TED2014
Andrew Solomon: How the worst moments in our lives make us who we are
Andrew Solomon: Hayatımızın en kötü anları nasıl kim olacağımızı belirler
Filmed:
Readability: 4.4
6,466,776 views
Yazar Andrew Solomon, kariyerini başkalarının yaşadığı zorlukların öykülerini anlatarak geçirdi. Şimdi kendine dönerek, çocukluk mücadelelerini anlatırken aynı zamanda bu yıllar boyunca tanıştığı cesur insanların da hikayelerini aktarıyor. Akıcı, içten ve zaman zaman da dobra bir mizahla, Solomon en büyük mücadelelerimizden anlam yaratmak için güçlü bir çağrıda bulunuyor.
Double-click the English transcript below to play the video.
00:12
As a student of adversity,
0
749
3443
Zor durumların öğrencisi olarak
00:16
I've been struck over the years
1
4192
1508
yıllar boyunca,
00:17
by how some people
2
5700
1992
bazı insanların
00:19
with major challenges
3
7692
1404
büyük zorluklardan
00:21
seem to draw strength from them,
4
9096
3052
güçlü çıkmalarına hayran kaldım ve
00:24
and I've heard the popular wisdom
5
12148
1890
bunun hayatın anlamını bulmakla
00:26
that that has to do with finding meaning.
6
14038
2329
bir ilgisi olduğunu duydum.
00:28
And for a long time,
7
16367
1655
Uzun zaman boyunca,
00:30
I thought the meaning was out there,
8
18022
2509
anlamın oralarda bir yerlerde olduğunu
00:32
some great truth waiting to be found.
9
20531
3013
muhteşem bir gerçeğin bulunmayı
beklediğini sandım.
beklediğini sandım.
00:35
But over time, I've come to feel
10
23544
2559
Ancak zamanla gerçekle
alakasının olmadığını
alakasının olmadığını
00:38
that the truth is irrelevant.
11
26103
2024
düşünmeye başladım.
00:40
We call it finding meaning,
12
28127
2589
Anlamı bulmak da diyebiliriz,
00:42
but we might better call it forging meaning.
13
30716
4121
ama anlamı yaratmak demek daha doğru olur.
00:47
My last book was about how families
14
34837
2076
Son kitabım zor durumlarla ya da
00:49
manage to deal with various kinds of challenging
15
36913
2924
normal dışı doğumlarla mücadele
00:52
or unusual offspring,
16
39837
2075
eden ailelerle ilgiliydi.
00:54
and one of the mothers I interviewed,
17
41912
2184
Görüştüğüm kişilerden
00:56
who had two children with
multiple severe disabilities,
multiple severe disabilities,
18
44096
3179
ağır engelli iki çocuk annesi
00:59
said to me, "People always give us
19
47275
2540
''İnsanlar bize sürekli olarak
01:02
these little sayings like,
20
49815
1854
'Tanrı kaldırabileceğinizden
01:03
'God doesn't give you any
more than you can handle,'
more than you can handle,'
21
51669
3828
daha ağır bir yük vermez'
gibi sözler söylerler,
gibi sözler söylerler,
01:07
but children like ours
22
55497
1511
ama bizimkiler gibi çocuklar
01:09
are not preordained as a gift.
23
57008
4102
kader sonucu hediye edilmediler.
01:13
They're a gift because that's what we have chosen."
24
61110
4936
Onlar hediyeler, çünkü biz bunu seçtik.
01:18
We make those choices all our lives.
25
66046
4724
Bu seçimleri yaşantımız boyunca yaparız.
01:22
When I was in second grade,
26
70770
2267
İkinci sınıftayken
01:25
Bobby Finkel had a birthday party
27
73037
2759
Bobby Finkel doğumgünü partisine
01:27
and invited everyone in our class but me.
28
75796
4525
ben hariç herkesi çağırmıştı.
01:32
My mother assumed there
had been some sort of error,
had been some sort of error,
29
80321
2216
Annem ortada bir yanlış
olduğunu düşündü ve
olduğunu düşündü ve
01:34
and she called Mrs. Finkel,
30
82537
1897
Bobby'nin annesini aradı.
01:36
who said that Bobby didn't like me
31
84434
2339
O da Bobby'nin beni sevmediğini
01:38
and didn't want me at his party.
32
86773
3147
ve partisinde istemediğini söyledi.
01:42
And that day, my mom took me to the zoo
33
89920
2927
O gün annem beni
hayvanat bahçesine götürdü ve
hayvanat bahçesine götürdü ve
01:45
and out for a hot fudge sundae.
34
92847
3020
dondurma aldı.
01:48
When I was in seventh grade,
35
95867
1858
Yedinci sınıftayken
01:49
one of the kids on my school bus
36
97725
2325
okul servisindeki çocuklardan biri
01:52
nicknamed me "Percy"
37
100050
1933
tavırlarımın bir özeti olarak
01:54
as a shorthand for my demeanor,
38
101983
2693
beni ''Penis'' diye lakap taktı.
01:56
and sometimes, he and his cohort
39
104676
3099
Bazen o ve arkadaş grubu
01:59
would chant that provocation
40
107775
2074
tüm okul servisi yolculuğu boyunca
02:02
the entire school bus ride,
41
109849
1869
koro halinde söylüyorlardı
02:03
45 minutes up, 45 minutes back,
42
111718
3817
gidişte 45, dönüşte 45 dakika boyunca
02:07
"Percy! Percy! Percy! Percy!"
43
115535
4533
''Penis! Penis! Penis! Penis!''
02:12
When I was in eighth grade,
44
120068
1980
Sekizinci sınıftayken
02:14
our science teacher told us
45
122048
2647
fen öğretmenimiz
02:16
that all male homosexuals
46
124695
1649
bütün erkek eşcinsellerin
02:18
develop fecal incontinence
47
126344
2228
anüs kaslarının travması sonucu
02:20
because of the trauma to their anal sphincter.
48
128572
4407
dışkılarını tutamadıklarını söyledi.
02:25
And I graduated high school
49
132979
1789
Neredeyse hiç kafeteryaya gidemeden
02:26
without ever going to the cafeteria,
50
134768
2821
okuldan mezun oldum;
02:29
where I would have sat with the girls
51
137589
1719
kızlarla oturduğumda güldüler,
02:31
and been laughed at for doing so,
52
139308
2239
erkeklerle oturduğumda da
02:33
or sat with the boys
53
141547
1688
kızlarla oturması
02:35
and been laughed at for being a boy
54
143235
1635
gereken bir erkek çocuk
02:37
who should be sitting with the girls.
55
144870
2815
olduğumu söyleyerek güldüler.
02:39
I survived that childhood through a mix
56
147685
2873
Çocukluğumu kaçış ve tahammülün
02:42
of avoidance and endurance.
57
150558
2539
bir karışımı olarak geçirdim.
02:45
What I didn't know then,
58
153097
2118
O zaman bilmeyip de
02:47
and do know now,
59
155215
1621
şimdi bildiğim şey
02:49
is that avoidance and endurance
60
156836
2387
kaçış ve tahammülün anlam yaratmak için
02:51
can be the entryway to forging meaning.
61
159223
4687
fırsat olduğuydu.
02:56
After you've forged meaning,
62
163910
2274
Anlamı yarattıktan sonra
02:58
you need to incorporate that meaning
63
166184
2214
bu anlamı yeni bir kimlikle
03:00
into a new identity.
64
168398
2114
birleştirmeniz gerekir.
03:02
You need to take the traumas and make them part
65
170512
3368
Yaşadığınız sarsıntıları olmak istediğiniz
kişiliğin
kişiliğin
03:06
of who you've come to be,
66
173880
2220
bir parçası yapmalı ve
03:08
and you need to fold the worst events of your life
67
176100
2745
hayatınızın en kötü olaylarını
03:11
into a narrative of triumph,
68
178845
2193
bir zafer hikayesine dönüştürmeli,
03:13
evincing a better self
69
181038
1884
acı veren olaylara karşı
03:15
in response to things that hurt.
70
182922
3549
daha iyi olduğunuzu ispat etmelisiniz.
03:18
One of the other mothers I interviewed
71
186471
1745
Kitabım üzerinde çalışırken
03:20
when I was working on my book
72
188216
2152
görüştüğüm annelerden biri
03:22
had been raped as an adolescent,
73
190368
2502
yetişkinken tecavüze uğramış
03:25
and had a child following that rape,
74
192870
2983
ve bunun sonucunda
bir çocuk sahibi olmuştu.
bir çocuk sahibi olmuştu.
03:28
which had thrown away her career plans
75
195853
2947
Bu yüzden kariyer planları suya düşmüş
03:31
and damaged all of her emotional relationships.
76
198800
4050
ve bütün duygusal ilişkileri zedelenmişti.
03:35
But when I met her, she was 50,
77
202850
3210
Onunla tanıştığımda 50 yaşındaydı.
03:38
and I said to her,
78
206060
1216
Ona dedim ki
03:39
"Do you often think about the man who raped you?"
79
207276
2656
''Sana tecavüz eden adamı
sık düşünür müsün?
sık düşünür müsün?
03:42
And she said, "I used to think about him with anger,
80
209932
4459
Dedi ki '' Eskiden düşündüğümde
03:46
but now only with pity."
81
214391
2232
öfkelenirdim ama
şimdi sadece acıyorum.''
şimdi sadece acıyorum.''
03:48
And I thought she meant pity because he was
82
216623
2261
Bu kadar korkunç şeyi yapabilecek kadar
03:51
so unevolved as to have done this terrible thing.
83
218884
3692
ilkel biri olduğu için acımak dediğini
düşünmüştüm.
düşünmüştüm.
03:54
And I said, "Pity?"
84
222576
1559
''Acımak?'' dedim.
03:56
And she said, "Yes,
85
224135
1575
Evet dedi.
03:57
because he has a beautiful daughter
86
225710
2628
Çünkü güzel bir kızı ve
04:00
and two beautiful grandchildren
87
228338
2235
iki güzel torunu var
04:02
and he doesn't know that, and I do.
88
230573
3778
ve bunu bilmiyor ama ben biliyorum.
04:06
So as it turns out, I'm the lucky one."
89
234351
5920
Yani şanslı olan benim.
04:12
Some of our struggles are things we're born to:
90
240271
3312
Bazı mücadelelerimiz doğuştan gelen
özelliklerimizledir:
özelliklerimizledir:
04:15
our gender, our sexuality, our race, our disability.
91
243583
5505
cinsiyetimiz, ırkımız, cinsel tercihimiz,
engellerimiz gibi.
engellerimiz gibi.
04:21
And some are things that happen to us:
92
249088
2233
Bazı şeyler de başımıza gelenlerdir:
04:23
being a political prisoner, being a rape victim,
93
251321
3856
Siyasi mahkum olmak, tecavüze uğramak,
04:27
being a Katrina survivor.
94
255177
2193
Katrina (fırtına felaketi) yaşamak.
04:29
Identity involves entering a community
95
257370
3285
Kimlik, bir topluma girip
04:32
to draw strength from that community,
96
260655
2381
o toplumdan güç alma ve
04:35
and to give strength there too.
97
263036
2405
topluma güç vermeyi kapsar.
04:37
It involves substituting "and" for "but" --
98
265441
4485
''Ama'' yerine ''ve'' koymayı kapsar.
04:42
not "I am here but I have cancer,"
99
269926
4349
''Burdayım ama kanserim'' yerine,
04:46
but rather, "I have cancer and I am here."
100
274275
5289
''Kanserim ve burdayım.''
04:51
When we're ashamed,
101
279564
1804
Utandığımız zaman
04:53
we can't tell our stories,
102
281368
1977
hikayelerimizi anlatamayız
04:55
and stories are the foundation of identity.
103
283345
4829
ama hikayelerimiz kimliğimizin temelidir.
05:00
Forge meaning, build identity,
104
288174
3767
Anlamı yarat, kimliğini inşa et,
05:04
forge meaning and build identity.
105
291941
3739
anlamı yarat ve kimliğini inşa et.
05:07
That became my mantra.
106
295680
2301
Bu benim mantram oldu.
05:10
Forging meaning is about changing yourself.
107
297981
3720
Anlamı yaratmak kendinizi değiştirmektir.
05:13
Building identity is about changing the world.
108
301701
3446
Kimliğinizi inşa etmek dünyayı
değiştirmektir.
değiştirmektir.
05:17
All of us with stigmatized identities
109
305147
2640
Hepimiz damgalanmış kimliklerimizle
05:19
face this question daily:
110
307787
1943
her gün şu soruyla karşılaşırız:
05:21
how much to accommodate society
111
309730
2352
kendimizi kısıtlayarak
05:24
by constraining ourselves,
112
312082
2191
topluma uymak neye mal olur,
05:26
and how much to break the limits
113
314273
2826
sınırları yıkarak
05:29
of what constitutes a valid life?
114
317099
2767
anlamlı bir hayat kurmak neye mal olur?
05:32
Forging meaning and building identity
115
319866
3514
Anlamı yaratmak ve kimliği inşa etmek
05:35
does not make what was wrong right.
116
323380
2767
yanlışı doğru yapmıyor.
05:38
It only makes what was wrong precious.
117
326147
4674
Sadece yanlış olanı kıymetli yapıyor.
05:43
In January of this year,
118
330821
2203
Bu yıl Ocak ayında,
05:45
I went to Myanmar to interview political prisoners,
119
333024
4329
Myanmar'a siyasi suçlularla
görüşmeye gittim
görüşmeye gittim
05:49
and I was surprised to find them less bitter
120
337353
2497
ve onları beklediğimden daha az sert
05:52
than I'd anticipated.
121
339850
1796
bulduğumda şaşırdım.
05:53
Most of them had knowingly committed
122
341646
1860
Birçoğu onları hapse götüren
05:55
the offenses that landed them in prison,
123
343506
2624
suçlamalara kendilerini adadıklarından
05:58
and they had walked in with their heads held high,
124
346130
3284
başları dik içeri girip
06:01
and they walked out with their heads
125
349414
2350
yıllar sonra yine
06:03
still held high, many years later.
126
351764
3792
başları dik dışarı çıktılar.
06:07
Dr. Ma Thida, a leading human rights activist
127
355556
3206
İnsan hakları hareketinin liderlerinden
06:10
who had nearly died in prison
128
358762
1763
uzun yılları hücrede olmak üzere
06:12
and had spent many years in solitary confinement,
129
360525
2887
neredeyse hapiste ölen Dr.Ma Thida
06:15
told me she was grateful to her jailers
130
363412
3448
onu hapse atanlara,
06:19
for the time she had had to think,
131
366860
2935
düşünmek için zaman verdikleri,
06:21
for the wisdom she had gained,
132
369795
1771
dirayet kazandırdıkları ve
06:23
for the chance to hone her meditation skills.
133
371566
4044
meditasyon yeteneklerini geliştirdikleri
için minettar olduğunu söyledi.
için minettar olduğunu söyledi.
06:27
She had sought meaning
134
375610
1567
Anlamı aramıştı ve
06:29
and made her travail into a crucial identity.
135
377177
3883
önemli bir kimliğin
doğum sancılarını çekmişti.
doğum sancılarını çekmişti.
06:33
But if the people I met
136
381060
1827
Ancak tanıştıklarım
06:35
were less bitter than I'd anticipated
137
382887
2183
hapiste oldukları için daha az sertlerdi
06:37
about being in prison,
138
385070
1600
aynı zamanda ülkelerinde gelişen
06:38
they were also less thrilled than I'd expected
139
386670
2864
reform süreci hakkında da
06:41
about the reform process going on
140
389534
1983
beklediğimden
06:43
in their country.
141
391517
1650
daha az heyecan duyuyorlardı.
06:45
Ma Thida said,
142
393167
1670
Ma Thida: Biz Burmalı'lar
06:47
"We Burmese are noted
143
394837
1645
baskı altındaki muhteşem
06:48
for our tremendous grace under pressure,
144
396482
3472
zerafetimizle ünlüyüzdür,
06:52
but we also have grievance under glamour,"
145
399954
4333
ama aynı zamanda iyiden de şikayet ederiz.
06:56
she said, "and the fact that there have been
146
404287
2406
Bu değişimlerin olması toplumumuzda
06:58
these shifts and changes
147
406693
1335
devam eden
07:00
doesn't erase the continuing problems
148
408028
2314
sorunları çözmeyececeği
07:02
in our society
149
410342
1492
gerçeğini hapishanede
07:04
that we learned to see so well
150
411834
2477
çok iyi görmeyi
07:06
while we were in prison."
151
414311
1934
öğrendik'' dedi.
07:08
And I understood her to be saying
152
416245
2159
Tüm insanlığın hakkettiği
07:10
that concessions confer only a little humanity,
153
418404
3456
imtiyazların küçük bir azınlığa
07:14
where full humanity is due,
154
421860
2258
verildiği, kırıntıların,
07:16
that crumbs are not the same
155
424118
2248
masada bir yerle aynı olmadığı
07:18
as a place at the table,
156
426366
2036
kastettiğini anladım. Bu da,
07:20
which is to say you can forge meaning
157
428402
2596
anlamı işleyebileceğiniz
ve kimlik inşa edebileceğiniz
ve kimlik inşa edebileceğiniz
07:23
and build identity and still be mad as hell.
158
430998
6440
ama hala çılgın olabileceğiniz demektir.
07:29
I've never been raped,
159
437438
1664
Hiç tecavüze uğramadım ve
07:31
and I've never been in anything
remotely approaching
remotely approaching
160
439102
3058
bir Burma hapisanesinde olabilme
07:34
a Burmese prison,
161
442160
1727
ihtimaline yaklaşmadım bile
07:36
but as a gay American,
162
443887
1884
ancak gey bir Amerikalı olarak
07:37
I've experienced prejudice and even hatred,
163
445771
4034
önyargı ve nefrete maruz kaldım ve
07:42
and I've forged meaning and I've built identity,
164
449805
4542
anlamı yarattım ve kimlik inşa ettim,
07:46
which is a move I learned from people
165
454347
2349
bunu da benimkinden
07:48
who had experienced far worse privation
166
456696
2522
çok daha kötü sıkıntılar
07:51
than I've ever known.
167
459218
2564
yaşayanlardan öğrendim.
07:53
In my own adolescence,
168
461782
1667
Ergenliğimde heteroseksüel
07:55
I went to extreme lengths to try to be straight.
169
463449
3492
olmak için aşırı uçlara gittim.
07:59
I enrolled myself in something called
170
466941
1949
Kendimi ''cinsel vekillik''
08:01
sexual surrogacy therapy,
171
468890
2161
olarak adlandırılan bir şeye kaydettirdim.
08:03
in which people I was encouraged to call doctors
172
471051
3817
Doktor demeye teşvik edildiğim
kişilerin reçete ettiği,
kişilerin reçete ettiği,
08:07
prescribed what I was encouraged to call exercises
173
474868
3839
vekil demeye teşvik edildiğim
aslında fahişe olmayan,
aslında fahişe olmayan,
08:10
with women I was encouraged to call surrogates,
174
478707
3752
ama aslında hiçbir şey olmayan,
08:14
who were not exactly prostitutes
175
482459
2491
kadınlarla, egzersiz demeye
teşvik edildiğim
teşvik edildiğim
08:17
but who were also not exactly anything else.
176
484950
2925
birşeydi.
08:20
(Laughter)
177
487875
4483
(Gülüşmeler)
08:24
My particular favorite
178
492358
1717
En favori olanım
08:26
was a blonde woman from the Deep South
179
494075
2305
morgda başı belaya girdikten sonra
08:28
who eventually admitted to me
180
496380
1861
bu işe girdiğini ve
08:30
that she was really a necrophiliac
181
498241
2342
bir nekrofil (ölüsevici) olduğunu
08:32
and had taken this job after she got in trouble
182
500583
2802
sonunda itiraf eden
08:35
down at the morgue.
183
503385
1945
Deep South'dan bir sarışındı.
08:37
(Laughter)
184
505330
4156
(Gülüşmeler)
08:43
These experiences eventually allowed me to have
185
511476
2858
Minnettar olduğum bu deneyimler sayesinde
08:46
some happy physical relationships with women,
186
514334
2789
kadınlarla bazı mutlu
08:49
for which I'm grateful,
187
517123
1518
fiziksel ilişkilerim oldu ancak
08:50
but I was at war with myself,
188
518641
2724
kendimle savaş halindeydim ve
08:53
and I dug terrible wounds into my own psyche.
189
521365
4834
ruhumda derin yaralar açtım.
08:58
We don't seek the painful experiences
190
526199
3225
Kimliklerimizi yontan sancılı
09:01
that hew our identities,
191
529424
2676
deneyimleri değil,
09:04
but we seek our identities
192
532100
1810
sancılı deneyimler sonucu uyananan
09:06
in the wake of painful experiences.
193
533910
3433
kimliklerimizi ararız.
09:09
We cannot bear a pointless torment,
194
537343
2886
Amacı olmayan eziyetlere dayanamayız
09:12
but we can endure great pain
195
540229
2500
ama bir nedeni olduğuna inandığımız
09:14
if we believe that it's purposeful.
196
542729
3175
büyük acılara göğüs gerebiliriz.
09:18
Ease makes less of an impression on us
197
545904
2256
Kolaylık, üzerimizde mücadeleden
09:20
than struggle.
198
548160
1483
daha az iz bırakır.
09:21
We could have been ourselves without our delights,
199
549643
2457
Hazlarımız olmadan da kendimiz
olabilirdik ama
olabilirdik ama
09:24
but not without the misfortunes
200
552100
2276
anlamı aramamızı teşvik eden
09:26
that drive our search for meaning.
201
554376
2831
talihsizliklerimiz olmadan değil.
09:29
"Therefore, I take pleasure in infirmities,"
202
557207
3783
St.Paul'un İkinci Corinthian'larda yazdığı
gibi
gibi
09:33
St. Paul wrote in Second Corinthians,
203
560990
2284
'' Bundan dolayıdır ki kusurlardan
09:35
"for when I am weak, then I am strong."
204
563274
4516
güçsüzken daha çok zevk alıyorum.
09:39
In 1988, I went to Moscow
205
567790
2945
1988'de Sovyet metrolarının sanatçılarıyla
09:42
to interview artists of the Soviet underground,
206
570735
3115
röportaja gittiğimde eserlerinin
09:46
and I expected their work to be
207
573850
1873
muhalif ve siyasi olmasını
09:47
dissident and political.
208
575723
2454
bekliyordum.
09:50
But the radicalism in their work actually lay
209
578177
3058
İşlerindeki radikallik aslında
09:53
in reinserting humanity into a society
210
581235
2925
insanlığı kendi yokeden bir topluma,
09:56
that was annihilating humanity itself,
211
584160
2183
insanlığı yeniden işlemekte yatıyordu;
09:58
as, in some senses, Russian society
212
586343
2788
bir anlamda Rus toplumunun
10:01
is now doing again.
213
589131
1867
şimdi yeniden yaptığı gibi.
10:03
One of the artists I met said to me,
214
590998
2587
Tanıştığım sanatçılardan biri
10:05
"We were in training to be not artists but angels."
215
593585
4411
''Sanatçı değil, melek olmak
için eğitiliyorduk.''
için eğitiliyorduk.''
10:10
In 1991, I went back to see the artists
216
597996
3155
1991 yılında yazdığım sanatçıları
10:13
I'd been writing about,
217
601151
1478
görmek için tekrar gittim
10:14
and I was with them during the putsch
218
602629
2149
Sovyetler Birliği'ni yıkan ayaklanmada
10:16
that ended the Soviet Union,
219
604778
1762
onlarla birlikteydim,
10:18
and they were among the chief organizers
220
606540
2289
onlar ayaklanmaya karşı
10:21
of the resistance to that putsch.
221
608829
3026
direnişin baş organizatörleriydiler.
10:24
And on the third day of the putsch,
222
611855
3419
Ayaklanmanın 3.gününde
10:27
one of them suggested we walk up to Smolenskaya.
223
615274
3039
içlerinden biri Smolenskaya'ya yürümeyi
önerdi.
önerdi.
10:30
And we went there,
224
618313
1282
Oraya gittik ve
10:31
and we arranged ourselves in
front of one of the barricades,
front of one of the barricades,
225
619595
3259
barikatlardan birinin önünde durduk
10:35
and a little while later,
226
622854
1758
bir süre sonra
10:36
a column of tanks rolled up,
227
624612
2261
Bir dizi tank sıralandı ve
10:39
and the soldier on the front tank said,
228
626873
2037
öndeki tanktan bir asker
10:41
"We have unconditional orders
229
628910
2204
''Bu barikatı yoketmek için
10:43
to destroy this barricade.
230
631114
1606
mutlak emir aldık.
10:44
If you get out of the way,
231
632720
1655
Eğer çekilirseniz
10:46
we don't need to hurt you,
232
634375
1565
size zarar vermeyiz
10:48
but if you won't move, we'll have no choice
233
635940
1878
aksi takdirde sizi indirmekten
10:50
but to run you down."
234
637818
1713
başka seçeneğimiz kalmayacak.''
10:51
And the artists I was with said,
235
639531
1852
Yanımdaki sanatçılardan biri
10:53
"Give us just a minute.
236
641383
1407
''Bize bir dakika verin.
10:54
Give us just a minute to tell you why we're here."
237
642790
4348
Neden burada olduğumuzu anlatacağım.''
10:59
And the soldier folded his arms,
238
647138
2056
Asker kollarını kavuşturdu ve
11:01
and the artist launched into a
Jeffersonian panegyric to democracy
Jeffersonian panegyric to democracy
239
649194
4600
sanatçı demokrasiye Jaffersonvari
bir methiye başlattı,
bir methiye başlattı,
11:05
such as those of us who live
240
653794
1858
Jefferson demokrasinde
11:07
in a Jeffersonian democracy
241
655652
1921
yaşayan bizlerin dahi
11:09
would be hard-pressed to present.
242
657573
3295
sunamayacağı bir şekilde.
11:13
And they went on and on,
243
660868
1756
Devam ettiler ve
11:14
and the soldier watched,
244
662624
2003
asker izledi ve
11:16
and then he sat there for a full minute
245
664627
1729
bittikten sonra
11:18
after they were finished
246
666356
1504
bir dakika boyunca durdu ve
11:20
and looked at us so bedraggled in the rain,
247
667860
2785
yağmurdan perişan halde bize baktı.
11:22
and said, "What you have said is true,
248
670645
3677
''Söyledikleriniz doğru ve
11:26
and we must bow to the will of the people.
249
674322
3616
insanların isteklerine boyun eğmeliyiz.''
11:30
If you'll clear enough space for us to turn around,
250
677938
2471
Eğer dönebilmemiz için yer açarsanız
11:32
we'll go back the way we came."
251
680409
2454
geri döneceğiz.''
11:35
And that's what they did.
252
682863
2146
Yaptıkları buydu.
11:37
Sometimes, forging meaning
253
685009
2218
Bazen anlamı yaratmak
11:39
can give you the vocabulary you need
254
687227
2620
özgürlüğünüz için savaşmanız için
11:42
to fight for your ultimate freedom.
255
689847
3258
gereken kelimeleri verir.
11:45
Russia awakened me to the lemonade notion
256
693105
3155
Rusya bende limonata fikrini uyandırdı
11:48
that oppression breeds the power to oppose it,
257
696260
2554
yani baski ona direnmek için gereken gücü
besler ve
besler ve
11:51
and I gradually understood that as the cornerstone
258
698814
3426
ben bunun kimliğin mihenk taşı olduğunu
11:54
of identity.
259
702240
1534
zamanla anladım.
11:55
It took identity to rescue me from sadness.
260
703774
4685
Kimliği beni üzüntüden kurtarması için
kullandım.
kullandım.
12:00
The gay rights movement posits a world
261
708459
2116
Eşcinsel hakları hareketi benim için
12:02
in which my aberrances are a victory.
262
710575
2851
anormalliklerimin zafer olduğu
bir dünya verdi.
bir dünya verdi.
12:05
Identity politics always works on two fronts:
263
713426
3628
Kimlik politikaları her zaman
iki yönlüdür:
iki yönlüdür:
12:09
to give pride to people who have a given condition
264
717054
3055
Özel durumu ya da özelliği
12:12
or characteristic,
265
720109
1457
olan kişilere gurur verir ve
12:13
and to cause the outside world
266
721566
1676
dış dünyanın bu kişilere daha
12:15
to treat such people more gently and more kindly.
267
723242
3528
hassas ve kibar davranmasını sağlar.
12:18
Those are two totally separate enterprises,
268
726770
3518
Bu ikisi tamamen ayrı teşebbüslerdir ancak
12:22
but progress in each sphere
269
730288
1825
bir taraftaki ilerleme
12:24
reverberates in the other.
270
732113
2359
diğer tarafa da akseder.
12:26
Identity politics can be narcissistic.
271
734472
3749
Kimlik politikaları narsist olabilir.
12:30
People extol a difference only because it's theirs.
272
738221
3328
İnsanlar bir farklılığı sadece kendileri
ile ilgili diye övebilirler.
ile ilgili diye övebilirler.
12:33
People narrow the world and function
273
741549
2399
Dünyayı daraltabilir ve
12:36
in discrete groups without empathy for one another.
274
743948
3051
birbirini anlamayan ayrık gruplarda
yer alabilirler.
yer alabilirler.
12:39
But properly understood
275
746999
2485
Ancak düzgün şekilde anlaşılıp
12:41
and wisely practiced,
276
749484
1921
akıllıca uygulandğında
12:43
identity politics should expand
277
751405
1991
kimlik politikaları bizim
12:45
our idea of what it is to be human.
278
753396
2527
insan olma fikrimizi genişletebilirler.
12:48
Identity itself
279
755923
1718
Kimlik başlıbaşına
12:49
should be not a smug label
280
757641
2549
kendini beğenmiş bir marka
12:52
or a gold medal
281
760190
2084
ya da altın madalya değil
12:54
but a revolution.
282
762274
2473
bir devrim olmalıdır.
12:56
I would have had an easier life if I were straight,
283
764747
3566
Eşcinsel olmasaydım yaşamım
daha kolay olurdu
daha kolay olurdu
13:00
but I would not be me,
284
768313
1797
ama ben olmazdım.
13:02
and I now like being myself better
285
770110
2665
Şu anda kendim olmayı
13:04
than the idea of being someone else,
286
772775
2053
başkası olma fikrine tercih ederim
13:07
someone who, to be honest,
287
774828
1648
Dürüst omak gerekirse
13:08
I have neither the option of being
288
776476
2084
olma ya da olabilme fikrini
13:10
nor the ability fully to imagine.
289
778560
2477
düşünemeyeceğim bile birine.
13:13
But if you banish the dragons,
290
781037
2152
Ejderhaları yasaklarsanız
13:15
you banish the heroes,
291
783189
2565
kahramanları yasaklarsınız ve
13:17
and we become attached
292
785754
1541
hayatlarımızdaki
13:19
to the heroic strain in our own lives.
293
787295
3128
kahraman anlama bağlanırız.
13:22
I've sometimes wondered
294
790423
1281
Bazen bu konuşmanın da
13:23
whether I could have ceased
to hate that part of myself
to hate that part of myself
295
791704
2782
bir bildirimi olan eşcinsel onurun
13:26
without gay pride's technicolor fiesta,
296
794486
2581
renkli şöleni olmasa bu yanındam
13:29
of which this speech is one manifestation.
297
797067
4501
nefret etmemeyi başarabilir miydim
diye merak ediyorum.
diye merak ediyorum.
13:33
I used to think I would know myself to be mature
298
801568
2897
Anlam yüklemeden eşcinsel olabilseydim
13:36
when I could simply be gay without emphasis,
299
804465
2854
olgun olabileceğimi sanırdım
13:39
but the self-loathing of that period left a void,
300
807319
3909
ancak kendinden nefret etme süreci
13:43
and celebration needs to fill and overflow it,
301
811228
3735
kutlamanın doldurmak zorunda olduğu
bir boşluk yarattı ve
bir boşluk yarattı ve
13:47
and even if I repay my private debt of melancholy,
302
814963
3694
ben kendi melankolimin borcunu ödesem de
13:50
there's still an outer world of homophobia
303
818657
2756
dışarıda hala bitmesi yıllar sürebilecek
13:53
that it will take decades to address.
304
821413
2889
bir homofobi dünyası vardı.
13:56
Someday, being gay will be a simple fact,
305
824302
3315
Bir gün eşcinsel olmak
suçlamasız ve parti şapkasız
suçlamasız ve parti şapkasız
13:59
free of party hats and blame,
306
827617
2849
sıradan bir gerçek olacak ama
14:02
but not yet.
307
830466
1518
daha değil.
14:04
A friend of mine who thought gay pride
308
831984
2749
Eşcinsel onurunun amacından
14:06
was getting very carried away with itself,
309
834733
1914
uzaklaştığını düşünen bir arkadaşım
14:08
once suggested that we organize
310
836647
1564
Eşcinsel Tevazu Haftası
14:10
Gay Humility Week.
311
838211
2022
düzenlememizi önermişti.
14:12
(Laughter) (Applause)
312
840233
4467
(Gülüşmeler) (Alkış)
14:18
It's a great idea,
313
846643
2195
Harika bir fikir ancak
14:21
but its time has not yet come.
314
848838
2429
daha zaman var.
14:23
(Laughter)
315
851267
1985
(Gülüşmeler)
14:25
And neutrality, which seems to lie
316
853252
2199
Umutsuzluk ve kutlamanın
14:27
halfway between despair and celebration,
317
855451
2754
ortasında duruyor gibi gözüken tarafsızlık
14:30
is actually the endgame.
318
858205
3186
aslında finaldir.
14:33
In 29 states in the U.S.,
319
861391
2520
ABD'nin 29 eyaletinde
14:36
I could legally be fired or denied housing
320
863911
3262
eşcinsel olduğum için
14:39
for being gay.
321
867173
2166
işten atılabilir ya da ev bulamayabilirim.
14:41
In Russia, the anti-propaganda law
322
869339
2621
Rusya'da gösteri yasağı
14:44
has led to people being beaten in the streets.
323
871960
2977
insanların sokakta dövülmelerine yolaçtı.
14:47
Twenty-seven African countries
324
874937
2056
27 Afrika ülkesi
14:49
have passed laws against sodomy,
325
876993
2898
eşcinselliğe karşı kanunlar çıkardı ve
14:52
and in Nigeria, gay people can legally
326
879891
2239
Nijerya'da eşcinseller
14:54
be stoned to death,
327
882130
1458
taşlanarak öldürebiliyor ve
14:55
and lynchings have become common.
328
883588
2690
sıkça linç ediliyorlar.
14:58
In Saudi Arabia recently, two men
329
886278
3090
Suudi Arabistan'da cinsel eylemden
15:01
who had been caught in carnal acts,
330
889368
1905
yakalanan iki adamın
15:03
were sentenced to 7,000 lashes each,
331
891273
4667
herbiri 7000 kırbaç cezası aldı ve
bunun sonuncunda
bunun sonuncunda
15:08
and are now permanently disabled as a result.
332
895940
3399
şu anda kalıcı olarak kötürümler.
15:11
So who can forge meaning
333
899339
1871
Kim anlamı yaratabilir ve
15:13
and build identity?
334
901210
2780
kimlik inşa edebilir.
15:16
Gay rights are not primarily marriage rights,
335
903990
3327
Eşcinsel hakları evlilik hakkından
ibaret değil ve
ibaret değil ve
15:19
and for the millions who live in unaccepting places
336
907317
2936
yoksunluk içerisinde çok kötü koşullarda
15:22
with no resources,
337
910253
2177
yaşayan milyonlar için
15:24
dignity remains elusive.
338
912430
2480
haysiyet çok uzak.
15:27
I am lucky to have forged meaning
339
914910
3012
Ben anlamı yarattığım ve
15:30
and built identity,
340
917922
2066
kimliği inşa ettiğim için şanslıyım
15:32
but that's still a rare privilege,
341
919988
2297
ancak bu hala az bulunan bir imtiyaz ve
15:34
and gay people deserve more collectively
342
922285
2829
eşcinseller daha yaygın olarak
15:37
than the crumbs of justice.
343
925114
3436
adalet kırıntılarından fazlasını
hakediyorlar.
hakediyorlar.
15:40
And yet, every step forward
344
928550
3051
Hala her ileri adım
15:43
is so sweet.
345
931601
2066
çok güzel.
15:45
In 2007, six years after we met,
346
933667
3654
2007'de tanıştıktan 6 yıl sonra
15:49
my partner and I decided
347
937321
2057
partnerim ve ben
15:51
to get married.
348
939378
1734
evlenmeye karar verdik.
15:53
Meeting John had been the discovery
349
941112
2182
John ile tanışmak
15:55
of great happiness
350
943294
1856
büyük mutluluğun keşfi ve
15:57
and also the elimination of great unhappiness,
351
945150
3100
büyük mutsuzluğun yok edilmesiydi.
16:00
and sometimes, I was so occupied
352
948250
2614
Bazen onca acının yok olması
16:03
with the disappearance of all that pain
353
950864
2501
ile o kadar meşgul oluyorum ki
16:05
that I forgot about the joy,
354
953365
2352
başta bana çok uzak olan
16:07
which was at first the less
remarkable part of it to me.
remarkable part of it to me.
355
955717
3747
neşeyi unutuyorum.
16:11
Marrying was a way to declare our love
356
959464
2701
Evlilik aşkımızı yokluktan çok beraberlik
16:14
as more a presence than an absence.
357
962165
3986
olarak açıklamanın bir yolu.
16:18
Marriage soon led us to children,
358
966151
2452
Evlilikler bizi çocuklara götürür ve
16:20
and that meant new meanings
359
968603
1607
bu da yeni anlamlar ve bizlerin,
16:22
and new identities, ours and theirs.
360
970210
4252
onların yeni kimlikleri demektir.
16:26
I want my children to be happy,
361
974462
2927
Çocuklarımın mutlu olmasını istiyorum ve
üzgün olduklarında
üzgün olduklarında
16:29
and I love them most achingly when they are sad.
362
977389
3781
onalrı en ağır yürek acısıyla seviyorum.
16:33
As a gay father, I can teach them
363
981170
2680
Eşcinsel bir baba olarak onlara
16:36
to own what is wrong in their lives,
364
983850
2677
yanlışları sahiplenmeyi öğretebilirim
16:38
but I believe that if I succeed
365
986527
1793
ancak onları farklılıklardan
korumayı başarırsam
korumayı başarırsam
16:40
in sheltering them from adversity,
366
988320
2320
bir ebeveyn olarak
16:42
I will have failed as a parent.
367
990640
2890
başarısız olacağımı biliyorum.
16:45
A Buddhist scholar I know once explained to me
368
993530
3068
Birzamanlar bir budist eğitmen bana
16:48
that Westerners mistakenly think
369
996598
1969
Batılıların, nirvanaya sadece bütün
16:50
that nirvana is what arrives
370
998567
2355
kederleri uzakta olduğunda ve
16:53
when all your woe is behind you
371
1000922
2743
geleceğe neşe ile baktığında
16:55
and you have only bliss to look forward to.
372
1003665
3239
ulaşabileceği yanılgısında
olduğunu söylemişti.
olduğunu söylemişti.
16:59
But he said that would not be nirvana,
373
1006904
2165
Ama bu nirvana değildir çünkü
17:01
because your bliss in the present
374
1009069
1510
geçmişteki neşeniz hep
17:02
would always be shadowed by the joy from the past.
375
1010579
3999
şimdiki mutluluğunuzu gölgeleyecektir.
17:06
Nirvana, he said, is what you arrive at
376
1014578
2830
Dedi ki nirvanaya ancak
17:09
when you have only bliss to look forward to
377
1017408
2382
geleceğe neşeyle baktığınızda ve
17:11
and find in what looked like sorrows
378
1019790
2483
üzüntü olarak görünende de mutluluk
17:14
the seedlings of your joy.
379
1022273
2853
fideleri bulduğunuzda ulaşılır.
17:17
And I sometimes wonder
380
1025126
1711
Bazen merak ederim;
17:19
whether I could have found such fulfillment
381
1026837
2393
heteroseksüel bir gençlik yaşasaydım
17:21
in marriage and children
382
1029230
1462
ya da şimdi genç olsaydım
17:22
if they'd come more readily,
383
1030692
2053
evlilik ve çocuklardan
17:24
if I'd been straight in my youth or were young now,
384
1032745
4025
bu kadar mutluluk duyabilir miydim,
17:28
in either of which cases this might be easier.
385
1036770
3422
hangisi daha kolay olurdu diye.
17:32
Perhaps I could.
386
1040192
1579
Muhtemelen evet.
17:33
Perhaps all the complex imagining I've done
387
1041771
2337
Muhtemelen tüm karmaşık düşlemelerim
17:36
could have been applied to other topics.
388
1044108
2133
başka konularda da geçerlidir.
17:38
But if seeking meaning
389
1046241
1640
Ancak anlamı arama
17:40
matters more than finding meaning,
390
1047881
1857
anlamı bulmaktan daha önemliyse
17:41
the question is not whether I'd be happier
391
1049738
3363
soru taciz edildiğim için mi daha
mutluyum değil
mutluyum değil
17:45
for having been bullied,
392
1053101
1546
bu deneyimlere verdiğim
17:46
but whether assigning meaning
393
1054647
1672
anlamların mı beni
17:48
to those experiences
394
1056319
1735
daha iyi bir
17:50
has made me a better father.
395
1058054
2416
baba yaptığıdır.
17:52
I tend to find the ecstasy hidden in ordinary joys,
396
1060470
4008
Heyecanı sıradan mutlukluklarda gizli
17:56
because I did not expect those joys
397
1064478
1959
görmeye meyilliyim, çünkü bu mutluluklar
17:58
to be ordinary to me.
398
1066437
2528
benim için sıradan değil
18:01
I know many heterosexuals who have
399
1068965
1817
Eşit mutlulukta evlilik ve aileye
18:02
equally happy marriages and families,
400
1070782
2266
sahip heteroseksüller tanıyorum ama
18:05
but gay marriage is so breathtakingly fresh,
401
1073048
2861
gey evlilikleri çok daha şekilde taze ve
18:08
and gay families so exhilaratingly new,
402
1075909
3304
gey aileler daha yeni ve
18:11
and I found meaning in that surprise.
403
1079213
4259
anlamı bu sürprizde buldum.
18:15
In October, it was my 50th birthday,
404
1083472
3438
Ekimde 50.yaşgünümü kutlayacağım
18:19
and my family organized a party for me,
405
1086910
3218
ailem bir parti düzenliyor ve
18:22
and in the middle of it,
406
1090128
1489
oğlum eşime benim için
18:23
my son said to my husband
407
1091617
1417
bir konuşma
18:25
that he wanted to make a speech,
408
1093034
1666
yapmak istediğini söylediğinde John
18:26
and John said,
409
1094700
994
''George sen
18:27
"George, you can't make a speech. You're four."
410
1095694
4622
konuşma yapamazsın. 4 yaşındasın'' dedi.
18:32
(Laughter)
411
1100316
1514
(Gülüşmeler)
18:34
"Only Grandpa and Uncle David and I
412
1101830
2336
''Bu gece yalnız ben, büyükbaban ve
18:36
are going to make speeches tonight."
413
1104166
2049
David amcan konuşacak''
18:38
But George insisted and insisted,
414
1106215
2905
Geoerge ısrar etmeye devam etti,
18:41
and finally, John took him up to the microphone,
415
1109120
3003
sonunda John ona mikrofonu verdi
18:44
and George said very loudly,
416
1112123
3056
ve George yüksek sesle
18:47
"Ladies and gentlemen,
417
1115179
2444
''Baylar bayanlar
18:49
may I have your attention please."
418
1117623
2582
bir dakikanızı alabilir miyim lütfen''
18:52
And everyone turned around, startled.
419
1120205
2715
Herkes döndü, şaşırdı
18:55
And George said,
420
1122920
2107
George
18:57
"I'm glad it's Daddy's birthday.
421
1125027
2331
''Babamın doğumgünü olduğuna mutluyum.
18:59
I'm glad we all get cake.
422
1127358
3441
Pasta yediğimiz için mutluyum.
19:02
And daddy, if you were little,
423
1130799
3158
Babacım eğer küçük olsaydın
19:06
I'd be your friend."
424
1133957
3267
ben senin arkadaşın olurdum.''
19:09
And I thought — Thank you.
425
1137770
2831
Ve düşündüm-Teşekkür ederim.
19:12
I thought that I was indebted
426
1140601
2299
Sanırım Bobby Finkel'a bile borçluyum
19:15
even to Bobby Finkel,
427
1142900
1795
çünkü bütün o önceki tecrübeler
19:16
because all those earlier experiences
428
1144695
2737
beni bugünlere getirdi ve
19:19
were what had propelled me to this moment,
429
1147432
2368
sonunda koşulsuz olarak,
19:22
and I was finally unconditionally grateful
430
1149800
2532
bir zamanlar değiştirmek için hiçbir şey
19:24
for a life I'd once have done anything to change.
431
1152332
3775
yapmadığım bir hayata minettarım
19:28
The gay activist Harvey Milk
432
1156107
2045
Gey aktiviste Harvey Milk'e
19:30
was once asked by a younger gay man
433
1158152
2528
genç bir adam yardım için
19:32
what he could do to help the movement,
434
1160680
2216
ne yapabileceğini sorduğunda
19:35
and Harvey Milk said,
435
1162896
1411
Harvey Milk'in yanıtı
19:36
"Go out and tell someone."
436
1164307
2414
''Dışarı çık ve birilerine anlat.'' idi.
19:38
There's always somebody who wants to confiscate
437
1166721
2624
İnsanlığımızı işgal etmek isteyecek
19:41
our humanity,
438
1169345
1605
birileri her zaman olacaktır ve
19:43
and there are always stories that restore it.
439
1170950
2788
herzaman iyileştiren hikayeler olacaktır.
19:45
If we live out loud,
440
1173738
1578
Yüksek sesle yaşarsak
19:47
we can trounce the hatred
441
1175316
1666
nefreti yenebilir ve
19:49
and expand everyone's lives.
442
1176982
3414
herkesin hayatını geliştirebiliriz.
19:52
Forge meaning. Build identity.
443
1180396
3624
Anlamı yarat. Kimlik inşa et.
19:56
Forge meaning.
444
1184020
2073
Anlamı yarat.
19:58
Build identity.
445
1186093
2747
Kimlik inşa et.
20:01
And then invite the world
446
1188840
1798
Sonra tüm dünyayı
20:02
to share your joy.
447
1190638
1696
bu neşeyi paylaşmaya davet et.
20:04
Thank you.
448
1192334
3246
Teşekkürler.
20:07
(Applause)
449
1195580
1426
(Alkışlar)
20:09
Thank you. (Applause)
450
1197006
3077
Teşekkür ederim. (Alkışlar)
20:12
Thank you. (Applause)
451
1200083
4099
Teşekkür ederim. (Alkışlar)
20:16
Thank you. (Applause)
452
1204182
4000
Teşekkür ederim. (Alkışlar)
ABOUT THE SPEAKER
Andrew Solomon - WriterAndrew Solomon writes about politics, culture and psychology.
Why you should listen
Andrew Solomon is a writer, lecturer and Professor of Clinical Psychology at Columbia University. He is president of PEN American Center. He writes regularly for The New Yorker and the New York Times.
Solomon's newest book, Far and Away: Reporting from the Brink of Change, Seven Continents, Twenty-Five Years was published in April, 2016. His previous book, Far From the Tree: Parents, Children, and the Search for Identity won the National Book Critics Circle award for nonfiction, the Wellcome Prize and 22 other national awards. It tells the stories of parents who not only learn to deal with their exceptional children but also find profound meaning in doing so. It was a New York Times bestseller in both hardcover and paperback editions. Solomon's previous book, The Noonday Demon: An Atlas of Depression, won the 2001 National Book Award for Nonfiction, was a finalist for the 2002 Pulitzer Prize and was included in The Times of London's list of one hundred best books of the decade. It has been published in twenty-four languages. Solomon is also the author of the novel A Stone Boat and of The Irony Tower: Soviet Artists in a Time of Glasnost.
Solomon is an activist in LGBT rights, mental health, education and the arts. He is a member of the boards of directors of the National LGBTQ Force and Trans Youth Family Allies. He is a member of the Board of Visitors of Columbia University Medical Center, serves on the National Advisory Board of the Depression Center at the University of Michigan, is a director of Columbia Psychiatry and is a member of the Advisory Board of the Depression and Bipolar Support Alliance. Solomon also serves on the boards of the Metropolitan Museum of Art, Yaddo and The Alex Fund, which supports the education of Romani children. He is also a fellow of Berkeley College at Yale University and a member of the New York Institute for the Humanities and the Council on Foreign Relations.
Solomon lives with his husband and son in New York and London and is a dual national. He also has a daughter with a college friend; mother and daughter live in Texas but visit often.
Andrew Solomon | Speaker | TED.com