmahçup
135
325000
3000
Aslında, bazı çocuklar seçimlerini annelerinin
05:43
when they were told that theironların mothersanneler had been consultedistişare.
136
328000
3000
yaptığı söylendiğinde çok utandılar.
05:46
(LaughterKahkaha)
137
331000
2000
(Kahkahalar)
05:48
One girlkız namedadlı MaryMary said,
138
333000
2000
Mary adında bir kız,
05:50
"You askeddiye sordu my motheranne?"
139
335000
3000
''Anneme mi sordunuz?'' dedi.
05:53
(LaughterKahkaha)
140
338000
2000
(Kahkahalar)
05:55
In contrastkontrast,
141
340000
2000
Tam tersini,
05:57
Asian-AmericanAsya'ya ait-Amerikalı childrençocuklar
142
342000
2000
Asya kökenli Amerikalı çocuklar
05:59
performedgerçekleştirilen besten iyi when they believedinanılır
143
344000
2000
annelerinin kendi adına seçim yaptığına inandıklarında
06:01
theironların mothersanneler had madeyapılmış the choiceseçim,
144
346000
3000
en iyi performansı verdiler,
06:04
secondikinci besten iyi when they choseseçti for themselveskendilerini,
145
349000
3000
kendileri seçtiklerinde en iyi ikinci performansı gösterdiler,
06:07
and leasten az well when it had been chosenseçilmiş by MissBayan SmithSmith.
146
352000
3000
ve en kötü performansı bayan Smith yaptığında gösterdiler.
06:10
A girlkız namedadlı NatsumiNatsumi
147
355000
2000
Natsumi adındaki bir kız
06:12
even approachedyaklaştı MissBayan SmithSmith as she was leavingayrılma the roomoda
148
357000
2000
bayan Smith odadan çıkarken kendisine geldi
06:14
and tuggedçekiştirdi on her skirtetek and askeddiye sordu,
149
359000
2000
eteğinden çekiştirip ona sordu,
06:16
"Could you please tell my mommyAnne
150
361000
2000
''Anneme söyler misiniz tam onun dediği
06:18
I did it just like she said?"
151
363000
3000
gibi yaptım''.
06:22
The first-generationbirinci nesil childrençocuklar were stronglyşiddetle influencedetkilenmiş
152
367000
3000
İlk jenerasyon çocuklar
06:25
by theironların immigrantGöçmen parents'Anne babamın
153
370000
2000
seçimleri yaparken göçmen ailelerinden
06:27
approachyaklaşım to choiceseçim.
154
372000
2000
çok etkileniyorlardı.
06:29
For them, choiceseçim was not just a way
155
374000
2000
Onlar için, seçim yapmak sadece
06:31
of definingtanımlarken and assertingiddiası
156
376000
2000
kişiselliklerini tanımlama ve iddia etme yolu değil
06:33
theironların individualitybireysellik,
157
378000
2000
aynı zamanda
06:35
but a way to createyaratmak communitytoplum and harmonyarmoni
158
380000
2000
bir iletişim ve harmoni oluşturma yoluydu
06:37
by deferringertelemek to the choicesseçimler
159
382000
2000
güvenip saygı gösterdikleri insanlardan
06:39
of people whomkime they trustedgüvenilir and respecteditibarlı.
160
384000
3000
farklı olmak
06:42
If they had a conceptkavram of beingolmak truedoğru to one'sbiri selföz,
161
387000
3000
Eğer birisinin kendi yoluna gitmesi konsepti onlarda olsaydı,
06:45
then that selföz, mostçoğu likelymuhtemelen,
162
390000
2000
o zaman o yol büyük ihtimalle,
06:47
[was] composedoluşan, not of an individualbireysel,
163
392000
2000
sadece kişisel bir yol olmazdı
06:49
but of a collectivetoplu.
164
394000
2000
kollektif bir yol olurdu.
06:51
SuccessBaşarı was just as much about pleasinghoş keyanahtar figuresrakamlar
165
396000
3000
Başarı insanın kendi istediklerinin yanında
06:54
as it was about satisfyingtatmin edici
166
399000
2000
ana figürleri de memnun etmeye
06:56
one'sbiri ownkendi preferencesTercihler.
167
401000
2000
dayalı olurdu.
06:58
Or, you could say that
168
403000
2000
Ya da diyebilirdiniz ki
07:00
the individual'sbireyin preferencesTercihler were shapedbiçimli
169
405000
2000
bireylerin seçimleri belli kesimlerin
07:02
by the preferencesTercihler of specificözel othersdiğerleri.
170
407000
3000
seçimleri tarafından şekillendirilir.
07:06
The assumptionvarsayım then that we do besten iyi
171
411000
2000
O zaman bireylerin kendi seçimlerini
07:08
when the individualbireysel selföz choosesseçer
172
413000
2000
yaptıklarında en iyi sonucu elde etmelerinin
07:10
only holdstutar
173
415000
2000
tek açıklaması diğerlerinden ayrı durduklarını
07:12
when that selföz
174
417000
2000
farzeden bir varsayım
07:14
is clearlyAçıkça dividedbölünmüş from othersdiğerleri.
175
419000
3000
olurdu.
07:17
When, in contrastkontrast,
176
422000
2000
Buna zıt bir biçimde,
07:19
two or more individualsbireyler
177
424000
2000
kendi seçimlerini ve getirilerini
07:21
see theironların choicesseçimler and theironların outcomesçıktıları
178
426000
2000
çok yakın bir ilişki içinde gören
07:23
as intimatelyyakından connectedbağlı,
179
428000
2000
iki ya da daha fazla sayıda birey,
07:25
then they mayMayıs ayı amplifyyükseltmek one another'sbaşka birinin successbaşarı
180
430000
3000
bir diğerinin başarısını kolektif bir
07:28
by turningdöndürme choosingSeçme
181
433000
2000
davranış tarzına dönerek büyütebilir
07:30
into a collectivetoplu actdavranmak.
182
435000
2000
dönerek büyütebilir.
07:32
To insistısrar that they chooseseçmek independentlybağımsız olarak
183
437000
3000
Bağımsızca seçim yaptıklarında ısrarcı olduklarında,
07:35
mightbelki actuallyaslında compromisetaviz
184
440000
2000
her iki bireyinde
07:37
bothher ikisi de theironların performanceperformans
185
442000
2000
performanslarında ve ilişkilerinde
07:39
and theironların relationshipsilişkiler.
186
444000
2000
taviz verilmesi olası olur.
07:41
YetHenüz that is exactlykesinlikle what
187
446000
2000
Bu da tam olarak
07:43
the AmericanAmerikan paradigmparadigma demandstalepler.
188
448000
2000
Amerikan paradigmasının beklediği bir olaydır.
07:45
It leavesyapraklar little roomoda for interdependenceDayanışma
189
450000
3000
Karşılıklı bağımlılık için çok küçük bir yer bırakır
07:48
or an acknowledgmentalındı of individualbireysel fallibilityyanılabilirlik.
190
453000
3000
ya da bireysel olarak yanıldığını kabul etme yetisinde.
07:51
It requiresgerektirir that everyoneherkes treattedavi etmek choiceseçim
191
456000
3000
Herkesin seçimlerinde özel ve kendi başına hareket
07:54
as a privateözel and self-definingkendi kendini tanımlama actdavranmak.
192
459000
3000
etmesi gerektiği davranışını gerektirir.
07:58
People that have grownyetişkin up in suchböyle a paradigmparadigma
193
463000
2000
Bu ortamda büyüyen insanlar
08:00
mightbelki find it motivatingmotive,
194
465000
2000
bunu motive edici bulabilirler.
08:02
but it is a mistakehata to assumeüstlenmek
195
467000
2000
Ama herkesin tek başına seçim yapma
08:04
that everyoneherkes thrivesbüyür underaltında the pressurebasınç
196
469000
2000
baskısı altında büyüyüp gelişeceğini
08:06
of choosingSeçme aloneyalnız.
197
471000
3000
farzetmek bir hata olur.
08:09
The secondikinci assumptionvarsayım whichhangi informsbildirir the AmericanAmerikan viewgörünüm of choiceseçim
198
474000
3000
Amerikan bakış açısını besleyen bir diğer
08:12
goesgider something like this.
199
477000
2000
varsayım ise şu şekilde.
08:14
The more choicesseçimler you have,
200
479000
2000
Seçimlerinizin sayısı artıkça,
08:16
the more likelymuhtemelen you are
201
481000
2000
büyük ihtimalle en iyi
08:18
to make the besten iyi choiceseçim.
202
483000
2000
seçimi yapmak üzeresinizdir.
08:20
So bringgetirmek it on, WalmartWalmart, with 100,000 differentfarklı productsÜrünler,
203
485000
3000
Walmart 100,000 farklı ürün satıyor
08:23
and AmazonAmazon, with 27 millionmilyon bookskitaplar
204
488000
3000
Amazon'da 27 milyon kitap var
08:26
and MatchMaç.comcom with -- what is it? --
205
491000
2000
ve Match.com -kaç tam olarak-
08:28
15 millionmilyon datetarih possibilitiesolasılıklar now.
206
493000
3000
15 milyon randevu imkanı sağlıyor.
08:32
You will surelyelbette find the perfectmükemmel matchmaç.
207
497000
3000
Kesinlikle en iyi kişiyi bulacaksınız.
08:35
Let's testÖlçek this assumptionvarsayım
208
500000
2000
Hadi bu varsayımı Doğu Avrupa'ya
08:37
by headingbaşlık over to EasternDoğu EuropeEurope.
209
502000
2000
giderek test edelim.
08:39
Here, I interviewedgörüşülen people
210
504000
2000
Orada, eski komünist ülkelerin
08:41
who were residentssakinleri of formerlyeskiden communistKomünist countriesülkeler,
211
506000
3000
yerleşimcileri ile söyleşiler yaptım
08:44
who had all facedyüzlü the challengemeydan okuma
212
509000
2000
Onlar daha demokratik ve
08:46
of transitioninggeçiş to a more
213
511000
2000
kapitalist topluma
08:48
democraticdemokratik and capitalistickapitalist societytoplum.
214
513000
3000
geçiş halindeydiler.
08:51
One of the mostçoğu interestingilginç revelationsâyetlerini
215
516000
2000
en ilginç şeylerden birisi bir soruya
08:53
camegeldi not from an answerCevap to a questionsoru,
216
518000
2000
karşılık olarak verilen bir cevaptan gelmedi
08:55
but from a simplebasit gesturejest of hospitalitykonukseverlik.
217
520000
3000
onun yerine basit bir misafirperverlik jestinden geldi.
08:58
When the participantskatılımcılar arrivedgeldi for theironların interviewröportaj,
218
523000
3000
Katılımcılar söyleşi için geldiklerinde
09:01
I offeredsunulan them a setset of drinksiçecekler:
219
526000
2000
onlara bir kaç içecek ikram ettim,
09:03
CokeKola, DietDiyet CokeKola, SpriteSprite --
220
528000
2000
Cola, diyet Cola, Sprite
09:05
sevenYedi, to be exactkesin.
221
530000
2000
yedi tane tam olarak.
09:07
DuringSırasında the very first sessionoturum, toplantı, celse,
222
532000
2000
Rusya'da geçen ilk etap
09:09
whichhangi was runkoş in RussiaRusya,
223
534000
2000
boyunca,
09:11
one of the participantskatılımcılar madeyapılmış a commentyorum Yap
224
536000
2000
katılımcılardan birisi
09:13
that really caughtyakalandı me off guardbekçi.
225
538000
3000
beni hazırlıksız yakalayan bir yorum yaptı.
09:16
"Oh, but it doesn't mattermadde.
226
541000
2000
''Hiç farketmez.
09:18
It's all just sodasoda. That's just one choiceseçim."
227
543000
3000
Hepsi de gazlı içecek.Bu sadece bir seçim.''
09:21
(MurmuringMırıldanarak)
228
546000
2000
(Mırıldanmalar)
09:23
I was so struckvurdu by this commentyorum Yap that from then on,
229
548000
2000
Bu yorumdan sonra
09:25
I startedbaşladı to offerteklif all the participantskatılımcılar
230
550000
2000
katılan herkese bu yedi içeceği
09:27
those sevenYedi sodasGazlı içecekler,
231
552000
2000
ikram etmeye başladım.
09:29
and I askeddiye sordu them, "How manyçok choicesseçimler are these?"
232
554000
3000
Ve onlara sordum.''Burada kaç tane seçim var?''
09:32
Again and again,
233
557000
2000
tekrar ve tekrar,
09:34
they perceivedalgılanan these sevenYedi differentfarklı sodasGazlı içecekler,
234
559000
3000
bu yedi farklı gazlı içeceği,
09:37
not as sevenYedi choicesseçimler, but as one choiceseçim:
235
562000
3000
yedi tane seçim değil de tek bir seçim olarak algıladılar:
09:40
sodasoda or no sodasoda.
236
565000
2000
Gazlı içecek ya da değil.
09:42
When I put out juiceMeyve suyu and waterSu
237
567000
2000
Bu yedi gazlı içeceğe ek olarak
09:44
in additionilave to these sevenYedi sodasGazlı içecekler,
238
569000
2000
su ve meyve suyu getirdiğim zaman,
09:46
now they perceivedalgılanan it as only threeüç choicesseçimler --
239
571000
2000
işte o zaman üç tane seçim şansına sahip olduklarını algıladılar--
09:48
juiceMeyve suyu, waterSu and sodasoda.
240
573000
3000
meyve suyu, su ve gazlı içecek.
09:51
CompareKarşılaştır this to the die-harddokuzcanlı devotionözveri of manyçok AmericansAmerikalılar,
241
576000
3000
Bunu bazı Amerikalıların ölümüne sadakati ile karşılaştırın,
09:54
not just to a particularbelirli flavorlezzet of sodasoda,
242
579000
3000
sadece belli bir tat veya içecek değil,
09:57
but to a particularbelirli brandmarka.
243
582000
2000
ama belli bir marka.
09:59
You know, researchAraştırma showsgösterileri repeatedlydefalarca
244
584000
3000
Biliyorsunuz ki, araştırmalar tekrar eden bir biçimde
10:02
that we can't actuallyaslında tell the differencefark
245
587000
2000
Coca Cola ile Pepsi arasındaki
10:04
betweenarasında CokeKola and PepsiPepsi.
246
589000
2000
farkı söyleyemeyeceğimizi gösteriyor.
10:06
Of coursekurs, you and I know
247
591000
2000
Tabi, sizi ve ben biliyoruz ki
10:08
that CokeKola is the better choiceseçim.
248
593000
2000
Coca Cola daha iyi olan seçim.
10:10
(LaughterKahkaha)
249
595000
6000
(Kahkahalar)
10:16
For modernmodern AmericansAmerikalılar who are exposedmaruz
250
601000
2000
Dünyadaki herhangi bir yere göre
10:18
to more optionsseçenekleri and more adsreklamlar associatedilişkili with optionsseçenekleri
251
603000
3000
daha fazla seçime ve seçimlerle ilgili reklamlara
10:21
than anyonekimse elsebaşka in the worldDünya,
252
606000
2000
maruz kalan Amerikalılar için
10:23
choiceseçim is just as much about who they are
253
608000
2000
seçimler ürünün ne olduğu kadar
10:25
as it is about what the productürün is.
254
610000
3000
onların kim olduğunu da ifade eder.
10:28
CombineBirleştirmek this with the assumptionvarsayım that more choicesseçimler are always better,
255
613000
3000
Bunu daha fazla seçimin her zaman daha iyi olduğu varsayımı ile birleştirirsek,
10:31
and you have a groupgrup of people for whomkime everyher little differencefark mattershususlar
256
616000
3000
ortaya en ufak bir farkın bile önemli olduğunu düşünen bir
10:34
and so everyher choiceseçim mattershususlar.
257
619000
2000
grup insan elde ederiz.
10:36
But for EasternDoğu EuropeansAvrupalılar,
258
621000
3000
Ama doğu Avrupalılar için,
10:39
the suddenani availabilitykullanılabilirlik of all these
259
624000
2000
bütün bu pazardaki tüketici ürünlerinin
10:41
consumertüketici productsÜrünler on the marketplacepazar was a delugeTufan.
260
626000
3000
elverişliliği bir sel gibi.
10:44
They were floodedsular altında with choiceseçim
261
629000
2000
Yüzmeyi bilmiyorum demeden önce
10:46
before they could protestprotesto that they didn't know how to swimyüzmek.
262
631000
3000
seçimler onları alıp götürüyor.
10:50
When askeddiye sordu, "What wordskelimeler and imagesGörüntüler
263
635000
2000
Seçimlerle ilgili hangi kelimeleri ve görselleri
10:52
do you associateilişkilendirme with choiceseçim?"
264
637000
2000
bağdaştırırsınız diye sorulduğu zaman
10:54
GrzegorzGrzegorz from WarsawVarşova said,
265
639000
3000
Varşova'dan Gregors
10:57
"AhAh, for me it is fearkorku.
266
642000
2000
''Bu benim için korku.
10:59
There are some dilemmasikilemler you see.
267
644000
2000
Gördüğünüz üzere bazı ikilemler var.
11:01
I am used to no choiceseçim."
268
646000
2000
seçim yapmazdım.''
11:03
BohdanBohdan from KievKiev said,
269
648000
2000
Kiev'den Buddin,
11:05
in responsetepki to how he feltkeçe about
270
650000
2000
yeni tüketici pazarına karşı nasıl
11:07
the newyeni consumertüketici marketplacepazar,
271
652000
2000
hissetiği sorusuna karşın,
11:09
"It is too much.
272
654000
2000
''Bu çok fazla.
11:11
We do not need everything that is there."
273
656000
2000
Burada olan şeylerin hepsine birden ihtiyacımız yok.''
11:13
A sociologistsosyolog from
274
658000
2000
Varşova inceleme ajansından
11:15
the WarsawVarşova SurveyAnket AgencyAjansı explainedaçıkladı,
275
660000
3000
bir sosyolojist açıkladı,
11:18
"The olderdaha eski generationnesil jumpedatladı from nothing
276
663000
3000
''Eski jenerasyon bu kadar şeyi seçmeye
11:21
to choiceseçim all around them.
277
666000
2000
yokluğun arasından geldi.
11:23
They were never givenverilmiş a chanceşans to learnöğrenmek
278
668000
2000
nasıl tepki vermeleri gerektiği ile ilgili
11:25
how to reacttepki."
279
670000
2000
onlara hiç şans verilmedi.''
11:27
And TomaszTomasz, a younggenç PolishLehçe man said,
280
672000
3000
ve genç bir Polonyalı olan Thomas dedi ki,
11:30
"I don't need twentyyirmi kindsçeşit of chewingçiğneme gumsakız.
281
675000
3000
''Yirmi çeşit sakıza ihtiyacım yok.
11:33
I don't mean to say that I want no choiceseçim,
282
678000
3000
Hiç bir seçim istemiyorum demek değil dediğim,
11:36
but manyçok of these choicesseçimler are quiteoldukça artificialyapay."
283
681000
3000
ama bu kadar çok seçim tamamen yapay.''
11:40
In realitygerçeklik, manyçok choicesseçimler are betweenarasında things
284
685000
3000
Gerçekte, birçok seçim birbiri arasında
11:43
that are not that much differentfarklı.
285
688000
3000
çok da fark olmayan şeyler arasında olur.
11:47
The valuedeğer of choiceseçim
286
692000
2000
Seçimin değeri
11:49
dependsbağlıdır on our abilitykabiliyet
287
694000
2000
bizim seçimler arasındaki
11:51
to perceivealgıladıkları differencesfarklar
288
696000
2000
farkları algılayabilme
11:53
betweenarasında the optionsseçenekleri.
289
698000
2000
kapasitemize göre değişir.
11:55
AmericansAmerikalılar traintren theironların wholebütün liveshayatları
290
700000
2000
Amerikalılar bütün yaşamlarını
11:57
to playoyun "spotyer the differencefark."
291
702000
3000
farkı ''ayırt et'' demeyi öğrenerek geçirirler.
12:00
They practiceuygulama this from suchböyle an earlyerken ageyaş
292
705000
2000
Çok erken yaştan itibaren
12:02
that they'veonlar ettik come to believe that everyoneherkes
293
707000
2000
bunun pratik ediliş şekli
12:04
mustşart be borndoğmuş with this abilitykabiliyet.
294
709000
2000
herkesin aynı yetenek ile doğmuş olması gerekliliğidir.
12:06
In factgerçek, thoughgerçi all humansinsanlar sharepay
295
711000
2000
Aslında, bütün insanlar
12:08
a basictemel need and desirearzu etmek for choiceseçim,
296
713000
3000
seçimler için arzularını ve basit bir ihtiyacı paylaşırlar,
12:11
we don't all see choiceseçim in the sameaynı placesyerler
297
716000
3000
hepimiz seçimleri aynı yerlerde ya da
12:14
or to the sameaynı extentderece.
298
719000
2000
aynı kapsamda görmeyiz.
12:16
When someonebirisi can't see how one choiceseçim
299
721000
2000
Birisi, bir insanın seçiminin diğeri gibi
12:18
is unlikeaksine anotherbir diğeri,
300
723000
2000
olmadığını görmediğinde,
12:20
or when there are too manyçok choicesseçimler to comparekarşılaştırmak and contrastkontrast,
301
725000
3000
ya da karşılaştırmak için çok fazla seçim olduğunda,
12:23
the processsüreç of choosingSeçme can be
302
728000
2000
seçim yapma süreci
12:25
confusingkafa karıştırıcı and frustratingsinir bozucu.
303
730000
3000
kafa karıştırıcı ve sinirlendirici olabilir.
12:28
InsteadBunun yerine of makingyapma better choicesseçimler,
304
733000
2000
Daha iyi seçimler yapmak yerine,
12:30
we becomeolmak overwhelmedboğulmuş by choiceseçim,
305
735000
2000
seçimler altında eziliriz,
12:32
sometimesara sıra even afraidkorkmuş of it.
306
737000
3000
bazı zamanlar korkarız da.
12:35
ChoiceSeçim no longeruzun offersteklifler opportunitiesfırsatlar,
307
740000
2000
Seçimler o dakikadan sonra fırsatları çağrıştırmaz,
12:37
but imposesyüklemektedir constraintskısıtlamaları.
308
742000
2000
onun yerine kısıtlamaları empoze ederler.
12:39
It's not a markerMarker of liberationkurtuluş,
309
744000
2000
Serbest bırakmak için bir belirleyici değil de,
12:41
but of suffocationboğulma
310
746000
2000
anlamsız ayrıntılarda
12:43
by meaninglessanlamsız minutiaeönemsiz ayrıntılar.
311
748000
2000
tıkanıklık getirir.
12:45
In other wordskelimeler,
312
750000
2000
Başka bir deyişle,
12:47
choiceseçim can developgeliştirmek into the very oppositekarşısında
313
752000
2000
Amerika'da yetersiz bir biçimde hazırlananlar
12:49
of everything it representstemsil
314
754000
2000
bir araya geldiklerinde
12:51
in AmericaAmerika
315
756000
2000
seçimler ifade ettiklerinin tam tersini
12:53
when it is thrustitme uponüzerine those
316
758000
2000
temsil edebilecek hale
12:55
who are insufficientlyyeterince preparedhazırlanmış for it.
317
760000
3000
gelirler.
12:58
But it is not only other people
318
763000
2000
Ama bu sadece başka yerlerdeki
13:00
in other placesyerler
319
765000
2000
başka insanların
13:02
that are feelingduygu the pressurebasınç
320
767000
2000
artan seçimler karşısında hissettikleri
13:04
of ever-increasingsürekli artan choiceseçim.
321
769000
2000
baskı ile ilgili değil.
13:06
AmericansAmerikalılar themselveskendilerini are discoveringkeşfetmek
322
771000
2000
Amerikalılar limitsiz seçim sayısının
13:08
that unlimitedsınırsız choiceseçim
323
773000
2000
teoride pratikteki halinden
13:10
seemsgörünüyor more attractiveçekici in theoryteori
324
775000
2000
daha ilgi çekici olduğunu
13:12
than in practiceuygulama.
325
777000
2000
keşfediyorlar.
13:14
We all have physicalfiziksel, mentalzihinsel
326
779000
3000
Hepimizin fiziksel, mental
13:17
and emotionalduygusal (LaughterKahkaha) limitationssınırlamaları
327
782000
2000
ve duygusal kısıtlamaları var
13:19
that make it impossibleimkansız for us
328
784000
2000
bu da dahil olduğumuz her bir
13:21
to processsüreç everyher singletek choiceseçim we encounterkarşılaşma,
329
786000
3000
seçimi işlemeyi imkansız hale getiriyor,
13:24
even in the groceryBakkal storemağaza,
330
789000
2000
manavda bile tüm yaşamımız
13:26
let aloneyalnız over the coursekurs of our entiretüm liveshayatları.
331
791000
3000
boyunca bizi yalnız bırakır bu durum.
13:29
A numbernumara of my studiesçalışmalar have showngösterilen
332
794000
3000
Çalışmalarım gösterdi ki
13:32
that when you give people 10 or more optionsseçenekleri
333
797000
2000
insanlara, sağlık, yatırım ve diğer
13:34
when they're makingyapma a choiceseçim, they make pooreryoksul decisionskararlar,
334
799000
3000
kritik alanlarda on veya daha fazla
13:37
whetherolup olmadığını it be healthsağlık carebakım, investmentyatırım,
335
802000
2000
seçim sunarsak, onların seçimleri
13:39
other criticalkritik areasalanlar.
336
804000
2000
zayıflıyor.
13:41
YetHenüz still, manyçok of us believe
337
806000
2000
Ama hala, bir çoğumuz
13:43
that we should make all our ownkendi choicesseçimler
338
808000
3000
bütün seçimlerimizi kendimiz yapmalıyız diyoruz
13:46
and seekaramak out even more of them.
339
811000
3000
hatta daha fazlasını aramalıyız.
13:49
This bringsgetiriyor me to the thirdüçüncü,
340
814000
3000
Bu da beni üçüncü,
13:52
and perhapsbelki mostçoğu problematicsorunsal, assumptionvarsayım:
341
817000
3000
ve belkide en problemli varsayıma götürüyor:
13:55
"You mustşart never
342
820000
2000
''Seçimlere karşı
13:57
say no to choiceseçim."
343
822000
3000
hiç bir zaman hayır dememeliyiz.''
14:00
To examineincelemek this, let's go back to the U.S.
344
825000
2000
Bunu incelemek için, Amerika'ya geri dönelim
14:02
and then hopHop acrosskarşısında the pondgölet to FranceFransa.
345
827000
3000
ve sonra Fransa'ya atlayalım.
14:05
Right outsidedışında ChicagoChicago,
346
830000
3000
Chicago'nun hemen dışında,
14:08
a younggenç coupleçift, SusanSusan and DanielDaniel MitchellMitchell,
347
833000
2000
Susan ev Daniel Mitchell adındaki genç bir çift,
14:10
were about to have theironların first babybebek.
348
835000
3000
ilk bebeklerini bekliyorlardı.
14:13
They'dOnlar-cekti alreadyzaten pickedseçilmiş out a nameisim for her,
349
838000
2000
onun için bir isim bile seçmişleri,
14:15
BarbaraBarbara, after her grandmotherbüyükanne.
350
840000
3000
büyükannesinin ismi olan Barbara.
14:18
One night, when SusanSusan was sevenYedi monthsay pregnanthamile,
351
843000
3000
Bir gece, Susan yedi aylık hamile iken,
14:21
she startedbaşladı to experiencedeneyim contractionsKasılmalar
352
846000
2000
kasılmalar hissetmeye başladı
14:23
and was rushedkoştu to the emergencyacil Servis roomoda.
353
848000
3000
ve acile kaldırıldı.
14:26
The babybebek was deliveredteslim throughvasitasiyla a C-sectionSezaryen,
354
851000
3000
Bebek sezaryen ile alındı,
14:29
but BarbaraBarbara sufferedacı cerebralSerebral anoxiakanda oksijen azlığı,
355
854000
2000
ama Barbara serebral anoksiden şikayetçiydi,
14:31
a losskayıp of oxygenoksijen to the brainbeyin.
356
856000
3000
beyindeki oksijenin azalması durumu.
14:34
UnableYapamaz to breathenefes almak on her ownkendi,
357
859000
2000
Kendi başına nefes alıp veremiyordu,
14:36
she was put on a ventilatorVantilatör.
358
861000
2000
suni solunum cihazına bağlandı.
14:38
Two daysgünler latersonra,
359
863000
2000
İki gün sonra,
14:40
the doctorsdoktorlar gaveverdi the MitchellsMitchelllar
360
865000
2000
doktorlar Mitchell ailesine
14:42
a choiceseçim:
361
867000
2000
bir seçim şansı tanıdılar.
14:44
They could eitherya removeKaldır BarbaraBarbara
362
869000
2000
Ya Barbara'yı yaşam destek ünitesinden
14:46
off the life supportdestek,
363
871000
2000
çekeceklerdi,
14:48
in whichhangi casedurum she would dieölmek withiniçinde a mattermadde of hourssaatler,
364
873000
3000
ki bu durumda saatler içinde ölecekti,
14:51
or they could keep her on life supportdestek,
365
876000
3000
ya da onu yaşam destek ünitesine bağlı tutacaklardı,
14:54
in whichhangi casedurum she mightbelki still dieölmek
366
879000
2000
bu durumda da bir kaç gün içinde
14:56
withiniçinde a mattermadde of daysgünler.
367
881000
2000
ölme ihtimali vardı.
14:58
If she survivedhayatta, she would remainkalmak
368
883000
2000
Eğer kurtulursa da, kalıcı
15:00
in a permanentkalıcı vegetativebitkisel statebelirtmek, bildirmek,
369
885000
3000
bitkisel hayatta kalacaktı,
15:03
never ableyapabilmek to walkyürümek, talk
370
888000
3000
hiç bir zaman yürüyemeyecek, konuşamayacak
15:06
or interactetkileşim with othersdiğerleri.
371
891000
3000
veya diğerleri ile iletişim kuramayacaktı.
15:09
What do they do?
372
894000
2000
Ne yaptılar?
15:11
What do any parentebeveyn do?
373
896000
3000
Herhangi bir ana baba ne yapar?
15:17
In a studyders çalışma I conductedyürütülen
374
902000
2000
Simona Botti ve Kristina Orfali,
15:19
with SimonaSimona BottiBotti and KristinaKristina OrfaliOrfali,
375
904000
2000
ile birlikte Amerikan ve Fransız
15:21
AmericanAmerikan and FrenchFransızca parentsebeveyn
376
906000
2000
aileler ile röportaj yaptığımız
15:23
were interviewedgörüşülen.
377
908000
2000
bir çalışma gerçekleştirdik.
15:25
They had all sufferedacı
378
910000
2000
Hepsi de aynı trajedi yüzünden
15:27
the sameaynı tragedytrajedi.
379
912000
2000
acı çekiyordu.
15:29
In all casesvakalar, the life supportdestek was removedçıkarıldı,
380
914000
3000
Bütün vakalarda, yaşam destek ünitesi
15:32
and the infantsbebekler had diedvefat etti.
381
917000
2000
devre dışı bırakılmıştı ve bebekler ölmüştü.
15:34
But there was a bigbüyük differencefark.
382
919000
2000
Ama büyük bir fark vardı.
15:36
In FranceFransa, the doctorsdoktorlar decidedkarar whetherolup olmadığını and when
383
921000
3000
Fransa'da, doktorlar yaşam destek ünitesinin çekilip
15:39
the life supportdestek would be removedçıkarıldı,
384
924000
3000
çekilmeyeceğine ve eğer çekilecekse ne zaman olacağına
15:42
while in the UnitedAmerika StatesBirleşik,
385
927000
2000
karar veriyorlardı ama Amerika'da,
15:44
the finalnihai decisionkarar resteddinlenmiş with the parentsebeveyn.
386
929000
3000
son karar ailelere bırakılıyordu.
15:48
We wonderedmerak:
387
933000
2000
Merak ettik:
15:50
does this have an effectEfekt on how the parentsebeveyn
388
935000
2000
bu durum ailelerin evlatlarının kayıpları ile
15:52
copebaşa çıkmak with the losskayıp of theironların lovedsevilen one?
389
937000
3000
başa çıkabilmeleri üzerinde etkili miydi?
15:55
We foundbulunan that it did.
390
940000
3000
Öyle olduğunda karar kıldık.
15:58
Even up to a yearyıl latersonra,
391
943000
2000
Bir sene sonrasına kadar bile,
16:00
AmericanAmerikan parentsebeveyn
392
945000
2000
Amerikan aileler Fransızlara göre
16:02
were more likelymuhtemelen to expressekspres negativenegatif emotionsduygular,
393
947000
2000
daha fazla negatif duyguları
16:04
as comparedkarşılaştırıldığında to theironların FrenchFransızca counterpartsmuadilleri.
394
949000
3000
dışa vuruyorlardı.
16:07
FrenchFransızca parentsebeveyn were more likelymuhtemelen to say things like,
395
952000
3000
Fransız aileler daha ziyade,
16:10
"NoahNoah was here for so little time,
396
955000
3000
''Noah çok kısa bir süre için buradaydı,
16:13
but he taughtöğretilen us so much.
397
958000
2000
ama bize çok fazla şey ifade etti
16:15
He gaveverdi us a newyeni perspectiveperspektif on life."
398
960000
3000
o bize yeni bir perspektif kazandırdı.'' şeklinde düşünüyorlardı.
16:19
AmericanAmerikan parentsebeveyn were more likelymuhtemelen to say things like,
399
964000
3000
Amerikan aileleri ise daha çok,
16:22
"What if? What if?"
400
967000
3000
''Eğer ölmeseydi ne olurdu?'' şeklinde.
16:25
AnotherBaşka bir parentebeveyn complainedşikayet,
401
970000
2000
Başka bir aile üyesi,
16:27
"I feel as if they purposefullykasıtlı torturedişkence me.
402
972000
3000
''Bana kasıtlı bir biçimde işkence edilmiş gibi hissediyorum.
16:30
How did they get me to do that?"
403
975000
3000
Bana bunu nasıl yaptırdılar?''
16:33
And anotherbir diğeri parentebeveyn said,
404
978000
2000
Ve bir başkası,
16:35
"I feel as if I've playedOyunun a rolerol
405
980000
2000
''Bir hayatın sona erdirilmesinde
16:37
in an executionicra."
406
982000
3000
bir rol oynadığmı hissediyorum.''
16:40
But when the AmericanAmerikan parentsebeveyn were askeddiye sordu
407
985000
2000
Ama Amerikan ailelerine
16:42
if they would ratherdaha doğrusu have had
408
987000
2000
seçimi doktorlara bırakabilecekleri
16:44
the doctorsdoktorlar make the decisionkarar,
409
989000
3000
söylendiğinde,
16:47
they all said, "No."
410
992000
2000
hepsi de ''Hayır.'' dedi.
16:49
They could not imaginehayal etmek
411
994000
2000
Bu seçimi bir başkasına
16:51
turningdöndürme that choiceseçim over to anotherbir diğeri,
412
996000
2000
bırakmayı hayal edemiyorlardı,
16:53
even thoughgerçi havingsahip olan madeyapılmış that choiceseçim
413
998000
3000
bu seçimi kendileri yaptıklarında
16:56
madeyapılmış them feel trappedhapsolmuş,
414
1001000
2000
kapana kısılmış, suçluluk dolu
16:58
guiltysuçlu, angrykızgın.
415
1003000
2000
ve kızgın hissetseler bile.
17:00
In a numbernumara of casesvakalar
416
1005000
2000
Belli bir sayıdaki vakalarda
17:02
they were even clinicallyklinik olarak depressedbunalımlı.
417
1007000
3000
klinik olarak depresyona bile girdiler.
17:05
These parentsebeveyn could not contemplatedüşünmek
418
1010000
2000
Bu insanlar seçimi başkasına bırakmayı
17:07
givingvererek up the choiceseçim,
419
1012000
2000
düşünemiyorlardı,
17:09
because to do so would have gonegitmiş contraryaksi
420
1014000
2000
çünkü bunu yapmaları
17:11
to everything they had been taughtöğretilen
421
1016000
3000
bu zamana kadar onlara güç ve yaşamın
17:14
and everything they had come to believe
422
1019000
2000
amacı ile ilgili
17:16
about the powergüç
423
1021000
2000
söylenenlere
17:18
and purposeamaç of choiceseçim.
424
1023000
3000
ters düşüyordu.
17:21
In her essaykompozisyon, "The WhiteBeyaz AlbumAlbüm,"
425
1026000
3000
''Beyaz albüm'' adlı makalesinde
17:24
JoanJoan DidionDidion writesyazıyor,
426
1029000
3000
Joad Didion
17:27
"We tell ourselveskendimizi storieshikayeleri
427
1032000
2000
''Kendimize yaşayabilmek
17:29
in ordersipariş to livecanlı.
428
1034000
2000
için hikayeler anlatırız.
17:31
We interpretyorumlamak what we see,
429
1036000
2000
Gördüklerimizi değerlendiririz,
17:33
selectseçmek the mostçoğu workableuygulanabilir
430
1038000
2000
seçenekler arasından en
17:35
of the multipleçoklu choicesseçimler.
431
1040000
2000
işe yararını seçeriz.
17:37
We livecanlı entirelyBaştan sona by the impositiondayatma
432
1042000
2000
tamamen öyküsel bir çizgide
17:39
of a narrativeöykü linehat
433
1044000
2000
birbirine benzemeyen görüntülerin
17:41
uponüzerine disparatefarklı imagesGörüntüler,
434
1046000
2000
dayatmasında yaşıyoruz,
17:43
by the ideaFikir with whichhangi we have learnedbilgili to freezedonmak
435
1048000
3000
rüyalarda oluşabilecek tutarsızlıkların değişimini
17:46
the shiftingdeğişken phantasmagoriaPhantasmagoria,
436
1051000
2000
dondurabileceğimiz fikrine dayanarak,
17:48
whichhangi is our actualgerçek experiencedeneyim."
437
1053000
3000
ki aslında bu bizim gerçek deneyimimizdir.''
17:53
The storyÖykü AmericansAmerikalılar tell,
438
1058000
2000
Amerikanların söylediği hikaye,
17:55
the storyÖykü uponüzerine whichhangi
439
1060000
2000
Amerikan rüyasının sonsuz
17:57
the AmericanAmerikan dreamrüya dependsbağlıdır,
440
1062000
2000
seçimlere dayandığı
17:59
is the storyÖykü of limitlesssınırsız choiceseçim.
441
1064000
3000
hikaye.
18:02
This narrativeöykü
442
1067000
2000
Bu hikaye
18:04
promisessözler so much:
443
1069000
2000
bize çok şey ifade ediyor:
18:06
freedomözgürlük, happinessmutluluk,
444
1071000
2000
özgürlük, mutluluk,
18:08
successbaşarı.
445
1073000
2000
başarı.
18:10
It laysLays the worldDünya at your feetayaklar and saysdiyor,
446
1075000
3000
dünyayı ayaklarınızın altına serer ve der ki,
18:13
"You can have anything, everything."
447
1078000
3000
''Her şeye sahip olabilirsiniz, her şeye.''
18:17
It's a great storyÖykü,
448
1082000
2000
Bu güzel bir hikayedir,
18:19
and it's understandableanlaşılabilir why they would be reluctantisteksiz
449
1084000
2000
ve gözden geçirmek için isteksiz olunmasını
18:21
to revisegözden geçir it.
450
1086000
3000
anlayabilirsiniz.
18:24
But when you take a closekapat look,
451
1089000
2000
Ama yakından baktığınız zaman,
18:26
you startbaşlama to see the holesdelikler,
452
1091000
2000
delikleri görmeye başlarsınız,
18:28
and you startbaşlama to see that the storyÖykü
453
1093000
2000
ve hikayenin birçok farklı şekilde de
18:30
can be told in manyçok other waysyolları.
454
1095000
3000
anlatılabileceğinin farkına varırsınız.
18:33
AmericansAmerikalılar have so oftensık sık trieddenenmiş to
455
1098000
2000
Amerikalılar seçimleri hakkında fikirlerini
18:35
disseminateyaymak theironların ideasfikirler of choiceseçim,
456
1100000
3000
yaymayı çok defa denediler,
18:38
believinginanan that they will be, or oughtgerektiğini to be,
457
1103000
3000
açık kalpler ve beyinler tarafından hoşnut bir biçimde
18:41
welcomedmemnuniyetle karşıladı with openaçık heartskalpler and mindszihinler.
458
1106000
3000
karşılanacaklarına inandılar.
18:44
But the historytarih bookskitaplar and the dailygünlük newshaber tell us
459
1109000
3000
Ama hikaye kitapları ve günlük haberlere
18:47
it doesn't always work out that way.
460
1112000
3000
göre bu işler her zaman böyle olmuyor.
18:50
The phantasmagoriaPhantasmagoria,
461
1115000
2000
Rüyalarda olduğu gibi tutarsız hayaller,
18:52
the actualgerçek experiencedeneyim that we try to understandanlama
462
1117000
2000
hikaye üzerinde anlamak ve düzenlemek
18:54
and organizedüzenlemek throughvasitasiyla narrativeöykü,
463
1119000
3000
istediğimiz asıl deneyim,
18:57
variesdeğişir from placeyer to placeyer.
464
1122000
3000
bir yerden diğerine göre çeşitlilik gösteriyor.
19:00
No singletek narrativeöykü servesvermektedir the needsihtiyaçlar
465
1125000
2000
Tek bir hikaye herkesin heryerdeki
19:02
of everyoneherkes everywhereher yerde.
466
1127000
3000
ihtiyacını karşılamıyor.
19:06
MoreoverAyrıca, AmericansAmerikalılar themselveskendilerini
467
1131000
3000
Daha çok, Amerikalılar kendi hikayelerine
19:09
could benefityarar from incorporatingbirleşmeyle
468
1134000
3000
yeni perspektifler katarak
19:12
newyeni perspectivesbakış açıları into theironların ownkendi narrativeöykü,
469
1137000
3000
faydalanabilirler,
19:15
whichhangi has been drivingsürme theironların choicesseçimler
470
1140000
2000
fikirlerinin çok uzun süredir
19:17
for so long.
471
1142000
3000
yönetimini ellerinde tutan perspektifler.
19:20
RobertRobert FrostFrost oncebir Zamanlar said that,
472
1145000
3000
Robert Frost'un dediği gibi,
19:23
"It is poetryşiir that is lostkayıp in translationçeviri."
473
1148000
3000
''Ötelenmenin arasında kaybolup giden bir şiir.''
19:27
This suggestsanlaşılacağı that
474
1152000
2000
Bu söylem bize güzel ve hareketli
19:29
whateverher neyse is beautifulgüzel and movinghareketli,
475
1154000
2000
olan bize yeni bir bakış
19:31
whateverher neyse givesverir us a newyeni way to see,
476
1156000
3000
açısı veren herhangi bir şeyin,
19:34
cannotyapamam be communicatedtebliğ to those
477
1159000
2000
farklı dili konuşanlarla ilişkilendirilemeyeceğini
19:36
who speakkonuşmak a differentfarklı languagedil.
478
1161000
3000
anlatıyor.
19:39
But JosephJoseph BrodskyBrodsky said that,
479
1164000
2000
Ama Joseph Brodsky'e göre,
19:41
"It is poetryşiir
480
1166000
2000
Ötelenme esnasında kazanılan
19:43
that is gainedkazanmış in translationçeviri,"
481
1168000
2000
şiir.''
19:45
suggestingdüşündüren that translationçeviri
482
1170000
2000
Ötelenmenin yaratıcı
19:47
can be a creativeyaratıcı,
483
1172000
2000
ve dönüştürücü bir hareket
19:49
transformativedönüştürücü actdavranmak.
484
1174000
3000
olduğunu anlatıyor.
19:52
When it comesgeliyor to choiceseçim,
485
1177000
2000
İş seçim yapmaya geldiğinde,
19:54
we have faruzak more to gainkazanç than to losekaybetmek
486
1179000
3000
hikayelerin bir çok dönüşümlerini birbiri ile
19:57
by engagingçekici in the manyçok
487
1182000
3000
bağlantılı hale getirerek kaybetmektense kazanmayı
20:00
translationsÇeviriler of the narrativesanlatılar.
488
1185000
3000
istiyoruz.
20:03
InsteadBunun yerine of replacingyerine
489
1188000
2000
Bir hikayeyi diğerinin
20:05
one storyÖykü with anotherbir diğeri,
490
1190000
2000
yerine koymaktansa,
20:07
we can learnöğrenmek from and revelkeyfine varın in
491
1192000
2000
bulunan birçok versiyonundan ve daha yazılmamışlardan
20:09
the manyçok versionsversiyonları that existvar olmak
492
1194000
3000
çok şey öğrenip
20:12
and the manyçok that have yethenüz to be writtenyazılı.
493
1197000
3000
zevk alabiliriz.
20:15
No mattermadde where we're from
494
1200000
3000
Nereli olduğumuzun bir önemi yoktur
20:18
and what your narrativeöykü is,
495
1203000
2000
hikayenizin ne olduğu da,
20:20
we all have a responsibilitysorumluluk
496
1205000
2000
hepimizin, seçimlerin neler yapabileceği
20:22
to openaçık ourselveskendimizi up to a widerDaha geniş arraydizi
497
1207000
2000
ve neleri temsil edebileceği
20:24
of what choiceseçim can do,
498
1209000
3000
konularında daha açık fikirli olma
20:27
and what it can representtemsil etmek.
499
1212000
3000
sorumluluğu var.
20:30
And this does not leadöncülük etmek to
500
1215000
2000
ve bu felç eden ahlaki bağıntıcılığa
20:32
a paralyzingfelç moralmanevi relativismgörecilik.
501
1217000
3000
yol açmaz.
20:35
RatherDaha doğrusu, it teachesöğretir us when
502
1220000
2000
onun yerine, bize ne zaman
20:37
and how to actdavranmak.
503
1222000
2000
ve nasıl hareket etmemiz gerektiğini öğretir.
20:39
It bringsgetiriyor us that much closeryakın
504
1224000
2000
Bizi, seçimlerin bize imkan sunduğu ama
20:41
to realizingfark the fulltam potentialpotansiyel of choiceseçim,
505
1226000
3000
her zaman bize vermediği,
20:44
to inspiringilham verici the hopeumut
506
1229000
2000
umudu ve özgürlüğü başarmak
20:46
and achievingelde the freedomözgürlük
507
1231000
2000
ilhamını yakalamaya
20:48
that choiceseçim promisessözler
508
1233000
2000
daha yakın bir konuma
20:50
but doesn't always deliverteslim etmek.
509
1235000
2000
koyuyor.
20:52
If we learnöğrenmek to speakkonuşmak to one anotherbir diğeri,
510
1237000
3000
Ötelenme sürecinde de olsa
20:55
albeitGerçi throughvasitasiyla translationçeviri,
511
1240000
3000
diğerleri ile konuşmayı öğrenebilirsek
20:58
then we can beginbaşla to see choiceseçim
512
1243000
2000
o zaman seçimlerin kendi
21:00
in all its strangenessacayiplik,
513
1245000
2000
yabancılığını,
21:02
complexitykarmaşa
514
1247000
3000
karmaşıklığını
21:05
and compellingzorlayıcı beautygüzellik.
515
1250000
2000
ve zorlayıcı güzelliğini görebiliriz.
21:07
Thank you.
516
1252000
2000
Teşekkürler.
21:09
(ApplauseAlkış)
517
1254000
11000
(Alkışlar)
21:20
BrunoBruno GiussaniGiussani: Thank you.
518
1265000
3000
Bruno Giussani: Teşekkürler.
21:23
SheenaSheena, there is a detaildetay about your biographyBiyografi
519
1268000
3000
Sheena, biyografin hakkında bir detay var
21:26
that we have not writtenyazılı in the programprogram bookkitap.
520
1271000
2000
onu burada program kitapçığına eklemedik.
21:28
But by now it's evidentbelirgin to everyoneherkes in this roomoda. You're blindkör.
521
1273000
3000
Ama şu anda bu odadaki herkes anlıyor ki, sen görmüyorsun.
21:31
And I guesstahmin one of the questionssorular on everybody'sherkesin mindus is:
522
1276000
3000
ve çoğu kişinin aklında olabilecek bir soruda şudur ki:
21:34
How does that influenceetki your studyders çalışma of choosingSeçme
523
1279000
3000
bu seçimlerle ilgili çalışman üzerinde nasıl bir etki bıraktı,
21:37
because that's an activityaktivite
524
1282000
2000
çünkü bu çoğu insan için
21:39
that for mostçoğu people is associatedilişkili with visualgörsel inputsgirişler
525
1284000
3000
estetik, renk ve bunlar gibi görsel girdileri
21:42
like aestheticsestetik and colorrenk and so on?
526
1287000
3000
gerektiren bir iş?
21:46
SheenaSheena IyengarIyengar: Well, it's funnykomik that you should asksormak that
527
1291000
2000
Sheena Iyengar:Bunu sormanız iyi oldu aslında,
21:48
because one of the things that's interestingilginç about beingolmak blindkör
528
1293000
3000
çünkü körlük ile ilgili ilginç olan şeylerden biri de
21:51
is you actuallyaslında get a differentfarklı vantageVantage pointpuan
529
1296000
2000
aslında insanların seçimlerini gözlemlerken
21:53
when you observegözlemlemek the way
530
1298000
2000
çok avantajlı bir noktaya
21:55
sightedgörüldü people make choicesseçimler.
531
1300000
2000
sahip olmaktır.
21:57
And as you just mentionedadı geçen, there's lots of choicesseçimler out there
532
1302000
2000
ve dediğiniz gibi, dışarıda çok fazla yapılacak seçim var
21:59
that are very visualgörsel these daysgünler.
533
1304000
2000
bu günlerde çok görsel olarak.
22:01
Yeah, I -- as you would expectbeklemek --
534
1306000
2000
Evet, bekleyeceğiniz üzere
22:03
get prettygüzel frustratedhayal kırıklığına uğramış by choicesseçimler
535
1308000
2000
hangi tırnak cilasını süreceğim ile ilgili
22:05
like what nailtırnak polishcila to put on
536
1310000
2000
seçimlerden nefret ediyorum,
22:07
because I have to relygüvenmek on what other people suggestönermek.
537
1312000
2000
çünkü diğer insanların tavsiyelerini dinlemek zorundayım.
22:09
And I can't decidekarar ver.
538
1314000
2000
ve karar veremiyorum.
22:11
And so one time I was in a beautygüzellik salonSalon,
539
1316000
2000
ve bir defasında bir güzellik salonundaydım,
22:13
and I was tryingçalışıyor to decidekarar ver betweenarasında two very lightışık shadestonları of pinkpembe.
540
1318000
3000
ve pembenin iki farklı gölge tonu arasında kalmıştım.
22:16
And one was calleddenilen "BalletBale SlippersTerlik."
541
1321000
2000
ve bir tanesi ''Balerin ayakkabısı.'' idi.
22:18
And the other one was calleddenilen "AdorableÇok güzel."
542
1323000
3000
bir diğeri ise ''sevimli.''
22:21
(LaughterKahkaha)
543
1326000
2000
(Kahkahalar)
22:23
And so I askeddiye sordu these two ladiesBayan,
544
1328000
2000
ve bunu iki hanıma sordum.
22:25
and the one ladybayan told me, "Well, you should definitelykesinlikle weargiyinmek 'Ballet' Bale SlippersTerlik.'"
545
1330000
2000
bir tanesi dedi ki, ''kesinlikle balerin ayakkabılar rengini denemelisin.''
22:27
"Well, what does it look like?"
546
1332000
2000
''Peki, nasıl gözüküyor?''
22:29
"Well, it's a very elegantzarif shadeGölge of pinkpembe."
547
1334000
2000
''pembenin çok asil bir tonu.''
22:31
"Okay, great."
548
1336000
2000
''Tamam, güzel.''
22:33
The other ladybayan tellsanlatır me to weargiyinmek "AdorableÇok güzel."
549
1338000
2000
Diğeride ''Sevimli'' rengini denememi istedi.
22:35
"What does it look like?"
550
1340000
2000
''O nasıl görünüyor?''
22:37
"It's a glamorousgöz alıcı shadeGölge of pinkpembe."
551
1342000
3000
''Pembenin büyüleyici bir tonu.''
22:41
And so I askeddiye sordu them, "Well, how do I tell them apartayrı?
552
1346000
2000
sonlara onlara sordum, ''Nasıl ayırt edeyim?
22:43
What's differentfarklı about them?"
553
1348000
2000
Aralarındaki fark ne?''
22:45
And they said, "Well, one is elegantzarif, the other one'sbiri glamorousgöz alıcı."
554
1350000
2000
ve dediler ki, ''Birisi çok asil, diğeri de çok büyüleyici.''
22:47
Okay, we got that.
555
1352000
2000
tamam, anladık.
22:49
And the only thing they had consensusfikir birliği on:
556
1354000
2000
ve anlaştıkları tek şey
22:51
well, if I could see them, I would
557
1356000
2000
eğer görebilecek olsam
22:53
clearlyAçıkça be ableyapabilmek to tell them apartayrı.
558
1358000
2000
o renkleri ayırabilecek durumda olduğum.
22:55
(LaughterKahkaha)
559
1360000
2000
(Kahkahalar)
22:57
And what I wonderedmerak was whetherolup olmadığını they were beingolmak affectedetkilenmiş
560
1362000
3000
ve merak ettiğim renklerin isimlerinden etkilenip
23:00
by the nameisim or the contentiçerik of the colorrenk,
561
1365000
2000
etkilenmedikleriydi.
23:02
so I decidedkarar to do a little experimentdeney.
562
1367000
3000
küçük bir deney yapmaya karar verdim.
23:05
So I broughtgetirdi these two bottlesşişeler of nailtırnak polishcila into the laboratorylaboratuvar,
563
1370000
3000
Bu iki şişe tırnak cilasını laboratuvara getirdim,
23:08
and I strippedsıyrılmıştır the labelsetiketleri off.
564
1373000
2000
ve etiketlerini söktüm.
23:10
And I broughtgetirdi womenkadınlar into the laboratorylaboratuvar,
565
1375000
2000
ve laboratuvara kadınları getirip sordum,
23:12
and I askeddiye sordu them, "WhichHangi one would you pickalmak?"
566
1377000
2000
''Hangisini seçerdin?''
23:14
50 percentyüzde of the womenkadınlar accusedsanık me of playingoynama a trickhile,
567
1379000
3000
Kadınların yüzde ellisi beni iki
23:17
of puttingkoyarak the sameaynı colorrenk nailtırnak polishcila
568
1382000
2000
şişeye de aynı rengi koyup
23:19
in bothher ikisi de those bottlesşişeler.
569
1384000
2000
onları kandırdığımı düşündü.
23:21
(LaughterKahkaha)
570
1386000
2000
(Kahkahalar)
23:23
(ApplauseAlkış)
571
1388000
4000
(Alkışlar)
23:27
At whichhangi pointpuan you startbaşlama to wondermerak etmek who the trick'shüner'ın really playedOyunun on.
572
1392000
3000
Bir noktada numaranın kime yapıldığını merak ediyorsunuz.
23:30
Now, of the womenkadınlar that could tell them apartayrı,
573
1395000
3000
Onları ayırabilen kadınlar,
23:33
when the labelsetiketleri were off, they pickedseçilmiş "AdorableÇok güzel,"
574
1398000
3000
etiketler yok iken ''Sevimli''
23:36
and when the labelsetiketleri were on,
575
1401000
2000
etiketler var iken de ''Balerin ayakkabılar''
23:38
they pickedseçilmiş "BalletBale SlippersTerlik."
576
1403000
3000
rengini seçtiler.
23:41
So as faruzak as I can tell,
577
1406000
2000
Sonuç olarak diyebileceğim,
23:43
a rosegül by any other nameisim
578
1408000
2000
ismi farklı olan bir gül büyük
23:45
probablymuhtemelen does look differentfarklı
579
1410000
2000
ihtimalle diğerlerinde farklı gözükecektir
23:47
and maybe even smellskokuyor differentfarklı.
580
1412000
3000
hatta farklı kokacaktır.
23:50
BGBG: Thank you. SheenaSheena IyengarIyengar. Thank you SheenaSheena.
581
1415000
3000
BG:Teşekkürler.Sheena Iyengar.Teşekkürler Sheena.
23:53
(ApplauseAlkış)
582
1418000
8000
(Alkışlar)
Translated by Taner Tarlakazan
Reviewed by osman oguz ahsen

▲Back to top

ABOUT THE SPEAKER
Sheena Iyengar - Psycho-economist
Sheena Iyengar studies how people choose (and what makes us think we're good at it).

Why you should listen

We all think we're good at making choices; many of us even enjoy making them. Sheena Iyengar looks deeply at choosing and has discovered many surprising things about it. For instance, her famous "jam study," done while she was a grad student, quantified a counterintuitive truth about decisionmaking -- that when we're presented with too many choices, like 24 varieties of jam, we tend not to choose anything at all. (This and subsequent, equally ingenious experiments have provided rich material for Malcolm Gladwell and other pop chroniclers of business and the human psyche.)

Iyengar's research has been informing business and consumer-goods marketing since the 1990s. But she and her team at the Columbia Business School throw a much broader net. Her analysis touches, for example, on the medical decisionmaking that might lead up to choosing physician-assisted suicide, on the drawbacks of providing too many choices and options in social-welfare programs, and on the cultural and geographical underpinning of choice. Her book The Art of Choosing shares her research in an accessible and charming story that draws examples from her own life.

Watch a Facebook-exclusive short video from Sheena Iyengar: "Ballet Slippers" >>

More profile about the speaker
Sheena Iyengar | Speaker | TED.com