TED2013
Sugata Mitra: Build a School in the Cloud
Sugata Mitra: Bulut Üzerine Okul İnşa Etmek
Filmed:
Readability: 3.1
3,417,649 views
TED2013, Sugata Mitra cesur TED Prize dileğini gerçekleştiriyor: Hindistan'da Bulutların İçinde Bir Okul tasarlayarak çocukların birbirinden öğrendiği, araştırdığı, bulutun kaynaklarını ve yönlendiriciliğini kullandığı bir öğrenme laboratuvarı kurmak için yardım istiyor. Kendini Örgütleyen Öğrenme Ortamı (SOLE) hakkındaki ilham verici konuşmasını izleyin, ve daha fazlasını tedprize.org adresinden öğrenin.
Sugata Mitra - Education researcher
Educational researcher Sugata Mitra is the winner of the 2013 TED Prize. His wish: Build a School in the Cloud, where children can explore and learn from one another. Full bio
Educational researcher Sugata Mitra is the winner of the 2013 TED Prize. His wish: Build a School in the Cloud, where children can explore and learn from one another. Full bio
Double-click the English transcript below to play the video.
00:17
What is going to be the future of learning?
0
1274
5416
Öğrenmenin gelecekte konumu ne olacak?
00:22
I do have a plan,
1
6690
2280
Bu konuda benim bir planım var.
00:24
but in order for me to tell you what that plan is,
2
8970
3080
Fakat bu planın ne olduğunu anlatmam için size
00:27
I need to tell you a little story,
3
12050
2970
ortama zemin hazırlayan
00:30
which kind of sets the stage.
4
15020
2846
küçük bir hikaye anlatmam gerekiyor.
00:33
I tried to look at
5
17866
1787
Okulda öğrendiğimiz tarzda eğitimin
00:35
where did the kind of learning we do in schools,
6
19653
3407
olduğu yöne bakmaya çalıştım.
00:38
where did it come from?
7
23060
2270
Bu eğitim anlayışı nereden geldi?
00:41
And you can look far back into the past,
8
25330
2432
Ve geçmişe, çok eskilere bakabilirsiniz,
00:43
but if you look at present-day schooling the way it is,
9
27762
3813
fakat günümüzdeki öğretimin haline bakacak olursanız
00:47
it's quite easy to figure out where it came from.
10
31575
3702
nereden geldiğini anlamak hiç de zor değil.
00:51
It came from about 300 years ago,
11
35277
3948
300 yıl önce,
00:55
and it came from the last
12
39225
2217
dünyadaki son ve en büyük
00:57
and the biggest of the empires on this planet. ["The British Empire"]
13
41442
2968
imparatorluklardan biri olan Büyük Britanya'da ortaya çıktı.
01:00
Imagine trying to run the show,
14
44410
2345
Bir gösteriyi
01:02
trying to run the entire planet,
15
46755
2408
tüm gezegeni
01:05
without computers, without telephones,
16
49163
3824
bilgisayar olmadan, telefon olmadan
01:08
with data handwritten on pieces of paper,
17
52987
4132
elle kağıt parçalarına yazılan bilgilerle
01:13
and traveling by ships.
18
57119
3550
ve gemilerle seyahat ederek yönetmeye çalıştığınızı hayal edin.
01:16
But the Victorians actually did it.
19
60669
2154
Viktoryan dönemindeki insanlar bunu gerçekten başardı.
01:18
What they did was amazing.
20
62823
3168
Yaptıkları şey hayranlık uyandırıcıydı.
01:21
They created a global computer
21
65991
3312
İnsanlardan oluşan
01:25
made up of people.
22
69303
3056
küresel bir bilgisayar yarattılar.
01:28
It's still with us today.
23
72359
1793
Aslında bugün bu hala bizimle.
01:30
It's called the bureaucratic administrative machine.
24
74152
5979
Adı da bürokratik yönetim makinesi.
01:36
In order to have that machine running,
25
80131
3327
Bu makineyi çalıştırmak için
01:39
you need lots and lots of people.
26
83458
3201
çok ama çok insana ihtiyacınız var.
01:42
They made another machine to produce those people:
27
86659
4359
Bu insanları üretebilmek için başka bir makine daha yarattılar.
01:46
the school.
28
91018
2896
okul.
01:49
The schools would produce the people
29
93914
2777
Okullar
01:52
who would then become parts of the
30
96691
3849
daha sonra bu bürokratik yönetim makinesinin
01:56
bureaucratic administrative machine.
31
100540
3385
parçaları olacak insanları üretecekti.
01:59
They must be identical to each other.
32
103925
4390
Birbirileriyle aynı olmalıydılar.
02:04
They must know three things:
33
108315
2157
Üç şeyi kesinlikle bilmeleri gerekiyordu.
02:06
They must have good handwriting, because the data is handwritten;
34
110472
3040
Güzel el yazıları olmalıydı, çünkü bilgi el yazısıyla aktarılıyordu;
02:09
they must be able to read;
35
113512
2155
okuyabilmeleri gerekiyordu;
02:11
and they must be able to do multiplication,
36
115667
2279
ve zihinden çarpma
02:13
division, addition and subtraction in their head.
37
117946
3663
bölme, toplama ve çıkarma yapabilmeleri gerekiyordu.
02:17
They must be so identical that you could pick one up from New Zealand
38
121609
3527
O kadar benzer olmalıydılar ki Yeni Zellanda'dan birini alıp
02:21
and ship them to Canada
39
125136
2335
Kanada'ya gönderdiğiniz zaman
02:23
and he would be instantly functional.
40
127471
4081
anında işe yarar olmalıydı.
02:27
The Victorians were great engineers.
41
131552
2869
Viktoryanlar harika mühendislerdi.
02:30
They engineered a system that was so robust
42
134421
3489
Öylesine dirençli bir sistem inşa ettiler ki
02:33
that it's still with us today,
43
137910
2455
bu sistem bugün hâlâ bizimle
02:36
continuously producing identical people
44
140365
3976
durmaksızın, artık var olmayan bir makine için
02:40
for a machine that no longer exists.
45
144341
4816
birbirinin eşi insanlar üretiyor.
02:45
The empire is gone,
46
149157
2928
İmparatorluk bitti.
02:47
so what are we doing with that design
47
152085
2904
Peki, birbirine benzer insanlar üreten
02:50
that produces these identical people,
48
154989
2369
bu tasarımla ne yapıyoruz?
02:53
and what are we going to do next
49
157358
2903
ve şayet bu tasarımla yapılabilecek başka bir şey varsa
02:56
if we ever are going to do anything else with it?
50
160261
3920
onunla bundan sonra ne yapacağız?
03:00
["Schools as we know them are obsolete"]
51
164181
1690
[" Bildiğimiz halleriyle okulların modası geçti"]
03:01
So that's a pretty strong comment there.
52
165871
1892
Bayağı iddiali bir yorum.
03:03
I said schools as we know them now, they're obsolete.
53
167763
3794
Ben şimdi bildiğimiz halleriyle okulların modası geçti dedim.
03:07
I'm not saying they're broken.
54
171557
1734
Bozuk olduklarını söylemedim.
03:09
It's quite fashionable to say that the education system's broken.
55
173291
2997
Eğitim sisteminin bozuk olduğunu söylemek modaya daha uygun.
03:12
It's not broken. It's wonderfully constructed.
56
176288
3651
Aslında bozuk değil. Harika bir şekilde inşa edilmiş.
03:15
It's just that we don't need it anymore. It's outdated.
57
179939
6226
Sadece artık onlara ihtiyacımız yok. Hükmü kalmadı.
03:22
What are the kind of jobs that we have today?
58
186165
2407
Bugün ne tarz işler mevcut?
03:24
Well, the clerks are the computers.
59
188572
2134
Katipler artık bilgisayarlar.
03:26
They're there in thousands in every office.
60
190706
2531
Her ofiste binlerce var.
03:29
And you have people who guide those computers
61
193237
3205
ve üstelik bu bilgisayarlara yol gösteren
03:32
to do their clerical jobs.
62
196442
2477
ve onların katiplik işlerini yapmasını sağlayan insanlar var.
03:34
Those people don't need to be able to write beautifully by hand.
63
198919
3264
Bu insanların güzel yazı yazma yeteneklerinin olmasına gerek yok.
03:38
They don't need to be able to multiply numbers in their heads.
64
202183
3032
Zihinden sayıları çarpabilmeye de ihtiyaç duymazlar.
03:41
They do need to be able to read.
65
205215
2272
Okuyabilir olmaları gerekli.
03:43
In fact, they need to be able to read discerningly.
66
207487
4150
Aslında sezerek okuyabilmeleri gerekiyor.
03:47
Well, that's today, but we don't even know
67
211637
3107
Peki, bu bugünkü durum, ama geleceğin mesleklerinin
03:50
what the jobs of the future are going to look like.
68
214744
2559
neye benzeyeceğini bile bilmiyoruz.
03:53
We know that people will work from wherever they want,
69
217303
2644
Bildiğimiz şey, insanların istedikleri yerden
03:55
whenever they want, in whatever way they want.
70
219947
3198
istedikleri zaman, istedikleri şekilde çalışabilecekleri.
03:59
How is present-day schooling going to prepare them
71
223145
4188
Günümüdeki öğretim bu insanları
04:03
for that world?
72
227333
2543
böyle bir dünyaya nasıl hazırlayacak?
04:05
Well, I bumped into this whole thing completely by accident.
73
229876
5048
Ben tüm bu olayın içine tamamen kazara daldım.
04:10
I used to teach people how to write computer programs
74
234924
2632
İnsanlara bilgisayar programları yazmayı öğretiyordum,
04:13
in New Delhi, 14 years ago.
75
237556
2464
14 yıl önce, Yeni Delhi'de.
04:15
And right next to where I used to work, there was a slum.
76
240020
3757
Çalıştığım yerin dibinde gecekondu mahallesi vardı.
04:19
And I used to think, how on Earth are those kids
77
243777
2587
Ve düşünürdüm, buradaki çocuklar
04:22
ever going to learn to write computer programs?
78
246364
2520
nasıl olacak da bilgisayar programı yazmayı öğrenecekler?
04:24
Or should they not?
79
248884
3080
Yoksa zaten öğrenmemeliler mi?
04:27
At the same time, we also had lots of parents,
80
251964
2617
Diğer bir yandan, bir sürü
04:30
rich people, who had computers,
81
254581
2431
zengin, bilgisayarı olan aile
04:32
and who used to tell me, "You know, my son,
82
257012
3131
"Biliyor musunuz, benim oğlum,
04:36
I think he's gifted,
83
260143
2189
Çok yetenekli,
04:38
because he does wonderful things with computers.
84
262332
2874
çünkü bilgisayarda harika şeyler yapabiliyor.
04:41
And my daughter -- oh, surely she is extra-intelligent."
85
265206
3976
Ve kızım-- kesinlike süper zeki" deyip duruyordu.
04:45
And so on. So I suddenly figured that,
86
269182
2108
Ve bunun gibi bir sürü şey daha. Aniden
04:47
how come all the rich people are having
87
271290
1796
nasıl olur da bu zengin insanlar
04:48
these extraordinarily gifted children?
88
273086
2141
bu çok yetenekli çocuklara sahip oluyorlar anladım.
04:51
(Laughter)
89
275227
1915
(Kahkahalar)
04:53
What did the poor do wrong?
90
277142
2824
Fakir insanlar nerede hata yaptı?
04:55
I made a hole in the boundary wall
91
279966
3003
Ofisimle gecekondu mahallesi arasındaki duvarda
04:58
of the slum next to my office,
92
282969
2032
bir delik açtım,
05:00
and stuck a computer inside it just to see what would happen
93
285001
2744
ve deliğin içine bir bilgisayar koydum
05:03
if I gave a computer to children who never would have one,
94
287745
2984
hiç bilgisayarı olmamamış,İngilizce bilmeyen İnternetin ne olduğunu bilmeyen
05:06
didn't know any English, didn't know what the Internet was.
95
290729
3336
çocuklara bir bilgisayar verirsem ne olacağını görmek için.
05:09
The children came running in.
96
294065
952
Çocuklar koşarak geldiler.
05:10
It was three feet off the ground, and they said, "What is this?"
97
295017
2170
Yerden 1 metre yüksekteydi, ve "Bu ne?" diye sordular.
05:13
And I said, "Yeah, it's, I don't know."
98
297187
2984
Ve ben de "Evet, bu, ben de bilmiyorum." dedim.
05:16
(Laughter)
99
300171
2216
(Kahkahalar)
05:18
They said, "Why have you put it there?"
100
302387
2556
"Bunu neden buraya koydun?" diye sordular.
05:20
I said, "Just like that."
101
304943
1215
"Öyle işte." dedim.
05:22
And they said, "Can we touch it?"I said, "If you wish to."
102
306158
3009
"Dokunabilir miyiz?" diye sordular. "Eğer isterseniz." dedim.
05:25
And I went away.
103
309167
2377
ve uzaklaştım.
05:27
About eight hours later,
104
311544
1744
Yaklaşık sekiz saat sonra,
05:29
we found them browsing and teaching each other how to browse.
105
313288
2955
onları internette dolaşırken ve birbirilerine bunu nasıl yapacaklarını öğretirken bulduk.
05:32
So I said, "Well that's impossible, because --
106
316243
2497
"Şey, bu imkansız, çünkü-- dedim.
05:34
How is it possible? They don't know anything."
107
318740
3541
Nasıl olabilir? Hiç bir şey bilmiyorlar."
05:38
My colleagues said, "No, it's a simple solution.
108
322281
2864
İş arkadaşım "Hayır, bunun basit bir açıklaması var.
05:41
One of your students must have been passing by,
109
325145
2823
Oradan geçen öğrencilerden bir tanesi
05:43
showed them how to use the mouse."
110
327968
2095
fareyi nasıl kullanacaklarını göstermiş olmalı." dedi
05:45
So I said, "Yeah, that's possible."
111
330063
1523
Ben de "Evet, mümkün." dedim.
05:47
So I repeated the experiment. I went 300 miles out of Delhi
112
331586
3059
Ardından bu deneyi tekrarladım. Delhi'den 480 km uzağa
05:50
into a really remote village
113
334645
1991
ücra bir köye
05:52
where the chances of a passing software development engineer
114
336636
3792
Software yazılım mühendisinin geçme şansının
05:56
was very little. (Laughter)
115
340428
4416
çok düşük olduğu bir yere gittim. (Kahkahalar)
06:00
I repeated the experiment there.
116
344844
2663
Deneyi burada tekrarladım.
06:03
There was no place to stay, so I stuck my computer in,
117
347507
2287
Kalacak bir yer olmadığından bilgisayarımı orada bırakıp,
06:05
I went away, came back after a couple of months,
118
349794
2200
uzaklaştım, birkaç ay sonra geri döndüğümde
06:07
found kids playing games on it.
119
351994
1695
çocukların bilgisayar oyunu oynadığını gördüm.
06:09
When they saw me, they said,
120
353689
951
Beni gördüklerinde,
06:10
"We want a faster processor and a better mouse."
121
354640
2482
"Daha hızlı bir işlemci ve daha iyi bir fare istiyoruz" dediler.
06:13
(Laughter)
122
357122
4294
(Kahkahalar)
06:17
So I said, "How on Earth do you know all this?"
123
361416
3409
Ben de "Nasıl olur da tüm bunları bilebilirsiniz?" diye sordum.
06:20
And they said something very interesting to me.
124
364825
2455
Ve bana çok ilginç bir şey söylediler.
06:23
In an irritated voice, they said,
125
367280
1665
Rahatsız edici bir ses tonuyla
06:24
"You've given us a machine that works only in English,
126
368945
2553
"Bize bir makine verdin ama o yalnızca İngilizce'yle çalışıyor
06:27
so we had to teach ourselves English in order to use it." (Laughter)
127
371498
6085
bu yüzden biz de kullanmak için kendimize ingilizce öğretmek zorunda kaldık." dediler.
06:33
That's the first time, as a teacher,
128
377583
1977
Bir öğretmen olarak ilk kez
06:35
that I had heard the word "teach ourselves" said so casually.
129
379560
5091
"kendimize öğrettik" sözünü bu kadar doğal bir şekilde kullanıldığını duydum.
06:40
Here's a short glimpse from those years.
130
384651
3602
Bu yıllarla ilgili kısa bir bakış.
06:44
That's the first day at the Hole in the Wall.
131
388253
2647
Duvardaki deliğin ilk günü.
06:46
On your right is an eight-year-old.
132
390900
2238
Sağınızdaki sekiz yaşında.
06:49
To his left is his student. She's six.
133
393138
5720
Solundaki ise onun öğrencisi. Altı yaşında.
06:54
And he's teaching her how to browse.
134
398858
3597
ve ona bilgisayarda nasıl gezileceğini öğretiyor.
06:58
Then onto other parts of the country,
135
402455
3286
Ülkenin diğer bölümlerinde,
07:01
I repeated this over and over again,
136
405741
2283
Bu deneyi bir sürü kez
07:03
getting exactly the same results that we were.
137
408024
3445
sürekli birebir aynı sonucu alarak tekrarladım.
07:07
["Hole in the wall film - 1999"]
138
411469
3927
["Hole in the wall film- 1999"]
07:11
An eight-year-old telling his elder sister what to do.
139
415396
4265
Sekiz yaşında olan büyük ablasına ne yapması gerektiğini söylüyor.
07:20
And finally a girl explaining in Marathi what it is,
140
424460
5557
Son olarak bir kız Marathi dilinde bunun ne olduğunu açıklıyor.
07:25
and said, "There's a processor inside."
141
430017
4249
ve "İçinde işlemci var." dedi
07:30
So I started publishing.
142
434266
2493
Ben de bunu yayınlamaya başladım.
07:32
I published everywhere. I wrote down and measured everything,
143
436759
2555
Her yerde yayınladım. Yazıp çizip her şeyi ölçtüm,
07:35
and I said, in nine months, a group of children
144
439314
2202
ve bir grup çocuk
07:37
left alone with a computer in any language
145
441516
2698
herhangi bir dilde çalışan bir bilgisayarla baş başa bırakıldığında
07:40
will reach the same standard as an office secretary in the West.
146
444214
4515
dokuz ay içinde Batıdaki herhangi bir sekreterin olduğu seviyeye ulaşacaktır dedim.
07:44
I'd seen it happen over and over and over again.
147
448729
4760
Bunun olduğunu defalarca gördüm.
07:49
But I was curious to know, what else would they do
148
453489
2732
Fakat daha da merakladım, eğer bunu başarabiliyorlarsa
07:52
if they could do this much?
149
456221
2240
başka neleri yapabilirlerdi?
07:54
I started experimenting with other subjects,
150
458461
2528
Diğer konularda da deneyler yapmaya başladım.
07:56
among them, for example, pronunciation.
151
460989
2968
Örneğin telafuz bunlardan biri.
07:59
There's one community of children in southern India
152
463957
2448
Güney Hindistan'da İngilizce telafuzları
08:02
whose English pronunciation is really bad,
153
466405
2768
çok kötü olan bir çocuk topluluğu var.
08:05
and they needed good pronunciation because that would improve their jobs.
154
469173
3520
ve düzgün bir telafuzları olmalı çünkü bu mesleklerinde gelişmelerini sağlayacaktı.
08:08
I gave them a speech-to-text engine in a computer,
155
472693
4078
Onlara konuşmayı yazıya çeviren bir bilgisayar verdim,
08:12
and I said, "Keep talking into it until it types what you say."
156
476771
3274
ve "Söylediklerinizi yazana kadar konuşmaya devam edin." dedim.
08:15
(Laughter)
157
480045
4632
(Kahkahalar)
08:20
They did that, and watch a little bit of this.
158
484677
5184
ve dediğimi yaptılar, şunu biraz izleyelim.
08:25
Computer: Nice to meet you.Child: Nice to meet you.
159
489861
5512
Bilgisayar: Tanıştığımıza sevindim. Çocuk: Tanıştığımıza sevindim.
08:31
Sugata Mitra: The reason I ended with the face
160
495373
2271
Sugata Mitra: Oradaki bu genç bayanın yüzünde durdurmamın sebebi
08:33
of this young lady over there is because I suspect many of you know her.
161
497644
3817
çoğunuzun bu genç kızı tanıyor olduğunuzdan şüphelenmem..
08:37
She has now joined a call center in Hyderabad
162
501461
3496
Hyderabad'da bir çağrı merkezinde çalışıyor.
08:40
and may have tortured you about your credit card bills
163
504957
4722
ve belki size kredi kartı borçlarınız hakkında
08:45
in a very clear English accent.
164
509679
4773
çok anlaşılır bir ingiliz aksanıyla işkence etti.
08:50
So then people said, well, how far will it go?
165
514452
4377
Ardından insanlar, peki, nereye kadar gidecek bu? dediler.
08:54
Where does it stop?
166
518829
1570
Nerede duracak?
08:56
I decided I would destroy my own argument
167
520399
3363
Kendi argümanımı
08:59
by creating an absurd proposition.
168
523762
2504
saçma bir öneriyle çürütmeye karar verdim.
09:02
I made a hypothesis, a ridiculous hypothesis.
169
526266
3888
Bir hipotez yarattım, komik bir hipotez.
09:06
Tamil is a south Indian language, and I said,
170
530154
1804
Tamil bir güney Hindistan dili, ve dedim ki
09:07
can Tamil-speaking children in a south Indian village
171
531958
2645
Güney Hindistan köylerinde Tamil dili konuşan çocuklar
09:10
learn the biotechnology of DNA replication in English
172
534603
3505
ingilizce DNA kopyalama biyoteknolojisini
09:14
from a streetside computer?
173
538108
2247
köşede duran bir bilgisayardan öğrenebilirler mi?
09:16
And I said, I'll measure them. They'll get a zero.
174
540355
2185
ve dedim ki " Bunu ölçeceğim. Büyük ihtimalle sıfır alacaklar.
09:18
I'll spend a couple of months, I'll leave it for a couple of months,
175
542540
3054
Birkaç ay geçireceğim, Bilgisayarı orada bir kaç aylığına bırakacağım,
09:21
I'll go back, they'll get another zero.
176
545594
2304
Geri döneceğim ve yine hiç bir şeyin olmadığını göreceğim.
09:23
I'll go back to the lab and say, we need teachers.
177
547898
4356
Laboratuvara geri dönüp, öğretmenlere ihtiyacımız var, diyeceğim.
09:28
I found a village. It was called Kallikuppam in southern India.
178
552254
4063
Güney Hindistan'da Kallikuppam adında bir köy buldum.
09:32
I put in Hole in the Wall computers there,
179
556317
2677
Duvara yerleştirilen bilgisayarlardan koydum.
09:34
downloaded all kinds of stuff from the Internet about DNA replication,
180
558994
3687
DNA kopyalama hakkında internetten her türden bir sürü şey indirdim
09:38
most of which I didn't understand.
181
562681
3305
bir çoğunu ben bile anlamadım.
09:41
The children came rushing, said, "What's all this?"
182
565986
2977
Çocuklar aceleyle gelip "Tüm bunlar nedir?" dediler.
09:44
So I said, "It's very topical, very important. But it's all in English."
183
568963
5008
Ben de "Bu çok önemli güncel bir konu ama hepsi İngilizce." dedim.
09:49
So they said, "How can we understand such big English words
184
573971
3354
Onlar da "Biz bu uzun İngilizce kelimeleri
09:53
and diagrams and chemistry?"
185
577325
2078
ve diyagramları, kimyayı nasıl anlayacağız?" diye sordular.
09:55
So by now, I had developed a new pedagogical method,
186
579403
2824
Şuana kadar bir pedagojik metod geliştirmiştim.
09:58
so I applied that. I said, "I haven't the foggiest idea."
187
582227
2884
ve bunu uyguladım. "Hiç bir fikrim yok." dedim.
10:01
(Laughter)
188
585111
3195
(Kahkahalar)
10:04
"And anyway, I am going away."
189
588306
2950
"Her neyse, ben gidiyorum."
10:07
(Laughter)
190
591256
4368
(Kahkahalar)
10:11
So I left them for a couple of months.
191
595624
3589
Ve böylece onları birkaç aylığına terk ettim.
10:15
They'd got a zero. I gave them a test.
192
599213
2635
Sıfır alacaklardı. Onlara bir test vermiştim.
10:17
I came back after two months
193
601848
924
İki ay sonra geri geldim.
10:18
and the children trooped in and said, "We've understood nothing."
194
602772
3660
Çocuklar toplanarak "Hiçbir şey anlamadık." dediler.
10:22
So I said, "Well, what did I expect?"
195
606432
2075
Ben de" Ne bekliyordum ki, sanki." dedim.
10:24
So I said, "Okay, but how long did it take you
196
608507
4085
"Tamam, peki bir şey anlayamayacağınıza karar vermeniz
10:28
before you decided that you can't understand anything?"
197
612592
2761
ne kadar sürdü?" diye sordum.
10:31
So they said, "We haven't given up.
198
615353
1948
Onlar da "Henüz vazgeçmedik." dediler.
10:33
We look at it every single day."
199
617301
1976
Her gün gelip bakıyoruz."
10:35
So I said, "What? You don't understand these screens
200
619277
2465
"Ne? Ekrandaki hiçbir şeyi anlamıyorsunuz
10:37
and you keep staring at it for two months? What for?"
201
621742
2704
ve buna rağmen iki aydır ona bakıp duruyor musunuz? Ne için?"
10:40
So a little girl who you see just now,
202
624446
2513
Şuanda gördüğünüz küçük kız
10:42
she raised her hand, and she says to me in broken Tamil and English,
203
626959
2732
elini kaldırıp kötü bir İngilizce ve Tamil dilinde
10:45
she said, "Well, apart from the fact that
204
629691
2197
"Düzensiz DNA molekülü dizilimlerinin
10:47
improper replication of the DNA molecule causes disease,
205
631888
3151
hastalığa sebep olmasından
10:50
we haven't understood anything else."
206
635039
2521
başka hiçbir şey anlamadık." dedi.
10:53
(Laughter) (Applause)
207
637560
5712
(Kahkaha) (Alkış)
10:59
So I tested them.
208
643272
4120
Ben de onları test ettim.
11:03
I got an educational impossibility, zero to 30 percent
209
647392
3272
Eğitimsel bir imkansızlıkla karşılaştım. 0'dan yüzde 30'lara
11:06
in two months in the tropical heat
210
650664
2304
tropik sıcağında iki ay içinde
11:08
with a computer under the tree in a language they didn't know
211
652968
3440
ağaç altında bilmedikleri bir dildeki bilgisayarla
11:12
doing something that's a decade ahead of their time.
212
656408
3072
kendi zamanlarından onlarca yıl ötesinde bir bilgiye ulaşmışlardı.
11:15
Absurd. But I had to follow the Victorian norm.
213
659480
5377
Olanaksız. Ama Viktoryan standartlarını takip etmeliyim.
11:20
Thirty percent is a fail.
214
664857
3400
Yüzde otuz başarısızlık demektir.
11:24
How do I get them to pass? I have to get them 20 more marks.
215
668257
2936
Onların geçmesini nasıl sağlayabilirdim? Yüzde 20'lik bir artış nasıl sağlanabilirdi?
11:27
I couldn't find a teacher. What I did find was a friend that they had,
216
671193
4837
Bir öğretmen bulamadım. Bulabildiğim tek kişi
11:31
a 22-year-old girl who was an accountant
217
676030
2386
eskiden muhasebeci olan 22 yaşında
11:34
and she played with them all the time.
218
678416
2448
her zaman onlarla oyun oynayan bir kızdı.
11:36
So I asked this girl, "Can you help them?"
219
680864
2121
Böylece, kıza "Onlara yardım edebilir misin?" diye sordum.
11:38
So she says, "Absolutely not.
220
682985
2271
"Kesinlikle hayır,
11:41
I didn't have science in school. I have no idea
221
685256
3077
Okulda fen dersi almadım. Sabahtan akşama kadar
11:44
what they're doing under that tree all day long. I can't help you."
222
688333
4529
o ağacın altında ne yaptıklarına dair hiçbir fikrim yok. Sana yardım edemem." dedi.
11:48
I said, "I'll tell you what. Use the method of the grandmother."
223
692862
4531
Ben de "Sana ne diyeceğim, büyükanne yöntemini kullan." dedim.
11:53
So she says, "What's that?"
224
697393
1330
"O nedir?" dedi.
11:54
I said, "Stand behind them.
225
698723
1387
"Arkalarında dur." dedim.
11:56
Whenever they do anything, you just say,
226
700110
1606
Ne zaman bir şey yapsalar,
11:57
'Well, wow, I mean, how did you do that?
227
701732
2781
"Ooo, bunu nasıl yaptınız?" diye sor.
12:00
What's the next page? Gosh, when I was your age, I could have never done that.'
228
704529
3096
Diğer sayfada ne varmış, Tanrım ben sizin yaşınızdayken bunların hiç birini yapamazdım." de.
12:03
You know what grannies do."
229
707625
2922
Büyükannelerin ne yaptığını bilirsin.
12:06
So she did that for two more months.
230
710547
2174
İki ay boyunca söylediğimi yaptı.
12:08
The scores jumped to 50 percent.
231
712721
2914
Puanları yüzde 50'ye yükseldi
12:11
Kallikuppam had caught up
232
715635
1654
Kallikuppam,
12:13
with my control school in New Delhi,
233
717289
1878
Yeni Delhi'deki kontrol grubumla beraber
12:15
a rich private school with a trained biotechnology teacher.
234
719167
4136
eğitimli bir biyoteknoloji öğretmeni olan özel bir okul seviyesini yakaladı.
12:19
When I saw that graph I knew there is a way to level the playing field.
235
723303
4837
Bu grafiği gördüğümde, bu durumu eşitlemenin bir yolu olduğunu biliyordum.
12:24
Here's Kallikuppam.
236
728140
2096
İşte Kallikuppam.
12:26
(Children speaking) Neurons ... communication.
237
730236
8195
(Çocuklar konuşuyorlar) Nöronlar ... iletişim.
12:34
I got the camera angle wrong. That one is just amateur stuff,
238
738431
3691
Kamera açısı yanlış, bunlar amatör işi biraz,
12:38
but what she was saying, as you could make out,
239
742122
2496
fakat söylediği şey, anlayabildiğiniz üzere,
12:40
was about neurons, with her hands were like that,
240
744618
2407
nöronlar hakkındaydı. Ellerini böyle yaparak
12:42
and she was saying neurons communicate.
241
747025
3556
nöronların iletişimini anlatıyor.
12:46
At 12.
242
750581
3344
12 yaşında.
12:49
So what are jobs going to be like?
243
753925
3210
Peki meslekler neye benzeyecek?
12:53
Well, we know what they're like today.
244
757135
2291
Günümüzde nasıl olduklarını biliyoruz.
12:55
What's learning going to be like? We know what it's like today,
245
759426
2338
Öğrenme nasıl olacak? Günümüzde nasıl olduğunu biliyoruz,
12:57
children pouring over with their mobile phones on the one hand
246
761764
3053
çocuklar bir ellerinde cep telefonu
13:00
and then reluctantly going to school to pick up their books with their other hand.
247
764817
3773
diğer elleriyle de kitap tutmak için isteksizce okula gidiyorlar.
13:04
What will it be tomorrow?
248
768590
3959
Yarın nasıl olacak?
13:08
Could it be that we don't need to go to school at all?
249
772549
4900
Okula hiç bir şekilde gitmek zorunda kalmayacağımız, bir durum olabilir mi?
13:13
Could it be that, at the point in time when you need to know something,
250
777449
3540
Öğrenmek istediğin şeyi
13:16
you can find out in two minutes?
251
780989
3320
iki dakika içinde öğrenebileceğin bir noktaya gelmek mümkün mü?
13:20
Could it be -- a devastating question,
252
784309
4105
Acaba -- yıkıcı bir soru,
13:24
a question that was framed for me by Nicholas Negroponte --
253
788414
2792
Nicholas Negroponte tarafından, bana uyarlanarak sorulmuş bir soru.
13:27
could it be that we are heading towards or maybe in
254
791206
3039
Acaba bizler bilmenin modasının geçmiş olacağı
13:30
a future where knowing is obsolete?
255
794245
3360
bir geleceğe doğru mu gidiyoruz?
13:33
But that's terrible. We are homo sapiens.
256
797605
2533
Fakat bu korkunç. Bizler homo sapiensiz.
13:36
Knowing, that's what distinguishes us from the apes.
257
800138
3917
Bilmek, bizi maymunlardan ayıran şey.
13:39
But look at it this way.
258
804055
1777
Ama şu şekilde bakın.
13:41
It took nature 100 million years
259
805832
2546
Doğanın maymunları
13:44
to make the ape stand up
260
808378
2136
ayağa kaldırıp
13:46
and become Homo sapiens.
261
810514
2184
Homo sapiense dönüştürmesi 100 milyon yıl aldı.
13:48
It took us only 10,000 to make knowing obsolete.
262
812698
3696
Bilmenin eskide kalması yalnızca 10,000 yıl sürdü.
13:52
What an achievement that is.
263
816394
2182
Ne kadar büyük bir başarı.
13:54
But we have to integrate that into our own future.
264
818576
4027
Ama bunu kendi geleceğimizle bütünleştirmeliyiz.
13:58
Encouragement seems to be the key.
265
822603
2959
Cesaretlendirme işin anahtarı gibi duruyor.
14:01
If you look at Kuppam,
266
825562
1210
Kuppam'a bakarsanız,
14:02
if you look at all of the experiments that I did,
267
826772
2814
yaptığım tüm deneylere bakarsanız
14:05
it was simply saying, "Wow," saluting learning.
268
829586
7135
Sadece "Ooo" demek, öğrenmeye selam duruyor
14:12
There is evidence from neuroscience.
269
836721
2394
Burada nörolojiden bir kanıt var.
14:15
The reptilian part of our brain, which sits in the center of our brain,
270
839115
3202
Beynimizin tam ortasında olan sürüngen beyin kısmı
14:18
when it's threatened, it shuts down everything else,
271
842317
3736
tehdit edildiğinde diğer her şeyi kapatıyor.
14:21
it shuts down the prefrontal cortex, the parts which learn,
272
846053
3678
Ön frontal korteksi, öğrenmenin olduğu kısmı
14:25
it shuts all of that down.
273
849731
2744
hepsini kapatıyor.
14:28
Punishment and examinations are seen as threats.
274
852475
4148
Ceza ve sınavlar tehdit olarak görülüyor.
14:32
We take our children, we make them shut their brains down,
275
856623
3625
Çocuklarımızı alıp beyinlerini kapattırıyoruz
14:36
and then we say, "Perform."
276
860248
2696
ve ardından da "Yap." diyoruz.
14:38
Why did they create a system like that?
277
862944
3481
Neden böyle bir sistem yarattılar?
14:42
Because it was needed.
278
866425
1646
Çünkü gerekliydi.
14:43
There was an age in the Age of Empires
279
868071
2585
İmparatorluklar döneminde bir çağ vardı
14:46
when you needed those people who can survive under threat.
280
870656
4270
o zamanda tehdit altında hayatta kalabilen insanlara ihtiyaç vardı.
14:50
When you're standing in a trench all alone,
281
874926
2267
Çukurda tek başına durduğunda
14:53
if you could have survived, you're okay, you've passed.
282
877193
4031
hayatta kalabilirsen, iyisin, geçtin.
14:57
If you didn't, you failed.
283
881224
2973
Yapamazsan, başarısızsın.
15:00
But the Age of Empires is gone.
284
884197
2656
Fakat İmparatorluklar Dönemi bitti.
15:02
What happens to creativity in our age?
285
886853
3638
Dönemimizdeki yaratıcılığa ne oldu?
15:06
We need to shift that balance back
286
890491
3015
Bu dengenin değişmesine ihtiyacımız var.
15:09
from threat to pleasure.
287
893506
3409
tehditten keyfe dönüşmeli.
15:12
I came back to England looking for British grandmothers.
288
896915
3952
İngiliz büyükanneler aramak üzere İngiltere'ye döndüm.
15:16
I put out notices in papers saying,
289
900867
3017
Şunları söylediğim notlar ve kağıtlar yayımladım;
15:19
if you are a British grandmother, if you have broadband and a web camera,
290
903884
3420
İngiliz bir büyükanne iseniz, internetiniz ve web kameranız varsa
15:23
can you give me one hour of your time per week for free?
291
907304
3227
haftada bir saatinizi ücret beklemeden bana ayırabilir misiniz?
15:26
I got 200 in the first two weeks.
292
910531
2112
İlk iki hafta 200 tane cevap aldım.
15:28
I know more British grandmothers than anyone in the universe. (Laughter)
293
912643
4908
Evrendeki herkesten daha çok İngiliz büyükanne tanıyorum. (Kahkahalar)
15:33
They're called the Granny Cloud.
294
917551
3815
Onlara Büyükanne Bulutu deniyor.
15:37
The Granny Cloud sits on the Internet.
295
921366
1730
Büyükanne bulutu internette bulunuyor.
15:38
If there's a child in trouble, we beam a Gran.
296
923096
4374
Eğer bir çocuğun sorunu varsa bir büyükanneyle görüştürüyoruz.
15:43
She goes on over Skype and she sorts things out.
297
927470
3569
Skype'la ya da buna benzer bir şey yoluyla sorunları çözüyor.
15:46
I've seen them do it from a village called Diggles
298
931039
3619
Onların İngiltere'nin kuzeybatısındaki
15:50
in northwestern England,
299
934658
2045
Diggles adlı bir köyden
15:52
deep inside a village in Tamil Nadu, India,
300
936703
3304
9700 km uzakta Hindistan'daki Tamil Nadu'nun içlerindeki köye
15:55
6,000 miles away.
301
940007
2240
yaptıklarına şahit oldum.
15:58
She does it with only one age-old gesture.
302
942247
3576
Sadece bir tane yaşlı insan mimiği kullanarak yapıyordu.
16:01
"Shhh."
303
945823
1715
"Şşşşt."
16:03
Okay?
304
947538
2725
Tamam?
16:06
Watch this.
305
950263
1536
Bunu izleyin.
16:07
Grandmother: You can't catch me. You say it.
306
951799
4256
Büyükanne: Beni yakalayamazsın. Sen söyle.
16:11
You can't catch me.
307
956055
3768
Beni yakalayamazsın.
16:15
Children: You can't catch me.
308
959823
2968
Çocuklar: Beni yakalayamazsın.
16:18
Grandmother: I'm the Gingerbread Man.Children: I'm the Gingerbread Man.
309
962791
5582
Büyükanne: Ben Zencefelli Adam. Çocuk: Ben Zencefilli Adam.
16:24
Grandmother: Well done! Very good.
310
968373
4590
Büyükanne: Aferin! Çok iyi.
16:28
SM: So what's happening here?
311
972963
2458
SM: Burada ne oluyor?
16:31
I think what we need to look at is
312
975421
1844
Burada bakacağımız nokta
16:33
we need to look at learning
313
977265
2381
öğrenmeye
16:35
as the product of educational self-organization.
314
979646
4588
eğitimsel kendini örgütlemenin bir ürünü olarak bakmak.
16:40
If you allow the educational process to self-organize,
315
984234
2845
Eğer eğitim sürecinin kendini örgütlemeyle olmasına izin verirseniz
16:42
then learning emerges.
316
987079
2491
öğrenme gerçekleşir.
16:45
It's not about making learning happen.
317
989570
2393
Konu öğrenmenin meydana gelmesi değil.
16:47
It's about letting it happen.
318
991963
2216
Konu meydana gelmesine imkân verilmesi.
16:50
The teacher sets the process in motion
319
994179
3273
Öğretmen işlemi harekete geçirecek
16:53
and then she stands back in awe
320
997452
2719
ve sonra arkasına yaslanacak
16:56
and watches as learning happens.
321
1000171
2368
ve öğrenmenin gerçekleşmesini izleyecek.
16:58
I think that's what all this is pointing at.
322
1002539
2953
Bence tüm bunlar buna işaret ediyor.
17:01
But how will we know? How will we come to know?
323
1005492
2752
Peki nasıl biliyoruz? Bildiğimizi nasıl idrak ediyoruz?
17:04
Well, I intend to build
324
1008244
1675
Öz denetimli
17:05
these Self-Organized Learning Environments.
325
1009919
3301
Öğrenme Ortamı yaratmaya karar verdim.
17:09
They are basically broadband, collaboration
326
1013220
3685
Basitçe, geniş kapasiteli ağ bağlantısı, işbirliği
17:12
and encouragement put together.
327
1016905
2393
ve cesaretlendirmenin bir araya gelmesiyle oluşuyor.
17:15
I've tried this in many, many schools.
328
1019298
1706
Bunu bir sürü okulda denedim.
17:16
It's been tried all over the world, and teachers
329
1021004
2535
Dünyanın her bir yanında, geri çekilip
17:19
sort of stand back and say, "It just happens by itself?"
330
1023539
3626
"Bu şimdi kendiliğinden mi oluyor?"diye soran öğretmenlerle birlikte denedim.
17:23
And I said, "Yeah, it happens by itself.""How did you know that?"
331
1027165
3117
Ve ben de "Evet kendiliğinden oluyor." dedim. "Bunu nasıl biliyorsunuz?"
17:26
I said, "You won't believe the children who told me
332
1030282
3493
"Bunu bana hangi çocukların öğrettiğine
17:29
and where they're from."
333
1033775
2928
ve o çocukların nereli olduğuna inanamayacaksınız." dedim.
17:32
Here's a SOLE in action.
334
1036703
2744
Gördüğünüz SOLE ( öz-disiplin ortamında öğrenme ortamı)
17:35
(Children talking)
335
1039447
6109
(Çocuk konuşuyorlar)
17:41
This one is in England.
336
1045556
6289
Bu İngiltere'de.
17:47
He maintains law and order,
337
1051845
3766
(ufak erkek çocuğu kastederek) O adaleti ve düzeni sürdürüyor.
17:51
because remember, there's no teacher around.
338
1055611
8515
çünkü hatırlayın etrafta öğretmen yok.
18:01
Girl: The total number of electrons is not equal to the total number of protons -- SM: Australia
339
1066096
3903
Kız: Elektronların toplamı protonların toplam sayısına eşit değil-- SM: Avusturalya
18:05
Girl: -- giving it a net positive or negative electrical charge.
340
1069999
6735
Kız: -- ona net pozitif vererek negatif elektrik yükü elde edilir.
18:12
The net charge on an ion is equal to the number of protons
341
1076734
3584
Bir iyondaki net yük iyondaki proton sayısı eksi
18:16
in the ion minus the number of electrons.
342
1080318
3293
elektron sayısına eşittir
18:19
SM: A decade ahead of her time.
343
1083611
3049
SM: Zamanının çok ötesinde.
18:22
So SOLEs, I think we need a curriculum of big questions.
344
1086660
3603
Bence SOLE 'de büyük soruların olduğu bir eğitim programına ihtiyacımız var.
18:26
You already heard about that. You know what that means.
345
1090263
2206
Bunu duydunuz ne anlama geldiğini biliyorsunuz.
18:28
There was a time when Stone Age men and women
346
1092469
3401
Taş Devrinde kadınlarla erkeklerin
18:31
used to sit and look up at the sky and say,
347
1095870
2104
yan yana oturup gökyüzüne baktıkları ve
18:33
"What are those twinkling lights?"
348
1097974
2479
" Bu parlayan ışıklar ne?" diye sordukları zaman vardı.
18:36
They built the first curriculum, but we've lost sight of those wondrous questions.
349
1100453
4794
Onlar ilk öğrenim programını geliştirdiler fakat biz bu harika soruların izini kaybettik.
18:41
We've brought it down to the tangent of an angle.
350
1105247
4130
Bir köşenin tanjantına indirgedik.
18:45
But that's not sexy enough.
351
1109377
3708
Ama bu yeterince çekici/seksi değil.
18:48
The way you would put it to a nine-year-old is to say,
352
1113085
2961
Bunu dokuz yaşında birine anlatırken şöyle söylersiniz ,
18:51
"If a meteorite was coming to hit the Earth,
353
1116046
3153
"Eğer bir meteroid Dünya'ya çarpmaya geliyorsa
18:55
how would you figure out if it was going to or not?"
354
1119199
3398
çarpıp çarpmayacağını nasıl anlarsın?
18:58
And if he says, "Well, what? how?"
355
1122597
2560
ve eğer "Ehm, ne , nasıl? derse
19:01
you say, "There's a magic word. It's called the tangent of an angle,"
356
1125157
2985
"Sihirli bir kelime var. Bir açının tanjantı deniyor,"
19:04
and leave him alone. He'll figure it out.
357
1128142
2871
deyip onu yalnız bırakırsınız. Ne olduğunu anlayacaktır.
19:06
So here are a couple of images from SOLEs.
358
1131013
4458
SOLE'lardan bir kaç görüntü var.
19:11
I've tried incredible, incredible questions --
359
1135471
5589
Dokuz yaşındakilere
19:16
"When did the world begin? How will it end?" —
360
1141060
4288
inanılmaz, inanılmaz sorular sordum--
19:21
to nine-year-olds.
361
1145348
1945
"Dünya ne zaman başladı? Nasıl bitecek?"--
19:23
This one is about what happens to the air we breathe.
362
1147293
2976
Bu havayı içimize çektiğimizde ne olur hakkında
19:26
This is done by children without the help of any teacher.
363
1150269
4958
Bu hiç bir öğretmen olmadan çocukların yaptığı bir şey.
19:31
The teacher only raises the question,
364
1155227
2384
Öğretmen sadece soruyu soruyor,
19:33
and then stands back and admires the answer.
365
1157611
3664
ve ardından geri çekilip cevaplara hayran oluyor.
19:37
So what's my wish?
366
1161275
3736
Peki, benim dileğim ne?
19:40
My wish is
367
1165011
2216
Benim dileğim
19:43
that we design the future of learning.
368
1167227
4314
öğrenmenin geleceğini tasarlamak.
19:47
We don't want to be spare parts
369
1171541
1966
Harika bir insan bilgisayarı
19:49
for a great human computer, do we?
370
1173507
2392
için yedek parçalara ihtiyacımız yok, değil mi?
19:51
So we need to design a future for learning.
371
1175899
3656
Öğrenmenin geleceğini tasarlamalıyız.
19:55
And I've got to -- hang on,
372
1179555
1636
Ve bende de --bekleyin,
19:57
I've got to get this wording exactly right,
373
1181191
2700
bunu kesinlikle doğru şekilde ifade etmeliyim,
19:59
because, you know, it's very important.
374
1183891
2644
çünkü biliyorsunuz bu çok önemli.
20:02
My wish is to help design a future of learning
375
1186535
2316
Benim dileğim öğrenmenin geleceğini
20:04
by supporting children all over the world
376
1188851
2234
dünyanın her yerindeki çocukların, meraklarını arttırarak
20:06
to tap into their wonder and their ability to work together.
377
1191085
3046
ve birlikte çalışma yeteneklerini destekleyerek tasarlamaya yardım etmek.
20:10
Help me build this school.
378
1194131
2232
Bu okulu inşa etmem için bana yardım edin.
20:12
It will be called the School in the Cloud.
379
1196363
3336
Adı Buluttaki Okul olacak.
20:15
It will be a school where children go on these intellectual adventures
380
1199699
5073
Öyle bir okul ki çocuklar bu entelektüel maceralarına arabulucuları tarafından
20:20
driven by the big questions which their mediators put in.
381
1204772
3857
sorulan büyük soruların yönlendirmesiyle devam edecekler
20:24
The way I want to do this
382
1208629
2271
Bunu, bu tarz çalışmalar yapabileceğim
20:26
is to build a facility where I can study this.
383
1210900
4360
bir tesis inşa ederek gerçekleştirmek istiyorum.
20:31
It's a facility which is practically unmanned.
384
1215260
2800
Neredeyse insanı olmayan bir tesis.
20:33
There's only one granny
385
1218060
1767
Sadece sağlık ve güvenlikle ilgilenecek.
20:35
who manages health and safety.
386
1219827
2441
bir büyükanne olacak.
20:38
The rest of it's from the cloud.
387
1222268
1433
Geri kalan bulut sağlayacak.
20:39
The lights are turned on and off by the cloud,
388
1223701
1915
Işıklar bulut tarafından açılıp kapanacak.
20:41
etc., etc., everything's done from the cloud.
389
1225616
2028
vs., vs., her şeyi bulut yapacak.
20:43
But I want you for another purpose.
390
1227644
3225
Fakat size başka bir sebeple ihtiyacım var,
20:46
You can do Self-Organized Learning Environments
391
1230869
2759
Sizler de Kendini Örgütleyen Öğrenme Ortam'ları oluşturabilirsiniz.
20:49
at home, in the school, outside of school, in clubs.
392
1233628
5016
evde, okulda, okul dışında, kulüplerde.
20:54
It's very easy to do. There's a great document
393
1238644
2128
Yapması çok kolay. TED tarafından üretilen
20:56
produced by TED which tells you how to do it.
394
1240772
1888
ve nasıl yapmanız gerektiğini söyleyen harika bir belge var.
20:58
If you would please, please do it
395
1242660
3376
Eğer isterseniz lütfen, lütfen yapın
21:01
across all five continents
396
1246036
2365
beş kıta üzerinde.
21:04
and send me the data,
397
1248401
2211
ve bana bilgileri yollayın.
21:06
then I'll put it all together, move it into the School of Clouds,
398
1250612
3504
ben de hepsini bir araya getirip Buluttaki Okul'a taşıyayım.
21:10
and create the future of learning.
399
1254116
3264
böylece öğrenmenin geleceğini yaratalım.
21:13
That's my wish.
400
1257380
1792
Bu benim dileğim.
21:15
And just one last thing.
401
1259172
1423
Ve son bir şey.
21:16
I'll take you to the top of the Himalayas.
402
1260595
2593
Sizi Himalayaların tepesine götüreceğim.
21:19
At 12,000 feet, where the air is thin,
403
1263188
3303
Havanın inceldiği, 3657m yüksekliğe.
21:22
I once built two Hole in the Wall computers,
404
1266491
2985
Bir keresinde duvara sabitlenen iki bilgisayar yaptım,
21:25
and the children flocked there.
405
1269476
1455
ve çocuklar oraya üşüştü.
21:26
And there was this little girl who was following me around.
406
1270931
2897
Ve beni takip eden küçük bir kız vardı.
21:29
And I said to her, "You know, I want to give a computer to everybody, every child.
407
1273828
4716
"Biliyorsun, herkese, her çocuğa bir bilgisayar vermek istiyorum.
21:34
I don't know, what should I do?"
408
1278544
2401
Bilmiyorum, ne yapmalıyım?" diye sordum.
21:36
And I was trying to take a picture of her quietly.
409
1280945
4031
Sessizce fotoğrafını çekmeye çalışıyordum.
21:40
She suddenly raised her hand like this, and said to me,
410
1284976
4056
Elini şu şekilde kaldırıp bana şunu dedi,
21:44
"Get on with it."
411
1289032
1889
" Devam et."
21:46
(Laughter) (Applause)
412
1290921
11864
(Kahkaha) (Alkış)
21:58
I think it was good advice.
413
1302785
1861
Bence güzel bir tavsiyeydi.
22:00
I'll follow her advice. I'll stop talking.
414
1304646
2068
Tavsiyesini dikkate alacağım. Konuşmamı bitiriyorum.
22:02
Thank you. Thank you very much.
415
1306714
3990
Teşekkürler. Çok teşekkürler.
22:06
(Applause)
416
1310704
3751
(Alkış)
22:10
Thank you. Thank you. (Applause)
417
1314455
8324
Teşekkür ederim. Teşekkürler. (Alkış)
22:18
Thank you very much. Wow. (Applause)
418
1322779
6415
Çok teşekkür ediyorum. Oooo. (Alkış)
ABOUT THE SPEAKER
Sugata Mitra - Education researcherEducational researcher Sugata Mitra is the winner of the 2013 TED Prize. His wish: Build a School in the Cloud, where children can explore and learn from one another.
Why you should listen
In 1999, Sugata Mitra and his colleagues dug a hole in a wall bordering an urban slum in New Delhi, installed an Internet-connected PC and left it there, with a hidden camera filming the area. What they saw: kids from the slum playing with the computer and, in the process, learning how to use it -- then teaching each other. These famed “Hole in the Wall” experiments demonstrated that, in the absence of supervision and formal teaching, children can teach themselves and each other -- if they’re motivated by curiosity. Mitra, now a professor of educational technology at Newcastle University, called it "minimally invasive education."
Mitra thinks self-organized learning will shape the future of education. At TED2013, he made a bold TED Prize wish: Help me build a School in the Cloud where children can explore and learn on their own -- and teach one another -- using resouces from the worldwide cloud.
The School in the Cloud now includes seven physical locations -- five in India and two in the UK. At the same time, the School in the Cloud online platform lets students participate anywhere, with partner learning labs and programs in countries like Colombia, Pakistan and Greece. In 2016, Mitra held the first School in the Cloud conference in India. He shared that more than 16,000 SOLE sessions had taken place so far, with kids all around the world dipping their toes in this new education model.
Sugata Mitra | Speaker | TED.com