TEDWomen 2015
Roxane Gay: Confessions of a bad feminist
Roxane Gay: Kötü bir feministin itirafları
Filmed:
Readability: 3.7
1,781,161 views
Yazar Roxane Gay, kendisini "kötü feminist" olarak adlandırırken, feminist hareketin mükemmeliğe dair taleplerini muhtemelen yerine getiremeyeceğini kabul ederek nükte yapıyordu. Ancak esprinin boşa olduğunu fark etti. Düşündürücü ve provokatif konuşmasıyla, feminizmin her tadını benimsememizi istiyor — ve hep birlikte gerçek değişime yol açabilecek küçük seçimler yapmamızı...
Roxane Gay - Writer
In "Bad Feminist," her 2014 book of essays, Roxane Gay laid out a wise, funny and deeply empathetic vision of modern feminism, acceptance and identity -- flaws and all. Full bio
In "Bad Feminist," her 2014 book of essays, Roxane Gay laid out a wise, funny and deeply empathetic vision of modern feminism, acceptance and identity -- flaws and all. Full bio
Double-click the English transcript below to play the video.
00:13
I am failing as a woman,
0
1008
1800
Bir kadın olarak başarısız oluyorum,
00:14
I am failing as a feminist.
1
2832
2295
bir feminist olarak başarısız oluyorum.
00:17
I have passionate opinions
about gender equality,
about gender equality,
2
5452
2777
Cinsiyet eşitliğiyle ilgili
tutkulu fikirlerim var,
tutkulu fikirlerim var,
00:20
but I worry that to freely accept
the label of "feminist,"
the label of "feminist,"
3
8229
4061
ancak "feminist" etiketini özgürce
kabul etmek iyi feministlere
kabul etmek iyi feministlere
00:24
would not be fair to good feminists.
4
12314
2299
karşı adil olmayacak
diye endişeleniyorum.
diye endişeleniyorum.
00:27
I'm a feminist, but I'm a rather bad one.
5
15184
2373
Ben bir feministim, ama oldukça kötüsü.
00:29
Oh, so I call myself a Bad Feminist.
6
17581
2864
Bu yüzden kendime Kötü Feminist
adını veriyorum.
adını veriyorum.
00:32
Or at least, I wrote an essay,
7
20469
2333
Ya da en azından bir yazı yazdım
00:34
and then I wrote a book
called "Bad Feminist,"
called "Bad Feminist,"
8
22826
2175
ve sonra bir kitap yazdım,
adı "Kötü Feminist" olan.
adı "Kötü Feminist" olan.
00:37
and then in interviews, people started
calling me The Bad Feminist.
calling me The Bad Feminist.
9
25025
3436
Sonra röportajlarda insanlar bana
Kötü Feminist demeye başladı.
Kötü Feminist demeye başladı.
00:40
(Laughter)
10
28485
1166
(Gülüşmeler)
00:41
So, what started as a bit
of an inside joke with myself
of an inside joke with myself
11
29675
4037
Böylece biraz kendi içimde bir espri
ve gönüllü bir provokasyon
ve gönüllü bir provokasyon
00:45
and a willful provocation,
12
33736
1681
olarak başlayan şey
00:47
has become a thing.
13
35441
1650
konu hâline geldi.
00:49
Let me take a step back.
14
37996
1460
Bir adım geri geleyim.
00:52
When I was younger,
15
40076
1236
Gençliğimde,
00:53
mostly in my teens and 20s,
16
41336
1913
ekseriyetle ergenliğimde ve 20'lerimde
00:55
I had strange ideas about feminists
17
43273
2405
feministlerin kıllı, öfkeli,
erkeklerden nefret eden,
erkeklerden nefret eden,
00:57
as hairy, angry, man-hating,
sex-hating women --
sex-hating women --
18
45702
3776
cinsellikten nefret eden kadınlar
olduğuyla ilgili garip düşüncelerim vardı --
olduğuyla ilgili garip düşüncelerim vardı --
01:01
as if those are bad things.
19
49502
1579
sanki bunlar kötü şeylermiş gibi.
01:03
(Laughter)
20
51105
2729
(Gülüşmeler)
01:06
These days, I look at how
women are treated the world over,
women are treated the world over,
21
54978
3438
Bu günlerde dünyada kadınlara nasıl
davranıldığına bakıyorum
davranıldığına bakıyorum
01:10
and anger, in particular, seems
like a perfectly reasonable response.
like a perfectly reasonable response.
22
58440
4286
ve özellikle öfke tamamen
mantıklı bir cevap gibi geliyor.
mantıklı bir cevap gibi geliyor.
01:14
But back then,
23
62750
1745
Ancak o zamanlar,
01:16
I worried about the tone people used
24
64519
1803
feminist olduğumu ortaya attığımda
01:18
when suggesting I might be a feminist.
25
66322
3000
insanların kullandığı tondan
dolayı endişeleniyordum.
dolayı endişeleniyordum.
01:21
The feminist label was an accusation,
26
69322
2558
Feminist etiketi bir suçlamaydı,
01:23
it was an "F" word, and not a nice one.
27
71904
2389
bir "F" kelimesiydi ve hoş olmayanı.
01:26
I was labeled a woman
who doesn't play by the rules,
who doesn't play by the rules,
28
74762
2896
Kurallara göre oynamayan,
01:29
who expects too much,
29
77682
1621
çok fazla şey bekleyen,
01:31
who thinks far too highly of myself,
30
79327
1993
erkeklerle eşit -- (Öksürük) --
daha üstün olduğuma
daha üstün olduğuma
01:33
by daring to believe I'm equal --
(Coughs) -- superior to a man.
(Coughs) -- superior to a man.
31
81344
4114
inanmaya cüret ederek kendini fazlaca iyi
gören bir kadın olarak görüldüm.
gören bir kadın olarak görüldüm.
01:38
You don't want to be that rebel woman,
32
86040
1845
O asi kadın olmak istemezsiniz,
01:39
until you realize that you
very much are that woman,
very much are that woman,
33
87909
2485
ta ki o kadın olduğunuzu fark edinceye dek
01:42
and cannot imagine being anyone else.
34
90418
2497
ve başka biri olmayı düşünemezsiniz.
01:45
As I got older, I began to accept
35
93344
2020
Yaşlandıkça, gerçekten bir feminist
01:47
that I am, indeed, a feminist,
and a proud one.
and a proud one.
36
95388
3333
olduğumu kabul etmeye başladım
ve gururluydum da.
ve gururluydum da.
01:50
I hold certain truths to be self-evident:
37
98745
2794
Belli gerçeklerin aşikâr
olduğunu kabul ettim:
olduğunu kabul ettim:
01:53
Women are equal to men.
38
101563
2452
Kadınlar erkeklerle eşittir.
01:56
We deserve equal pay for equal work.
39
104039
2781
Eşit iş için eşit ücreti hak ediyoruz.
01:58
We have the right to move
through the world as we choose,
through the world as we choose,
40
106844
2984
Dünyada istediğimiz gibi serbestçe
dolanma hakkımız var,
dolanma hakkımız var,
02:01
free from harassment or violence.
41
109852
1967
taciz veya şiddet olmadan.
02:04
We have the right to easy,
affordable access to birth control,
affordable access to birth control,
42
112233
3554
Doğum kontrolü ve
üreme sağlığı hizmetlerine
üreme sağlığı hizmetlerine
02:07
and reproductive services.
43
115811
1897
kolay, ucuz erişim hakkımız var.
02:09
We have the right to make choices
about our bodies,
about our bodies,
44
117732
2571
Kendi bedenlerimizle ilgili
seçimler yapma hakkımız var,
seçimler yapma hakkımız var,
02:12
free from legislative oversight
or evangelical doctrine.
or evangelical doctrine.
45
120327
4153
kanunların gözetimi veya
evanjelist doktrinden bağımsız olarak.
evanjelist doktrinden bağımsız olarak.
02:16
We have the right to respect.
46
124504
1484
Saygıya hakkımız var.
02:18
There's more.
47
126679
1206
Daha fazlası var.
02:19
When we talk about the needs of women,
48
127909
2215
Kadınların ihtiyaçları
hakkında konuştuğumuzda,
hakkında konuştuğumuzda,
02:22
we have to consider
the other identities we inhabit.
the other identities we inhabit.
49
130148
3405
yaşadığımız diğer kimlikleri
de düşünmek zorundayız.
de düşünmek zorundayız.
02:25
We are not just women.
50
133577
1457
Sadece kadın değiliz.
02:27
We are people with different bodies,
51
135518
1847
Farklı bedenleri,
02:29
gender expressions, faiths, sexualities,
52
137389
3015
cinsiyet dışavurumları, inançları,
cinsellikleri, sosyal tabakaları,
cinsellikleri, sosyal tabakaları,
02:32
class backgrounds, abilities,
and so much more.
and so much more.
53
140428
2891
yetenekleri ve daha pek çok
şeyi olan insanlarız.
şeyi olan insanlarız.
02:35
We need to take into account
54
143708
1397
Bu farklılıkları ve bizleri
02:37
these differences and how they affect us,
55
145129
2436
nasıl etkilediğini hesaba
katmak zorundayız,
katmak zorundayız,
02:39
as much as we account for
what we have in common.
what we have in common.
56
147589
2702
ortak yanlarımızdan
sorumlu olduğumuz kadar.
sorumlu olduğumuz kadar.
02:42
Without this kind of inclusion,
our feminism is nothing.
our feminism is nothing.
57
150680
3619
Böyle bir dâhil etme olmadan,
feminizmimiz bir şey değil.
feminizmimiz bir şey değil.
02:47
I hold these truths to be self-evident,
but let me be clear:
but let me be clear:
58
155220
3651
Bu gerçeklerin aşikâr olduğunu
kabul ettim, ama açıkça söylemeliyim:
kabul ettim, ama açıkça söylemeliyim:
02:50
I'm a mess.
59
158895
1137
Darmadağınım.
02:52
I am full of contradictions.
60
160056
2257
Tezatlarla doluyum.
02:54
There are many ways in which
I'm doing feminism wrong.
I'm doing feminism wrong.
61
162337
2920
Pek çok şekilde feminizmi
yanlış yaşıyorum.
yanlış yaşıyorum.
02:57
I have another confession.
62
165876
1516
Başka bir itirafım var.
02:59
When I drive to work, I listen
to thuggish rap at a very loud volume.
to thuggish rap at a very loud volume.
63
167416
4336
Arabayla işe giderken, çok yüksek sesle
sert rap dinliyorum.
sert rap dinliyorum.
03:03
(Laughter)
64
171776
1507
(Gülüşmeler)
03:05
Even though the lyrics
are degrading to women --
are degrading to women --
65
173307
2329
Sözleri kadınları küçümsediği hâlde --
03:07
these lyrics offend me to my core --
66
175660
2795
bu sözler beni derinden incitiyor --
03:10
the classic Yin Yang Twins
song "Salt Shaker" --
song "Salt Shaker" --
67
178479
3000
klasik Yin Yang Twins
şarkısı "Salt Shaker" --
şarkısı "Salt Shaker" --
03:13
it is amazing.
68
181503
1452
inanılmaz.
03:14
(Laughter)
69
182979
2466
(Gülüşmeler)
03:17
"Make it work with your wet t-shirt.
70
185469
2928
"Islak tişörtünle devam et.
03:20
Bitch, you gotta shake it
'til your camel starts to hurt!"
'til your camel starts to hurt!"
71
188421
3760
Salla sürtük, ta ki
ağrıyıncaya kadar deven!"
ağrıyıncaya kadar deven!"
03:24
(Laughter)
72
192205
1158
(Gülüşmeler)
03:25
Think about it.
73
193387
1025
Bir düşünün.
03:26
(Laughter)
74
194436
2888
(Gülüşmeler)
03:29
Poetry, right?
75
197348
1318
Şiir, değil mi?
03:30
I am utterly mortified
by my music choices.
by my music choices.
76
198690
3660
Müzik seçimlerimle tamamen
mahcup oluyorum.
mahcup oluyorum.
03:34
(Laughter)
77
202374
1912
(Gülüşmeler)
03:36
I firmly believe in man work,
78
204310
2284
Kesinlikle erkek işine inanıyorum,
03:38
which is anything I don't
want to do, including --
want to do, including --
79
206618
2409
bunlar yapmak istemediğim
her şey, şunlar dâhil --
her şey, şunlar dâhil --
03:41
(Laughter) --
80
209051
1881
(Gülüşmeler) --
03:42
all domestic tasks,
81
210956
2154
bütün ev işleri,
03:45
but also: bug killing, trash removal,
lawn care and vehicle maintenance.
lawn care and vehicle maintenance.
82
213134
4309
bunun yanında, böcek öldürme, çöpü
götürme, çimlerin bakımı ve araç tamiri.
götürme, çimlerin bakımı ve araç tamiri.
03:50
I want no part of any of that.
83
218014
1867
Bunları hiçbir şekilde istemiyorum.
03:51
(Laughter)
84
219905
1073
(Gülüşmeler)
03:53
Pink is my favorite color.
85
221002
1897
Pembe en sevdiğim renk.
03:54
I enjoy fashion magazines
and pretty things.
and pretty things.
86
222923
3028
Moda dergileri ve güzel
şeylerden hoşlanıyorum.
şeylerden hoşlanıyorum.
03:57
I watch "The Bachelor"
and romantic comedies,
and romantic comedies,
87
225975
2303
The Bachelor (Bekâr)'ı ve romantik
komedileri izliyorum.
komedileri izliyorum.
04:00
and I have absurd fantasies
about fairy tales coming true.
about fairy tales coming true.
88
228302
3107
Peri masallarının gerçeğe dönüştüğüyle
ilgili saçma fantezilerim var.
ilgili saçma fantezilerim var.
04:04
Some of my transgressions
are more flagrant.
are more flagrant.
89
232121
2324
Bazı kural ihlallerim daha görünür.
04:06
If a woman wants to take
her husband's name,
her husband's name,
90
234914
2366
Eğer bir kadın kocasının
adını almak isterse,
adını almak isterse,
04:09
that is her choice, and it is not
my place to judge.
my place to judge.
91
237304
2688
o onun seçimi ve ben onu yargılayamam.
04:12
If a woman chooses to stay home
to raise her children,
to raise her children,
92
240622
2976
Eğer bir kadın çocuklarını büyütmek
için evde oturmak isterse,
için evde oturmak isterse,
04:15
I embrace that choice, too.
93
243622
2091
o seçimi de kabul ederim.
04:17
The problem is not that she makes herself
economically vulnerable in that choice;
economically vulnerable in that choice;
94
245737
4071
Sorun, o seçimle kendini ekonomik olarak
hassas hâle getirmesi değil;
hassas hâle getirmesi değil;
04:21
the problem is that our society is set up
95
249832
2170
sorun, toplumumuzun kadınları
seçim yaptıklarında
seçim yaptıklarında
04:24
to make women economically vulnerable
when they choose.
when they choose.
96
252002
2980
ekonomik olarak hassas hâle
getirecek şekilde düzenlenmiş olması.
getirecek şekilde düzenlenmiş olması.
04:26
Let's deal with that.
97
254982
1650
Hadi bununla başa çıkalım.
04:29
(Applause)
98
257601
3378
(Alkış)
Beyaz, orta ve üstü sınıf
heteroseksüel kadınları
heteroseksüel kadınları
04:35
I reject the mainstream feminism
99
263413
2071
04:37
that has historically ignored
or deflected the needs
or deflected the needs
100
265508
2627
desteklemek için tarihsel
olarak farklı renkten,
olarak farklı renkten,
04:40
of women of color, working-class women,
queer women and transgender women,
queer women and transgender women,
101
268159
4388
çalışan sınıfa dâhil, eşcinsel ve
cinsiyet değiştiren kadınların
cinsiyet değiştiren kadınların
04:44
in favor of supporting white, middle-
and upper-class straight women.
and upper-class straight women.
102
272571
3373
ihtiyaçlarını görmezden gelen veya saptıran
ana akım feminizmi reddediyorum.
ana akım feminizmi reddediyorum.
04:47
Listen, if that's good feminism --
I am a very bad feminist.
I am a very bad feminist.
103
275968
3656
Dinleyin, eğer bu iyi feminizmse --
ben çok kötü bir feministim.
ben çok kötü bir feministim.
04:51
(Laughter)
104
279648
1090
(Gülüşmeler)
04:52
There is also this:
105
280762
1452
Bir de şu var:
04:54
As a feminist, I feel a lot of pressure.
106
282238
2722
Bir feminist olarak çok fazla
baskı hissediyorum.
baskı hissediyorum.
04:56
We have this tendency to put
visible feminists on a pedestal.
visible feminists on a pedestal.
107
284984
3669
Ortada görünen feministleri
baş tacı etme eğilimimiz var.
baş tacı etme eğilimimiz var.
05:00
We expect them to pose perfectly.
108
288677
2063
Mükemmel poz vermelerini bekliyoruz.
05:03
When they disappoint us,
109
291287
1160
Bizi hayal kırıklığına uğrattıklarında,
05:04
we gleefully knock them
from the very pedestal we put them on.
from the very pedestal we put them on.
110
292471
3462
onları zevkle üzerine koyduğumuz
kaideden atıyoruz.
kaideden atıyoruz.
05:07
Like I said, I am a mess --
111
295957
2035
Söylediğim gibi, darmadağınım --
05:10
consider me knocked off that pedestal
112
298016
1830
beni oraya koymayı denemeden önce
05:11
before you ever try to put me up there.
113
299846
2021
kaideden düşmüş olarak farz edin.
05:13
(Laughter)
114
301867
1068
(Gülüşmeler)
05:15
Too many women,
115
303374
1060
Pek çok kadın,
05:16
particularly groundbreaking women
and industry leaders,
and industry leaders,
116
304458
3025
özellikle çığır açan kadınlar
ve endüstri liderleri
ve endüstri liderleri
05:19
are afraid to be labeled as feminists.
117
307507
2338
feminist olarak
yaftalanmaktan korkuyorlar.
yaftalanmaktan korkuyorlar.
05:21
They're afraid to stand up and say,
"Yes, I am a feminist,"
"Yes, I am a feminist,"
118
309869
3706
Ayağa kalkıp şöyle demekten korkuyorlar:
"Evet, ben bir feministim.",
"Evet, ben bir feministim.",
05:25
for fear of what that label means,
119
313599
2245
o etiketin anlamından korktuklarından,
05:27
for fear of being unable to live up to
unrealistic expectations.
unrealistic expectations.
120
315868
3868
gerçekçi olmayan beklentilere uygun
olarak yaşayamamaktan korktuklarından.
olarak yaşayamamaktan korktuklarından.
05:32
Take, for example, Beyoncé,
or as I call her, The Goddess.
or as I call her, The Goddess.
121
320569
3772
Örneğin, Beyoncé ya da ona verdiğim
ismiyle Tanrıça'yı ele alın.
ismiyle Tanrıça'yı ele alın.
05:36
(Laughter)
122
324365
1936
(Gülüşmeler)
05:38
She has emerged, in recent years,
as a visible feminist.
as a visible feminist.
123
326325
3432
Son yıllarda göze çarpan bir feminist
olarak ortaya çıktı.
olarak ortaya çıktı.
05:41
At the 2014 MTV Video Music Awards,
124
329781
2817
2014 MTV Video Müzik Ödülleri'nde,
05:44
she performed in front of the word
"feminist" 10 feet high.
"feminist" 10 feet high.
125
332622
3766
3 metre yüksekliğindeki "feminist"
kelimesinin önünde performans gösterdi.
kelimesinin önünde performans gösterdi.
05:48
It was a glorious spectacle to see
126
336412
2231
Bu pop yıldızının açıkça
feminizmi kucaklamasını,
feminizmi kucaklamasını,
05:50
this pop star openly embracing feminism
127
338643
3000
genç kadınlara ve erkeklere
feminist olmanın
feminist olmanın
05:53
and letting young women and men know
128
341643
1729
kutlanacak bir şey olduğunu
05:55
that being a feminist
is something to celebrate.
is something to celebrate.
129
343396
3103
belirtmesini görmek olağanüstü
bir manzaraydı.
bir manzaraydı.
05:58
As the moment faded, cultural critics
began endlessly debating
began endlessly debating
130
346985
3659
Zaman geçtikten sonra, kültür eleştirmenleri
Beyoncé'nin gerçekten feminist
Beyoncé'nin gerçekten feminist
06:02
whether or not Beyoncé was,
indeed, a feminist.
indeed, a feminist.
131
350668
2660
olup olmadığını sonu gelmez bir
şekilde tartışmaya başladılar.
şekilde tartışmaya başladılar.
06:05
They graded her feminism,
132
353693
1881
Onun feminizmini puanladılar,
06:07
instead of simply taking a grown,
accomplished woman at her word.
accomplished woman at her word.
133
355598
4268
yetişkin, başarılı bir kadının sözlerini
sadece kabul etmek yerine.
sadece kabul etmek yerine.
06:11
(Laughter)
134
359890
2638
(Gülüşmeler)
06:14
(Applause)
135
362552
2674
(Alkış)
06:17
We demand perfection from feminists,
136
365250
2517
Feministlerden mükemmeliyet
talep ediyoruz,
talep ediyoruz,
06:19
because we are still fighting for so much,
137
367791
2357
çünkü hâlâ çok şey için savaşıyoruz,
06:22
we want so much,
138
370172
1297
çok şey istiyoruz,
06:23
we need so damn much.
139
371493
1533
kahretsin çok fazlasına ihtiyacımız var.
06:25
We go far beyond reasonable,
constructive criticism,
constructive criticism,
140
373395
3180
Mantıklı, yapıcı eleştirinin
çok ötesine gidiyoruz,
çok ötesine gidiyoruz,
06:28
to dissecting any given woman's feminism,
141
376599
2749
herhangi bir kadının feminizmini
parçalarına ayırıncaya kadar,
parçalarına ayırıncaya kadar,
06:31
tearing it apart
until there's nothing left.
until there's nothing left.
142
379372
2381
geriye bir şey kalmayıncaya dek
paramparça edinceye kadar.
paramparça edinceye kadar.
06:34
We do not need to do that.
143
382253
1389
Bunu yapmamız gerekmiyor.
06:36
Bad feminism -- or really, more inclusive
feminism -- is a starting point.
feminism -- is a starting point.
144
384452
4107
Kötü feminizm ya da aslında daha
kapsamlı feminizm bir başlangıç noktası.
kapsamlı feminizm bir başlangıç noktası.
06:40
But what happens next?
145
388583
1453
Ama daha sonra ne olacak?
06:42
We go from acknowledging
our imperfections to accountability,
our imperfections to accountability,
146
390592
3482
Kusurlarımızı kabul etmekten,
sorumlu tutulabilmeye gideceğiz
sorumlu tutulabilmeye gideceğiz
06:46
or walking the walk,
and being a little bit brave.
and being a little bit brave.
147
394098
3102
veya işin üstesinden gelmeye
ve biraz cesur olmaya.
ve biraz cesur olmaya.
06:49
If I listen to degrading music,
148
397888
2304
Eğer küçümseyici müzik dinlersem,
06:52
I am creating a demand for which
artists are more than happy
artists are more than happy
149
400216
3526
sanatçıların sonsuz arzla
katkı sağlamaktan
katkı sağlamaktan
06:55
to contribute a limitless supply.
150
403742
1934
mutlu olacağı bir talep yaratırım.
06:58
These artists are not going to change
151
406120
1880
Bu sanatçılar şarkılarında kadınlar için
07:00
how they talk about women in their songs
152
408000
1955
nasıl konuştuklarını değiştirmeyecekler,
07:01
until we demand that change
by affecting their bottom line.
by affecting their bottom line.
153
409955
3661
ta ki biz sonucunu etkileyerek
o değişimi talep edene dek.
o değişimi talep edene dek.
07:05
Certainly, it is difficult.
154
413998
2127
Bu kesinlikle zor.
07:08
Why must it be so catchy?
155
416149
1975
Neden bu kadar güç olmak zorunda?
07:10
(Laughter)
156
418561
2756
(Gülüşmeler)
07:14
It's hard to make the better choice,
157
422291
2029
Daha iyi olan seçimi yapmak zor
07:16
and it is so easy to justify a lesser one.
158
424344
2796
ve daha az olanı haklı göstermek kolay.
07:19
But --
159
427164
1038
Ama,
07:20
when I justify bad choices,
160
428226
1755
daha kötü seçimleri savunursam,
07:22
I make it harder for women
to achieve equality,
to achieve equality,
161
430005
2919
kadınların eşitliğe
ulaşmasını zorlaştırırım,
ulaşmasını zorlaştırırım,
07:24
the equality that we all deserve,
162
432948
1864
hepimizin hak ettiği eşitliğe
07:26
and I need to own that.
163
434836
1317
ve ona sahip olmak zorundayım.
07:28
I think of my nieces, ages three and four.
164
436533
3269
Yeğenlerimi düşünüyorum,
yaşları üç ve dört.
yaşları üç ve dört.
07:31
They are gorgeous
and headstrong, brilliant girls,
and headstrong, brilliant girls,
165
439826
2439
Çok cesur olan muhteşem ve dik başlı,
07:34
who are a whole lot of brave.
166
442289
1574
parlak zekâlı kızlar.
07:36
I want them to thrive in a world
where they are valued
where they are valued
167
444284
2917
Değer verildikleri bir dünyada
gelişip büyümelerini istiyorum,
gelişip büyümelerini istiyorum,
07:39
for the powerful creatures they are.
168
447225
2328
zira çok güçlü varlıklar.
07:41
I think of them,
169
449577
1055
Onları düşünüyorum
07:42
and suddenly, the better choice
becomes far easier to make.
becomes far easier to make.
170
450656
3659
ve birden daha iyi seçimi yapmak
çok daha kolay hâle geliyor.
çok daha kolay hâle geliyor.
07:46
We can all make better choices.
171
454775
2090
Hepimiz daha iyi seçimler yapabiliriz.
07:49
We can change the channel
when a television show
when a television show
172
457333
2497
Bir televizyon programı,
Game of Thrones (Taht Oyunları),
Game of Thrones (Taht Oyunları),
07:51
treats sexual violence
against women like sport,
against women like sport,
173
459830
2694
kadınlara karşı cinsel şiddeti
spor gibi gösterdiği
spor gibi gösterdiği
07:54
Game of Thrones.
174
462548
1428
zaman kanalı değiştirebiliriz.
07:56
We can change the radio station
175
464000
1810
Kadınlara bir hiç gibi davranan
07:57
when we hear songs
that treat women as nothing.
that treat women as nothing.
176
465834
3205
şarkıları duyduğumuzda
radyo istasyonunu değiştirebiliriz.
radyo istasyonunu değiştirebiliriz.
08:01
We can spend our
box office dollars elsewhere
box office dollars elsewhere
177
469063
2683
Filmler kadınlara dekoratif
objelerden daha fazlası
objelerden daha fazlası
08:03
when movies don't treat women
178
471770
1550
olarak davranmadığı zaman,
08:05
as anything more than decorative objects.
179
473320
2423
bilet paralarımızı başka
bir yerde harcayabiliriz.
bir yerde harcayabiliriz.
08:07
We can stop supporting professional sports
180
475743
2241
Sporcuların partnerlerine kum torbası gibi
08:10
where the athletes treat
their partners like punching bags.
their partners like punching bags.
181
478008
3250
davrandığı profesyonel sporları
desteklemeyi bırakabiliriz.
desteklemeyi bırakabiliriz.
08:14
(Applause)
182
482171
3478
(Alkış)
08:19
In other ways, men --
and especially straight white men --
and especially straight white men --
183
487595
2947
Başka şekilde, erkekler -- ve özellikle
heteroseksüel beyaz erkekler --
heteroseksüel beyaz erkekler --
08:22
can say, "No, I will not publish
with your magazine,
with your magazine,
184
490566
3087
şöyle diyebilirler, "Hayır, hem katılmcı,
08:25
or participate in your project,
or otherwise work with you,
or otherwise work with you,
185
493677
3286
hem de karar verici olarak adil sayıda
kadın dâhil edinceye kadar,
kadın dâhil edinceye kadar,
08:28
until you include a fair number of women,
186
496987
2397
sizin derginizde yayınlamayacağım
veya projenizde
veya projenizde
08:31
both as participants and decision makers.
187
499408
2547
yer almayacağım veyahut
sizinle çalışmayacağım.
sizinle çalışmayacağım.
08:34
I won't work with you
until your publication,
until your publication,
188
502670
2127
Yayınınız veya organizasyonunuz her türlü
08:36
or your organization, is more inclusive
of all kinds of difference."
of all kinds of difference."
189
504821
3761
farklılığa karşı daha kapsayıcı oluncaya
dek sizinle çalışmayacağım."
dek sizinle çalışmayacağım."
08:41
Those of us who are underrepresented
190
509225
2293
Aramızda yetersiz temsil edilenler
08:43
and invited to participate
in such projects,
in such projects,
191
511542
2169
böyle projelerde yer almak için
08:45
can also decline to be included
192
513735
2369
davet edildiklerinde,
cam tavandan geçmek için
cam tavandan geçmek için
08:48
until more of us are invited
through the glass ceiling,
through the glass ceiling,
193
516128
3003
daha fazlamız davet edilene dek
dâhil olmayı reddedebiliriz
dâhil olmayı reddedebiliriz
08:51
and we are tokens no more.
194
519155
1952
ve artık sembolik olmayız.
08:53
Without these efforts,
195
521553
1674
Bu çabalar olmadan,
08:55
without taking these stands,
196
523251
1802
bu görüşleri savunmadan,
08:57
our accomplishments
are going to mean very little.
are going to mean very little.
197
525077
2582
başarılarımızın çok az anlamı olacak.
09:00
We can commit these small acts of bravery
198
528365
2613
Bu küçük cesur davranışlarda bulunabiliriz
09:03
and hope that our choices trickle
upward to the people in power --
upward to the people in power --
199
531002
3903
ve umut ederiz ki, seçimlerimiz güce
sahip insanlara doğru yönelir --
sahip insanlara doğru yönelir --
09:06
editors, movie and music producers,
200
534929
2611
editörler, film ve müzik yapımcıları,
09:09
CEOs, lawmakers --
201
537564
2373
genel müdürler, yasa koyucular --
09:11
the people who can make
bigger, braver choices
bigger, braver choices
202
539961
2213
sürekli, anlamlı değişimler
yaratmak için
yaratmak için
09:14
to create lasting, meaningful change.
203
542198
2781
daha büyük, daha cesur
seçimler yapan insanların.
seçimler yapan insanların.
09:17
We can also boldly claim our feminism --
204
545678
2523
Feminizmimize cesurca sahip çıkabiliriz --
09:20
good, bad, or anywhere in between.
205
548225
2365
iyi, kötü ve ikisinin arasında bir yerde.
09:23
The last line of my book
"Bad Feminist" says,
"Bad Feminist" says,
206
551329
2452
Kitabım Kötü Feminist'in
son satırı şöyle diyor,
son satırı şöyle diyor,
09:25
"I would rather be a bad feminist
than no feminist at all."
than no feminist at all."
207
553805
3919
"Hiç feminist olmamaktansa kötü bir
feminist olurum daha iyi."
feminist olurum daha iyi."
09:30
This is true for so many reasons,
208
558240
2040
Bu pek çok sebepten dolayı doğru,
09:32
but first and foremost, I say this
because once upon a time,
because once upon a time,
209
560304
3560
ama en başta, bunu söylüyorum,
çünkü bir zamanlar
çünkü bir zamanlar
09:35
my voice was stolen from me,
210
563888
1829
sesim benden çalınmıştı
09:37
and feminism helped me
to get my voice back.
to get my voice back.
211
565741
2925
ve feminizm sesimi
geri almama yardımcı oldu.
geri almama yardımcı oldu.
09:41
There was an incident.
212
569455
1150
Bir olay oldu.
09:42
I call it an incident so I can carry
the burden of what happened.
the burden of what happened.
213
570915
3420
Ona olay diyorum,
ki olanların yükünü taşıyabileyim.
ki olanların yükünü taşıyabileyim.
09:46
Some boys broke me,
214
574724
1412
Bazı oğlanlar beni kırdı,
09:48
when I was so young, I did not know
215
576136
1814
çok gençken, erkeklerin bir kızı
09:49
what boys can do to break a girl.
216
577950
2450
kırmak için neler
yapabileceğini bilmiyordum.
yapabileceğini bilmiyordum.
09:52
They treated me like I was nothing.
217
580400
2142
Bana hiçbir şeymişim gibi davrandılar.
09:54
I began to believe I was nothing.
218
582566
2474
Hiçbir şey olduğuma inanmaya başladım.
09:57
They stole my voice, and in the after,
219
585064
2039
Sesimi çaldılar ve onun sonrasında
09:59
I did not dare to believe
220
587127
1357
söylediğim hiçbir şeyin
10:00
that anything I might say could matter.
221
588508
2416
önemi olabileceğini inanmaya
cesaret etmedim.
cesaret etmedim.
10:02
But --
222
590948
1009
Ancak --
10:03
I had writing.
223
591981
1372
yazı yazıyordum.
10:05
And there, I wrote myself back together.
224
593377
2436
İşte kendimi yazarak toparladım.
10:08
I wrote myself toward a stronger
version of myself.
version of myself.
225
596242
3014
Daha güçlü bir versiyonum
olarak kendimi yazdım.
olarak kendimi yazdım.
10:11
I read the words of women
226
599653
1351
Benimki gibi bir hikâyesi
10:13
who might understand a story like mine,
227
601028
2332
olan birini anlayabilecek
ve bana benzeyen
ve bana benzeyen
10:15
and women who looked like me,
228
603384
1771
kadınların sözlerini okudum,
10:17
and understood what it was like to move
through the world with brown skin.
through the world with brown skin.
229
605179
4100
kahverengi bir deriyle dünyada hareket
etmenin nasıl olduğunu anladım.
etmenin nasıl olduğunu anladım.
10:21
I read the words of women
who showed me I was not nothing.
who showed me I was not nothing.
230
609303
4275
Hiçbir şey olmadığımı gösteren
kadınların sözlerini okudum.
kadınların sözlerini okudum.
10:25
I learned to write like them,
231
613602
1682
Onlar gibi yazmayı öğrendim
10:27
and then I learned to write as myself.
232
615308
2182
ve sonra kendim olarak yazmayı öğrendim.
10:29
I found my voice again,
233
617856
1144
Tekrar sesimi buldum
10:31
and I started to believe that my voice
is powerful beyond measure.
is powerful beyond measure.
234
619024
4056
ve sesimin son derece güçlü
olduğuna inanmaya başladım.
olduğuna inanmaya başladım.
10:36
Through writing and feminism,
235
624048
1538
Yazma ve feminizm sayesinde
şunu da anladım.
şunu da anladım.
10:37
I also found that if I was
a little bit brave,
a little bit brave,
236
625610
2754
Eğer biraz daha cesur olsaydım,
10:40
another woman might hear me
and see me and recognize
and see me and recognize
237
628388
3601
diğer bir kadın beni duyabilir, görebilir
ve hiçbirimizin dünyanın
ve hiçbirimizin dünyanın
10:44
that none of us are the nothing
the world tries to tell us we are.
the world tries to tell us we are.
238
632013
3591
bize söylemeye çalıştığı gibi hiçbir şey
olmadığını fark edebilirdi.
olmadığını fark edebilirdi.
10:48
In one hand,
239
636160
1508
Bir yandan
10:49
I hold the power to accomplish anything.
240
637692
3024
her şeyi başarma gücünü elimde tutuyorum.
10:52
And in my other,
241
640740
1001
Diğer yandan,
10:53
I hold the humbling reality
that I am just one woman.
that I am just one woman.
242
641765
3684
sadece bir tek kadın olduğuma dair
mütevazı gerçeği elimde tutuyorum.
mütevazı gerçeği elimde tutuyorum.
10:57
I am a bad feminist,
243
645918
1679
Kötü bir feministim,
10:59
I am a good woman,
244
647621
1642
iyi bir kadınım,
11:01
I am trying to become better
in how I think,
in how I think,
245
649287
2375
nasıl düşündüğüm, ne
söylediğim ve ne yaptığım
söylediğim ve ne yaptığım
11:03
and what I say, and what I do,
246
651686
2260
konusunda daha iyi olmaya çalışıyorum,
11:05
without abandoning everything
that makes me human.
that makes me human.
247
653970
2785
beni insan yapan her şeyi terk etmeden.
11:09
I hope that we can all do the same.
248
657152
2524
Umut ederim ki, hepimiz
aynısını yapabiliriz.
aynısını yapabiliriz.
11:11
I hope that we can all be
a little bit brave,
a little bit brave,
249
659700
2243
Umut ederim ki, hepimiz biraz
daha cesur olabiliriz,
daha cesur olabiliriz,
11:13
when we most need such bravery.
250
661967
2087
öylesine bir cesarete en çok
ihtiyacımız olduğunda.
ihtiyacımız olduğunda.
11:16
(Applause)
251
664856
2681
(Alkış)
ABOUT THE SPEAKER
Roxane Gay - WriterIn "Bad Feminist," her 2014 book of essays, Roxane Gay laid out a wise, funny and deeply empathetic vision of modern feminism, acceptance and identity -- flaws and all.
Why you should listen
Roxane Gay is a novelist and essayist whose online essays you've probably had forwarded to you by someone you adore. Collected in the 2014 book Bad Feminist, they posit a world where (gasp!) we can actually talk honestly about searching for identity, being less than perfect, and thinking hard on privilege and acceptance. Kira Cochrane in The Guardian puts it correctly: "In print, on Twitter and in person, Gay has the voice of the friend you call first for advice, calm and sane as well as funny, someone who has seen a lot and takes no prisoners."
More profile about the speakerRoxane Gay | Speaker | TED.com