TED2013
Miranda Wang and Jeanny Yao: Two young scientists break down plastics with bacteria
İki genç bilim insanı plastiği bakterilerle parçalara ayırıyor
Filmed:
Readability: 5.9
1,377,776 views
Yaratıldığından beri plastik (neredeyse) asla ölmez. 12nci sınıf öğrencileri Miranda Wang ve Jeanny Yo plastiği biyolojik olarak -özellikle zararlı bir plastikleştirici olan ftalatları parçalara ayırarak-ayrıştırmak için yeni bir bakteri aramaya başladıklarında cevabı evlerine şaşırtıcı derecede yakında buldular.
Miranda Wang and Jeanny Yao - Science fair winners
Miranda Wang and Jeanny Yao have identified a new bacteria that breaks down nasty compounds called phthalates, common to flexible plastics and linked to health problems. And they’re still teenagers. Full bio
Miranda Wang and Jeanny Yao have identified a new bacteria that breaks down nasty compounds called phthalates, common to flexible plastics and linked to health problems. And they’re still teenagers. Full bio
Double-click the English transcript below to play the video.
00:12
Miranda Wang: We're here to talk about accidents.
0
731
2464
Kazalar hakkında konuşmak için buradayız.
00:15
How do you feel about accidents?
1
3195
2432
Kazalar hakkında nasıl hissediyorsunuz?
00:17
When we think about accidents,
2
5627
1594
Kazalar hakkında düşündüğümüzde
00:19
we usually consider them to be harmful,
3
7221
2191
genellikle onları zararlı
00:21
unfortunate or even dangerous, and they certainly can be.
4
9412
4327
talihsiz hatta tehlikeli olarak görürüz, ve gerçekten öyle olabilirler.
00:25
But are they always that bad?
5
13739
2290
Fakat kazalar her zaman o kadar kötü müdür?
00:28
The discovery that had led to penicillin, for example,
6
16029
2643
Penisilinin bulunmasına yol açan keşif, örneğin,
00:30
is one of the most fortunate accidents of all time.
7
18672
3437
tüm zamanların en talihli kazalarından biridir.
00:34
Without biologist Alexander Fleming's moldy accident,
8
22109
3687
Biyolog Alexander Fleming'in gözden kaçan bir iş istasyonunun
00:37
caused by a neglected workstation,
9
25796
2128
neden olduğu küflü kazası olmasaydı,
00:39
we wouldn't be able to fight off so many bacterial infections.
10
27924
4352
biz çok sayıda bakteriyel enfeksiyonla mücadele edemeyecektik.
00:44
Jeanny Yao: Miranda and I are here today
11
32276
1891
Jeanny Yao: Miranda ve ben bugün buradayız
00:46
because we'd like to share how our accidents
12
34167
2278
çünkü kazalarımızın nasıl keşiflere yol açtığını
00:48
have led to discoveries.
13
36445
2160
paylaşmak istiyoruz.
00:50
In 2011, we visited the Vancouver Waste Transfer Station
14
38605
3528
2011'de Vancouver Atık Transfer İstasyonunu ziyaret ettik
00:54
and saw an enormous pit of plastic waste.
15
42133
3509
ve devasa bir plastik atık çukuru gördük.
00:57
We realized that when plastics get to the dump,
16
45642
2365
Plastiklerin çöpe ulaştığında onları ayrıştırmanın
01:00
it's difficult to sort them because they have similar densities,
17
48007
3356
benzer yoğunluklara sahip oldukları için zor olduğunu fark ettik
01:03
and when they're mixed with organic matter
18
51363
1986
ve organik maddelerle karıştırıldıkları zaman
01:05
and construction debris, it's truly impossible
19
53349
2386
ve inşaat enkazında, onları çıkarıp çevresel
01:07
to pick them out and environmentally eliminate them.
20
55735
3054
olarak elemek gerçekten imkansız.
01:10
MW: However, plastics are useful
21
58789
2440
MW:Fakat, plastikler faydalı
01:13
because they're durable, flexible,
22
61229
2112
çünkü dayanıklı ve esnekler
01:15
and can be easily molded into so many useful shapes.
23
63341
3272
ve kolaylıkla çok sayıda faydalı şekle sokulabiliyorlar.
01:18
The downside of this convenience
24
66613
2056
Bu uygunluğun olumsuz tarafı
01:20
is that there's a high cost to this.
25
68669
2409
bunun yüksek bir masrafının olmasıdır.
01:23
Plastics cause serious problems, such as
26
71078
2240
Plastikler ekosistemin yok olması
01:25
the destruction of ecosystems,
27
73318
2191
doğal kaynakların kirlenmesi
01:27
the pollution of natural resources,
28
75509
1601
ve kullanılabilir arazilerin azalması gibi
01:29
and the reduction of available land space.
29
77110
2835
ciddi problemlere neden olurlar.
01:31
This picture you see here is the Great Pacific Gyre.
30
79945
2644
bu resimde Büyük Pasifik Girdabını görüyorsunuz.
01:34
When you think about plastic pollution
31
82589
2305
Plastik kirliliği ve deniz çevresini
01:36
and the marine environment,
32
84894
1320
düşündüğünüzde
01:38
we think about the Great Pacific Gyre,
33
86214
1721
biz plastik atıklardan oluşan yüzen bir ada olması beklenen
01:39
which is supposed to be a floating island of plastic waste.
34
87935
3302
Büyük Pasifik Girdabı hakkında düşünüyoruz
01:43
But that's no longer an accurate depiction
35
91237
2243
Fakat bu artık deniz çevresinde plastik kirliliğinin
01:45
of plastic pollution in the marine environment.
36
93480
2981
doğru bir tasviri değil.
01:48
Right now, the ocean is actually a soup of plastic debris,
37
96461
3711
Şu anda okyanus gerçekten bir plastik enkaz çorbası
01:52
and there's nowhere you can go in the ocean
38
100172
2273
okyanusun neresine giderseniz gidin
01:54
where you wouldn't be able to find plastic particles.
39
102445
3491
plastik partikülleri bulamayacağınız hiçbir yer yok.
01:57
JY: In a plastic-dependent society,
40
105936
2169
JY: Plastiğe bağımlı bir toplumda
02:00
cutting down production is a good goal, but it's not enough.
41
108105
2979
üretimi azaltmak iyi bir hedef fakat yeterli değil.
02:03
And what about the waste that's already been produced?
42
111084
3241
Ve şimdiye kadar üretilmiş atıklar ne olacak?
02:06
Plastics take hundreds to thousands of years to biodegrade.
43
114325
3728
Plastiğin doğada çözülmesi yüzlerce yıldan binlerce yıla kadar süre alıyor.
02:10
So we thought, you know what?
44
118053
1613
Sonra düşündük ki, biliyor musunuz?
02:11
Instead of waiting for that garbage to sit there and pile up,
45
119666
3406
Çöpün oracıkta bekleyip yığılmasını beklemenin yerine
02:15
let's find a way to break them down
46
123072
2416
onları bakteriler ile parçalara ayırmanın
02:17
with bacteria.
47
125488
2058
bir yolunu bulalım.
02:19
Sounds cool, right?
48
127546
1634
Kulağa hoş geliyor, değil mi?
02:21
Audience: Yeah. JY: Thank you.
49
129180
1791
Seyirci:Evet JY: Teşekkürler.
02:22
But we had a problem.
50
130971
1322
Fakat bir sorunumuz vardı.
02:24
You see, plastics have very complex structures
51
132293
3704
Biliyorsunuz, plastikler çok karmaşık yapılara sahip
02:27
and are difficult to biodegrade.
52
135997
2144
ve doğada çözülmeleri güç.
02:30
Anyhow, we were curious and hopeful
53
138141
2181
Ne olursa olsun, Meraklı ve umutluyduk
02:32
and still wanted to give it a go.
54
140322
1620
ve hala bir deneme yapmak istiyorduk.
02:33
MW: With this idea in mind, Jeanny and I read through
55
141942
2186
MW: Bu fikirler birlikte Jeanny ve ben internetteki yüzlerce
02:36
some hundreds of scientific articles on the Internet,
56
144128
2589
bilimsel makaleyi okuduk
02:38
and we drafted a research proposal
57
146717
2272
ve on ikinci sınıfın başındayken
02:40
in the beginning of our grade 12 year.
58
148989
2248
bir araştırma önerisi seçtik.
02:43
We aimed to find bacteria from our local Fraser River
59
151237
3258
ftalat adındaki zararlı plastikleştiriciyi ayrıştıracak bakterileri
02:46
that can degrade a harmful plasticizer called phthalates.
60
154495
3591
yakınımızdaki Frazer nehrinden bulmayı hedefledik.
02:50
Phthalates are additives used in everyday plastic products
61
158086
2654
Ftalatlar her gün kullandığımız plastik ürünlerde
02:52
to increase their flexibility, durability and transparency.
62
160740
4565
esnekliklerini dayanıklılıklarını ve şeffaflıklarını arttırmak için kullanılan katkı maddeleri.
02:57
Although they're part of the plastic,
63
165305
1932
Plastiğin bir parçası olmalarına rağmen
02:59
they're not covalently bonded to the plastic backbone.
64
167237
2652
plastik bel kemiğine kovalent bağ ile bağlı değildirler.
03:01
As a result, they easily escape into our environment.
65
169889
2980
sonuç olarak, bizim çevremize kolaylıkla kaçabilirler.
03:04
Not only do phthalates pollute our environment,
66
172869
2634
Ftalatlar sadece çevremizi değil
03:07
but they also pollute our bodies.
67
175503
1933
bedenlerimizi de kirletirler.
03:09
To make the matter worse, phthalates are found in products
68
177436
3006
Vaziyeti daha kötü yapan ftalatların bebek oyuncakları,
03:12
to which we have a high exposure, such as babies' toys,
69
180442
3776
içecek kutuları, kozmetik ürünler ve hatta gıda paketleri gibi
03:16
beverage containers, cosmetics, and even food wraps.
70
184218
4490
çokça maruz kaldığımız ürünlerde bulunmasıdır.
03:20
Phthalates are horrible because
71
188708
1856
Ftalatlar kolayca bedenlerimize girebildikleri
03:22
they're so easily taken into our bodies.
72
190564
2125
için korkunçturlar.
03:24
They can be absorbed by skin contact, ingested, and inhaled.
73
192689
4338
Deriyle temas ederek kolaylıkla emilebilir, sindirilebilir ve solunabilirler.
03:29
JY: Every year, at least 470 million pounds of phthalates
74
197027
3912
JY: Her yıl en az 213 milyon kilogram ftalat
03:32
contaminate our air, water and soil.
75
200939
3389
havamızı, suyumuzu ve toprağımızı kirletiyor.
03:36
The Environmental Protection Agency
76
204328
1563
Çevre Koruma Kurumu
03:37
even classified this group as a top-priority pollutant
77
205891
3089
bu grubu en öncelikli kirleten olarak bile sınıflandırmıştır
03:40
because it's been shown to cause cancer and birth defects
78
208980
3056
çünkü hormon bozucu olarak hareket ederek
03:44
by acting as a hormone disruptor.
79
212036
2396
kansereve doğuştan özürlülüğe neden olduğu gösterilmiştir.
03:46
We read that each year, the Vancouver municipal government
80
214432
2780
Bunu yer yıl okuyoruz, Vancouver belediye yönetimi
03:49
monitors phthalate concentration levels in rivers
81
217212
2418
nehirlerin güvenliğini değerlendirmek için nehirlerdeki ftalat
03:51
to assess their safety.
82
219630
1750
yoğunluğu seviyesini gözlemliyor.
03:53
So we figured, if there are places along our Fraser River
83
221380
3310
Sonra düşündük ki eğer Fraser nehri boyunca ftalatlar ile
03:56
that are contaminated with phthalates,
84
224690
2083
kirletilmiş yerler varsa
03:58
and if there are bacteria that are able to live in these areas,
85
226773
3214
ve bu yerlerde yaşayabilen bakteriler varsa
04:01
then perhaps, perhaps these bacteria could have evolved
86
229987
3906
o zaman belki, belki bu bakteriler ftalatları parçalayacak
04:05
to break down phthalates.
87
233893
2096
şekilde evrilebilir.
04:07
MW: So we presented this good idea
88
235989
2072
MW: Böyle bu iyi fikri British Coulmbia Üniversitesinden
04:10
to Dr. Lindsay Eltis at the University of British Columbia,
89
238061
2991
Dr. Lindsay Eltis'e sunduk,
04:13
and surprisingly, he actually took us into his lab
90
241052
3220
ve sürpriz şekilde, bizi laboratuvarına aldı
04:16
and asked his graduate students Adam and James to help us.
91
244272
4265
ve mezunları Adam ve James'ten bize yardım etmelerini istedi.
04:20
Little did we know at that time
92
248537
1709
O zaman çöplüğe bir gezi ve internette biraz araştırmanın
04:22
that a trip to the dump and some research on the Internet
93
250246
3585
ve ilhamla hareket etme cesaretini toplamanın
04:25
and plucking up the courage to act upon inspiration
94
253831
2493
bizi kazaların ve keşiflerin
04:28
would take us on a life-changing journey
95
256324
2392
yaşam değiştiren macerasına sürükleyeceği hakkında
04:30
of accidents and discoveries.
96
258716
2408
çok az şey biliyorduk.
04:33
JY: The first step in our project
97
261124
2062
JY: Projemizdeki ilk adım
04:35
was to collect soil samples from three different sites
98
263186
2571
Fraser Nehri boyunda üç değişik noktadan
04:37
along the Fraser River.
99
265757
1497
toprak örnekleri toplamaktı.
04:39
Out of thousands of bacteria, we wanted to find ones
100
267254
2873
binlerce bakterinin içinden ftalatları
04:42
that could break down phthalates,
101
270127
1322
parçalayabilecek olanları bulmak istiyorduk.
04:43
so we enriched our cultures with phthalates
102
271449
2159
böylece kültürlerimizi ftalatların yegane
04:45
as the only carbon source.
103
273608
1648
karbon kaynağı olacağı şekilde zenginleştirdik.
04:47
This implied that, if anything grew in our cultures,
104
275256
2450
Bu demekti ki, eğer kültürlerimizin içinden herhangi bir şey büyüyecek olursa
04:49
then they must be able to live off of phthalates.
105
277706
2504
bu şeyler ftalatlarla beslenerek hayatta kalabiliyor olmalı.
04:52
Everything went well from there,
106
280210
1890
Bu noktadan sonra her şey iyi gitti,
04:54
and we became amazing scientists. (Laughter)
107
282100
3153
ve biz muhteşem bilim insanları olduk. (Kahkaha)
04:57
MW: Um ... uh, Jeanny. JY: I'm just joking.
108
285253
2868
MW: I- Ih, Jeanny. JY: Sadece şaka yapıyorum.
05:00
MW: Okay. Well, it was partially my fault.
109
288121
2695
MW: Tamam. Güzel, bu kısmen benim hatamdı.
05:02
You see, I accidentally cracked the flask
110
290816
3170
Bilirsiniz, kazara üçüncü zenginleştirme kültürümüzün olduğu
05:05
that had contained our third enrichment culture,
111
293986
1781
deney tüpünü kırdım,
05:07
and as a result, we had to wipe down the incubator room
112
295767
2845
ve sonuç olarak, kuvöz odasını çamaşır suyu ve etanolle
05:10
with bleach and ethanol twice.
113
298612
1704
iki kez temizlemek zorunda kaldık.
05:12
And this is only one of the examples of the many accidents
114
300316
2737
Ve bu deneyimiz sırasında gerçekleşen çok sayıda kazadan
05:15
that happened during our experimentation.
115
303053
2274
sadece bir örnek.
05:17
But this mistake turned out to be rather serendipitous.
116
305327
3500
Fakat bu hata talihli bir olaya dönüştü.
05:20
We noticed that the unharmed cultures
117
308827
2216
Zarar görmemiş kültürlerin
05:23
came from places of opposite contamination levels,
118
311043
3200
farklı kirlilik seviyelerinden geldiğinin farkına vardık.
05:26
so this mistake actually led us to think that
119
314243
2532
böylece bu hata aslında bizi farklı
05:28
perhaps we can compare
120
316775
1660
kirlenme seviyelerindeki alanlardan gelen
05:30
the different degradative potentials of bacteria
121
318435
2752
bakterilerin farklı ayrıştırma potansiyellerini
05:33
from sites of opposite contamination levels.
122
321187
3971
belki karşılaştırabileceğimizi düşünmeye yönlendirdi.
05:37
JY: Now that we grew the bacteria,
123
325158
1926
JY: Artık bakterileri büyüttüğümüz için
05:39
we wanted to isolate strains by streaking onto mediate plates,
124
327084
3336
ara plakaların üzerini dizerek soyları birbirinden ayırmak istedik
05:42
because we thought that would be
125
330420
1856
çünkü bunun kazalara karşı daha az meyilli
05:44
less accident-prone, but we were wrong again.
126
332276
3488
olduğunu düşündük, fakat yine yanılmıştık.
05:47
We poked holes in our agar while streaking
127
335764
3833
Dizerken jelatinimizde delikler açtık
05:51
and contaminated some samples and funghi.
128
339597
2269
ve bazı örnekleri ve mantarları kirlettik.
05:53
As a result, we had to streak and restreak several times.
129
341866
2513
Sonuç olarak, çok defa dizdik ve yeniden dizdik
05:56
Then we monitored phthalate utilization
130
344379
2894
daha sonra ftalat faydalanması
05:59
and bacterial growth,
131
347273
1822
ve bakteriyel büyümeyi gözlemledik
06:01
and found that they shared an inverse correlation,
132
349095
2640
ve onların ters bir ilişkiyi paylaştıklarını bulduk,
06:03
so as bacterial populations increased,
133
351735
2587
yani bakteriyel nüfus arttıkça
06:06
phthalate concentrations decreased.
134
354322
1838
ftalat yoğunluğu azaldı.
06:08
This means that our bacteria were actually living off of phthalates.
135
356160
4032
Bu bizim bakterimizin gerçekten ftalatlarla beslendiği anlamına geliyor.
06:12
MW: So now that we found bacteria that could break down phthalates,
136
360192
3137
MW:Yani şimdi ftalatları parçalayabilen bir bakteri bulduğumuza göre,
06:15
we wondered what these bacteria were.
137
363329
2370
bu bakterinin ne olduğunu merak ettik.
06:17
So Jeanny and I took three of our most efficient strains
138
365699
2674
Böylece Jeanny ve ben en etkin üç soyumuzu aldık
06:20
and then performed gene amplification sequencing on them
139
368373
2774
ve onların üzerinde gen amplifikasyonu dizilemesi uyguladık
06:23
and matched our data with an online comprehensive database.
140
371147
3128
ve verilerimizi çevrimiçi kapsamlı bir veritabanıyla eşleştirdik
06:26
We were happy to see that,
141
374275
1673
üç bakteri soyumuz daha önceden tanımlanmış bakteriler olmasına rağmen
06:27
although our three strains had been previously identified bacteria,
142
375948
3616
bunlardan ikisinin daha önceden ftalat ayrıştırmasıyla
06:31
two of them were not previously associated
143
379564
3023
ilişkilendirilmemiş olduğunu görmekten mutlu olduk
06:34
with phthalate degradation, so this was actually a novel discovery.
144
382587
4034
böylece bu gerçekten yeni bir keşifti.
06:38
JY: To better understand how this biodegradation works,
145
386621
4053
JY: Bu biyolojik bozulmanın nasıl çalıştığını daha iyi anlamak için
06:42
we wanted to verify the catabolic pathways of our three strains.
146
390674
3652
üç soyumuzun katabolik yollarını doğrulamak istedik.
06:46
To do this, we extracted enzymes from our bacteria
147
394326
2912
Bunu yapmak için bakterimizden enzim aldık
06:49
and reacted with an intermediate of phthalic acid.
148
397238
3568
ve orta seviye ftalik asitle reaksiyona soktuk.
06:52
MW: We monitored this experiment with spectrophotometry
149
400806
3152
MW: Bu deneyi spektrofotometre ile görüntüledik
06:55
and obtained this beautiful graph.
150
403958
2245
ve güzel grafiği elde ettik.
06:58
This graph shows that our bacteria really do have
151
406203
2410
Bu grafik bizim bakterimizin gerçekten de ftalatları biyolojik bozulmaya uğratan
07:00
a genetic pathway to biodegrade phthalates.
152
408613
2638
genetik bir yolu olduğunu gösteriyor.
07:03
Our bacteria can transform phthalates, which is a harmful toxin,
153
411251
3362
Bakterilerimiz zararlı bir toksin olan ftalatları
07:06
into end products such as carbon dioxide, water
154
414613
2408
karbondioksit su ve alkol gibi son ürünlere
07:09
and alcohol.
155
417021
1239
dönüştürebiliyor.
07:10
I know some of you in the crowd are thinking,
156
418260
1548
Biliyorum ki içinizden bazıları karbondioksitin korkunç bir
07:11
well, carbon dioxide is horrible, it's a greenhouse gas.
157
419808
3474
sera gazı olduğunu düşünüyorsunuz.
07:15
But if our bacteria did not evolve to break down phthalates,
158
423282
3294
Fakat eğer bizim bakterilerimiz ftalatları parçalayacak şekilde evrilmeseydi,
07:18
they would have used some other kind of carbon source,
159
426576
2505
başka bir tür karbon kaynağı kullanıyor olacaklardı,
07:21
and aerobic respiration would have led it
160
429081
2063
ve ayrobik solunum karbondioksit gibi
07:23
to have end products such as carbon dioxide anyway.
161
431144
3403
son ürünlerin ortaya çıkmasına zaten neden olacaktı.
07:26
We were also interested to see that,
162
434547
2302
kuş doğa alanından daha fazla bakteri biyolojik bozucu çeşitliliği
07:28
although we've obtained greater diversity
163
436849
2159
elde etmiş olmamıza rağmen
07:31
of bacteria biodegraders from the bird habitat site,
164
439008
2970
,çöplükten en etkin ayrıştırıcıları elde ettiğimizi
07:33
we obtained the most efficient degraders from the landfill site.
165
441978
3046
görmekle ilgileniyorduk.
07:37
So this fully shows that nature evolves
166
445024
2407
Yani bu doğanın doğla seçim yoluyla evrildiğini
07:39
through natural selection.
167
447431
3226
tamamen gösteriyor.
07:42
JY: So Miranda and I shared this research
168
450672
2097
JY: Yani Miranda ve ben bu araştırmayı
07:44
at the Sanofi BioGENEius Challenge competition and were recognized
169
452769
3179
Sanofi BioGENEius Challenge yarışmasında paylaştık ve
07:47
with the greatest commercialization potential.
170
455948
3036
en büyük pazarlanma potansiyeli ödülünü aldık.
07:50
Although we're not the first ones to find bacteria
171
458984
2136
Ftalatları parçalayabilecek bakterileri
07:53
that can break down phthalates,
172
461120
1357
ilk bulan biz olmamamıza rağmen
07:54
we were the first ones to look into our local river
173
462477
2498
yerel nehrimize bakıp
07:56
and find a possible solution to a local problem.
174
464975
3856
yerel bir soruna olası bir çözüm bulan ilk kişileriz.
08:00
We have not only shown that bacteria
175
468831
2301
Biz sadece bakterilerin plastik kirliliğine bir çözüm olabileceğini değil
08:03
can be the solution to plastic pollution, but also that
176
471132
3412
aynı zamanda belirsiz sonuçlara açık olmanın
08:06
being open to uncertain outcomes and taking risks
177
474544
3301
ve risk almanın
08:09
create opportunities for unexpected discoveries.
178
477845
3275
beklenmedik keşifler için fırsat yarattığını da göstermiş olduk.
08:13
Throughout this journey, we have also discovered our passion for science,
179
481120
3337
Bu macera sırasında, bilime olan tutkumuzu da keşfettik
08:16
and are currently continuing research
180
484457
1842
ve şu sıralar üniversitede diğer fosil yakıt kimyasalları üzerine
08:18
on other fossil fuel chemicals in university.
181
486299
3655
bir araştırmaya devam ediyoruz.
08:21
We hope that in the near future,
182
489954
1455
umuyoruz ki yakın gelecekte
08:23
we'll be able to create model organisms
183
491409
2496
sadece ftalatları değil
08:25
that can break down not only phthalates
184
493905
1747
geniş çeşitlilikteki farklı kirletenleri de parçalayabilecek
08:27
but a wide variety of different contaminants.
185
495652
3804
model organizmalar yaratabileceğiz.
08:31
We can apply this to wastewater treatment plants
186
499456
2696
Bunu nehirlerimizi ve
08:34
to clean up our rivers
187
502152
1488
diğer doğal kaynakları temizlemek için
08:35
and other natural resources.
188
503640
2336
atık su arıta tesislerine uygulayabiliriz.
08:37
And perhaps one day we'll be able to tackle
189
505976
2539
Ve günün birinde belki de katı plastik atık
08:40
the problem of solid plastic waste.
190
508515
4038
problemini ele alabiliriz.
08:44
MW: I think our journey has truly transformed
191
512553
2335
MW: maceramızın bizim mikroorganizmalara bakışımızı gerçekten
08:46
our view of microorganisms,
192
514888
2066
dönüştürdüğünü düşünüyorum
08:48
and Jeanny and I have shown that
193
516954
1211
ve Jeanny ve ben gösterdik ki
08:50
even mistakes can lead to discoveries.
194
518165
2479
hatalar bile keşiflere yol açabilir.
08:52
Einstein once said,
195
520644
1291
Einstein bir keresinde şöyle demişti,
08:53
"You can't solve problems by using the same kind
196
521935
2386
"Problemlerinizi onları yaratırken kullandığınız
08:56
of thinking you used when you created them."
197
524321
3268
türde bir düşünme şeklini kullanarak çözemezsiniz."
08:59
If we're making plastic synthetically, then we think
198
527589
2993
Eğer plastiği sentetik olarak üretiyorsak, sonra biz de
09:02
the solution would be to break them down biochemically.
199
530582
3974
çözümün onları biyokimyasal olarak parçalamak olacağını düşündük.
09:06
Thank you. JY: Thank you.
200
534556
1944
Teşekkürler. JY: Teşekkürler.
09:08
(Applause)
201
536500
4832
(Alkış)
ABOUT THE SPEAKER
Miranda Wang and Jeanny Yao - Science fair winnersMiranda Wang and Jeanny Yao have identified a new bacteria that breaks down nasty compounds called phthalates, common to flexible plastics and linked to health problems. And they’re still teenagers.
Why you should listen
After a visit to a plastic-filled waste transfer station last year, students Miranda Wang and Jeanny Yao learned that much of the plastic in trash may not degrade for 5,000 years. Synthesized into plastics are phthalates, compounds that make shower curtain liners, food wraps and other products bendable but may also adversely impact human reproductive development and health. As plastics slowly break down, these phthalates would leach into the surrounding environment.
So, the two young scientists tackled the problem and ultimately discovered strains of bacteria that have the potential to naturally degrade phthalates. Their work earned a regional first place in British Columbia for the 2012 Sanofi BioGENEius Challenge Canada, as well as a special award for the most commercial potential at the contest’s finals.
Miranda Wang and Jeanny Yao | Speaker | TED.com