TED2010
Sir Ken Robinson: Bring on the learning revolution!
Sir Ken Robinson: Başlasın öğrenme devrimi!
Filmed:
Readability: 3.4
9,209,583 views
Etkileyici ve esprili stiliyle Sir Ken Robinson, 2006 yılında yaptığı efsane konuşmasının devamını getiriyor, standardize okullardan, çocukların doğal yeteneklerinin gelişebileceği ortamlar yaratarak, kişiselleştirilmiş eğitime radikal bir geçiş savunuyor.
Ken Robinson - Author/educator
Creativity expert Sir Ken Robinson challenges the way we're educating our children. He champions a radical rethink of our school systems, to cultivate creativity and acknowledge multiple types of intelligence. Full bio
Creativity expert Sir Ken Robinson challenges the way we're educating our children. He champions a radical rethink of our school systems, to cultivate creativity and acknowledge multiple types of intelligence. Full bio
Double-click the English transcript below to play the video.
00:13
I was here four years ago,
0
1000
2000
Bundan dört yıl önce buradaydım,
00:15
and I remember, at the time,
1
3000
2000
ve hatırlıyorum da o zaman,
00:17
that the talks weren't put online.
2
5000
3000
konuşmalar internete konulmuyordu.
00:20
I think they were given to TEDsters in a box,
3
8000
4000
Sanırım TED'lilere bir kutu içinde veriliyorlardı,
00:24
a box set of DVDs,
4
12000
2000
bir DVD seti kutusu.
00:26
which they put on their shelves, where they are now.
5
14000
3000
Bu kutuyu alıp rafa kaldırıyordunuz, herhalde hala orada duruyordur.
00:29
(Laughter)
6
17000
2000
(Gülüşmeler)
00:31
And actually, Chris called me
7
19000
2000
Hatta Chris beni aradığında
00:33
a week after I'd given my talk
8
21000
2000
konuşmamdan bir hafta sonraydı
00:35
and he said, "We're going to start putting them online.
9
23000
2000
bana şöyle söyledi "Konuşmaları internete koyacağiz.
00:37
Can we put yours online?" And I said, "Sure."
10
25000
3000
Seninkini de koyabilir miyiz?" Ben de "tabi" dedim.
00:40
And four years later,
11
28000
2000
Ve dört yıl sonra,
00:42
as I said, it's been seen by four ...
12
30000
2000
dediğim gibi, konuşmayı gören insan sayısı dört ....
00:44
Well, it's been downloaded four million times.
13
32000
3000
Şey, aslında dört milyon kere indirilmiş bu video.
00:47
So I suppose you could multiply that by 20 or something
14
35000
3000
Yani sanırım bu sayıyı 20 ile falan çarparsak
00:50
to get the number of people who've seen it.
15
38000
2000
aşağı yukarı videoyu gören insan sayısını buluruz.
00:52
And, as Chris says, there is a hunger
16
40000
4000
Demek Chris'in dediği gibi, insanlar beni
00:56
for videos of me.
17
44000
2000
videoda görmeye hasretmişler.
00:58
(Laughter)
18
46000
3000
(Kahkahalar)
01:01
(Applause)
19
49000
3000
(Alkış)
01:06
... don't you feel?
20
54000
1000
...siz de böyle hissetmiyor musunuz?
01:07
(Laughter)
21
55000
3000
(Kahkahalar)
01:12
So, this whole event has been an elaborate build-up
22
60000
3000
Yani, bütün bu düzen benim size bir konuşma daha yapmam için
01:15
to me doing another one for you, so here it is.
23
63000
4000
ayarlanmış bir oyun. İşte buyrun.
01:19
(Laughter)
24
67000
1000
(Kahkahalar)
01:22
Al Gore spoke
25
70000
2000
Dört yıl önce Al Gore
01:24
at the TED conference I spoke at four years ago
26
72000
3000
TED konferansında konuşmuştu
01:27
and talked about the climate crisis.
27
75000
2000
ve iklim krizinden bahsetmişti.
01:29
And I referenced that
28
77000
2000
Son konuşmamın sonunda
01:31
at the end of my last talk.
29
79000
2000
onun sözlerine değinmiştim.
01:33
So I want to pick up from there
30
81000
2000
Bıraktığım yerden devam edeyim
01:35
because I only had 18 minutes, frankly.
31
83000
3000
ne yapayım o zaman sadece 18 dakikam vardı.
01:38
So, as I was saying...
32
86000
2000
Nerede kalmıştık...
01:40
(Laughter)
33
88000
5000
(Kahkahalar)
01:48
You see, he's right.
34
96000
2000
Haklıydı.
01:50
I mean, there is a major climate crisis, obviously,
35
98000
3000
Ciddi bir iklim krizinin olduğu gün gibi ortada.
01:53
and I think if people don't believe it, they should get out more.
36
101000
3000
Buna inanmayanların biraz daha sık sokağa çıkmalarını öneririm.
01:56
(Laughter)
37
104000
3000
(Kahkahalar)
01:59
But I believe there's a second climate crisis,
38
107000
3000
Ama bence bir iklim krizi daha var
02:03
which is as severe,
39
111000
2000
birincisi kadar ağır,
02:05
which has the same origins,
40
113000
3000
ve çıkış noktası aynı
02:08
and that we have to deal with with the same urgency.
41
116000
3000
ve bu krize de aynı aciliyetle yaklaşmalıyız.
02:11
And I mean by this --
42
119000
2000
Demek istediğim --
02:13
and you may say, by the way, "Look, I'm good.
43
121000
2000
bu arada
02:15
I have one climate crisis;
44
123000
2000
"Bak, zaten başımda bir kriz var
02:17
I don't really need the second one."
45
125000
3000
ikinci bir tanesine ihtiyacım yok" diyebilirsiniz.
02:20
But this is a crisis of, not natural resources --
46
128000
2000
Ama bu kriz, doğal nedenlerden değil
02:22
though I believe that's true --
47
130000
3000
inancıma göre
02:25
but a crisis of human resources.
48
133000
2000
insan kaynaklı bir kriz.
02:27
I believe fundamentally,
49
135000
2000
Bence, temel olarak,
02:29
as many speakers have said during the past few days,
50
137000
2000
son günlerde çoğu konuşmacının da dediği gibi
02:31
that we make very poor use
51
139000
3000
yeteneklerimizi çok verimsiz
02:34
of our talents.
52
142000
3000
kullanıyoruz.
02:37
Very many people go through their whole lives
53
145000
2000
Bir çok insan hayatını
02:39
having no real sense of what their talents may be,
54
147000
3000
yeteneklerinin ne olduğunun farkında olmadan geçiriyor,
02:42
or if they have any to speak of.
55
150000
2000
veya bir yeteneğin varlığından bile habersiz.
02:44
I meet all kinds of people
56
152000
2000
Bir sürü insanla tanışıyorum
02:46
who don't think they're really good at anything.
57
154000
3000
sanıyorlar ki iyi yaptıkları hiç bir şey yok.
02:50
Actually, I kind of divide the world into two groups now.
58
158000
3000
Ben dünyayı iki gruba bölüyorum.
02:53
Jeremy Bentham, the great utilitarian philosopher,
59
161000
3000
Jeremy Bentham, büyük faydacı (utilitaryan) filozof
02:56
once spiked this argument.
60
164000
2000
bir defasında bir tartışma başlatmıştı.
02:58
He said, "There are two types of people in this world:
61
166000
2000
Dedi ki, "Dünyada iki çeşit insan var,
03:00
those who divide the world into two types
62
168000
2000
dünyadaki insanları ikiye bölenler
03:02
and those who do not."
63
170000
2000
ve bölmeyenler."
03:04
(Laughter)
64
172000
3000
(Kahkahalar)
03:09
Well, I do.
65
177000
2000
Ben bölenlerdenim.
03:11
(Laughter)
66
179000
2000
(Kahkahalar)
03:16
I meet all kinds of people
67
184000
2000
Bir sürü insanla tanışıyorum
03:18
who don't enjoy what they do.
68
186000
3000
yaptıkları işi sevmiyorlar.
03:21
They simply go through their lives
69
189000
2000
Hayatlarını yuvarlanıp giderek
03:23
getting on with it.
70
191000
2000
öylesine geçiriyorlar.
03:25
They get no great pleasure from what they do.
71
193000
2000
Yaptıkları işten zevk duymuyorlar.
03:27
They endure it rather than enjoy it
72
195000
3000
Zevk almak yerine, o işe tahammül ediyorlar
03:30
and wait for the weekend.
73
198000
3000
ve haftasonunu bekliyorlar.
03:33
But I also meet people
74
201000
2000
Ama başka insanlarla da tanışıyorum
03:35
who love what they do
75
203000
2000
yaptıkları işi seviyorlar
03:37
and couldn't imagine doing anything else.
76
205000
2000
ve başka bir iş yapmayı düşünemiyorlar bile.
03:39
If you said to them, "Don't do this anymore," they'd wonder what you were talking about.
77
207000
3000
Onlara "Artık bu işi yapma" deseniz, "Sen ne dediğinin farkında mısın?" diye sorarlar.
03:42
Because it isn't what they do, it's who they are. They say,
78
210000
3000
Çünkü yaptıkları iş değildir bahsettiğiniz, onların benliğidir.
03:45
"But this is me, you know.
79
213000
2000
"Ama bu benim." derler.
03:47
It would be foolish for me to abandon this, because
80
215000
2000
"En çok kendim gibi hissetmemi sağlayan
03:49
it speaks to my most authentic self."
81
217000
2000
işten vazgeçmem aptallık olur."
03:51
And it's not true of enough people.
82
219000
3000
Malesef bu durum yeterince insan için geçerli değil.
03:54
In fact, on the contrary, I think
83
222000
2000
Aslına bakarsanız, bence tam tersine
03:56
it's still true of a minority of people.
84
224000
2000
çok az insan için geçerli.
03:58
I think there are many
85
226000
2000
Bence bunun bir çok
04:00
possible explanations for it.
86
228000
2000
açıklaması olabilir.
04:02
And high among them
87
230000
2000
Bunlardan en üst sırada olanı
04:04
is education,
88
232000
2000
eğitim,
04:06
because education, in a way,
89
234000
2000
çünkü eğitim insanları
04:08
dislocates very many people
90
236000
2000
doğal yeteneklerinden
04:10
from their natural talents.
91
238000
2000
uzaklaştırabilir.
04:12
And human resources are like natural resources;
92
240000
3000
Insan yetenekleri, doğanın kaynakları gibidir
04:15
they're often buried deep.
93
243000
2000
genellikle çok derinlerde gömülüdürler.
04:17
You have to go looking for them,
94
245000
2000
Iyice aramak gerekir.
04:19
they're not just lying around on the surface.
95
247000
2000
Ortalıkta, yüzeyde durmazlar.
04:21
You have to create the circumstances where they show themselves.
96
249000
3000
Ortaya çıkabilecekleri ortamın hazırlanması gerekir.
04:24
And you might imagine
97
252000
2000
Tahmin edebileceğiniz gibi
04:26
education would be the way that happens,
98
254000
2000
bunun yolu eğitimden geçmelidir.
04:28
but too often it's not.
99
256000
2000
Ama sıklıkla geçmez.
04:30
Every education system in the world
100
258000
2000
Dünyadaki tüm eğitim sistemleri
04:32
is being reformed at the moment
101
260000
2000
şu anda reform içindeler.
04:34
and it's not enough.
102
262000
2000
Ama bu yeterli değil.
04:36
Reform is no use anymore,
103
264000
2000
Reform artık yeterli bir çözüm değil
04:38
because that's simply improving a broken model.
104
266000
3000
çünkü reform demek bozuk bir modeli tamir etmek demektir.
04:41
What we need --
105
269000
2000
Ihtiyacımız olan --
04:43
and the word's been used many times during the course of the past few days --
106
271000
2000
gerçi bu laf son zamanlarda çok sık kullanılır oldu ama--
04:45
is not evolution,
107
273000
2000
eğitiminin evrim geçirmesi değildir,
04:47
but a revolution in education.
108
275000
3000
ihtiyacımız olan bir eğitim devrimidir.
04:50
This has to be transformed
109
278000
2000
Artık eğitim olduğu şeyden
04:52
into something else.
110
280000
2000
başka bir şeye dönüşmelidir.
04:54
(Applause)
111
282000
5000
(Alkış)
05:00
One of the real challenges
112
288000
2000
En büyük zorluklardan biri
05:02
is to innovate fundamentally
113
290000
2000
eğitimin temelinden
05:04
in education.
114
292000
2000
yenileştirmektir.
05:06
Innovation is hard
115
294000
2000
Yenilik zordur
05:08
because it means doing something
116
296000
2000
çünkü insanların alışmakta zorlanacakları
05:10
that people don't find very easy, for the most part.
117
298000
2000
yeni bir şeyler yapmalarını gerektirir.
05:12
It means challenging what we take for granted,
118
300000
3000
doğru varsaydığımız şeyleri sorgulamayı gerektirir,
05:15
things that we think are obvious.
119
303000
3000
apaçık ortada olduğunu düşündüğümüz şeyleri yeniden gözden geçirmemizi gerektirir.
05:18
The great problem for reform
120
306000
2000
Reform
05:20
or transformation
121
308000
2000
ya da değişimle ilgili en büyük sorun
05:22
is the tyranny of common sense;
122
310000
2000
sağduyunun koşulsuz kabulüdür.
05:24
things that people think,
123
312000
2000
İnsanlar bir şeyi kabul ederler çünkü derler ki
05:26
"Well, it can't be done any other way because that's the way it's done."
124
314000
2000
"Bu iş başka türlü yapılmaz çünkü bu hep böyle yapılmıştır."
05:28
I came across a great quote recently from Abraham Lincoln,
125
316000
3000
Geçenlerde Abraham Lincoln'un çok müthiş bir sözüne denk geldim,
05:31
who I thought you'd be pleased to have quoted at this point.
126
319000
3000
bu noktada ondan bir alıntının hoşunuza gideceğini düşündüm, haklıyım değil mi?
05:34
(Laughter)
127
322000
2000
(Gülüşmeler)
05:36
He said this in December 1862
128
324000
3000
Bunu 1862 Aralık'ta
05:39
to the second annual meeting of Congress.
129
327000
3000
kongrenin ikinci yıllık toplantısında söylemiş.
05:43
I ought to explain that I have no idea what was happening at the time.
130
331000
3000
Yalnız itiraf etmeliyim o sırada neler olup bittiği konusunda hiç bir fikrim yok
05:48
We don't teach American history in Britain.
131
336000
2000
biz Ingiltere'de Amerika tarihi okutmuyoruz çünkü.
05:50
(Laughter)
132
338000
2000
(Gülüşmeler)
05:52
We suppress it. You know, this is our policy.
133
340000
3000
Özellikle saklıyoruz, politikamız böyle.
05:55
(Laughter)
134
343000
2000
(Gülüşmeler)
05:58
So, no doubt, something fascinating was happening in December 1862,
135
346000
2000
Neyse, 1862'de mutlaka ki çok önemli şeyler oluyordu
06:00
which the Americans among us
136
348000
2000
aramızdaki Amerikalılar
06:02
will be aware of.
137
350000
2000
bilirler.
06:05
But he said this:
138
353000
2000
Şöyle söylemiş:
06:07
"The dogmas
139
355000
2000
"Sakin geçmişin
06:09
of the quiet past
140
357000
2000
dogmaları
06:11
are inadequate to the stormy present.
141
359000
3000
fırtınalı bugün için yetersizdir."
06:14
The occasion
142
362000
2000
Bir durum
06:16
is piled high with difficulty,
143
364000
2000
şartlar zorlaştıkça aşılması zor hale gelebilir,
06:18
and we must rise with the occasion."
144
366000
3000
o zaman biz de zorlukların üzerine tırmanarak o durumu aşmalıyız.
06:21
I love that.
145
369000
2000
Ben bu yaklaşıma bayıldım.
06:23
Not rise to it, rise with it.
146
371000
3000
Bir durumun üstesinden, zorluklardan kaçarak değil onları kullanarak gelmek.
06:27
"As our case is new,
147
375000
2000
"Bizim davamız yeni,
06:29
so we must think anew
148
377000
3000
demek ki yeni düşüncelerimiz olmalı
06:32
and act anew.
149
380000
3000
ve eylemlerimiz de yeni olmalı.
06:35
We must disenthrall ourselves,
150
383000
3000
Kendimizi azat etmeliyiz
06:38
and then we shall save our country."
151
386000
3000
ancak ondan sonra ülkemizi kurtarabiliriz."
06:41
I love that word, "disenthrall."
152
389000
2000
"Azat etmek" bu söze de bayıldim.
06:43
You know what it means?
153
391000
2000
Ne demek olduğunu biliyor musunuz?
06:45
That there are ideas that all of us are enthralled to,
154
393000
3000
Tutsak olduğumuz fikirler var demek
06:48
which we simply take for granted
155
396000
2000
hep olduğunu ve hep olacağını varsaydığımiz
06:50
as the natural order of things, the way things are.
156
398000
2000
doğal gidişatın parçası saydığımız.
06:52
And many of our ideas
157
400000
2000
Fikirlerimizin çoğu
06:54
have been formed, not to meet the circumstances of this century,
158
402000
3000
içinde bulunduğumuz yüzyılın şartlarına göre oluşmamış
06:57
but to cope with the circumstances of previous centuries.
159
405000
3000
tersine geçmiş yüzyılların sorunlarıyla başetmek için ortaya çıkmışlar.
07:00
But our minds are still hypnotized by them,
160
408000
2000
Ama zihinlerimiz hala bu fikirlerle hipnotize edilmiş halde.
07:02
and we have to disenthrall ourselves of some of them.
161
410000
3000
Bu fikirlerden kendimizi azat etmemiz gerek.
07:05
Now, doing this is easier said than done.
162
413000
3000
Bunu yapmaktan bahsetmek elbette yapmaktan daha kolay.
07:08
It's very hard to know, by the way, what it is you take for granted. (Laughter)
163
416000
3000
Bu arada neyi sorgusuz kabullendiğimizi bilmek çok zordur.
07:11
And the reason is that you take it for granted.
164
419000
3000
Bunun nedeni de sorgulamamamızdır.
07:14
So let me ask you something you may take for granted.
165
422000
3000
Örnek vermek için size bir soru sorayım
07:17
How many of you here are over the age of 25?
166
425000
3000
Bu salondakilerden kaçınız 25 yaşının üstünde?
07:20
That's not what I think you take for granted,
167
428000
2000
Sorgulamadan varsaydığınızı düşündüğüm şey bu değil.
07:22
I'm sure you're familiar with that already.
168
430000
2000
Bu gerçeğin farkında olduğunuza eminim.
07:24
Are there any people here under the age of 25?
169
432000
3000
Burada yaşı 25'in altında kimse var mı?
07:27
Great. Now, those over 25,
170
435000
3000
Güzel. Şimdi, 25'in üstü olanlar,
07:30
could you put your hands up if you're wearing your wristwatch?
171
438000
3000
kol saatiniz varsa elinizi kaldırabilir misiniz?
07:33
Now that's a great deal of us, isn't it?
172
441000
3000
Baya fazla bir sayı öyle değil mi?
07:36
Ask a room full of teenagers the same thing.
173
444000
3000
Bir de bir oda dolusu liseliye sorun aynı soruyu.
07:39
Teenagers do not wear wristwatches.
174
447000
2000
O yaşta gençlerin çoğu kol saati takmıyor.
07:41
I don't mean they can't or they're not allowed to,
175
449000
2000
Takamazlar veya takmalarına izin verilmez demiyorum
07:43
they just often choose not to.
176
451000
2000
sadece genellikle takmamayı tercih ediyorlar.
07:45
And the reason is, you see, that we were brought up
177
453000
2000
Bunun nedeni, bizim, yani 25 üstülerin,
07:47
in a pre-digital culture, those of us over 25.
178
455000
3000
dijital öncesi bir dünyada büyümüş olmamız.
07:50
And so for us, if you want to know the time
179
458000
2000
Bizler zamanı öğrenmek için
07:52
you have to wear something to tell it.
180
460000
2000
zamanı bize söyleyecek bir alete ihtiyaç duyuyoruz.
07:54
Kids now live in a world which is digitized,
181
462000
3000
Çağımızın çocukları dijital bir dünyada yaşıyorlar,
07:57
and the time, for them, is everywhere.
182
465000
2000
ve onlar için zaman her yerde.
07:59
They see no reason to do this.
183
467000
2000
Takip etmek için özel bir alete ihtiyaçları yok.
08:01
And by the way, you don't need to do it either;
184
469000
2000
Bu arada sizin de yok
08:03
it's just that you've always done it and you carry on doing it.
185
471000
3000
sadece siz bunu hep yapmış olduğunuz için buna alışkınsınız.
08:06
My daughter never wears a watch, my daughter Kate, who's 20.
186
474000
3000
Kızım Kate, 20 yaşında, hiç saat takmıyor.
08:09
She doesn't see the point.
187
477000
2000
Anlamsız buluyor.
08:11
As she says, "It's a single function device."
188
479000
3000
"Tek fonksiyonlu bir alet bu" diyor.
08:14
(Laughter)
189
482000
5000
(Gülüşmeler)
08:19
"Like, how lame is that?"
190
487000
3000
"Ne sıkıcı."
08:22
And I say, "No, no, it tells the date as well."
191
490000
2000
"Hayır hayır!" diyorum. "Tarihi de söylüyor."
08:24
(Laughter)
192
492000
4000
(Gülüşmeler)
08:29
"It has multiple functions."
193
497000
3000
"Birden fazla özelliği var."
08:32
But, you see, there are things we're enthralled to in education.
194
500000
3000
Neyse görüyorsunuz, eğitim konusunda da tutsak olduğumuz düşünceler var.
08:35
Let me give you a couple of examples.
195
503000
2000
Bir kaç örnek vermeme izin verin.
08:37
One of them is the idea of linearity:
196
505000
3000
Bunlardan bir tanesi çizgisellik fikri,
08:40
that it starts here and you go through a track
197
508000
3000
bir yerden başlarsınız, bir yolu takip edersiniz,
08:43
and if you do everything right, you will end up
198
511000
2000
ve eğer her şeyi doğru yaparsanız, hayatınızın sonunda
08:45
set for the rest of your life.
199
513000
2000
hayatınızı iyi bir yola oturtmuş olursunuz.
08:49
Everybody who's spoken at TED has told us implicitly,
200
517000
2000
TED'de konuşan herkes bize alttan alta
08:51
or sometimes explicitly, a different story:
201
519000
3000
bazen de açık açık şunu söyledi,
08:54
that life is not linear; it's organic.
202
522000
3000
hayat çizgisel değildir, organiktir.
08:57
We create our lives symbiotically
203
525000
2000
Hayatlarımızı simbiotik olarak
08:59
as we explore our talents
204
527000
2000
yeteneklerimizi ortaya çıkaracak
09:01
in relation to the circumstances they help to create for us.
205
529000
3000
olay ve durumlara bağlı olarak oluştururuz.
09:04
But, you know, we have become obsessed
206
532000
2000
Ancak farkındaysanız
09:06
with this linear narrative.
207
534000
2000
çizgisel anlatımı bir takıntı haline getirmiş durumdayız.
09:08
And probably the pinnacle for education
208
536000
2000
Eğitimin doruk noktası da
09:10
is getting you to college.
209
538000
2000
üniversiteye girmek.
09:12
I think we are obsessed with getting people to college.
210
540000
3000
Sanırım insanları üniversiteye sokmayı da takıntı haline getirdik,
09:15
Certain sorts of college.
211
543000
2000
en azından bazı çeşit üniversitelere.
09:17
I don't mean you shouldn't go to college, but not everybody needs to go
212
545000
2000
Üniversiteye gitmeyin demiyorum, ama herkesin gitmesi de gerekmiyor
09:19
and not everybody needs to go now.
213
547000
2000
veya herkesin hemen gitmesi gerekmiyor.
09:21
Maybe they go later, not right away.
214
549000
2000
Belki daha sonra gidebilirler, hemen değil.
09:23
And I was up in San Francisco a while ago
215
551000
2000
Bir süre önce San Francisco'daydım
09:25
doing a book signing.
216
553000
2000
kitap imzalamak için.
09:27
There was this guy buying a book, he was in his 30s.
217
555000
2000
30 yaşlarında bir adam bir kitap satın alıyordu.
09:29
And I said, "What do you do?"
218
557000
2000
Ne iş yaptığını sordum.
09:31
And he said, "I'm a fireman."
219
559000
3000
Bana itfaiyeci olduğunu söyledi.
09:34
And I said, "How long have you been a fireman?"
220
562000
2000
Ne kadar zamandır itfaiyeci olduğunu sordum.
09:36
He said, "Always. I've always been a fireman."
221
564000
2000
"Hep öyleydim." diye yanıtladı.
09:38
And I said, "Well, when did you decide?"
222
566000
2000
Bu mesleği seçmeye ne zaman karar verdiğini sordum.
09:40
He said, "As a kid." He said, "Actually, it was a problem for me at school,
223
568000
3000
"Çocukken" dedi. "Hatta okulda bu yüzden sorun yaşadım
09:43
because at school, everybody wanted to be a fireman."
224
571000
3000
çünkü okuldaki herkes itfaiyeci olmak istiyordu."
09:46
He said, "But I wanted to be a fireman."
225
574000
3000
"Ama ben gerçekten itfaiyeci olmak istiyordum."
09:49
And he said, "When I got to the senior year of school,
226
577000
3000
"Lise son sınıfa geldiğimde,
09:52
my teachers didn't take it seriously.
227
580000
3000
öğretmenlerim beni ciddiye almıyorlardı.
09:55
This one teacher didn't take it seriously.
228
583000
2000
Hele bir öğretmen vardı, o hiç ciddiye almıyordu.
09:57
He said I was throwing my life away
229
585000
2000
Bana eğer tüm yapmak istediğim buysa
09:59
if that's all I chose to do with it;
230
587000
2000
hayatımı çöpe atıyor olduğumu söyledi.
10:01
that I should go to college, I should become a professional person,
231
589000
3000
Üniversiteye gitmemi, bir profesyonel olmamı
10:04
that I had great potential
232
592000
2000
çok potansiyelim olduğunu
10:06
and I was wasting my talent to do that."
233
594000
2000
ve harcandığımı söyledi."
10:08
And he said, "It was humiliating because
234
596000
2000
"Onurum kırıldı çünkü
10:10
he said it in front of the whole class and I really felt dreadful.
235
598000
2000
bunları tüm sınıfın önünde söyledi. Gerçekten korkunç hissettim.
10:12
But it's what I wanted, and as soon as I left school,
236
600000
2000
Ama benim istediğim buydu onun için ben de okulu bıraktım.
10:14
I applied to the fire service and I was accepted."
237
602000
3000
Itfaiye birliğine başvurdum ve kabul edildim."
10:17
And he said, "You know, I was thinking about that guy recently,
238
605000
2000
Sonra ekledi, "Biliyor musunuz, tam siz konuyu açmadan önce
10:19
just a few minutes ago when you were speaking, about this teacher,"
239
607000
3000
o öğretmeni düşünüyordum."
10:22
he said, "because six months ago,
240
610000
2000
"Çünkü altı ay kadar önce,
10:24
I saved his life."
241
612000
2000
adamın hayatını kurtardım."
10:26
(Laughter)
242
614000
2000
(Gülüşmeler)
10:28
He said, "He was in a car wreck,
243
616000
2000
"Bir araba kazası geçirmişti" dedi.
10:30
and I pulled him out, gave him CPR,
244
618000
3000
"ve ben onu arabadan çıkardım, ilkyardım uyguladım,
10:33
and I saved his wife's life as well."
245
621000
3000
ve hayatını kurtardım."
10:36
He said, "I think he thinks better of me now."
246
624000
2000
"Sanırım artık benim hakkımdaki fikirleri artık biraz daha olumlu olmuştur."
10:38
(Laughter)
247
626000
2000
(Gülüşmeler)
10:40
(Applause)
248
628000
5000
(Alkış)
10:46
You know, to me,
249
634000
2000
Biliyor musunuz, bence
10:48
human communities depend upon
250
636000
2000
bir toplumda
10:50
a diversity of talent,
251
638000
2000
ne kadar çeşitli yetenekler olduğu önemlidir,
10:52
not a singular conception of ability.
252
640000
3000
bir şeyi ne kadar yapabilen olduğu değil.
10:55
And at the heart of our challenges --
253
643000
2000
Ve karşımızdaki zorlukların kalbinde
10:57
(Applause)
254
645000
2000
(Alkış)
10:59
At the heart of the challenge
255
647000
2000
Karşımızdaki zorlukların kalbinde
11:01
is to reconstitute our sense of ability
256
649000
2000
yapabilirliğimizi ve zekamızı
11:03
and of intelligence.
257
651000
2000
yeni baştan tanımlayabilmemiz yatar.
11:05
This linearity thing is a problem.
258
653000
2000
Bu çizgisellik işi bir sorundur.
11:07
When I arrived in L.A.
259
655000
2000
Dokuz yıl önce
11:09
about nine years ago,
260
657000
2000
Los Angeles'e geldiğimde
11:11
I came across a policy statement --
261
659000
3000
bir ilke ile karşılaştım.
11:14
very well-intentioned --
262
662000
2000
çok iyi niyetle yazılmıştı
11:16
which said, "College begins in kindergarten."
263
664000
3000
şöyle diyordu, "Üniversite anaokulunda başlar."
11:21
No, it doesn't.
264
669000
2000
Hayır, başlamaz.
11:23
(Laughter)
265
671000
3000
(Gülüşmeler)
11:26
It doesn't.
266
674000
2000
Başlamaz.
11:28
If we had time, I could go into this, but we don't.
267
676000
3000
Eğer zamanımız olsa devam ederdim, ama yok.
11:31
(Laughter)
268
679000
2000
(Gülüşmeler)
11:33
Kindergarten begins in kindergarten.
269
681000
2000
Anaokulu anaokulunda başlar.
11:35
(Laughter)
270
683000
2000
(Gülüşmeler)
11:37
A friend of mine once said,
271
685000
2000
Bir arkadaşım bir keresinde şöyle söylemişti,
11:39
"You know, a three year-old is not half a six year-old."
272
687000
3000
"Üç yaşında bir çocuk, altı yaşındaki bir çocuğun yarısı değildir."
11:42
(Laughter)
273
690000
2000
(Gülüşmeler)
11:44
(Applause)
274
692000
5000
(Alkış)
11:49
They're three.
275
697000
2000
Üç yaşındadır.
11:51
But as we just heard in this last session,
276
699000
2000
Ama şu son konuşmalarda duyduğumuz gibi
11:53
there's such competition now to get into kindergarten --
277
701000
3000
anaokuluna girmek için öyle bir rekabet varki
11:56
to get to the right kindergarten --
278
704000
2000
doğru anaokuluna girmek için
11:58
that people are being interviewed for it at three.
279
706000
3000
artık üç yaşında çocuklar mülakata alınıyorlar.
12:03
Kids sitting in front of unimpressed panels,
280
711000
2000
Umursamaz bir panelin önünde oturan bir çocuk düşünün
12:05
you know, with their resumes,
281
713000
2000
önünde özgeçmişi,
12:07
(Laughter)
282
715000
3000
(Gülüşmeler)
12:10
flipping through and saying, "Well, this is it?"
283
718000
2000
Panelistler sayfaları çevirirken, "Ee, bu kadar mı?"
12:12
(Laughter)
284
720000
2000
(Gülüşmeler)
12:14
(Applause)
285
722000
3000
(Alkış)
12:17
"You've been around for 36 months, and this is it?"
286
725000
3000
"36 aydır yaşıyorsun, bu kadar mı?"
12:20
(Laughter)
287
728000
7000
(Gülüşmeler)
12:27
"You've achieved nothing -- commit.
288
735000
3000
"Hiç bir şey başaramamışsin.
12:30
Spent the first six months breastfeeding, the way I can see it."
289
738000
3000
Zaten belliki ilk altı ayı meme emerek geçirmişsin."
12:33
(Laughter)
290
741000
3000
(Gülüşmeler)
12:38
See, it's outrageous as a conception, but it [unclear].
291
746000
3000
Görüyorsunuz, kavram olarak saçma sapan ama insanlara çekici geliyor.
12:41
The other big issue is conformity.
292
749000
2000
Bir başka büyük sorun da uyum.
12:43
We have built our education systems
293
751000
2000
Eğitim sistemlerimizi
12:45
on the model of fast food.
294
753000
2000
fast food modeline uyarlamışız.
12:47
This is something Jamie Oliver talked about the other day.
295
755000
3000
Jamie Oliver bu konuya değindi geçen gün.
12:50
You know there are two models of quality assurance in catering.
296
758000
2000
Catering kalite güvence sisteminde iki model vardır.
12:52
One is fast food,
297
760000
2000
Bunlardan biri olan fast food modelinde
12:54
where everything is standardized.
298
762000
2000
her şey standarttır.
12:56
The other are things like Zagat and Michelin restaurants,
299
764000
2000
Diğer model Zagat ve Michelin gibi restoranlardır,
12:58
where everything is not standardized,
300
766000
2000
bunlarda hiç bir şey standart değildir
13:00
they're customized to local circumstances.
301
768000
2000
Her şey o anki duruma göre özel olarak hazırlanır.
13:02
And we have sold ourselves into a fast food model of education,
302
770000
3000
Eğitim dünyasi olarak biz kendimize fast food modelini layık görüyoruz.
13:05
and it's impoverishing our spirit and our energies
303
773000
3000
ve bu yaklaşım ruhumuzu ve enerjimizi tüketiyor
13:08
as much as fast food is depleting our physical bodies.
304
776000
3000
aynı hamburgerlerin sağlığımızı tükettiği gibi.
13:11
(Applause)
305
779000
5000
(Alkış)
13:17
I think we have to recognize a couple of things here.
306
785000
2000
Burada bir kaç noktaya dikkat etmeliyiz bence.
13:19
One is that human talent is tremendously diverse.
307
787000
3000
Birincisi insan yetileri inanılmaz derecede çeşitlilik gösterir.
13:22
People have very different aptitudes.
308
790000
2000
Insanların farklı yatkınlıklari vardır.
13:24
I worked out recently that
309
792000
2000
Geçenlerde farkına vardımki
13:26
I was given a guitar as a kid
310
794000
2000
ben çocukken
13:28
at about the same time that Eric Clapton got his first guitar.
311
796000
3000
Eric Clapton ile aynı zamanda bana da bir gitar verilmiş.
13:32
You know, it worked out for Eric, that's all I'm saying.
312
800000
3000
Dediğimi anladıniz. Eric'in şansı yaver gitmiş.
13:35
(Laughter)
313
803000
2000
(Gülüşmeler)
13:37
In a way, it did not for me.
314
805000
2000
Ben nedense o kadar başarılı olamadım.
13:39
I could not get this thing to work
315
807000
3000
Ne kadar uğraştıysam aleti çalıştırmayı başaramadım
13:42
no matter how often or how hard I blew into it.
316
810000
2000
halbuki ne kadar sık ve şevkle üflerdim içine.
13:44
(Laughter) It just wouldn't work.
317
812000
2000
Bir türlü olmadı işte.
13:49
But it's not only about that.
318
817000
2000
Sadece o da değil.
13:51
It's about passion.
319
819000
2000
İşin biraz da tutkuyla alakası var.
13:53
Often, people are good at things they don't really care for.
320
821000
2000
Genellikle, insanlar çok umursamadıkları işleri daha iyi yaparlar.
13:55
It's about passion,
321
823000
2000
Tutkuyla ilgili,
13:57
and what excites our spirit and our energy.
322
825000
3000
ruhumuza ve enerjimize heyecan vermesiyle.
14:00
And if you're doing the thing that you love to do, that you're good at,
323
828000
3000
Eğer sevdiğiniz ve iyi yaptığınız bir iş yapıyorsanız
14:03
time takes a different course entirely.
324
831000
3000
zaman bile farklı işler.
14:06
My wife's just finished writing a novel,
325
834000
3000
Eşim, kısa zaman önce yazdığı romanı bitirdi
14:09
and I think it's a great book,
326
837000
2000
bence müthiş bir kitap,
14:11
but she disappears for hours on end.
327
839000
3000
bir başlayınca saatlerce ortadan kayboluyordu.
14:14
You know this, if you're doing something you love,
328
842000
2000
Sevdiğiniz işi yaparken
14:16
an hour feels like five minutes.
329
844000
3000
bir saat beş dakika gibi gelir.
14:19
If you're doing something that doesn't resonate with your spirit,
330
847000
2000
Ruhunuzla uyuşmayan bir iş yaparken ise
14:21
five minutes feels like an hour.
331
849000
2000
beş dakika saatler kadar uzun gelir.
14:23
And the reason so many people are opting out of education
332
851000
3000
Bu kadar çok genç insanın eğitimden umudu kesmesinin nedeni
14:26
is because it doesn't feed their spirit,
333
854000
2000
ruhlarını beslemiyor olması.
14:28
it doesn't feed their energy or their passion.
334
856000
3000
Enerjilerini, tutkularını beslemiyor.
14:31
So I think we have to change metaphors.
335
859000
3000
Bence metaforları değiştirmeliyiz.
14:34
We have to go from what is essentially an industrial model of education,
336
862000
3000
Bence sanayi modeli,
14:37
a manufacturing model,
337
865000
2000
üretim modeli
14:39
which is based on linearity
338
867000
2000
çizgiselliğe dayalı
14:41
and conformity and batching people.
339
869000
3000
uyum göstermeye, insanları kümelemeye dayalı bir eğitim modelinden vazgeçmeliyiz.
14:44
We have to move to a model
340
872000
2000
Yeni bir modele,
14:46
that is based more on principles of agriculture.
341
874000
3000
ziraat prensiplerine dayalı bir modele kaymalıyız.
14:49
We have to recognize that human flourishing
342
877000
3000
İnsan gelişmesinin
14:52
is not a mechanical process;
343
880000
2000
mekanik bir süreç olmadığının
14:54
it's an organic process.
344
882000
2000
organik bir süreç olduğunun bilincinde bir modele kaymalıyız.
14:56
And you cannot predict the outcome of human development.
345
884000
3000
Insan gelişiminin sonuçlarını tahmin edemeyiz.
14:59
All you can do, like a farmer,
346
887000
2000
Sadece bir çiftçinin ürününe yaptığı gibi
15:01
is create the conditions under which
347
889000
2000
sağlıklı büyümenin gerçekleşebileceği
15:03
they will begin to flourish.
348
891000
2000
ideal ortamı hazırlayabiliriz.
15:05
So when we look at reforming education and transforming it,
349
893000
3000
Yani konu eğitim reformu ve değişimi olunca
15:08
it isn't like cloning a system.
350
896000
3000
başka bir sistemi kopyalamaktan bahsedemeyiz.
15:11
There are great ones, like KIPP's; it's a great system.
351
899000
2000
KIPPS gibi muhteşem modeller var mesela. Gerçekten şahane bir sistem.
15:13
There are many great models.
352
901000
2000
Bir sürü muhteşem model var.
15:15
It's about customizing to your circumstances
353
903000
3000
Ama önemli olan kendi şartlarınıza göre uyarlama yapmak
15:18
and personalizing education
354
906000
2000
ve eğitimi öğrenciye göre
15:20
to the people you're actually teaching.
355
908000
2000
kişiselleştirmek.
15:22
And doing that, I think,
356
910000
2000
Bence gelecek için gereken çözüm
15:24
is the answer to the future
357
912000
2000
işte budur.
15:26
because it's not about scaling a new solution;
358
914000
3000
Çünkü ihtiyaca yönelik bir yama değil;
15:29
it's about creating a movement in education
359
917000
2000
eğitimde devinimden bahsediyoruz.
15:31
in which people develop their own solutions,
360
919000
3000
Öğrencinin kendi çözümünlerini üreteceği,
15:34
but with external support based on a personalized curriculum.
361
922000
3000
kişisel ders programına dayalı ama dışarıdan destekli bir modelden.
15:37
Now in this room,
362
925000
2000
Şu anda bu odadaki
15:39
there are people who represent
363
927000
2000
insanlar
15:41
extraordinary resources in business,
364
929000
2000
iş dünyasının
15:43
in multimedia, in the Internet.
365
931000
2000
mutlimedyanın, internetin muazzam kaynaklarını temsil ediyorlar.
15:45
These technologies,
366
933000
2000
Bu teknolojiler,
15:47
combined with the extraordinary talents of teachers,
367
935000
3000
ögretmenlerin müthiş yetenekleriyle birleşince
15:50
provide an opportunity to revolutionize education.
368
938000
3000
eğitim sisteminde devrim yaratmak için uygun fırsat çıkıyor ortaya.
15:53
And I urge you to get involved in it
369
941000
2000
Sizi bu konuda rol almaya davet ediyorum
15:55
because it's vital, not just to ourselves,
370
943000
2000
çünkü bu konu çok önemli, sırf bizler için değil,
15:57
but to the future of our children.
371
945000
2000
çocuklarımız için.
15:59
But we have to change from the industrial model
372
947000
2000
Ama sanayi modelinden vazgeçmemiz,
16:01
to an agricultural model,
373
949000
2000
ziraat modeline geçmemiz gerekiyor.
16:03
where each school can be flourishing tomorrow.
374
951000
3000
ki okullar gelişebilsin.
16:06
That's where children experience life.
375
954000
2000
Çünkü o okullar, çocuklarımızın hayatı tecrübe edecekleri mekanlardır.
16:08
Or at home, if that's where they choose to be educated
376
956000
2000
Veya evlerimiz, eğer çocuk aileleriyle veya arkadaşlarıyla
16:10
with their families or their friends.
377
958000
2000
evde eğitim görmek istiyorsa.
16:12
There's been a lot of talk about dreams
378
960000
2000
Son günlerde hayaller konusunda
16:14
over the course of this few days.
379
962000
3000
çok konuştuk.
16:17
And I wanted to just very quickly ...
380
965000
2000
Çok kısa bir şekilde söylemek istiyorumki --
16:19
I was very struck by Natalie Merchant's songs last night,
381
967000
3000
Natalie Merchant'ın eski şiirleri kullandıği.şarkıları
16:22
recovering old poems.
382
970000
2000
çok etkiledi beni dün gece.
16:24
I wanted to read you a quick, very short poem
383
972000
2000
Size hızlıca, çok kısa bir şiir okumak istiyorum
16:26
from W. B. Yeats, who some of you may know.
384
974000
3000
W.B. Yeats'den, belki tanıyorsunuzdur.
16:29
He wrote this to his love,
385
977000
2000
Bunu sevgilisine yazmış,
16:31
Maud Gonne,
386
979000
2000
Maud Gonne,
16:33
and he was bewailing the fact that
387
981000
3000
Ona istediğini düşündüğü şeyleri veremediği için,
16:36
he couldn't really give her what he thought she wanted from him.
388
984000
3000
sızlanıyormuş.
16:39
And he says, "I've got something else, but it may not be for you."
389
987000
3000
Diyor ki, "Bir şeye sahibim, ama senin için doğru şey olmayabilir bu."
16:42
He says this:
390
990000
2000
Şöyle söylüyor:
16:44
"Had I the heavens' embroidered cloths,
391
992000
3000
"Cennet işli kumaşlarım olsaydı,
16:47
Enwrought with gold
392
995000
2000
altın ve
16:49
and silver light,
393
997000
2000
gümüş renklerde yazmalı,
16:51
The blue and the dim
394
999000
2000
Mavi ve donuk
16:53
and the dark cloths
395
1001000
2000
ve koyu renk kumaşları
16:55
Of night and light and the half-light,
396
1003000
3000
gecenin, aydınlığın ve alacakaranlığın.
16:58
I would spread the cloths under your feet:
397
1006000
3000
Ayaklarının altına sererdim.
17:01
But I, being poor,
398
1009000
3000
Ama fakirim,
17:04
have only my dreams;
399
1012000
3000
ve yalnızca hayallerim var;
17:07
I have spread my dreams under your feet;
400
1015000
3000
Ben de hayallerimi seriyorum ayaklarının altına;
17:10
Tread softly
401
1018000
2000
Nazikçe bas
17:12
because you tread on my dreams."
402
1020000
3000
çünkü hayallerimin üzerine basıyorsun."
17:15
And every day, everywhere,
403
1023000
3000
Her gün, her yerde,
17:18
our children spread their dreams beneath our feet.
404
1026000
3000
çocuklarımız hayallerini ayaklarımızın altına seriyorlar.
17:21
And we should tread softly.
405
1029000
3000
O hayalleri çiğnememeliyiz.
17:24
Thank you.
406
1032000
2000
Teşekkür ederim.
17:26
(Applause)
407
1034000
17000
(Alkış)
17:43
Thank you very much.
408
1051000
2000
Cok teşekkür ederim.
ABOUT THE SPEAKER
Ken Robinson - Author/educatorCreativity expert Sir Ken Robinson challenges the way we're educating our children. He champions a radical rethink of our school systems, to cultivate creativity and acknowledge multiple types of intelligence.
Why you should listen
Why don't we get the best out of people? Sir Ken Robinson argues that it's because we've been educated to become good workers, rather than creative thinkers. Students with restless minds and bodies -- far from being cultivated for their energy and curiosity -- are ignored or even stigmatized, with terrible consequences. "We are educating people out of their creativity," Robinson says. It's a message with deep resonance. Robinson's TED Talk has been distributed widely around the Web since its release in June 2006. The most popular words framing blog posts on his talk? "Everyone should watch this."
A visionary cultural leader, Sir Ken led the British government's 1998 advisory committee on creative and cultural education, a massive inquiry into the significance of creativity in the educational system and the economy, and was knighted in 2003 for his achievements. His 2009 book, The Element: How Finding Your Passion Changes Everything, is a New York Times bestseller and has been translated into 21 languages. A 10th anniversary edition of his classic work on creativity and innovation, Out of Our Minds: Learning to be Creative, was published in 2011. His 2013 book, Finding Your Element: How to Discover Your Talents and Passions and Transform Your Life, is a practical guide that answers questions about finding your personal Element. In his latest book, Creative Schools: The Grassroots Revolution That’s Transforming Education, he argues for an end to our outmoded industrial educational system and proposes a highly personalized, organic approach that draws on today’s unprecedented technological and professional resources to engage all students.
Ken Robinson | Speaker | TED.com