Dame Ellen MacArthur: The surprising thing I learned sailing solo around the world
Dame Ellen MacArthur: Dünya'nın etrafında tek başıma yelkenliyle turlarken öğrendiğim şaşırtıcı şey
After setting a record for sailing around the world, Dame Ellen MacArthur has turned her attention toward creating a more "circular" economy -- where resources and power recirculate and regenerate. Full bio
Double-click the English transcript below to play the video.
is hanging on to that as we grow up.
biz büyüdükçe ortaya çıkar.
to sail for the first time.
açılma fırsatım oldu.
the excitement as we closed the coast.
hiç bir zaman unutmayacağım.
as I climbed on board the boat
bakakaldığım andaki macera hissini
for the first time.
özgürlük duygusuydu,
was the feeling of freedom,
when we hoisted her sails.
hissettiğim duygu.
büyük özgürlük hissiydi.
that I could ever imagine.
that one day, somehow,
ve bir gün, bir şekilde
ile dolaşacaktım.
to get closer to that dream.
elimden geldiği kadarını yaptım.
dinner money change.
artan paramı biriktiriyordum.
I had mashed potato and baked beans,
patates püresi ve fırında pişmiş
4 peniydi ve sos da bedavaydı.
on the top of my money box,
I would drop it in
üzerine dizecektim,
I'd drawn on a piece of paper.
kareden birinin üstünü çizecektim.
dreaming of my goal.
onun içinde saatlerce oturdum.
her kitabı okudum
having been told by my school
zeki olmadığım söylenince
my apprenticeship in sailing.
eğitimi için okulu bıraktım.
just four years later
gerçekteştirebileceğini
toplantı odasının önünde
could make that dream come true.
olduğunu bir hayal edin.
depended on that moment,
olduğunu hisseder gibiydim
o evet dedi.
as I sat in that first design meeting
otururken heyecanımı zor bastırabildim,
on which I was going to sail
hiç durmadan
to the finish line of the race,
bitiş çizgisine kadar
amazing parts and tough parts.
harika ve zor kısımları vardı.
buz dağına çarpacaktık.
of her 90-foot mast.
en üstüne kadar tırmandım.
bizden tarafa doğru esti.
in the Southern Ocean.
and the remoteness
vahşi yaşam ve uzaklık
daha henüz 24 yaşımda
that within six months
but this time not in a race:
turlayan kişi olmak için tekrar
to sail solo nonstop around the world.
fakat bu sefer bir yarışta değil.
bir tekneye ihtiyacım vardı:
daha hızlı ve daha güçlü.
I could climb inside her mast
kadar tırmanabiliyordum.
made it solo nonstop
denemesine rağmen henüz hiç kimse
etrafında tur yapmamıştı,
though many had tried,
took a boat 25 percent bigger than her
benimkinden %25 daha büyük bir botla
but he took the record from 93 days
ayrıca 93 gün olan rekoru da
off the French coast.
yelken yarışı deneme yelkeniydi.
of the five crew members on board.
beş mürettebattan biri bendim.
from everything being fine
as the windows were thrust underwater,
hayatımız karardı
çabuk geçiyor ki.
those guys the sea is.
altında olduklarını görmek.
in the Southern Ocean
Güney Okyanusu'nda
thousands of miles away from land.
bir hayal edin.
Güney Okyanusu'na doğru ilerliyordum.
underneath Australia.
from the nearest town.
doğru yaklaşıyordum.
and the nearest people
bana en yakın insanlar da
the European Space Station above me.
İstasyonunda çalışanlardı.
tam ortasındasınız.
for a ship to get to you
to get you back to port.
geri götürmesi de dört gün.
for the boat and I to cope with.
teknem başa çıkabilirdi.
12-15 metreyi bulmuştu
like snow in a blizzard.
bir şekilde esiyordu.
we'd be engulfed by that storm,
fırtınada batardık,
teknemiz parçalara ayrılırdı.
hanging on for our lives
pamuk ipiyle bağlıydık
devam ediyorduk yola.
brought with it danger.
de beraberinde getirdi.
20 miles an hour, 30, 40.
gitmenin nasıl bir şey olduğunu biliyoruz.
We can concentrate.
Konsantre olabiliriz.
130, 145, 160 km/h’e çıkarın.
to 80, 90, 100 miles an hour.
and you're gripping the steering wheel.
sıkıca yapıştınız.
araziye çıkarın
the windscreen,
ön camı çıkarın,
in the Southern Ocean.
to sleep in that situation,
ne kadar zor olacağını
durabildiğin botta yalnızsın
you can barely stand up in,
every single decision on board.
sen vermek zorundasın.
physically and mentally.
tamamen tükenmiştim.
three times my body weight,
üç kat fazlaydı
soaked with sweat
dondurucu havası ile
burning the back of my throat.
yere yığılıyordum.
with the highest of the highs.
of the back of the low.
durumu atlatmıştık.
to drive ahead of the record
bu kadar depresyonunun içinde
başardık.
seas around us were transformed
korkunç denizler
a different mode when you head out there.
bambaşka bir moda giriyorsun.
when you leave is all you have.
sahip olduğun her şeydir.
"Go off into Vancouver
your survival for the next three months,"
için ihtiyacınız olan her şeyi bulun.”
ve diş macunu demek.
son damlasından
and the last packet of food.
her şeyi idare ediyoruz.
of the definition of the word "finite."
daha güzel anlatamazdı.
sadece orada olan şeyler.
translated that definition of finite
bottan aşağı inene kadar
to anything outside of sailing
her şeye karşı hissetmiş olduğum
the finish line having broken that record.
hiç tercüme etmemiştim.
bundan pek de farklı değil.
bir kez sahip olduğumuz
on finite materials
in the history of humanity.
tamamen bağımlı durumda.
you weren't expecting under a stone
ummadığın bir şeyi görmek
gibi bir şey:
ve onun hakkında
or I put that stone back
taşı geri koyar hayalimdeki iş olan
of sailing around the world.
dolaşmaya devam ederim.
a new journey of learning,
ve küresel ekonomimizin
experts, scientists, economists
yöneticiler, uzmanlar, bilim adamları,
our global economy works.
bir öğrenme macerasına çıktım.
to some extraordinary places.
yerlere götürdü.
of a coal-fired power station.
santralin ocağında çekildi.
temeli olması ve fakat aynı zamanda
fundamental to our global energy needs,
bir kömür madencisiydi
of his life underground.
yer altında geçirdi.
ve bu fotoğrafı gördüğünüzde,
and when you see that photo,
with a waistband quite that high
bu kadar yüksek belli
with my great-grandfather,
his real ears. (Laughter)
kulakları değil. (Gülüşmeler)
his knee listening to his mining stories.
hikayelerini dinlediğimi hatırlıyorum.
the crusts of their sandwiches
bozulmasın diye orada
they worked with underground.
verdiklerinden bahsederdi.
Coal Association website,
web sitesine girdim
of the homepage, it said,
şöyle diyordu:
that's well outside my lifetime,
bu benim ömrümden daha fazla
than the predictions for oil.
tahminlerden çok, çok fazla.
that my great-grandfather
büyükbabamın tam olarak
before that year,
doğduğunu fark ettim
until I was 11 years old,
11 yaşına kadar oturmuştum
I never thought I would make:
düşünmediğim bir karar aldırdı:
of solo sailing behind me
sporunu arkada bırakmak
I'd ever come across:
en büyük zorluğa odaklanmak:
just about energy.
olmadığı hemen fark ettim.
çıkarmak için
to extract from the ground:
but we knew those materials were finite.
biz bunların sonlu olduğunu biliyorduk.
kullanma hızımız süratle,
these materials has increased rapidly,
nesneyle gerçekten gördük ki
with more stuff,
100 years of price declines
100 yılın fiyat düşüşü
erased in just 10 years.
dışındaki bir şeyden dolayı
silip süpüreren
absolutely no control over.
I started to change my own life.
daha fazla değiştirmeye başladım.
yapmaya ve kullanmaya başladım.
doing less, using less.
was what we had to do.
olduğumuz bir şeymiş gibi hissettim.
buying ourselves time.
it wouldn't solve the problem.
bu problemi çözmeyecektir.
but what fascinated me was,
fakat beni asıl meraklandıran şey
What could actually work?
Aslında ne işe yarabilirdi?
the framework within which we live,
içinde yaşadığımız
the way our economy functions,
ekonomimizin işleme biçimi,
is a system in itself.
kendi içinde bir sistemdir.
complex systems.
anlamak zorunda kalmıştım.
anlamak zorundaydım.
I realized it too is that system,
fark ettim ki o da bir sistem,
can't run in the long term.
sürdürülebilir olmayan bir sistem.
what's effectively a linear economy
doğrusal ekonomiyi
out of the ground,
altından çıkardığımızda
and then ultimately
ve en sonunda
and yes, we do recycle some of it,
bazısını geri dönüştürüyoruz,
what we can at the end,
can't run in the long term,
uzun vadede sürdürülemez
have finite materials,
olduğunu da biliyorsak,
that would effectively use things up,
nesneleri tüketen
ekonomi kuralım ki?
for billions of years
to use materials effectively.
kullanmaya adapte oldu.
but within it, there is no waste.
içinde bir tane bile çöp yok.
at all, but circular.
fakat döngüsel.
I could see exactly where we were headed.
yöneldiğimizi tam olarak görebiliyordum.
use things rather than use them up,
kullanan bir ekonomi kurabilsek,
could work in the long term.
bir gelecek inşa edebiliriz.
We just had to work out how to get there,
olarak biliyorduk. Oraya ulaşmak için
Bu duygu ve düşüncelerle
Foundation in September 2010.
Vakfı'nı kurduk.
and pointed to this model:
ve bizi bu modele yönlendirdi:
sharing economy, biomimicry,
ekonomisi, paylaşım ekonomisi, biyomimikri
tasarım” anlayışı.
as either technical or biological,
biyolojik olarak tarif edilecek.
that could function
but we'd pay for the service of light,
satın almazdık, fakat elektrik
would recover the materials
üreticiler materyalleri tamir eder
when we had more efficient products.
cihazları değiştirirlerdi.
it could dissolve in water
ve suda çözülebilse
It would never become waste.
hiç çöp olmasa?
the component materials
tamir edebilsek
bir oranda azaltabilsek?
from circuit boards, reutilize them,
malzemeleri tamir edebilsek,
the materials within them
içindeki materyalleri
food waste, human waste?
artıklarını toplayabilsek?
into fertilizer, heat, energy,
tekrar birbirine bağlasak
is to move around.
bir yerlere gitmek.
the materials within them.
sahip olmamız gerekmiyor.
mobility in the future?
sağlayabilir mi?
aren't just ideas, they're real today,
bunlar sadece fikir değil, artık gerçek
of the circular economy.
başında yer alıyor.
and scale them up.
bunları genişletmek ve büyütmek.
from linear to circular?
nasıl geçiş yapardınız?
thought you might want to work
katıldığı platformlarla
platforms in the world,
to work with the best analysts
kaynak kısıtlılığından ayrıştırabilir mi?
growth from resource constraints?
to rebuild natural capital?
sermayeyi yeniden kurabilir mi?
replace current chemical fertilizer use?"
gübre kullanımının yerini alabilir mi?"
current fertilizer use
değiştirilmesine de evetti,
en çok ilham veren şey
about the circular economy
through a circular lens,
bir lensle görürlerse,
on exactly the same horizon.
yepyeni fırsatları görürler.
and knowledge
yeniden kurmak için
kullanabilirler
sizin almanızı bekliyor,
o kadar iyi.
in their lifetimes?
my great-grandfather, anything's possible.
bakarsanız, her şey mümkün.
25 cars in the world;
sadece 25 tane araba vardı;
for the first time in history.
the first computer.
but it did, and just 20 years later
mikroçipe dönüştürdük
in this room here today.
we built the first mobile phone.
taşınabilir telefonunu yaptık.
left this Earth, the Internet arrived.
göçtüğünde, internet geldi.
ABOUT THE SPEAKER
Dame Ellen MacArthur - Circular economy advocateAfter setting a record for sailing around the world, Dame Ellen MacArthur has turned her attention toward creating a more "circular" economy -- where resources and power recirculate and regenerate.
Why you should listen
It's a tradition among British citizens: If you circumnavigate the globe by sail, you'll earn royal honors. Ellen MacArthur was made a dame in 2005 after the fastest solo sail around the world. But when you sail alone around the world, things come into focus. Dame Ellen, at the top of her sailing career, had become acutely aware of the finite nature of the resources our linear economy relies on.
In 2010, she launched the Ellen MacArthur Foundation, which works with education and business to accelerate the transition to a regenerative circular economy. She also runs the Ellen MacArthur Cancer Trust, using sailing to build confidence for kids following cancer treatment.
Dame Ellen MacArthur | Speaker | TED.com